|
- I will now use my second minute to talk about Slovenia.
- Şimdi ikinci dakikamı Slovenya hakkında konuşmak için kullanacağım.
- I have to say that I was expecting every group to ask me for this minute of speaking time.
- Şunu söylemeliyim ki, her grubun benden bir dakikalık konuşma süresi istemesini bekliyordum.
- You have one minute each in which to ask your question.
- Sorularınızı sormak için birer dakika süreniz var.
- I waited for three minutes.
- Üç dakika bekledim.
- This machine can print sixty pages a minute.
- Bu makine dakikada altmış sayfa basabiliyor.
- Tom has been waiting for thirty minutes.
- Tom otuz dakikadır bekliyor.
- I waited for ten minutes.
- On dakika bekledim.
- This machine can print sixty pages a minute.
- Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.
- It's only a fifteen minute bus ride from here to the airport.
- Buradan havaalanına otobüsle gitmek sadece on beş dakika sürüyor.
- This machine makes 100 copies a minute.
- Bu makine dakikada 100 kopya yapar.
- People normally breathe 12 to 20 times a minute.
- İnsanlar normalde dakikada 12 ila 20 kez nefes alır.
- We have a minute and a half left.
- Bir buçuk dakikamız kaldı.
- She waited for 10 minutes.
- 10 dakika bekledi.
- I'll give you another minute.
- Sana bir dakika daha vereceğim.
- Just give us another minute.
- Bize sadece bir dakika daha ver.
- Normally we have to wait for only three or four minutes.
- Normalde sadece üç ya da dört dakika beklememiz gerekir.
- Set cooking time for 1 minute 45 seconds.
- Pişirme süresini 1 dakika 45 saniyeye ayarla.
- I waited for fifteen minutes.
- On beş dakika bekledim.
- How many times a minute does the average person blink?
- Ortalama bir insan dakikada kaç kez göz kırpar?
- Sami's heart was beating 160 times a minute.
- Sami'nin kalbi dakikada 160 kez atıyordu.
- Tom waited for thirty minutes.
- Tom 30 dakika bekledi.
- It's a fifteen minute walk from here to the campus.
- Buradan kampüse yürümek on beş dakika sürer.
- Please wait for five minutes.
- Lütfen beş dakika bekle.
- It's only a 5 minute walk from the train station.
- Tren istasyonuna sadece 5 dakika yürüme mesafesindedir.
- I've only been waiting for five minutes.
- Sadece beş dakikadır bekliyorum.
- Please tell Tom to wait for about thirty minutes.
- Lütfen Tom'a yaklaşık otuz dakika beklemesini söyle.
- The situation became worse by the minute.
- Durum her geçen dakika daha da kötüleşiyor.
- The crowd grew larger minute by minute.
- Kalabalık her geçen dakika daha da büyüyordu.
- Please wait for thirty minutes.
- Lütfen otuz dakika bekleyin.
- Just give us another minute.
- Bize bir dakika daha ver.
- Dogs breathe approximately 30 times a minute.
- Köpekler yaklaşık olarak dakikada otuz kez nefes alır.
- Tom waited for thirty minutes.
- Tom otuz dakika bekledi.
- Give me another minute.
- Bana bir dakika daha ver.
- The two men shook hands with each other the minute they were introduced.
- İki adam, tanıştırıldığı dakika birbirleriyle tokalaştı.
- Normally we have to wait for only three or four minutes.
- Biz normalde sadece üç ya da dört dakika beklemek zorundayız.
- This machine makes 100 copies a minute.
- Bu makine dakikada 100 kopya çıkarıyor.
- Please wait for thirty minutes.
- Lütfen 30 dakika bekleyin.
- The station is a ten minute drive from here.
- İstasyon buradan arabayla on dakika uzaklıkta.
- Tom talks a mile a minute.
- Tom dakikada bir mil konuşuyor.
- Set cooking time for 1 minute 45 seconds.
- Pişirme süresini 1 dakika 45 saniyeye ayarlayın.
- I'll be all right in a minute or two.
- Bir ya da iki dakika içinde iyi olacağım.
- A second is a sixtieth part of a minute.
- Bir saniye, dakikanın altmışta biridir.
- Would you please wait for a few minutes?
- Lütfen birkaç dakika bekler misin?
- In all the excitement the 30 minute show-time passed in a flash.
- Tüm bu heyecan içinde 30 dakikalık gösteri süresi bir anda geçti.
- There is a twenty minute delay.
- Yirmi dakikalık bir gecikme var.
- My apartment is located a five minute walk away from the station.
- Dairem istasyona beş dakikalık yürüme mesafesinde.
- I'll be all right in a minute or two.
- Bir iki dakika içinde iyi olacağım.
- The station is a ten minute drive from here.
- İstasyon buradan arabayla on dakika.
- I can type 50 words a minute.
- Dakikada 50 kelime yazabiliyorum.
- Buses are running at 20 minute intervals.
- Otobüsler, 20 dakikalık aralıklarla çalışıyor.
- This is just a ten minute walk.
- Bu sadece on dakikalık bir yürüyüş.
- How many words can you read per minute?
- Dakikada kaç kelime okuyabiliyorsun?
- We've been waiting thirty minutes to eat.
- Yemek için otuz dakikadır bekliyoruz.
- We waited for Tom at the library for thirty minutes, but he never showed up.
- Tom'u kütüphanede otuz dakika bekledik ama o hiç gelmedi.
- Would you please wait for a few minutes?
- Lütfen birkaç dakika bekler misiniz?
- Just give me another minute.
- Sadece bana bir dakika daha ver.
- Give me another minute, OK?
- Bana bir dakika daha ver, tamam mı?
- Dogs breathe approximately 30 times a minute.
- Köpekler dakikada yaklaşık 30 kez nefes alır.
- It's only a fifteen minute bus ride from here to the airport.
- Buradan havaalanına sadece on beş dakikalık bir otobüs yolculuğudur.
- It's a ten minute walk to the station.
- İstasyona yürüyerek on dakika.
- Tom has been waiting thirty minutes.
- Tom otuz dakikadır bekliyor.
- Buses are running at 20 minute intervals.
- Otobüsler, 20 dakika aralıklarla çalışıyor.
- The crowd grew larger minute by minute.
- Kalabalık, dakikalar geçtikçe daha da büyüdü.
- Just give me another minute.
- Bana bir dakika daha ver.
- The clock has two hands, an hour hand and a minute hand.
- Saatin iki eli vardır, saat eli ve dakika eli.
- Let's take a 10 minute break.
- 10 dakika ara verelim.
- We had to wait for him for ten minutes.
- Onu on dakika beklemeye mecbur kaldık.
- It's a ten minute walk to the station.
- İstasyon on dakikalık yürüyüş mesafesinde.
- Let's take a 10 minute break.
- 10 dakikalık bir mola alalım.
- Please wait for five minutes.
- Lütfen beş dakika bekleyin.
Show More (67)
|