novelty - English Turkish Sentences
English Turkish
novelty yenilik n.
  • She soon discovered the novelty of married life was only temporary.
  • Çok geçmeden evlilik yaşantısının yeniliğinin geçici olduğunu keşfetti.
  • I am simply offering a political judgement of no great novelty or sagacity.
  • Ben sadece büyük bir yenilik ya da bilgelik içermeyen siyasi bir yargıda bulunuyorum.
  • A novelty wears off in time.
  • Bir yenilik zamanla eskir.
Show More (4)
novelty yeni çıkmış ürün n.
  • This tropical fruit is a great novelty in the USA market.
  • Bu tropikal meyve ABD pazarında çok yeni çıkmış bir ürün.
Show More (-2)
novelty incik boncuk n.
  • You can buy him a present from the novelties shop.
  • İncik boncuk dükkanından ona bir hediye alabilirsin.
Show More (-2)