page - English Turkish Sentences
English Turkish
page sayfa n.
  • I think we have lost the page.
  • Sanırım sayfayı kaybettik.
  • You can read the real numbers of ships per Member State on page 49 of the resource management regulation, Sir.
  • Üye Devlet başına düşen gerçek gemi sayılarını kaynak yönetimi yönetmeliğinin 49. sayfasında okuyabilirsiniz efendim.
  • This courageous stance turns a new page in the construction of Europe.
  • Bu cesur duruş Avrupa'nın inşasında yeni bir sayfa açıyor.
Show More (289)
page çağırmak v.
  • I'll page Tom.
  • Tom'u çağıracağım.
  • Can you page someone for me?
  • Benim için birini çağırabilir misin?
  • I'd like to page someone.
  • Birini çağırtmak istiyorum.
Show More (0)
page komi n.
  • The princess disguised herself as a page.
  • Prenses bir komi olarak kılık değiştirdi.
  • The princess disguised herself as a page.
  • Prenses kendini bir komi olarak gizledi.
Show More (-1)