1 |
name |
ad |
n. |
|
- I know her but I can't remember her name.
- Onu tanıyorum ama adını hatırlayamıyorum.
- On certain sides, the official name of the FYROM is not used correctly.
- Bazı taraflarda FYROM'un resmi adı doğru kullanılmamaktadır.
- They do not want a war against Iraq in their name.
- Kendi adlarına Irak'a karşı bir savaş istemiyorlar.
- I would ask you to use the full name of our Group.
- Sizden Grubumuzun tam adını kullanmanızı rica ediyorum.
- The very adjective 'atypical' in the name of this directive says it all.
- Bu direktifin adındaki 'atipik' sıfatı her şeyi anlatıyor.
- The name of the directive really does not matter now, however.
- Ancak direktifin adı şu anda gerçekten önemli değil.
- Uzbekistan has no independent press, whereas Turkmenistan has no press at all worthy of the name.
- Özbekistan'da bağımsız basın yoktur, Türkmenistan'da ise adına yakışır bir basın bile yoktur.
- In this area, we at present lack any reporting worthy of the name.
- Bu alanda şu anda adına yakışır bir raporlama yapamıyoruz.
- Secondly, we have to ensure that the ".EU" name does not, in any way, displace existing Member State domain names.
- İkinci olarak ".EU" adının hiçbir şekilde mevcut Üye Devlet alan adlarının yerini almamasını sağlamalıyız.
- He himself and other Members have mentioned the name of Jean Monnet.
- Kendisi ve diğer Üyeler Jean Monnet'nin adını zikrettiler.
- Unfortunately, this is going to give environment policy a bad name.
- Maalesef bu çevre politikasının adını kötüye çıkaracak.
- The plan goes under the name 'EBA' - 'Everything but Arms' .
- Plan, 'EBA' - 'Silahlar Hariç Her Şey' adıyla bilinmektedir.
- They include the exclusion of the whole of Afghan youth from any form of education worthy of the name.
- Afgan gençliğinin tamamının, adına yakışır herhangi bir eğitim biçiminden dışlanmasını da içermektedir.
- He himself and other Members have mentioned the name of Jean Monnet.
- Kendisi ve diğer Üyeler Jean Monnet'nin adını zikretmişlerdir.
- A particularly sad fact of human history is that conflicts have arisen in the name of religion.
- İnsanlık tarihinin özellikle üzücü bir gerçeği de çatışmaların din adına ortaya çıkmış olmasıdır.
- Naturally, we need bilateral police cooperation worthy of the name.
- Doğal olarak, adına yakışır ikili polis işbirliğine ihtiyacımız var.
- Regrettably, I am unable to add the name of the Council and the Presidency to the list of those I would like to thank.
- Ne yazık ki, teşekkür etmek istediklerim listesine Konsey ve Başkanlığın adını ekleyemiyorum.
- Can we, in the name of Europe and its qualified majority, impose legislation upon a people who reject it?
- Avrupa ve onun nitelikli çoğunluğu adına, yasaları reddeden bir halka yasaları dayatabilir miyiz?
- All sciences worthy of the name must be aware of their role in society.
- Adına yakışır tüm bilimler, toplumdaki rollerinin farkında olmalıdır.
- Its name, however, is irrelevant.
- Bununla birlikte adı önemsizdir.
- Regrettably, I am unable to add the name of the Council and the Presidency to the list of those I would like to thank.
- Ne yazık ki Konsey ve Başkanlığın adını teşekkür etmek istediklerim listesine ekleyemiyorum.
- The title of each line is the name of an Institute.
- Her satırın başlığı bir Enstitünün adıdır.
- The local device name has a remembered connection to another network resource.
- Yerel cihaz adının başka bir ağ kaynağıyla anıımsanan bir bağlantısı mevcut.
- Father - forget his name now, really nice guy.
- Babası, şimdi adını unuttum, gerçekten sevimli bir adam.
- The local device name has a remembered connection to another network resource.
- Yerel cihaz adının başka bir ağ kaynağıyla önceden kayıtlı bir bağlantısı vardır.
- They wrote their first song called Mortician and decided to change the band's name to that.
- Mortician adlı ilk şarkılarını yazmışlar ve grubun adını bu şekilde değiştirmeye karar vermişler.
- The local device name has a remembered connection to another network resource.
- Yerel aygıt adının bir başka ağ kaynağına yapılmış anımsanan bağlantısı mevcut.
- All of this done in the name of freedom.
- Bütün bunlar özgürleşme adına yapıldı.
- The name of Izmit Paper and Cardboard Factory is changed to Sümerbank Cellulose Industry.
- İzmit Kâğıt ve Karton Fabrikası'nın adı Sümerbank Selüloz Sanayii olarak değişti.
- They wrote their first song called Mortician and decided to change the band's name to that.
- Mortician adlı ilk şarkılarını yazdıktan sonra grubun adını bu şekilde değiştirmeye karar verdiler.
- The name of Izmit Paper and Cardboard Factory is changed to Sümerbank Cellulose Industry.
- İzmit Kağıt ve Karton Fabrikasının adı Sümerbank Selüloz Sanayi olarak değiştirildi.
- All of this done in the name of freedom.
- Bunların hepsi özgürlük adına yapıldı.
- The name of this metropolis, where more than ten million people live, also means the "capital city" in Korean.
- On milyondan fazla insanın yaşadığı bu metropolün adı Korece'de "başkent" anlamına da gelmektedir.
- The name of Izmit Paper and Cardboard Factory is changed to Sümerbank Cellulose Industry.
- İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası'nın adı Sümerbank Selüloz Sanayi olarak değiştirildi.
- There's a story about how he got his name.
- Adını nasıl aldığına dair bir hikaye var.
- Father - forget his name now, really nice guy.
- Babanız, adını unuttum şimdi neydi, gerçekten iyi adam.
- All of this done in the name of freedom.
- Bütün bunlar özgürleşme adına yapılıyor.
- Tom wrote his name on the cover of his new diary.
- Tom yeni günlüğünün kapağına adını yazdı.
- Tom screamed out Mary's name.
- Tom, Mary'nin adını bağırdı.
- Is it true that Tom changed his name?
- Tom'un adını değiştirdiği doğru mu?
- What is the name of the mountain whose top is covered with snow?
- Tepesi karla kaplı dağın adı nedir?
- Everyone except me seemed to know his name.
- Ben hariç herkes onun adını biliyor gibiydi.
- What is the name of this restaurant?
- Bu restoranın adı nedir?
- Do you remember the name of the paramedic that saved my life?
- Hayatımı kurtaran sağlık görevlisinin adını hatırlıyor musun?
- What's the name of that fat girl you used to date in high school?
- Lisede çıktığın şu şişman kızın adı nedir?
- What's your sister's dog's name?
- Kız kardeşinin köpeğinin adı ne?
- We are familiar with that author's name.
- Bu yazarın adını biliyoruz.
- Sami's Muslim name is Abdullah.
- Sami'nin Müslüman adı Abdullah.
- I can't remember her name.
- Onun adını hatırlayamıyorum.
- Tom asked the stranger what his name was.
- Tom yabancıya onun adının ne olduğunu sordu.
- My neighbor's name is Tom Jackson.
- Benim komşumun adı Tom Jackson.
- Everyone in town knows his name.
- Kasabadaki herkes onun adını biliyor.
- I could not remember your name.
- Senin adını hatırlayamadım.
- I forgot her name.
- Adını unuttum.
- Put your name on all your belongings.
- Bütün eşyalarınıza adınızı yazın.
- Excuse me, but do you mind if ask your name?
- Affedersiniz, adınızı sormamım sakıncası var mı?
- Tom wanted to name his daughter Mary.
- Tom kızının adını Mary koymak istedi.
- Tom said that he couldn't remember his French teacher's name.
- Tom Fransızca öğretmeninin adını hatırlayamadığını söyledi.
- What's the name of this street?
- Bu caddenin adı nedir?
- He cannot so much as write his own name.
- O kendi adını bile yazamaz.
- We associate the name of Darwin with The Origin of Species.
- Darwin'in adını, Türlerin Kökeni'yle birlikte anıyoruz.
- I forget his name.
- Adını unuttum.
- In the name of the moon, we'll punish you!
- Ay'ın adına, seni cezalandıracağız!
- I'm sorry, I've forgotten your name.
- Affedersin, adını unuttum.
- They know your name.
- Adını biliyorlar.
- I don't like the name Tom.
- Tom adını sevmiyorum.
- Please write your name here.
- Lütfen adını buraya yaz.
- Everybody knows their own name.
- Herkes kendi adını biliyor.
- Tom couldn't even write his name.
- Tom adını bile yazamıyordu.
- What's his name?
- Onun adı ne?
- Fire Eater (this was really his name) was very ugly.
- Ateş Yiyen (gerçekten adı buydu) çok çirkindi.
- I remember his face but I can't remember his name.
- Yüzünü hatırlıyorum ama adını hatırlayamıyorum.
- I'm sorry, but I have forgotten your name.
- Özür dilerim ama adınızı unuttum.
- I wrote down his name so I wouldn't forget it.
- Unutmayayım diye adını yazdım.
- I know what his name is.
- Onun adının ne olduğunu biliyorum.
- His name is Tom and he's Mary's husband.
- Onun adı Tom ve o, Mary'nin kocasıdır.
- I wrote down her name so as not to forget it.
- Unutmamak için adını yazdım.
- Tom has added Mary's name to the list.
- Tom Mary'nin adını listeye ekledi.
- I hope they don't name their dog Cookie.
- Umarım köpeklerinin adını Kurabiye koymazlar.
- He repeated his name slowly.
- Yavaşça adını tekrarladı.
- Tom's name should be added to the list.
- Tom'un adı listeye eklenmeli.
- Isn't your name Tom?
- Senin adın Tom değil mi?
- Her name often escapes me.
- Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.
- Tom finally saw his name on the front page.
- Tom sonunda adını ön sayfada gördü.
- Tom wrote his name on his notebook.
- Tom defterine adını yazdı.
- What's her name?
- Onun adı nedir?
- Our Father in heaven, hallowed be your name.
- Göklerdeki Babamız, adın kutsal kılınsın.
- I didn't get his name.
- Adını öğrenemedim.
- I don't remember your name.
- Ben senin adını hatırlamıyorum.
- What's your father's full name?
- Babanızın tam adı nedir?
- That's not his real name.
- Bu onun gerçek adı değil.
- I'm sorry Mohammed, I forgot your name!
- Özür dilerim Muhammed, senin adını unuttum!
- Could you spell your name, please?
- Adınızı heceler misiniz, lütfen?
- What's the name of the girl we saw at the festival?
- Festivalde gördüğümüz kızın adı neydi?
- Tom asked Mary if she knew the name of John's favorite movie.
- Tom, Mary'ye John'un en sevdiği filmin adını bilip bilmediğini sordu.
- Tom is the name of my son.
- Tom benim oğlumun adı.
- Let's name our cat Cookie.
- Kedimizin adını Kurabiye koyalım.
- I can't think of his name.
- Adını bile hatırlayamıyorum.
- Asherah is the Persian name for Easter.
- Asherah, Paskalya'nın Farsça adıdır.
- Tom is a boy's name and Mary is a girl's name.
- Tom bir erkek adı ve Mary bir kız adıdır.
- What's the name of the piece the orchestra's playing?
- Orkestranın çaldığı parçanın adı ne?
- I would like to know her name.
- Adını bilmek isterdim.
- Her name was unknown.
- Onun adı bilinmiyordu.
- I don't know the name of that temple.
- O tapınağın adını bilmiyorum.
- I never knew what his name was.
- Adının ne olduğunu hiç bilmiyordum.
- What's the name of your hotel?
- Senin otelinin adı nedir?
- I forgot to ask him what his name was.
- Ona adının ne olduğunu sormayı unuttum.
- I had to write his name and his phone number.
- Adını ve telefon numarasını yazmak zorundaydım.
- Are you sure that man's name is Tom?
- O adamın adının Tom olduğundan emin misiniz?
- Delete his name from the list.
- Onun adını listeden sil.
- The child was born a month ago, but still has no name.
- Çocuk bir ay önce doğdu, ancak hâlâ adı yok.
- Everybody here knows your name.
- Buradaki herkes senin adını biliyor.
- It is not important what my name is.
- Adımın ne olduğu önemli değil.
- Once upon a time, there was a cat whose name was Tango.
- Bir zamanlar, Tango adında bir kedi varmış.
- What is the name of the mountain whose top is covered with snow?
- Tepesi karla kaplı olan dağın adı nedir?
- I don't think your name's Tom.
- Adının Tom olduğunu sanmıyorum.
- Your name is on the ballot.
- Oy pusulasında adın var.
- Tom has probably already forgotten your name.
- Tom muhtemelen adını çoktan unuttu..
- Are you sure that guy's name is Tom?
- O adamın adının Tom olduğundan emin misin?
- Forgive your enemy, but remember the name of that bastard.
- Düşmanını affet ama o piçin adını unutma.
- Tom's real name is John.
- Tom'un gerçek adı John.
- She repeated her name slowly.
- Yavaşça adını tekrarladı.
- His name is mud.
- Onun adı çamurlandı.
- Malcom killed Tom because he was tired of seeing his name in lots of prayers.
- Malcom Tom'u öldürdü çünkü onun adını bir sürü duada görmekten bıkmıştı.
- Your name's on the list.
- Adın listede.
- I never learned his real name.
- Onun gerçek adını asla öğrenmedim.
- His name was becoming widely known.
- Adı yaygın olarak duyulmaya başlamıştı.
- Tom stopped when he heard his name being called.
- Tom kendi adının çağrıldığını duyunca durdu.
- Your name's Tom, isn't it?
- Adın Tom, değil mi?
- Her name is Mary.
- Onun adı Mary.
- Tom's girlfriend's name is Mary.
- Tom'un kız arkadaşının adı Mary.
- Her name is Barbara.
- Onun adı Barbara.
- Would you please tell me your name again?
- Lütfen bana adını tekrar söyler misin?
- May I have your name and telephone number, please?
- Ad ve telefon numaranızı alabilir miyim lütfen?
- Her name often escapes me.
- Onun adı çoğu kez aklıma gelmiyor.
- Isn't that a boy's name?
- O bir erkek adı değil mi?
- What's his teacher's name?
- Hocasının adı neymiş?
- What's your older sister's name?
- Ablanın adı nedir?
- I remember your face, but I don't remember your name.
- Yüzünü hatırlıyorum ama adını hatırlamıyorum.
- Tom got his girlfriend's name tattooed on his arm.
- Tom kız arkadaşının adını koluna dövme yaptırmış.
- What is the name of this street?
- Bu caddenin adı nedir?
- Tom could write his name when he was three years old.
- Tom üç yaşındayken adını yazabiliyordu.
- His son's name is Tom.
- Onun oğlunun adı Tom.
- Are you sure his name was Tom?
- Adının Tom olduğuna emin misin?
- Is Tom your real name?
- Tom senin gerçek adın mı?
- What's his real name?
- Gerçek adı ne?
- Do you know what my name means?
- Benim adımın ne anlama geldiğini biliyor musun?
- I don't remember Tom's uncle's name.
- Tom'un dayısının adını hatırlamıyorum.
- Sami doesn't know Layla's name.
- Sami, Leyla'nın adını bilmiyor.
- Don't use your real name.
- Gerçek adını kullanma.
- Maria knew neither his name nor his phone number.
- Maria onun ne adını ne de telefon numarasını biliyordu.
- His name eludes me.
- Ben onun adını hatırlayamıyorum.
- You know my dog's name, don't you?
- Köpeğimin adını biliyorsun, değil mi?
- Please write down your name.
- Lütfen adınızı yazın.
- Write your name and address on this envelope.
- Bu zarfın üzerine adınızı ve adresinizi yazın.
- His name is Tomoyuki Ogura.
- Adı Tomoyuki Ogura.
- Don't you know his name?
- Onun adını bilmiyor musunuz?
- Please write your name in pen.
- Lütfen adını dolma kalemle yaz.
- Fill in your name and address.
- Adını ve adresini yaz.
- Do you know, by chance, her name?
- Şans eseri adını biliyor musun?
- Please write your name with a pencil.
- Lütfen adınızı bir kurşun kalemle yazın.
- If it's a boy, I want to name the baby Tom.
- Eğer erkek olursa, bebeğin adını Tom koymak istiyorum.
- Her name is Mary and she's Tom's wife.
- Onun adı Mary ve o, Tom'un karısı.
- I know that there are many racists here, but you don't have to change your name.
- Burada bir sürü ırkçı olduğunu biliyorum ama adını değiştirmek zorunda değilsin.
- Can I have your full name?
- Tam adınızı alabilir miyim?
- Is your name on the list?
- Adın listede mi?
- What's the name of this fruit?
- Bu meyvenin adı ne?
- Tom's brother's name is John.
- Tom'un erkek kardeşinin adı John.
- I still can't remember your name.
- Hâlâ adını hatırlayamıyorum.
- I think his name was Tom.
- Onun adının Tom olduğunu düşünüyorum.
- Tom finally changed his name.
- Tom sonunda adını değiştirdi.
- What's your lawyer's name?
- Senin avukatının adı ne?
- Do you know the name of the boy who's playing the guitar?
- Gitar çalan çocuğun adını biliyor musun?
- What's your real name?
- Gerçek adın nedir?
- His name is familiar to everybody in the country.
- Onun adı ülkedeki herkes tarafından tanınıyor.
- What's that restaurant's name?
- O restoranın adı ne?
- She wrote down their name so as not to forget it.
- Unutmamak için onların adını yazdı.
- Few students knew his name.
- Çok az öğrenci onun adını biliyordu.
- Might I ask your name and address?
- Adınızı ve adresinizi rica edebilir miyim?
- I think that girl's name is Mary.
- Sanırım o kızın adı Mary.
- It's a Scandinavian name.
- İskandinav adı.
- Tom couldn't even write his own name.
- Tom kendi adını bile yazamıyordu.
- His name is not on the list.
- Onun adı listede yok.
- I think his name is Tom.
- Onun adının Tom olduğunu düşünüyorum.
- You should've told Tom your name was Mary.
- Tom'a adının Mary olduğunu söylemeliydin.
- I wish I could remember her name.
- Keşke onun adını hatırlayabilsem.
- My neighbor's name is Tom.
- Komşumun adı Tom.
- I memorized his name and address.
- Adını ve adresini ezberledim.
- Can you write your name here?
- Adını buraya yazabilir misin?
- I don't know his name yet.
- Henüz adını bilmiyorum.
- Tom's name isn't on the list.
- Tom'un adı listede yok.
- He's celebrating his name day.
- O, adının gününü kutluyor.
- I forgot what his name was.
- Adının ne olduğunu unuttum.
- Cross Tom's name off the list.
- Tom'un adını listeden silin.
- You know his name, don't you?
- Onun adını biliyorsunuz, değil mi?
- I don't want to know what his name is.
- Onun adının ne olduğunu bilmek istemiyorum.
- Tom mentioned your name to me.
- Tom bana adından bahsetti.
- I still don't know your name.
- Hala adını bilmiyorum.
- What is this girl's name?
- Bu kızın adı ne?
- I still can't remember your name.
- Adını hala hatırlayamıyorum.
- What did you say her name was?
- Onun adı ne demiştin?
- State your name and social security number, please.
- Lütfen adınızı ve sosyal güvenlik numaranızı belirtin.
- I remember her face, but I don't remember her name.
- Onun yüzünü hatırlıyorum ama onun adını hatırlamıyorum.
- Can I get your name and address?
- Adınızı ve adresinizi alabilir miyim?
- Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work.
- Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.
- What's the name of this river?
- Bu nehrin adı ne?
- What's your Bosnian name?
- Boşnakça adın ne?
- What's your lawyer's name?
- Sizin avukatınızın adı ne?
- Write your name here.
- Adınızı buraya yazın.
- Her name slipped my mind.
- Onun adının ne olduğunu unuttum.
- Is your brother's name Alexei?
- Erkek kardeşinin adı Alexei mi?
- Malcom killed Tom because he was tired of seeing his name in lots of sentences.
- Malcom Tom'u öldürdü çünkü onun adını birçok cümlede görmekten bıkmıştı.
- What's your friend's name?
- Arkadaşının adı ne?
- Donald was the name of my English teacher.
- İngilizce öğretmenimin adı Donald'dı.
- Are you sure that man's name is Tom?
- O adamın adının Tom olduğuna emin misin?
- His name sounds familiar.
- Onun adı tanıdık geliyor.
- What was the priest's name?
- Rahibin adı neydi?
- He mentioned her name for the first time.
- İlk defa onun adından bahsetti.
- Tom didn't hear Mary shouting his name.
- Tom, Mary'nin onun adını haykırdığını duymadı.
- Sami was calling out Layla's name.
- Sami, Layla'nın adını sayıklıyordu.
- I can't even remember what my name is.
- Adımın ne olduğunu bile hatırlayamıyorum.
- What's Tom's older sister's name?
- Tom'un ablasının adı nedir?
- If I knew her name and address, I could write to her.
- Adını ve adresini bilseydim, ona yazabilirdim.
- What's your dog's name?
- Senin köpeğinin adı nedir?
- Write your name.
- Adını yaz.
- Sorry, could you repeat your name?
- Affedersiniz, adınızı tekrar eder misiniz?
- What's your real name?
- Gerçek adın ne?
- Your name is not really Tom, is it?
- Adın gerçekten Tom değil, değil mi?
- That boy's name is Shintaro Wada.
- O çocuğun adı Shintaro Wada.
- I already know her name.
- Adını zaten biliyorum.
- Are you seriously thinking about changing your name to Tom?
- Adını Tom olarak değiştirmeyi ciddi ciddi düşünüyor musun?
- I can't remember how to spell your name.
- Adını nasıl yazacağımı hatırlayamıyorum.
- This street used to have another name.
- Bu caddenin başka bir adı vardı.
- Tom recognized the old man, but didn't know his name.
- Tom yaşlı adamı tanıdı ama adını bilmiyordu.
- Hans is a German name.
- Hans bir Alman adıdır.
- I can never remember how to spell your name.
- Adını nasıl yazacağımı hiç hatırlayamıyorum.
- Most boys know his name.
- Oğlanların çoğu onun adını bilir.
- What's the name of the store where you bought that?
- Bunu aldığınız mağazanın adı neydi?
- Tom scanned the list, but couldn't find his name.
- Tom listeyi taradı ama kendi adını bulamadı.
- What is the name of the building whose roof you can see?
- Çatısı görülebilen binanın adı nedir?
- I'm sorry Mohammed, I forgot your name!
- Özür dilerim Muhammed, adını unuttum!
- What was the name of that tune you were playing?
- Çaldığın melodinin adı neydi?
- His name will soon be forgotten.
- Adı yakında unutulacak.
- What did you say your brother's name is?
- Kardeşinin adı ne demiştin?
- Excuse me, but do you mind if I ask your name?
- Affedersiniz ama adınızı sormamın bir sakıncası var mı?
- Tom's name is first on the list.
- Tom'un adı listede ilk sırada.
- He left before I could get his name.
- Adını öğrenemeden gitti.
- What's your French teacher's name?
- Senin Fransızca öğretmeninin adı ne?
- I've forgotten Tom's wife's name.
- Tom'un eşinin adını unuttum.
- Once upon a time, there was a cat whose name was Tango.
- Bir zamanlar adı Tango olan bir kedi varmış.
- Tom heard somebody yell his name.
- Tom birinin adını seslendiğini duydu.
- I don't want to know what his name is.
- Adının ne olduğunu bilmek istemiyorum.
- Tom walked up to the beautiful girl and asked her what her name was.
- Tom güzel kıza doğru yürüdü ve ona adının ne olduğunu sordu.
- Susan is an English name.
- Susan bir İngiliz adıdır.
- I'm sure Tom's name isn't on the list.
- Tom'un adının listede olmadığından eminim.
- His name is very difficult to remember.
- Adını hatırlamak çok zor.
- I want to name our son Tom.
- Oğlumuzun adını Tom koymak istiyorum.
- I wish I knew her name.
- Keşke adını bilseydim.
- What's your dad's name?
- Babanızın adı ne?
- His name is known to me.
- Onun adını biliyorum.
- I've been trying to remember what his name is.
- Onun adının ne olduğunu hatırlamaya çalışıyorum.
- His name is on the tip of my tongue.
- Adı dilimin ucunda.
- Everyone around here knows his name.
- Buradaki herkes onun adını biliyor.
- He asked me the name of Mary's father.
- O bana Mary'nin babasının adını sordu.
- I don't even know what Tom's real name is.
- Tom'un gerçek adının ne olduğunu bile bilmiyorum.
- Did you forget to sign your name again?
- Yine adını imzalamayı unuttun mu?
- I don't remember your name.
- Adınızı hatırlamıyorum.
- Is your brother's name Tom?
- Erkek kardeşinin adı Tom mu?
- I'm sorry, I've forgotten your name.
- Özür dilerim, adınızı unuttum.
- His name was on the tip of my tongue, but I couldn't remember it.
- Adı dilimin ucundaydı ama hatırlayamadım.
- Please write your name and address.
- Lütfen adınızı ve adresinizi yazın.
- His name has slipped my mind.
- Onun adı aklımdan çıkmış.
- The only thing I know about you is your name.
- Senin hakkında bildiğim tek şey adın.
- I don't remember her name.
- Onun adını hatırlamıyorum.
- Tom added his name to the list of people who wanted to attend the dance.
- Tom adını dansa katılmak isteyenlerin listesine ekledi.
- Repeat your name!
- Adını tekrarla!
- What is the name of your dog?
- Köpeğinin adı ne?
- They asked me what my name was, where I came from, and why I had come.
- Onlar bana adımın ne olduğunu, nereli olduğumu ve neden geldiğimi sordu.
- Her name is Lucifera.
- Onun adı Lucifera.
- What's your sister's name?
- Senin kız kardeşinin adı ne?
- Are you sure that guy's name is Tom?
- O adamın adının Tom olduğuna emin misin?
- That name is Ken.
- Adı Ken.
- Do you know Tom's girlfriend's name?
- Tom'un kız arkadaşının adını biliyor musun?
- Tom heard a voice whispering his name.
- Tom onun adını fısıldayan bir ses duydu.
- His name is known to everyone in the town.
- Onun adı kasabadaki herkes tarafından bilinmektedir.
- Do you know this woman's name?
- Bu kadının adını biliyor musunuz?
- I couldn't remember his name.
- Adını hatırlayamadım.
- Tom's real name may not really be Tom.
- Tom'un gerçek adı Tom olmayabilir.
- I love the name Bella, it means pretty, right?
- Bella adını seviyorum, güzel anlamına geliyor, değil mi?
- Have you told anyone what your real name is?
- Gerçek adının ne olduğunu kimseye söyledin mi?
- What's your cat's name?
- Kedinin adı nedir?
- Tom's name is on the list.
- Tom'un adı listede.
- There came a man who was sent from God; his name was John.
- Allah'ın gönderdiği bir adam geldi; adı John'du.
- Antea is a pretty woman's name.
- Antea güzel bir kadın adıdır.
- Might I ask your name?
- Adınızı sorabilir miyim?
- What's her name?
- Onun adı ne?
- What's the name of the joint we went to last night?
- Dün gece gittiğimiz mekanın adı neydi?
- Tom says he can't remember his French teacher's name.
- Tom Fransızca öğretmeninin adını hatırlayamadığını söylüyor.
- Sami must have known Layla's name.
- Sami, Layla'nın adını biliyor olmalıydı.
- Tom saw his name written on the blackboard.
- Tom tahtaya adının yazıldığını gördü.
- Tom's wife's name is Mary.
- Tom'un karısının adı Mary.
- There came a man who was sent from God; his name was John.
- Tanrı tarafından gönderilen bir adam geldi; adı John'du.
- I saw Tom's name on that list.
- O listede Tom'un adını gördüm.
- His name escapes me.
- Onun adını hatırlayamıyorum.
- Does anyone know the name of the deceased?
- Rahmetlinin adını bilen var mı?
- He cannot write his own name.
- O kendi adını yazamıyor.
- Please use a pencil to write down your name.
- Lütfen adını yazmak için bir kurşun kalem kullan.
- Jacques is a Belgian name.
- Jacques bir Belçikalı adıdır.
- What's the new guy's name?
- Yeni adamın adı ne?
- My name is not important.
- Adımın ne olduğu önemsiz.
- The name of this statesman is known to everybody in Japan.
- Bu devlet adamının adı Japonya'daki herkes tarafından bilinir.
- What's the name of your ship?
- Geminin adı ne?
- First find out her name and address.
- Öncelikle onun adını ve adresini bul.
- Everyone except me seemed to know his name.
- Benim dışımda herkes onun adını biliyor gibiydi.
- Tom wrote Mary's name and phone number in his notebook.
- Tom defterine Mary'nin adını ve telefon numarasını yazdı.
- How many times have I told you not to mention Tom's name around me?
- Sana kaç kez çevremde Tom'un adından bahsetmemeni söyledim.
- Tom is his real name.
- Tom onun gerçek adı.
- Tom saw his name written on the blackboard.
- Tom, adını kara tahtaya yazılmış gördü.
- Either your user name or password is incorrect.
- Ya kullanıcı adın ya da şifren yanlış.
- He wrote his own name.
- O kendi adını yazdı.
- I don't know her real name.
- Ben de onun gerçek adını bilmiyorum.
- My neighbor's name is Tom Jackson.
- Komşumun adı Tom Jackson.
- My son's name is Tom.
- Oğlumun adı Tom.
- What was the boy's name?
- Çocuğun adı neydi?
- I remember the man's face, but forgot his name.
- Adamın yüzünü hatırlıyorum ama adını unuttum.
- The name of Tom's wife is Mary and his son's is Horace.
- Tom'un karısının adı Mary ve oğlunun adı Horace'tır.
- His name was forgotten.
- Onun adı unutuldu.
- I don't think Tom knows everybody's name yet.
- Tom'un henüz herkesin adını bildiğini sanmıyorum.
- For the life of me, I couldn't remember his name.
- Başım hakkı için, onun adını hatırlayamadım.
- Does anyone know the name of the deceased?
- Merhumun adını bilen var mı?
- What's your lawyer's name?
- Avukatının adı ne?
- I want the name of everyone who was here yesterday.
- Dün burada olan herkesin adını istiyorum.
- Her real name is Lisa.
- Onun gerçek adı Lisa'dır.
- What's Tom's wife's name?
- Tom'un karısının adı ne?
- I still don't know your name.
- Hâlâ adını bilmiyorum.
- Cookie would be a good name for a cat.
- Kurabiye bir kedi için iyi bir ad olurdu.
- How did you write your name in Arabic?
- Adınızı Arapça nasıl yazdınız?
- I memorized his name and address.
- Onun adını ve adresini ezberledim.
- What is his name?
- Onun adı ne?
- Isn't your name Tom?
- Adın Tom değil mi?
- What's your father's full name?
- Babanın tam adı ne?
- Hayastan' is Armenia's name in Armenian.
- Ermenice'de Ermenistan'ın adı "Hayastan"dır.
- I could not remember his name for the life of me.
- Adı bir türlü aklıma gelmiyordu.
- What is the name of this river?
- Bu nehrin adı nedir?
- All you have to do is to write your name and address here.
- Tek yapmanız gereken buraya adınızı ve adresinizi yazmak.
- Please tell me your name and telephone number.
- Lütfen bana adını ve telefon numaranı söyle.
- What's the name of the film we watched yesterday?
- Dün izlediğimiz filmin adı neydi?
- He wrote his own name.
- Kendi adını yazdı.
- Tom wrote Mary's name in his little black book.
- Tom, Mary'nin adını küçük siyah kitabına yazdı.
- She changed her name to Ann.
- Adını Ann olarak değiştirdi.
- You must write your name in ink.
- Adını mürekkeple yazmalısın.
- Tom isn't your real name, is it?
- Tom senin gerçek adın değil, değil mi?
- I put Tom's name on the list.
- Tom'un adını listeye koydum.
- What's his professor's name?
- Onun öğretmeninin adı nedir?
- The name of João's sister is Joana.
- Joao'nun kız kardeşinin adı Joana.
- Nobody knows his name.
- Hiç kimse onun adını bilmiyor.
- Tom isn't yet able to write his own name.
- Tom henüz kendi adını yazamıyor.
- He has changed his name.
- Adını değiştirdi.
- Now, what was your name again?
- Adın neydi senin?
- No one knows his real name.
- Hiç kimse onun gerçek adını bilmiyor.
- We associate the name of Darwin with the theory of evolution.
- Darwin'in adını evrim teorisiyle birlikte anıyoruz.
- I don't see your name here.
- Adını burada göremiyorum.
- Ken couldn't recall that man's name.
- Ken o adamın adını hatırlayamadı.
- Later, I found out his real name was Tom.
- Daha sonra, onun gerçek adının Tom olduğunu öğrendim.
- I'd like to know why my name was deleted from the list.
- Benim adımın neden listeden silindiğini bilmek istiyorum.
- How do you know her name?
- Adını nereden biliyorsun?
- When she became a nun, she took the name Sister Teresa.
- O bir rahibe oldu, o Rahibe Teresa adını aldı.
- I didn't catch his name.
- Onun adını anlamadım.
- She said her name was Mary.
- O, adının Mary olduğunu söyledi.
- Tom remembers your name.
- Tom senin adını hatırlıyor.
- My first French teacher's name was Tom Jackson.
- İlk Fransızca öğretmenimin adı Tom Jackson'dı.
- His name is Tom and he's Mary's husband.
- Adı Tom ve Mary'nin kocası.
- Do you know that boy's name?
- O çocuğun adını biliyor musun?
- What did that man say his name was?
- Şu adam adının ne olduğunu söyledi?
- It's an Indian name.
- Bu bir Hint adıdır.
- Her name is of Greek origin.
- Onun adı Yunanca kökenlidir.
- The boy carved his name into the tree.
- Erkek çocuğu ağacın üzerine adını kazıdı.
- What's your boss's name?
- Senin patronun adı nedir?
- Tom has asked to have his name taken off the list.
- Tom adının listeden çıkarılmasını istedi.
- His name is Tom and he lives next to the post office.
- Adı Tom ve postanenin yanında yaşıyor.
- Tom could write his name when he was three years old.
- Tom, üç yaşındayken adını yazabilirdi.
- He didn't hear his name called.
- O, adının çağrıldığını duymadı.
- Cuzco is the name of the Incas' temple.
- Cuzco, İnkalar'ın tapınağının adıdır.
- Please write your name with a pencil.
- Lütfen adınızı kurşun kalemle yazın.
- I don't see your name on the list.
- Listede adınızı görmüyorum.
- Come on, what's his name?
- Hadi, onun adı ne?
- No one would've remembered Tom if he hadn't painted his name on the ceiling of the classroom.
- Sınıfın tavanına adını yazmasaydı hiç kimse Tom'u hatırlamazdı.
- I could not remember your name.
- Adını hatırlayamadım.
- What's your Skype login name?
- Skype giriş adın ne?
- Delete his name from the list.
- Listeden onun adını silin.
- Write down your name here.
- Adınızı buraya yazın.
- The word before his name should be underlined.
- Onun adından önceki kelimenin altı çizilmelidir.
- This is the boy whose name is Tom Fisher.
- Bu da adı Tom Fisher olan çocuk.
- Her name slipped my mind.
- Adı aklımdan çıkmış.
- I don't like your name.
- Adını beğenmedim.
- Can you remember your kindergarten teacher's name?
- Anaokulu öğretmeninin adını hatırlıyor musun?
- That guy's name was Tom.
- O adamın adı Tom'du.
- We'll call your name when it's your turn.
- Senin sıran geldiğinde adını sesleneceğiz.
- What's the name of your insurance company?
- Sigorta şirketinin adı nedir?
- I'm not telling you her name.
- Onun adını sana söylemiyorum.
- What's your favorite girl's name?
- Favori kız adın nedir?
- I didn't even know his name.
- Adını bile bilmiyordum.
- What's that animal's name?
- Bu hayvanın adı ne?
- Tom asked me what my name was.
- Tom bana adımın ne olduğunu sordu.
- We still haven't Known what is the flower's name we saw at that day.
- O gün gördüğümüz çiçeğin adının ne olduğunu hâlâ bilmiyoruz.
- I know what her name is.
- Adının ne olduğunu biliyorum.
- For a moment I forgot what her name was.
- Bir an için onun adı neydi unuttum.
- Tom walked over to the woman with a drink in her hand and asked her what her name was.
- Tom elinde içki olan kadına doğru yürüdü ve ona adının ne olduğunu sordu.
- The teacher wrote his name on the blackboard.
- Öğretmen tahtaya adını yazdı.
- How did you know his name wasn't Tom?
- Adının Tom olmadığını nereden biliyordun?
- No one knows his real name.
- Kimse onun gerçek adını bilmiyor.
- I don't know your real name.
- Senin gerçek adını bilmiyorum.
- Write your full name and address.
- Tam adını ve adresini yaz.
- How did you know his name?
- Adını nereden biliyordun?
- Tom mentioned your name.
- Tom senin adından bahsetti.
- The boy carved his name on the tree.
- Erkek çocuğu ağacın üzerine adını kazıdı.
- Barry Taylor's name has been put forward for the post of chairman.
- Barry Taylor'ın adı, başkanlık görevi için ortaya atıldı.
- The new teacher asked me what my name was and I told him.
- Yeni öğretmen bana adımın ne olduğunu sordu, ben de söyledim.
- He heard his name called.
- O, adının çağrıldığını duydu.
- Your name says everything.
- Adın her şeyi anlatıyor.
- Raise your hand if I read your name.
- Adını okuyan elini kaldırsın.
- What's the name of Tom's boat?
- Tom'un teknesinin adı nedir?
- What's her teacher's name?
- Öğretmeninin adı ne?
- Could you give me your name and phone number?
- Bana adını ve telefon numaranı verir misin?
- I can't remember her name.
- Adını hatırlayamıyorum.
- I couldn't remember his name.
- Onun adını hatırlayamadım.
- In English at least, the name of all the continents end with the same letter that they start with.
- En azından İngilizcede, tüm kıtaların adı başladıkları harfle aynı harfle biter.
- In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful.
- Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
- The person whose name was on the passport was described with words.
- Pasaportta adı yazılı olan kişi, kelimelerle tarif edildi.
- This is a name.
- Bu bir ad.
- Her name is long and hard to pronounce.
- Onun adı uzun ve telaffuzu zor.
- Tom kept screaming Mary's name.
- Tom, Mary'nin adını bağırmaya devam ediyordu.
- His name is Kenji, but everyone calls him Ken.
- Adı Kenji, ama herkes ona Ken diyor.
- If Tom isn't your name, what is it?
- Tom senin adın değilse, adın nedir?
- Tom was surprised the police knew his name.
- Tom polisin onun adını bilmesine şaşırdı.
- I'll put your name on the list.
- Adını listeye ekleyeceğim.
- I just know his name, that's all.
- Sadece adını biliyorum, hepsi bu.
- What's the name of the highest mountain in Germany?
- Almanya'daki en yüksek dağın adı nedir?
- He said his name was Tom.
- O, adının Tom olduğunu söyledi.
- You never told me your name.
- Bana adını hiç söylemedin.
- I forgot his name.
- Adını unuttum.
- I forgot its name.
- Adını unuttum.
- Don't use his real name.
- Gerçek adını kullanma.
- Tom's name was never mentioned.
- Tom'un adından hiç bahsedilmedi.
- His name is known to everyone in our town.
- Adı kasabamızdaki herkes tarafından bilinir.
- How do you know her name?
- Onun adını nereden biliyorsun?
- Well do I remember the man's name.
- Adamın adını çok iyi hatırlıyorum.
- I put your name on the tile.
- Adını fayansın üzerine yazdım.
- I already know his name.
- Onun adını zaten biliyorum.
- I wouldn't want to sully your good name.
- İyi adını lekelemek istemem.
- You didn't happen to get his name, did you?
- Adını öğrenemedin, değil mi?
- Did you write your name?
- Adını yazdın mı?
- Tom got his girlfriend's name tattooed on his arm.
- Tom kız arkadaşının adını koluna dövme yaptırdı.
- What was the name of that movie?
- Filmin adı neydi?
- You said your name was Tom, didn't you?
- Adının Tom olduğunu söylemiştin, değil mi?
- Every student was asked his or her name and birthplace.
- Her öğrenciye adı ve doğum yeri soruldu.
- Her name is Barbara.
- Adı Barbara.
- I don't remember Tom's sister's name.
- Tom'un kız kardeşinin adını hatırlamıyorum.
- Tom couldn't decide whether to name his dog Cookie or Pochi.
- Tom köpeğinin adını Cookie mi yoksa Pochi mi koyacağına karar veremedi.
- Tom's new wife's name is Mary.
- Tom'un yeni karısının adı Mary.
- I can't remember his name.
- Adını hatırlayamıyorum.
- The boy carved his name in the tree.
- Çocuk adını ağaca kazımış.
- It's a Vietnamese name.
- O bir Vietnamlı adıdır.
- Can I get your full name and address?
- Tam adınızı ve adresinizi alabilir miyim?
- My sister's name is Patricia.
- Kız kardeşimin adı Patricia.
- My band name's Red Hot.
- Grubumun adı Red Hot.
- Your name has come up a few times.
- Adın birkaç kez gündeme geldi.
- What's Mary's husband's name?
- Mary'nin kocasının adı ne?
- Tom said his dog's name was Cookie.
- Tom köpeğinin adının Cookie olduğunu söyledi.
- Her name is Hope and she loves cats.
- Onun adı Hope ve o, kedileri sever.
- Sami's Muslim name is Abdullah.
- Sami'nin Müslüman adı Abdullah'tır.
- Everybody at school knows your name.
- Okuldaki herkes senin adını biliyor.
- Tom recognized the old man, but didn't know his name.
- Tom yaşlı adamı tanıdı fakat onun adını bilmiyordu.
- My dog's name is Cookie.
- Benim köpeğimin adı Cookie'dir.
- Tom's sister's name is Mary.
- Tom'un kız kardeşinin adı Mary.
- Do you know what his name is?
- Adının ne olduğunu biliyor musun?
- Is it true that you changed your name?
- Senin adını değiştirdiğin doğru mu?
- His name is Kenji, but everyone calls him Ken.
- Onun adı Kenji, ama herkes onu Ken diye çağırır.
- The official name of Italy is the Italian Republic.
- İtalya'nın resmi adı İtalya Cumhuriyeti'dir.
- How do you pronounce your name?
- Adını nasıl telaffuz edersin?
- Is your brother's name Aleksej?
- Kardeşinin adı Aleksej mi?
- I know his real name isn't Tom.
- Gerçek adının Tom olmadığını biliyorum.
- No one knows his name.
- Kimse onun adını bilmiyor.
- I wrote down his name so I wouldn't forget it.
- Unutmamak için onun adını not ettim.
- Your name is Tom, correct?
- Senin adın Tom, değil mi?
- Your name's further down the list.
- Senin adın listenin ilerisinde.
- Could you spell your name, please?
- Adınızı heceleyebilir misiniz, lütfen?
- Fire Eater (this was really his name) was very ugly.
- Ateş Yiyen (bu gerçekten onun adıydı) çok çirkindi.
- Sami couldn't find Layla's Instagram name.
- Sami, Leyla'nın İnstagram adını bulamadı.
- I believe he said his name was Tom.
- Ben onun adının Tom olduğunu söylediğine inanıyorum.
- What's your horse's name?
- Atının adı ne?
- The younger guy's name is Tom.
- Genç adamın adı Tom.
- Tom shouted Mary's name as loud as he could, but she didn't hear him.
- Tom, Mary'nin adını olabildiğince yüksek sesle haykırdı ama Mary onu duymadı.
- Donald Trump gives pieces of shit a bad name.
- Donald Trump bokun adını kötüye çıkarıyor.
- Tom can't even remember his name.
- Tom adını bile hatırlayamıyor.
- I wrote her name down so I wouldn't forget it.
- Unutmayayım diye adını yazdım.
- I wonder if Tom Jackson is his real name.
- Tom Jackson'ın onun gerçek adı olup olmadığını merak ediyorum.
- Tom hates his name.
- Tom adından nefret ediyor.
- You know his name, don't you?
- Adını biliyorsunuz, öyle değil mi?
- What's the name of this movie?
- Bu filmin adı ne?
- What's your girlfriend's name?
- Kız arkadaşının adı ne?
- Tom wrote his name in the sand with a stick.
- Tom adını bir sopayla kuma yazdı.
- Nobody knows his name.
- Kimse onun adını bilmiyor.
- Let's put Tom's name on the list.
- Tom'un adını listeye koyalım.
- Write your full name.
- Tam adınızı yazın.
- He told me that his name was Tom.
- O bana adının Tom olduğunu söyledi.
- The shy boy murmured his name.
- Utangaç oğlan, adını mırıldandı.
- May I ask your name?
- Adını sorabilir miyim?
- That boy's name is Shintaro Wada.
- O oğlanın adı Shintaro Wada.
- What was her name?
- Onun adı neydi?
- He wouldn't even tell me his name.
- Bana adını bile söylemedi.
- What's the name of the man whose car you borrowed?
- Arabasını ödünç aldığınız adamın adı ne?
- I saw Tom's name on that list.
- Tom'un adını o listede gördüm.
- She walked up to him and asked him what his name was.
- Ona doğru yürüdü ve adının ne olduğunu sordu.
- My wife's name is Lidia Zarębowa.
- Eşimin adı Lidia Zarębowa.
- What's the name of this intersection?
- Bu kavşağın adı nedir?
- What's the new boy's name?
- Yeni çocuğun adı ne?
- What's Tom's older sister's name?
- Tom'un ablasının adı ne?
- Do you know the name of the boy standing over there?
- Orada duran çocuğun adını biliyor musun?
- I'm trying to remember the name of the article.
- Makalenin adını hatırlamaya çalışıyorum.
- I will write down your name and address.
- Adınızı ve adresinizi yazacağım.
- Her real name is Lisa.
- Onun gerçek adı Lisa.
- My neighbour's name is Tom.
- Komşumun adı Tom.
- I know her name.
- Onun adını biliyorum.
- I can't remember his name.
- Ben onun adını hatırlayamıyorum.
- I wish I could remember his name.
- Keşke onun adını hatırlayabilseydim.
- How many times have I told you not to mention Tom's name around me?
- Sana kaç kere Tom'un adını yanımda anma dedim?
- I forgot the name of your brother; what's his name?
- Kardeşinin adını unuttum, neydi adı?
- Tom couldn't remember where he'd heard her name.
- Tom onun adını nerede duyduğunu hatırlayamıyordu.
- Do you know what the name of last year's beauty pageant winner is?
- Geçen yılın güzellik yarışması birincisinin adını biliyor musun?
- Sophia Loren's real name is Sofia Scicolone.
- Sophia Loren'in gerçek adı Sofia Scicolone'dir.
- Even a little boy knows his own name.
- Küçük bir çocuk bile kendi adını bilir.
- I forget her name.
- Adını unuttum.
- I don't know that girl's name.
- O kızın adını bilmiyorum.
- Who told you my name was Tom?
- Adımın Tom olduğunu kim söyledi?
- What's your father's full name?
- Babanın tam adı nedir?
- That boy's name is Tom.
- O çocuğun adı Tom.
- He was gray, like his name.
- O, adı gibi griydi.
- Is it true that man never gave you his name?
- O adamın sana adını hiç vermediği doğru mu?
- YouTube registration requires a real name and an address.
- YouTube kaydı gerçek bir ad ve adres gerektirir.
- I want to have a girl and I will name her Yagmur.
- Bir kızım olsun istiyorum ve adını Yağmur koyacağım.
- What was the name of the movie we saw last night?
- Dün gece izlediğimiz filmin adı neydi?
- What was his name?
- Onun adı neydi?
- His name is known to everyone.
- Onun adı herkese tanıdık gelir.
- What's the name of your web page?
- Web sayfanızın adı ne?
- Everyone around here knows his name.
- Bu civarda herkes onun adını biliyor.
- It's a Korean name.
- O bir Koreli adıdır.
- Your name wouldn't be Tom Jackson, would it?
- Senin adın Tom Jackson olamaz, değil mi?
- I don't know your real name.
- Gerçek adını bilmiyorum.
- Don't you know your name?
- Kendi adını bilmiyor musun?
- I don't want to know his name.
- Adını bilmek istemiyorum.
- That dog's name is Ken.
- Şu köpeğin adı Ken.
- Do you know what his name means?
- Onun adının ne anlama geldiğini biliyor musun?
- What was the name of that restaurant?
- O restoranın adı neydi?
- There are three boys with the name Tom in our class.
- Sınıfımızda Tom adında üç erkek çocuk var.
- He mentioned your name to me.
- Bana senin adından bahsetti.
- He forgot his name.
- Adını unuttu.
- Tom doesn't remember his first French teacher's name.
- Tom ilk Fransızca öğretmeninin adını hatırlamıyor.
- My name and my birthplace are irrelevant, my friend.
- Adımın ve doğum yerimin bir önemi yok, dostum.
- He forgot his name.
- O adını unuttu.
- What's the name of your web page?
- Senin web sayfanın adı nedir?
- What's the name of the ship you served on?
- Görev yaptığın geminin adı neydi?
- I think his name is Tom.
- Sanırım adı Tom.
- Could you give me your name and phone number?
- Bana adınızı ve telefon numaranızı verebilir misiniz?
- What's his name again?
- Adı neydi?
- The boy carved his name on the tree.
- Çocuk adını ağaca kazıdı.
- Cross Tom's name off the list.
- Tom'un adını listeden çıkarın.
- But most of all he wondered what her name was.
- Ama en çok onun adının ne olduğunu merak ediyordu.
- What was your name before you changed it?
- Değiştirmeden önce adın neydi?
- What's your wife's name?
- Karınızın adı ne?
- It's a Portuguese name.
- O bir Portekizli adı.
- What's that restaurant's name?
- Bu restoranın adı ne?
- It's a Romanian name.
- Romence bir ad.
- His name escapes me.
- Adı aklıma gelmiyor.
- Sophia Loren's real name is Sofia Scicolone.
- Sophia Loren'in gerçek adı Sofia Scicolone.
- The police officer asked me what my name was.
- Polis memuru bana adımın ne olduğunu sordu.
- What was Tom's real name?
- Tom'un gerçek adı neydi?
- What's your doctor's name?
- Doktorunuzun adı nedir?
- Tom's new wife's name is Mary.
- Tom'un yeni karısının adı Mary'dir.
- Write your name on this sheet of paper.
- Bu kağıda adını yaz.
- Tom saw Mary's name on the list, too.
- Tom da listede Mary'nin adını gördü.
- I think his name is Tom.
- Sanırım onun adı Tom.
- I never knew his name.
- Adını hiç bilmiyordum.
- The dog's name is Ken.
- Köpeğin adı Ken.
- Tom knows Mary's dog's name.
- Tom, Mary'nin köpeğinin adını biliyor.
- What's that man's name?
- O adamın adı nedir?
- Tom couldn't remember the name of the place where he met Mary.
- Tom, Mary ile tanıştığı yerin adını hatırlayamadı.
- No one knows her name.
- Hiç kimse onun adını bilmiyor.
- My dog's name is Cookie.
- Köpeğimin adı Cookie.
- You said his name was Tom, didn't you?
- Onun adının Tom olduğunu söyledin, değil mi?
- Your name is Tom, correct?
- Senin adın Tom, doğru mu?
- His name was changed to protect his identity.
- Kimliğini korumak için adı değiştirildi.
- Could you tell me your name again?
- Bana adını tekrar söyler misin?
- Do you know her name?
- Onun adını biliyor musunuz?
- Lamberto is the name of a large hotel chain.
- Lamberto büyük bir otel zincirinin adı.
- What's the name of that piece?
- Şu parçanın adı ne?
- Can I get your full name and address?
- Ad soyad ve adresinizi alabilir miyim?
- I know a person whose name is Wang, who helps me with my Chinese language.
- Bana Çince dilimle yardımcı olan Wang adında bir kişiyi tanıyorum.
- Do you know Tom's real name?
- Tom'un gerçek adını biliyor musun?
- Mary told Tom that her brother's name was John.
- Mary Tom'a kardeşinin adının John olduğunu söyledi.
- In 1996, the name of Victoria Terminus was changed to Chhatrapati Shivaji Terminus.
- 1996 yılında Victoria Terminus'un adı Chhatrapati Shivaji Terminus olarak değiştirilmiştir.
- I'm sorry, I forgot your name.
- Özür dilerim, adını unuttum.
- What did you think my name was?
- Adımın ne olduğunu düşünüyordun?
- Write your name and address on this envelope.
- Bu zarfın üstüne adını ve adresini yazar mısın?
- Tom has changed his name to John.
- Tom adını John'la değiştirdi.
- He mentioned her name for the first time.
- Onun adını ilk kez söyledi.
- Tom took one of the newspapers from the table and waited until his name was called.
- Tom gazetelerin birini masadan aldı ve onun adı okununcaya kadar bekledi.
- He has a common name.
- Onun yaygın bir adı var.
- Tom Jackson wasn't his real name.
- Tom Jackson onun gerçek adı değildi.
- Tom wrote his name on the blackboard.
- Tom adını tahtaya yazdı.
- You've never told me your name.
- Bana adını hiç söylemedin.
- Tom asked the stranger what his name was.
- Tom yabancıya adının ne olduğunu sordu.
- What was the name of the movie we saw last night?
- Dün gece seyrettiğimiz filmin adı neydi?
- It's not important what my name is.
- Adımın ne olduğu önemsiz.
- What's that guy's name?
- O adamın adı neydi?
- His name is very difficult to remember.
- Onun adını hatırlamak çok zordur.
- I think that boy's name is Tom.
- Sanırım oğlanın adı Tom.
- May I ask you some questions about your name?
- Sana adın hakkında bazı sorular sorabilir miyim?
- What's your boss's name?
- Patronunun adı ne?
- Tom's name was on the list.
- Tom'un adı listedeydi.
- Do you know the name of the most successful military man from this area?
- Bu civardaki en başarılı askerin adını biliyor musun?
- How did you know his name was Tom?
- Adının Tom olduğunu nereden biliyordun?
- I think his name is Tom.
- Bence onun adı Tom.
- His name is known to everybody in our town.
- Onun adı kasabamızdaki herkes tarafından bilinir.
- Tom saw Mary's name on the list, too.
- Tom listede Mary'nin adını da gördü.
- His name isn't Tom.
- Onun adı Tom değil.
- What is the scientific name of the giant squid?
- Dev kalamarın bilimsel adı nedir?
- Maria knew neither his name nor his phone number.
- Maria ne onun adını ne de telefon numarasını biliyordu.
- My friend has a really long name.
- Arkadaşımın gerçekten uzun bir adı var.
- What's your niece's name?
- Senin yeğeninin adı ne?
- Is that someone's name?
- Bu birinin adı mı?
- He was almost asleep when he heard his name called.
- Adının çağrıldığını duyduğunda neredeyse uyuyordu.
- His name was on the tip of my tongue, but I couldn't remember it.
- Onun adı dilimin ucundaydı ama onu hatırlayamadım.
- Why did you decide to name your son Tom?
- Neden oğlunuzun adını Tom koymaya karar verdiniz?
- I recognize him, but I don't remember his name.
- Onu tanıyorum ama adını hatırlamıyorum.
- His name will soon be forgotten.
- Onun adı yakında unutulacak.
- What's your older sister's name?
- Ablanın adı ne?
- I wonder what his name is.
- Onun adının ne olduğunu merak ediyorum.
- What's the name of that fat girl you used to date in high school?
- Lisedeyken çıktığın o şişman kızın adı neydi?
- I told you his name was Tom, didn't I?
- Sana adının Tom olduğunu söyledim, değil mi?
- The new teacher asked me what my name was and I told him.
- Yeni öğretmen bana adımın ne olduğunu sordu ve ben ona söyledim.
- His name is Tom.
- Onun adı Tom.
- Most boys know his name.
- Çoğu erkek çocuğu onun adını bilir.
- What's the name of Tom's boat?
- Tom'un teknesinin adı ne?
- What's this dog's name?
- Bu köpeğin adı ne?
- May I have your name and room number, please?
- Adınızı ve oda numaranızı alabilir miyim, lütfen?
- The police can ask you to give your name and address.
- Polis sizden adınızı ve adresinizi vermenizi isteyebilir.
- Ask Tom what his sister's name is.
- Tom'a kız kardeşinin adını sor.
- My girlfriend's name is Mary.
- Kız arkadaşımın adı Mary.
- You have such a beautiful name.
- Ne kadar da güzel bir adın var.
- Each building has a name.
- Her binanın bir adı vardır.
- What's Tom's sister's name?
- Tom'un kız kardeşinin adı ne?
- I think her name is Mary.
- Bence onun adı Mary.
- Tom isn't your name, is it?
- Tom senin adın değil, değil mi?
- His name is Ali.
- Adı Ali.
- Tom and Mary are going to name their daughter Alice.
- Tom ve Mary kızlarının adını Alice koyacaklar.
- I never learned his real name.
- Onun gerçek adını hiç öğrenmedim.
- Tom was surprised the police knew his name.
- Tom polisin adını bilmesine şaşırdı.
- What's the name of the hotel you stayed at?
- Kaldığınız otelin adı ne?
- I've forgotten his name.
- Adını unuttum.
- My name is not important.
- Adımın ne olduğu önemli değil.
- He asked me the name of Mary's father.
- Bana Mary'nin babasının adını sordu.
- I saw Tom's name on the list.
- Listede Tom'un adını gördüm.
- Sami doesn't remember Layla's name.
- Sami, Leyla'nın adını hatırlamıyor.
- What's the name of this tune?
- Bu melodinin adı nedir?
- We know his name very well.
- Onun adını çok iyi biliyoruz.
- Why can't I remember the name of the girl I'm trying to forget?
- Unutmaya çalıştığım kızın adını neden hatırlayamıyorum?
- What's your wife's name?
- Karının adı ne?
- What was her name again?
- Adı ne demiştin?
- You should not judge people based on their name.
- İnsanları adlarına göre yargılamamalısın.
- It's a Roman name.
- Roma adı.
- Tom doesn't know anything about Mary, other than her name.
- Tom, Mary hakkında adı dışında hiçbir şey bilmiyor.
- Tom added both his and Mary's name to the list.
- Tom hem kendi adını hem de Mary'nin adını listeye ekledi.
- You know his name, don't you?
- Adını biliyorsun, değil mi?
- Sami's name appeared twice on the list.
- Sami'nin adı listede iki kez göründü.
- I know his real name isn't Tom.
- Onun gerçek adının Tom olmadığını biliyorum.
- She never told me her name.
- Adını bana asla söylemedi.
- Tom has a son whose name is John.
- Tom'un adı John olan bir oğlu var.
- My daughter's name is Mary.
- Kızımın adı Mary.
- I'd like to know why my name was deleted from the list.
- Adımın neden listeden silindiğini bilmek istiyorum.
- Tom's dog's name is Cookie.
- Tom'un köpeğinin adı Cookie.
- I don't even know your name yet.
- Daha adını bile bilmiyorum.
- Somebody told me that man's name was Tom.
- Biri bana o adamın adının Tom olduğunu söyledi.
- Tom wrote his name on the cover of his notebook.
- Tom defterinin kapağına adını yazdı.
- He called out the name of the winner.
- Kazananın adını bağırarak söyledi.
- The official name of Italy is the Italian Republic.
- İtalya'nın resmi adı İtalyan Cumhuriyeti'dir.
- No one knows her name.
- Kimse onun adını bilmiyor.
- She heard her name called out in the crowd.
- O, kalabalıkta adının çağrıldığını duydu.
- Ask him his name.
- Ona adını sor.
- Tom didn't even mention Mary's name.
- Tom, Mary'nin adını bile söylemedi.
- Her name should have been on the list.
- Onun adı listede olmalıydı.
- His name has completely gone out of my mind.
- Adı tamamen aklımdan çıktı.
- I forgot her name.
- Onun adını unuttum.
- What is your daughter's name?
- Senin kızının adı nedir?
- I believe his name is Tom.
- Adının Tom olduğuna inanıyorum.
- Your name has been deleted from the list.
- Adın listeden silindi.
- That man said his name was Tom.
- O adam adının Tom olduğunu söyledi.
- My friend name is SWATI.
- Arkadaşımın adı SWATI.
- She repeated her name slowly.
- Adını yavaşça tekrarladı.
- You can put your name on a name tag.
- Bir yaka kartına adınızı yazabilirsiniz.
- I told you his name was Tom, didn't I?
- Sana onun adının Tom olduğunu söyledim, değil mi?
- Tom wrote down his new teacher's name so he wouldn't forget it.
- Tom unutmamak için yeni öğretmeninin adını yazdı.
- I think his name was Tom.
- Sanırım adı Tom'du.
- Do you know the name of the most successful military man from this area?
- Bu bölgedeki en başarılı askerin adını biliyor musunuz?
- That man told me his name was Tom Jackson.
- O adam bana adının Tom Jackson olduğunu söyledi.
- I met a young man whose name was Tom.
- Adı Tom olan genç bir adamla tanıştım.
- He wrote down her name in the notebook.
- Deftere adını yazdı.
- For a moment I forgot what her name was.
- Bir an için adının ne olduğunu unuttum.
- Do you have any idea what that guy's name is?
- Bu adamın adının ne olduğu hakkında bir fikrin var mı?
- He forgot her name.
- O onun adını unuttu.
- I mentioned your name to him.
- Senin adından ona bahsettim.
- Tom saw his name on the list.
- Tom listede adını gördü.
- I really want to know her name.
- Onun adını gerçekten bilmek istiyorum.
- Tom hasn't even told Mary his name yet.
- Tom henüz Mary'e adını bile söylemedi.
- I don't want to know his name.
- Onun adını bilmek istemiyorum.
- Donald Trump gives shit a bad name.
- Donald Trump bokun adını lekeliyor.
- Tom heard a voice whispering his name.
- Tom, adını fısıldayan bir ses duydu.
- It isn't important what my name is.
- Adımın ne olduğu önemli değil.
- Tom didn't like his name.
- Tom adını sevmiyordu.
- My sister's name is Patricia.
- Kız kardeşimin adı Patricia'dır.
- Would you please tell me your full name and address?
- Lütfen bana tam adınızı ve adresinizi söyler misiniz?
- I didn't quite catch the name of that designer.
- O tasarımcının adını tam olarak anlayamadım.
- How did you know his name?
- Onun adını nasıl buldun?
- Please tell me your name and telephone number.
- Lütfen bana adınızı ve telefon numaranızı söyleyin.
- What's the name of my doctor?
- Benim doktorumun adı nedir?
- It's not important what my name is.
- Adımın ne olduğu önemli değil.
- Sami knew Layla's full name.
- Sami, Layla'nın tam adını biliyordu.
- Your name's not Tom, is it?
- Adın Tom değil, değil mi?
- We've already taken your name off the list.
- Adını listeden çoktan çıkardık.
- There are three boys with the name Tom in our class.
- Sınıfımızda Tom adında üç çocuk var.
- What's the name of the person who recommended us to you?
- Bizi size tavsiye eden kişinin adı neydi?
- That boy said his name was Tom.
- O çocuk adının Tom olduğunu söyledi.
- Poirot's name often gets mispronounced.
- Poirot'nun adı sık sık yanlış telaffuz edilir.
- What's the name of Tom's girlfriend?
- Tom'un kız arkadaşının adı ne?
- Her name often slips my memory.
- Adı sık sık aklımdan çıkıyor.
- Tom's name will stay on the ballot.
- Tom'un adı oy pusulasında kalacak.
- I love your name.
- Adını severim.
- The witness stated his name.
- Tanık onun adını açıkladı.
- Is Tom Jackson your real name?
- Tom Jackson senin gerçek adın mı?
- I don't remember Tom's girlfriend's name.
- Tom'un kız arkadaşının adını hatırlamıyorum.
- I never did know his name.
- Onun adını hiç bilmiyordum.
- Why is Tom's name circled?
- Tom'un adı neden daire içine alınmış?
- I wish I could remember his name.
- Keşke onun adını hatırlayabilsem.
- He has an unpronounceable name.
- Onun telaffuz edilemeyen bir adı vardır.
- My wife's friend's name is Linda.
- Karımın arkadaşının adı Linda.
- Roberto is a Brazilian name.
- Roberto bir Brezilyalı adıdır.
- What's the name of the hotel you stayed at?
- Kaldığın otelin adı nedir?
- Tom added both his and Mary's name to the list.
- Tom hem kendisinin hem de Mary'nin adını listeye ekledi.
- I asked Tom if he knew my brother's name.
- Tom'a ağabeyimin adını bilip bilmediğini sordum.
- I know what your name is.
- Adının ne olduğunu biliyorum.
- I don't know your name.
- Adını bilmiyorum.
- It isn't important what my name is.
- Adımın ne olduğu önemsiz.
- It's a Spanish name.
- O bir İspanyol adı.
- I thought his name was Tom.
- Onun adının Tom olduğunu sanıyordum.
- Forgive your enemy, but remember the name of that bastard.
- Düşmanını affet, ama o piçin adını unutma.
- What was the name of the guy you dated before Tom?
- Tom'dan önce çıktığın adamın adı neydi?
- I would like my name to be Tom.
- Adımın Tom olmasını istiyorum.
- Is John your name?
- Senin adın John mu?
- Tom told Mary that his brother's name was John.
- Tom, Mary'ye kardeşinin adının John olduğunu söyledi.
- Do you want to know his name?
- Onun adını bilmek istiyor musun?
- Your name isn't Tom, is it?
- Adın Tom değil, değil mi?
- Are you sure his name was Tom?
- Onun adının Tom olduğundan emin misin?
- Write your full name.
- Tam adınızı yazınız.
- Tom's name was at the top of the list.
- Tom'un adı listenin başındaydı.
- It is not good that you did not ask her name.
- Onun adını sormamış olman iyi değil.
- I don't remember that guy's name.
- O adamın adını hatırlamıyorum.
- Twice and thrice had I loved thee before I knew thy face or name.
- Adını öğrenmeden ve yüzünü görmeden önceleri de sana âşıktım.
- My neighbour's name is Deng Daping.
- Komşumun adı Deng Daping.
- He cannot so much as write his own name.
- Kendi adını bile yazamıyor.
- Tom told me his wife's name was Mary.
- Tom bana karısının adının Mary olduğunu söyledi.
- Write your name and address, please.
- Adınızı ve adresinizi yazın, lütfen.
- What's the name of the company you work for?
- Çalıştığın şirketin adı ne?
- She knelt beside him and asked him what his name was.
- Yanında diz çöktü ve ona adının ne olduğunu sordu.
- I'm sure about his name.
- Adından eminim.
- I had trouble pronouncing his name.
- Adını telaffuz etmekte zorlandım.
- His name is Michael.
- Onu adı Michael.
- Tony carved his name in a tree with a knife.
- Tony bir bıçakla adını bir ağaca kazıdı.
- The British Prime Minister's real name is Alexander Boris de Pfeffel Johnson.
- İngiltere başbakanı'nın gerçek adı Alexander Boris de Pfeffel Johnson'dır.
- Tom isn't your name, is it?
- Senin adın Tom değil, değil mi?
- I thought you said your name was Tom.
- Adının Tom olduğunu söylediğini sandım.
- She doesn't even know your name.
- Senin adını bile bilmiyor.
- His name is Tom, not John.
- Onun adı Tom, John değil.
- Don't you know his name?
- Adını bilmiyor musun?
- Tom can already write his own name.
- Tom artık kendi adını yazabiliyor.
- We are familiar with the name of the place.
- Yerin adını biliyoruz.
- That was his name.
- Bu onun adıydı.
- I met a young man whose name was Tom.
- Adı Tom olan genç bir adamla buluştum.
- I have written your name in my heart.
- Adını kalbime yazdım.
- What's your manager's name?
- Müdürünüzün adı ne?
- It's a Hungarian name.
- Macarca bir ad.
- Tell Tom how to spell your name.
- Tom'a adını nasıl heceleyeceğini söyle.
- What's the name of the song that Tom was singing?
- Tom'un söylediği şarkının adı neydi?
- Layla's true name is Salima.
- Leyla'nın gerçek adı Salima'dır.
- What is the name of that river?
- O nehrin adı ne?
- I was trying to remember the name of the book.
- Kitabın adını hatırlamaya çalışıyordum.
- Do you know her name?
- Adını biliyor musun?
- He can't even write his own name.
- Kendi adını bile yazamıyor.
- Your name, please.
- Adın, lütfen.
- The international language Interlingue was published in 1922 under the name Occidental.
- Uluslararası dil Interlingue 1922 yılında Occidental adı altında yayınlandı.
- Isn't his name Tom?
- Onun adı Tom değil mi?
- I already know her name at least.
- Ben zaten en azından onun adını biliyorum.
- It was not until yesterday that I knew her name.
- Düne kadar onun adını bilmiyordum.
- Tom wrote Mary's name in his little black book.
- Tom küçük siyah defterine Mary'nin adını yazdı.
- Her name is Joanna.
- Onun adı Joanna'dır.
- State your name and social security number, please.
- Adınızı ve sosyal güvenlik numaranızı söyleyin lütfen.
- I've completely forgotten his name.
- Ben onun adını tamamen unuttum.
- Ken couldn't remember that guy's name.
- Ken o adamın adını hatırlayamadı.
- His name is known to everybody in this country.
- Adı bu ülkede herkes tarafından biliniyor.
- Tom got his girlfriend's name tattooed on his arm, but then she left him.
- Tom kız arkadaşının adını koluna dövme yaptırdı, ama sonra kız onu terk etti.
- I know the name of this animal.
- Bu hayvanın adını biliyorum.
- What did you say your brother's name was?
- Erkek kardeşinin adının ne olduğunu söyledin?
- What's Tom's brother's name?
- Tom'un erkek kardeşinin adı ne?
- Her name is Hope and she loves cats.
- Adı Hope ve kedileri seviyor.
- Please put your name and address, please.
- Lütfen adınızı ve adresinizi yazın.
- Horror has a name.
- Korkunun bir adı vardır.
- His real name's Tom.
- Gerçek adı Tom.
- Every dog has a name.
- Her köpeğin bir adı vardır.
- Tom screamed out Mary's name.
- Tom, Mary'nin adını haykırdı.
- I still remember his name.
- Onun adını hala hatırlıyorum.
- The author's name is familiar to us.
- Yazarın adı bize tanıdık.
- Tom can't even remember his name.
- Tom onun adını bile hatırlamıyor.
- First of all, may I have your name, please?
- Her şeyden önce, lütfen adınızı alabilir miyim?
- I'm trying to remember the name of the movie.
- Filmin adını hatırlamaya çalışıyorum.
- What's your dog's name?
- Köpeğinin adı ne?
- I think my new neighbor's name is Tom.
- Sanırım yeni komşumun adı Tom.
- May I know your name again?
- Adını tekrar öğrenebilir miyim?
- I want your name and badge number.
- Adını ve rozet numaranı istiyorum.
- Sami knew Layla's full name.
- Sami, Leyla'nın tam adını biliyordu.
- What did you say his name was?
- Onun adının ne olduğunu söyledin?
- His real name's Tom.
- Onun gerçek adı Tom'dur.
- Tom signed his name.
- Tom adını imzaladı.
- What's your husband's name?
- Kocanın adı ne?
- Don't ever say her name.
- Onun adını asla söyleme.
- Please write your name in pen.
- Lütfen adınızı tükenmez kalemle yazın.
- How did you know my name was Tom?
- Adımın Tom olduğunu nasıl bildin?
- Your name is on the ballot.
- Adın oy pusulasında.
- Tom told Mary that his brother's name was John.
- Tom, Mary'ye erkek kardeşinin adının John olduğunu söyledi.
- What's Tom's real name?
- Tom'un gerçek adı nedir?
- His name is known throughout this country.
- Onun adı tüm ülkede biliniyor.
- What should I name it?
- Adını ne koyayım?
- Pardon me, what's the name of this place?
- Affedersiniz, buranın adı ne?
- What is his older sister's name?
- Onun ablasının adı ne?
- I'm sure Tom's name isn't on the list.
- Tom'un adının listede olmadığına eminim.
- I didn't even know your name.
- Adını bile bilmiyordum.
- You never told me your girlfriend's name.
- Bana kız arkadaşının adını hiç söylemedin.
- Ken couldn't recall his name.
- Ken onun adını hatırlayamadı.
- I dreamed about the girl I met yesterday whose name I do not know.
- Dün gördüğüm, adını bilmediğim kızın hayâlini kurdum.
- Please write your name at the top of the page.
- Lütfen adınızı sayfanın en üstüne yazınız.
- I can't remember her name.
- Onun adını hatırlayamam.
- Tom couldn't remember his doctor's name.
- Tom doktorunun adını hatırlayamadı.
- Tom wrote his name on the white board.
- Tom adını beyaz tahtaya yazdı.
- Everyone has a name.
- Herkesin bir adı var.
- I have written your name in my heart.
- Senin adını kalbime yazdım.
- His real name is Tom.
- Onun gerçek adı Tom.
- If Tom isn't your name, what is it?
- Senin adın Tom değilse, ne?
- What's her name again?
- Adı neydi?
- I wish I knew her name.
- Keşke onun adını bilsem.
- Everyone knows how to write his or her own name.
- Herkes kendi adını nasıl yazacağını bilir.
- Come on, what's her name?
- Hadi, onun adı ne?
- Tom is his real name, isn't it?
- Tom onun gerçek adı, değil mi?
- Tom heard Mary call his name.
- Tom Mary'nin onun adını seslendiğini duydu.
- I don't remember her name anymore.
- Artık adını hatırlamıyorum.
- We associate Darwin's name with the theory of evolution.
- Darwin'in adını evrim teorisi ile bağdaştırıyoruz.
- Their son's name is John.
- Oğullarının adı John.
- Do you know this man's name?
- Bu adamın adını biliyor musun?
- Tom wrote Mary's name as the cheque payee.
- Tom, çek alacaklısı olarak Mary'nin adını yazmış.
- His name is known throughout this country.
- Onun adı bu ülke genelinde biliniyor.
- His name is well known to us.
- Onun adını çok iyi biliyoruz.
- I know his name.
- Onun adını biliyorum.
- Somebody whispered Tom's name.
- Biri Tom'un adını fısıldadı.
- Delete his name from the list of the applicants.
- Onun adını aday listesinden sil.
- Everybody knows his name.
- Herkes onun adını bilir.
- I don't see your name here.
- Burada senin adını görmüyorum.
- Tom's name is on the ballot.
- Tom'un adı oy pusulasının üzerinde.
- His name's Tom.
- Onun adı Tom.
- I never knew his real name.
- Gerçek adını hiç bilmedim.
- I can't remember Tom's brother's name.
- Tom'un erkek kardeşinin adını hatırlayamıyorum.
- Didn't you hear Tom calling your name?
- Tom'un adını seslendiğini duymadın mı?
- Donald Trump gives pieces of shit a bad name.
- Donald Trump bokun adını lekeliyor.
- What's Tom's dog's name?
- Tom'un köpeğinin adı ne?
- Tom wrote Mary's name as the cheque payee.
- Tom çek alacaklısı olarak Mary'nin adını yazdı.
- I know his name isn't Tom.
- Onun adının Tom olmadığını biliyorum.
- Tom is the name of my swart warthog.
- Tom benim yaban domuzumun adı.
- His name has slipped my mind.
- Adı aklımdan çıkmış.
- He forgot his own name.
- O kendi adını unuttu.
- What's your horse's name?
- Senin atının adı ne?
- Ken couldn't remember his name.
- Ken onun adını hatırlayamadı.
- Somebody told me that man's name was Tom.
- Birisi bana o adamın adının Tom olduğunu söyledi.
- What's this zoo's name?
- Bu hayvanat bahçesinin adı ne?
- Might I ask your name and address?
- Adınızı ve adresinizi öğrenebilir miyim?
- What is the name of the building whose roof you can see?
- Çatısını görebildiğin binanın adı nedir?
- I can't even remember what his name was.
- Onun adının ne olduğunu bile hatırlayamıyorum.
- Do you know that boy's name?
- O oğlanın adını biliyor musun?
- My name is not important.
- Adımın ne olduğunun önemi yok.
- You should've told Tom your name was Mary.
- Adının Mary olduğunu Tom'a söylemeliydin.
- People are very surprised when I tell them what my name means.
- Onlara benim adımın ne anlama geldiğini söyleyince insanlar çok şaşırır.
- What's the name of that station?
- O istasyonun adı ne?
- Tom yelled Mary's name.
- Tom Mary'nin adını bağırdı.
- What's that boy's name?
- Şu oğlanın adı ne?
- Mary added her husband's name to hers.
- Mary kocasının adını kendi adına ekledi.
- What's your daughter's name?
- Kızınızın adı nedir?
- Mary got her boyfriend's name tattooed on her arm.
- Mary erkek arkadaşının adını koluna dövme yaptırdı.
- Actually, Tom is his real name.
- Aslında, Tom onun gerçek adı.
- The man's name is Tom Jackson.
- Adamın adı Tom Jackson.
- Yanni never gave me Skura's name.
- Yanni bana Skura'nın adını hiç vermedi.
- Tom kept screaming Mary's name.
- Tom sürekli Mary'nin adını haykırıyordu.
- My dad's name is Tom.
- Babamın adı Tom.
- Do you remember that man's name?
- O adamın adını hatırlıyor musun?
- What's your teacher's name?
- Öğretmeninin adı nedir?
- Write your full name.
- Tam adını yaz.
- We overlooked Tom's name when we sent out invitations.
- Davetiyeleri gönderirken Tom'un adını gözden kaçırdık.
- What was the name of the last song you sang tonight?
- Bu gece söylediğin son şarkının adı neydi?
- His cousin, whose name I forget, was a nurse.
- Adını unuttuğum kuzeni hemşireydi.
- I didn't catch his name.
- Onun adını yakalayamadım.
- The police can ask you to give your name and address.
- Polis adınızı ve adresinizi vermenizi isteyebilir.
- Can you remember her name?
- Onun adını hatırlayabiliyor musun?
- What's Mary's boyfriend's name?
- Mary'nin erkek arkadaşının adı ne?
- What was her name?
- Adı neydi?
- I don't even know your real name.
- Gerçek adını bile bilmiyorum.
- I saw your name on the list.
- Adını listede gördüm.
- I know his name isn't Tom.
- Adının Tom olmadığını biliyorum.
- He told me his name was Tom.
- Bana adının Tom olduğunu söyledi.
- Tony carved his name on a tree with a knife.
- Tony adını bir ağaca bıçakla kazıdı.
- I thought his name was Tom.
- Adının Tom olduğunu sanıyordum.
- First find out her name and address.
- Önce adını ve adresini öğren.
- What's your cat's name?
- Senin kedinin adı ne?
- Don't forget to sign your name.
- Adını imzalamayı unutma.
- He forgot her name.
- Onun adını unuttu.
- Is Tom your real name?
- Tom gerçek adın mı?
- I don't remember Tom's uncle's name.
- Tom'un amcasının adını hatırlamıyorum.
- I didn't quite catch the name of that designer.
- O tasarımcının adını tam olarak anlamadım.
- Tom's sister's name is Mary.
- Tom'un kız kardeşinin adı Mary'dir.
- He's not going to reveal his real name.
- Gerçek adını açıklamayacak.
- No one knows his name.
- Hiç kimse onun adını bilmiyor.
- I never knew his name.
- Onun adını bilmiyordum.
- I know what his name is.
- Adının ne olduğunu biliyorum.
- Do you remember his name?
- Adını hatırlıyor musun?
- Donald Trump gives shit a bad name.
- Donald Trump bokun adını kötüye çıkarıyor.
- Sami doesn't remember Layla's name.
- Sami Layla'nın adını hatırlamıyor.
- Write your name, first of all.
- Her şeyden önce, adını yaz.
- Tom tried to remember the doctor's name, but he couldn't.
- Tom doktorun adını hatırlamaya çalıştı ama hatırlayamadı.
- Her name was not known.
- Adı bilinmiyordu.
- What's the name of that restaurant?
- O restoranın adı ne?
- Write your name here.
- Adını buraya yaz.
- Don't ever say her name.
- Onun adını bir daha ağzına alma.
- It's not important what my name is.
- Adımın ne olduğunun önemi yok.
- I asked the man what his name was.
- Adama adının ne olduğunu sordum.
- What is the name of the restaurant?
- Restoranın adı ne?
- What was his name again?
- Adı neydi demiştin?
- Tom's real name is unknown.
- Tom'un gerçek adı bilinmiyor.
- What's the name of Tom's girlfriend?
- Tom'un sevgilisinin adı ne?
- Tom is his name, I think.
- Sanırım, Tom onun adı.
- I don't see your name on it.
- Bunun üstünde adını görmüyorum.
- I can't remember how to spell your name.
- Adınızı nasıl heceleyeceğimi hatırlayamıyorum.
- Can you remember his name?
- Onun adını hatırlayabiliyor musun?
- My first French teacher's name was Tom Jackson.
- Benim ilk Fransızca öğretmenimin adı Tom Jackson'du.
- Dan didn't even remember Linda's name.
- Dan, Linda'nın adını bile hatırlamadı.
- You have a very pretty name.
- Çok güzel bir adın var.
- I told them my name was Tom.
- Adımın Tom olduğunu onlara söyledim.
- Her name was often on his lips.
- Onun adı sık sık dudaklarından dökülüyordu.
- I asked him what his name was.
- Ona adının ne olduğunu sordum.
- I know his true name and where he lives.
- Onun gerçek adını ve nerede yaşadığını biliyorum.
- I already know that guy's name.
- O adamın adını zaten biliyorum.
- Write your name on this piece of paper.
- Bu kağıt parçasına adını yaz.
- What's the name of that bird?
- Şu kuşun adı ne?
- What was the name of the hotel where you stayed in Boston last year?
- Geçen yıl Boston'da kaldığın otelin adı neydi?
- If I had a son, I wouldn't name him Tom.
- Bir oğlum olsaydı, adını Tom koymazdım.
- The man I met in the park told me that his name was Tom.
- Parkta tanıştığım adam bana adının Tom olduğunu söyledi.
- Their son's name is Tom.
- Oğullarının adı Tom.
- What's the name of this street?
- Bu sokağın adı ne?
- Can you tell me what that man's name is?
- O adamın adının ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
- Your name wouldn't be Tom, would it?
- Senin adın Tom olamaz, değil mi?
- Tom is his name, I think.
- Tom onun adı, sanırım.
- Her name is Joanna.
- Onun adı Joanna.
- Tom added Mary's name to the list.
- Tom Mary'nin adını listeye ekledi.
- Your name wouldn't be Tom Jackson, would it?
- Adın Tom Jackson olamaz, değil mi?
- Tom knows Mary's dog's name.
- Tom Mary'nin köpeğinin adını bilir.
- My name is unimportant.
- Adımın ne olduğu önemli değil.
- We still haven't Known what is the flower's name we saw at that day.
- Biz hala o gün gördüğümüz çiçeğin adının ne olduğunu bilmiyoruz.
- Our tour guide's name was Tom.
- Tur rehberimizin adı Tom'du.
- I recognize him, but I don't remember his name.
- Onu tanıdım ama adını hatırlamıyorum.
- I'm going to name my dog Cookie.
- Köpeğimin adını Cookie koyacağım.
- What is the name of this street?
- Bu sokağın adı ne?
- Can I get your name and address?
- Adını ve adresini alabilir miyim?
- Do you know what your name means?
- Adının ne anlama geldiğini biliyor musun?
- Her name wasn't on the list.
- Onun adı listede yoktu.
- I put Tom's name on the list.
- Tom'un adını listeye yazdım.
- Their son's name is John.
- Onların erkek çocuğunun adı John.
- Did you get his name?
- Onun adını aldın mı?
- Tell her your name.
- Adını ona söyle.
- What's that boy's name?
- Şu çocuğun adı ne?
- I remember his face, but I don't remember his name.
- Yüzünü hatırlıyorum ama adını hatırlamıyorum.
- She mentioned my name in her book.
- Kitabında benim adımdan bahsetti.
- Even a little child knows its name.
- Küçük bir çocuk bile adını bilir.
- What's the name of that piece?
- O parçanın adı ne?
- Sami forgot Layla's name.
- Sami Layla'nın adını unuttu.
- Can you remember his name?
- Adını hatırlayabiliyor musun?
- Tom can't remember his name.
- Tom adını hatırlayamıyor.
- I've forgotten Tom's wife's name.
- Tom'un karısının adını unuttum.
- Do you know Tom's full name?
- Tom'un tam adını biliyor musun?
- Tom must've been the one who added Mary's name to the list.
- Mary'nin adını listeye ekleyen Tom olmalı.
- He put his name down.
- Onun adını yazdım.
- Can I have your full name?
- Tam adını alabilir miyim?
- Each building has a name.
- Her binanın bir adı var.
- Tony carved his name in a tree with a knife.
- Tony bıçakla adını ağaca kazımış.
- May I have your name, please?
- Adınızı alabilir miyim, lütfen?
- I know that girl's name.
- O kızın adını biliyorum.
- I almost forgot to ask him what his name was.
- Ona adını sormayı neredeyse unutuyordum.
- Tom's name should be added to the list.
- Tom'un adı listeye eklenmelidir.
- The name of Tom's wife is Mary and his son's is Horace.
- Tom'un karısının adı Mary ve oğlunun adı Horace.
- Fill in your name and address.
- Adınızı ve adresinizi yazın.
- She was asked to write her name in ink.
- Adını mürekkeple yazması istenildi.
- I know his true name and where he lives.
- Gerçek adını ve nerede yaşadığını biliyorum.
- Is it true that man never gave you his name?
- Adamın sana adını asla vermediği doğru mu?
- I believe he said his name was Tom.
- Sanırım adının Tom olduğunu söylemişti.
- He can scarcely write his name.
- Adını zar zor yazabiliyor.
- Even though I really want to know his name, I don't have enough courage, and I'm afraid to go ask.
- Adını gerçekten bilmek istesem de, yeterince cesaretim yok ve gidip sormaya korkuyorum.
- What is your friend's name?
- Arkadaşının adı ne?
- I've forgotten your name.
- Ben senin adını unuttum.
- Everybody knows his name.
- Herkes onun adını biliyor.
- How do you pronounce her name?
- Onun adını nasıl telaffuz edersin?
- I beg your pardon; I didn't quite catch your name.
- Özür dilerim; adınızı tam olarak duyamadım.
- Tom couldn't remember the name of the place where he met Mary.
- Tom Mary ile tanıştığı yerin adını hatırlayamadı.
- His name is Ali.
- Onun adı Ali.
- Sami removed Layla's name from his credit card.
- Sami kredi kartından Layla'nın adını sildi.
- His name is not on the list.
- Adı listede yok.
- Am I pronouncing your name correctly?
- Adını doğru telaffuz ediyor muyum?
- When she became a nun, she took the name Sister Teresa.
- Rahibe olduğunda Rahibe Teresa adını aldı.
- What did you say your name was?
- Adın ne demiştin?
- My daughter's name is Mary.
- Kızımın adı Mary'dir.
- Tom scratched Mary's name on the table.
- Tom, Mary'nin adını masaya kazıdı.
- Tony carved his name on a tree with a knife.
- Tony adını bir ağacın üstüne bıçakla kazıdı.
- Her name's Irina.
- Onun adı Irina.
- Tom's name is on the ballot.
- Tom'un adı oy pusulasında.
- Don't use his real name.
- Onun gerçek adını kullanma.
- Write your name in capital letters.
- Adınızı büyük harflerle yazın.
- Tom wondered why Mary had written his name on the back cover of her notebook.
- Tom Mary'nin neden defterinin arka kapağına adını yazdığını merak ediyordu.
- He has a strange name.
- Onun garip bir adı var.
- His name has a very interesting meaning.
- Onun adının çok ilginç bir anlamı var.
- I couldn't think of the name of the place.
- Yerin adını hatırlayamadım.
- Is John your name?
- John senin adın mı?
- Sami must have known Layla's name.
- Sami, Leyla'nın adını bilmeliydi.
- Do you remember her name?
- Onun adını hatırlıyor musun?
- I forgot the name of your brother; what's his name?
- Erkek kardeşinin adını unuttum; onun adı nedir?
- I could not remember his name for the life of me.
- Adını hayatta hatırlayamadım.
- My German friend's name is Hans.
- Alman arkadaşımın adı Hans.
- Would you tell me your name and phone number?
- Bana adını ve telefon numaranı söyler misin?
- It's a Spanish name.
- İspanyolca bir ad.
- Tom couldn't even write his own name.
- Tom kendi adını bile yazamadı.
- The boy carved his name into the tree.
- Çocuk adını ağaca kazıdı.
- What's your best friend's name?
- En iyi arkadaşınızın adı nedir?
- Does Tom know your boyfriend's name?
- Tom erkek arkadaşının adını biliyor mu?
- You don't even know his name.
- Onun adını bile bilmiyorsun.
- I don't remember your name.
- Adını hatırlamıyorum.
- It's an Egyptian name.
- Bir Mısırlı adı.
- I can't remember that guy's name.
- O adamın adını hatırlayamıyorum.
- I've completely forgotten his name.
- Adını tamamen unuttum.
- I could not remember his name for the life of me.
- Vallahi adını hatırlayamadım.
- Is your brother's name Tom?
- Kardeşinin adı Tom mu?
- What's the name of this place?
- Buranın adı ne?
- Do you know the name of this flower?
- Bu çiçeğin adını biliyor musun?
- The gentleman's name is Tom.
- Beyefendinin adı Tom.
- Do you remember the name of the store where you bought that?
- Bunu aldığınız mağazanın adını hatırlıyor musunuz?
- They know your name.
- Senin adını biliyorlar.
- Tom's name was third on the list.
- Tom'un adı listede üçüncüydü.
- Is this your real name?
- Bu senin gerçek adın mı?
- I didn't even know her name.
- Onun adını bile bilmiyordum.
- Tom wrote his name on all his notebooks.
- Tom bütün defterlerine adını yazdı.
- What is his name?
- Onun adı nedir?
- I remember the man's face but I can't call his name to mind.
- Adamın yüzünü hatırlıyorum fakat adını hatırlayamıyorum.
- He can't even write his own name.
- O kendi adını bile yazamaz.
- Tom can't even write his own name.
- Tom kendi adını bile yazamaz.
- He is my friend whose name is Jack.
- O, adı Jack olan arkadaşımdır.
- Hayastan' is Armenia's name in Armenian.
- Hayastan' Ermenistan'ın Ermenice'deki adıdır.
- Did I say your name right?
- Adını doğru söyledim mi?
Show More (1072)
|
2 |
name |
isim |
n. |
|
- Do you know the name of his owner?
- Sahibinin ismini biliyor musunuz?
- The name of the river comes from a Greek god.
- Nehrin adı bir Yunan tanrısından geliyor.
- I have not named the guilty parties in my speech because now is the time to seek peace.
- Konuşmamda suçlu tarafların isimlerini vermedim çünkü şimdi barışı arama zamanıdır.
- Looking through the Minutes I have just noticed that my name does not appear in yesterday's Minutes.
- Tutanaklara bakarken dünkü tutanaklarda ismimin yer almadığını fark ettim.
- I ask that these should be replaced by the states' official names in all instances where they occur.
- Bunların geçtiği tüm durumlarda devletlerin resmi isimleriyle değiştirilmesini talep ediyorum.
- In addition, all the names on the list are easily identifiable as Arabic/Muslim.
- Ayrıca listedeki tüm isimler kolaylıkla Arap/Müslüman olarak tanımlanabilir.
- Without naming any countries, I should like to draw attention to some of these shortcomings.
- Herhangi bir ülkenin ismini vermeden, bu eksikliklerden bazılarına dikkat çekmek istiyorum.
- Secondly, Echelon exists, whether under this name or any other.
- İkincisi Echelon bu isim altında ya da başka bir isim altında var olmaktadır.
- Therefore, for fruit juices, the sales name should not lead to any confusion.
- Bu nedenle meyve suları için satış ismi herhangi bir karışıklığa yol açmamalıdır.
- We cannot therefore make use of naming and shaming and worst practices.
- Bu nedenle bizler isim takma, utandırma ve bu gibi berbat uygulamalardan yararlanamayız.
- Obviously, the name has changed.
- Belli ki isim değişmiş.
- Like those I have quoted many of the names are Greek and most of the shipowners were or are Greek.
- Alıntı yaptığım isimler gibi birçok isim Yunanlı ve armatörlerin çoğu Yunanlıydı ya da Yunanlı.
- The name on one was foreign-sounding and the other was typically French.
- Birindeki isim kulağa yabancı geliyordu, diğeri ise tipik Fransız ismiydi.
- Its name must be the European Union then, a name that is furthermore clearly pleasing to the ear and appropriate.
- O halde adı Avrupa Birliği olmalı, üstelik kulağa hoş gelen ve uygun bir isim.
- It seems to me unfortunate to use the names of two officials from the Directorate-General for the Environment.
- Çevre Genel Müdürlüğü'nden iki yetkilinin ismini kullanmak bana talihsizlik gibi geliyor.
- We would like to know their names and their faces.
- İsimlerini ve yüzlerini bilmek istiyoruz.
- We must finally take action in response to the scandalous handling of the issue of the country's name.
- Ülkenin ismi konusunun skandal bir şekilde ele alınması karşısında nihayet harekete geçmeliyiz.
- Or why we should not refer to the big names?
- Ya da neden büyük isimlere atıfta bulunmayalım?
- There are very few film libraries in Europe which are worthy of that name and genuinely properly equipped and efficient.
- Avrupa'da bu isme layık, gerçekten donanımlı ve verimli çok az film kütüphanesi vardır.
- The Bulgarian cheese now has to be sold under an unknown name and is therefore less in demand.
- Bulgar peyniri artık bilinmeyen bir isim altında satılmak zorunda ve bu nedenle daha az talep görüyor.
- We must recognise their features, learn their names, publicise their faces, shake their hands.
- Onların özelliklerini tanımalı, isimlerini öğrenmeli, yüzlerini duyurmalı, ellerini sıkmalıyız.
- Her name is Marta Andreasen.
- İsmi Marta Andreasen.
- I would like to mention the problem with the name again.
- İsimle ilgili soruna tekrar değinmek istiyorum.
- We must examine the issue of the name especially carefully.
- İsim konusunu özellikle dikkatle incelemeliyiz.
- Its name is irrelevant, but let us call it Echelon for the sake of convenience.
- İsmi önemsiz ancak kolaylık olması açısından Echelon diyelim.
- At the same time, I would ask the Commission to find out the name of the charterer.
- Aynı zamanda Komisyon'dan gemiyi kiralayanın ismini öğrenmesini rica ediyorum.
- I did not, therefore, want my name to appear on it.
- Bu nedenle teklifte ismimin yer almasını istemedim.
- I am all in favour of anonymity, so that no names are mentioned, as in the USA.
- Ben, ABD'de olduğu gibi, isimlerin zikredilmemesi için anonimlikten yanayım.
- I would like to mention by name my colleagues Erika Mann and Konrad Schwaiger.
- Meslektaşlarım Erika Mann ve Konrad Schwaiger'in isimlerini anmak isterim.
- This provision means that the names of quite blameless citizens are to be found in the SIS computers.
- Bu hüküm, oldukça suçsuz vatandaşların isimlerinin DİE bilgisayarlarında bulunacağı anlamına gelmektedir.
- They all have names, just like you and me, and they are in no way mere statistics.
- Hepsinin tıpkı sizin ve benim gibi isimleri var ve hiçbir şekilde sadece istatistik değiller.
- My name has been put on various lists and the spam comes in.
- İsmim çeşitli listelere yazıldı ve spam geliyor.
- Their names deserve to be mentioned.
- İsimleri zikredilmeyi hak ediyor.
- I just have a few reservations with regard to the name.
- Sadece isimle ilgili birkaç çekincem var.
- This is the name, in fact, that has been given to all of the texts adopted.
- Aslında kabul edilen tüm metinlere verilen isim budur.
- I think that if core labour standards are not given a name, we will forget them, and they will cease to exist.
- Temel çalışma standartlarına bir isim verilmezse, onları unutacağımızı ve varlıklarının sona ereceğini düşünüyorum.
- The name has been changed.
- İsim değiştirildi.
- Since we are unwilling to lend our names to such a position, we have abstained.
- İsimlerimizi böyle bir görüşte vermek istemediğimiz için çekimser kaldık.
- I have used an expression, highly prized by feminists, who said that things that are not given a name do not exist.
- Feministlerin çok değer verdiği bir ifadeyi kullandım; isim verilmeyen şeylerin var olmadığını söylerler.
- He named the months of the year after his national heroes, starting with himself and his mother.
- Kendisi ve annesinden başlayarak yılın aylarına ulusal kahramanlarının isimlerini verdi.
- Other countries have also been named.
- Başka ülkelerin de isimleri geçmiştir.
- That is why in this resolution that we are going to pass, I would like very much to add the names of the sinners.
- Bu nedenle kabul edeceğimiz bu karara günahkârların isimlerini de eklemeyi çok istiyorum.
- Some Members here will be horrified at the thought of naming certain countries in this report.
- Buradaki bazı Üyeler, bu raporda bazı ülkelerin isimlerinin geçmesi düşüncesi karşısında dehşete düşeceklerdir.
- What has the Commission done in its approach to agreements, other than to change the name?
- Komisyon anlaşmalara yaklaşımında isim değişikliği dışında ne yaptı?
- The name to mention here is Berlusconi.
- Burada bahsedilmesi gereken isim Berlusconi'dir.
- Consequently it will be forwarded to the addressees and published together with the names of the signatories.
- Sonuç olarak bu mektup muhataplarına iletilecek ve imzacıların isimleriyle birlikte yayınlanacaktır.
- These are, as we have seen, systems that use single name lists.
- Bunlar, gördüğümüz gibi, tek isim listeleri kullanan sistemlerdir.
- I ask that these should be replaced by the states' official names in all instances where they occur.
- Bunların geçtiği her yerde devletlerin resmi isimleriyle değiştirilmesini talep ediyorum.
- The latter is dependent on the goodwill of the company in actually deleting his or her name.
- İkincisi, şirketin ismini fiilen silme konusundaki iyi niyetine bağlıdır.
- Some Members here will be horrified at the thought of naming certain countries in this report.
- Buradaki bazı Üyeler, bu raporda bazı ülkelerin isimlerinin geçtiği düşüncesiyle dehşete düşeceklerdir.
- Everyone is agreed on the matter, even if the names vary.
- İsimler farklı olsa bile herkes bu konuda hemfikirdir.
- The name Figueiredo should be there instead of my own name.
- Kendi ismim yerine Figueiredo ismi orada olmalıydı.
- Torrey Canyon, Olympic Bravery, Haven, Amoco Cadiz, Gino, Tanio, so many names we remember with horror.
- Torrey Canyon, Olympic Bravery, Haven, Amoco Cadiz, Gino, Tanio, dehşetle hatırladığımız pek çok isim.
- We had this in mind when we named our group.
- Grubumuza isim verirken bunu göz önünde bulundurmuştuk.
- They personally agreed to this name at the United Nations.
- Bu ismi Birleşmiş Milletler'de bizzat kabul etmişlerdir.
- Although, it is still a mystery how this name came about.
- Ancak bu ismin nasıl ortaya çıktığı hala gizemini koruyor.
- Although, it is still a mystery how this name came about.
- Gerçi bu ismin nasıl ortaya çıktığı hâlâ bir muamma.
- The name change would be the first step.
- Bu isim değişikliği de bir başlangıç olacak.
- All the names check out, apart from this one, Klee.
- Bu Klee dışında tüm isimler çıkış yaptı.
- The name change would be the first step.
- İsim değişikliği ilk adım olacak.
- The firing big names here tonight.
- Bu gece büyük isimler aramızda.
- I guess the only thing I can do is check out every name on that list.
- Sanırım yapabileceğim tek şey listedeki her bir ismi kontrol etmek.
- The name change would be the first step.
- İsim değişikliği ilk adım olacaktır.
- The firing big names here tonight.
- Bu gece büyük ve önemli isimler burada.
- They wrote their first song called Mortician and decided to change the band's name to that.
- Grup "Mortician" adlı ilk şarkısını yazdıktan sonra ismini bu şekilde değiştirme kararı almıştır.
- It's not a popular name among planets and satellites.
- Gezegenler ve uydular arasında popüler bir isim değil.
- You can purchase these nematodes under a variety of different trade names.
- Bu nematodları çeşitli farklı ticari isimler altında satın alabilirsiniz.
- He also wrote my name in for president.
- Benim ismimi de cumhurbaşkanlığı için yazdı.
- Go ahead and check out the next name on the list.
- Devam edin ve listedeki bir sonraki isme göz atın.
- Which makes it pretty clear how they got their names.
- Bu da isimlerini nasıl aldıklarını açıklıyor.
- We decided to check out the ones whose names seem most often spotted on the search engine listings and ads.
- Arama motoru listelerinde ve reklamlarda isimleri en sık görülenlere göz atmaya karar verdik.
- I don't know her name.
- Ben onun ismini bilmiyorum.
- Their names were erased from the list.
- İsimleri listeden silindi.
- His name is known to everybody in this area.
- İsmi bu bölgedeki herkes tarafından biliniyor.
- I think Tom would be a good name.
- Tom'un iyi bir isim olacağını düşünüyorum.
- I always have trouble remembering names.
- İsimleri hatırlamakta her zaman zorlanırım.
- What did you think my name was?
- İsmimi ne sandın?
- I don't remember any of their names.
- Hiçbirinin ismini hatırlamıyorum.
- Cookie would be a good name for a cat.
- Cookie bir kedi için iyi bir isim olurdu.
- I don't remember the names of the beaches.
- Plajların isimlerini hatırlamıyorum.
- That's a very pretty name.
- O çok güzel bir isim.
- I didn't catch their names.
- Onların isimlerini yakalamadım.
- I forgot her name.
- Onun ismini unuttum.
- I don't recall that name.
- Bu ismi anımsamıyorum.
- What's your favorite boy's name?
- En sevdiğin erkek ismi ne?
- What's your favorite girl's name?
- En sevdiğin kız ismi ne?
- She really doesn't like her name.
- İsmini gerçekten sevmiyor.
- That's a great name.
- Bu harika bir isim.
- I wonder why I didn't write my name.
- Neden ismimi yazmadığımı merak ediyorum.
- There are three students with the same name in that class.
- O sınıfta aynı isimde üç öğrenci var.
- The name of the pianist is known to everybody.
- Piyanistin ismi herkes tarafından biliniyor.
- I couldn't think of the name of the place.
- O yerin ismini anımsayamadım.
- What is your name?
- Senin ismin ne?
- Tom called me by the wrong name.
- Tom bana başka isimle hitap etti.
- Pick a name from this list.
- Listeden bir isim seçin.
- I've forgotten her name.
- Onun ismini unuttum.
- A good name is better than wealth.
- İyi bir isim, servetten daha iyidir.
- It's a Scottish name.
- Bu bir İskoçyalı ismi.
- It's a Russian name.
- Rus ismidir.
- Say the names of the days of the week.
- Haftanın günlerinin isimlerini söyleyin.
- May I have your name and telephone number, please?
- İsminizi ve telefon numaranızı alabilir miyim lütfen?
- Tom called me by the wrong name.
- Tom bana yanlış isimle seslendi.
- Why does the name Tom Jackson sound so familiar?
- Tom Jackson ismi neden bu kadar tanıdık geliyor?
- It's a Japanese name.
- O bir Japon ismi.
- It's a Thai name.
- Tayca bir isim.
- I need his name.
- Onun ismine ihtiyacım var.
- Have you picked out a name yet for the baby?
- Bebek için bir isim seçtiniz mi?
- Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
- Tom ve Mary oğullarına, onu doğurtan doktorun ismini verdiler.
- Fame is the sum of all misunderstandings that gather around a name.
- Şöhret bir isim etrafında toplanan tüm yanlış anlamaların toplamıdır.
- Have you decided on a name for the cat?
- Kedi için bir isme karar verdin mi?
- I always have trouble remembering names.
- Ben her zaman isimleri hatırlamada sorun yaşarım.
- I'm sorry, but your names aren't on the list.
- Üzgünüm ama isimleriniz listede yok.
- Do you like Tom for a name?
- Tom'u isim olarak sever misin?
- It's a Serbian name.
- Sırp ismidir.
- You have the same name as my father.
- Babamla aynı isme sahipsin.
- Why does that name sound familiar?
- Bu isim neden tanıdık geliyor?
- What are their names?
- İsimleri ne?
- Tom saw Mary's name on the list and added his.
- Tom Mary'nin ismini listede gördü ve kendininkini ekledi.
- This is a name.
- Bu bir isim.
- I know that name.
- O ismi biliyorum.
- Let's not use our real names.
- Gerçek isimlerimizi kullanmayalım.
- They knew the names of every leading actor and actress.
- Önde gelen tüm aktör ve aktrislerin isimlerini biliyorlardı.
- Please write your name here.
- Lütfen buraya ismini yaz.
- The name Edwin doesn't ring a bell.
- Edwin ismi bir şey çağrıştırmıyor.
- Tom wrote down our names.
- Tom isimlerimizi yazdı.
- That name sounds familiar to me.
- Bu isim bana tanıdık geliyor.
- There's no one here by that name.
- Burada o isimde kimse yok.
- May I have your name and room number, please?
- İsminizi ve oda numaranızı alabilir miyim lütfen?
- I wrote my name on the paper.
- Kağıda ismimi yazdım.
- Forgive your enemies, but never forget their names.
- Düşmanlarını affet ama isimlerini asla unutma.
- That's a stupid name.
- O aptalca bir isim.
- Yanni never gave me Skura's name.
- Yanni bana Skura'nın ismini hiç söylemedi.
- My son's name is Tom.
- Oğlumun ismi Tom.
- Go is very popular in Korea under the name baduk.
- Go oyunu, "baduk" ismiyle Kore'de çok popüler.
- Someone named Henry wanted to see you.
- Henry isminde biri seni görmek istedi.
- These are the names of the students who won't pass this class.
- Bunlar bu sınıfı geçemeyecek öğrencilerin isimleri.
- She often calls him names.
- Ona sık sık isimler takar.
- It is painful for me to see the name of the traitor among other names in the same sentence.
- Hainin adını diğer isimlerle aynı cümlede görmek benim için acı verici.
- That's a bad name for a ship.
- Gemi için kötü bir isim bu.
- I'm always forgetting people's names.
- İnsanların isimlerini hep unutuyorum.
- Experience is simply the name we give our mistakes.
- Deneyim sadece hatalarımıza verdiğimiz isimdir.
- They made a list of the names.
- Onlar isimlerin bir listesini yaptı.
- Their names are Tom and Mary.
- Onların isimleri Tom ve Mary'dir.
- I don't think Tom knows everybody's name yet.
- Tom'un henüz herkesin ismini bildiğini sanmıyorum.
- He has an incongruous sounding name which is hard to remember.
- Hatırlaması zor, kulağa uyumsuz gelen bir ismi var.
- I took your name off the list.
- İsminizi listeden çıkardım.
- What's the name of the company where Tom works?
- Tom'un çalıştığı şirketin ismi ne?
- I really can't remember people's names, but I don't forget faces.
- İnsanların isimlerini gerçekten hatırlayamıyorum ama yüzlerini unutmuyorum.
- Hans is a German name.
- Hans bir Alman ismi.
- She named all the flowers in the garden.
- Bahçedeki bütün çiçeklere isim verdi.
- I don’t know their names.
- İsimlerini bilmiyorum.
- Steve is an American name.
- Steve bir Amerikan ismi.
- When did they register the names of the members?
- Üyelerin isimleri ne zaman kaydedildi?
- He traveled under another name.
- Başka bir isimle seyahat ediyordu.
- We named our only son Tom after my grandfather.
- Tek oğlum Tom'a büyük babamın ismini verdik.
- I know all of my students' names.
- Bütün öğrencilerimin isimlerini biliyorum.
- Our tour guide's name was Tom.
- Bizim tur rehberimizin ismi Tom'du.
- What kind of name is Tom, anyway?
- Tom ne biçim bir isim ki zaten?
- Who didn't write his name?
- Kim ismini yazmadı?
- I think I've heard that name before.
- Sanırım bu ismi daha önce duydum.
- Tom called me by name.
- Tom beni ismimle aradı.
- How many names were on the list?
- Listede kaç tane isim vardı?
- Tom's name is on the list.
- Tom'un ismi listede.
- Names are listed in alphabetical order.
- İsimler alfabetik sıraya göre listelenir.
- She forgot a name.
- Bir isim unuttu.
- He named his guinea pigs Blondie, Thumper, and Candy.
- Gine domuzlarına Blondie, Thumper ve Candy isimlerini verdi.
- I need his name.
- İsmine ihtiyacım var.
- Their names are Tom and Mary.
- İsimleri Tom ve Mary.
- Tom yelled Mary's name.
- Tom, Mary'nin ismini haykırdı.
- Learn these names by heart.
- Bu isimleri ezbere öğren.
- Have you decided on a name for your baby?
- Bebeğiniz için bir isim belirlediniz mi?
- Environmentalist parties generally use the color green in their symbols and names.
- Çevreci partiler genellikle sembollerinde ve isimlerinde yeşil rengi kullanırlar.
- It's a Romanian name.
- Bu bir Romanyalı ismi.
- Tom isn't very good at remembering names.
- Tom isimleri hatırlamakta pek iyi değildir.
- His name has a very interesting meaning.
- İsminin çok ilginç bir anlamı var.
- I've forgotten the name.
- İsmi unuttum.
- Was your name on the list of names I gave you before?
- Adın sana daha önce verdiğim isim listesinde var mıydı?
- Why is Tom's name circled?
- Neden Tom'un ismi daire içine alındı?
- You have the same name as my father.
- Sen babamla aynı isme sahipsin.
- I forgot his name.
- Onun ismini unuttum.
- We used to know all the neighbors by name.
- Eskiden bütün komşuları isimleriyle tanırdık.
- Have you decided on a name for your new baby?
- Yeni bebeğiniz için bir isim belirlediniz mi?
- Their names are Tom and Ken.
- Onların isimleri Tom ve Ken'dir.
- People shouldn't be allowed to invade countries whose names they can't pronounce correctly.
- İnsanların isimlerini doğru telaffuz edemedikleri ülkeleri işgal etmelerine izin verilmemeli.
- You have a beautiful name.
- Çok güzel bir ismin var.
- I've heard that name before.
- Bu ismi daha önce duymuştum.
- Tony did not know their names.
- Tony onların isimlerini bilmiyordu.
- He is apt to forget people's names.
- İnsanların isimlerini unutmaya meyillidir.
- It's an Egyptian name.
- Bu bir Mısırlı ismi.
- The shy boy murmured his name.
- Utangaç çocuk ismini mırıldandı.
- I don't think I've ever heard of anyone named Tom.
- Tom isimli birini duyduğumu hiç sanmıyorum.
- That's a beautiful name.
- O güzel bir isim.
- Don't say that name around me.
- O ismi benim etrafımda söyleme.
- Don't call Tom names.
- Tom'a isim takma.
- No person with that name exists.
- Bu isimde biri yok.
- Tom didn't even remember his own name.
- Tom kendi ismini bile hatırlamıyordu.
- Have you decided on a name for your puppy?
- Yavru köpeğiniz için bir isim belirlediniz mi?
- His name is Ali.
- İsmi Ali.
- There's no one by that name here.
- Burada o isimde kimse yok.
- What kind of name is Tom?
- Tom nasıl bir isim?
- Does Tom sound like a woman's name to you?
- Tom sana bir kadın ismi gibi mi geliyor?
- His real name is Tom.
- Onun gerçek ismi Tom'dur.
- Is Natasha a common name in Russia?
- Natasha Rusya'da yaygın bir isim mi?
- They didn't tell me their names.
- Bana isimlerini söylemediler.
- I didn't know their names.
- Onların isimlerini bilmiyorum.
- The name rang a bell in me.
- İsim, bana bir şey hatırlattı.
- Tom has trouble remembering names.
- Tom isimleri hatırlamakta zorlanıyor.
- Let's pick a name for the child.
- Çocuk için bir isim seçelim.
- I wonder why they left my name off the list.
- Benim ismimi neden liste dışı bıraktıklarını merak ediyorum.
- Ken couldn't recall his name.
- Ken onun ismini hatırlayamadı.
- Yoko is a Japanese name.
- Yoko bir Japon ismidir.
- There's nobody here by that name.
- Burada o isimde hiç kimse yok.
- Could I have your name, please?
- İsminizi alabilir miyim, lütfen?
- Cross Tom's name off the list.
- Tom'un ismini listeden düş.
- My name is very rare in our country.
- Ülkemizde ismim çok nadirdir.
- What's your lawyer's name?
- Senin avukatının ismi ne?
- I made a list of the students' names in alphabetical order.
- Alfabetik sıralamaya göre öğrenci isimlerinin bir listesini yaptım.
- I've heard that name somewhere before.
- O ismi daha önce bir yerde duydum.
- It's a Japanese name.
- Japon ismi.
- That would be a good name for a band.
- Bir grup için iyi bir isim olurdu.
- They didn't tell me their names.
- Onlar bana isimlerini söylemediler.
- What's your lawyer's name?
- Sizin avukatınızın ismi ne?
- That's a really nice name.
- Gerçekten güzel bir isim.
- What are the names of your other best friends?
- Diğer en iyi arkadaşlarınızın isimleri nedir?
- Tom hated his own name.
- Tom kendi isminden nefret ediyordu.
- Many women could barely spell their names.
- Birçok kadın isimlerini zar zor heceleyebiliyordu.
- Tom often mispronounces people's names.
- Tom genellikle insanların isimlerini yanlış telaffuz eder.
- Don't you think Cookie would be a good name for a dog?
- Cookie'nin bir köpek için iyi bir isim olacağını düşünmüyor musun?
- Tom named his hamster Cookie.
- Tom hamster'ına Cookie ismini verdi.
- My name is easy to remember.
- İsmimi hatırlamak kolaydır.
- I only recognized three names on the list.
- Listede sadece üç isim tanıdım.
- Is Thomas a common name where you live?
- Thomas yaşadığın yerde yaygın bir isim mi?
- His name was forgotten.
- İsmi unutulmuş.
- Having misconceptions of what mathematics is is even more ordinary than not knowing how to spell my name.
- Matematiğin ne olduğu hakkında yanlış fikirlere sahip olmak, ismimi nasıl heceleyeceğimi bilmemekten bile daha sıradan.
- May I know your name again?
- İsminizi tekrar öğrenebilir miyim?
- Everybody pronounces Tom's name wrong.
- Herkes Tom'un ismini yanlış söylüyor.
- Tom pronounces my name incorrectly.
- Tom ismimi yanlış telaffuz ediyor.
- Tom called her Mary even though that wasn't really her name.
- Gerçek ismi bu olmasa da Tom ona Mary diye seslenirdi.
- The names you've mentioned aren't anywhere to be found in the list.
- Bahsettiğin isimler listenin hiçbir yerinde yok.
- We didn't even know their names.
- Biz onların isimlerini bile bilmiyorduk.
- Tom and Mary aren't actually our real names.
- Tom ve Mary aslında gerçek isimlerimiz değil.
- I'm trying to memorize the names of constellations.
- Takımyıldızların isimlerini ezberlemeye çalışıyorum.
- He has a hard time remembering names.
- İsimleri hatırlamakta zorlanıyor.
- I didn't know his name.
- İsmini bilmiyordum.
- Some people had to use false names to get work.
- Bazı insanlar iş bulmak için sahte isimler kullanmak zorunda kaldı.
- Tom admitted that he always has trouble remembering names.
- Tom isimleri hatırlamakta her zaman sorun yaşadığını itiraf etti.
- Sami doesn't really go by this name.
- Sami aslında bu ismi kullanmıyor.
- That's a strange name for a company.
- Bu bir şirket için tuhaf bir isim.
- It's a Muslim name.
- Bu bir Müslüman ismi.
- This town is so small that you can easily learn everyone's names.
- Bu kasaba o kadar küçük ki herkesin ismini kolayca öğrenebilirsin.
- I noticed one of the names on the list was yours.
- Listedeki isimlerden birinin seninki olduğunu fark ettim.
- Variable names in C are case sensitive.
- C'deki değişken isimler büyük küçük harfe duyarlıdır.
- Spell your name, please.
- İsminizi heceleyin lütfen.
- It's a Serbian name.
- Bu bir Sırp ismi.
- His name is known to everyone in this town.
- İsmi bu şehirdeki herkes tarafından biliniyor.
- That's not his real name.
- Bu onun gerçek ismi değil.
- Please write down your name, address, and phone number here.
- Lütfen buraya isminizi, adresinizi ve telefon numaranızı yazınız.
- Tom thought his violin was a Stradivarius because the name Stradivarius was on the label inside his violin.
- Tom kemanının Stradivarius olduğunu düşündü çünkü kemanının içindeki etikette Stradivarius ismi yazıyordu.
- Learn these names by heart.
- Bu isimleri ezberleyin.
- Sami fell in love with a Muslim girl named Layla.
- Sami Leyla isimli Müslüman bir kıza abayı yakmıştı.
- I forgot to put Tom's name on the list.
- Tom'un ismini listeye yazmayı unuttum.
- Your name sounds familiar to me.
- İsmin bana tanıdık geliyor.
- After Jim converted to Islam, he took a Muslim name.
- Jim, İslam'a geçtikten sonra bir Müslüman ismi aldı.
- I've always liked that name.
- Ben o ismi her zaman sevdim.
- It's a Welsh name.
- Galce bir isim.
- The names are sorted alphabetically.
- İsimler alfabetik olarak sıralanır.
- I could name names.
- İsimler sayabilirim.
- The names are in alphabetical order.
- İsimler alfabetik sıraya göre.
- Tom can't remember his name.
- Tom ismini hatırlayamıyor.
- I have trouble remembering people's names.
- İnsanların isimlerini hatırlamakta zorlanıyorum.
- Tom is a man's name and Mary is a woman's name.
- Tom bir erkek ismi, Mary ise bir kadın ismi.
- It's interesting that both of you have the same name.
- İkinizin aynı isme sahip olması ilginç.
- In the first place we have to decide on the name.
- İlk olarak isme karar vermeliyiz.
- Why are you calling Tom names?
- Neden Tom'a isimler takıyorsun?
- Everyone pronounces Tom's name wrong.
- Herkes Tom'un ismini yanlış söylüyor.
- I don't know anyone by that name.
- O isimde birini tanımıyorum.
- Her name is Lucifera.
- İsmi Lucifera.
- It's a Scandinavian name.
- Bu bir İskandinavyalı ismi.
- Tell Tom how to spell your name.
- Tom'a ismini nasıl hecelediğini söyle.
- He is apt to forget people's name.
- İnsanların isimlerini unutmaya eğilimlidir.
- Your name is Tom, right?
- Senin ismin Tom, doğru mu?
- Does Tom know your boyfriend's name?
- Tom erkek arkadaşının ismini biliyor mu?
- Their names are Tom and Ken.
- İsimleri Tom ve Ken.
- Layla had a bodyguard named Sami Fadil.
- Layla'nın Sami Fadıl isimli bir fedaisi vardı.
- It's a German name.
- Bu bir Alman ismi.
- I will tell you their names.
- Sana onların isimlerini söyleyeceğim.
- Carmen is a Spanish name.
- Carmen bir İspanyol ismi.
- Next Friday, I'm going on a date with a girl named Mary.
- Gelecek cuma Mary isimli bir kızla çıkacağım.
- The most common name in the world is Mohammed.
- Dünyadaki en yaygın isim Muhammet'tir.
- He's not good at remembering names.
- O, isimleri hatırlamada iyi değildir.
- He gave his remembering of race horse names when he was a child as the source of his language ability.
- Dil yeteneğinin kaynağı olarak çocukken yarış atlarının isimlerini hatırlamasını gösterdi.
- Her name was often on his lips.
- İsmini sık sık anardı.
- Tom ate at a new restaurant the other day, but he doesn't remember the restaurant's name.
- Tom geçen gün yeni bir restoranda yemek yedi ama o, restoranın ismini hatırlamıyor.
- I don't like that name.
- Bu ismi sevmiyorum.
- You shouldn't judge a person based on his or her name.
- Bir insanı ismine bakarak yargılamamalısınız.
- I want your name and badge number.
- İsminizi ve rozet numaranızı istiyorum.
- He has a common name.
- Ortak bir ismi var.
- Since no one knew me there, I told them my name was Tom.
- Orada kimse beni tanımadığı için onlara ismimin Tom olduğunu söyledim.
- It's a Vietnamese name.
- Vietnamca bir isim.
- I want names.
- Ben isimleri istiyorum.
- Everyone pronounces my name wrong.
- Herkes ismimi yanlış söylüyor.
- What a cute name you have.
- Ne şirin bir ismin var.
- It's an Italian name.
- İtalyan ismi.
- Tom traveled under an assumed name.
- Tom sahte bir isimle seyahat etti.
- He had no other choice but to choose the names randomly.
- İsimleri rastgele seçmekten başka çaresi yoktu.
- Don't give any names.
- Hiç isim verme.
- Tom thought Cookie would be a good name for his dog.
- Tom, Kurabiye'nin köpeği için iyi bir isim olacağını düşündü.
- It's an unusual name.
- Alışılmadık bir isim.
- The dog answers to the name John.
- Köpek, John ismine karşılık veriyor.
- I remember the man's face but I can't call his name to mind.
- Adamın yüzünü hatırlıyorum ama ismini aklıma getiremiyorum.
- It's an English name.
- İngiliz ismidir.
- A good name is better than wealth.
- İyi bir isim zenginlikten daha iyidir.
- That's a stupid name for a band.
- Bu bir grup için aptalca bir isim.
- Her name was spelled wrong.
- İsmi yanlış yazılmış.
- Add my name to the list.
- İsmimi listeye ekle.
- It's a Russian name.
- Bu bir Rus ismi.
- Your name's Tom, isn't it?
- İsmin Tom, değil mi?
- The boy carved his name in the tree.
- Çocuk ismini ağaca kazıdı.
- Rafaela is an Italian name.
- Rafaela bir İtalyan ismi.
- You have such a beautiful name.
- Çok güzel bir ismin var.
- That looks more like a Turkish name to me.
- Bu bana daha çok bir Türk ismi gibi geldi.
- TDK has decided to abolish the use of apostrophe in names of institutions.
- TDK kurum isimlerinde kesme işareti kullanımını kaldırma kararı aldı.
- Sort these names alphabetically.
- Bu isimleri alfabetik olarak sırala.
- That's a bad name for a ship.
- Bir gemi için kötü bir isim.
- That's an interesting name.
- O ilginç bir isim.
- We both have the same name.
- İkimiz de aynı isme sahibiz.
- How many people named Tom do you know?
- Tom isminde kaç kişiyi tanıyorsun?
- Don't mention that name.
- O isimden bahsetme.
- I've heard that name before.
- O ismi daha önce duydum.
- The name Tom doesn't ring a bell.
- Tom ismi bir şey çağrıştırmıyor.
- That's a Greek name.
- Bu bir Yunan ismi.
- Your name's not Tom, is it?
- İsmin Tom değil, değil mi?
- Can I have your name and telephone number?
- İsminizi ve telefon numaranızı alabilir miyim?
- The police will release the victim's name after they have notified his next of kin.
- Polis kurbanın ismini yakınlarına haber verdikten sonra açıklayacak.
- I forgot Tom's sister's name.
- Tom'un kız kardeşinin ismini unuttum.
- Tell me how you got your name.
- Bana ismini nasıl aldığını söyle.
- Do you know all of Tom's children's names?
- Tom'un tüm çocuklarının isimlerini biliyor musun?
- You are adding new names to the list, aren't you?
- Listeye yeni isimler ekliyorsun, değil mi?
- What are the names of your other best friends?
- Diğer en iyi arkadaşlarının isimleri nedir?
- They have to change their name.
- İsimlerini değiştirmek zorundalar.
- He changed his name.
- İsmini değiştirdi.
- We named the boat the Half Moon.
- Tekneye Yarım Ay ismini verdik.
- I know the name.
- İsmini biliyorum.
- Environmentalist parties generally use the color green in their symbols and names.
- Çevreci partiler sembol ve isimlerinde genelde yeşil rengi kullanırlar.
- His name is known all over the country.
- İsmi tüm ülkede biliniyor.
- I have trouble remembering names.
- İsimleri hatırlamakta zorlanıyorum.
- The foreign woman does not have an Italian name.
- Yabancı kadının İtalyan ismi yok.
- What's the name of the restaurant where Tom works?
- Tom'un çalıştığı restoranın ismi nedir?
- Tom is a boy's name and Mary is a girl's name.
- Tom bir erkek ismi, Mary ise bir kız ismi.
- What was the name of that movie?
- O filmin ismi neydi?
- Please spell your name.
- Lütfen isminizi heceleyin.
- Put your name on all your belongings.
- Bütün eşyalarınızın üzerine isminizi yazın.
- The baby was named Richard after his grandfather.
- Bebeğe dedesinin ismi olan Richard ismi kondu.
- I think Tom is a nice name.
- Bence Tom güzel bir isim.
- Does the name Tom Jackson mean anything to you?
- Tom Jackson ismi size bir şey ifade ediyor mu?
- I think I've heard that name before.
- Sanırım bu ismi daha önce duymuştum.
- Have you decided on a name for your baby?
- Bebeğiniz için bir isim üzerinde karar verdiniz mi?
- Many animals and trees of the Amazonian forest have Tupi names.
- Amazon ormanlarındaki birçok hayvan ve ağacın Tupi dilinde isimleri vardır.
- What's that guy's name?
- O adamın ismi ne?
- What's your lawyer's name?
- Avukatının ismi ne?
- I have thirteen names on my list.
- Listemde on üç isim var.
- I just can't memorize students' names.
- Öğrencilerin isimlerini bir türlü ezberleyemiyorum.
- There's nobody here by that name.
- Burada o isimde kimse yok.
- None of the victims' names have been released.
- Kurbanların hiçbirinin ismi açıklanmadı.
- That name doesn't mean anything to me.
- Bu isim bana bir şey ifade etmiyor.
- He didn't even know our names.
- İsimlerimizi bile bilmiyordu.
- It's a Hindu name.
- Hindu ismi.
- I recognized the name.
- İsmi tanıdım.
- Your name has been deleted from the list.
- İsmin listeden silindi.
- I haven't heard that name in years.
- O ismi yıllardır duymamıştım.
- Mary is calling her sister names.
- Mary kız kardeşine isimler takıyor.
- I'm particularly impressed that Tom could remember all of our names.
- Tom'un tüm isimlerimizi hatırlayabilmesinden özellikle etkilendim.
- Use any name you like.
- Beğendiğiniz herhangi bir ismi kullanın.
- I couldn't remember their names.
- İsimlerini hatırlayamadım.
- Tom isn't good at remembering names.
- Tom isimleri hatırlamada iyi değil.
- That's a very pretty name.
- Çok güzel bir isim.
- It's an Irish name.
- İrlanda ismidir.
- I don't want to know all your old boyfriends' names.
- Bütün eski arkadaşlarının isimlerini bilmek istemiyorum.
- Tom is John's middle name, isn't it?
- Tom John'un ikinci ismi değil mi?
- I've heard that name somewhere before.
- Bu ismi daha önce bir yerlerde duymuştum.
- She goes by the name of Amy.
- Amy ismiyle bilinir.
- They made a list of the names.
- İsimlerin bir listesini yaptılar.
- He often calls her names.
- Sık sık ona isimler takar.
- These received no names.
- Bunlar hiç isim almadı.
- Tom was the name he used.
- Tom onun kullandığı isimdi.
- I didn't get your name.
- İsminizi alamadım.
- I am constantly forgetting names.
- Sürekli olarak isimleri unutuyorum.
- Isn't your name Tom?
- İsmin Tom değil mi?
- What a beautiful name!
- Ne güzel bir isim!
- I really can't remember people's names, but I don't forget faces.
- İnsanların isimlerini gerçekten hatırlayamam fakat yüzleri unutmam.
- Tom is a nice name, don't you think?
- Tom güzel bir isim, sence de öyle değil mi?
- You have a very pretty name.
- Çok güzel bir ismin var.
- You shouldn't judge people based on their names.
- İnsanları isimlerine göre yargılamamalısın.
- I'm happy Tom managed to change his name.
- Tom ismini değiştirmeyi başardığı için mutluyum.
- Do you like Tom for a name?
- Tom ismi hoşuna gidiyor mu?
- Is that a common name?
- O yaygın bir isim mi?
- She lives a block away and her name is Susan.
- Bir blok ötede oturuyor ve ismi Susan.
- I don't like that name.
- Ben o ismi sevmiyorum.
- Underneath we wrote the names of the students in our class.
- Altına sınıfımızdaki öğrencilerin isimlerini yazdık.
- Yoko is a Japanese name.
- Yoko bir Japon ismi.
- I often forget people's names.
- İnsanların isimlerini sık sık unuturum.
- His name is known to everyone.
- İsmi herkes tarafından biliniyor.
- What were their names?
- İsimleri neydi?
- I beg your pardon; I didn't quite catch your name.
- Affedersiniz; isminizi tam anlamadım.
- Can you add my name to the list?
- İsmimi listeye ilave edebilir misiniz?
- I'm trying to remember the name of the book.
- Kitabın ismini hatırlamaya çalışıyorum.
- Cross off the names of the people who have paid their dues.
- Aidatlarını ödemiş olan kişilerin isimlerinin üzerini çizin.
- Tom doesn't know my name.
- Tom ismimi bilmiyor.
- I think Tom would be a good name.
- Bence Tom iyi bir isim olurdu.
- My mother is constantly forgetting people's names.
- Annem sürekli insanların isimlerini unutuyor.
- I don't like your name.
- İsminden hoşlanmadım.
- It's a Polish name.
- Bu bir Polonyalı ismi.
- It's an Icelandic name.
- Bu bir İzlandalı ismi.
- That's an interesting name.
- İlginç bir isim.
- She was named Elizabeth after her aunt.
- Elizabeth ismini teyzesinden almıştır.
- Barry Taylor's name has been put forward for the post of chairman.
- Barry Taylor'un ismi, başkanlık makamı için önerildi.
- That's a really nice name.
- O gerçekten güzel bir isim.
- Don't call him names.
- Ona isim takma.
- Can you sign your name here?
- İsminizi buraya yazar mısınız?
- It's an Indian name.
- Bu bir Hint ismi.
- The names you've mentioned aren't anywhere to be found in the list.
- Bahsettiğin isimler, listenin hiç bir yerinde geçmiyor.
- You've never told me your name.
- Bana isminizi hiç söylemediniz.
- Does the name Herbert McAdams mean anything to you?
- Herbert McAdams ismi sana bir şey ifade ediyor mu?
- Brigitte is a Dutch name.
- Brigitte bir Hollandalı ismidir.
- That would be a good name for a cat.
- Bir kedi için iyi bir isim olurdu.
- Tom didn't know their names.
- Tom onların isimlerini bilmiyordu.
- I know her name.
- Onun ismini biliyorum.
- I think that boy's name is Tom.
- Sanırım çocuğun ismi Tom.
- What name will be given to the child?
- Çocuğa hangi isim verilecek?
- I don't want to hear that name ever again.
- O ismi bir daha asla duymak istemiyorum.
- Tom Jackson was one of the names I recognized on that list.
- Tom Jackson o listede tanıdığım isimlerden biriydi.
- No person with that name exists.
- O isimde kimse yok.
- They didn't even know how to write their own names.
- Kendi isimlerini nasıl yazacaklarını bile bilmiyorlardı.
- I don't recognize any of these names.
- Bu isimlerden hiç birini tanımıyorum.
- They reportedly gave the doctor false names.
- Söylendiğine göre doktora sahte isimler vermişler.
- I need their names.
- Onların isimlerine ihtiyacım var.
- Pick a name from this list.
- Listeden bir isim seç.
- Do you know what my name means?
- İsmimin ne anlama geldiğini biliyor musun?
- I haven't heard that name in years.
- O ismi yıllardır duymadım.
- Tom never forgets a name or a face.
- Tom bir ismi ya da yüzü asla unutmaz.
- Do you recognize any of these names?
- Bu isimlerden herhangi birini tanıyor musunuz?
- I don't know anybody by that name.
- O isimde birini tanımıyorum.
- The name doesn't come to me.
- İsmi düşünemiyorum.
- I can't remember Tom's brothers' names.
- Tom'un kardeşlerinin isimlerini hatırlayamıyorum.
- I only recognized three names on the list.
- Listedeki sadece üç ismi tanıyordum.
- I'm not very good at remembering names.
- İsimleri hatırlamakta pek iyi değilim.
- What are your names?
- İsimleriniz nedir?
- Natasha is a Russian name.
- Natasha bir Rus ismidir.
- I think her name is Dania.
- Sanırım ismi Dania.
- I've got a bad memory for names.
- İsimler konusunda kötü bir hafızam var.
- Do you have a name picked out for your baby?
- Bebeğiniz için bir isim seçtiniz mi?
- That's a pretty name.
- Güzel bir isim.
- I don't want to know all your old boyfriends' names.
- Tüm eski erkek arkadaşlarının isimlerini bilmek istemiyorum.
- Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
- Tom ve Mary oğullarına onu doğurtan doktorun ismini vermişler..
- Cookie is a good name for a dog.
- Cookie bir köpek için iyi bir isim.
- It's a Slavic name.
- Bu bir Slav ismi.
- Write down the name in case you forget it.
- Unutmanız ihtimaline karşı ismi not edin.
- Everyone knows how to write his or her own name.
- Herkes kendi ismini yazmasını biliyor.
- I don't know everyone's name yet.
- Henüz herkesin ismini bilmiyorum.
- May I have your name, please?
- İsminizi alabilir miyim, lütfen?
- She saw my name written on the wall.
- Duvarda ismimin yazılı olduğunu görmüş.
- There is no one here by that name.
- Burada o isimde kimse yok.
- Roberto is a Brazilian name.
- Roberto bir Brezilya ismi.
- My daughter knows the names of all the different species of dinosaurs.
- Kızım tüm farklı dinozor türlerinin isimlerini biliyor.
- I know that there are many racists here, but you don't have to change your name.
- Burada çok sayıda ırkçı olduğunu biliyorum ama isminizi değiştirmek zorunda değilsiniz.
- People shouldn't be allowed to invade countries whose names they can't pronounce correctly.
- İnsanların isimlerini düzgün telaffuz edemedikleri ülkeleri istila etmesine izin verilmemelidir.
- She wrote down their name so as not to forget it.
- Unutmamak için isimlerini yazdı.
- That's a great name.
- Harika bir isim.
- Tom put our names on the list.
- Tom isimlerimizi listeye yazdı.
- Tom wasn't the one who gave us your name.
- Bize senin ismini veren Tom değildi.
- There are thirty names on the list.
- Listede otuz isim var.
- They didn't even know our names.
- Onlar bizim isimlerimizi bile bilmiyorlardı.
- I always have trouble remembering names.
- İsimleri hatırlamakta hep zorlanırım.
- He called me by name.
- O bana ismimle seslendi.
- He hastily wrote down our names.
- Aceleyle isimlerimizi yazdı.
- May I have your name?
- İsminizi öğrenebilir miyim?
- I'm always forgetting people's names.
- Ben her zaman insanların isimlerini unutuyorum.
- At this time, the victims' names aren't being released.
- Şu anda kurbanların isimleri açıklanmıyor.
- These received no names.
- Bunlar isim almadı.
- I didn't even know his name.
- Onun ismini bile bilmiyordum.
- Is that a common name?
- Bu yaygın bir isim mi?
- Cookie isn't such a good name for a dog.
- Cookie bir köpek için öyle güzel bir isim değil.
- He has trouble remembering names.
- Onun isimleri hatırlama sorunu vardır.
- These are the names of the students who won't pass this class.
- Bunlar bu dersi geçmeyecek öğrencilerin isimleri.
- It's a French name.
- Bu bir Fransız ismi.
- I can't think of the name.
- İsmi düşünemiyorum.
- Jacques is a Belgian name.
- Jacques bir Belçika ismi.
- Her name should have been on the list.
- İsminin listede olması gerekiyordu.
- That's a beautiful name.
- Çok güzel bir isim.
- The suspect's name hasn't been released.
- Şüphelinin ismi henüz açıklanmadı.
- We named the dog Pochi.
- Köpeğin ismini Pochi koyduk.
- My name is easy to remember.
- İsmimi hatırlaması kolay.
- We will add new names to our list.
- Listemize yeni isimler ekleyeceğiz.
- The annals of sports are replete with the names of great black athletes.
- Spor tarihi büyük siyah atletlerin isimleriyle doludur.
- One of the names on the list was mine.
- Listedeki isimlerden biri benimdir.
- The most common name in the world is Mohammed.
- Dünyadaki en yaygın isim Muhammed'dir.
- I don't remember their names.
- İsimlerini hatırlamıyorum.
- Some people had to use false names to get work.
- Bazı insanlar iş bulabilmek için sahte isimler kullanmak zorunda kaldı.
- In which language do you want to see names of animals?
- Hayvanların isimlerini hangi dilde görmek istersiniz?
- I asked the man what his name was.
- Adama isminin ne olduğunu sordum.
- It's a Korean name.
- Korece bir isim.
- Their family name is written on their mailbox.
- Aile isimleri posta kutularının üzerinde yazılı.
- His name is on the tip of my tongue.
- İsmi dilimin ucunda.
- Tom has added three new names to the list.
- Tom listeye üç yeni isim ekledi.
- We don't have anyone of that name here.
- Bizde burada o isimde kimse yok.
- Tom doesn't know how to pronounce my name properly.
- Tom ismimi nasıl doğru telaffuz edeceğini bilmiyor.
- Sami doesn't put his name in the e-mail.
- Sami kendi ismini e-postaya koymaz.
- There are three students with the same name in that class.
- Sınıfda aynı isimde üç öğrenci var.
- Some translators changed Alice's name to Sonya or Anya, even though Alisa is a widespread Russian name.
- Alisa yaygın bir Rus ismi olmasına rağmen bazı çevirmenler Alice'in ismini Sonya ya da Anya olarak değiştirdi.
- I don't remember their names.
- Onların isimlerini hatırlamıyorum.
- What is her older sister's name?
- Ablasının ismi ne?
- It's a common name.
- Bu yaygın bir isim.
- Tom wrote our names on the list.
- Tom isimlerimizi listeye yazdı.
- Layla had a bodyguard named Sami Fadil.
- Leyla'nın Sami Fadıl isimli bir koruması vardı.
- He was satisfied with the horse's name.
- Atın isminden memnun kaldı.
- Did Tom ever mention a Canadian named Mary?
- Tom hiç Mary isimli bir Kanadalıdan bahsetti mi?
- Tom and Mary haven't yet chosen a name for their baby.
- Tom ve Mary bebekleri için henüz bir isim seçmediler.
- It's an old name.
- Bu eski bir isim.
- It's an Italian name.
- Bu bir İtalyan ismi.
- I don't remember her name anymore.
- Artık onun ismini hatırlamıyorum.
- Have you decided on a name yet for the baby?
- Bebek için bir isme karar verdiniz mi?
- Is Mary a common name in your country?
- Mary sizin ülkenizde yaygın bir isim mi?
- Tom often mispronounces people's names.
- Tom sık sık insanların isimlerini yanlış telaffuz eder.
- Your name was on the list.
- İsmin listedeydi.
- The name doesn't come to me.
- İsim aklıma gelmiyor.
- He has trouble remembering names.
- İsimleri hatırlamakta zorlanıyor.
- Someone's shouted my name.
- Biri ismimi haykırdı.
- Was your name on the list of names I gave you before?
- Adın sana daha önce verdiğim isimler listesinde miydi?
- He is apt to forget people's names.
- İnsanların isimlerini unutmaya eğilimlidir.
- Tom wrote down our names.
- Tom isimlerimizi not etti.
- You aren't wearing your name tag.
- İsim etiketini takmıyorsun.
- I don't like the name Tom.
- Tom ismini sevmiyorum.
- Sami couldn't find Layla's Instagram name.
- Sami, Leyla'nın İnstagram ismini bulamadı.
- Tom has so many friends that he can't remember all their names.
- Tom'un o kadar çok arkadaşı var ki isimlerini bile hatırlayamıyor.
- How do you pronounce your name?
- İsminizi nasıl telaffuz ediyorsunuz?
- It's a Hindu name.
- Bu bir Hintli ismi.
- He's not good at remembering names.
- İsimleri hatırlamakta iyi değil.
- I'm still learning my students' names.
- Hala öğrencilerimin isimlerini öğreniyorum.
- Cross off the names of the people who have paid their dues.
- Borçlarını ödemiş olan insanların isimlerini listeden silin.
- The girl's name reminds me of my happy school days.
- Kızın ismi bana mutlu okul günlerimi anımsatıyor.
- It's an Arabic name.
- Arapça bir isim.
- He has an unpronounceable name.
- Telaffuz edilemeyen bir ismi var.
- What did you say your name was?
- İsminin ne olduğunu söyledin?
- Say the names of the days of the week.
- Haftanın günlerinin isimlerini söyle.
- Tom signed his name with the new pen that he got from Mary.
- Tom, Mary'den aldığı yeni kalemle ismini imzaladı.
- Tom and Mary named their baby John.
- Tom ve Mary bebeklerine John ismini verdiler.
- Please provide names.
- Lütfen isim verin.
- The child was born a month ago, but still has no name.
- Çocuk bir ay önce doğdu ama hala bir ismi yok.
- I always forget people's names.
- İnsanların isimlerini hep unuturum.
- They knew the names of every leading actor and actress.
- Bütün erkek ve kadın başrol oyuncularının isimlerini biliyorlardı.
- Tell him your name.
- İsmini ona söyle.
- I can't remember that guy's name.
- O adamın ismini hatırlayamıyorum.
- I don't recognize any of these names.
- Bu isimlerin hiç birini tanımıyorum.
- Does the name Tom Jackson ring a bell?
- Tom Jackson ismi bir şey çağrıştırıyor mu?
- Their names were crossed off the list.
- İsimleri listeden çıkarıldı.
- Can you recite the names of the seven deadly sins according to the Christian religion?
- Hristiyan dinine göre yedi ölümcül günahın isimlerini ezberden okuyabilir misin?
- I always forget people's names.
- Ben her zaman insanların isimlerini unuturum.
- He had no other choice but to choose the names randomly.
- İsimleri rastgele seçmekten başka seçeneği yoktu.
- She forgot a name.
- Bir ismi unuttu.
- I think Tom is a nice name.
- Sanırım Tom hoş bir isim.
- Everyone knows our names.
- Herkes isimlerimizi bilir.
- He has a strange name.
- Tuhaf bir ismi var.
- It was not until yesterday that I knew her name.
- Düne kadar ismini bilmiyordum.
- He is apt to forget people's name.
- İnsanların isimlerini unutmaya meyillidir.
- Tell me their names.
- Bana isimlerini söyle.
- There is no person with that name.
- Bu isimde biri yok.
- You share your name with my father.
- İsminizi babamla paylaşıyorsunuz.
- They forced me to sign my name.
- Onlar beni ismimi imzalamam için zorladılar.
- It is a name.
- Bu bir isim.
- After he converted to Islam, Sami changed his name.
- Müslüman olduktan sonra Sami ismini değiştirdi.
- Tom is a common name.
- Tom yaygın bir isim.
- I don't remember her name.
- Onun ismini hatırlamıyorum.
- May I have your name?
- İsminizi alabilir miyim?
- I still remember his name.
- Onun ismini hala hatırlıyorum.
- I'm particularly impressed that Tom could remember all of our names.
- Tom'un hepimizin ismini hatırlayabilmesinden özellikle etkilendim.
- The names of the students who failed in the examination were posted on the bulletin board.
- Sınavda başarısız olan öğrencilerin isimleri duyuru panosuna asıldı.
- Isn't that a girl's name?
- Bu bir kız ismi değil mi?
- I met too many people to remember all their names.
- İsimlerini hatırlayamayacağım kadar çok insanla tanıştım.
Show More (575)
|
3 |
name |
adı |
expr. |
|
- My name has been added to Amendment No 23.
- 23 No.lu Değişikliğe benim adım da eklenmiştir.
- My name is Savary, as derived from the words 'safe' and 'save'.
- Benim adım, "güvenli" ve "kurtarmak" kelimelerinden türeyen Savary'dir.
- The three reports that bear my name are closely linked.
- Benim adımı taşıyan üç rapor birbiriyle yakından bağlantılıdır.
- Obviously my name is not Al Gore and this is not Florida.
- Açıkçası benim adım Al Gore değil ve burası da Florida değil.
- He also wrote my name in for president.
- Başkanlığa benim adımı da yazdı.
- He also wrote my name in for president.
- Başkanlık için benim adımı da yazdı.
- My name is Dušana.
- Benim adım Dušana.
- Everyone pronounces my name wrong.
- Herkes benim adımı yanlış telaffuz ediyor.
- My brother did it in my name.
- Kardeşim onu benim adıma yaptı.
- Tom never knew my name.
- Tom adımı hiç bilmedi.
- My real name is Tom Jackson.
- Benim gerçek adım Tom Jackson'dır.
- Hi, my name is Tom, but you can call me tonight.
- Merhaba, adım Tom, ama bu gece beni arayabilirsin.
- Tom seems to have forgotten my name.
- Tom benim adımı unutmuş gibi görünüyor.
- My name doesn't appear on the list.
- Benim adım listede görünmüyor.
- My name is Ricardo.
- Benim adım Ricardo.
- How do you know my name?
- Benim adımı nasıl biliyorsun?
- My name is Ken.
- Benim adım Ken.
- My name is Tom and I'm an alcoholic.
- Benim adım Tom ve ben bir alkoliğim.
- That's not my name.
- O benim adım değil.
- Put my name on the list.
- Adımı listeye koy.
- I think my first name goes well with your last name!
- Sanırım benim adım senin soyadınla iyi gidiyor!
- Tom never remembers my name.
- Tom asla benim adımı hatırlamaz.
- My name also happens to be Tom.
- Benim adım da Tom.
- Do you remember my name?
- Adımı hatırlıyor musun?
- I didn't accept to write my name.
- Adımı yazmayı kabul etmedim.
- I heard someone call my name from behind.
- Ben, birinin arkadan adımı seslendiğini duydum.
- For some reason, my name isn't on the list.
- Nedense benim adım listede yok.
- She appeared to have forgotten my name.
- Adımı unutmuş gibi görünüyordu.
- My name is Edward, but everyone calls me Ned.
- Benim adım Edward ama herkes beni Ned diye çağırır.
- Tom doesn't even know my name.
- Tom adımı bile bilmiyor.
- My name isn't really Tom.
- Benim adım aslında Tom değil.
- I replied automatically when I heard my name.
- Adımı duyunca otomatik olarak cevap verdim.
- My name is Layla, not Nayna.
- Benim adım Nayna değil, Leyla'dır.
- My name is Francesca.
- Benim adım Francesca.
- My name is Jisung.
- Benim adım Jisung.
- Where should I sign my name?
- Adımı nereye yazıp imzalayayım?
- Why is my name circled?
- Neden adım daire içine alınmış?
- Actually, Tom isn't my real name.
- Aslında, Tom gerçek adım değil.
- My name is known to everybody in my school.
- Benim adım okuldaki herkes tarafından biliniyor.
- Somebody was calling my name.
- Biri adımı sesleniyordu.
- My name is Tom Jackson.
- Benim adım Tom Jackson.
- I'm going to put my name on it.
- Bunun üzerine adımı koyacağım.
- I replied automatically when I heard my name.
- Adımı duyduğumda otomatikman cevap verdim.
- Someone's shouted my name.
- Biri adımı haykırıyor.
- Tom is my first name.
- Tom benim ilk adımdır.
- They don't know my name.
- Onlar benim adımı bilmiyorlar.
- He doesn't even know my name.
- Benim adımı bile bilmiyor.
- Please take my name off the list.
- Lütfen adımı listeden çıkar.
- How did he know my name?
- Adımı nereden biliyordu?
- My name is on the ballot.
- Benim adım oy pusulasında.
- That's not my name.
- Bu benim adım değil.
- I asked him if he knew my name.
- Ona adımı bilip bilmediğini sordum.
- You don't even know my name yet.
- Daha adımı bile bilmiyorsun.
- Child, my name is Jesus and I'm your father.
- Çocuk, benim adım İsa ve ben senin babanım.
- Why is my name circled?
- Adım neden daire içine alınmış?
- My name is Edward, but everyone calls me Ned.
- Benim adım Edward ama herkes bana Ned diye seslenir.
- My name is Hashimoto.
- Benim adım Hashimoto.
- My real name is Mary.
- Benim gerçek adım Mary'dir.
- My name appears last in alphabetical order.
- Benim adım alfabetik sırada sonda görünür.
- My name is Mary and this is Tom.
- Benim adım Mary ve bu da Tom.
- They forced me to sign my name.
- Adımı imzalamam için beni zorladılar.
- My name is Shu.
- Adım Shu.
- My name is Yatarou.
- Benim adım Yatarou.
- Somebody was calling my name.
- Birisi benim adımı çağırıyordu.
- I don't supply my real name to any site on the Internet.
- İnternetteki hiçbir siteye gerçek adımı vermem.
- My name is on the door.
- Benim adım kapıda.
- I forgot my name.
- Adımı unuttum.
- My name is Mary and this is Tom.
- Benim adım Mary ve bu Tom.
- My name doesn't appear on the list.
- Adım listede görünmüyor.
- My name was third on the list.
- Adım listede üçüncü sıradaydı.
- My name is Tom, and this is Mary.
- Benim adım Tom, bu da Mary.
- Not even my friends know my real name.
- Gerçek adımı arkadaşlarım bile bilmez.
- Hi, my name is Mike.
- Merhaba, benim adım Mike.
- I wonder why they left my name off the list.
- Benim adımı neden listeye koymadıklarını merak ediyorum.
- I forgot to write my name on the exam.
- Sınava adımı yazmayı unuttum.
- My name is unimportant.
- Benim adım önemsiz.
- My real name is Tom Jackson.
- Gerçek adım Tom Jackson.
- Written on the blackboard was my name.
- Tahtada benim adım yazılıydı.
- My name is Peter.
- Benim adım Peter.
- My name is on the door.
- Kapıda benim adım yazıyor.
- I don't supply my real name to any Internet site.
- Hiçbir internet sitesine gerçek adımı vermem.
- Sami knew my real name.
- Sami gerçek adımı biliyordu.
- How do you know my name?
- Adımı nereden biliyorsun?
- My name is Legion; for we are many.
- Benim adım Lejyon; çünkü biz çokuz.
- Can you add my name to the list?
- Adımı listeye ekleyebilir misiniz?
- My name is Jack.
- Benim adım Jack.
- Add my name to the list.
- Listeye benim adımı da ekleyin.
- Don't you remember my name?
- Adımı hatırlamıyor musun?
- Tom's not my name.
- Tom benim adım değil.
- My name is Jim.
- Benim adım Jim.
- My name was in the newspaper.
- Adım gazetelerdeydi.
- Tom doesn't even know my name.
- Tom benim adımı bile bilmiyor.
- My name is Juba.
- Benim adım Juba'dır.
- My name is known by everyone in our town.
- Kasabamızdaki herkes benim adımı bilir.
- I erased my name off the list.
- Ben adımı listeden sildim.
- Hi, my name is Ken Saitou.
- Merhaba, benim adım Ken Saitou.
- How many times do I have to ask you to call me by my first name?
- Bana ilk adımla hitap etmeni kaç kez istemem gerekiyor?
- My name is Dorje.
- Benim adım Dorje.
- My name is Mennad.
- Benim adım Mennad.
- I heard someone call my name in the crowded bus.
- Kalabalık otobüste birinin adımı seslendiğini duydum.
- My name sounds bizarre.
- Adım kulağa tuhaf geliyor.
- My name isn't Tom.
- Benim adım Tom değil.
- She came up to me and asked my name.
- O bana geldi ve adımı sordu.
- My name is not Tom!
- Benim adım Tom değil!
- Hello, my name is Tina.
- Merhaba, benim adım Tina.
- I repeated my name.
- Adımı tekrarladım.
- I didn't even know my name.
- Adımı bile bilmiyordum.
- I heard someone calling my name.
- Birinin adımı seslendiğini duydum.
- My name is Roberto.
- Benim adım Roberto.
- My name is Marjan.
- Adım Mercan.
- They asked me for my name, my address, and the purpose of my trip.
- Bana adımı, adresimi ve seyahatimin amacını sordular.
- My name is Paola.
- Benim adım Paola.
- My name is Hassan.
- Benim adım Hassan.
- Could you put my name on the waiting list?
- Adımı bekleme listesine yazabilir misiniz?
- My name is Robin.
- Benim adım Robin.
- She has written my name wrong.
- Adımı yanlış yazmış.
- My brother did it in my name.
- Kardeşim benim adıma yaptı.
- Actually, Tom isn't my real name.
- Aslında, Tom benim gerçek adım değil.
- Tom still can't pronounce my name correctly.
- Tom hala adımı doğru olarak telaffuz edemiyor.
- You can call me by my first name.
- Bana ilk adımla hitap edebilirsin.
- My name is known by everyone in our town.
- Adım şehrimizdeki herkes tarafından bilinir.
- Tom is my first name.
- Tom benim ilk adım.
- For some reason, they didn't include my name on the list.
- Nedense benim adımı listeye eklememişler.
- My name is Richard, but everyone calls me Dick.
- Benim adım Richard ama herkes beni Dick diye çağırır.
- You never remember my name.
- Adımı hiç hatırlamıyorsun.
- That's not my real name.
- Bu benim gerçek adım değil.
- My name isn't important.
- Adım önemli değil.
- Everybody knows my name.
- Herkes benim adımı biliyor.
- For some reason, my name isn't on the list.
- Bazı nedenlerden dolayı benim adım listede yok.
- My name is Mennad if you don't know who I am.
- Kim olduğumu bilmiyorsanız, adım Mennad.
- Somebody was calling my name.
- Birisi benim adımı sesleniyordu.
- My name is Marjan.
- Benim adım Marjan.
- My name is Irakli.
- Benim adım Irakli.
- My name is Ricardo.
- Benim adım Ricardo'dur.
- I erased my name off the list.
- Adımı listeden sildim.
- You still don't know my name, do you?
- Adımı hâlâ bilmiyorsun, değil mi?
- My name is Rahul.
- Benim adım Rahul.
- Tom doesn't remember my name.
- Tom adımı hatırlamıyor.
- My name is Edgar Degas.
- Benim adım Edgar Degas.
- Someone was calling my name.
- Biri benim adımı sesleniyordu.
- My name isn't really Tom.
- Benim adım gerçekten Tom değil.
- My name is Ludwig.
- Benim adım Ludwig.
- You always forget my name.
- Adımı hep unutuyorsun.
- Everybody pronounces my name wrong.
- Herkes adımı yanlış telaffuz ediyor.
- I am a man, my name is Adan.
- Ben bir erkeğim, adım Adan.
- I changed my name to Tom Jackson.
- Adımı Tom Jackson'a değiştirdim.
- I heard someone call my name.
- Birinin adımı seslendiğini duydum.
- Hi, my name is Tom and I'm your waiter.
- Merhaba, benim adım Tom ve sizin garsonunuzum.
- I don't give my real name to any website.
- Hiçbir web sitesine gerçek adımı vermem.
- My name is Noelia, and you are?
- Benim adım Noelia, senin?
- Add my name to the list.
- Adımı listeye ekle.
- My name is Wang Jiaming.
- Benim adım Wang Jiaming.
- My name is Farshad.
- Benim adım Farşad.
- This book is mine; I wrote my name in it myself.
- Bu kitap benim; içine adımı kendim yazdım.
- Tom pronounces my name wrong.
- Tom adımı yanlış telaffuz ediyor.
- My name is Mohamed.
- Benim adım Muhammed.
- My name is Tom, too.
- Benim adım da Tom.
- My name isn't important.
- Benim adım önemli değil.
- My name is not Tom.
- Benim adım Tom değil.
- My name is Azad.
- Benim adım Azad.
- My name is strange.
- Benim adım biraz tuhaftır.
- My real name is Tom.
- Benim gerçek adım Tom.
- I want people to remember my name after I'm dead.
- Ben öldükten sonra insanların adımı hatırlamasını istiyorum.
- I don't want you to know my real name.
- Gerçek adımı bilmeni istemiyorum.
- I learned how to write my name when I was three.
- Ben üç yaşındayken adımı nasıl yazacağımı öğrendim.
- I could hear someone calling my name on the noisy platform.
- Gürültülü platformda birinin adımı çağırdığını duyabiliyordum.
- My name is Sally.
- Benim adım Sally.
- My name is Ivan.
- Benim adım Ivan.
- Tom never remembers my name.
- Tom adımı hiç hatırlamıyor.
- My name is James, but please call me Jim.
- Benim adım James, ama lütfen bana Jim deyin.
- My name is Laurie.
- Adım Laurie.
- Hi, my name is Tom.
- Merhaba, benim adım Tom.
- My name is Tom, not John.
- Benim adım Tom, John değil.
- I forgot to write my name on the exam.
- Ben sınavda adımı yazmayı unuttum.
- I wrote my name on the paper.
- Adımı kağıda yazdım.
- Tom still can't pronounce my name correctly.
- Tom hala adımı doğru telaffuz edemiyor.
- Watanabe is my family name.
- Watanabe benim aile adımdır.
- I love the way you say my name.
- Adımı söyleyişini seviyorum.
- My name is not important.
- Benim adım önemli değil.
- How did you know my name?
- Adımı nereden biliyorsun?
- I heard someone shouting my name.
- Birinin adımı haykırdığını duydum.
- Tom doesn't even know my name yet.
- Tom henüz adımı bile bilmiyor.
- Child, my name is Jesus and I'm your father.
- Evladım, benim adım İsa ve ben senin babanım.
- My name is James.
- Benim adım James.
- My name is Irakli.
- Benim adım Irakli'dir.
- My name is Mennad if you don't know who I am.
- Kim olduğumu bilmiyorsanız benim adım Mennad.
- My first name is not Tom.
- Benim ilk adım Tom değil.
- My name isn't Tom anymore.
- Adım artık Tom değil.
- My name is Hase.
- Benim adım Hase.
- I wish they would spell my name correctly.
- Keşke adımı doğru yazsalardı.
- I could hear someone calling my name on the noisy platform.
- Gürültülü platformda birinin adımı seslendiğini duyabildim.
- Written on the blackboard was my name.
- Tahtada yazılı olan benim adımdı.
- My name is Tom and I'll be your server tonight.
- Benim adım Tom ve bu gece sizin garsonunuz olacağım.
- Someone was calling my name.
- Biri adımı çağırıyordu.
- My name is Shu.
- Benim adım Shu.
- I wish my name wasn't Tom.
- Keşke adım Tom olmasaydı.
- My name is Ahmad.
- Benim adım Ahmet.
- My name is of Hebraic origin.
- Benim adım İbrani kökenli.
- I didn't hear Tom calling my name.
- Tom'un adımı seslendiğini duymadım.
- I want people to remember my name after I'm dead.
- Ölümümden sonra insanların benim adımı hatırlamalarını istiyorum.
- My name is Juba.
- Benim adım Juba.
- She crossed my name off the list but not yours.
- Benim adımı listeden sildi ama seninkini silmedi.
- My name is very rare in our country.
- Benim adım ülkemizde çok nadirdir.
- Why is my name circled?
- Neden benim adım daire içine alınmış?
- I would like you to add my name to your mailing list for the course.
- Kurs için mail listenize benim adımı da eklemenizi istiyorum.
- I have no name.
- Benim adım yok.
- Sami doesn't even know my name.
- Sami adımı bile bilmiyor.
- I changed my name to Tom Jackson.
- Adımı Tom Jackson olarak değiştirdim.
- My name is Laurie.
- Benim adım Laurie.
- I don't think I would like to change my name.
- Adımı değiştirmek istediğimi sanmıyorum.
- My name was omitted from the list.
- Benim adım listeden çıkarılmış.
- I changed my name to Tom.
- Adımı Tom olarak değiştirdim.
- Where is my name written?
- Benim adım nerede yazıyor?
- Everybody knows my name.
- Herkes adımı biliyor.
- My brother did it in my name.
- Erkek kardeşim onu benim adıma yaptı.
- My name is Robert Johnson.
- Benim adım Robert Johnson.
- Please don't use my name.
- Lütfen adımı kullanma.
- Did you put my name on the list?
- Adımı listeye yazdın mı?
- My name is Francesco.
- Benim adım Francesco.
- Why is my name circled?
- Adım neden çembere alınmış?
- My name is Ludwig.
- Benim adım Ludwig'tir.
- My name is Andrea.
- Benim adım Andrea.
- My name is Legion; for we are many.
- Benim adım Legion; biz çok olduğumuz için.
- The name of the pianist is known to everybody.
- Piyanistin adı, herkesçe biliniyor.
- He asked me my age, my name, my address, and so forth.
- Yaşımı, adımı, adresimi falan sordu.
- I wish my name wasn't Tom.
- Keşke adım Tom olmasa.
- I would like you to add my name to your mailing list for the course.
- Kurs için posta listenize adımı eklemenizi istiyorum.
- Tom pronounces my name incorrectly.
- Tom adımı yanlış telaffuz ediyor.
Show More (225)
|
4 |
name |
adını vermek |
v. |
|
- She named her puppy as Odin.
- Yavru köpeğine Odin adını verdi.
- Name one NGO which supports that position.
- Bu tutumu destekleyen bir STK'nın adını verin.
- Are you going to name any Member States before the Court of Justice?
- Adalet Divanı önünde herhangi bir Üye Devletin adını verecek misiniz?
- Without naming any countries, I should like to draw attention to some of these shortcomings.
- Herhangi bir ülkenin adını vermeden, bu eksikliklerden bazılarına dikkat çekmek istiyorum.
- Tom named his dog Rex.
- Tom köpeğine Rex adını verdi.
- The couple named their first child Mark.
- Çift ilk çocuklarına Mark adını verdi.
- Tom named his dog Cookie.
- Tom köpeğine Cookie adını verdi.
- They named their son John.
- Oğullarına John adını verdiler.
- I want to name our son Tom.
- Oğlumuza Tom adını vermek istiyorum.
- We named our dog Cookie.
- Biz köpeğimize Cookie adını verdik.
- We named the dog White.
- Köpeğe White adını verdik.
- They named her baby Jane.
- Bebeğe Jane adını vermişler.
- They named the dog Cookie.
- Onlar köpeğe Cookie adını verdi.
- We named the cat Mimi.
- Biz kediye Mimi adını verdik.
- You named your dog Rex, didn't you?
- Köpeğine Rex adını verdin, değil mi?
- I named my dog Rex.
- Köpeğime Rex adını verdim.
- They named the foundling Tom.
- Bulunan çocuğa Tom adını verdiler.
- We named my son after my grandfather.
- Oğluma büyük babamın adını verdik.
- My father named me after his aunt.
- Babam bana halasının adını verdi.
- My brother named his cat Huazi.
- Erkek kardeşim kedisine Huazi adını verdi.
- He named his dog Rex.
- Köpeğine Rex adını verdi.
- I want to name the baby after you.
- Bebeğe senin adını vermek istiyorum.
- She named her daughter Mary.
- O, kızına Mary adını verdi.
- Father named me after his aunt.
- Babam bana teyzesinin adını vermiş.
- They named their cats Tom and Jerry.
- Kedilerine Tom ve Jerry adını verdiler.
- She named her dog Rex.
- Köpeğine Rex adını verdi.
- Tom named his cat Mary.
- Tom kedisine "Mary" adını verdi.
- Tom named his boat after his girlfriend, but then she left him.
- Tom teknesine kız arkadaşının adını verdi, ama sonra kız onu terk etti.
- They named their daughter Helen.
- Kızlarına Helen adını verdiler.
- They named their daughter Helen.
- Onlar kızlarına Helen adını verdiler.
- They named their son John.
- Onlar oğullarına John adını verdiler.
- Sami named his little girl Layla.
- Sami küçük kızına Layla adını verdi.
- They named their dog Cookie.
- Onlar köpeklerine Cookie adını verdiler.
- Mick named the baby Richard.
- Mick bebeğe Richard adını verdi.
- They named the boy after his grandfather.
- Çocuğa büyükbabasının adını verdiler.
- My younger brother named his cat Hanako.
- Küçük erkek kardeşim kedisine Hanako adını verdi.
- Tom named his cat Cookie.
- Tom kedisine Cookie adını verdi.
- She named her daughter Mary.
- Kızına Mary adını verdi.
- She named her dog Rex.
- O, köpeğine Rex adını verdi.
- They named their baby Jane.
- Onlar bebeğe Jane adını verdiler.
- We named our only son after my grandfather.
- Tek oğlumuza büyükbabamın adını verdik.
- They named their cats Tom and Jerry.
- Onlar kedilerine Tom ve Jerry adını verdiler.
- Fadil named his daughter Layla.
- Fadıl kızına Leyla adını verdi.
- He named his puppy Pooch.
- Yavru köpeğine Pooch adını verdi.
- They named their baby Tom.
- Onlar bebeklerine Tom adını verdi.
- We have named our cats Tom and Jerry.
- Kedilerimize Tom ve Jerry adını verdik.
- They named their dog Lucky.
- Köpeklerine Lucky adını verdiler.
- Mifune has named his dog Maggy May.
- Mifunei, köpeğine Maggy May adını verdi.
- I named the kitten Tama.
- Kedi yavrusuna Tama adını verdim.
- Tom named his son John.
- Tom oğluna John adını verdi.
- They named their baby Jane.
- Onlar bebeklerine Jane adını verdiler.
- Maria named her dog Rex.
- Maria köpeğine Rex adını verdi.
- Tom and Mary named their first daughter after Tom's grandmother.
- Tom ve Mary ilk kızlarına Tom'un büyük annesinin adını verdiler.
- Tom and Mary named their son John.
- Tom ve Mary, oğullarına John adını verdiler.
- Blackbeard named his ship the Queen Anne's Revenge.
- Karasakal gemisine Kraliçe Anne'in İntikamı adını vermişti.
- Tom named his squirrel Hazelnut, because it likes hazelnuts.
- Tom sincabına Fındık adını verdi, çünkü fındığı seviyor.
- Tom wanted to name his son John.
- Tom oğluna John adını vermek istedi.
- We plan to name our son Tom.
- Oğlumuza Tom adını vermeyi planlıyoruz.
- Why did you name your dog Cookie?
- Köpeğine neden Cookie adını verdin?
- They named their dog Rex.
- Köpeklerine Rex adını vermişler.
- They named their child Thomas.
- Onlar çocuklarına Thomas adını verdiler.
- They named the ship the Mayflower.
- Gemiye Mayflower adını verdiler.
- My brother named his cat Huazi.
- Kardeşim kedisine Huazi adını verdi.
- They named her Jane.
- Ona Jane adını verdiler.
- We named the dog Pochi.
- Biz köpeğe Pochi adını verdik.
- Mary gave birth to a boy she named Tom.
- Mary, Tom adını verdiği bir erkek çocuk doğurdu.
- He named his dog Rex.
- O, köpeğine Rex adını verdi.
- After ten months of very hard work, sometimes working through the night in an unheated dome, Clyde Tombaugh discovered an object he named Pluto.
- On ay süren ve bazen gece boyunca ısıtmasız bir kubbede devam eden çok sıkı bir çalışmanın ardından Clyde Tombaugh Plüton adını verdiği bir cisim keşfetti.
- Blackbeard named his ship the Queen Anne's Revenge.
- Blackbeard gemisine the Queen Anne's Revenge adını verdi.
- Tom named his puppy Cookie.
- Tom yavru köpeğine Cookie adını verdi.
- We named the dog Tim.
- Köpeğe Tim adını verdik.
- We named the cat Mimi.
- Kediye Mimi adını verdik.
- Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
- Tom ve Mary oğullarına onu dünyaya getiren doktorun adını verdiler.
- We named our only son after my grandfather.
- Tek oğlumuza dedemin adını verdik.
- Father named me Kazunari.
- Babam bana Kazunari adını verdi.
- We named our dog Rex.
- Köpeğimize Rex adını verdik.
- They named the dog Shiro.
- Köpeğe Shiro adını verdiler.
- I'm going to name the baby Tom.
- Bebeğe Tom adını vereceğim.
- They named the dog Cookie.
- Köpeğe Cookie adını verdiler.
- Mary named the baby after her grandmother.
- Mary bebeğe büyükannesinin adını verdi.
- They named their dog Cookie.
- Köpeklerine Cookie adını vermişler.
- They named the child after the grandfather.
- Çocuğa büyükbabasının adını verdiler.
- They named their baby Tom.
- Bebeklerine Tom adını verdiler.
- They named their dog Lucky.
- Onlar köpeklerine Lucky adını verdiler.
Show More (81)
|
5 |
name |
isim vermek |
v. |
|
- The Court, for example, did not name Member States that were negligent.
- Örneğin Mahkeme, ihmali olan Üye Devletlerin isimlerini vermemiştir.
- I will not name them to spare people's blushes.
- İnsanların yüzlerinin kızarmaması için isim vermeyeceğim.
- Unfortunately, the rapporteur does not name the Member States that have failed to meet the MAGP objectives.
- Ne yazık ki raportör, MAGP hedeflerine ulaşmakta başarısız olan Üye Devletlerin isimlerini vermemektedir.
- The others must go, because we do not want to name any more names.
- Diğerleri gitmeli, çünkü daha fazla isim vermek istemiyoruz.
- Why do you refuse to name them?
- Neden isim vermeyi reddediyorsunuz?
- The Court, for example, did not name Member States that were negligent.
- Örneğin Divan, ihmali olan Üye Devletlerin ismini vermemiştir.
- I do not need to name any names to make myself clear.
- Kendimi açıkça ifade etmek için herhangi bir isim vermeme gerek yok.
- What are you going to name your doll?
- Oyuncak bebeğinize ne isim vereceksiniz?
- What are you going to name your doll?
- Oyuncak bebeğine ne isim vereceksin?
- Do you have any good ideas on what I should name my horse?
- Atıma ne isim vermem gerektiği üzerine iyi fikirleriniz var mı?
- What are you going to name your baby?
- Bebeğine ne isim vereceksin?
- Why don't we name the dog Cookie?
- Neden köpeğe Cookie ismini vermiyoruz?
Show More (9)
|
6 |
name |
adını koymak |
v. |
|
- We had this in mind when we named our group.
- Grubumuzun adını koyarken aklımızda bu vardı.
- He named his son John after his own father.
- Oğluna babasının John adını koydu.
- I can't believe Tom named his kid after you.
- Tom'un çocuğuna senin adını koyduğuna inanamıyorum.
- Tom named his cat Mary.
- Tom kedisine Mary adını koydu.
- They named the dog Shiro.
- Köpeğe Shiro adını koydular.
- We named the boat the Half Moon.
- Tekneye Yarım Ay adını koyduk.
Show More (3)
|
7 |
name |
saymak |
v. |
|
- I could name to you several good acquaintances of mine who fall into this category.
- Bu kategoriye giren birkaç iyi tanıdığımı size sayabilirim.
- Can you name all the islands?
- Bütün adaları sayabilir misin?
- Name the rivers in Arkansas .
- Arkansas'taki nehirleri sayınız.
Show More (0)
|
8 |
name |
ismini koymak |
v. |
|
- Tom named his dog Cookie.
- Tom, köpeğine Cookie ismini koydu.
- Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
- Tom ve Mary oğullarına, onu doğurtan doktorun ismini koydular.
- She named all the flowers in the garden.
- O, bahçedeki bütün çiçeklere isim koydu.
Show More (0)
|
9 |
name |
lakap takmak |
v. |
|
- From now on we will name you shorty.
- Şu andan itibaren sana bücür lakabını takıyoruz.
Show More (-2)
|
10 |
name |
ün |
n. |
|
- The shop has made a name for the best cakes over the years.
- Bu dükkan yıllar içinde birbirinden güzel pastalarıyla ün yapmıştır.
Show More (-2)
|
11 |
name |
tayin etmek |
v. |
|
- He was named to the head Labour Department.
- Çalışma Bakanlığı'nın başına tayin edildi.
Show More (-2)
|
12 |
name |
nam |
n. |
|
- Shakespeare made a name for his poems and plays.
- Shakespeare şiirleri ve oyunlarıyla nam saldı.
Show More (-2)
|
13 |
name |
ünlü isim |
n. |
|
- The band is one of the pop-music names in today's music industry.
- Grup, günümüz müzik endüstrisinin ünlü pop-müzik isimlerinden biri.
Show More (-2)
|
14 |
name |
isim koymak |
v. |
|
- My wife's mother named our daughter.
- Kızımızın ismini eşimin annesi koydu.
Show More (-2)
|
15 |
name |
demek |
v. |
|
- From now on we will name you shorty.
- Şu andan itibaren sana bücür diyeceğiz.
Show More (-2)
|
16 |
name |
isimlendirmek |
v. |
|
- I name some of them and I pose a number of specific questions relating to them.
- Bunlardan bazılarını isimlendiriyorum ve bunlarla ilgili birkaç özel soru soruyorum.
Show More (-2)
|
17 |
name |
adlandırmak |
v. |
|
- Different languages don't just name things differently; they also see things from entirely different perspectives.
- Farklı diller sadece şeyleri farklı adlandırmaz; aynı zamanda olaylara tamamen farklı perspektiflerden bakarlar.
Show More (-2)
|
18 |
name |
ad koymak |
v. |
|
- Do you have any good ideas on what I should name my horse?
- Atıma ne ad koymam gerektiği konusunda iyi bir fikriniz var mı?
Show More (-2)
|
19 |
name |
seçmek |
v. |
|
- They named Bill Clinton as their candidate for president.
- Başkan adayı olarak Bill Clinton'ı seçtiler.
Show More (-2)
|