mediator - English Turkish Sentences
English Turkish
mediator arabulucu n.
  • A mediator was absolutely necessary for the crisis.
  • Kriz için mutlaka bir arabulucu gerekliydi.
  • Perhaps the European Union could act as a mediator in this.
  • Belki de Avrupa Birliği bu konuda bir arabulucu olarak hareket edebilir.
  • We call on the European Union, across the party political divide, to offer its services as mediator.
  • Avrupa Birliği'ni, siyasi parti ayrımı gözetmeksizin, arabulucu olarak hizmetlerini sunmaya çağırıyoruz.
Show More (15)
mediator ara bulucu n.
  • We also propose appointing a confidential mediator at the workplace to whom employees can turn if they so wish.
  • Ayrıca iş yerinde çalışanların istedikleri takdirde başvurabilecekleri gizli bir ara bulucu atanmasını öneriyoruz.
Show More (-2)