name - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
name ad n.
  • I know her but I can't remember her name.
  • Onu tanıyorum ama adını hatırlayamıyorum.
  • On certain sides, the official name of the FYROM is not used correctly.
  • Bazı taraflarda FYROM'un resmi adı doğru kullanılmamaktadır.
  • They do not want a war against Iraq in their name.
  • Kendi adlarına Irak'a karşı bir savaş istemiyorlar.
Show More (1072)
name isim n.
  • Do you know the name of his owner?
  • Sahibinin ismini biliyor musunuz?
  • The name of the river comes from a Greek god.
  • Nehrin adı bir Yunan tanrısından geliyor.
  • I have not named the guilty parties in my speech because now is the time to seek peace.
  • Konuşmamda suçlu tarafların isimlerini vermedim çünkü şimdi barışı arama zamanıdır.
Show More (575)
name adı expr.
  • My name has been added to Amendment No 23.
  • 23 No.lu Değişikliğe benim adım da eklenmiştir.
  • My name is Savary, as derived from the words 'safe' and 'save'.
  • Benim adım, "güvenli" ve "kurtarmak" kelimelerinden türeyen Savary'dir.
  • The three reports that bear my name are closely linked.
  • Benim adımı taşıyan üç rapor birbiriyle yakından bağlantılıdır.
Show More (225)
name adını vermek v.
  • She named her puppy as Odin.
  • Yavru köpeğine Odin adını verdi.
  • Name one NGO which supports that position.
  • Bu tutumu destekleyen bir STK'nın adını verin.
  • Are you going to name any Member States before the Court of Justice?
  • Adalet Divanı önünde herhangi bir Üye Devletin adını verecek misiniz?
Show More (81)
name isim vermek v.
  • The Court, for example, did not name Member States that were negligent.
  • Örneğin Mahkeme, ihmali olan Üye Devletlerin isimlerini vermemiştir.
  • I will not name them to spare people's blushes.
  • İnsanların yüzlerinin kızarmaması için isim vermeyeceğim.
  • Unfortunately, the rapporteur does not name the Member States that have failed to meet the MAGP objectives.
  • Ne yazık ki raportör, MAGP hedeflerine ulaşmakta başarısız olan Üye Devletlerin isimlerini vermemektedir.
Show More (9)
name adını koymak v.
  • We had this in mind when we named our group.
  • Grubumuzun adını koyarken aklımızda bu vardı.
  • He named his son John after his own father.
  • Oğluna babasının John adını koydu.
  • I can't believe Tom named his kid after you.
  • Tom'un çocuğuna senin adını koyduğuna inanamıyorum.
Show More (3)
name saymak v.
  • I could name to you several good acquaintances of mine who fall into this category.
  • Bu kategoriye giren birkaç iyi tanıdığımı size sayabilirim.
  • Can you name all the islands?
  • Bütün adaları sayabilir misin?
  • Name the rivers in Arkansas .
  • Arkansas'taki nehirleri sayınız.
Show More (0)
name ismini koymak v.
  • Tom named his dog Cookie.
  • Tom, köpeğine Cookie ismini koydu.
  • Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
  • Tom ve Mary oğullarına, onu doğurtan doktorun ismini koydular.
  • She named all the flowers in the garden.
  • O, bahçedeki bütün çiçeklere isim koydu.
Show More (0)
name lakap takmak v.
  • From now on we will name you shorty.
  • Şu andan itibaren sana bücür lakabını takıyoruz.
Show More (-2)
name ün n.
  • The shop has made a name for the best cakes over the years.
  • Bu dükkan yıllar içinde birbirinden güzel pastalarıyla ün yapmıştır.
Show More (-2)
name tayin etmek v.
  • He was named to the head Labour Department.
  • Çalışma Bakanlığı'nın başına tayin edildi.
Show More (-2)
name nam n.
  • Shakespeare made a name for his poems and plays.
  • Shakespeare şiirleri ve oyunlarıyla nam saldı.
Show More (-2)
name ünlü isim n.
  • The band is one of the pop-music names in today's music industry.
  • Grup, günümüz müzik endüstrisinin ünlü pop-müzik isimlerinden biri.
Show More (-2)
name isim koymak v.
  • My wife's mother named our daughter.
  • Kızımızın ismini eşimin annesi koydu.
Show More (-2)
name demek v.
  • From now on we will name you shorty.
  • Şu andan itibaren sana bücür diyeceğiz.
Show More (-2)
name isimlendirmek v.
  • I name some of them and I pose a number of specific questions relating to them.
  • Bunlardan bazılarını isimlendiriyorum ve bunlarla ilgili birkaç özel soru soruyorum.
Show More (-2)
name adlandırmak v.
  • Different languages don't just name things differently; they also see things from entirely different perspectives.
  • Farklı diller sadece şeyleri farklı adlandırmaz; aynı zamanda olaylara tamamen farklı perspektiflerden bakarlar.
Show More (-2)
name ad koymak v.
  • Do you have any good ideas on what I should name my horse?
  • Atıma ne ad koymam gerektiği konusunda iyi bir fikriniz var mı?
Show More (-2)
name seçmek v.
  • They named Bill Clinton as their candidate for president.
  • Başkan adayı olarak Bill Clinton'ı seçtiler.
Show More (-2)