Tureng - protect - English Turkish Sentences

History

	English	Turkish
1	protect	korumak	v.
	You should protect yourself against people who want to harm you. Size zarar vermek isteyen insanlardan kendinizi korumalısınız. Insurance will protect you against costly crashes. Sigorta sizi maliyetli kazalara karşı koruyacaktır. Some countries can protect their domestic companies by taxing foreign products. Bazı ülkeler yabancı ürünleri vergilendirerek yerli şirketlerini koruyabiliyor. Let us protect ourselves against tendencies of that kind. Kendimizi bu tür eğilimlere karşı koruyalım. We have to both sanction and protect these accession and aspirant states. Bu katılım ve aday ülkelere hem yaptırım uygulamalı hem de onları korumalıyız. This guarantees product quality and protects human health to the greatest possible extent. Bu, ürün kalitesini garanti eder ve insan sağlığını mümkün olan en üst düzeyde korur. We must do all we can to protect them and humanitarian aid workers around the world. Onları ve dünyanın dört bir yanındaki insani yardım çalışanlarını korumak için elimizden geleni yapmalıyız. A partial ban on advertising is not, therefore, enough to protect public health. Bu nedenle, reklamların kısmen yasaklanması kamu sağlığını korumak için yeterli değildir. These measures, initiated by the Commission, aim to protect the financial and legal interests of the Community. Komisyon tarafından başlatılan bu tedbirler, Topluluğun mali ve hukuki çıkarlarını korumayı amaçlamaktadır. To the instruments of rural development policy, we want to add elements guaranteeing quality and protecting animals. Kırsal kalkınma politikası araçlarına, kaliteyi garanti altına alan ve hayvanları koruyan unsurlar eklemek istiyoruz. Whoever has confidential information at their disposal does well to protect that confidential information. Elinde gizli bilgi olan herkes, bu gizli bilgiyi korumakla iyi yapar. We should protect the hunter's right to hunt but we should not guarantee him an unprotected route into retail outlets. Avcının avlanma hakkını korumalıyız, ancak ona perakende satış noktalarına korumasız bir yol garanti etmemeliyiz. It is not the population that the French army is protecting there, but French money. Fransız ordusunun orada koruduğu halk değil, Fransız parasıdır. There must be rules to protect citizens and consumers. Vatandaşları ve tüketicileri koruyacak kurallar olmalıdır. In the meantime, Member States remain free to protect their consumers. Bu arada, Üye Devletler tüketicilerini korumakta serbesttir. We know that protecting only the environment while ruining the economy is no use to consumers. Ekonomiyi mahvederken sadece çevreyi korumanın tüketicilere hiçbir faydası olmadığını biliyoruz. By regulating the marketing of tobacco, public health can be protected. Tütün pazarlamasının düzenlenmesi ile kamu sağlığı korunabilir. In the event of a breakdown of negotiations, a safety clause is provided to protect participation rights. Müzakerelerin çökmesi durumunda katılım haklarını korumak için bir güvenlik maddesi sağlanmıştır. There is no genuine forum protecting human rights and the civil and political rights of the European citizens. İnsan haklarını ve Avrupa vatandaşlarının medeni ve siyasi haklarını koruyan gerçek bir forum bulunmamaktadır. The only way we can protect both the environment and workers is to protect the revenue of small fishermen. Hem çevreyi hem de çalışanları korumanın tek yolu küçük balıkçıların gelirlerini korumaktır. This system, if it proves feasible, will protect Europe's citizens. Bu sistem, uygulanabilir olduğu kanıtlanırsa, Avrupa vatandaşlarını koruyacaktır. We must promote and protect democracy and human rights in our Association Agreements. Ortaklık Anlaşmalarımızda demokrasi ve insan haklarını teşvik etmeli ve korumalıyız. We need to protect this type of arrangement and denounce other things. Bu tür bir düzenlemeyi korumamız ve diğer şeyleri kınamamız gerekiyor. After all, this is about protecting the lives and health of humans and animals. Sonuçta bu, insanların ve hayvanların yaşamlarını ve sağlıklarını korumakla ilgilidir. First, the Commission has accepted the need for rules to protect whistle-blowers. İlk olarak, Komisyon muhbirleri korumak için kurallara ihtiyaç olduğunu kabul etmiştir. It is about protecting human health and the environment. İnsan sağlığını ve çevreyi korumakla ilgilidir. What I am now wondering is how to protect myself from the threat which this incident no doubt represents. Şimdi merak ettiğim şey, bu olayın şüphesiz temsil ettiği tehditten kendimi nasıl koruyacağım. We do not protect nature just by putting a fence round it. Doğayı sadece etrafına çit çekerek koruyamayız. Democratic society needs to protect itself and be able to deal with real dangers. Demokratik toplum kendini korumalı ve gerçek tehlikelerle başa çıkabilmelidir. The Israeli Government had the right and the obligation to protect its citizens. İsrail Hükümeti vatandaşlarını koruma hakkına ve yükümlülüğüne sahiptir. The wall will not protect Israeli society from the violence and barbarism of suicide bombings against civilians. Duvar, İsrail toplumunu sivillere yönelik intihar saldırılarının şiddetinden ve barbarlığından korumayacaktır. These new rules mainly aim to protect consumers from risks associated with the consumption of these products. Bu yeni kurallar temel olarak tüketicileri bu ürünlerin tüketimiyle ilgili risklerden korumayı amaçlamaktadır. The Dutch system makes provision for protecting companies against hostile takeovers. Hollanda sistemi, şirketleri düşmanca devralmalara karşı korumak için hükümler getirmektedir. It is making itself guilty of the failure to assist those whom it has a duty to protect. Korumakla yükümlü olduğu kişilere yardım etmediği için kendisini suçlu duruma düşürmektedir. This disparity justifies protecting our internal market against social or environmental dumping by the world market. Bu eşitsizlik, iç pazarımızı dünya pazarının sosyal veya çevresel dampingine karşı korumayı haklı çıkarmaktadır. That way we will protect our markets and put an end to the dumping that is often concealed in the confusion. Bu şekilde piyasalarımızı koruyacak ve genellikle kafa karışıklığı içinde gizlenen dampinge son vereceğiz. The Charter of Fundamental Rights requires us to uphold human dignity and protect life. Temel Haklar Bildirgesi insan onurunu ve yaşamı korumamızı gerektirmektedir. We need to address how we protect the external borders of the European Union. Avrupa Birliği'nin dış sınırlarını nasıl koruyacağımızı ele almamız gerekiyor. They are the investors in the European Parliament should be trying to protect. Avrupa Parlamentosu'nun korumaya çalışması gereken yatırımcılar onlardır. We should think very carefully about how we can protect both investment and innovation here. Burada hem yatırımı hem de inovasyonu nasıl koruyabileceğimizi çok dikkatli bir şekilde düşünmeliyiz. It can protect food from contamination. Gıdaları kontaminasyondan koruyabilir. In doing so, the Socialists want to protect the European social model. Sosyalistler bunu yaparken Avrupa sosyal modelini korumak istiyorlar. The Council is still fully committed to protecting the free movement of goods between the Member States. Konsey, Üye Devletler arasında malların serbest dolaşımını koruma konusunda hala tam kararlıdır. The Geneva Convention was designed to protect individuals facing persecution. Cenevre Sözleşmesi zulme uğrayan bireyleri korumak için tasarlanmıştı. The old mindset which involved sweeping things under the carpet and protecting one's friends unfortunately still exists. Olayları halının altına süpürmeyi ve dostlarını korumayı içeren eski zihniyet ne yazık ki hala varlığını sürdürüyor. The industry itself has to develop guarantees to protect itself from free riders. Sektörün kendisini serbest rekabete karşı koruyacak garantiler geliştirmesi gerekmektedir. They are not protecting human health, nor are they protecting the vulnerable. Bunlar ne insan sağlığını ne de savunmasız kişileri koruyor. It is, however, going too far for Europe to say that women should protect themselves. Ancak Avrupa'nın kadınların kendilerini korumaları gerektiğini söylemesi çok ileri gitmektir. The only way to protect workers is a policy of zero risk. Çalışanları korumanın tek yolu sıfır risk politikasıdır. The new health programme is about protecting the health of all EU citizens, not just the privileged few. Yeni sağlık programı sadece ayrıcalıklı azınlığın değil tüm AB vatandaşlarının sağlığını korumakla ilgilidir. Moreover, we have to protect consumers who are particularly vulnerable. Dahası, özellikle savunmasız olan tüketicileri korumak zorundayız. This benefits criminals who want to protect themselves. Bu da kendilerini korumak isteyen suçluların işine yarıyor. The job market remains structurally rigid, keeping the unemployed at bay and protecting those with jobs. İş piyasası yapısal olarak katı olmaya devam ediyor, işsizleri uzak tutuyor ve işi olanları koruyor. The French government now protects the reprocessing centre at La Hague with fighter planes and missiles. Fransız hükûmeti şimdi Lahey'deki yeniden işleme merkezini savaş uçakları ve füzelerle koruyor. This will protect the essential interests of the ACP producer countries. Bu, ACP üretici ülkelerinin temel çıkarlarını koruyacaktır. These medicinal products are patent protected and in general expensive. Bu tıbbi ürünler patent korumalıdır ve genel olarak pahalıdır. In general we want to protect the national bans on tobacco advertising. Genel olarak tütün reklamlarına yönelik ulusal yasakları korumak istiyoruz. The directive will actually protect jobs in the Welsh coal and generating industries in the longer term. Direktif aslında Galler kömür ve üretim endüstrilerindeki istihdamı uzun vadede koruyacaktır. Workers must be clear about how to protect themselves and others. İşçiler kendilerini ve başkalarını nasıl koruyacakları konusunda net olmalıdır. We must respond to the Palestinians' request for troops to protect Palestine. Filistinlilerin Filistin'i korumak için asker talebine yanıt vermeliyiz. Officials are thus obliged to defend the truth and their fellow citizens rather than to protect their own institutions. Yetkililer bu nedenle kendi kurumlarını korumak yerine gerçeği ve yurttaşlarını savunmakla yükümlüdürler. Who will take action here and protect the Kurdish people? Burada kim harekete geçecek ve Kürt halkını koruyacak? The weapons of mass destruction must be destroyed to protect the free world. Özgür dünyayı korumak için kitle imha silahları yok edilmelidir. Doping is a scourge from which sport has to protect itself. Doping, sporun kendisini korumak zorunda olduğu bir beladır. Parliament needs to pluck up courage and stand firm if it is serious about protecting fish stocks. Parlamento balık rezervlerini koruma konusunda ciddiyse cesaretini toplamalı ve sağlam durmalıdır. We have to both sanction and protect these accession and aspirant states. Bu katılım ve aday devletlere hem yaptırım uygulamalı hem de onları korumalıyız. The role of the European Public Prosecutor should be restricted strictly to that of protecting EU finances. Avrupa Cumhuriyet Savcısının rolü kesinlikle AB finansmanını korumakla sınırlandırılmalıdır. As I see it, the only sure way to protect sources is not to use pesticides. Gördüğüm kadarıyla kaynakları korumanın tek kesin yolu pestisit kullanmamak. The Commission attaches the greatest importance to all measures designed to protect the health and safety of workers. Komisyon, işçilerin sağlık ve güvenliğini korumaya yönelik tüm tedbirlere büyük önem vermektedir. People want to protect their privacy from intruders. İnsanlar mahremiyetlerini davetsiz misafirlerden korumak isterler. The Member States must be free to protect their citizens. Üye Devletler vatandaşlarını korumakta özgür olmalıdır. The Charter of Fundamental Rights requires us to uphold human dignity and protect life. Temel Haklar Şartı insan onurunu ve yaşamı korumamızı gerektirmektedir. The European Union is committed to protecting the democratic and minority rights of the Kurds. Avrupa Birliği, Kürtlerin demokratik ve azınlık haklarını koruma konusunda kararlıdır. Who actually protects our citizens against the authorities? Vatandaşlarımızı yetkililere karşı gerçekte kim koruyor? This benefits criminals who want to protect themselves. Bu da kendilerini korumak isteyen suçluların işine yaramaktadır. We must protect the whole of the enlarged Europe from any risk of impoverishment of any part of it. Genişleyen Avrupa'nın tamamını, herhangi bir parçasının yoksullaşması riskine karşı korumalıyız. The doctrine of a preventive war to protect the vital interests of the United States is unacceptable. Amerika Birleşik Devletleri'nin hayati çıkarlarını korumak için önleyici savaş doktrini kabul edilemez. We do not protect nature just by putting a fence round it. Doğayı sadece etrafına çit çekerek korumayız. Indeed, which country would not protect itself from outside plotting? Gerçekten de hangi ülke kendisini dışarıdan gelecek komplolara karşı korumaz ki? Many countries take measures in order to protect themselves against anthrax or smallpox better. Birçok ülke şarbon veya çiçek hastalığına karşı kendilerini daha iyi korumak için önlemler almaktadır. The PSE Group has taken a strong line to protect minors against harmful promotions relating to alcohol and tobacco. PSE Grubu, küçükleri alkol ve tütünle ilgili zararlı promosyonlara karşı korumak için kararlı bir tutum sergilemektedir. Therefore, we wonder what legal protection there is to protect European companies against such damages. Bu nedenle Avrupalı şirketleri bu tür zararlara karşı koruyacak yasal korumanın ne olduğunu merak ediyoruz. Treated waste water is one of the most important tools for protecting our water and human health. Arıtılmış atık su, suyumuzu ve insan sağlığını korumak için en önemli araçlardan biridir. We must protect democratic gatherings. Demokratik toplantıları korumalıyız. Not only to protect the cargo but also the driver. Sadece taşınan yükü değil sürücüyü de korumak için. What could protect diversity and pluralism better than a "universal service" ? Çeşitliliği ve çoğulculuğu "evrensel bir hizmetten" daha iyi ne koruyabilir? This will not protect consumers in Europe, because the meat will still be imported. Bu durum Avrupa'daki tüketicileri korumayacaktır zira et ithal edilmeye devam edecektir. The aim is to protect people. Amaç insanları korumaktır. We need a few other safeguards to protect people from the hazards of modern living. İnsanları modern yaşamın tehlikelerinden korumak için birkaç güvenceye daha ihtiyacımız var. We, for our part, believe that our main task is to protect our people. Biz kendi adımıza, asıl görevimizin halkımızı korumak olduğuna inanıyoruz. Nor will anyone be so keen to rely again on the Commission to protect them. Kimse de kendilerini koruması için yeniden Komisyon'a güvenmeye o kadar hevesli olmayacaktır. Our citizens expect us in this regard to protect their interests. Vatandaşlarımız bu konuda bizden kendi çıkarlarını korumamızı beklemektedir. Consumer policy is about informing consumers, giving them freedom of choice as well as protecting them. Tüketici politikası, tüketicileri bilgilendirmek, onlara seçim özgürlüğü tanımak ve onları korumakla ilgilidir. Parliament should now ask itself what it can to do protect citizen's rights. Parlamento şimdi kendisine vatandaşların haklarını korumak için ne yapabileceğini sormalıdır. Here as well, it is crucial to protect the basic principles. Burada da temel ilkeleri korumak çok önemlidir. Since 1991, Portugal has had a law to protect women who suffer domestic violence. 1991 yılından beri Portekiz'de aile içi şiddete maruz kalan kadınları korumak için bir yasa bulunmaktadır. Member States are also required to protect copy protection under the law. Üye Devletlerin ayrıca yasa kapsamında kopya korumasını da korumaları gerekmektedir. We do not want to patronise them; we want to protect them. Onlara patronluk taslamak istemiyoruz; onları korumak istiyoruz. The PSE Group has taken a strong line to protect minors against harmful promotions relating to alcohol and tobacco. PSE Grubu, küçükleri alkol ve tütünle ilgili zararlı promosyonlara karşı korumak için güçlü bir çizgi izlemiştir. We must protect the privacy of our citizens and stick our necks out for this. Vatandaşlarımızın mahremiyetini korumalı ve bunun için elimizi taşın altına koymalıyız. The Commission attaches the greatest importance to all measures designed to protect the health and safety of workers. Komisyon, işçilerin sağlık ve güvenliğini korumaya yönelik tüm tedbirlere büyük önem atfetmektedir. There is no world government to protect them. Onları koruyacak bir dünya hükümeti yok. The Geneva Convention was designed to protect individuals facing persecution. Cenevre Sözleşmesi zulme maruz kalan bireyleri korumak üzere tasarlanmıştır. It is making itself guilty of the failure to assist those whom it has a duty to protect. Konsey, korumakla yükümlü olduğu kişilere yardım etmemekle kendisini suçlu duruma düşürmektedir. For years prophylactic vaccination protected our livestock. Yıllarca profilaktik aşılama hayvanlarımızı korudu. They are not protecting human health, nor are they protecting the vulnerable. Ne insan sağlığını ne de savunmasız kişileri koruyorlar. We must protect ourselves from the extremes of a non-social economy. Kendimizi sosyal olmayan bir ekonominin aşırılıklarından korumalıyız. Secondly, the directive is not meant to protect trivial software. İkinci olarak, direktif önemsiz yazılımları korumayı amaçlamıyor. Protecting the marine environment and the European coast are now major challenges for us all. Deniz çevresini ve Avrupa kıyılarını korumak artık hepimiz için büyük bir zorluktur. Protecting Europe's maritime industry must increasingly be a common concern and therefore a common policy. Avrupa'nın denizcilik endüstrisini korumak giderek ortak bir kaygı ve dolayısıyla ortak bir politika haline gelmelidir. They were calling for a peacekeeping force to protect the people and I believe that we should support that call. İnsanları korumak için bir barış gücü çağrısında bulunuyorlardı ve ben bu çağrıyı desteklememiz gerektiğine inanıyorum. It has committed itself to protect women's rights against sexual discrimination and against religious intolerance. Cinsel ayrımcılığa ve dini hoşgörüsüzlüğe karşı kadın haklarını korumayı taahhüt etmiştir. We protect our own agricultural community in Europe at the cost of other countries. Avrupa'da kendi tarım topluluğumuzu diğer ülkelerin zararına koruyoruz. They exist to protect us in times of struggle and danger. Mücadele ve tehlike zamanlarında bizi korumak için varlar. We have been told here that national legislation already exists in Ireland to protect these workers. Burada bize İrlanda'da bu çalışanları korumak için ulusal mevzuatın zaten mevcut olduğu söylendi. We must now protect the Serbs, who are minority in Kosovo. Şimdi Kosova'da azınlık olan Sırpları korumalıyız. To protect themselves against this, the trade unions in many European countries have battled for years for indexing. Buna karşı kendilerini korumak için birçok Avrupa ülkesindeki sendikalar endeksleme için yıllarca mücadele etti. Why cannot we send our fantastic peace troops to Palestine in order to protect the Palestinian people? Neden Filistin halkını korumak için muhteşem barış birliklerimizi Filistin'e gönderemiyoruz? It has committed itself to protect women's rights against sexual discrimination and against religious intolerance. Birlik, cinsel ayrımcılığa ve dini hoşgörüsüzlüğe karşı kadın haklarını korumayı taahhüt etmiştir. The report is designed to protect juvenile cod in the Irish Sea. Rapor İrlanda Denizi'ndeki yavru morinaları korumak üzere tasarlanmıştır. This is a perversion of the current system, which protects supranational enterprises but must be improved in the future. Bu, uluslarüstü şirketleri koruyan ancak gelecekte iyileştirilmesi gereken mevcut sistemin kötüye kullanımıdır. The environment can of course be protected in a number of ways. Çevre elbette çeşitli şekillerde korunabilir. Bizarrely, as I understand it, the proposals will protect an American cigarette manufacturer in the Canaries. Tuhaf bir şekilde, anladığım kadarıyla, teklifler Kanarya Adaları'ndaki bir Amerikan sigara üreticisini koruyacak. Yes, by all means protect workers, but do not throw workers out of work! Evet, elbette işçileri koruyun, ancak işçileri işten atmayın! For how can we protect the environment while excluding nuclear activities and GMOs? Çünkü nükleer faaliyetler ve GDO'lar hariç tutulurken çevreyi nasıl koruyabiliriz? Nor will anyone be so keen to rely again on the Commission to protect them. Kimse de kendilerini koruması için yeniden Komisyona güvenmeye o kadar hevesli olmayacaktır. In those days, we could protect ourselves effectively by becoming ex-directory or changing our telephone numbers. O günlerde listelenmeden ya da telefon numaralarımızı değiştirerek kendimizi etkili bir şekilde koruyabiliyorduk. These peoples can only be protected by a large degree of self-government or by secession. Bu halklar ancak geniş bir özyönetim ya da ayrılma yoluyla korunabilir. Secondly, sound criteria are needed to protect minors from aggressive TV commercials. İkinci olarak, küçükleri agresif TV reklamlarından korumak için sağlam kriterlere ihtiyaç vardır. It is these whom we have to protect, and so a degree of tolerance must be built up. Korumamız gereken kişiler bunlardır ve bu nedenle bir dereceye kadar hoşgörü inşa edilmelidir. They exist to protect us in times of struggle and danger. Mücadele ve tehlike zamanlarında bizi korumak için vardırlar. But it will be a very important step towards protecting Europe's taxpayers. Ancak bu, Avrupa'nın vergi mükelleflerini korumaya yönelik çok önemli bir adım olacaktır. Protecting and preserving them is essential to our survival. Onları korumak ve muhafaza etmek hayatta kalmamız için elzemdir. If we consider the situation as a whole, the euro is not protecting us from recession but rather encouraging it. Durumu bir bütün olarak ele alırsak, Euro bizi resesyondan korumuyor aksine resesyonu teşvik ediyor. We also have to recognise that the Member States have societal models and fundamental interests to protect. Ayrıca Üye Devletlerin korumaları gereken toplumsal modeller ve temel çıkarlar olduğunu da kabul etmeliyiz. It must protect the position of smaller Member States within the Union. Küçük Üye Devletlerin Birlik içindeki konumlarını korumalıdır. What measures can be taken to protect us, given this danger? Bu tehlike karşısında bizi korumak için ne gibi tedbirler alınabilir? I believe it is the duty of every Member State government to protect the innocent, not the perpetrators of violence. Şiddet uygulayanları değil masumları korumanın her Üye Devlet hükümetinin görevi olduğuna inanıyorum. It is important that there be a supranational prosecutor able to protect the EU's financial interests. AB'nin mali çıkarlarını koruyabilecek uluslarüstü bir savcının olması önemlidir. The Commission is favourable to any initiative protecting the consumer. Komisyon, tüketiciyi koruyan her türlü girişime olumlu yaklaşmaktadır. We need to protect our fish stocks and not decimate them. Balık rezervlerimizi korumamız ve onları yok etmememiz gerekiyor. They are the investors in the European Parliament should be trying to protect. Avrupa Parlamentosu'nun korumaya çalışması gereken yatırımcılar bunlardır. We support this initiative, the main aim of which should be to protect public health. Temel amacı halk sağlığını korumak olması gereken bu girişimi destekliyoruz. We believe that only the State can duly protect asylum seekers. Sadece Devletin sığınmacıları gerektiği gibi koruyabileceğine inanıyoruz. We also need conventions for those areas to protect them. Ayrıca bu alanları korumak için sözleşmelere de ihtiyacımız var. We are also very concerned to ensure that the language regime cannot be used to protect markets. Dil rejiminin piyasaları korumak için kullanılamayacağından emin olmak konusunda da son derece endişeliyiz. We have a duty to protect our children, who are tomorrow’s adult citizens. Yarının yetişkin vatandaşları olan çocuklarımızı korumak hepimizin görevidir. We save lives and we protect the marine environment. Hayat kurtarıyoruz ve deniz çevresini koruyoruz. What criminals is it trying to protect? Hangi suçluları korumaya çalışıyor? This also means that it employs the instruments it has at its disposal in order to protect the oppressed elsewhere. Bu aynı zamanda başka yerlerde ezilenleri korumak için elindeki araçları kullanması anlamına da gelmektedir. Of course, copyright already protects software codes. Elbette telif hakları yazılım kodlarını zaten koruyor. We shall also strive to protect our quality products by defending our designations of origin. Ayrıca menşe adlarımızı savunarak kaliteli ürünlerimizi korumak için çaba göstereceğiz. We have now lost the first species on our list of protected species. Şu anda koruma altındaki türler listemizdeki ilk türü kaybetmiş durumdayız. We believe that what we have to do is establish rules which protect producers and also consumers and citizens. Yapmamız gerekenin üreticileri, tüketicileri ve vatandaşları koruyan kurallar oluşturmak olduğuna inanıyoruz. They reject all attempts to protect vested rights and the exceptions to them. Kazanılmış hakları ve bunların istisnalarını korumaya yönelik tüm girişimleri reddediyorlar. Poverty is the major enemy to managing natural resources and protecting the environment in a responsible manner. Yoksulluk, doğal kaynakları yönetmenin ve çevreyi sorumlu bir şekilde korumanın en büyük düşmanıdır. The governments of Europe particularly the French government are not even capable of protecting their own people. Avrupa hükûmetleri, özellikle de Fransız hükûmeti kendi halklarını bile koruyamamaktadır. We need to protect our fish stocks and not decimate them. Balık rezervlerimizi korumalı ve onları yok etmemeliyiz. By regulating the marketing of tobacco, public health can be protected. Tütün pazarlamasını düzenleyerek kamu sağlığı korunabilir. Above all, they must help to inform consumers and protect them. Her şeyden önce, tüketicileri bilgilendirmeye ve onları korumaya yardımcı olmalıdırlar. The most fundamental task of the state is to protect its people. Devletin en temel görevi halkını korumaktır. I believe that we must protect people as much as possible from the dangers of drugs. İnsanları uyuşturucuların tehlikelerinden mümkün olduğunca korumamız gerektiğine inanıyorum. By protecting the government in power, it is mainly protecting the French corporations that have major interests there. İktidardaki hükümeti koruyarak, esas olarak orada büyük çıkarları olan Fransız şirketlerini koruyor. Secondly, we must remain vigilant over Europe's desire to protect the equality of the sexes. İkinci olarak Avrupa'nın cinsiyet eşitliğini koruma arzusu konusunda uyanık kalmalıyız. We know that protecting only the environment while ruining the economy is no use to consumers. Ekonomiyi mahvederken sadece çevreyi korumanın tüketiciye bir faydası olmadığını biliyoruz. This appears all the more justified since the annexes contain a number of regulations which protect the end user. Ekler son kullanıcıyı koruyan bir dizi düzenleme içerdiğinden bu daha da haklı görünmektedir. Europe can only protect itself through the law, using sanctions and prosecutions. Avrupa kendisini ancak hukuk yoluyla, yaptırımlar ve kovuşturmalarla koruyabilir. The constitution also protects freedom of enterprise and 'free and pure competition'. Anayasa aynı zamanda girişim özgürlüğünü ve 'serbest ve saf rekabeti' de korumaktadır. The principles on this matter are clear but the need to protect Members' security is also paramount. Bu konudaki ilkeler açıktır ancak Üyelerin güvenliğini koruma ihtiyacı da son derece önemlidir. This is a perversion of the current system, which protects supranational enterprises but must be improved in the future. Bu, uluslarüstü işletmeleri koruyan ancak gelecekte iyileştirilmesi gereken mevcut sistemin saptırılmasıdır. The legislator should protect the general interest and introduce safeguard clauses. Yasa koyucu genel menfaati korumalı ve koruyucu hükümler getirmelidir. In this way the citizen can be protected and undesirable excesses can be controlled. Bu şekilde vatandaş korunabilir ve istenmeyen aşırılıklar kontrol altına alınabilir. Let us protect the Palestinians. Filistinlileri koruyalım. Now we are attempting to protect ourselves. Şimdi kendimizi korumaya çalışıyoruz. The Council is still fully committed to protecting the free movement of goods between the Member States. Konsey, Üye Devletler arasında malların serbest dolaşımını koruma konusunda hala kararlıdır. This also means that it employs the instruments it has at its disposal in order to protect the oppressed elsewhere. Bu aynı zamanda başka yerlerdeki mazlumları korumak için elindeki araçları kullandığı anlamına da gelmektedir. They seem to be more concerned about protecting political friends than protecting the people of Europe. Avrupa halkını korumaktan ziyade siyasi dostlarını korumakla ilgileniyor gibi görünüyorlar. We must realise that these stocks are endangered and we must protect the fishing industry. Bu rezervlerin tehlike altında olduğunun farkına varmalı ve balıkçılık endüstrisini korumalıyız. What measures can be taken to protect us, given this danger? Bu tehlike karşısında bizi korumak için ne gibi önlemler alınabilir? But first and foremost we must protect people's basic civil liberties as enshrined in international law. Ancak her şeyden önce insanların uluslararası hukukta yer alan temel sivil özgürlüklerini korumalıyız. All defenders of democracy must protect our precious civilisation and uphold the civilised rule of law. Demokrasinin tüm savunucuları değerli medeniyetimizi korumalı ve medeni hukukun üstünlüğünü desteklemelidir. On the other hand, secrecy can also protect powerful profiteers from popular anger. Öte yandan gizlilik, güçlü vurguncuları halkın öfkesinden de koruyabilir. This is not simply a matter of protecting Member State nationals. Bu sadece Üye Devlet vatandaşlarını koruma meselesi değildir. Consumer protection has to protect people against fraud, health hazards, and financial loss. Tüketicinin korunması insanları dolandırıcılığa, sağlık tehlikelerine ve mali kayıplara karşı korumalıdır. It has the task of protecting its people from the risks of public life, including the roads. Halkını, yollar da dahil olmak üzere kamusal yaşamın risklerinden koruma görevi vardır. Secondly, the directive is not meant to protect trivial software. İkinci olarak direktif önemsiz yazılımları korumayı amaçlamıyor. Only at this price and under these conditions are we able to protect our traditional tropical products. Geleneksel tropikal ürünlerimizi ancak bu fiyat ve bu koşullar altında koruyabiliyoruz. We believe that only the State can duly protect asylum seekers. Sığınmacıları yalnızca Devletin gerektiği gibi koruyabileceğine inanıyoruz. In general, we want to protect the national bans on tobacco advertising. Genel olarak, tütün reklamlarına yönelik ulusal yasakları korumak istiyoruz. Are our efforts to protect our freedom and safety resulting in the creation of a Big Brother society? Özgürlüğümüzü ve güvenliğimizi koruma çabalarımız bir Büyük Birader toplumunun yaratılmasıyla mı sonuçlanıyor? How can we expect people to take an interest in a policy which itself declares that it does not protect their interests? İnsanların kendi çıkarlarını korumadığını bizzat beyan eden bir politikaya ilgi göstermelerini nasıl bekleyebiliriz? Nobody can deny that NATO's record is what we should be seeking to protect, not to undermine. Hiç kimse NATO'nun sicilinin zayıflatmaya değil, korumaya çalışmamız gereken bir sicil olduğunu inkar edemez. Not only to protect the cargo but also the driver. Sadece yükü değil sürücüyü de korumak gerekir. In many cases local knowledge can suffice to protect consumers. Birçok durumda yerel bilgi tüketicileri korumak için yeterli olabilir. We want to protect stocks but not at just any price, not through just any measure. Hisse senetlerini korumak istiyoruz ama herhangi bir fiyattan değil, herhangi bir önlemle değil. The problem facing us now is that we cannot protect organic seed. Şu anda karşı karşıya olduğumuz sorun, organik tohumu koruyamamamızdır. European Union Treaties make it incumbent on us to protect fundamental rights. Avrupa Birliği Antlaşmaları, temel hakları korumamızı zorunlu kılmaktadır. It provides them with the status of legal and political equality and protects their interests as the smaller community. Onlara yasal ve siyasi eşitlik statüsü sağlar ve daha küçük bir topluluk olarak çıkarlarını korur. It provides them with the status of legal and political equality and protects their interests as the smaller community. Bu rapor onlara hukuki ve siyasi eşitlik statüsü sağlamakta ve daha küçük bir topluluk olarak çıkarlarını korumaktadır. It is up to the European Parliament to protect vulnerable people. Savunmasız insanları korumak Avrupa Parlamentosu'nun görevidir. Yes, protecting young people, yes, making sure that they are given time to think things over. Evet, gençleri korumak, evet, onlara düşünmeleri için zaman tanınmasını sağlamak. How will we protect the cultural content? Kültürel içeriği nasıl koruyacağız? This seems particularly relevant at a time when the United States are stepping up measures to protect their market. Bu durum, ABD'nin kendi pazarını korumak için önlemleri artırdığı bir dönemde özellikle önemli görünmektedir. One reason for this is that Europol's task is not of course to cause people trouble but to protect them. Bunun bir nedeni de Europol'ün görevinin elbette insanlara sorun çıkarmak değil, onları korumak olmasıdır. There is now a need for countries to take responsibility for protecting their citizens and companies against violations. Artık ülkelerin vatandaşlarını ve şirketlerini ihlallere karşı korumak için sorumluluk almaları gerekmektedir. Inspector, your job isn't to like my husband but to protect him. Müfettiş, göreviniz kocamdan hoşlanmak değil, onu korumak. This magnetic field protects the earth against the dangers likely to come from space. Bu manyetik alan Dünya'yı uzaydan gelebilecek olan tehlikelere karşı korumuş olur. This magnetic field protects the earth against the dangers likely to come from space. Bu manyetik alan dünyayı uzaydan gelmesi muhtemel tehlikelere karşı korur. This court decision is an important step in protecting these children. Bu mahkeme kararı, bu çocukları korumak için önemli bir adımdır. Sometimes it does feel like industry was more protected than my son. Bazen sektörü benim oğlumdan daha fazla koruyorlar gibi hissediyorum. It's a decision I made to protect you. Seni korumak için verdiğim bir karar. Therefore, it protects you from catching cold and flu. Bu nedenle sizi soğuk algınlığına ve gribe yakalanmaktan korur. They are an important tool to protect trade secrets. Ticari sırları korumak adına önemli bir araçtır. There are laws to protect you against these things. Sizi bu tür şeylere karşı koruyan yasalar var. It's a decision I made to protect you. Bu seni korumak için verdiğim bir karar. The French are protecting their interests at present. Fransızlar şu anda kendi çıkarlarını koruyor. Store the USB flash drive in a safe, protected place. USB flash sürücüyü güvenli ve korunaklı bir yerde saklayın. Therefore, it protects you from catching cold and flu. Böylece sizi soğuk algınlığı ve gribe yakalanmaktan korur. It's how the pharaohs protected their power for thousands of years. Firavunlar binlerce yıl boyunca güçlerini bu şekilde korumuşlardır. Partners sometimes try so hard to protect each other's tender feelings. Ortaklar bazen birbirlerinin hassas duygularını korumak için çok uğraşırlar. It's a decision I made to protect you. Sizi korumak için aldığım bir karar bu. The French are protecting their interests at present. Fransızlar şu anda kendi çıkarlarını koruyorlar. Partners sometimes try so hard to protect each other's tender feelings. Partnerler bazen birbirlerinin hassas duygularını korumak için çok çabalarlar. This, therefore, enables users to protect their entire internet connection and not just their web browser traffic. Bu nedenle, kullanıcıların sadece internet tarayıcı trafiğini değil, tüm internet bağlantılarını korumalarını sağlar. This magnetic field protects the earth against the dangers likely to come from space. Bu manyetik alan dünyayı uzaydan gelebilecek tehlikelere karşı korur. This court decision is an important step in protecting these children. Bu hüküm de, çocukları korumaya yönelik önemli bir düzenlemedir. Therefore, it protects you from catching cold and flu. Bu nedenle sizi soğuk algınlığı ve gribe yakalanmaktan korur. Tom tried to protect his kids. Tom çocuklarını korumaya çalıştı. The policeman protected the witness. Polis memuru tanığı korudu. We can't protect them. Onları koruyamayız. Washing your hands regularly is a good way to protect yourself from diseases. Ellerinizi düzenli olarak yıkamak kendinizi hastalıklardan korumak için iyi bir yoldur. Tom can protect himself. Tom kendisini koruyabilir. I was trying to protect Tom. Tom'u korumaya çalışıyordum. Tom vowed to do everything within his power to protect the local wildlife. Tom yerel vahşi yaşamı korumak için elinden gelen her şeyi yapmaya yemin etti. I'll protect you. Seni koruyacağım. We'll protect each other. Birbirimizi koruyacağız. We've always protected you. Biz her zaman seni koruduk. I lied to protect you. Seni korumak için yalan söyledim. Why are you protecting them? Neden onları koruyorsun? Algeria has shut down schools to protect the nation from the coronavirus. Cezayir, ülkeyi koronavirüsten korumak için okulları kapattı. The wizard enchants the castle, protecting it from harm. Büyücü kaleyi büyüler ve onu zarar görmekten korur. I'm only trying to protect you. Ben sadece seni korumaya çalışıyorum. I did my best to protect them. Onları korumak için elimden geleni yaptım. He will protect you. Seni koruyacak. Tom would do anything to protect Mary. Tom, Mary'yi korumak için her şeyi yapardı. Our house is a historic building and is listed as a protected monument. Evimiz tarihi bir bina ve koruma altındaki anıtlar listesinde yer alıyor. They can't protect us forever. Bizi sonsuza kadar koruyamazlar. She will protect you. Seni koruyacak. We can protect Tom. Tom'u koruyabiliriz. Golden guns don't protect you from bullets. Altın silahlar seni kurşunlardan korumaz. We must protect the children. Çocukları korumalıyız. We must protect ourselves. Kendimizi korumalıyız. First, you must protect yourself. Önce kendini korumalısın. They're here to protect her. Onu korumak için buradalar. Tom was shot multiple times when he was trying to protect Mary. Tom, Mary'yi korumaya çalışırken birçok kez vuruldu. Tom could've protected Mary if he'd wanted to. Tom eğer isteseydi Mary'yi koruyabilirdi. Tom is supposed to be protecting Mary. Tom'un Mary'yi koruması gerekiyordu. I need to protect myself. Kendimi korumam lâzım. Is Tom protecting someone? Tom birini mi koruyor? I want to protect her. Onu korumak istiyorum. Tom wanted to protect himself. Tom kendini korumak istedi. It seems our instincts guide and protect us. Görünüşe göre içgüdülerimiz bize rehberlik ediyor ve bizi koruyor. Tom should've protected Mary. Tom, Mary'yi korumalıydı. I never promised to protect Tom. Tom'u koruyacağıma hiç söz vermedim. We can't protect Tom indefinitely. Tom'u süresiz olarak koruyamıyoruz. She put on dark glasses to protect her eyes from the sun. Gözlerini güneşten korumak için koyu renk gözlük taktı. Tom was just trying to protect Mary. Tom sadece Mary'yi korumaya çalışıyordu. Tom is going to protect Mary. Tom Mary'yi koruyacak. Protect your eyes. Gözlerini koru. Sami needed to protect himself. Sami'nin kendisini koruması gerekiyordu. I want you to be able to protect yourself. Kendini koruyabilmeni istiyorum. Mary will protect you. Mary sizi koruyacak. Obviously my dogs will protect you! Tabii ki köpeklerim sizi korur! Will you protect me? Beni koruyacak mısınız? He will protect you. O seni koruyacak. Tom protected Mary. Tom Mary'i korudu. Dania thought that Fadil wanted to protect her. Dania, Fadıl'ın onu korumak istediğini düşünüyordu. Obviously my dogs will protect you! Belli ki köpeklerim seni koruyacak! I can protect you. Ben seni koruyabilirim. We can't protect him. Onu koruyamayız. I'd do anything to protect my family. Ailemi korumak için her şeyi yapardım. Tom thought that the amulet would protect him from witches. Tom tılsımın onu cadılardan koruyacağını düşündü. Tom is just trying to protect Mary. Tom sadece Mary'yi korumaya çalışıyor. We need to protect the earth. Dünyayı korumalıyız. The Swiss Guards protect the pope. İsviçreli Muhafızlar Papa'yı koruyor. Some farmers are using donkeys to protect their sheep from wild dogs. Bazı çiftçiler koyunlarını vahşi köpeklerden korumak için eşekleri kullanıyorlar. No one can protect you. Kimse sizi koruyamaz. I had to protect Tom from Mary. Tom'u Mary'den korumak zorundaydım. We're just trying to protect you. Sadece sizi korumaya çalışıyoruz. The helmet will protect your head. Kask kafanı koruyacaktır. Layla would protect her son at any cost. Leyla, oğlunu her ne pahasına olursa olsun koruyacaktır. I tried to protect you. Seni korumaya çalıştım. I'll do whatever it takes to protect my children. Çocuklarımı korumak için ne gerekiyorsa yapacağım. We had better protect our eyes from direct sunlight. Gözlerimizi doğrudan güneş ışığından korusak iyi olur. My umbrella protects me from the rain. Şemsiyem beni yağmurdan koruyor. Spacesuits also protect astronauts from radiation in space. Uzay giysileri astronotları uzaydaki radyasyondan da korur. To do our part to protect the elderly, we work to educate and watch out for our clients during our caregiving activities. Yaşlıları korumak için üzerimize düşeni yapmak üzere, bakım faaliyetlerimiz sırasında müşterilerimizi eğitmek ve kollamak için çalışıyoruz. Why are you protecting Tom? Neden Tom'u koruyorsun? He protected his country from foreign invaders. Ülkesini yabancı işgalcilerden korudu. Sunglasses protect our eyes from the sun. Güneş gözlüğü, gözlerimizi güneşten korur. He did all he could to protect his son. Oğlunu korumak için elinden geleni yaptı. I'm trying to protect him. Onu korumaya çalışıyorum. The goggles protect your eyes from dust. Gözlükler gözlerinizi tozdan korur. The troops would protect trains carrying mail. Askerler posta taşıyan trenleri korurdu. Tom was there to protect us. Tom bizi korumak için oradaydı. Eugenia shared with us her favorite oils for cleaning the face and protecting the skin. Eugenia, yüzü temizlemek ve cildi korumak için en sevdiği yağları bizimle paylaştı. We need to protect him. Onu korumalıyız. Tom wasn't able to protect Mary. Tom, Mary'yi koruyamadı. You need to learn to protect yourselves. Kendinizi korumayı öğrenmelisiniz. Sami would kill to protect his property. Sami mülkünü korumak için adam öldürürdü. I was trying to protect you. Sizi korumaya çalışıyordum. Her friends protected her. Arkadaşları onu korudular. Tom asked me to protect you. Tom benden seni korumamı istedi. Tom wanted to protect Mary. Tom Mary'yi korumak istiyordu. You can't protect Tom forever. Tom'u sonsuza kadar koruyamazsın. We'll fight to the end to protect our homeland. Vatanımızı korumak için sonuna kadar savaşacağız. This means that if you try to protect yourself too much, you will only make bigger mistakes. Bu demektir ki, kendinizi çok fazla korumaya çalışırsanız sadece daha büyük hatalar yaparsınız. Tom is here to protect me. Tom beni korumak için burada. The helmet will protect your head. Kask kafanızı koruyacak. Sami hired the best attorneys to protect him. Sami kendisini korumaları için en iyi avukatları tuttu. It's Tom's responsibility to protect his children. Çocuklarını korumak Tom'un sorumluluğudur. Let us protect our peace! Barışımızı koruyalım! Everyone must protect the environment. Çevreyi herkes korumalıdır. Layla wasn't able to protect Sami. Leyla, Sami'yi koruyamadı. The surrounding hills protected the town. Etraftaki tepeler kasabayı koruyordu. I couldn't protect him. Onu koruyamadım. We were supposed to protect Tom. Tom'u korumamız gerekiyordu. I did my best to protect Tom. Tom'u korumak için elimden geleni yaptım. I'm here to protect you. Ben seni korumak için buradayım. I can't protect you here. Seni burada koruyamam. I swear I'll always protect you. Yemin ederim seni her zaman koruyacağım. You have to protect your family. Aileni korumak zorundasın. I'm trying to protect them. Onları korumaya çalışıyorum. Protect me! Beni koru! I was trying to protect him. Onu korumaya çalışıyordum. I'm here to protect her. Onu korumak için buradayım. We're here to protect you. Seni korumak için buradayız. I'm going to protect you. Sizi koruyacağım. Protecting her is my responsibility. Onu korumak benim sorumluluğum. They know the importance of protecting the earth. Dünyayı korumanın önemini biliyorlar. Laws are there to protect people from themselves. Kanunlar insanları kendilerinden korumak için vardır. I was trying to protect them. Onları korumaya çalışıyordum. Don't worry, I will protect her. Endişelenmeyin. Onu koruyacağım. Tom protected Mary. Tom, Mary'yi korudu. You said you needed someone to protect you. Seni koruyacak birine ihtiyacın olduğunu söyledin. We need to protect Tom. Tom'u korumamız gerek. The army is in the north to protect the border. Ordu sınırı korumak için kuzeyde. Tom was supposed to protect us. Tom'un bizi koruması gerekiyordu. Tom lied to protect himself. Tom kendini korumak için yalan söyledi. Americans want their borders protected. Amerikalılar sınırlarını korumak istiyorlar. We're protecting you. Seni koruyoruz. Layla wasn't able to protect Sami. Layla Sami'yi koruyamadı. Layla protected Sami. Leyla, Sami'yi korudu. I tried to protect Tom. Tom'u korumaya çalıştım. Who were you protecting? Sen kimi koruyordun? Some farmers are using donkeys to protect their sheep from wild dogs. Bazı çiftçiler koyunlarını vahşi köpeklerden korumak için eşekleri kullanıyor. The way to protect yourself and your family from being adversely affected by television is to be more selective of the programmes you watch. Kendinizi ve ailenizi televizyondan olumsuz etkilenmekten korumanın yolu, izlediğiniz programlar konusunda daha seçici olmaktır. I don't want Tom to think he has to protect me. Tom'un beni korumak zorunda olduğunu düşünmesini istemiyorum. She's here to protect you. O seni korumak için burada. They were supposed to protect you. Onların sizi korumaları gerekiyordu. Tom could've protected Mary if he'd wanted to. Tom isteseydi Mary'yi koruyabilirdi. We need to protect them. Onları korumalıyız. How will Tom and I protect ourselves? Tom ve ben kendimizi nasıl koruyacağız? Sami protected Layla. Sami, Layla'yı korudu. We've got to protect ourselves. Kendimizi korumak zorundayız. He will protect you. O seni korur. We need to protect ourselves. Kendimizi korumamız gerekiyor. My duty is to protect everyone here. Benim görevim buradaki herkesi korumak. We're protecting you. Sizi koruyoruz. I wanted to protect you. Seni korumak istedim. Tom wants to protect me. Tom beni korumak istiyor. Regulations protect consumers. Tüzükler tüketicileri korur. You didn't protect me. Beni korumadın. He will protect you. Sizi koruyacak. You have to let him protect you. Seni korumasına izin vermelisin. A strong army protected the city. Güçlü bir ordu şehri koruyordu. Laws are there to protect people from themselves. Yasalar insanları kendilerinden korumak için vardır. Tom tried to protect me. Tom beni korumaya çalıştı. We will protect you. Seni koruyacağız. Tom was only trying to protect you. Tom sadece seni korumaya çalışıyordu. Tom asked me to protect Mary. Tom benden Mary'yi korumamı istedi. Dan gave Linda a knife to protect herself. Dan kendini koruması için Linda'ya bir bıçak verdi. Will you protect me? Beni korur musun? The wizard enchants the castle, protecting it from harm. Sihirbaz zarardan korumak için şatoyu büyülüyor. How am I going to protect my children now? Şimdi çocuklarımı nasıl koruyacağım? You can't protect Tom forever. Tom'u sonsuza dek koruyamazsın. Sami dressed in thick clothes to protect himself from the cold. Sami kendini soğuktan korumak için kalın kıyafetler giymişti. Layla was intent on protecting her daughter. Layla kızını korumaya niyetliydi. Tom wanted to protect his family. Tom ailesini korumak istedi. We need to protect you. Seni korumalıyız. You can protect me. Beni koruyabilirsin. I did my best to protect you. Seni korumak için elimden geleni yaptım. It's my job to protect you. Seni korumak benim görevim. Tom can protect himself. Tom kendini koruyabilir. I'm supposed to protect you. Seni korumam gerekiyordu. I will protect you. Seni koruyacağım. We need to protect you. Seni korumamız gerekiyor. Tom was shot multiple times when he was trying to protect Mary. Tom Mary'yi korumaya çalışırken defalarca vuruldu. Tom is only trying to protect his kids. Tom sadece çocuklarını korumaya çalışıyor. Mary will protect you. Mary seni koruyacak. The warrior fights to protect himself. Savaşçı kendini korumak için savaşıyor. Sami wants to protect Layla. Sami, Leyla'yı korumak istiyor. Tom has to protect his family. Tom ailesini korumak zorunda. Tom thanked the police for protecting him. Tom polise onu koruduğu için teşekkür etti. Fadil lied to protect Layla. Fadıl Leyla'yı korumak için yalan söyledi. Tom won't protect me. Tom beni korumayacak. We need to protect him. Onu korumamız gerekiyor. Sami lied to protect Layla. Sami, Layla'yı korumak için yalan söyledi. I'll do whatever it takes to protect my children. Çocuklarımı korumak için ne gerekiyorsa yaparım. A strong army protected the city. Güçlü bir ordu şehri korudu. If I don't protect you, who will? Seni korumazsam, kim koruyacak? Tom is just trying to protect you. Tom sadece seni korumaya çalışıyor. We're supposed to be protecting Tom. Tom'u korumamız gerekiyordu. Why are we protecting them? Neden onları koruyoruz? We've got to protect what's ours. Bize ait olanı korumalıyız. Tom should've protected Mary. Tom Mary'yi korumalıydı. Is Tom protecting someone? Tom birini koruyor mu? Tom and I need to protect ourselves. Tom ve ben kendimizi korumalıyız. We will protect you. Sizi koruyacağız. His name was changed to protect his identity. Kimliğini korumak için adı değiştirildi. Tom doesn't need to protect Mary anymore. Tom'un artık Mary'yi korumasına gerek yok. I did my best to protect her. Onu korumak için elimden geleni yaptım. Don't try and protect me. Beni korumaya çalışma. The police are protecting it. Polis onu koruyor. I can protect you. Seni koruyabilirim. In protected areas hunting is prohibited. Koruma altındaki bölgelerde avlanmak yasaktır. I'll protect Tom. Tom'u korurum. We'll protect you. Seni koruyacağız. We've got to protect ourselves. Kendimizi korumalıyız. Who will protect the Palestinians? Filistinlileri kim koruyacak? We need to protect you. Seni korumamız gerek. Sami dedicated his life to protect these wonderful virgin forests. Sami hayatını bu harika bakir ormanları korumaya adadı. It's my job to protect him. Onu korumak benim işim. I just wanted to protect you. Sadece seni korumak istedim. One has to protect his family. İnsan ailesini korumak zorundadır. I don't want Tom thinking he has to protect me. Tom'un beni korumak zorunda olduğunu düşünmesini istemiyorum. We need to protect ourselves. Kendimizi korumalıyız. I can't protect you. Seni koruyamam. They're here to protect you. Onlar seni korumak için burada. I'll protect her. Onu koruyacağım. I'm here to protect Tom. Tom'u korumak için buradayım. Tom will protect you. Tom seni koruyacak. I want to protect them. Onları korumak istiyorum. Tom is here to protect Mary. Tom, Mary'i korumak için burada. I can't protect him. Onu koruyamam. I'm going to protect you, Tom. Seni koruyacağım, Tom. It's my job to protect you. Benim işim seni korumak. They're here to protect Tom. Tom'u korumak için buradalar. You need to learn to protect yourself. Kendini korumayı öğrenmelisin. I'm only trying to protect you. Sadece seni korumaya çalışıyorum. Nowadays it's not possible to protect oneself against weapons of mass destruction. Günümüzde kitle imha silahlarına karşı kendini korumak mümkün değil. We need to protect them. Onları korumamız gerekiyor. I had to protect them. Onları korumak zorundaydım. You need to protect yourself. Kendini korumalısın. Why are you protecting me? Neden beni koruyorsun? Tom tried to protect his kids. Tom çocukları korumaya çalıştı. They will protect you. Onlar sizi koruyacak. I need someone to protect me. Beni koruyacak birine ihtiyacım var. Tom did his best to protect Mary. Tom Mary'yi korumak için elinden geleni yaptı. You said you needed someone to protect you. Seni koruyacak birine ihtiyacın olduğunu söylemiştin. The army is protecting the border between France and Spain. Ordu, Fransa ve İspanya arasındaki sınırı koruyor. This will protect your skin. Bu cildinizi koruyacaktır. Layla would protect her son at any cost. Layla oğlunu ne pahasına olursa olsun koruyacaktı. I had to protect him. Onu korumak zorundaydım. I swear I'll always protect you. Seni her zaman koruyacağıma yemin ederim. I was trying to protect you. Seni korumaya çalışıyordum. My umbrella protects me from the rain. Şemsiyem beni yağmurdan korur. I did everything in my power to protect her from you. Onu senden korumak için elimden gelen her şeyi yaptım. Do you think I'm protecting him? Sence onu koruyor muyum? Tom and I've got to protect ourselves. Tom ve ben kendimizi korumak zorundayız. I'll always protect you. Seni hep koruyacağım. I can protect him. Onu koruyabilirim. You can't protect everybody all the time, Tom. Sen herkesi sürekli koruyamazsın, Tom. Tom sent me here to protect you. Tom beni buraya seni korumam için gönderdi. Can you protect me? Beni koruyabilir misin? To protect your head, you need to wear a helmet. Başınızı korumak için kask takmalısınız. Who will protect me while you are away? Siz yokken beni kim koruyacak? They're here to protect Tom. Onlar Tom'u korumak için buradalar. He's trying to protect his mother. Annesini korumaya çalışıyor. I would do anything to protect you. Seni korumak için her şeyi yaparım. Astro Boy protected the country from danger. Astro Boy ülkeyi tehlikelerden korudu. We can protect you. Seni koruyabiliriz. I wore sunglasses to protect my eyes from the sun. Gözlerimi güneşten korumak için güneş gözlüğü taktım. I'll protect you! Seni koruyacağım! We must protect the island's unique and fragile environment. Biz adanın eşsiz ve kırılgan doğasını korumalıyız. We must protect the island's unique and fragile environment. Adanın eşsiz ve kırılgan çevresini korumalıyız. I believe it's my duty to protect these children. Bu çocukları korumanın benim görevim olduğuna inanıyorum. He did all he could to protect his son. Oğlunu korumak için elinden gelen her şeyi yaptı. What should we do to protect the beautiful earth from pollution? Güzel dünyayı kirlilikten korumak için ne yapmalıyız? I'll do whatever I can to protect all of you. Hepinizi korumak için elimden geleni yapacağım. She protected the weak. O, zayıfı korudu. I told you I'd protect you. Sana seni koruyacağımı söyledim. How will we protect ourselves? Kendimizi nasıl koruyacağız? Nowadays it's not possible to protect oneself against weapons of mass destruction. Günümüzde kendini kitle imha silahlarına karşı korumak mümkün değildir. Many countries take measures in order to protect themselves against anthrax or smallpox better. Birçok ülke şarbon ya da çiçek hastalığına karşı kendilerini daha iyi korumak için önlemler alıyor. What are you trying to protect me from? Beni neyden korumaya çalışıyorsun? You've got to protect me. Beni korumak zorundasın. I'll do whatever it takes to protect you. Seni korumak için ne gerekiyorsa yapacağım. The firemen protect us from fires. İtfaiyeciler bizi yangınlardan korur. She will protect you. O sizi koruyacak. I wanted to protect you. Sizi korumak istedim. Her friends protected her. Arkadaşları onu korudu. They must protect all the people who dwell in this country. Onlar bu ülkede yaşayan tüm insanları korumalıdırlar. Protect your family. Ailenizi koruyun. Cranium is the hard bone of head that protects your brain from injury. Kafatası, beyninizi yaralanmalardan koruyan sert kemiktir. Tom thought that the amulet would protect him from werewolves. Tom tılsımın onu kurt adamlardan koruyacağını düşündü. This dog will protect us. Bu köpek bizi koruyacak. We're just trying to protect you. Sadece seni korumaya çalışıyoruz. You're the only one who can protect them. Onları koruyabilecek tek kişi sensin. Tom has to protect himself. Tom kendini korumak zorunda. We've got to protect what's ours. Bizim olanı korumak zorundayız. He bought a straw hat to protect himself from the sun. O, kendini güneşten korumak için bir hasır şapka satın aldı. Tom wanted to protect Mary. Tom Mary'yi korumak istedi. This will protect your skin. Bu senin cildini koruyacaktır. We protected ourselves against danger. Tehlikeye karşı kendimizi koruduk. I couldn't protect them. Onları koruyamadım. He believed in protecting the United States' wilderness areas. Birleşik Devletler'in vahşi doğasını korumaya inanıyordu. The helmet will protect your head. Kask kafanı koruyacak. Everybody wants to protect you. Herkes seni korumak istiyor. Iron Arm Atom protected the country from danger. Demir Kol Atom ülkeyi tehlikelerden korudu. I'm only an immigrant trying to protect the English language from its native speakers. Ben sadece İngilizceyi anadilinden korumaya çalışan bir göçmenim. Do you think I'm protecting him? Onu koruduğumu mu sanıyorsun? He had to give up smoking to protect his health. Sağlığını korumak için sigarayı bırakmak zorunda kaldı. I only wanted to protect you. Sadece seni korumak istedim. She risked her life to protect her child. Çocuğunu korumak için hayatını riske attı. I did it to protect you. Bunu seni korumak için yaptım. Layla lied to protect Sami. Layla Sami'yi korumak için yalan söyledi. I'll protect him. Onu koruyacağım. Tom doesn't have to protect me anymore. Tom artık beni korumak zorunda değil. Sami wanted to protect his family. Sami ailesini korumak istiyordu. Tom is supposed to protect Mary. Tom'un Mary'yi koruması gerekiyordu. You should protect Mary. Mary'yi korumalısın. We can't protect you. Seni koruyamayız. He put on sunglasses to protect his eyes from ultraviolet rays. Gözlerini ultraviyole ışınlarından korumak için güneş gözlüğü taktı. Who will protect me while you are away? Sen yokken beni kim koruyacak? I had to protect her. Onu korumak zorundaydım. We couldn't protect Tom. Tom'u koruyamadık. Can you still protect us? Hâlâ bizi koruyabilir misin? Tom was supposed to be protecting Mary. Tom'un Mary'yi koruyor olması gerekiyordu. We need to protect the earth. Dünyayı korumamız gerekir. Her family protected her. Ailesi onu korudu. Regulations protect workers. Düzenlemeler işçileri korur. We protected ourselves against danger. Kendimizi tehlikelere karşı koruduk. How can you protect yourself? Kendini nasıl koruyabilirsin? I'll do whatever it takes to protect what's mine. Benim olanı korumak için ne gerekiyorsa yaparım. Tom tried to protect himself. Tom kendini korumaya çalıştı. The troops would protect trains carrying mail. Askerler posta taşıyan trenleri koruyacaktı. We can't protect Tom. Tom'u koruyamayız. Can we protect ourselves or not? Kendimizi koruyabilir miyiz yoksa koruyamaz mıyız? My duty is to protect everyone here. Görevim buradaki herkesi korumaktır. I will protect you from danger. Seni tehlikeden koruyacağım. You should know it in order to protect yourself. Bunu kendini korumak için bilmelisin. I'll do whatever I can to protect all of you. Hepinizi korumak için elimden gelen her şeyi yapacağım. Tom is going to protect you. Tom seni koruyacak. Tom thought that the amulet would protect him from harm. Tom tılsımın onu zarardan koruyacağını düşündü. Tom protected his wife. Tom karısını koruyordu. We need to protect Tom. Tom'u korumalıyız. I don't want Tom thinking he needs to protect me. Tom'un beni koruması gerektiğini düşünmesini istemiyorum. Sami wanted to protect his family. Sami ailesini korumak istedi. Protect your eyes. Gözlerinizi koruyun. The firemen protect us from fires. İtfaiyeciler bizi yangınlardan korurlar. Tom would do anything to protect Mary. Tom, Mary'yi korumak için her şeyi yapar. Tom and I've got to protect ourselves. Tom ve ben kendimizi korumalıyız. I'm here to protect Tom. Ben Tom'u korumak için buradayım. Layla lied to protect Sami. Leyla, Sami'yi korumak için yalan söyledi. I promise I will protect you. Seni koruyacağıma söz veriyorum. He defends and protects his family. Ailesini savunur ve korur. Who's protecting Tom? Tom'u kim koruyor? How can you protect something so perfect without evil? Bu kadar mükemmel bir şeyi kötülük olmadan nasıl koruyabilirsin? Sami lied to protect Layla. Sami, Leyla'yı korumak için yalan söyledi. It's my job to protect her. Onu korumak benim işim. I'm here to protect them. Ben onları korumak için buradayım. If I don't protect you, who will? Ben seni korumazsam, kim koruyacak? The policeman protected the witness. Polis tanığı korudu. I'm trying to protect them. Ben onları korumaya çalışıyorum. Fadil lied to protect Layla. Fadıl, Leyla'yı korumak için yalan söyledi. Tom isn't going to protect me. Tom beni korumayacak. We should tell children how to protect themselves. Çocuklara kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatmalıyız. They were supposed to protect you. Seni korumaları gerekiyordu. You are the only one who can protect them. Onları koruyabilecek tek kişi sensin. People devised shelters in order to protect themselves. İnsanlar kendilerini korumak için barınaklar tasarlamışlardır. Tom will protect Mary. Tom Mary'yi koruyacak. It is necessary to protect the national unity. Ulusal birliği korumak gerekiyor. I can protect them. Onları koruyabilirim. God protect me from my friends – I can take care of my enemies myself. Tanrı beni dostlarımdan korusun. Düşmanlarımın icabına kendim bakabilirim. You need to learn to protect yourselves. Kendinizi korumayı öğrenmeniz lazım. I'll protect her with my life. Hayatım pahasına onu koruyacağım. Dan gave Linda a knife to protect herself. Dan, Linda'ya kendini koruması için bir bıçak verdi. I will only be able to love a man who can protect me. Sadece beni koruyabilecek bir adamı sevebilirim. You need to protect yourself. Kendini koruman gerek. Tom hired two bodyguards to protect him. Tom onu korumak için iki koruma tuttu. I'm responsible for protecting her. Onu korumaktan ben sorumluyum. I couldn't protect her. Onu koruyamadım. You should know it in order to protect yourself. Kendini korumak için bunu bilmelisin. Tom protected his wife. Tom karısını korudu. Tom wears a tinfoil hat to protect his brain from harmful radiation. Tom beynini zararlı radyasyondan korumak için folyo şapka takıyor. We're going to protect you. Sizi koruyacağız. They're here to protect him. Onu korumak için buradalar. She protected the weak. Zayıfları korudu. Tom couldn't protect Mary. Tom, Mary'yi koruyamadı. We're going to protect you. Seni koruyacağız. You should know it in order to protect yourself. Bunu kendini korumak için bilmelisiniz. Sami dressed in thick clothes to protect himself from the cold. Sami kendini soğuktan korumak için kalın giysiler giydi. I know who you're protecting. Kimi koruduğunu biliyorum. They will protect you. Sizi koruyacaklar. We need to protect her. Onu korumalıyız. The warrior fights to protect himself. Savaşçı kendini korumak için savaşır. I like to recycle, It protects the environment and my wallet. Geri dönüşüm yapmayı seviyorum, çevreyi ve cüzdanımı koruyor. What do you want to protect us from? Bizi neyden korumak istiyorsun? The wall protected me from the rain. Duvar beni yağmurdan korudu. Who were you protecting? Kimi koruyordun? Everybody wants to protect you. Herkes seni korumak ister. Protect me! Koru beni! Tom can protect me. Tom beni koruyabilir. America has strict laws to protect human rights. Amerika'da insan haklarını korumak için katı yasalar vardır. People devised shelters in order to protect themselves. İnsanlar kendilerini korumak için sığınaklar tasarladı. They must protect all the people who dwell in this country. Bu ülkede yaşayan herkesi korumak zorundalar. I couldn't protect Tom. Tom'u koruyamazdım. Tom was supposed to protect Mary. Tom'un Mary'yi koruması gerekiyordu. It's my job to protect them. Onları korumak benim görevim. I knew you'd protect me. Beni koruyacağını biliyordum. How am I going to protect my children now? Çocuklarımı artık nasıl koruyacağım? We're here to protect you. Sizi korumak için buradayız. The surrounding hills protected the town. Çevreleyen tepeler kasabayı korudu. Tom is protecting himself. Tom kendini koruyor. I can't protect Tom. Tom'u koruyamıyorum. Many Muslim people died protecting non-Muslims. Birçok Müslüman insan gayrimüslimleri korurken öldü. I will protect you from danger. Seni tehlikelerden koruyacağım. Spacesuits also protect astronauts from radiation in space. Uzay elbiseleri astronotları uzaydaki radyasyondan da korur. I can't protect them. Onları koruyamam. Tom doesn't have to protect Mary anymore. Tom artık Mary'yi korumak zorunda değil. I had to protect Tom. Tom'u korumak zorundaydım. We can't protect Tom indefinitely. Tom'u sonsuza dek koruyamayız. My brothers protect me. Kardeşlerim beni koruyor. We were trying to protect you. Seni korumaya çalışıyorduk. Sami wants to protect Layla. Sami Layla'yı korumak istiyor. Dania thought that Fadil wanted to protect her. Dania, Fadıl'ın onu korumak istediğini düşündü. You've got to protect me. Beni korumalısın. I was just trying to protect you. Sadece seni korumaya çalışıyordum. Algeria has shut down schools to protect the nation from the coronavirus. Cezayir, halkı korona virüsünden korumak için okulları kapattı. Protect your family. Aileni koru. I did my best to protect him. Onu korumak için elimden geleni yaptım. She will protect you. O seni koruyacak. We must protect the rainforest. Yağmur ormanlarını korumalıyız. I will only be able to love a man who can protect me. Sadece beni koruyabilecek bir adamı sevebileceğim. He believed in protecting America's wilderness areas. O, Amerika'nın vahşi alanlarını korumaya inanıyordu. Many Muslim people died protecting Christians. Birçok Müslüman insan Hıristiyanları korurken öldü. Tom asked me to protect you. Tom seni korumamı istedi. I couldn't protect Tom. Tom'u koruyamadım. Tom couldn't protect me. Tom beni koruyamadı. The spacesuits have visors to protect astronauts' eyes from the bright sunlight. Uzay giysilerinde astronotların gözlerini parlak güneş ışığından korumak için vizörler bulunur. What do you want to protect us from? Bizi korumak için ne istiyorsunuz? We need you to help protect Tom. Tom'u korumaya yardım etmenizi istiyoruz. It is necessary to protect the national unity. Ulusal bütünlüğü korumak gereklidir. Tom wanted to protect his family. Tom kendi ailesini korumak istedi. Bush wants to protect the world. Bush dünyayı korumak istiyor. I was trying to protect her. Onu korumaya çalışıyordum. You have to let him protect you. Onun seni korumasına izin vermek zorundasın. Sami needed to protect himself. Sami'nin kendini koruması gerekiyordu. I'll always protect you. Ben her zaman seni koruyacağım. First, you must protect yourself. Önce, kendini korumalısın. Three soldiers died protecting us. Üç asker bizi korurken öldü. We were trying to protect her. Onu korumaya çalışıyorduk. I'll do everything I can to protect you. Seni korumak için elimden gelen her şeyi yapacağım. I'm here to protect them. Onları korumak için buradayım. We're here to protect them. Onları korumak için buradayız. It's my duty to protect you from danger. Sizi tehlikeden korumak benim görevim. To protect your head, you need to wear a helmet. Başınızı korumak için bir kask takmanız gerekir. You should protect your eyes from direct sunlight. Gözlerini doğrudan güneş ışığından korumalısın. All of us have taken an oath to protect you. Hepimiz seni korumak için yemin ettik. He defends and protects his family. O savunur ve ailesini korur. Do you think I'm protecting her? Onu koruyor olduğumu mu düşünüyorsun? Don't worry, I will protect her. Merak etme, onu koruyacağım. Regulations protect consumers. Düzenlemeler tüketicileri korur. The goggles protect your eyes from dust. Gözlükler gözünüzü tozdan korurlar. You can't protect me forever. Beni sonsuza kadar koruyamazsın. I like to recycle, It protects the environment and my wallet. Geri dönüşümü severim, çevreyi ve cüzdanımı korur. Stop protecting me. Beni korumayı kes. Stop protecting me. Beni korumayı bırak. I'll protect Tom. Tom'u koruyacağım. I can protect Tom. Tom'u koruyabilirim. We need to protect her. Onu korumamız gerekiyor. I did it to protect you. Seni korumak için yaptım. I'll protect her with my life. Onu hayatım pahasına koruyacağım. I'm here to protect you. Seni korumak için buradayım. Tom wanted to protect the innocent. Tom masumları korumak istedi. There was nobody else to protect and love Tom. Tom'u koruyacak ve sevecek başka kimse yoktu. Tom wants to protect Mary. Tom Mary'i korumak istiyor. I'm trying to protect her. Onu korumaya çalışıyorum. The dog protected the kids. Köpek çocukları korudu. I'd do anything to protect Tom. Tom'u korumak için her şeyi yaparım. Can you protect us? Bizi koruyabilir misin? How can we protect them? Onları nasıl koruyabiliriz? Tom wants to protect Mary. Tom Mary'yi korumak istiyor. You were supposed to protect Tom. Tom'u koruman gerekiyordu. Tom was just trying to protect himself. Tom sadece kendini korumaya çalışıyordu. It's my job to protect them. Onları korumak benim işim. We had better protect our eyes from direct sunlight. Gözlerimizi direk güneş ışığından korusak iyi olur. Tom is trying to protect his family. Tom ailesini korumaya çalışıyor. Layla was intent on protecting her daughter. Leyla, kızını korumak niyetindeydi. She risked her life to protect her child. Çocuğunu korumak için hayatını tehlikeye attı. Tom doesn't need to protect me anymore. Tom'un artık beni koruması gerekmiyor. How can I protect myself? Kendimi nasıl koruyabilirim? This dog will protect us. Bu köpek bizi korur. Why are you protecting him? Neden onu koruyorsun? Bike helmets can protect riders from serious head injuries. Bisiklet kaskları, sürücüleri ciddi kafa yaralanmalarından koruyabilir. I'm supposed to protect you. Seni korumam gerekiyor. We'll protect Tom. Tom'u koruyacağız. They will protect you. Seni koruyacaklar. I promise I will protect you. Söz veriyorum seni koruyacağım. We can protect you. Sizi koruyabiliriz. Why are you protecting us? Neden bizi koruyorsun? Why didn't you protect me? Neden beni korumadın? We will protect you. Biz seni koruyacağız. We were trying to protect him. Onu korumaya çalışıyorduk. I want to protect him. Onu korumak istiyorum. In the name of God, protect me from this crazy woman! Tanrı aşkına, beni bu deli kadından koru! Tom doesn't need to protect me anymore. Tom'un artık beni korumasına gerek yok. We want to protect this world we have. Sahip olduğumuz bu dünyayı korumak istiyoruz. The army is in the north to protect the border. Ordu sınırı korumak için kuzeydedir. I can't protect Tom. Tom'u koruyamam. Her name was changed to protect her identity. Kimliğini korumak için adı değiştirildi. Bike helmets can protect riders from serious head injuries. Bisiklet kaskları sürücüleri ciddi kafa yaralanmalarından koruyabilir. The lifeguards are here to protect us. Cankurtaranlar bizi korumak için burada. We were trying to protect them. Onları korumaya çalışıyorduk. You should know it in order to protect yourself. Kendini korumak için bilmelisin. Who are you protecting? Kimi koruyorsun? My brothers protect me. Erkek kardeşlerim beni korur. I'd do anything to protect my family. Ailemi korumak için her şeyi yaparım. He protected his country from foreign invaders. O, ülkesini yabancı işgalcilerden korudu. I'm here to protect him. Onu korumak için buradayım. Cranium is the hard bone of head that protects your brain from injury. Kafatası beyninizi yaralanmaya karşı koruyan sert kemiktir. The atmosphere protects us from meteors. Atmosfer bizi meteorlardan korur. The crocodile is a protected species. Timsah koruma altında bir türdür. I'm trying to protect you. Seni korumaya çalışıyorum. I'll do whatever it takes to protect my family. Ailemi korumak için ne gerekiyorsa yapacağım. Can you still protect us? Bizi hala koruyabilir misin? I can protect her. Onu koruyabilirim. I'm going to protect you. Seni koruyacağım. You can't protect everybody all the time, Tom. Herkesi her zaman koruyamazsın, Tom. I told you I'd protect you. Seni koruyacağımı söyledim. It's my job to protect Tom. Tom'u korumak benim görevim. I'm trying to protect Tom from some very bad people. Tom'u bazı kötü insanlardan korumaya çalışıyorum. Layla protected Sami. Layla Sami'yi korudu. I need to protect myself. Kendimi korumam lazım. I'll protect them. Onları koruyacağım. Tom was supposed to be protecting Mary. Tom'un Mary'yi koruması gerekiyordu. I can't protect you here. Sizi burada koruyamam. We should teach children how to protect themselves. Çocuklara kendilerini nasıl koruyacaklarını öğretmeliyiz. We were trying to protect Tom. Tom'u korumaya çalışıyorduk. Eugenia shared with us her favorite oils for cleaning the face and protecting the skin. Eugenia yüzü temizlemek ve cildi korumak için en sevdiği yağları bizimle paylaştı. I want to protect Tom. Tom'u korumak istiyorum. Law doesn't protect the fools. Kanunlar aptalları korumaz. Tom was just trying to protect you. Tom sadece seni korumaya çalışıyordu. Do you think I'm protecting her? Onu koruduğumu mu sanıyorsun? We must protect our children. Çocuklarımızı korumalıyız. The police are protecting it. Polisler onu koruyorlar. We should protect the world for the next generations. Gelecek nesiller için dünyayı korumalıyız. I can't protect her. Onu koruyamam. May Allah protect us. Allah bizi korusun. Tom tried to protect his family. Tom ailesini korumaya çalıştı. She will protect you. Sizi koruyacak. Tom was trying to protect you. Tom seni korumaya çalışıyordu. One has to protect his family. İnsan ailesini korumalı. He bought a straw hat to protect himself from the sun. Kendini güneşten korumak için hasır bir şapka aldı. Many countries take measures in order to protect themselves against anthrax or smallpox better. Birçok ülke kendilerini şarbon ve çiçeğe karşı daha iyi korumak için önlemler alıyor. We can't protect her. Onu koruyamayız. I'm trying to protect Tom. Tom'u korumaya çalışıyorum. I can't protect you. Ben seni koruyamam. No one can protect you. Kimse seni koruyamaz. Law doesn't protect the fools. Kanun aptalları korumaz. I'm responsible for protecting her. Onu korumakla sorumluyum. Tom will protect you. Tom sizi koruyacak. They will protect you. Onlar seni korur. You need to learn to protect yourself. Kendini korumayı öğrenmen gerekir. First, you must protect yourself. Önce kendinizi korumalısınız. Washing your hands regularly is a good way to protect yourself from diseases. Ellerinizi düzenli olarak yıkamak hastalıklardan korunmak için iyi bir yoldur. I only wanted to protect you. Seni sadece korumak istedim. He believed in protecting America's wilderness areas. Amerika'nın vahşi doğasını korumaya inanıyordu. We should teach children how to protect themselves. Çocuklara kendilerini nasıl koruyacaklarını öğretmemiz gerek. The most instinctive act of nearly every creature is to protect its young, and with humans, this response persists for a lifetime. Neredeyse her canlının en içgüdüsel davranışı yavrularını korumaktır ve insanlarda bu tepki ömür boyu devam eder. The mother cat protected her kittens. Anne kedi yavrularını korudu. All of us have taken an oath to protect you. Biz hepimiz seni korumaya ant içtik. You'll protect me, won't you? Beni koruyacaksın, değil mi? Can we protect ourselves or not? Kendimizi koruyabilir miyiz, koruyamaz mıyız? Tom couldn't protect Mary. Tom Mary'yi koruyamadı. We need you to help protect Tom. Tom'u korumak için yardımınıza ihtiyacımız var. Tom is trying to protect me. Tom beni korumaya çalışıyor. When Tom was alive, he could protect me. Tom hayattayken beni koruyabilirdi. We've always protected you. Seni hep koruduk. He believed in protecting the United States' wilderness areas. O Amerika Birleşik Devletleri'nin vahşi alanlarını korumaya inanıyordu. He stood close to her and tried to protect her from the typhoon. Ona yakın durdu ve onu tayfundan korumaya çalıştı. Show More (789)
2	protect	muhafaza etmek	v.
	We must safeguard the programme and protect its main objectives of targeting disadvantaged young people. Programı korumalı ve dezavantajlı gençleri hedef alan temel amaçlarını muhafaza etmeliyiz. In addition, Vietnam must protect, safeguard and guarantee human rights. Ayrıca Vietnam insan haklarını korumalı, muhafaza etmeli ve güvence altına almalıdır. Our forests must be protected. Ormanlarımız muhafaza edilmeli. Show More (0)
3	protect	korunmak	v.
	Troops inside the walls were well protected. Surların içindeki birlikler iyi korunuyordu. I feel protected. Korunmuş hissediyorum. Americans want their borders protected. Amerikalılar sınırlarının korunmasını istiyor. Show More (0)
4	protect	savunmak	v.
	You need to learn to protect yourselves. Kendinizi savunmayı öğrenmeniz gerekiyor. Show More (-2)