rake - English Turkish Sentences
English Turkish
rake tırmıklamak (toprağı) v.
  • Mr. Lopez raked over a large area of soil for planting fruit.
  • Bay Lopez meyve dikmek için geniş bir toprak alanını tırmıkladı.
  • Tom is out in the yard, raking leaves.
  • Tom bahçede yaprakları tırmıklıyor.
  • Mary tried to talk Tom into raking her yard.
  • Mary, Tom'u bahçesini tırmıklaması için ikna etmeye çalıştı.
Show More (1)
rake tırmık n.
  • She entered her garden with a rake and shove.
  • Tırmık ve kürekle bahçesine girdi.
Show More (-2)
rake zampara n.
  • Tony is famous for being a rake.
  • Tony zamparalığıyla ünlüdür.
Show More (-2)
rake eğim n.
  • The rake of the street was not high.
  • Sokağın eğimi yüksek değildi.
Show More (-2)
rake göz gezdirmek v.
  • She raked through her bag for her phone.
  • Telefonunu bulmak için çantasına göz gezdirdi.
Show More (-2)
rake incelemek v.
  • The police officers raked the room with a flashlight.
  • Polisler el feneriyle odayı incelediler.
Show More (-2)
rake ateşi karıştırmak v.
  • Russel raked through the campfire.
  • Russel kamp ateşini karıştırdı.
Show More (-2)
rake çapkın n.
  • Tom is a rake.
  • Tom bir çapkın.
Show More (-2)
rake taramak (gözle) v.
  • I'm raking the leaves.
  • Yaprakları tarıyorum.
Show More (-2)
rake tırmık kullanmak v.
  • Use a rake and rake up the leaves in the yard.
  • Bir tırmık kullan ve bahçedeki yaprakları tırmıkla topla.
Show More (-2)
rake tırmıkla toplamak v.
  • I'm being raked over the coals.
  • Ben kömürleri tırmıkla topluyorum.
Show More (-2)