| 1 |
notes |
not |
n. |
|
- I have translated her Portuguese notes off the cuff, so I hope I shall be clear.
- Portekizce notlarını bir çırpıda tercüme ettim, umarım anlaşılır olabilirim.
- The public at large must gain access to those notes.
- Kamuoyu bu notlara erişebilmelidir.
- I am speaking here from her own proposal and notes.
- Ben burada kendi teklif ve notlarından bahsediyorum.
- After all, citizens will then know from their own experience what the notes, obtained from a reliable source, look like.
- Sonuçta, vatandaşlar güvenilir bir kaynaktan elde edilen notların neye benzediğini kendi deneyimlerinden bileceklerdir.
- I have translated her Portuguese notes off the cuff, so I hope I shall be clear.
- Portekizce notlarını tercüme ettim, umarım anlaşılır olur.
- She forges sick notes and intercepts letters, although she says not.
- Hasta notlarında sahtecilik yapıyor ve mektuplara el koyuyor, her ne kadar yapmadığını söylese de.
- This guy's always putting these notes on people's doors.
- Bu adam her zaman bu notları insanların kapısına asıyor.
- She forges sick notes and intercepts letters, although she says not.
- Öyle olmadığını söylemesine rağmen sahte hastalık notları yazıyor ve mektuplara el koyuyor.
- Where have you put my notes?
- Notlarımı nereye koydun?
- The speaker referred to his notes every few minutes.
- Konuşmacı birkaç dakikada bir notlarına atıfta bulundu.
- I need to go over my notes.
- Notlarımın üzerinden geçmeliyim.
- Can I borrow your history notes?
- Tarih notlarını ödünç alabilir miyim?
- Could you let me see your notes?
- Notlarına bakmama izin verir misin?
- The speaker sometimes referred to his notes.
- Konuşmacı, bazen notlarına başvurdu.
- She took copious notes.
- Bolca not aldı.
- Tom put his notes back into his briefcase.
- Tom notlarını evrak çantasına geri koydu.
- Don't send me notes anymore.
- Bana artık not yollama.
- Tom looked at his notes.
- Tom notlarına baktı.
- Could you lend me your sociology notes?
- Sosyoloji notlarını bana ödünç verebilir misin?
- I've been going over Tom's notes.
- Tom'un notlarını gözden geçiriyordum.
- Visual learners are often helped by visual representations in their own notes.
- Görsel öğrenenlere genellikle kendi notlarındaki görsel temsiller yardımcı olur.
- This textbook has a lot of notes.
- Bu ders kitabında çok fazla not var.
- Tom is looking through his notes.
- Tom notlarına bakıyor.
- Let me see your notes.
- Notlarınızı göreyim.
- Tom checked his notes.
- Tom notlarını kontrol etti.
- The speaker referred to his notes every few minutes.
- Konuşmacı, her beş dakikada bir notlarına başvurdu.
- I looked at my notes.
- Ben notlarıma baktım.
- Stop begging for class notes.
- Ders notları için yalvarmayı bırak.
- I was going to run over the notes one last time, but there wasn't time.
- Notların üzerinden son bir kez daha geçecektim ama zaman yoktu.
- Are these Tom's notes?
- Bunlar Tom'un notları mı?
- Don't forget to spend a little time looking over your notes before the exam.
- Sınavda önce notlarını gözden geçirmek için biraz zaman harcamayı unutma.
- He started leaving love notes on her desk.
- Masasına aşk notları bırakmaya başladı.
- Tom reviewed his notes.
- Tom notlarını gözden geçirdi.
- Could you lend me your sociology notes?
- Sosyoloji notlarını bana ödünç olarak verebilir misin?
- Tom put his notes back into his briefcase.
- Tom notlarını çantasına geri koydu.
- She took copious notes.
- O bol bol not aldı.
- I've been going through Tom's notes.
- Tom'un notlarını gözden geçiriyorum.
- Tom is looking through his notes.
- Tom notlarına göz atıyor.
- I need to look at my notes.
- Notlarıma bakmam gerek.
- Tom kept good notes.
- Tom iyi not tutmuş.
- Look at the notes on page 10.
- Sayfa 10'daki notlara bakın.
- Can I copy your notes?
- Notlarını kopyalayabilir miyim?
- I looked at my notes.
- Notlarıma baktım.
- I need to look at my notes.
- Notlarıma bakmalıyım.
- Don't throw away your notes.
- Notlarınızı atmayın.
- The speaker sometimes referred to his notes.
- Konuşmacı arada notlarına atıfta bulundu.
- The teacher saw them passing notes.
- Öğretmen onları not verirken görmüş.
- I'm just finishing off some notes quickly.
- Bazı notları hızlıca bitiriyorum.
- Tom asked Mary if he could copy her notes.
- Tom, Mary'ye notlarını kopyalayıp kopyalayamayacağını sordu.
- Tom is studying his notes.
- Tom notlarına çalışıyor.
- Could I borrow your notes?
- Notlarınızı ödünç alabilir miyim?
- Could you let me see your notes?
- Notlarınıza bakmama izin verir misiniz?
- Don't throw away your notes.
- Notlarını atma.
- I compared notes with Tom.
- Tom ile notlarımı karşılaştırdım.
- The speaker occasionally referred to his notes.
- Konuşmacı, ara sıra notlarına başvurdu.
- The speaker occasionally referred to his notes.
- Konuşmacı ara sıra notlarına atıfta bulundu.
- I've been going through Tom's notes.
- Tom'un notlarını gözden geçiriyordum.
- Tom took copious notes.
- Tom bolca not aldı.
- Can I borrow your history notes?
- Tarih notlarınızı ödünç alabilir miyim?
- Don't forget to spend a little time looking over your notes before the exam.
- Sınavdan önce notlarınızı gözden geçirmek için biraz zaman ayırmayı unutmayın.
- Stop begging for class notes.
- Not dilenme artık.
- Could I borrow your notes?
- Ben senin notlarını ödünç alabilir miyim?
- Don't send me notes anymore.
- Artık bana not gönderme.
- Don't send me notes anymore.
- Bana artık not yollamayın.
Show More (62)
|
| 2 |
notes |
notlar |
n. |
|
- We have taken very good note and this should not happen again.
- Çok iyi notlar aldık ve bunun bir daha yaşanmaması gerekiyor.
- Here there's space for pens, notes and pictures.
- Burada kalemler, notlar ve resimler için yer var.
- Here there's space for pens, notes and pictures.
- Burada kalemler, notlar ve resimler için alan var.
- Here there's space for pens, notes and pictures.
- Burada kalemler, notlar ve resimler için alan vardır.
- Tom always takes good notes.
- Tom her zaman iyi notlar alır.
- You should take notes.
- Notlar almalısın.
- Tom took notes, didn't he?
- Tom notlar aldı, değil mi?
- He always takes notes.
- O her zaman notlar alır.
- Tom kept good notes.
- Tom iyi notlar tuttu.
- Tom took notes during the meeting.
- Tom toplantı sırasında notlar aldı.
- Do you still have the notes I gave you?
- Sana verdiğim notlar hala sende mi?
- Taking notes at each meeting is one of the official duties.
- Her toplantıda notlar almak resmi görevlerden biridir.
- Do you still have the notes I gave you?
- Sana verdiğim notlar hâlâ sende mi?
- The woman is taking notes.
- Kadın, notlar alıyor.
- You're going to want to take some notes.
- Bazı notlar almak isteyeceksin.
- Tom took notes during class.
- Tom, ders sırasında notlar aldı.
- Are you taking notes?
- Notlar alıyor musunuz?
- I've looked through your report and made some notes on it.
- Raporuna göz attım ve onun üstüne bazı notlar aldım.
- Tom was writing cryptic notes in a cipher.
- Tom şifreli notlar yazıyordu.
- You should make notes.
- Notlar tutmalısın.
- Keep notes.
- Notlar tutun.
- Kate took careful notes on the history lecture.
- Kate, tarih dersinde dikkatli notlar aldı.
- I take notes in French.
- Fransızca notlar alırım.
- The notes are at the bottom of the page.
- Notlar sayfanın altında.
- I've looked through your report and made some notes on it.
- Raporunuzu inceledim ve üzerine bazı notlar aldım.
- I take notes in French.
- Fransızca notlar aldım.
Show More (23)
|
| 3 |
notes |
kağıt paralar |
n. |
|
- Tom opened his safe, took out a wad of notes and handed them to Mary.
- Tom kasasını açtı, bir tomar kağıt para çıkardı ve onları Mary'ye uzattı.
Show More (-2)
|
