|
- Passengers must know in advance and be able to compare the conditions that the transport offers them.
- Yolcular, taşımacılığın kendilerine sunduğu koşulları önceden bilmeli ve karşılaştırabilmelidir.
- It is difficult for passengers to accept being denied boarding.
- Yolcuların uçağa alınmamayı kabul etmesi zordur.
- This creates unjustified risks, including for airports in the EU at which passengers board these planes.
- Bu durum, yolcuların bu uçaklara bindiği AB'deki havaalanları da dahil olmak üzere haksız riskler yaratmaktadır.
- It is that, in future, passengers will have greater legal certainty.
- Bu, gelecekte yolcuların daha fazla yasal kesinliğe sahip olacağıdır.
- Passengers have a right to fewer delays and to even greater flight safety.
- Yolcular daha az gecikme ve daha fazla uçuş güvenliği hakkına sahiptir.
- During the purchase of tickets, passengers must be made aware of the fact that this data is required.
- Bilet alımı sırasında yolcular bu verilerin gerekli olduğu konusunda bilgilendirilmelidir.
- The liberalisation of air transport has brought countless advantages for passengers.
- Hava taşımacılığının serbestleştirilmesi yolcular için sayısız avantaj getirmiştir.
- Passengers will thank us for it.
- Yolcular bunun için bize teşekkür edecek.
- Lastly, our proposal will grant all of these rights to passengers flying on both scheduled and charter flights.
- Son olarak teklifimiz tüm bu hakları hem tarifeli hem de charter uçuşlarda uçan yolculara tanıyacaktır.
- As far as aeronautics is concerned, I am glad that there will be some attention to the health of passengers.
- Havacılıkla ilgili olarak, yolcuların sağlığına biraz dikkat edilecek olmasından memnuniyet duyuyorum.
- The practical difficulties will be a matter for the Lithuanian border authorities and the passengers themselves.
- Uygulamadaki zorluklar Litvanya sınır makamlarının ve yolcuların kendi meselesi olacaktır.
- These will help to guarantee the safety of passengers and the efficient management of these companies.
- Bunlar yolcuların güvenliğini ve bu şirketlerin etkin yönetimini garanti altına almaya yardımcı olacaktır.
- It would not be fair to treat passengers differently when they have to face similar difficulties.
- Benzer zorluklarla karşılaşan yolculara farklı muamele etmek adil olmayacaktır.
- We cannot deny that the issue of developing deep-vein thrombosis is not a serious concern for air passengers.
- Derin ven trombozu geliştirme konusunun uçak yolcuları için ciddi bir endişe kaynağı olmadığını inkar edemeyiz.
- Throughout Europe passengers are complaining about the deteriorating quality of public transport.
- Avrupa genelinde yolcular toplu taşıma araçlarının kalitesinin düşmesinden şikayetçi.
- Passengers arriving from South-East Asia are allowed to just pass straight through.
- Güneydoğu Asya'dan gelen yolcuların doğrudan geçmesine izin verilmektedir.
- A large proportion of these accidents is caused by vehicles carrying passengers or heavy goods.
- Bu kazaların büyük bir bölümüne yolcu ya da ağır yük taşıyan araçlar neden olmaktadır.
- Passengers on package holidays will therefore benefit in the same way as those who only buy a plane ticket.
- Bu nedenle paket tatil yapan yolcular, sadece uçak bileti alan yolcularla aynı şekilde yararlanacaktır.
- Throughout Europe passengers are complaining about the deteriorating quality of public transport.
- Avrupa genelinde yolcular toplu taşıma araçlarının kalitesinin düşmesinden şikâyetçi.
- This is because the environmental and social costs are not passed on to the passengers.
- Bunun nedeni, çevresel ve sosyal maliyetlerin yolculara yansıtılmamasıdır.
- With regard to passengers, I would urge caution.
- Yolcularla ilgili olarak, dikkatli olunmasını tavsiye ediyorum.
- Yet lives are still being needlessly lost because those rules do not apply to coach passengers.
- Yine de bu kurallar otobüs yolcularına uygulanmadığı için hayatlar gereksiz yere kaybediliyor.
- Firstly, I consider it essential that passengers should be informed in good time.
- Öncelikle yolcuların zamanında bilgilendirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum.
- This should not mean, however, that passengers are treated like herds of animals.
- Ancak bu, yolculara hayvan sürüsü muamelesi yapılması anlamına gelmemelidir.
- What matters is the increased safety of people in aircraft, both passengers and crew.
- Önemli olan, hem yolcular hem de mürettebat olmak üzere uçaktaki insanların güvenliğinin artırılmasıdır.
- But this is of course not only about the airlines; it is also and above all about the passengers.
- Ancak bu elbette sadece havayollarıyla ilgili değil; aynı zamanda ve her şeyden önce yolcularla ilgili.
- Passengers arriving from South-East Asia are allowed to just pass straight through.
- Güneydoğu Asya'dan gelen yolcuların doğrudan geçmesine izin veriliyor.
- There were more than 260 passengers and crew members on board.
- Uçakta 260'tan fazla yolcu ve mürettebat vardı.
- It is true to say that in the past the airlines have been woefully neglecting passengers' health.
- Geçmişte havayolu şirketlerinin yolcuların sağlığını ne yazık ki ihmal ettiğini söylemek doğru olur.
- It is, unfortunately, only next summer that this good news for passengers will be for real.
- Ne yazık ki yolcular için bu iyi haber ancak önümüzdeki yaz gerçek olacak.
- A balance first of all between passengers' rights and a flexible service.
- Her şeyden önce yolcu hakları ile esnek bir hizmet arasında bir denge.
- Prior to the terrorism in New York, it was a star performer in the airline industry, carrying 1.1 million passengers.
- New York'taki terörizmden önce, 1,1 milyon yolcu taşıyarak havayolu sektöründe yıldız bir performans sergiliyordu.
- After all it concerns millions of passengers per year and we cannot afford to put that in jeopardy.
- Neticede bu, yılda milyonlarca yolcuyu ilgilendiriyor ve bunu tehlikeye atmayı göze alamayız.
- Certain amendments are intended to exclude passengers of combined journeys from the scope of the Regulation.
- Bazı değişiklikler kombine yolculuk yapan yolcuları Yönetmeliğin kapsamı dışında bırakmayı amaçlamaktadır.
- We are likewise opposed to involving passengers in working out TSIs.
- Aynı şekilde yolcuların TSI'ların belirlenmesine dahil edilmesine de karşıyız.
- It is my belief that liberalisation would leave us with nothing but a cemetery filled with passengers.
- Benim inancıma göre serbestleşme bize yolcularla dolu bir mezarlıktan başka bir şey bırakmayacaktır.
- The practical difficulties will be a matter for the Lithuanian border authorities and the passengers themselves.
- Pratik zorluklar Litvanya sınır makamları ve yolcuların kendileri için bir mesele olacaktır.
- The attackers checked the passengers' religious identity.
- Saldırganlar yolcuların dini kimliklerini kontrol etmişler.
- There were more than 260 passengers and crew members on board.
- Gemide 260'tan fazla yolcu ve mürettebat bulunuyordu.
- Interoperability will also have many advantages for both passengers and freight transport.
- Birlikte çalışabilirliğin hem yolcular hem de yük taşımacılığı için birçok avantajı olacaktır.
- This should not mean, however, that passengers are treated like herds of animals.
- Ancak bu, yolculara hayvan sürüsü gibi davranıldığı anlamına da gelmemelidir.
- With regard to passengers, I would urge caution.
- Yolcularla ilgili olarak dikkatli olunmasını tavsiye ediyorum.
- Passengers who have bought a package holiday are already more than adequately protected by Directive 90/314.
- Paket tatil satın alan yolcular 90/314 sayılı Direktif ile zaten yeterince korunmaktadır.
- It is my belief that liberalisation would leave us with nothing but a cemetery filled with passengers!
- Benim inancım odur ki, serbestleşme bize yolcularla dolu bir mezarlıktan başka bir şey bırakmayacaktır!
- The liberalisation of the air transport sector has brought numerous benefits for passengers.
- Hava taşımacılığı sektörünün serbestleştirilmesi yolcular için çok sayıda fayda sağlamıştır.
- Of course, passengers would often consider it more important that a solution be found than compensation be paid.
- Elbette, yolcular genellikle bir çözüm bulunmasının tazminat ödenmesinden daha önemli olduğunu düşüneceklerdir.
- Many passengers find themselves in confrontation with the system, and that is what is making them fed up.
- Birçok yolcu kendini sistemle karşı karşıya buluyor ve bu da onları bıktırıyor.
- This last report concerns the communication on the protection of passengers who travel by air.
- Bu son rapor, hava yoluyla seyahat eden yolcuların korunmasına ilişkin bildirime ilişkindir.
- The driver and the passengers are digitally connected with one another.
- Sürücü ve yolcular birbirleriyle dijital olarak bağlantılıdır.
- A tremendous railway accident has hurried hundreds of passengers into another world.
- Muazzam bir demiryolu kazası yüzlerce yolcuyu başka bir dünyaya sürükledi.
- A tremendous railway accident has hurried hundreds of passengers into another world.
- Büyük bir tren kazası, yüzlerce yolcuyu öbür dünyaya göndermişti.
- A tremendous railway accident has hurried hundreds of passengers into another world.
- Büyük bir tren kazası yüzlerce yolcuyu başka bir dünyaya sürüklemiştir.
- The driver and the passengers are digitally connected with one another.
- Sürücü ve yolcular birbiriyle dijital ortamda bağlantı kurabiliyorlar.
- The plane had five hundred passengers on board.
- Uçakta beş yüz yolcu vardı.
- There were fifty passengers in the bus.
- Otobüste elli yolcu vardı.
- There weren't many passengers on the bus.
- Otobüste fazla yolcu yoktu.
- The captain is responsible for the safety of passengers.
- Yolcuların güvenliğinden kaptan sorumludur.
- The passengers were taken off the sinking ship.
- Yolcular batan gemiden çıkarıldı.
- Tom ferried the passengers across the river.
- Tom yolcuları feribotla nehrin karşısına geçirdi.
- Most of the passengers weren't wearing life jackets.
- Yolcuların çoğu can yeleği giymiyordu.
- There were quite a few passengers on board.
- Gemide epeyce yolcu vardı.
- A few of the passengers were seriously injured.
- Yolculardan birkaçı ağır yaralanmıştı.
- There were a few passengers in the train who were injured in the accident.
- Trende, kazada yaralanmış olan birkaç yolcu vardı.
- No passengers were killed in the accident.
- Kazada hiçbir yolcu ölmedi.
- There were a few passengers in the train who were injured in the accident.
- Trende, kazada yaralanan birkaç yolcu vardı.
- No passengers are allowed on the bridge.
- Hiçbir yolcunun köprüye girmesine izin verilmiyor.
- The bus stopped to take on passengers.
- Otobüs yolcuları almak için durdu.
- We were passengers.
- Yolcuyduk.
- No passengers are allowed on the bridge.
- Yolcuların köprüye çıkmasına izin verilmedi.
- The bus transports passengers from the hotel to the airport.
- Otobüs, yolcuları otelden havaalanına taşıyor.
- Some passengers were injured, but the others were safe.
- Bazı yolcular yaralandı ancak diğerleri güvendeydi.
- Passengers shall not converse with the driver while the bus is in motion.
- Otobüs hareket halindeyken yolcular şoförle konuşmamalıdır.
- All the passengers were saved from drowning.
- Bütün yolcular boğulmaktan kurtuldu.
- This bus can carry fifty passengers.
- Bu otobüs elli yolcu taşıyabilir.
- The rescue party searched for the missing passengers.
- Kurtarma ekibi kayıp yolcuları aradı.
- The passengers remained calm.
- Yolcular sakin kaldı.
- Fortunately, no passengers were injured.
- İyi ki, hiçbir yolcu yaralanmadı.
- The passengers who were injured in the accident were taken to the nearest hospital.
- Kazada yaralanan yolcular en yakın hastaneye götürüldü.
- Passengers should board the train now.
- Yolcular artık trene binmeli.
- How many passengers are on this plane?
- Bu uçakta kaç yolcu var?
- There weren't many passengers on the bus.
- Otobüste çok yolcu yoktu.
- The captain is responsible for the safety of passengers.
- Kaptan yolcuların güvenliğinden sorumludur.
- There were quite a few passengers on board the ship.
- Gemide epeyce yolcu vardı.
- A lot of passengers were injured in the accident.
- Kazada çok sayıda yolcu yaralandı.
- Several passengers on the train were injured in the accident.
- Trendeki birkaç yolcu, kazada yaralandı.
- Are all the passengers on board?
- Bütün yolcular gemide mi?
- Think about the safety of your passengers.
- Yolcularınızın güvenliğini düşünün.
- How many passengers are there?
- Kaç yolcu var?
- Miraculously, all the passengers managed to leave the blazing plane in less than three minutes.
- Mucizevi bir şekilde tüm yolcular yanan uçağı üç dakikadan kısa bir sürede terk etmeyi başardı.
- Both of the passengers in the back seat had neck injuries.
- Arka koltuktaki iki yolcu da boyunlarından yaralanmış.
- Many of the passengers from the sinking ship never reached shore.
- Batan gemideki yolcuların çoğu kıyıya ulaşamadı.
- No passengers were injured.
- Hiçbir yolcu yaralanmadı.
- A lot of passengers were injured in the accident.
- Kazada birçok yolcu yaralandı.
- At the time of the accident, almost all of the passengers on the bus were sleeping.
- Kaza anında, neredeyse otobüsteki yolcuların hepsi uyuyordu.
- The bus stopped to take on passengers.
- Otobüs yolcu almak için durdu.
- All the passengers died, but the pilot and copilot survived.
- Tüm yolcular öldü, ancak pilot ve yardımcı pilot hayatta kaldı.
- There were not less than five passengers on the train.
- Trende en az beş yolcu vardı.
- All the passengers were evacuated from the plane.
- Tüm yolcular uçaktan tahliye edildi.
- Passengers shall not converse with the driver while the bus is in motion.
- Otobüs hareket halindeyken yolcular şoförle sohbet etmemelidir.
- As a result of the accident, several passengers were killed.
- Kaza sonucunda birçok yolcu hayatını kaybetti.
- Tom ferried the passengers across the river.
- Tom yolcuları nehirden feribotla geçirdi.
- Several passengers on the train were injured in the accident.
- Kazada trendeki birkaç yolcu yaralandı.
- The armed hijackers terrified the passengers.
- Silahlı hava korsanları yolcuları dehşete düşürdü.
- This airplane is capable of carrying 40 passengers at a time.
- Bu uçak bir seferde 40 yolcu taşıma kapasitesindedir.
- Some passengers complained about the service.
- Bazı yolcular hizmetten şikayetçi oldu.
- All the passengers were killed in the airplane crash.
- Uçak kazasında tüm yolcular öldü.
- All the passengers were saved from drowning.
- Bütün yolcular boğulmaktan kurtarıldılar.
- Buses, trains and planes convey passengers.
- Otobüs, tren ve uçaklar yolcu taşırlar.
- Tom didn't get off the airplane with the rest of the passengers.
- Tom yolcuların geri kalanıyla uçaktan inmedi.
- Few passengers survived the accident.
- Çok az yolcu kazadan kurtuldu.
- All the passengers died, but he survived.
- Bütün yolcular öldü ama o hayatta kaldı.
- All the passengers were evacuated from the plane.
- Bütün yolcular uçaktan tahliye edildi.
- Two trains collided head-on in Italy, killing 22 passengers.
- İki tren İtalya'da kafa kafaya çarpıştı, 22 yolcu hayatını kaybetti.
- No passengers were hurt.
- Hiçbir yolcu yaralanmadı.
- Most passengers were hardly injured.
- Yolcuların çoğu neredeyse hiç yaralanmadı.
- Three passengers were saved, but the remaining passengers drowned.
- Üç yolcu kurtarıldı ama geri kalanlar boğuldu.
- That jumbo jet accommodates 400 passengers.
- O jumbo jet 400 yolcu kapasitelidir.
- All the passengers are in mortal danger.
- Tüm yolcular ölümcül tehlike altında.
- There were fifty passengers on board the bus.
- Otobüste elli tane yolcu vardı.
- Are all passengers on board?
- Tüm yolcular gemide mi?
- Few passengers survived the catastrophe.
- Felaketten çok az yolcu kurtuldu.
- No train would wait for passengers.
- Hiçbir tren yolcuları beklemez.
- This airplane is capable of carrying 40 passengers at a time.
- Bu uçak bir seferde 40 yolcu taşıma kapasitesine sahiptir.
- How many passengers are on this plane?
- Bu uçakta kaç tane yolcu var?
- We were passengers.
- Biz yolcuyduk.
- Very few passengers survived the accident.
- Kazadan çok az yolcu kurtuldu.
- This airplane is capable of carrying 40 passengers at a time.
- Bu uçak bir seferde 40 yolcu taşıyabilir.
- Many passengers suffered third degree burns.
- Birçok yolcu, üçüncü derece yanıklardan muzdaripti.
- All the passengers were requested to get off the train.
- Tüm yolcuların trenden inmesi isteniyordu.
- The back seat of the car will hold three passengers.
- Arabanın arka koltuğu üç yolcu alabilecek.
- Some passengers complained about the service.
- Bazı yolcular servis hakkında şikâyet ettiler.
- A few of the passengers were seriously injured.
- Yolculardan birkaçı ciddi şekilde yaralandı.
- Are all the passengers aboard?
- Tüm yolcular gemide mi?
- Passengers should board the train now.
- Yolcular şimdi trene binmelidir.
- Only 764 of the ship's 1,962 passengers and crew survived.
- Geminin 1.962 yolcu ve mürettebatından sadece 764'ü hayatta kalmıştır.
- No train would wait for passengers.
- Hiçbir tren, yolcular için beklemez.
- The passengers on board were mostly Japanese.
- Gemideki yolcuların çoğu Japon'du.
- Fortunately, no passengers were injured.
- Neyse ki hiçbir yolcu yaralanmadı.
- The passengers were asleep in their cabins when the ship hit a huge iceberg.
- Gemi büyük bir buzdağına çarptığında yolcular kamaralarında uyuyorlardı.
- All the passengers died, but the pilot and copilot survived.
- Bütün yolcular öldü, ama pilot ve yardımcı pilot kurtuldu.
- The train was full of passengers.
- Tren yolcularla doluydu.
- Few passengers got injured in the accident.
- Kazada çok az yolcu yaralandı.
- Only 3 out of the 98 passengers survived.
- 98 yolcudan sadece 3'ü kurtuldu.
- Most of the passengers on the bus were sleeping.
- Otobüsteki yolcuların çoğu uyuyordu.
- A bus driver is responsible for the safety of the passengers.
- Bir otobüs şoförü, yolcuların güvenliğinden sorumludur.
- There were fifty passengers on board the bus.
- Otobüste elli yolcu vardı.
- All passengers are required to show their tickets.
- Tüm yolcuların biletlerini göstermeleri gerekmektedir.
- When I woke up, all other passengers had gotten off.
- Uyandığımda diğer tüm yolcular inmişti.
- All the passengers are in mortal danger.
- Bütün yolcular ölümcül tehlikedeler.
- Thirteen passengers were hospitalized.
- On üç yolcu hastaneye kaldırıldı.
- The plane had five hundred passengers on board.
- Uçakta bulunan beş yüz yolcu vardı.
- Two trains collided head-on in Italy, killing 22 passengers.
- İtalya'da iki tren kafa kafaya çarpıştı, 22 yolcu öldü.
- Many passengers were sleeping on the last train.
- Birçok yolcu son trende uyuyordu.
- The cigarette smoke annoyed the other passengers.
- Sigara dumanı diğer yolcuları rahatsız etti.
- All the passengers left the plane in a hurry.
- Tüm yolcular aceleyle uçaktan ayrıldı.
- At the time of the accident, almost all of the passengers on the bus were sleeping.
- Kaza sırasında otobüsteki yolcuların neredeyse tamamı uyuyordu.
- Only 3 out of the 98 passengers survived.
- 98 yolcudan ancak 3'ü hayatta kaldı.
- She showed the passengers how to fasten their seat belts.
- O, emniyet kemerlerini nasıl bağlayacaklarını yolculara gösterdi.
- The passengers all went aboard the ship.
- Yolcuların hepsi gemiye bindi.
- There were fifty passengers on the plane.
- Uçakta elli yolcu vardı.
- The car has three rows of seats and is capable of carrying eight passengers.
- Arabanın üç sıra koltuğu vardır ve sekiz yolcu taşıma kapasitesine sahiptir.
- Miracle of miracles, none of the passengers were hurt.
- Mucizelerin mucizesi, yolculardan hiçbiri yaralanmadı.
- Are all passengers on board?
- Bütün yolcular gemide mi?
- A few passengers went on board the plane.
- Birkaç yolcu uçağa bindi.
- A few of the passengers were seriously injured.
- Yolcuların birkaçı ağır yaralıydı.
- This airplane accommodates 400 passengers quite comfortably.
- Bu uçak 400 yolcuyu oldukça rahat bir şekilde alır.
- How many passengers can this plane hold?
- Bu uçak kaç yolcu taşıyabilir?
- Luckily, all the passengers were wearing their seatbelts.
- Neyse ki tüm yolcular emniyet kemerlerini takmışlardı.
- None of the passengers escaped injury.
- Yolculardan hiçbiri yaralanmadan kurtulamadı.
- The armed hijackers terrified the passengers.
- Silahlı hava korsanları yolcuları korkuttu.
- When I woke up, all other passengers had gotten off.
- Ben uyandığımda, diğer tüm yolcular inmişti.
- The bus stopped to pick up passengers.
- Otobüs yolcu almak için durdu.
- Three passengers were hospitalized.
- Üç yolcu hastaneye kaldırıldı.
- The cigarette smoke annoyed the other passengers.
- Sigara dumanı, diğer yolcuları rahatsız etti.
- There were thirty passengers on the bus.
- Otobüste otuz yolcu vardı.
- There were no more than five passengers in the bus.
- Otobüste beşten fazla yolcu yoktu.
- The passengers are waiting.
- Yolcular bekliyor.
- Many passengers from the ship that sank never reached the shore.
- Batan gemideki birçok yolcu kıyıya ulaşamadı.
- Fortunately none of the passengers were injured.
- Neyse ki yolculardan hiçbiri yaralanmadı.
- Most of the passengers were Canadians.
- Yolcuların çoğu Kanadalıydı.
- As a result of the accident, several passengers were killed.
- Kaza sonucu olarak birçok yolcu öldü.
- The back seat of the car will hold three passengers.
- Arabanın arka koltuğu üç yolcu alır.
- The taxi picked up two passengers.
- Taksi iki yolcu aldı.
- The car has three rows of seats and is capable of carrying eight passengers.
- Arabanın üç sıra koltuğu var ve sekiz yolcu taşıyabiliyor.
- A number of passengers were injured.
- Birkaç yolcu yaralandı.
- A number of passengers were injured.
- Çok sayıda yolcu yaralandı.
- The bus stopped to pick up passengers.
- Otobüs yolcuları almak için durdu.
- Are all the passengers on board?
- Bütün yolcular uçakta mı?
- The train was derailed and about thirty passengers were either killed or injured.
- Tren raydan çıktı ve yaklaşık otuz yolcu ya öldü ya da yaralandı.
- The passengers on board were mostly Japanese.
- Gemideki yolcular çoğunlukla Japondu.
- Miraculously, all the passengers managed to leave the blazing plane in less than three minutes.
- Mucize eseri olarak, tüm yolcular üç dakikadan daha az süre içinde yanan uçaktan ayrılmayı başardı.
- As a result of the accident, several passengers were killed.
- Kaza sonucunda birçok yolcu öldü.
- There were 150 passengers on the plane.
- Uçakta 150 yolcu vardı.
- Are the passengers all aboard?
- Yolcuların hepsi gemide mi?
- Most of the passengers weren't wearing life jackets.
- Yolcuların çoğu can yelekleri giymiyordu.
- All the passengers died, but he survived.
- Bütün yolcular öldü, ama o kurtuldu.
- How many passengers were on the plane?
- Uçakta kaç yolcu vardı?
- Most of the passengers on board were Japanese.
- Gemideki yolcuların çoğu Japondu.
- Most of the passengers on board were Japanese.
- Gemideki yolcuların çoğu Japon'du.
- Few passengers survived the catastrophe.
- Birkaç yolcu felaketten kurtuldu.
- A number of passengers were injured in the accident.
- Kazada çok sayıda yolcu yaralandı.
- As a result of the collision, one of the passengers was thrown out.
- Çarpışma sonucu yolculardan biri dışarı fırladı.
- The bus stopped to take up passengers.
- Otobüs yolcu almak için durdu.
- All passengers are required to show their tickets.
- Tüm yolcuların biletlerini göstermeleri gerekir.
- Many passengers from the ship that sank never reached the shore.
- Batan gemideki pek çok yolcu kıyıya ulaşmayı başaramadı.
- At most, there were only 100 passengers on the ferry.
- Feribotta en fazla 100 yolcu vardı.
- Buses, trains and planes convey passengers.
- Otobüsler, trenler ve uçaklar yolcu taşır.
- Three more passengers got on the bus.
- Otobüse üç yolcu daha bindi.
- Tom didn't get off the airplane with the rest of the passengers.
- Tom diğer yolcularla birlikte uçaktan inmedi.
- Many of the passengers from the sinking ship never reached the shore.
- Batan gemideki yolcuların çoğu asla kıyıya ulaşamadı.
- As many as 400 passengers were killed in the crash.
- Kazada 400 kadar yolcu öldü.
- At the time of the accident, almost all of the passengers on the bus were sleeping.
- Kaza sırasında otobüsteki yolcuların neredeyse tamamı uyumaktaydı.
- She showed the passengers how to fasten their seat belts.
- Yolculara emniyet kemerlerini nasıl bağlayacaklarını gösterdi.
- Many passengers suffered third degree burns.
- Yolcuların çoğunda üçüncü derece yanıklar vardı.
- The passengers' patience is running out.
- Yolcuların sabrı tükeniyor.
- Passengers are packed in like sardines on city buses.
- Şehir otobüslerinde yolcular sardalye gibi tıkış tıkış.
- Few passengers got injured in the accident.
- Kazada çok az sayıda yolcu yaralandı.
- Since a disaster occurred, few passengers survived.
- Bir felaket meydana geldiğinden beri, çok az yolcu kurtuldu.
- How many passengers can this plane hold?
- Bu uçak kaç tane yolcu alabilir?
- All the passengers aboard were killed in the crash.
- Gemideki tüm yolcular kazada öldü.
- Three more passengers got on the bus.
- Üç yolcu daha otobüse bindi.
- All the passengers left the plane in a hurry.
- Tüm yolcular uçağı aceleyle terk etti.
- Unfortunately, few passengers survived the catastrophe.
- Ne yazık ki, felaketten çok az yolcu kurtuldu.
- How many passengers are there?
- Kaç tane yolcu var?
- Tom and the other passengers got on the plane.
- Tom ve diğer yolcular uçağa bindiler.
- She watched the passengers get off the bus.
- Yolcuların otobüsten inişini izledi.
- None of the passengers escaped injury.
- Yolculardan hiç biri yara almadan kurtuldu.
- The passengers remained calm.
- Yolcular sakin kaldılar.
- As many as 400 passengers were killed in the crash.
- Kazada 400 kadar yolcu hayatını kaybetti.
- All the passengers were requested to get off the train.
- Tüm yolcuların trenden inmesi istendi.
- There were not less than five passengers on the train.
- Trende beşten az yolcu yoktu.
- No fewer than 50 passengers were killed.
- En az 50 yolcu öldü.
- All the passengers aboard were killed in the crash.
- Kazada gemideki tüm yolcular öldü.
- There were quite a few passengers on board the ship.
- Gemide epey yolcu vardı.
- There were very few passengers on the last bus.
- Son otobüste çok az yolcu vardı.
- This airplane accommodates 400 passengers quite comfortably.
- Bu uçak rahatça 400 yolcu taşıyabilir.
Show More (233)
|
