on time - English Turkish Sentences
English Turkish
on time zamanında adv.
  • In every instance so far, the European Parliament has delivered on time.
  • Avrupa Parlamentosu bugüne kadarki her örnekte görevini zamanında yerine getirmiştir.
  • Secondly, I note your statement that this procedure will start on time on 3 December.
  • İkinci olara, bu prosedürün 3 Aralık tarihinde zamanında başlayacağına dair beyanınızı not ediyorum.
  • It must now show a similar determination in those sectors where the obligations have not been met on time.
  • Şimdi yükümlülüklerin zamanında yerine getirilmediği sektörlerde de benzer bir kararlılık göstermelidir.
Show More (718)
on time vaktinde adv.
  • I am very glad that you are being very tolerant on time this morning.
  • Bu sabah vaktinde çok hoşgörülü olmanıza çok sevindim.
  • I'll be on time.
  • Vaktinde gelirim.
  • Tom said that Mary would be on time.
  • Tom, Mary'nin vaktinde geleceğini söyledi.
Show More (58)
on time tam zamanında adv.
  • The plane took off exactly on time.
  • Uçak tam zamanında kalktı.
  • The train left the station on time.
  • Tren istasyondan tam zamanında ayrıldı.
  • The other night I was extremely on time!
  • Geçen gece tam zamanında geldim!
Show More (9)