|
- Planets in the Solar System are divided into two main parts.
- Güneş Sistemindeki gezegenler iki ana bölüme ayrılır.
- The protection of our planet is in the hands of the grass-roots movement.
- Gezegenimizin korunması halk hareketinin elindedir.
- This report raises the question of the future of our planet from the point of view of pollution in brutal terms.
- Bu rapor, gezegenimizin geleceği sorusunu kirlilik açısından acımasız bir şekilde gündeme getirmektedir.
- If someone from another planet saw us acting as if we had known that, they would think we were stupid.
- Eğer başka bir gezegenden biri bizi bunu biliyormuşuz gibi davranırken görseydi, aptal olduğumuzu düşünürdü.
- Today we are being asked to consider the future development of our planet.
- Bugün bizden gezegenimizin gelecekteki gelişimini değerlendirmemiz isteniyor.
- We must give up on the crazy Utopian idea of making the planet one immense borderless market.
- Gezegeni sınırsız bir pazar haline getirme gibi çılgın bir ütopik fikirden vazgeçmeliyiz.
- We must give up on the crazy Utopian idea of making the planet one immense borderless market.
- Gezegeni sınırsız bir pazar haline getirmek gibi çılgın bir ütopik fikirden vazgeçmeliyiz.
- If we do not take action now, we turn our back on the very future of the planet.
- Eğer şimdi harekete geçmezsek, gezegenin geleceğine sırtımızı dönmüş oluruz.
- The sea is the neglected half of our planet, ladies and gentlemen.
- Deniz, gezegenimizin ihmal edilen yarısıdır, bayanlar ve baylar.
- Obviously cultural traditions which go back centuries in certain areas of our planet form part of it.
- Gezegenimizin belirli bölgelerinde yüzyıllar öncesine dayanan kültürel geleneklerin bunun bir parçası olduğu açıktır.
- If Parliament endorses it, it proves that it too is living on another planet.
- Parlamento bunu onaylarsa, bu onun da başka bir gezegende yaşadığını kanıtlar.
- The EU, led by the three, has aligned with the USA in what is a disastrous policy for our nations and our planet.
- Üçlünün başını çektiği AB, uluslarımız ve gezegenimiz için felaket olan bir politikada ABD ile aynı hizaya gelmiştir.
- It is as if they are on a different planet.
- Sanki farklı bir gezegendelermiş gibi.
- However, climate and the future of life on our planet cannot be bought and sold.
- Bununla birlikte, iklim ve gezegenimizdeki yaşamın geleceği alınıp satılamaz.
- Our experience is unique and we must ensure the poorest regions of the planet in particular can draw on it.
- Deneyimlerimiz eşsizdir ve özellikle gezegenin en yoksul bölgelerinin bu deneyimlerden yararlanabilmesini sağlamalıyız.
- They have gone into orbit and landed on another planet like the astronauts for which the HACCP system was devised.
- HACCP sisteminin tasarlandığı astronotlar gibi yörüngeye girdiler ve başka bir gezegene indiler.
- They have gone into orbit and landed on another planet like the astronauts for which the HACCP system was devised.
- HACCP sisteminin tasarlandığı astronotlar gibi yörüngeye girmiş ve başka bir gezegene inmişlerdir.
- On one side of the planet, we have to sell livestock due to a lack of water and fodder.
- Gezegenin bir tarafında su ve yem eksikliği nedeniyle hayvanları satmak zorunda kalıyoruz.
- If this money were used for something else the economy would be healthier and so would the planet.
- Bu para başka bir şey için kullanılsaydı ekonomi de gezegen de daha sağlıklı olurdu.
- What planet is he on?
- O hangi gezegende?
- My second example is the Earth Summit in Johannesburg and its implications for our entire planet.
- İkinci örneğim Johannesburg'daki Dünya Zirvesi ve bunun tüm gezegenimiz üzerindeki etkileri.
- These three pandemics have reminded us that the planet is like another Space Shuttle Columbia.
- Bu üç salgın bize gezegenin bir başka Columbia Uzay Mekiği gibi olduğunu hatırlattı.
- We are living in a planet which have enough water and continents.
- Yeterince suyu ve kıtası olan bir gezegende yaşıyoruz.
- I am no longer on the earth, but on another planet.
- Artık dünyada değilim, başka bir gezegendeyim.
- This is important as the planet is getting older.
- Bu, gezegen yaşlandıkça daha da önem kazanıyor.
- The Earth is now almost identical to the planet we call home.
- Dünya artık evimiz dediğimiz gezegenle neredeyse aynı.
- We are living in a planet which have enough water and continents.
- Yeterli suya ve kıtalara sahip bir gezegende yaşıyoruz.
- Mountain forests are crucial to the ecological health of the planet.
- Dağ ormanları gezegenin ekolojik sağlığı açısından çok önemlidir.
- Every finger in your hand is connected to a planet.
- Elinizdeki her parmak bir gezegene bağlı.
- Sets are literally the worst place on the planet for willpower.
- Setler, irade gücü açısından gezegendeki resmen en kötü yerdir.
- Humanity has not existed on a planet so warm.
- İnsanlık daha önce bu kadar sıcak bir gezegende var olmamıştı.
- However, this alien planet is hostile with creatures lurking about.
- Ancak bu yabancı gezegen, etrafta gizlenen yaratıklara düşmandır.
- Let's say that this time track goes all around the planet.
- Diyelim ki bu zaman yolu gezegenin her yerine gidiyor.
- You have learned to recycle certain things and to live more in harmony with the planet in some areas.
- Bazı şeyleri geri dönüştürmeyi ve bazı alanlarda gezegenle daha uyumlu yaşamayı öğrendiniz.
- No, we're on another planet.
- Hayır, biz başka bir gezegendeyiz.
- Today, our relationship with the planet is a different one.
- Bugün gezegenle ilişkimiz bundan farklı.
- And expand our definition of 'we' - this is big in my mind in connection with the planet.
- Ve 'biz' tanımımızı genişletmek; bu, gezegenle bağlantılı olarak aklımda büyük yer ediyor.
- They represent six percent of the planet.
- Gezegenin yüzde altısını temsil ediyorlar.
- Morty and I are on a planet that's purging.
- Morty ve ben arınmakta olan bir gezegendeyiz.
- Leighton could see mysterious dark patches rotating with the planet.
- Leighton gezegenle birlikte dönen gizemli karanlık bölgeler görebiliyordu.
- Still no readings of life forms on the planet surface.
- Gezegenin yüzeyinde hala yaşam formu olduğunna ilişkin bir bulgu mevcut değil.
- We need to remember that we are all on this planet together.
- Bu gezegende hep birlikte olduğumuzu unutmamalıyız.
- To me, this eruption symbolises our strange relationship with the planet today.
- Bana göre bu patlama, bugün gezegenle olan garip ilişkimizi simgeliyor.
- We're the most dominant species on the planet.
- Gezegendeki en baskın tür biziz.
- He claims he's discovered a planet with large deposits of magnesite.
- Büyük manyezit yatakları olan bir gezegen bulduğunu iddia ediyor.
- We're on a dusty planet, guys!
- Tozlu bir gezegendeyiz, çocuklar!
- Human beings are a disease of this planet.
- İnsanoğlu bu gezegenin bir hastalığı gibidir.
- We have no other planet to leave for future generations.
- Gelecek nesillere bırakacağımız başka bir gezegen daha yok.
- So, now I want to show what very well might be the oldest living thing on the planet.
- Şimdi de gezegendeki en eski canlı olabilecek şeyi göstermek istiyorum.
- Sometimes I think I'm on another planet.
- Bazen başka bir gezegende olduğumu düşünüyorum.
- Sometimes I think I'm on another planet.
- Bazen başka bir gezegendeyim sanıyorum.
- Available estimates suggest that total global consumption exceeds the planet's regenerative capacity by more than 50%.
- Mevcut tahminler, toplam küresel tüketimin gezegenin yenilenme kapasitesini %50'den fazla aştığını göstermektedir.
- At least that way we'll know for sure if it has nothing to do with this planet.
- En azından bu şekilde, bu gezegenle bir ilgisi olup olmadığından emin olabiliriz.
- Humanity has not existed on a planet so warm.
- İnsanlık, şu ana kadar böyle sıcak bir gezegenle karşılaşmamıştı.
- It's hard to imagine five sentient species evolving on the same planet.
- Beş duyarlı türün aynı gezegende evrimleştiğini hayal etmek güç.
- The sixth planet was ten times larger than the last one.
- Altıncı gezegen sonuncusundan on kat daha büyüktü.
- I mean, why we're here, on this planet.
- Yani, neden burada olduğumuz, işte bu gezegende.
- Thousands of years ago, these hunters found a backwater planet.
- Binlerce yıl önce, bu avcılar bir durgun su gezegeni buldular.
- We're the most dominant species on the planet.
- Gezegendeki en baskın tür bizimki.
- No, we're on another planet.
- Hayır, bizler başka bir gezegendeyiz.
- But thanks to data, automation and software, the way we interact with the planet will be smarter and efficient.
- Ancak veri, otomasyon ve yazılım sayesinde gezegenle etkileşim biçimimiz daha akıllı ve verimli olacak.
- Particles join the air currents, which carry them all over the surface of the planet.
- Parçacıklar hava akımlarına katılarak onları gezegenin her yerine taşıyor.
- That planet's been an endless source of grief for me.
- O gezegen benim için sonsuz bir acı kaynağı oldu.
- Actually, this is the darkest planet I've ever seen.
- Aslında, burası şimdiye kadar gördüğüm en karanlık gezegen.
- Let's say that this time track goes all around the planet.
- Diyelim ki bu zaman çizgisi tüm gezegen boyunca gidiyor.
- It could just be excess magnetic feedback from the planet crack.
- Gezegen çatlağından gelen aşırı manyetik geri besleme olabilir işte.
- Let's say that this time track goes all around the planet.
- Diyelim ki bu zaman çizgisi tüm gezegeni dolaşıyor.
- This is important as the planet is getting older.
- Gezegen yaşlandığı için bu önemlidir.
- There's an uninhabited planet only a few light-years from here.
- Issız bir gezegen var, buradan yalnız birkaç ışık yılı uzaklıkta.
- The sixth planet was ten times larger than the last one.
- Altıncı gezegen, bir öncekinden tam on kat daha büyüktü.
- We are literally the most embarrassing people on the planet.
- Kelimenin tam anlamıyla gezegendeki en utanç verici insanlarız.
- That planet's been an endless source of grief for me.
- O gezegen, benim için sonu gelmez hüzünlerin kaynağı oldu.
- There's a planet a few light years off our current heading.
- Şu anki rotamızdan birkaç ışık yılı uzakta bir gezegen var.
- So, now I want to show what very well might be the oldest living thing on the planet.
- Şimdi gezegendeki en yaşlı canlının ne olabileceğini göstermek istiyorum.
- We're getting a better understanding today of how there are some basic life-supporting services that the planet provides.
- Günümüzde gezegenin sağladığı bazı temel yaşamı destekleyen hizmetlerin nasıl olduğunu daha iyi anlıyoruz.
- In the past three decades alone, one third of the planet's natural resource base has been consumed - gone.
- Sadece son otuz yılda, gezegendeki doğal kaynak tabanının üçte biri tüketildi; yani yok oldu.
- This is the biggest venomous animal on the planet.
- Bu gezegendeki en büyük zehirli hayvan.
- It's hard for us to think of a planet as a neighbour.
- Bizim için bir gezegeni komşu olarak görmek güç.
- No, we're on another planet.
- Hayır, başka bir gezegendeyiz.
- You have learned to recycle certain things and to live more in harmony with the planet in some areas.
- Bazı şeyleri geri dönüştürmeyi ve bazı bölgelerde gezegenle daha uyum içinde yaşamayı öğrendiniz.
- That planet's been an endless source of grief for me.
- Bu gezegen benim için sonsuz bir keder kaynağı oldu.
- The sixth planet was ten times larger than the last one.
- Altıncı gezegen bir öncekinden on kat daha büyüktü.
- We're on a planet that's purging, Summer.
- Temizlenen bir gezegendeyiz Summer.
- Your bodies, your earth vessels, represent your direct connection to the planet.
- Bedenleriniz, toprak kaplarınız, gezegenle olan doğrudan bağlantınızı temsil eder.
- We are passionate about making a positive difference to people and planet.
- İnsanlar ve gezegen üzerinde olumlu bir etki yapmaya kararlıyız.
- Sets are literally the worst place on the planet for willpower.
- Setler, irade açısından gezegen üzerinde resmen en kötü yerlerden biri.
- We are passionate about making a positive difference to people and planet.
- İnsanlar ve gezegen için olumlu bir fark yaratma konusunda tutkuluyuz.
- But thanks to data, automation and software, the way we interact with the planet will be smarter and efficient.
- Ancak veri, otomasyon ve yazılım sayesinde gezegenle etkileşim şeklimiz daha akıllı ve verimli olacak.
- Mars is a planet that has fascinated humans for millennia.
- Mars, binlerce yıldır insanların ilgisini çeken bir gezegen.
- You have learned to recycle certain things and to live more in harmony with the planet in some areas.
- Belli ürünleri geri dönüştürmeyi ve bazı bölgelerde gezegenle daha fazla uyum içinde yaşamayı öğrendiniz.
- But thanks to data, automation and software, the way we interact with the planet will be smarter and efficient.
- Ancak veriler, otomasyon ve yazılım sayesinde gezegenle etkileşim şeklimiz daha akıllı ve verimli olacak.
- It's hard for us to think of a planet as a neighbour.
- Bir gezegeni komşumuz olarak düşünmek bizim için zor.
- Each material has a symbolic connection with the planet and therefore could serve as a vehicle for its energy.
- Her malzeme gezegenle sembolik bir bağa sahiptir ve bu nedenle enerjisinin bir aracı olarak hizmet edebilir.
- We're on a dusty planet, guys!
- Tozlu bir gezegendeyiz arkadaşlar!
- Possibly more than any other person on this planet.
- Muhtemelen bu gezegendeki herhangi bir insandan daha fazla.
- We're so under, may as well be on another planet.
- O kadar derindeyiz ki başka bir gezegende olabiliriz.
- The Earth is now almost identical to the planet we call home.
- Dünya artık evimiz dediğimiz gezegenin neredeyse aynısı.
- To me, this eruption symbolises our strange relationship with the planet today.
- Bana göre, bu patlama bugün gezegenle aramızdaki garip ilişkiyi sembolize ediyor.
- I am no longer on the earth, but on another planet.
- Artık dünyada değil, başka bir gezegendeyim.
- We are literally the most embarrassing people on the planet.
- Biz resmen gezegendeki en utanç verici insanlarız.
- We're so under, may as well be on another planet.
- O kadar aşağıdayız ki, başka bir gezegende de olabiliriz.
- Still no readings of life forms on the planet surface.
- Hâlâ gezegen yüzeyinde hayat olduğuna dair bir gösterge yok.
- T'Pol's analysis shows it isn't powerful enough to destroy an entire planet.
- T'Pol'ün analizi, bütün bir gezegeni yok edecek kadar güçlü olmadığını gösteriyor.
- Pilot, this system we're passing through, the middle planet.
- Pilot, şu anda geçmekte olduğumuz sistemde, ortadaki gezegen.
- Still no readings of life forms on the planet surface.
- Gezegen yüzeyinde yaşam formu olduğuna dair hala bir bulgu yok.
- because every person on this planet matters.
- Çünkü bu gezegendeki her insan önemlidir.
- We are living in a planet which have enough water and continents.
- Bizler yeterli suyu ve kıtaları bulunan bir gezegendeyiz.
- To me, this eruption symbolises our strange relationship with the planet today.
- Bana göre bu patlama, bugün gezegenle olan tuhaf ilişkimizi simgeliyor.
- They're currently in alien terrain, surrounded by millions of the most vicious creatures on the planet.
- Şu anda yabancı bir arazide, gezegendeki en vahşi yaratıkların milyonlarcasıyla çevrelenmiş durumdalar.
- I mean, why we're here, on this planet.
- Demek istediğim, neden burada olduğumuz, yani bu gezegende.
- He claims he's discovered a planet with large deposits of magnesite.
- Büyük magnezit yatakları olan bir gezegen keşfettiğini iddia ediyor.
- And expand our definition of 'we' - this is big in my mind in connection with the planet.
- Ve 'biz' tanımımızı genişletmek; bu olay gezegenle bağlantılı olarak kafamı epey meşgul ediyor.
- Mars is a planet that has fascinated humans for millennia.
- Mars, binlerce yıldır insanoğlunu büyüleyen bir gezegendir.
- It's hard to imagine five sentient species evolving on the same planet.
- Aynı gezegende beş duyarlı türün evrimleştiğini hayal etmek zor.
- He claims he's discovered a planet with large deposits of magnesite.
- Büyük manyezit yataklarına sahip bir gezegen keşfettiğini iddia ediyor.
- Particles join the air currents, which carry them all over the surface of the planet.
- Parçacıklar, onları gezegenin her yerine taşıyan hava akımlarına katılır.
- Leighton could see mysterious dark patches rotating with the planet.
- Leighton gezegenle birlikte dönen gizemli karanlık bölgeleri görebiliyordu.
- We're on a planet that's purging, Summer.
- Arınmakta olan bir gezegendeyiz, Summer.
- There's no reason for the Wraith to be interested in that planet.
- Wraithlerin bu gezegenle ilgilenmesi için hiçbir neden yok.
- At least that way we'll know for sure if it has nothing to do with this planet.
- En azından bu şekilde bu gezegenle hiçbir ilgisi olmadığından emin olacağız.
- The Earth is now almost identical to the planet we call home.
- Dünya artık neredeyse yuva dediğimiz gezegenle aynı.
- T'Pol's analysis shows it isn't powerful enough to destroy an entire planet.
- T'Pol'un incelemeleri, tüm bir gezegeni yok edecek gücü olmadığını gösteriyor.
- Captain, an energy field has appeared between our position and the planet.
- Kaptan, konumumuzla gezegen arasında bir enerji alanı ortaya çıktı.
- Every finger in your hand is connected to a planet.
- Elinizdeki her parmak bir gezegene bağlıdır.
- Humanity has not existed on a planet so warm.
- İnsanlık bu kadar sıcak bir gezegende hiç yaşamadı.
- Actually, this is the darkest planet I've ever seen.
- Aslında bu hayatımda gördüğüm en karanlık gezegen.
- Mars is a planet that has fascinated humans for millennia.
- Mars binlerce yıldır insanları büyüleyen bir gezegen.
- At least that way we'll know for sure if it has nothing to do with this planet.
- En azından o şekilde, bu gezegenle bir ilgisi olmadığını anlarız.
- Captain, an energy field has appeared between our position and the planet.
- Kaptan, konumumuz ile gezegen arasında bir enerji alanı belirdi.
- Each material has a symbolic connection with the planet and therefore could serve as a vehicle for its energy.
- Her malzemenin gezegenle sembolik bir bağlantısı var ve bu nedenle onun enerjisi için bir araç görevi görebilir.
- There's no reason for the Wraith to be interested in that planet.
- Wraithlerin o gezegenle ilgilenmeleri için hiçbir sebep yok.
- We're getting a better understanding today of how there are some basic life-supporting services that the planet provides.
- Gezegenin sağladığı bazı temel yaşam destekleyici hizmetlerin nasıl var olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz.
- Mike Tyson is praised as the baddest man on the planet.
- Mike Tyson gezegendeki en serseri adam olarak övülüyor.
- There's an uninhabited planet only a few light-years from here.
- Buradan sadece birkaç ışık yılı uzakta ıssız bir gezegen var.
- It could just be excess magnetic feedback from the planet crack.
- Bu, gezegen kırığından gelen aşırı manyetik etki olabilir.
- It's a story of the biggest wiring job on the planet.
- Bu, gezegendeki en büyük kablolama işinin hikâyesi.
- We exist on a planet which has a terrestrial surface.
- Karasal yüzeyi olan bir gezegende var oluyoruz.
- Plastic waste is a huge problem for the planet.
- Plastik atıklar gezegen için büyük bir sorundur.
- We are passionate about making a positive difference to people and planet.
- İnsanlar ve gezegen adına olumlu bir fark yaratma konusunda tutkuluyuz.
- Leighton could see mysterious dark patches rotating with the planet.
- Leighton gezegenle birlikte dönen esrarengiz karanlık lekeler görebiliyordu.
- I just about decided that men were the worst kind of trash on the planet.
- Tam da erkeklerin gezegendeki en berbat çöpler olduğuna karar vermek üzereydim.
- Morty and I are on a planet that's purging.
- Morty ve ben temizlenen bir gezegendeyiz.
- It could just be excess magnetic feedback from the planet crack.
- Gezegen çatlağından gelen aşırı manyetik geri besleme olabilir.
- We're on a dusty planet, guys!
- Tozla dolu bir gezegendeyiz, beyler!
- We need to remember that we are all on this planet together.
- Hepimizin bu gezegende birlikte olduğumuzu hatırlamamız gerekiyor.
- Just like every creature on the planet.
- Tıpkı gezegendeki her yaratık gibi.
- Actually, this is the darkest planet I've ever seen.
- Aslında, bu şimdiye kadar gördüğüm en karanlık gezegen.
- T'Pol's analysis shows it isn't powerful enough to destroy an entire planet.
- T'Pol'un analizi onun bütün bir gezegeni yok edecek kadar güçlü olmadığını gösteriyor.
- The increased corruption from this black market activity will reduce that planet's tax income.
- Bu karaborsa faaliyetinden kaynaklanmakta olan artan yolsuzluk, o gezegenin vergi gelirini azaltacaktır.
- There's an uninhabited planet only a few light-years from here.
- Buradan sadece birkaç ışık yılı uzakta, üzerinde yerleşim olmayan bir gezegen var.
- We exist on a planet which has a terrestrial surface.
- Karasal yüzeye sahip bir gezegende yaşıyoruz.
- I am no longer on the earth, but on another planet.
- Biz bu dünya üzerinde yaşamıyoruz ki, başka bir gezegendeyiz.
- Captain, an energy field has appeared between our position and the planet.
- Kaptan, gezegenle bulunduğumuz yer arasında bir enerji alanı belirdi.
- Today, our relationship with the planet is a different one.
- Bugün, gezegenle olan ilişkimiz daha farklı.
- Each material has a symbolic connection with the planet and therefore could serve as a vehicle for its energy.
- Her malzemenin gezegenle sembolik bir bağlantısı vardır ve bu nedenle onun enerjisi için bir araç görevi görebilir.
- It's hard to imagine five sentient species evolving on the same planet.
- Beş farklı sezgisel türün aynı gezegende geliştiğine inanmak güç.
- Today, our relationship with the planet is a different one.
- Bugün, gezegenle olan ilişkimiz farklı bir ilişki.
- There's no reason for the Wraith to be interested in that planet.
- Wraith'lerin o gezegenle ilgilenmesi için hiçbir sebep yok.
- Pilot, this system we're passing through, the middle planet.
- Pilot, içinden geçtiğimiz bu sistem, ortadaki gezegen.
- It's hard for us to think of a planet as a neighbour.
- Bir gezegeni komşumuz olarak görmemiz zor.
- However, this alien planet is hostile with creatures lurking about.
- Ancak, bu yabancı gezegen, etrafta gizlenen yaratıklarla düşmanca ilişkiler içinde.
- I must go back to my planet now.
- Artık gezegenime dönmeliyim.
- What's the planet that's closest to the Sun?
- Güneşe en yakın olan gezegen nedir?
- Bamboos are one of the fastest growing plants on the planet.
- Bambular gezegendeki en hızlı büyüyen bitkilerden biridir.
- Venus is the second planet from the Sun.
- Venüs Güneş'e en uzak ikinci gezegendir.
- Mars is a planet.
- Mars bir gezegendir.
- The planet Sakura is 4.7 light-years away.
- Sakura gezegeni 4.7 ışık yılı uzaklıkta.
- You have to take care of the planet.
- Gezegene iyi bakmalısın.
- The Earth is a small but beautiful planet.
- Dünya küçük ama güzel bir gezegendir.
- That planet imploded.
- O gezegen patladı.
- I'm the humblest person on this planet.
- Ben bu gezegen üzerideki en mütevazı insanım.
- Take care of our planet.
- Gezegenimize iyi bakın.
- What's the difference between a star and a planet?
- Bir yıldızla bir gezegen arasındaki fark nedir?
- The earth is a beautiful planet.
- Dünya güzel bir gezegendir.
- The twin suns are revolving around our planet.
- İkiz güneşler gezegenimizin etrafında dönüyor.
- What's the planet that's closest to the Sun?
- Güneş'e en yakın gezegen hangisi?
- For many years, Pluto was considered to be the ninth planet in our solar system.
- Plüton uzun yıllar boyunca güneş sistemimizdeki dokuzuncu gezegen olarak kabul edildi.
- Can we save the planet?
- Gezegeni kurtarabilir miyiz?
- This planet is in serious danger.
- Bu gezegen ciddi bir tehlike altında.
- What would you do if you met a person from another planet?
- Başka bir gezegenden biriyle tanışsanız ne yapardınız?
- One of Jupiter's moons, Ganymede, is larger than the planet Mercury.
- Jüpiter'in uydularından biri, Ganymede, gezegen Merkür'den daha büyüktür.
- I come from a planet called Earth.
- Dünya denen bir gezegenden geliyorum.
- Do you come from another planet?
- Başka bir gezegenden mi geliyorsun?
- Are you seriously suggesting that Tom is from another planet?
- Cidden Tom'un başka bir gezegenden geldiğini mi öne sürüyorsun?
- Do you come from another planet?
- Başka bir gezegenden mi geliyorsunuz?
- Jupiter is the fifth planet from the Sun.
- Jüpiter Güneş'e en uzak beşinci gezegendir.
- In my opinion, it's impossible for aliens, such as those in films we watch, to ever visit our planet.
- Bana göre, izlediğimiz filmlerdeki gibi uzaylıların gezegenimizi ziyaret etmesi imkansız.
- That's our planet.
- Bu bizim gezegenimiz.
- The civilization of planet Arratellia is superior to Earth's.
- Arratellia gezegeninin medeniyeti Dünya'nınkinden üstün.
- European scientists have discovered a potentially habitable planet orbiting Proxima Centauri, the closest star to our solar system.
- Avrupalı bilim adamları, güneş sistemimize en yakın yıldız olan Proxima Centauri'nin çevresinde dolanan potansiyel olarak yaşanabilir bir gezegen keşfettiler.
- Earth is the densest planet of the Solar System.
- Dünya, Güneş Sistemi'nin en yoğun gezegenidir.
- The Earth is a planet, not a star.
- Dünya bir gezegendir, yıldız değil.
- I just want to save the planet.
- Sadece gezegeni kurtarmak istiyorum.
- What would you do if you saw a man from another planet?
- Başka bir gezegenden gelen bir adam görseniz ne yapardınız?
- He hypothesizes that there might be a ninth planet in the Solar System.
- Güneş Sistemi'nde dokuzuncu bir gezegen olabileceğini varsayıyor.
- Mercury is the smallest planet in our solar system.
- Merkür güneş sistemimizdeki en küçük gezegendir.
- Earth is the densest planet of the Solar System.
- Dünya güneş sisteminin en yoğun gezegenidir.
- Earth is the third closest planet to the Sun.
- Dünya Güneş'e en yakın üçüncü gezegendir.
- As far as we know, the earth is the only planet to have oceans.
- Bildiğimiz kadarıyla, dünya okyanusları olan tek gezegen.
- What planet do you live on?
- Sen hangi gezegende yaşıyorsun?
- Which planet is closest to the sun?
- Güneş'e en yakın gezegen hangisidir?
- There are three intelligent species on the planet.
- Gezegende üç akıllı tür var.
- Earth is the third closest planet to the Sun.
- Dünya, Güneş'e en yakın üçüncü gezegendir.
- I live on the planet Sakura.
- Ben Sakura gezegeninde yaşıyorum.
- She wants to save the planet.
- O, gezegeni kurtarmak istiyor.
- Saturn is the sixth planet from the Sun.
- Satürn Güneş'e en uzak altıncı gezegendir.
- What is the planet called you live on?
- Yaşadığın gezegenin ismi nedir?
- He wants to save the planet.
- Gezegeni kurtarmak istiyor.
- What planet are you from?
- Hangi gezegendensin?
- The atmosphere of this planet is not breathable.
- Bu gezegenin atmosferi nefes alınabilir değil.
- This is not our planet.
- Bu bizim gezegenimiz değil.
- What does your planet look like?
- Gezegeniniz neye benziyor?
- I'm the humblest person on this planet.
- Bu gezegendeki en alçakgönüllü insanım.
- What's the difference between a star and a planet?
- Bir yıldız ve bir gezegen arasındaki fark nedir?
- A long time ago when Pluto was still a planet, there was a boy named Tom.
- Uzun zaman önce, Plüton hala bir gezegen iken, Tom adında bir çocuk varmış.
- Mars is a planet.
- Mars bir gezegen.
- Astronomers claim they have discovered the ninth planet of the Solar System.
- Astronomlar Güneş Sistemi'nin dokuzuncu gezegenini keşfettiklerini iddia ediyorlar.
- One of Jupiter's moons, Ganymede, is larger than the planet Mercury.
- Jüpiter'in uydularından biri olan Ganymede, Merkür gezegeninden daha büyüktür.
- Which planet is closest to the sun?
- Güneşe en yakın gezegen hangisidir?
- How can we ask for humans to respect nature, the planet and the animals if respect between them does not exist?
- Aralarında saygı yoksa insanların doğaya, gezegene ve hayvanlara saygı duymasını nasıl isteyebiliriz?
- Maybe this world is another planet's Hell.
- Belki bu dünya başka bir gezegenin cehennemi.
- Mercury is the nearest planet to the sun.
- Merkür, Güneş'e en yakın gezegendir.
- She was abducted by aliens from the planet Tatoeba.
- Tatoeba gezegeninden gelen uzaylılar tarafından kaçırıldı.
- I'm from a different planet.
- Başka bir gezegendenim.
- Jupiter is a planet principally composed of hydrogen and helium.
- Jüpiter esas olarak hidrojen ve helyumdan oluşan bir gezegendir.
- I'm from a different planet.
- Ben farklı bir gezegendenim.
- Neptune is the eighth planet from the Sun.
- Neptün Güneş'e en uzak sekizinci gezegendir.
- The Earth's cryosphere (the frozen water on our planet) currently covers about 10% of the Earth's surface.
- Dünya'nın kriyosferi (gezegenimizdeki donmuş su) şu anda Dünya yüzeyinin yaklaşık %10'unu kaplamaktadır.
- A new planet has been discovered.
- Yeni bir gezegen keşfedildi.
- The Arctic is warming twice as fast as the rest of the planet.
- Kuzey kutup bölgesi, gezegenin geri kalanından iki kat daha hızlı ısınıyor.
- That planet is called Saturn.
- Bu gezegene Satürn denir.
- What would you do if you saw a man from another planet?
- Başka gezegenden bir insan görsen ne yapardın?
- We are concerned about our planet.
- Gezegenimiz için endişeleniyoruz.
- Which planet is nearest to the Sun?
- Hangi gezegen Güneş'e en yakın?
- I just admire the diversity of life on our planet.
- Gezegenimizdeki yaşam çeşitliliğine hayranım.
- Entertainment on his planet meant doing multidimensional higher mathematics.
- Onun gezegeninde eğlence, çok boyutlu yüksek matematik yapmak demekti.
- I've always wanted to visit another planet.
- Her zaman başka bir gezegeni ziyaret etmek istemişimdir.
- I can't imagine what life on another planet would be like.
- Başka bir gezegende yaşamın nasıl olacağını hayal bile edemiyorum.
- Which planet are you from?
- Sen hangi gezegendensin?
- Saturn is the second largest planet in the Solar System.
- Satürn Güneş Sistemi'ndeki en büyük ikinci gezegendir.
- We need to care for our planet.
- Gezegenimize özen göstermeliyiz.
- Which planet is closest to the sun?
- Güneş'e en yakın gezegen hangisi?
- This desert looks like a different planet.
- Bu çöl farklı bir gezegen gibi görünüyor.
- Mercury is the nearest planet to the sun.
- Güneşe en yakın gezegen Merkür'dür.
- Animals and plants live on this planet.
- Bu gezegende hayvan ve bitkiler yaşar.
- What planet do you live on?
- Hangi gezegende yaşıyorsun?
- What is the planet called you live on?
- Yaşadığınız gezegenin adı ne?
- There is no Plan B because there is no Planet B.
- B planı yoktur, çünkü B gezegeni yoktur.
- Jupiter is a big planet, right?
- Jüpiter büyük bir gezegen, değil mi?
- I've always wanted to visit another planet.
- Hep başka bir gezegeni ziyaret etmek istemişimdir.
- He wants to save the planet.
- O, gezegeni kurtarmak istiyor.
- Jupiter is the biggest planet in our solar system.
- Jüpiter güneş sistemimizdeki en büyük gezegendir.
- Bioremediation and environmental engineering of Terra saved that planet from pollution and desertification.
- Terra'nın biyoremediasyonu ve çevre mühendisliği o gezegeni kirlilikten ve çölleşmeden kurtardı.
- Venus is the closest planet to Earth.
- Venüs, Dünya'ya en yakın gezegendir.
- The planet Sakura is 4.7 light-years away.
- Sakura gezegeni 4.7 ışık yılı uzaktadır.
- A long time ago when Pluto was still a planet, there was a boy named Tom.
- Uzun bir zaman önce Plüton hâlâ gezegenken, Tom adında bir oğlan vardı.
- They're killing the planet.
- Gezegeni öldürüyorlar.
- Neptune is the farthest planet from the Sun.
- Neptün güneşten en uzak gezegendir.
- This planet is in serious danger.
- Bu gezegen ciddi tehlikede.
- Mars is the fourth planet from the Sun.
- Mars, Güneş'ten en uzak dördüncü gezegendir.
- So long as the human spirit thrives on this planet, music in some living form will accompany and sustain it and give it expressive meaning.
- İnsan ruhu bu gezegende yaşadığı sürece, müzik de ona eşlik edecek, onu sürdürecek ve ona etkileyici bir anlam katacaktır.
- Kindness is the only way to bring peace to this planet.
- Bu gezegene barış getirmenin tek yolu nezakettir.
- When I was your age, Pluto was a planet.
- Ben senin yaşındayken Plüton bir gezegendi.
- Jupiter is a giant planet.
- Jüpiter dev bir gezegendir.
- Neptune is the farthest planet from the Sun.
- Neptün Güneş'e en uzak gezegendir.
- As far as we know, the earth is the only planet to have oceans.
- Bildiğimiz kadarıyla, dünya okyanusları olan tek gezegendir.
- Venus is the closest planet to Earth.
- Venüs Dünya'ya en yakın olan gezegendir.
- The star system Alpha Centauri has a planet called Alpha Centauri Bb.
- Alfa Centauri yıldız sisteminin, Alfa Centauri Bb adında bir gezegeni vardır.
- The Earth's cryosphere (the frozen water on our planet) currently covers about 10% of the Earth's surface.
- Dünya'nın kriosferi (gezegenimizdeki donmuş su), şu anda dünya yüzeyinin yaklaşık % 10'unu kaplar.
- We must take care of our planet, the earth.
- Gezegenimiz olan dünyaya iyi bakmalıyız.
- Earth is the third planet from the sun.
- Dünya, güneşten gelen üçüncü gezegendir.
- European scientists have discovered a potentially habitable planet orbiting Proxima Centauri, the closest star to our solar system.
- Avrupalı bilim adamları, güneş sistemimize en yakın yıldız olan Proxima Centauri'nin yörüngesinde potansiyel olarak yaşanabilir bir gezegen keşfettiler.
- Saturn is a very large gas planet which spins very rapidly on its axis.
- Satürn kendi ekseni üzerinde çok hızlı dönen çok büyük bir gaz gezegendir.
- Maybe this world is another planet's Hell.
- Belki de bu dünya başka bir gezegenin cehennemidir.
- Saturn is the second largest planet in the Solar System.
- Satürn güneş sisteminde ikinci en büyük gezegendir.
- That planet has imploded.
- O gezegen patladı.
- The twin suns are revolving around our planet.
- İkiz güneşler, gezegenimizin etrafında dönüyorlar.
- Which planet is nearest to the Sun?
- Güneşe en yakın gezegen hangisidir?
- What planet do you live on?
- Hangi gezegende yaşıyorsunuz?
- The earth is a planet, not a fixed star.
- Dünya durağan bir yıldız değil, bir gezegendir.
- This is not our planet.
- Burası bizim gezegenimiz değil.
- This planet orbits two stars.
- Bu gezegen iki yıldızın yörüngesinde dönüyor.
- The star system Alpha Centauri has a planet called Alpha Centauri Bb.
- Alpha Centauri yıldız sisteminde Alpha Centauri Bb adında bir gezegen vardır.
- The earth is a planet, not a fixed star.
- Dünya bir gezegendir, sabit bir yıldız değildir.
- I come from a planet called Earth.
- Dünya gezegenindenim.
- Earth is the blue planet.
- Dünya, mavi gezegendir.
- How can we ask for humans to respect nature, the planet and the animals if respect between them does not exist?
- Aralarında saygı yoksa insanlardan doğaya, gezegene ve hayvanlara saygı duymalarını nasıl isteyebiliriz?
- The ocean covers more than 70 percent of the surface of our planet.
- Okyanuslar gezegenimiz yüzeyinin yüzde 70'inden fazlasını kaplar.
- There is no Plan B because there is no Planet B.
- B planı yok çünkü B gezegeni yok.
- Are you from another planet?
- Başka bir gezegenden misin?
- This submarine can operate in the most hostile conditions on the planet.
- Bu denizaltı gezegendeki en zorlu koşullarda çalışabilir.
- Mercury is the planet closest to the Sun.
- Merkür, Güneş'e en yakın gezegendir.
- There are three intelligent species on the planet.
- Gezegende üç akıllı tür vardır.
- Neptune is the eighth planet of the solar system.
- Neptün, güneş sisteminin sekizinci gezegenidir.
- Have you seen Planet of the Apes?
- Maymunlar Gezegeni'ni izledin mi?
- This desert looks like a different planet.
- Bu çöl farklı bir gezegene benziyor.
- What planet are you from?
- Sen hangi gezegendensin?
- We live on a planet called Earth.
- Dünya adında bir gezegende yaşıyoruz.
- Saturn isn’t the only planet to have rings, but it has the most beautiful ones.
- Satürn halkaları olan tek gezegen değildir, ancak en güzel halkalar ondadır.
- The true nature of the planet Alpha Centauri Bb is still a mystery.
- Alpha Centauri Bb gezegeninin gerçek doğası hala bir gizem.
- I'm the humblest person on this planet.
- Ben bu gezegendeki en alçakgönüllü insanım.
- The Earth is a planet, not a star.
- Dünya bir yıldız değil, bir gezegendir.
- Which is the smallest planet?
- En küçük gezegen hangisi?
- Which planet is closest to the sun?
- Hangi gezegen güneşe en yakındır?
- I come from another planet.
- Başka bir gezegenden geliyorum.
- We cannot have infinite growth on a finite planet.
- Sonlu bir gezegende sonsuz büyümeye sahip olamayız.
- Jupiter is the largest planet in the Solar System.
- Jüpiter, Güneş Sistemi'ndeki en büyük gezegendir.
- Earth is the blue planet.
- Dünya mavi gezegendir.
- The amount of water in the planet remains constant.
- Gezegendeki su miktarı sabit kalır.
- Jupiter is a planet.
- Jüpiter bir gezegen.
- I'm from another planet.
- Ben başka bir gezegendenim.
- About seven billion people live on our planet.
- Gezegenimizde yaklaşık 7 milyar insan yaşıyor.
- The Arctic is warming twice as fast as the rest of the planet.
- Kuzey Kutbu, gezegenin geri kalanından iki kat daha hızlı ısınıyor.
- Let us together save the planet!
- Birlikte gezegeni kurtaralım!
- Uranus is the seventh planet from the Sun.
- Uranüs Güneş'e en uzak yedinci gezegendir.
- I come from another planet.
- Ben başka bir gezegenden geliyorum.
- It feels like another planet.
- Başka bir gezegen gibi geliyor.
- The magazine is researching the most disgusting insects on the planet.
- Dergi gezegendeki en iğrenç böcekleri araştırıyor.
- The atmosphere of this planet is not breathable.
- Bu gezegenin atmosferi nefes almaya elverişli değil.
- About seven billion people live on our planet.
- Gezegenimizde yaklaşık yedi milyar insan yaşıyor.
- Astronomers announced that they had discovered a ninth planet in our Solar System.
- Astronomlar Güneş Sistemimizde dokuzuncu bir gezegen keşfettiklerini açıkladılar.
- The true nature of the planet Alpha Centauri Bb is still a mystery.
- Alpha Centauri Bb gezegeninin gerçek doğası hala bir sırdır.
- Take care of our planet.
- Gezegenimize iyi bak.
- It feels like another planet.
- Başka bir gezegendeymişiz gibi hissediyorum.
- A Soviet spacecraft reached Venus' atmosphere in 1967, but lost communication with our planet just when it came close.
- Bir Sovyet uzay aracı 1967'de Venüs'ün atmosferine ulaştı, ama tam yaklaşırken gezegenimizle iletişimi kaybetti.
- What's the closest planet to the sun?
- Güneşe en yakın gezegen hangisi?
- I come from a planet called Earth.
- Ben Dünya denen bir gezegenden geliyorum.
- For many years, Pluto was considered to be the ninth planet in our solar system.
- Uzun yıllar, Pluto, bizim güneş sistemimizin dokuzuncu gezegeni olarak kabul edildi.
- Jupiter is the biggest planet in our solar system.
- Jüpiter, güneş sisteminizdeki en büyük gezegendir.
- Animals and plants live on this planet.
- Bu gezegende hayvanlar ve bitkiler yaşar.
- The ocean covers more than 70 percent of the surface of our planet.
- Okyanus, gezegenimizin yüzeyinin yüzde 70'inden fazlasını kaplar.
- She wants to save the planet.
- O gezegeni kurtarmak istiyor.
- Tom doesn't know the difference between a star and a planet.
- Tom yıldızla gezegen arasındaki farkı bilmiyor.
- A new planet has been discovered.
- Yeni bir gezegen bulundu.
- I must go back to my planet now.
- Şimdi gezegenime dönmem gerek.
- What is your planet like?
- Gezegeniniz neye benziyor?
- Saturn is a very large gas planet which spins very rapidly on its axis.
- Satürn kendi ekseni etrafında çok hızlı dönen çok büyük bir gaz gezegendir.
- Venus is the closest planet to Earth.
- Venüs Dünya'ya en yakın gezegen.
- This desert looks like a different planet.
- Bu çöl sanki başka bir gezegenmiş gibi duruyor.
- I think it's unlikely that aliens similar to what we see in the movies have ever visited our planet.
- Filmlerde gördüğümüze benzer uzaylıların gezegenimizi ziyaret etmiş olma ihtimalinin düşük olduğunu düşünüyorum.
- Earth is a planet.
- Dünya bir gezegendir.
- Let us together save the planet!
- Hadi gezegeni beraber kurtaralım!
- Jupiter is the most massive planet in the solar system.
- Jüpiter, güneş sistemindeki en büyük gezegendir.
- Tom was teleported to another planet.
- Tom başka bir gezegene ışınlandı.
- Which planet are you from?
- Hangi gezegenden geliyorsun?
- Mercury is the planet closest to the Sun.
- Merkür güneşe en yakın gezegendir.
- What is your planet like?
- Senin gezegenin neye benziyor?
- The earth is a planet, and not a planetoid.
- Dünya bir gezegendir, gezegenimsi bir şey değil.
- I don't want to live on this planet anymore.
- Artık bu gezegende yaşamak istemiyorum.
- Nuclear war will bring life on this planet to an end.
- Nükleer savaş bu gezegendeki yaşamı sona erdirecektir.
Show More (347)
|
