|
- She excelled in mathematics and enjoyed solving complex equations.
- Matematikte oldukça başarılıydı ve karmaşık denklemleri çözmekten hoşlanıyordu.
- It is therefore practically impossible to reduce all of this to mathematics.
- Bu nedenle tüm bunları matematiğe indirgemek neredeyse imkansızdır.
- It is, therefore, practically impossible to reduce all of this to mathematics.
- Bu nedenle, tüm bunları matematiğe indirgemek neredeyse imkansızdır.
- Simple mathematics demonstrate that the legal and administrative personnel simply do not have the training.
- Basit bir matematik, yasal ve idari personelin yeterli eğitime sahip olmadığını göstermektedir.
- Minetest has been used in educational environments to teach subjects such as mathematics, programming, and earth sciences.
- Minetest, matematik, programlama ve yer bilimleri gibi konuları öğretmek için akademik ortamlarda kullanılmıştır.
- In the same way in mathematics zero itself is not "nothing", but expresses a real quantity, and plays a determining role.
- Aynı şekilde matematikte de sıfırın kendisi "hiç" değildir, gerçek bir niceliği ifade ederek belirleyici bir rol oynar.
- Minetest has been used in educational environments to teach subjects such as mathematics, programming, and earth sciences.
- Minetest eğitim ortamlarında matematik, programlama ve yer bilimleri gibi konuları öğretmek amacıyla kullanılmıştır.
- Minetest has been used in educational environments to teach subjects such as mathematics, programming, and earth sciences.
- Minetest, eğitim ortamlarında matematik, programlama ve yer bilimleri gibi konuları öğretmek için kullanılmıştır.
- In the same way in mathematics zero itself is not "nothing", but expresses a real quantity, and plays a determining role.
- Aynı şekilde matematikte sıfırın kendisi "hiçlik" değildir, gerçek bir niceliği ifade eder ve belirleyici bir rol oynar.
- Mathematics knows no races or geographic boundaries; for mathematics, the cultural world is one country.
- Matematik hiçbir ırk veya coğrafi sınır tanımaz; matematik için, kültürel dünya tek ülkedir.
- That professor is an authority on mathematics.
- O profesör matematik konusunda bir otorite.
- These mathematicians study the mathematics of origami.
- Bu matematikçiler origaminin matematiği üzerine çalışmaktadır.
- They are not gifted in mathematics.
- Matematiğe kabiliyetli değiller.
- He teaches mathematics as well as English.
- İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.
- I somehow got a passing grade in mathematics.
- Matematikten bir şekilde geçer not aldım.
- I have never been particularly strong in mathematics.
- Matematikte hiçbir zaman özellikle güçlü olmadım.
- Maria asked me to help her in mathematics.
- Maria benden matematikte ona yardım etmemi istedi.
- He became interested in mathematics.
- O, matematikle ilgilenmeye başladı.
- There are no creeds in mathematics.
- Matematikte inanç yoktur.
- The mathematics class is good.
- Matematik dersi iyi.
- We had an examination in mathematics today.
- Bugün matematik sınavımız vardı.
- My brother is good at mathematics.
- Ağabeyim matematikte iyidir.
- He likes mathematics, but I don't.
- O, matematikten hoşlanır fakat ben hoşlanmam.
- His ability in mathematics is outstanding.
- Onun matematikteki yeteneği çok iyi.
- She is interested in Mathematics.
- Matematikle ilgileniyor.
- How is an error possible in mathematics?
- Matematikte nasıl bir hata mümkün olur?
- English and mathematics are made much of in senior high schools.
- Lise son sınıflarda İngilizce ve matematiğe çok önem verilir.
- There is no Nobel Prize in mathematics.
- Matematikte Nobel ödülü yok.
- Mathematics is a difficult subject.
- Matematik zor bir konudur.
- He teaches mathematics as well as English.
- O, İngilizce öğrettiği gibi matematik de öğretiyor.
- Rejecting the urging of his physician father to study medicine, Hawking chose instead to concentrate on mathematics and physics.
- Doktor babasının tıp okuması yönündeki ısrarlarını reddeden Hawking, bunun yerine matematik ve fiziğe yoğunlaşmayı seçti.
- She is a genius at mathematics.
- Matematikte bir dahi.
- I am an eighteen-year-old student of mathematics.
- Ben on sekiz yaşında bir matematik öğrencisiyim.
- I do not like mathematics very much.
- Matematiği çok sevmem.
- I can't figure out this mathematics problem easily.
- Bu matematik problemini kolay kolay çözemiyorum.
- Physics is more difficult than mathematics.
- Fizik, matematikten daha zordur.
- We are interested in mathematics.
- Matematikle ilgileniyoruz.
- Physics is more difficult than mathematics.
- Fizik matematikten daha zordur.
- Mathematics is the language of the universe.
- Matematik evrenin dilidir.
- Welcome to the world of mathematics.
- Matematik dünyasına hoş geldiniz.
- He is ahead of us in mathematics.
- O, matematikte bizden ilerdedir.
- Mathematics is her weak point.
- Matematik onun zayıf noktası.
- What is mathematics good for?
- Matematik ne işe yarar?
- She is an expert in mathematics.
- Matematikte uzmandır.
- Are you good at mathematics?
- Matematikte iyi misiniz?
- He asked me if I liked mathematics.
- Matematiği sevip sevmediğimi sordu.
- He has a master's degree in mathematics.
- Matematikte yüksek lisans derecesi var.
- We had an examination in mathematics today.
- Bugün matematikten sınav olduk.
- Mathematics is basic to all sciences.
- Matematik bütün bilimler için esas niteliği taşır.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
- Matematik, bilimin yarın uyanıp evrenin yok olduğunu keşfetseniz bile yapmaya devam edebileceğiniz kısmıdır.
- Mathematics is difficult for me.
- Matematik benim için zordur.
- I know nothing about mathematics.
- Matematik hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- He has an inexplicable talent for mathematics.
- Matematik konusunda açıklanamaz bir yeteneği var.
- Mathematics is basic to all sciences.
- Matematik tüm bilimlerin temelidir.
- Tom doesn't like mathematics.
- Tom matematiği sevmiyor.
- Having misconceptions of what mathematics is is even more ordinary than not knowing how to spell my name.
- Matematiğin ne olduğu hakkında yanlış fikirlere sahip olmak, ismimi nasıl heceleyeceğimi bilmemekten bile daha sıradan.
- Pure mathematics is religion.
- Saf matematik, dindir.
- Mathematics is an interesting subject.
- Matematik ilginç bir konudur.
- Today's pure mathematics is tomorrow's applied mathematics.
- Bugünün saf matematiği yarının uygulamalı matematiğidir.
- Newton became interested in mathematics after buying a book at a fair and not understanding the math concepts it contained.
- Newton, bir fuarda bir kitap satın aldıktan ve içerdiği matematik kavramlarını anlamadıktan sonra matematiğe ilgi duymaya başladı.
- Mathematics is important in daily life.
- Matematik günlük hayatta önemlidir.
- The exam included mathematics, physics and chemistry.
- Sınav matematik, fizik ve kimyayı içeriyordu.
- I had been studying mathematics about an hour, when I felt sleepy.
- Uykum geldiğinde, ben yaklaşık bir saattir matematik çalışıyordum.
- One times one is one, according to mathematics.
- Matematiğe göre bir kere bir birdir.
- He is good at mathematics.
- Matematikte çok iyi.
- Algebra is a branch of mathematics.
- Cebir matematiğin bir dalıdır.
- I have to study mathematics.
- Matematik çalışmam lazım.
- Mathematics is his strongest subject.
- Matematik onun en iyi dersidir.
- Mathematics is my favorite subject.
- Matematik benim en sevdiğim derstir.
- Mathematics is an interesting subject.
- Matematik ilginç bir derstir.
- Mathematics is the queen of the sciences.
- Matematik bilimlerin kraliçesidir.
- Tom is interested in mathematics.
- Tom matematikle ilgileniyor.
- This child solved the complicated mathematics problem easily.
- Bu çocuk karmaşık matematik problemini kolayca çözdü.
- What is the use of mathematics?
- Matematiğin yararı nedir?
- Are you good at mathematics?
- Matematikte iyi misin?
- He is good at mathematics.
- O, matematikte iyidir.
- I hate mathematics more than anything else.
- Matematikten her şeyden daha çok nefret ediyorum.
- Some are good at English, and others are good at mathematics.
- Bazıları İngilizcede iyiler, diğerleri ise matematikte iyiler.
- Mathematics is more difficult than physics.
- Matematik fizikten daha zordur.
- Mathematics is the music of reason.
- Matematik, aklın müziğidir.
- I can't figure out this mathematics problem easily.
- Bu matematik problemini kolayca çözemem.
- Isaac Herschel encouraged all six of his children to train in mathematics, French and music.
- Isaac Herschel, altı çocuğunun hepsini matematik, Fransızca ve müzik alanında çalışmaları için teşvik etti.
- She was good at mathematics in high school.
- Lisedeyken matematikte iyiydi.
- He asked if I like mathematics.
- Matematiği sevip sevmediğimi sordu.
- I study mathematics.
- Ben matematik çalışıyorum.
- I talk to you about mathematics.
- Seninle matematik hakkında konuşuyorum.
- Mathematics is a good subject.
- Matematik iyi bir derstir.
- Mathematics is written for mathematicians.
- Matematik, matematikçiler için yazılmıştır.
- Mathematics is basic to all sciences.
- Matematik bütün bilimlerin temelidir.
- Tom is good at mathematics.
- Tom matematikte iyidir.
- Mathematics is the most beautiful and most powerful creation of the human spirit.
- Matematik, insan ruhunun en güzel ve en güçlü yaratımıdır.
- She is interested in Mathematics.
- O, matematikle ilgileniyor.
- He's proud of being good at mathematics.
- Matematikte iyi olduğu için gurur duyuyor.
- I do not like mathematics very much.
- Ben matematiği pek sevmem.
- He knows little of mathematics, still less of chemistry.
- Matematikten az anlıyor, kimyadan da.
- While he likes English, he is weak in mathematics.
- İngilizceyi sevmesine rağmen matematikte zayıf.
- I hate mathematics more than anything else.
- Matematikten diğer her şeyden daha çok nefret ederim.
- He's proud of being good at mathematics.
- O, matematikte iyi olmaktan gurur duyuyor.
- Mathematics is an easy subject for me.
- Matematik benim için kolay bir konudur.
Show More (96)
|
