|
- Women have, to a larger extent, lower paid jobs, part-time work and a lower level of employment.
- Kadınlar büyük ölçüde daha düşük ücretli işlerde yarı zamanlı işlerde ve daha düşük istihdam düzeylerinde çalışmaktadır.
- Furthermore, three-quarters of our farm workers are part-time and require supplements to their incomes.
- Ayrıca tarım işçilerimizin dörtte üçü yarı zamanlı çalışmakta ve gelirlerine takviye yapılması gerekmektedir.
- We now have the evidence and the opposite is the case, because part-time work has come to be seen as a positive option.
- Artık elimizde kanıtlar var ve durum tam tersi, çünkü yarı zamanlı çalışma olumlu bir seçenek olarak görülmeye başlandı.
- It is also known as part-time work.
- Yarı zamanlı çalışma olarak da bilinir.
- This issue has already arisen in conjunction with the Part-time work Directive.
- Bu konu zaten Yarı Zamanlı Çalışma Direktifi ile bağlantılı olarak ortaya çıkmıştır.
- In addition, we find that part-time workers are dealt with differently in different Member States.
- Ayrıca yarı zamanlı çalışanların farklı Üye Devletlerde farklı muamele gördüğünü tespit ettik.
- This issue has already arisen in conjunction with the Part-time work Directive.
- Bu konu, Yarı Zamanlı Çalışma Direktifi ile bağlantılı olarak zaten ortaya çıkmıştır.
- Tom's part-time job is delivering pizzas.
- Tom'un yarı zamanlı işi pizza dağıtmak.
- Part-time workers play an important role in the development of the economy.
- Yarı zamanlı çalışanlar, ekonominin gelişmesinde önemli bir rol oynuyor.
- I have to find a part-time job.
- Yarı zamanlı bir iş bulmalıyım.
- Ask Tom if he's willing to work part-time.
- Tom'a yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sor.
- Ask Tom if he's willing to work part-time.
- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sor.
- Do you have a part-time job?
- Yarı zamanlı bir işin var mı?
- I found a part-time job.
- Yarı zamanlı bir iş buldum.
- Kathy got a part-time job so that she could study at college.
- Kathy üniversitede okuyabilmek için yarı zamanlı bir iş buldu.
- Ask Tom if he's willing to work part-time.
- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sorun.
- Many students are looking for part-time jobs.
- Birçok öğrenci yarı zamanlı iş arıyor.
- I think you have to look for a part-time job.
- Bence yarı zamanlı bir iş aramalısın.
- I've been working part-time as a waiter since October.
- Ekim ayından bu yana yarı zamanlı garson olarak çalışıyorum.
- Do you have a part-time job?
- Yarı zamanlı işiniz var mı?
- I'll have to find a part-time job.
- Yarı zamanlı bir iş bulmam gerekecek.
- Tom got a part-time job to help pay for his tuition.
- Tom okul masraflarını karşılayabilmek için yarı zamanlı bir işe girdi.
- I think a part-time job is a good experience.
- Bence yarı zamanlı bir iş iyi bir deneyimdir.
- Tom is a high school history teacher and a part-time harmonica player in a blues band.
- Tom lisede tarih öğretmeni ve bir blues grubunda yarı zamanlı mızıka çalıyor.
- I'd rather have a full-time job than a part-time one.
- Yarı zamanlı bir işim olacağına tam zamanlı bir işim olmasını tercih ederim.
- I think you need to find yourself a part-time job.
- Bence kendine yarı zamanlı bir iş bulmalısın.
- Tom was a part-time carpenter while he was in college.
- Tom üniversitedeyken yarı zamanlı marangozluk yapıyordu.
- Mary waitressed part-time.
- Mary yarı zamanlı garsonluk yapıyor.
- Tom is just a part-time worker.
- Tom sadece yarı zamanlı bir işçi.
- Tom wants to get a part-time job.
- Tom yarı zamanlı bir iş bulmak istiyor.
- I decided that I would quit my part-time job.
- Yarı zamanlı işimi bırakmaya karar verdim.
- Tom works part-time at a supermarket.
- Tom bir süpermarkette yarı zamanlı çalışıyor.
- A lot of their time is spent on part-time jobs.
- Zamanlarının çoğunu yarı zamanlı işlerde geçiriyorlar.
- The first thing I want to do tomorrow is to find a good part-time job.
- Yarın yapmak istediğim ilk şey iyi bir yarı zamanlı iş bulmak.
- She met Tom while working part-time on the ranch.
- Çiftlikte yarı zamanlı çalışırken Tom'la tanıştı.
- A part-time job is convenient for housewives.
- Yarı zamanlı bir iş ev kadınları için uygundur.
- I had a part-time job as a hotel maid, but I didn't like it very much.
- Otel hizmetçisi olarak yarı zamanlı bir işim vardı ama pek sevmiyordum.
- I only work part-time.
- Ben sadece yarı zamanlı çalışıyorum.
- Tom met Mary on the way home from where he worked part-time after school.
- Tom okuldan sonra yarı zamanlı çalıştığı yerden eve giderken Mary ile karşılaştı.
- A part-time job is suitable for housewives.
- Yarı zamanlı bir iş ev hanımları için uygundur.
- She got a part-time job so that she could study at college.
- Üniversitede okuyabilmek için yarı zamanlı bir işe girdi.
- Tom wanted to get a part-time job.
- Tom yarı zamanlı bir iş bulmak istedi.
- Mary waitressed part-time.
- Mary yarı zamanlı garsonluk yaptı.
- I think you have to look for a part-time job.
- Bence yarı zamanlı bir iş aramak zorundasın.
- Tom has a part-time job after school.
- Tom'un okuldan sonra gittiği yarı zamanlı bir işi var.
- I have a part-time job at a drugstore.
- Bir eczanede yarı zamanlı bir işim var.
- I work part-time.
- Ben yarı zamanlı çalışıyorum.
- What kind of part-time job should I get?
- Ne tür bir yarı zamanlı iş bulmalıyım?
- I'd rather have a full-time job than a part-time one.
- Yarı zamanlı bir iş yerine tam zamanlı bir işim olmasını tercih ederim.
- Kathy got a part-time job so that she could study at college.
- Kathy üniversitede okuyabilmek için yarı zamanlı bir işe girdi.
- I am a part-time photographer.
- Yarı zamanlı bir fotoğrafçıyım.
- Tom works part-time as a bartender.
- Tom barmen olarak yarı zamanlı çalışıyor.
- Tom is a part-time carpenter.
- Tom yarı zamanlı bir marangoz.
- Tom worked part-time.
- Tom yarı zamanlı çalıştı.
- Tom works part-time.
- Tom yarı zamanlı çalışıyor.
- Working part-time at a supermarket, I found that some customers were polite whereas others weren't.
- Bir süpermarkette yarı zamanlı çalışırken, bazı müşterilerin kibar olduğunu, bazılarının ise olmadığını gördüm.
- Many students are looking for part-time jobs.
- Çok sayıda öğrenci yarı zamanlı işler arıyor.
- She insisted on applying for a part-time job.
- Yarı zamanlı bir işe başvurmak için ısrar etti.
- Tom works part-time as a limousine driver.
- Tom limuzin şoförü olarak yarı zamanlı çalışıyor.
- Tom found a part-time job near his home.
- Tom evinin yakınında yarı zamanlı bir iş buldu.
- Could I work part-time?
- Yarı zamanlı çalışabilir miyim?
- Tom met Mary on the way home from where he worked part-time after school.
- Tom okuldan sonra yarı zamanlı çalıştığı yerden eve dönerken Mary ile tanıştı.
- I'd like to get part-time work in the cafeteria.
- Kafeteryada yarı zamanlı çalışmak istiyorum.
- Mary has been dating a part-time janitor.
- Mary yarı zamanlı bir hademeyle çıkıyordu.
- Tom was working part-time.
- Tom yarı zamanlı çalışıyordu.
- I have a part-time job.
- Yarı zamanlı bir işim var.
- A part-time job is suitable for housewives.
- Bir yarı zamanlı iş ev hanımları için uygundur.
- I think you need to find yourself a part-time job.
- Kendine yarı zamanlı bir iş bulman gerektiğini düşünüyorum.
- I only work part-time.
- Ben sadece yarı zamanlı çalışırım.
- After the birth of your child, you should make your work part-time.
- Çocuğunuz doğduktan sonra işinizi yarı zamanlı yapmalısınız.
- Mary took a part-time job at the public library.
- Mary halk kütüphanesinde yarı zamanlı bir işe girdi.
- I have a part-time job working as a Santa at the mall.
- Alışveriş merkezinde Noel Baba olarak yarı zamanlı bir işim var.
- Tom worked part-time.
- Tom yarı zamanlı çalışıyor.
- A part-time job is convenient for housewives.
- Yarı zamanlı bir iş ev hanımları için uygundur.
- Layla was a part-time beautician.
- Leyla yarı zamanlı bir güzellik uzmanıydı.
- Tom is a part-time guard.
- Tom yarı zamanlı bir bekçi.
- Tom got a part-time job as gardener.
- Tom bahçıvan olarak yarı zamanlı bir iş buldu.
- Tom has a part-time job.
- Tom'un yarı zamanlı bir işi var.
- Tom works part-time after school.
- Tom okuldan sonra yarı zamanlı çalışıyor.
- I got a part-time job at a gas station.
- Bir benzin istasyonunda yarı zamanlı bir iş buldum.
- Tom is a part-time carpenter.
- Tom yarı zamanlı bir marangozdur.
- I've been working part-time as a waiter since October.
- Ekim ayından beri yarı zamanlı garson olarak çalışıyorum.
- You can make up to 80,000 yen a month in that part-time job.
- Bu yarı zamanlı işten ayda 80.000 yen kazanabilirsiniz.
- He was forced to work part-time to study abroad.
- Yurtdışında okumak için yarı zamanlı çalışmak zorunda kaldı.
- I work part-time.
- Yarı zamanlı çalışıyorum.
- Tom is working part-time.
- Tom yarı zamanlı çalışıyor.
- Tom has a part-time job at a burger joint.
- Tom'un bir hamburgercide yarı zamanlı bir işi var.
- Mary works part-time as a nurse.
- Mary yarı zamanlı hemşire olarak çalışıyor.
- Harry works part-time at the local supermarket.
- Harry yerel bir süpermarkette yarı zamanlı olarak çalışıyor.
- Harry works part-time at the local supermarket.
- Harry yerel bir süpermarkette yarı zamanlı çalışır.
- I know you're working part-time.
- Yarı zamanlı çalıştığını biliyorum.
- Tom is a part-time carpenter.
- Tom, yarı zamanlı bir marangoz.
- I've been working part-time as a waiter since October.
- Ekimden beri yarı zamanlı garson olarak çalışıyorum.
- I got a part-time job as a bartender at the same bar where Tom sings.
- Tom'un şarkı söylediği barda barmen olarak yarı zamanlı bir iş buldum.
- A lot of students do part-time jobs.
- Birçok öğrenci yarı zamanlı işlerde çalışıyor.
- Do you like your part-time job?
- Yarı zamanlı işini seviyor musun?
- Tom got a part-time job as gardener.
- Tom'un bahçıvan olarak yarı zamanlı işi var.
- Tom isn't working part-time.
- Tom yarı zamanlı çalışmıyor.
- I'm looking for a part-time job.
- Yarı zamanlı bir iş arıyorum.
- Are you now working part-time or full-time?
- Şimdi yarı zamanlı mı yoksa tam zamanlı mı çalışıyorsun?
- I've been working part-time as a waiter since October.
- Ekim ayından beri yarı zamanlı bir garson olarak çalışıyorum.
Show More (98)
|