preoccupation - English Turkish Sentences
English Turkish
preoccupation meşguliyet n.
  • The question which arises is why this constant preoccupation with immigrants.
  • Burada akla gelen soru, neden sürekli olarak göçmenlerle meşgul olunduğudur.
  • They are ordinary men and women made extraordinary by society's preoccupation with their sex lives.
  • Onlar, toplumun cinsel yaşamlarıyla meşgul olması nedeniyle sıra dışı hale gelen sıradan erkek ve kadınlardır.
  • Sami had a strange preoccupation.
  • Sami'nin garip bir meşguliyeti vardı.
Show More (1)
preoccupation kaygı n.
  • We can obviously only vote against a report so obviously marked by these preoccupations alone.
  • Bu kadar açık bir şekilde sadece bu kaygıların damgasını vurduğu bir rapora karşı oy kullanabiliriz.
Show More (-2)