|
- Diane told me that she doesn't feel ready for marriage.
- Diane, bana evliliğe hazır hissetmediğini söyledi.
- Everything was ready for the dinner party when we arrived.
- Vardığımızda akşam yemeği partisi için her şey hazırdı.
- If the proposal is accepted, the EuropAid Cooperation Office is ready to guide ECPAT through the further steps.
- Teklif kabul edilirse EuropAid İş Birliği Ofisi ECPAT'a sonraki adımlarda rehberlik etmeye hazırdır.
- The Commission stands ready to support the organisation of elections as soon as conditions on the ground allow.
- Komisyon, sahadaki koşullar elverir elvermez seçimlerin düzenlenmesine destek vermeye hazırdır.
- The 2002 budget is ready and I believe it merits your approval.
- 2002 bütçesi hazırdır ve onayınızı hak ettiğine inanıyorum.
- The Commission is ready to go into pro-dialogue also with the relevant committees in the European Parliament.
- Komisyon, Avrupa Parlamentosu'ndaki ilgili komitelerle de pro-diyaloga girmeye hazırdır.
- The Commission is ready to lay down specific rules for such exceptions.
- Komisyon bu tür istisnalar için özel kurallar koymaya hazırdır.
- I am ready to pass this question to my colleagues.
- Bu soruyu meslektaşlarıma yöneltmeye hazırım.
- We are also ready to bring to our cooperation a new dimension, taking into specific account aspects of governance.
- Ayrıca yönetişimle ilgili hususları da dikkate alarak işbirliğimize yeni bir boyut kazandırmaya hazırız.
- We are ready to examine further measures to alleviate the suffering of the Iraqi population.
- Irak halkının acılarını hafifletecek ilave tedbirleri incelemeye hazırız.
- That is why this document is not yet ready for decision-making.
- Bu nedenle bu belge henüz karar almaya hazır değildir.
- The Commission is ready to play its full part in this necessary process.
- Komisyon, bu gerekli süreçte üzerine düşen tüm rolü oynamaya hazırdır.
- It is ready to support NGOs which work with local partners for the elimination of child labour.
- AB, çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması için yerel ortaklarla birlikte çalışan STK'ları desteklemeye hazırdır.
- The Office is not yet ready to move into the new building.
- Ofis henüz yeni binasına taşınmaya hazır değildir.
- These two countries have made tremendous progress in their accession negotiations, but are not ready yet.
- Bu iki ülke katılım müzakerelerinde muazzam ilerleme kaydettiler ancak henüz hazır değiller.
- The European Union is now ready for the candidate countries to join.
- Avrupa Birliği artık aday ülkelerin katılımı için hazırdır.
- They are ready to be licensed; they are in a holding pattern.
- Lisans almaya hazırlar; bir bekleme sürecindeler.
- We stand ready to finance demilitarisation and demobilisation programmes as soon as they get started.
- Askerden arındırma ve terhis programlarını başlar başlamaz finanse etmeye hazırız.
- Here, too, the Presidency is ready for constructive and results-oriented negotiations.
- Burada da Başkanlık yapıcı ve sonuç odaklı müzakerelere hazırdır.
- Is the European Union ready to take on the responsibilities we are expected to assume?
- Avrupa Birliği bizden beklenen sorumlulukları üstlenmeye hazır mı?
- They have made great sacrifices, but they are now essentially ready.
- Büyük fedakarlıklar yaptılar ama artık esasen hazırlar.
- With current levels of expenditure the EU is still not ready for enlargement in 2004.
- Mevcut harcama seviyeleri ile AB 2004 yılında genişlemeye hala hazır değildir.
- I know that this Parliament stands ready to play its full part.
- Biliyorum ki bu Parlamento üzerine düşen tüm rolü oynamaya hazırdır.
- It is ready to support NGOs which work with local partners for the elimination of child labour.
- Çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması için yerel ortaklarla birlikte çalışan STK'ları desteklemeye hazırdır.
- The people of Europe are not ready.
- Avrupa halkı buna hazır değil.
- We stand ready to help in any way the peace process.
- Barış sürecine her türlü yardımı yapmaya hazırız.
- If any area of Europe is ready, they are, especially Cyprus.
- Avrupa'nın herhangi bir bölgesi hazırsa, onlar hazırdır, özellikle de Kıbrıs.
- The first models are ready.
- İlk modeller hazır.
- The Americans are there when you need them, ready to fight and die for a world of freedom and democracy.
- Amerikalılar ihtiyaç duyduğunuzda yanınızdadır, özgürlük ve demokrasi dolu bir dünya için savaşmaya ve ölmeye hazırdır.
- We are ready to enter into a direct dialogue to find out how this is best done.
- Bunun en iyi nasıl yapılacağını öğrenmek için doğrudan bir diyaloğa girmeye hazırız.
- The governments of the Union are not yet ready to change direction.
- Birlik hükümetleri henüz yön değiştirmeye hazır değil.
- The Commission is ready to play its part in this joint endeavour.
- Komisyon bu ortak çabada üzerine düşen rolü oynamaya hazırdır.
- The Commission is also ready to support all further endeavours in this context.
- Komisyon da bu bağlamda bundan sonraki tüm çabaları desteklemeye hazırdır.
- Neither the current Union nor the candidate countries are really ready.
- Ne mevcut Birlik ne de aday ülkeler gerçekten hazırdır.
- The opposition parties are of course currently not yet ready for the elections and could be manipulated.
- Muhalefet partileri elbette şu anda seçimlere henüz hazır değiller ve manipüle edilebilirler.
- They want to become part of the European family and are ready to make a great deal of effort to accomplish that.
- Avrupa ailesinin bir parçası olmak istiyorlar ve bunu başarmak için büyük çaba sarf etmeye hazırlar.
- However, it does its best to get everything ready on time.
- Bununla birlikte, her şeyi zamanında hazır hale getirmek için elinden geleni yapmaktadır.
- We are ready to play our part as I say.
- Dediğim gibi biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız.
- In any event, my group is ready.
- Her halükarda grubum hazır.
- I asked if the Council intended to introduce this ready reckoner system.
- Konseyin bu hazır hesap makinesi sistemini uygulamaya koyma niyetinde olup olmadığını sordum.
- We stand ready to do all we can, anywhere and at any time.
- Her yerde ve her zaman elimizden geleni yapmaya hazırız.
- We are ready for an immediate breakthrough in the present deadlock.
- Mevcut çıkmazın bir an önce aşılması için hazırız.
- The Commission, for its part, is genuinely ready for this.
- Komisyon, kendi adına, buna gerçekten hazırdır.
- The Commission stands ready to continue this constructive cooperation in the future, if required to do so.
- Komisyon, ihtiyaç duyulması halinde gelecekte de bu yapıcı işbirliğini sürdürmeye hazırdır.
- Now, the Union is ready to further enhance its support of the government and the people of Bolivia.
- Şimdi Birlik, Bolivya hükûmeti ve halkına verdiği desteği daha da artırmaya hazırdır.
- The Commission is ready to do just this.
- Komisyon tam da bunu yapmaya hazırdır.
- They certainly could be ready by then if this prospect were set before them now.
- Eğer bu ihtimal şimdi önlerine konmuş olsaydı, o zamana kadar kesinlikle hazır olabilirlerdi.
- The Commission is ready to lay down specific rules for such exceptions.
- Komisyon, bu tür istisnalar için belirli kurallar koymaya hazırdır.
- The Danish train drivers are ready, and the whistle has sounded today.
- Danimarkalı makinistler hazır ve düdük bugün çaldı.
- And we are always ready to help you.
- Ve biz her zaman size yardım etmeye hazırız.
- We too still have our homework to do, for we are not yet ready for enlargement either.
- Bizim de hala yapmamız gereken ev ödevlerimiz var, çünkü biz de henüz genişlemeye hazır değiliz.
- It will be hard work to get everything ready for implementation at the end of 2006.
- Her şeyi 2006 sonunda uygulamaya hazır hale getirmek zor bir iş olacak.
- If only nine applicant countries are ready, they will join.
- Sadece dokuz başvuru sahibi ülke hazırsa katılacaklardır.
- The governments of the Union are not yet ready to change direction.
- Birlik hükûmetleri henüz yön değiştirmeye hazır değil.
- We are not ready to go that far at this stage.
- Bu aşamada o kadar ileri gitmeye hazır değiliz.
- Neither the current Union nor the candidate countries are really ready.
- Ne mevcut Birlik gerçekten hazır, ne de aday ülkeler.
- It has said that they can be ready in time.
- Sadece zaman içinde hazır olabileceklerini söylemiştir.
- In support of this the EU stands ready to contribute, including through continued financial assistance.
- Bunu desteklemek için, AB, devamlı mali yardım dahil katkıda bulunmaya hazırdır.
- On this basis the Commission is ready to continue open cooperation with the European Parliament.
- Bu temelde Komisyon, Avrupa Parlamentosu ile açık işbirliğini sürdürmeye hazırdır.
- They are ready to be licensed; they are in a holding pattern.
- Ruhsatlandırılmaya hazırlar; bekleme durumundalar.
- Neither the current Union nor the candidate countries are really ready.
- Ne mevcut Birlik ne de aday ülkeler gerçekten hazır durumdadır.
- They are now ready to take the decisive steps that precede accession.
- Artık katılım öncesinde atılması gereken kararlı adımları atmaya hazırlar.
- We are ready for an immediate breakthrough in the present deadlock.
- Mevcut çıkmazın bir an evvel aşılması için hazırız.
- We are ready to examine further measures to alleviate the suffering of the Iraqi population.
- Irak halkının acılarını hafifletmek için ilave tedbirleri incelemeye hazırız.
- I believe that this House stands ready to play its part.
- İnanıyorum ki bu Meclis üzerine düşen görevi yerine getirmeye hazırdır.
- Nobody should be delayed if they are ready to come in, and December 2002 is the crucial date.
- Gelmeye hazırl olmaları halinde hiç kimse geciktirilmemelidir ve Aralık 2002 çok önemli bir tarihtir.
- The Commission is ready to play its part in this joint endeavour.
- Komisyon bu ortak çabada üzerine düşeni yapmaya hazırdır.
- When that o'malley kid cheated on you, - I was ready to knock his teeth out.
- O'Malley denen çocuk seni aldattığında, dişlerini dökmeye hazırdım.
- There's a whole world ready to be explored right outside the window.
- Pencerenin hemen dışında keşfedilmeye hazır koca bir dünya var.
- The country of Venezuela is ready for a new president.
- Venezuela ülkesi yeni bir başkan için hazır.
- When that o'malley kid cheated on you, - I was ready to knock his teeth out.
- O'Malley denen o velet seni aldattığında, dişlerini dökmeye hazırdım.
- A world ready for the righteous and the pure to inherit.
- Erdemli ve saf olanlara miras kalmaya hazır bir dünya.
- There's a whole world ready to be explored right outside the window.
- Pencerenin hemen dışında keşfedilmeye hazır koskoca bir dünya var.
- When that o'malley kid cheated on you, - I was ready to knock his teeth out.
- O'Malley denen çocuk seni aldattığında onun dişlerini ağzına dökmeye hazırdım.
- Get ready, because tonight I've got another for you.
- Hazır ol, çünkü bu gece bende senin için başka bir tane var.
- The world obviously isn't ready for that.
- Belli ki dünya buna hazır değil.
- The political climate is ready for war, indeed.
- Siyasi ortam gerçekten de savaşa hazır.
- Firefox Quantum is a brand-new web browser that is ready to replace all the other browsers in the market.
- Firefox Quantum, piyasadaki diğer tüm tarayıcıların yerini almaya hazır yepyeni bir web tarayıcısıdır.
- England and France were not ready to get into another war.
- İngiltere ve Fransa yeni bir savaşa girmeye hazır değildi.
- The country of Venezuela is ready for a new president.
- Venezuela ülkesi yeni bir lider için hazır.
- England and France were not ready to get into another war.
- İngiltere ve Fransa bir savaşa daha girmeye hazır değildi.
- The political climate is ready for war, indeed.
- Siyasi ortam savaşa hazır aslında.
- The country of Venezuela is ready for a new president.
- Venezuela ülkesi yeni bir lidere hazır.
- England and France were not ready to get into another war.
- İngiltere ve Fransa henüz başka bir savaşa girmeye hazır değillerdi.
- Neither Tom nor Mary is ready yet.
- Ne Tom ne de Mary henüz hazır değil.
- Tom and I are both ready.
- Tom da ben de hazırız.
- I can be ready on time.
- Zamanında hazır olabilirim.
- She was always ready to help people in trouble.
- O başı belada olan insanlara yardım etmek için her zaman hazır.
- Sami is ready to start a new life.
- Sami yeni bir hayata başlamak için hazır.
- We're ready for this.
- Bunun için hazırız.
- We're ready, aren't we?
- Hazırız, değil mi?
- I'm really ready for this.
- Bunun için gerçekten hazırım.
- I'm ready for him now.
- Şimdi onun için hazırım.
- Tom is so ready for something new.
- Tom yeni bir şey için çok hazır.
- Tom isn't ready either.
- Tom da hazır değil.
- I'm always ready.
- Ben her zaman hazırım.
- Get ready to open the doors.
- Kapıları açmaya hazır ol.
- I told you I'm not ready.
- Sana hazır olmadığımı söyledim.
- Tom isn't ready to talk about it.
- Tom bunun hakkında konuşmaya hazır değil.
- I'm ready to follow you.
- Sizi takip etmeye hazırım.
- I'm packed and ready to go.
- Bavulumu topladım ve gitmeye hazırım.
- We're ready to play.
- Oynamaya hazırız.
- Tom is ready to go, isn't he?
- Tom gitmeye hazır, değil mi?
- I was ready.
- Ben hazırdım.
- I'm ready to help you do that.
- Bunu yapmana yardım etmeye hazırım.
- I wasn't ready to do that at that time.
- O zaman onu yapmaya hazır değildim.
- We're not ready to have a kid now.
- Biz şimdi çocuk yapmak için hazır değiliz.
- Get the money ready by evening or I'll come back with the police.
- Akşama kadar parayı hazır et yoksa buraya polisle gelirim.
- We can begin if you're ready.
- Hazırsanız başlayabiliriz.
- Are you sure you're ready?
- Hazır olduğundan emin misin?
- Tom says he isn't sure he's ready.
- Tom hazır olduğundan emin olmadığını söylüyor.
- The dancer in the middle of the room is ready to begin.
- Odanın ortasındaki dansçı başlamaya hazır.
- If it happens again, we want to be ready.
- Eğer tekrar olursa, hazır olmak istiyoruz.
- We're not one hundred percent ready yet.
- Henüz yüzde yüz hazır değiliz.
- I'm not ready to give up yet.
- Henüz pes etmeye hazır değilim.
- I am ready to do anything for you.
- Senin için her şeyi yapmaya hazırım.
- Is Tom ready to go?
- Tom gitmek için hazır mı?
- I'll go tell him we're ready.
- Gidip ona hazır olduğumuzu söyleyeceğim.
- Tell Tom you're not ready.
- Tom'a hazır olmadığını söyle.
- Tom will come when he's ready.
- Tom hazır olduğunda gelecek.
- Let me know when you're ready!
- Hazır olduğun zaman bana haber verin!
- We were ready to attack.
- Saldırmaya hazırdık.
- We have to make sure they're ready.
- Onların hazır olduğundan emin olmak zorundayız.
- I'm ready for him now.
- Ben şimdi onun için hazırım.
- I was ready for it.
- Buna hazırdım.
- Your order is ready.
- Siparişiniz hazır.
- Tom said that Mary wasn't ready to go.
- Tom, Mary'nin gitmeye hazır olmadığını söyledi.
- I'm not ready to go yet.
- Henüz gitmeye hazır değilim.
- I'm ready for the fight.
- Ben kavga için hazırım.
- We're ready for the game.
- Maça hazırız.
- Tom wasn't ready to leave.
- Tom gitmeye hazır değildi.
- She's ready now.
- O şimdi hazır.
- We'll contact you when we're ready.
- Hazır olduğumuzda biz size ulaşacağız.
- Tom is ready to do that.
- Tom onu yapmak için hazır.
- Are you sure you're ready to do this?
- Bunu yapmak için hazır olduğundan emin misin?
- Everything is now ready for you.
- Her şey şimdi sizin için hazırdır.
- I'll be back when I'm ready.
- Hazır olduğumda döneceğim.
- Tell us when you're ready.
- Bize ne zaman hazır olduğunu söyle.
- Tom wasn't ready to leave.
- Tom ayrılmaya hazır değildi.
- Tom is ready to help you.
- Tom size yardım etmeye hazır.
- He was now twelve years old and ready to enter a junior high school.
- Artık on iki yaşındaydı ve ortaokula gitmeye hazırdı.
- Both Tom and Mary are ready.
- Hem Tom hem de Mary hazır.
- I'll go see if Tom is ready to go.
- Tom gitmeye hazır mı diye bakmaya gideceğim.
- I'm ready to get back to work.
- İşe geri dönmeye hazırım.
- Your room is ready now.
- Odan artık hazır.
- OK, I guess I'm ready.
- Tamam, sanırım hazırım.
- We'll leave when you're ready.
- Hazır olduğunuzda gideceğiz.
- She was ready to help him with cleaning the house.
- Evin temizliğinde ona yardım etmeye hazırdı.
- Are we all ready?
- Hepimiz hazır mıyız?
- Nothing has to happen until you're ready.
- Sen hazır olana kadar bir şey olması gerekmiyor.
- I'll tell him you're ready.
- Hazır olduğunu ona söyleyeceğim.
- We have to make sure they're ready.
- Hazır olduklarından emin olmalıyız.
- Well, if dinner isn't ready by seven, I'm going to a restaurant.
- Pekala, akşam yemeği yediye kadar hazır olmazsa, bir restorana gideceğim.
- I'm ready to help.
- Yardım etmeye hazırım.
- You aren't ready for this.
- Buna hazır değilsiniz.
- We are ready to defend the country.
- Ülkeyi savunmaya hazırız.
- Nobody but Tom was ready.
- Tom'dan başka hiç kimse hazır değildi.
- Tom said Mary was likely to be ready.
- Tom, Mary'nin hazır olabileceğini söyledi.
- I'm ready for Tom now.
- Ben artık Tom için hazırım.
- You're not ready and I don't want to wait.
- Hazır değilsin ve ben de beklemek istemiyorum.
- We're ready for you.
- Sizin için hazırız.
- When you're ready, tell me.
- Hazır olduğunda bana söyle.
- Are you still not ready?
- Hala hazır değil misin?
- Tell Tom we're ready to go.
- Tom'a gitmeye hazır olduğumuzu söyle.
- I'm not ready to go.
- Gitmeye hazır değilim.
- The airplane is ready for landing.
- Uçak inişe hazır.
- I'm ready to answer.
- Ben cevap vermeye hazırım.
- Tom is still not ready to leave.
- Tom hala gitmeye hazır değil.
- The cake is ready.
- Pasta hazır.
- I'm ready to proceed.
- Devam etmeye hazırım.
- I'm ready to pay for that.
- Bunun için ödeme yapmaya hazırım.
- Who's ready for that?
- Kim buna hazır?
- Soon, the tea was ready.
- Az sonra çay hazırdı.
- The tree isn't ready yet.
- Ağaç henüz hazır değil.
- I'm just not ready.
- Sadece hazır değilim.
- I'm ready to go back home.
- Eve geri gitmeye hazırım.
- Tell her I'm ready.
- Ona hazır olduğumu söyle.
- Tom's room is ready.
- Tom'un odası hazır.
- I'm ready for the test.
- Sınav için hazırım.
- Tom looks like he's ready to work.
- Tom çalışmaya hazır görünüyor.
- We're not ready to go public yet.
- Hâlâ halkla paylaşmaya hazır değiliz.
- Would you tell him I'm ready?
- Ona hazır olduğumu söyler misin?
- She wasn't ready for it.
- O buna hazır değildi.
- We've got to get ready.
- Hazır olmalıyız.
- Tom says he's not ready to go.
- Tom gitmeye hazır olmadığını söylüyor.
- Tom is ready to help you.
- Tom sana yardım etmeye hazır.
- I am ready to die.
- Ölmeye hazırım.
- Tom and I aren't ready yet.
- Tom ve ben henüz hazır değiliz.
- I'm ready to make amends.
- Telafi etmeye hazırım.
- She wasn't ready to return to her hometown.
- O, memleketine dönmek için hazır değildi.
- Dinner is probably ready, so we had better hurry home.
- Akşam yemeği muhtemelen hazırdır, o yüzden eve bir an önce gitsek iyi olur.
- I'm not really ready to do that.
- Onu yapmaya gerçekten hazır değilim.
- Let me see if Tom is ready.
- Tom hazır mı bir bakayım.
- Aren't you ready for more?
- Daha fazlası için hazır değil misin?
- Are you sure you're ready?
- Hazır olduğuna emin misin?
- They're not ready.
- Hazır değiller.
- Tom isn't ready for this.
- Tom buna hazır değil.
- Tom said Mary isn't ready.
- Tom, Mary'nin hazır olmadığını söyledi.
- Tom and his team are ready.
- Tom ve takımı hazır.
- I'm not sure if I'm ready for that.
- Onun için hazır olup olmadığımdan emin değilim.
- I'm ready to help.
- Yardımcı olmaya hazırım.
- Now we're ready for them.
- Artık onlar için hazırız.
- Tom said that he wasn't ready to go.
- Tom gitmeye hazır olmadığını söyledi.
- I said I wasn't ready.
- Hazır olmadığımı söyledim.
- The spare room is ready for guests.
- Boş oda, misafirler için hazırdır.
- By the spring of 1778, they were ready to fight again.
- 1778 ilkbaharında tekrar savaşmaya hazırdılar.
- I'm not ready to leave yet.
- Henüz gitmeye hazır değilim.
- Tell her we're ready to go.
- Ona gitmeye hazır olduğumuzu söyle.
- Tom was ready to sing.
- Tom şarkı söylemeye hazırdı.
- I'm ready for anything.
- Her şeye hazırım.
- I'm ready to do it.
- Bunu yapmaya hazırım.
- We're ready to help.
- Yardım etmeye hazırız.
- Hey, if dinner isn't ready by seven, I'm going to a restaurant.
- Hey, eğer akşam yemeği yediye kadar hazır olmazsa, restorana gideceğim.
- Tom isn't ready to quit.
- Tom bırakmaya hazır değil.
- You were so ready for it.
- Buna çok hazırdın.
- I'm ready to leave.
- Ben gitmeye hazırım.
- I am ready to do anything to help you.
- Sana yardım etmek için her şeyi yapmaya hazırım.
- Tom isn't quite ready to go.
- Tom gitmeye hazır değil.
- Dinner is probably ready by now.
- Akşam yemeği şimdiye kadar muhtemelen hazırdır.
- I feel like I'm ready for that.
- Bunun için hazır olduğumu hissediyorum.
- Tom isn't sure whether he's ready or not.
- Tom hazır olup olmadığından emin değil.
- I'm ready for this.
- Ben bunun için hazırım.
- I'm now ready to do that.
- Artık bunu yapmaya hazırım.
- I'm ready for anything.
- Her şey için hazırım.
- Tom is ready.
- Tom hazırdır.
- Your room's ready.
- Odan hazır.
- I'm not ready to leave yet.
- Henüz gitmek için hazır değilim.
- I don't think I'm ready.
- Hazır olduğumu sanmıyorum.
- Tom is ready for dinner.
- Tom akşam yemeği için hazır.
- I'm ready to work hard.
- Çok çalışmaya hazırım.
- The probe is ready to be launched into space.
- Sonda uzaya fırlatılmaya hazır.
- I'm ready for a break.
- Bir mola için hazırım.
- Is Tom ready for that?
- Tom bunun için hazır mı?
- Another fierce battle was ready to begin.
- Şiddetli bir savaş daha başlamaya hazırdı.
- We're ready for you.
- Biz senin için hazırız.
- Dinner's ready.
- Akşam yemeği hazır.
- By the spring of 1778, they were ready to fight again.
- 1778 baharında tekrar savaşmaya hazırdılar.
- We're ready for adventure.
- Maceraya hazırız.
- Tom is ready to forgive Mary.
- Tom, Mary'yi affetmeye hazır.
- Please let me know when dinner's ready.
- Lütfen akşam yemeği hazır olduğunda bana bildir.
- Tell him to get ready.
- Ona hazır olmasını söyle.
- Please be ready in fifteen minutes.
- Lütfen on beş dakika içinde hazır ol.
- The cake is ready to be decorated.
- Pasta dekore edilmeye hazır.
- We're ready, I think.
- Biz hazırız, sanırım.
- You aren't ready.
- Hazır değilsiniz.
- You're just not ready.
- Hazır değilsin işte.
- Tom says he isn't ready to do that.
- Tom bunu yapmaya hazır olmadığını söyledi.
- I'm ready for a break.
- Ara vermeye hazırım.
- I'm ready for bed.
- Ben yatmaya hazırım.
- Tom says that he's ready to help.
- Tom yardım etmeye hazır olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary wasn't likely ready to do that yet.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bunu yapmaya henüz hazır olmadığını söyledi.
- I'm not ready to go home.
- Eve gitmeye hazır değilim.
- Are you guys ready to eat?
- Yemeğe hazır mısınız?
- Jacob Coxey was ready for the worst.
- Jacob Coxey en kötüsü için hazırdı.
- Fadil and Dania were ready to do anything to fortify their relationship.
- Fadil ve Dania ilişkilerini güçlendirmek için her şeyi yapmaya hazırdı.
- Tell me when you're ready.
- Hazır olduğunda söyle.
- Tom is still not ready to leave.
- Tom hâlâ gitmeye hazır değil.
- Tom says he's almost ready to leave.
- Tom gitmek için neredeyse hazır olduğunu söylüyor.
- I'm ready to lead.
- Liderlik etmeye hazırım.
- I'm ready to leave Boston.
- Boston'dan ayrılmaya hazırım.
- I'm not ready yet.
- Ben henüz hazır değilim.
- I think we're ready to do that.
- Sanırım bunu yapmaya hazırız.
- Tom is ready to go.
- Tom gitmeye hazır.
- I'm ready to follow you.
- Seni takip etmeye hazırım.
- I don't think you're ready.
- Hazır olduğunuzu sanmam.
- I think everybody is ready.
- Bence herkes hazır.
- Are you almost ready?
- Neredeyse hazır mısın?
- Tom is ready to fight.
- Tom mücadele etmek için hazırdır.
- I'm ready to depart.
- Ben yola çıkmaya hazırım.
- Tom didn't feel he was ready to do that.
- Tom kendini buna hazır hissetmiyordu.
- Your bath is ready.
- Banyon hazır.
- The spare room is ready for guests.
- Boş oda misafirler için hazır.
- We were ready to do that.
- Biz onu yapmak için hazırdık.
- It's ready now.
- O artık hazır.
- We're nowhere near ready.
- Henüz hazır değiliz.
- We're not ready.
- Hazır değiliz.
- Sami was ready to convert to Islam.
- Sami Müslüman olmaya hazırdı.
- Everything is ready.
- Her şey hazır.
- Aren't you guys ready?
- Hazır değil misiniz beyler?
- You're not ready yet.
- Henüz hazır değilsin.
- The cake is ready to eat.
- Pasta yemeye hazır.
- Tom is about ready.
- Tom hazır sayılır.
- I'll tell them you're ready.
- Onlara hazır olduğunu söyleyeceğim.
- Sami wasn't ready to say the shahada.
- Sami şehadet getirmeye hazır değildi.
- We're ready to do that.
- Onu yapmaya hazırız.
- It's ready now.
- Artık hazır.
- Tom and Mary are ready now.
- Tom ve Mary şimdi hazır.
- We're not ready yet.
- Henüz hazır değiliz.
- I don't know if I'm ready to do this yet.
- Bunu yapmaya hazır mıyım bilmiyorum.
- The train was ready to depart.
- Tren kalkmaya hazırdı.
- You're not ready to go yet, are you?
- Gitmek için henüz hazır değilsin, değil mi?
- He's not sure he's ready.
- Hazır olduğundan emin değil.
- I was ready for her.
- Onun için hazırdım.
- Tom said Mary isn't ready.
- Tom ve Mary hazır değil.
- Tom was ready to kill Mary.
- Tom, Mary'yi öldürmeye hazırdı.
- I think you're ready.
- Bence hazırsın.
- Nobody but Tom was ready.
- Tom'dan başka kimse hazır değildi.
- I'm not quite ready.
- Ben pek hazır değilim.
- Is the bath ready?
- Banyo hazır mı?
- It's not quite ready yet.
- Henüz tam olarak hazır değil.
- Are you sure you're ready to come back home?
- Eve geri dönmek için hazır olduğundan emin misin?
- Your room's ready.
- Odanız hazır.
- Am I ready to go?
- Gitmeye hazır mıyım?
- Tom wasn't ready for it.
- Tom bunun için hazır değildi.
- I'll tell you when I'm ready.
- Hazır olduğum zaman sana söylerim.
- Tom didn't seem to be ready.
- Tom hazır görünmüyordu.
- She was ready to face her fate.
- Kaderiyle yüzleşmeye hazırdı.
- Tom is ready to do exactly as you've asked.
- Tom tam olarak istediğinizi yapmaya hazır.
- Neither Tom nor Mary is ready to do that.
- Ne Tom ne de Mary bunu yapmaya hazır değil.
- Now we're ready to go.
- Şimdi gitmeye hazırız.
- Is Tom ready to go?
- Tom gitmeye hazır mı?
- Everything was ready for the trip.
- Gezi için her şey hazırdı.
- The airplane is ready for takeoff.
- Uçak kalkış için hazır.
- Tom is ready to begin.
- Tom başlamak için hazır.
- I want to be ready when Tom gets here.
- Tom buraya geldiğinde hazır olmak istiyorum.
- Tom is still not ready, is he?
- Tom hala hazır değil, değil mi?
- Tom is almost ready to go.
- Tom neredeyse gitmek için hazır.
- Are they ready to talk?
- Onlar konuşmaya hazır mı?
- I'm not ready to have kids yet.
- Henüz çocuk sahibi olmaya hazır değilim.
- Dinner isn't ready yet.
- Akşam yemeği henüz hazır değil.
- Aren't you ready yet?
- Daha hazır değil misiniz?
- The team is ready for the match.
- Takım maça hazır.
- Tom didn't feel that he was ready.
- Tom kendini hazır hissetmiyordu.
- Tom wasn't quite ready.
- Tom pek hazır değildi.
- I don't know if I'm ready to do this yet.
- Henüz bunu yapmak için hazır olup olmadığımı bilmiyorum.
- I'll call you when I'm ready.
- Hazır olduğumda seni ararım.
- I wasn't ready for it.
- Onun için hazır değildim.
- We're ready to play.
- Biz oynamaya hazırız.
- We're almost ready.
- Neredeyse hazırız.
- Tom told me he wasn't ready to do that.
- Tom bana bunu yapmaya hazır olmadığını söyledi.
- Tom is ready for Mary.
- Tom Mary için hazır.
- Are you two ready?
- Siz ikiniz hazır mısınız?
- We'll go now if you're ready.
- Hazırsan şimdi gidiyoruz.
- We're probably ready.
- Biz muhtemelen hazırız.
- The book is now ready for publication.
- Kitap artık yayına hazır.
- Tom really isn't ready to get married.
- Tom gerçekten evlenmeye hazır değil.
- Tom looks about ready to explode.
- Tom patlamaya hazır gibi görünüyor.
- I'm ready to throw in the towel.
- Yenilgiyi kabul etmeye hazırım.
- Tom knows that you aren't ready.
- Tom hazır olmadığını biliyor.
- Your room is ready now.
- Odan şu an hazır.
- I just wasn't ready for it.
- Onun için hazır değildim sadece.
- This one is ready for deletion.
- Bu silinmeye hazır.
- I'm almost ready to go.
- Neredeyse gitmeye hazırım.
- Is dinner ready?
- Akşam yemeği hazır mı?
- Tom is just about ready to leave.
- Tom gitmeye hazır.
- Tom is ready to leave now.
- Tom artık gitmeye hazır.
- I'm not ready to go back yet.
- Henüz geri dönmeye hazır değilim.
- Please wait until I'm ready.
- Lütfen ben hazır oluncaya kadar bekle.
- We'll leave when you're ready.
- Sen hazır olduğunda gideceğiz.
- I'm not ready to do that.
- Bunu yapmaya hazır değilim.
- I'm about ready.
- Ben neredeyse hazırım.
- Your bath is ready.
- Banyonuz hazır.
- I'm still not ready.
- Hâlâ hazır değilim.
- I'm ready to leave now.
- Şimdi gitmeye hazırım.
- Tom wasn't ready to go yet.
- Tom henüz gitmeye hazır değildi.
- You are ready to fill your head with new ideas.
- Kafanızı yeni fikirlerle doldurmaya hazırsınız.
- Tell them when you're ready.
- Hazır olduğunda onlara söyle.
- I'm not ready to leave.
- Gitmeye hazır değilim.
- Tom really isn't ready to get married.
- Tom gerçekten evlenmek için hazır değil.
- I'm ready to confess.
- İtiraf etmeye hazırım.
- He always appeared to be ready to discuss anything and was very tolerant.
- Her zaman her şeyi tartışmaya hazır görünürdü ve çok hoşgörülüydü.
- Tom wasn't quite ready yet.
- Tom henüz hazır değildi.
- Tell him when you're ready.
- Hazır olduğunda ona söyle.
- Tom says he's almost ready to leave.
- Tom neredeyse gitmeye hazır olduğunu söylüyor.
- I'm ready for more.
- Ben daha fazlası için hazırım.
- I'm not ready to sing in public.
- Halkın içinde şarkı söylemeye hazır değilim.
- Tom's not ready yet.
- Tom hâlâ hazır değil.
- I'm ready to work.
- Çalışmaya hazırım.
- Everything is ready here.
- Burada her şey hazır.
- Is the food ready?
- Yemek hazır mı?
- Are all of them ready?
- Hepsi hazır mı?
- I'm ready to eat a horse.
- Ben bir at yemeye hazırım.
- We have to make sure we're ready to do that.
- Onu yapmak için hazır olduğumuzdan emin olmak zorundayız.
- The bath is ready.
- Banyo hazırdır.
- I'm ready to start.
- Ben başlamak için hazırım.
- Dinner is almost ready.
- Yemek neredeyse hazır.
- The train is ready to start.
- Tren hareket etmeye hazırdır.
- Tom wasn't ready to do that.
- Tom onu yapmaya hazır değildi.
- Is everything ready now?
- Şimdi her şey hazır mı?
- I just wasn't ready to do that yet.
- Bunu yapmaya henüz hazır değildim sadece.
- Get ready to party.
- Partiye hazır olun.
- I'm ready to support this.
- Bunu desteklemeye hazırım.
- I'm not ready either.
- Ben de hazır değilim.
- Is everyone ready to leave?
- Herkes gitmeye hazır mı?
- I'm ready if you are.
- Siz hazırsanız ben de hazırım.
- I am ready to do anything to make up for the loss.
- Kaybı telafi etmek için her şeyi yapmaya hazırım.
- Are you all ready?
- Hazır mısınız?
- I'm not ready to quit yet.
- Henüz bırakmaya hazır değilim.
- Tom is ready to begin.
- Tom başlamaya hazır.
- Tom isn't quite ready.
- Tom pek hazır değil.
- The food's not ready yet.
- Yemek henüz hazır değil.
- You're not ready and I don't want to wait.
- Sen hazır değilsin ve beklemek istemiyorum.
- But if she says she loves you, then get ready!
- Ama seni sevdiğini söylerse, hazır ol!
- I'm not ready for it yet.
- Henüz ona hazır değilim.
- She wasn't ready for marriage.
- O, evlilik için hazır değildi.
- Not everybody is ready.
- Herkes hazır değil.
- Tom wasn't ready to go.
- Tom gitmeye hazır değildi.
- Aren't you ready to go yet?
- Hâlâ gitmek için hazır değil misin?
- My prescription is ready at the pharmacist's.
- Reçetem eczacıda hazır.
- I'd say we're ready.
- Hazır olduğumuzu söyleyebilirim.
- We're ready when you're ready.
- Siz hazır olduğunuzda biz de hazırız.
- We're ready for the elections.
- Seçimlere hazırız.
- The train was ready to depart.
- Tren kalkışa hazırdı.
- Tell them you're not ready.
- Onlara hazır olmadığını söyle.
- We're not ready yet.
- Biz henüz hazır değiliz.
- We're not ready to have a kid now.
- Şu an çocuk yapmaya hazır değiliz.
- Dan and Linda were ready to start a family.
- Dan ve Linda bir aile kurmak için hazırdı.
- Is dinner ready?
- Yemek hazır mı?
- Tom believes he's ready.
- Tom hazır olduğuna inanıyor.
- I'm ready to move on.
- Devam etmeye hazırım.
- Would you tell them I'm ready?
- Onlara hazır olduğumu söyler misin?
- Tom isn't ready to go.
- Tom gitmeye hazır değil.
- Dinner is almost ready.
- Akşam yemeği neredeyse hazır.
- Tom isn't ready to do that yet.
- Tom henüz bunu yapmaya hazır değil.
- Tom is ready to leave now.
- Tom şimdi ayrılmaya hazır.
- I'm ready to go.
- Ben gitmeye hazırım.
- I wasn't ready for it.
- Buna hazır değildim.
- Tom doesn't seem to be as ready as Mary seems to be.
- Tom, Mary kadar hazır görünmüyor.
- Tom is ready for anything.
- Tom her şeye hazır.
- Fadil really wasn't ready to get married.
- Fadıl evlenmeye gerçekten hazır değildi.
- Dinner is probably ready, so we had better hurry home.
- Akşam yemeği muhtemelen hazır, bu yüzden acele eve gitsek iyi olur.
- Tom isn't sure he's ready to perform on stage.
- Tom sahnede rol yapmaya hazır olduğundan emin değil.
- I'm not sure I'm ready to do this.
- Bunu yapmak için hazır olduğumdan emin değilim.
- I knew Tom wasn't ready to quit.
- Tom'un bırakmak için hazır olmadığını biliyordum.
- Tom is ready to help us do that.
- Tom bunu yapmamıza yardım etmeye hazır.
- I've been ready to do that for a long time.
- Uzun zamandır bunu yapmaya hazırım.
- I wasn't ready to talk.
- Konuşmaya hazır değildim.
- Let me know when you're ready to leave.
- Gitmeye hazır olduğunda bana bildir.
- Get your hankies ready.
- Mendillerinizi hazır edin.
- We'll leave as soon as you're ready.
- Sen hazır olur olmaz gideceğiz.
- I'm ready if you are.
- Sen hazırsan ben hazırım.
- Let me know as soon as you're ready.
- Hazır olur olmaz bana bildir.
- Tell Tom that we aren't ready yet.
- Tom'a daha hazır olmadığımızı söyle.
- I was ready to go.
- Ben gitmeye hazırdım.
- I'm ready to depart.
- Gitmeye hazırım.
- They're ready for you.
- Senin için hazırlar.
- Tom isn't ready for this.
- Tom bunun için hazır değil.
- Aren't you ready to go yet?
- Gitmeye hazır değil misiniz daha?
- Everything's ready for you.
- Her şey sizin için hazır.
- We're about ready.
- Neredeyse hazırız.
- I suspect Tom isn't ready to do that yet.
- Tom'un bunu yapmaya hazır olmadığı konusunda şüpheliyim.
- I am not ready yet.
- Henüz hazır değilim.
- I'm not ready yet.
- Henüz hazır değilim.
- Tom said he wasn't ready to talk.
- Tom konuşmak için hazır olmadığını söyledi.
- Tom and I are ready.
- Tom ve ben hazırız.
- Tom was ready do it all alone.
- Tom her şeyi tek başına yapmaya hazırdı.
- Jack wanted Mary to kill Tom with her own hands, but Mary objected saying she was not ready yet.
- Jack, Mary'nin Tom'u kendi elleriyle öldürmesini istedi ama Mary henüz hazır olmadığını söyleyerek itiraz etti.
- Are we ready for this?
- Bunun için hazır mıyız?
- Tell Tom I'm not ready.
- Tom'a hazır olmadığımı söyle.
- Tell Tom when you're ready.
- Hazır olduğunda Tom'a söyle.
- I'm always ready to do that.
- Ben her zaman onu yapmaya hazırım.
- I want to be ready to leave when Tom gets here.
- Tom buraya geldiğinde gitmeye hazır olmak istiyorum.
- Tom was ready to run.
- Tom kaçmaya hazırdı.
- We aren't ready for this.
- Buna hazır değiliz.
- Are we ready to eat?
- Yemek için hazır mıyız?
- We're ready to do exactly as you've asked.
- Tam olarak istediğiniz gibi yapmaya hazırız.
- Are you guys ready to do that?
- Bunu yapmaya hazır mısınız çocuklar?
- You are too ready to speak ill of others.
- Başkalarının hakkında kötü konuşmaya gereğinden fazla hazırsın.
- The soldiers were ready to die for their country.
- Askerler ülkeleri için ölmeye hazırdı.
- Tom and his team are ready.
- Tom ve ekibi hazır.
- Tom is now ready to talk.
- Tom şimdi konuşmaya hazır.
- You look like you're ready.
- Hazır gibi görünüyorsun.
- Tom and Mary still aren't ready.
- Tom ve Mary hâlâ hazır değiller.
- Tom is ready to resort to violence in order to get what he wants.
- Tom istediğini almak için şiddete başvurmaya hazır.
- We're not ready to quit.
- Biz bırakmaya hazır değiliz.
- I'm ready to do that.
- Bunu yapmaya hazırım.
- I'm ready to go back home.
- Eve dönmeye hazırım.
- Get ready to leave.
- Gitmeye hazır ol.
- We're ready to fight.
- Dövüşmeye hazırız.
- We were ready to do that.
- Bunu yapmaya hazırdık.
- I was ready to do that.
- Bunu yapmaya hazırdım.
- Ready for November?
- Kasım ayına hazır mısın?
- We're ready for them now.
- Şimdi onlar için hazırız.
- I'm not ready.
- Ben hazır değilim.
- I am almost ready.
- Neredeyse hazırım.
- She said she's ready.
- Hazır olduğunu söyledi.
- They were ready.
- Hazırdılar.
- Is everyone ready?
- Herkes hazır mı?
- None of the rooms is ready.
- Odalardan hiçbiri hazır değil.
- I've been ready for hours.
- Saatlerdir hazırım.
- We've been ready for a long time.
- Uzun süredir hazırız.
- I think we're ready to go.
- Sanırım biz gitmeye hazırız.
- I'll go when I'm ready.
- Hazır olduğumda gideceğim.
- The woman is ready.
- Kadın hazır.
- Everybody is ready to go.
- Herkes gitmeye hazır.
- I'm ready to throw in the towel.
- Pes etmeye hazırım.
- We weren't ready.
- Hazır değildik.
- I told him that I wasn't ready.
- Ona hazır olmadığımı söyledim.
- She was ready to jump ship.
- Gemiden atlamaya hazırdı.
- I feel like I'm ready.
- Kendimi hazır hissediyorum.
- It looks like you're ready.
- Görünüşe göre hazırsın.
- I'm not ready to stop.
- Durmaya hazır değilim.
- She was always ready to help people in trouble.
- Başı dertte olan insanlara yardım etmeye her zaman hazırdı.
- The train is ready to start.
- Tren kalkmaya hazır.
- I wasn't ready.
- Hazır değildim.
- We're not ready to go public yet.
- Henüz halka açılmaya hazır değiliz.
- You were so ready for it.
- Bunun için çok hazırdın.
- Everybody's ready to go.
- Herkes gitmek için hazır.
- I wasn't ready for that.
- Onun için hazır değildim.
- She was ready to give him back all his money.
- Ona tüm parasını geri vermeye hazırdı.
- Tom is about ready to do that.
- Tom bunu yapmak için neredeyse hazır.
- Tom isn't sure he's ready to perform on stage.
- Tom sahneye çıkmaya hazır olduğundan emin değil.
- I know that I'm not ready.
- Hazır olmadığımı biliyorum.
- Tom's not ready to go.
- Tom gitmeye hazır değil.
- The ladies are ready to dance!
- Hanımlar dans etmeye hazır!
- She was ready to help him with washing the car.
- Arabayı yıkamasına yardım etmeye hazırdı.
- I'm now ready to do that.
- Şimdi onu yapmaya hazırım.
- Fadil was ready to settle down with Layla.
- Fadıl Leyla ile yuva kurmaya hazırdı.
- I'm ready to go home.
- Eve gitmeye hazırım.
- Dinner's ready!
- Yemek hazır!
- Tom is probably ready.
- Tom muhtemelen hazır.
- Tom is ready to help.
- Tom yardım etmeye hazır.
- Tom isn't ready to be a father.
- Tom baba olmaya hazır değil.
- Tom says that Mary isn't sure she's ready.
- Tom, Mary'nin hazır olduğundan emin olmadığını söylüyor.
- Tom is still not ready to go.
- Tom hala gitmeye hazır değil.
- Tom said that he wasn't ready to get married.
- Tom evlenmeye hazır olmadığını söyledi.
- Although you rushed, you're not ready.
- Acele etsen de hazır değilsin.
- Tom is ready to do that, isn't he?
- Tom bunu yapmaya hazır, değil mi?
- We're not one hundred percent ready yet.
- Biz henüz yüzde yüz hazır değiliz.
- We're all ready.
- Hepimiz hazırız.
- Everything is ready now for the party.
- Parti için her şey hazır.
- I wasn't ready to be a father.
- Ben baba olmaya hazır değildim.
- We're ready to help.
- Biz yardım etmeye hazırız.
- The pizza's ready.
- Pizza hazır.
- Tom wasn't ready for it.
- Tom buna hazır değildi.
- Tom was ready to go when I got there.
- Ben oraya gittiğimde Tom gitmeye hazırdı.
- You don't look like you're ready.
- Sen hazırsın gibi görünmüyorsun.
- I want to be ready for anything.
- Her şeye hazır olmak istiyorum.
- You aren't ready.
- Hazır değilsin.
- Aren't you ready to go home?
- Eve gitmek için hazır değil misin?
- I don't think I'm ready to leave yet.
- Henüz gitmeye hazır olduğumu sanmıyorum.
- None of the rooms is ready.
- Odaların hiçbiri hazır değil.
- She wasn't ready for it.
- Buna hazır değildi.
- I'd suggest that you tell Tom you're not ready.
- Tom'a hazır olmadığını söylemeni öneririm.
- You're not ready yet, are you?
- Henüz hazır değilsin, değil mi?
- Everything is ready now for the party.
- Artık parti için her şey hazır.
- He is ready for an earthquake.
- Depreme hazır.
- I'm still not ready.
- Henüz hazır değilim.
- Tom's not ready yet.
- Tom henüz hazır değil.
- Tom isn't ready to begin.
- Tom başlamaya hazır değil.
- I want to be ready to leave when Tom gets here.
- Tom buraya geldiğinde gitmek için hazır olmak istiyorum.
- I might be ready to go soon.
- Yakında gitmeye hazır olabilirim.
- I'm ready for her now.
- Şimdi onun için hazırım.
- I'm probably more ready than you are.
- Muhtemelen senden daha hazırım.
- Tom didn't seem to be as ready as Mary seemed to be.
- Tom, Mary kadar hazır görünmüyordu.
- I'm ready to lead.
- Öncülük etmeye hazırım.
- Knowing you, I'm ready for anything.
- Seni tanıdığım için her şeye hazırım.
- I'll tell her you're ready.
- Hazır olduğunu ona söyleyeceğim.
- He was ready to face his fate.
- Kaderiyle yüzleşmeye hazırdı.
- Ready or not, we have to leave right now.
- Hazır olsan da olmasan da, hemen gitmeliyiz.
- Marie is not ready.
- Marie hazır değil.
- I'm ready to go to Boston.
- Boston'a gitmek için hazırım.
- Sami was ready to make some changes.
- Sami bazı değişiklikler yapmaya hazırdı.
- I'm ready for tomorrow.
- Yarın için hazırım.
- He was always ready to help people in trouble.
- Başı dertte olan insanlara yardım etmeye her zaman hazırdı.
- Jack wanted Mary to kill Tom with her own hands, but Mary objected saying she was not ready yet.
- Jack, Mary'den Tom'u kendi elleriyle öldürmesini istedi ama Mary henüz hazır olmadığını söyleyerek itiraz etti.
- I'll tell him you're ready.
- Ona hazır olduğunu söyleyeceğim.
- Sami isn't ready either.
- Sami de hazır değil.
- OK, I'm ready.
- Tamam, ben hazırım.
- She's ready now.
- Şimdi hazır.
- Tom is about ready.
- Tom hazır olmak üzere.
- Tell Tom that we aren't ready.
- Tom'a hazır olmadığımızı söyle.
- Tell Tom I'm ready to go.
- Tom'a gitmeye hazır olduğumu söyle.
- Tom said that Mary wasn't ready.
- Tom, Mary'nin hazır olmadığını söyledi.
- Aren't you ready, Tom?
- Hazır değil misin, Tom?
- Tom isn't ready to go anywhere.
- Tom hiçbir yere gitmeye hazır değil.
- If dinner isn't ready by seven, I'm going to a restaurant.
- Eğer akşam yemeği yediye kadar hazır olmazsa, restorana gideceğim.
- I'm ready for this.
- Ben buna hazırım.
- Is everything ready now?
- Her şey hazır mı artık?
- Tom isn't ready to go home yet.
- Tom henüz eve gitmeye hazır değil.
- I'm almost ready.
- Neredeyse hazırım.
- Just say when you're ready!
- Hazır olduğunuzda söyleyin!
- We're not ready to do that.
- Bunu yapmaya hazır değiliz.
- Please let me know when you're ready to go.
- Gitmeye hazır olduğunuzda lütfen bana haber verin.
- Tom was ready for bed.
- Tom yatmak için hazırdı.
- I'll go tell Tom we're ready.
- Tom'a hazır olduğumuzu söyleyeceğim.
- Get ready to be happy.
- Mutlu olmak için hazır olun.
- Taro, dinner's ready!
- Taro, yemek hazır!
- I am quite ready for payment.
- Ben, gerçekten ödeme için hazırım.
- We can begin if you're ready.
- Hazırsan başlayabiliriz.
- He was ready to announce his presidential candidacy.
- Cumhurbaşkanlığı adaylığını duyurmak için hazırdı.
- We're all ready for that.
- Hepimiz buna hazırız.
- Tom isn't yet ready to receive visitors.
- Tom henüz ziyaretçi kabul etmek için hazır değil.
- Ready or not, we have to leave right now.
- Hazır ya da değil, hemen gitmeliyiz.
- We're ready for adventure.
- Macera için hazırız.
- We're ready for anything.
- Her şeye hazırız.
- Tom says he isn't ready to go.
- Tom, gitmek için hazır olmadığını söylüyor.
- He is ready to work.
- O çalışmaya hazırdır.
- Is the cake ready?
- Pasta hazır mı?
- Please let me know when dinner's ready.
- Lütfen akşam yemeği hazır olduğunda bana haber ver.
- Are you all packed and ready?
- Toparlandınız ve hazır mısınız?
- I'm almost ready to leave.
- Neredeyse gitmeye hazırım.
- How soon can you be ready?
- Ne kadar sürede hazır olabilirsin?
- Tom isn't quite ready yet.
- Tom henüz pek hazır değil.
- I was ready for them.
- Ben onlar için hazırdım.
- They're not ready.
- Onlar hazır değil.
- Let me see if Tom is ready to go.
- Tom gitmeye hazır mı bir bakayım.
- I'm ready to support this.
- Bunu desteklemek için hazırım.
- The plane is ready for take-off.
- Uçak kalkışa hazır.
- I'm all packed and ready to go.
- Toparlandım ve gitmeye hazırım.
- She wasn't ready for it.
- Ona hazır değildi.
- Aren't you ready to leave?
- Gitmeye hazır değil misin?
- We were ready to go.
- Biz gitmeye hazırdık.
- Tom isn't quite ready to do that.
- Tom onu yapmaya pek hazır değil.
- The room is now ready for you.
- Oda şimdi sizin için hazırdır.
- I am so hungry and lunch is not ready.
- Çok açım ve öğle yemeği hazır değil.
- I'm ready to go, but Tom isn't.
- Ben gitmeye hazırım ama Tom değil.
- Tell them when you're ready.
- Onlara ne zaman hazır olduğunu söyle.
- Let me know when you're ready to leave.
- Gitmeye hazır olduğunuzda bana haber verin.
- Well, if dinner isn't ready by seven, I'm going to a restaurant.
- Eğer akşam yemeği yediye kadar hazır olmazsa, restorana gideceğim.
- I'm not ready for that.
- Buna hazır değilim.
- He was ready to announce his presidential candidacy.
- Başkanlık adaylığını açıklamaya hazırdı.
- Hey, if dinner isn't ready by seven, I'm going to a restaurant.
- Hey, eğer yemek yediye kadar hazır olmazsa restorana gideceğim.
- Are you guys ready to do that?
- Siz bunu yapmaya hazır mısınız beyler?
- I'm not ready to do that yet.
- Henüz buna hazır değilim.
- Tom is ready for this.
- Tom buna hazır.
- Tom seems to be ready to go.
- Tom gitmeye hazır görünüyor.
- The teacher will call us when he's ready.
- Öğretmen hazır olduğunda bizi arar.
- We aren't ready.
- Hazır değiliz.
- I'm not ready to go back yet.
- Henüz dönmeye hazır değilim.
- I'm ready to admit that it was my fault.
- Onun benim hatam olduğunu itiraf etmeye hazırım.
- We're so ready for something new.
- Yeni bir şey için çok hazırız.
- Be ready to help a friend.
- Bir arkadaşa yardım etmeye hazır ol.
- Aren't you ready to go yet?
- Henüz gitmeye hazır değil misin?
- I said I think I might be ready.
- Sanırım hazır olabilirim dedim.
- Tom is ready, but Mary isn't.
- Tom hazır, ama Mary değil.
- We should give Tom his space until he's ready to talk to us.
- Bizimle konuşmaya hazır olana kadar Tom'u rahat bırakmalıyız.
- I wish I were as ready as you seem to be.
- Keşke ben de senin kadar hazır olsaydım.
- Again, Hawking was almost ready to give up.
- Yine, Hawking neredeyse vazgeçmeye hazırdı.
- Ready or not, the exam begins in ten minutes.
- Hazır ya da değil, sınav on dakika içinde başlıyor.
- Tom was ready with an answer.
- Tom bir cevapla hazırdı.
- I wish I were as ready as you seem to be.
- Keşke ben de senin göründüğün kadar hazır olsaydım.
- I realized I wasn't ready.
- Hazır olmadığımı fark ettim.
- We're just about ready to leave.
- Gitmeye hazırız.
- I think Tom is ready.
- Bence Tom hazır.
- You weren't ready.
- Hazır değildin.
- I feel like I'm ready.
- Hazırım gibi hissediyorum.
- Tom wasn't quite ready.
- Tom tam olarak hazır değildi.
- Get ready to open the doors.
- Kapıları açmaya hazır olun.
- I'll go tell Tom we're ready.
- Gidip Tom'a hazır olduğumuzu söyleyeceğim.
- Is everything ready?
- Her şey hazır mı?
- Tom said he isn't ready to go.
- Tom gitmeye hazır olmadığını söyledi.
- Everything's ready for you.
- Senin için her şey hazır.
- Tom said he wasn't ready to talk.
- Tom konuşmaya hazır olmadığını söyledi.
- I was ready to.
- Ben hazırdım.
- I'm almost ready to do that.
- Onu yapmaya neredeyse hazırım.
- I'm always ready to do that.
- Bunu yapmaya her zaman hazırım.
- Tom wasn't ready to quit.
- Tom bırakmaya hazır değildi.
- You're not ready to go yet, are you?
- Henüz gitmeye hazır değilsin, değil mi?
- I'm definitely ready.
- Ben kesinlikle hazırım.
- I told Tom that I wasn't ready.
- Tom'a hazır olmadığımı söyledim.
- I don't think we're ready to do that yet.
- Henüz buna hazır olduğumuzu sanmıyorum.
- Are we ready for it?
- Buna hazır mıyız?
- Tom wasn't ready to do that either.
- Tom da bunu yapmaya hazır değildi.
- I don't think I'm ready to leave yet.
- Henüz gitmeye hazır olduğumu düşünmüyorum.
- Jefferson was not ready to give up his plan.
- Jefferson planından vazgeçmeye hazır değildi.
- Aren't you ready to do that?
- Bunu yapmaya hazır değil misin?
- She wasn't ready for it.
- Onun için hazır değildi.
- Tom isn't quite ready.
- Tom tam olarak hazır değil.
- I think we're ready.
- Ben hazır olduğumuzu düşünüyorum.
- Now we're ready to go.
- Artık biz gitmeye hazırız.
- I think that Tom was about ready to do that.
- Sanırım Tom bunu yapmaya hazırdı.
- My bacon is ready.
- Pastırmam hazır.
- I was physically ready.
- Fiziksel olarak hazırdım.
- We're not ready for this.
- Biz bunun için hazır değiliz.
- Your car's ready.
- Arabanız hazır.
- I'm ready for a vacation.
- Tatile hazırım.
- I'm ready for bed.
- Yatmaya hazırım.
- Tom is ready for you.
- Tom sizin için hazırdır.
- Food's ready!
- Yemek hazır!
- Tom is ready to do his best in order to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım etmek için elinden geleni yapmaya hazır.
- We're not ready for this.
- Buna hazır değiliz.
- She wasn't ready for marriage.
- Evliliğe hazır değildi.
- We're ready for them.
- Onlar için hazırız.
- The suitcases were ready for loading.
- Bavullar yüklenmek için hazırdı.
- I just wasn't ready to do that yet.
- Daha bunu yapmaya hazır değildim işte.
- Aren't you ready to tell me what happened?
- Ne olduğunu bana söylemeye hazır değil misin?
- Tom says he's ready to do that.
- Tom bunu yapmaya hazır olduğunu söylüyor.
- We went without him since he wasn't ready.
- Hazır olmadığı için onsuz gittik.
- Tell her you're not ready.
- Ona hazır olmadığını söyle.
- Tom is ready for that.
- Tom buna hazır.
- I'll tell Tom you're ready.
- Hazır olduğunu Tom'a söyleyeceğim.
- Let me know when you're ready.
- Hazır olduğun zaman bana bildir.
- I wasn't ready to do that.
- Bunu yapmaya hazır değildim.
- I'm ready for the test.
- Test için hazırım.
- Tom isn't ready for that.
- Tom buna hazır değil.
- Are you all ready?
- Hepiniz hazır mısınız?
- To say more would require more thought than I have ready.
- Daha fazlasını söylemek için hazır olduğumdan daha fazla düşünmem gerekir.
- Tom is ready for you now.
- Tom şimdi sizin için hazır.
- I wasn't ready to leave.
- Ben ayrılmaya hazır değildim.
- Tom isn't sure he's ready to do that yet.
- Tom henüz buna hazır olduğundan emin değil.
- I am ready to do anything to make up for the loss.
- Zararı telafi etmek için her şeyi yapmaya hazırım.
- Tom isn't yet ready to receive visitors.
- Tom henüz ziyaretçi kabul etmeye hazır değil.
- Dinner's ready!
- Akşam yemeği hazır!
- I'm ready to throw in the towel.
- Havlu atmaya hazırım.
- Tom looks pretty much ready.
- Tom oldukça hazır görünüyor.
- Nobody was ready for what happened.
- Kimse olanlara hazır değildi.
- I'm about ready to go.
- Neredeyse gitmeye hazırım.
- She's ready to go.
- O gitmeye hazır.
- I'm not ready to retire.
- Emekli olmak için hazır değilim.
- I'm ready for Tom now.
- Artık Tom için hazırım.
- I'm not sure I'm ready for that.
- Buna hazır olduğumdan emin değilim.
- We're not totally ready yet.
- Henüz tam olarak hazır değiliz.
- I'm ready for you.
- Ben senin için hazırım.
- Sami's check is ready.
- Sami'nin çeki hazır.
- I'm not ready to die.
- Ölmek için hazır değilim.
- Tom is ready to work.
- Tom çalışmak için hazır.
- I'll go tell them we're ready.
- Onlara hazır olduğumuzu söyleyeceğim.
- Tom said he wasn't ready, but Mary said she was.
- Tom hazır olmadığını söyledi ama Mary hazır olduğunu söyledi.
- I'm not quite ready yet.
- Henüz tam olarak hazır değilim.
- I don't think we're ready.
- Hazır olduğumuzu sanmıyorum.
- Aren't you ready yet?
- Henüz hazır değil misin?
- Please tell us when dinner's ready.
- Akşam yemeği hazır olduğunda lütfen bize söyleyin.
- I think I'm ready for a change.
- Sanırım bir değişikliğe hazırım.
- I'm not ready to go.
- Ben gitmek için hazır değilim.
- My house was ready two months ago.
- Evim iki ay önce hazırdı.
- I suppose you're already packed and ready to go.
- Sanırım çoktan toparlandın ve gitmeye hazırsın.
- The room is now ready for you.
- Oda şimdi sizin için hazır.
- Call me when you're ready to go.
- Gitmeye hazır olduğunda beni ara.
- Tom says he isn't ready to go.
- Tom gitmeye hazır olmadığını söylüyor.
- Tom is ready now.
- Tom şimdi hazır.
- I'm here and ready.
- Ben buradayım ve hazırım.
- Aren't you ready to begin?
- Başlamaya hazır değil misin?
- OK, I'm ready.
- Tamam, hazırım.
- Breakfast is ready.
- Kahvaltı hazır.
- When you're ready to order, please call using this button.
- Sipariş vermeye hazır olduğunuzda, lütfen bu düğmeyi kullanarak arayın.
- Sami's gift is ready.
- Sami'nin hediyesi hazır.
- Aren't you ready to tell me what happened?
- Bana ne olduğunu anlatmaya hazır değil misin?
- Another fierce battle was ready to begin.
- Bir başka şiddetli savaş başlamaya hazırdı.
- I'm not ready for a change yet.
- Henüz bir değişikliğe hazır değilim.
- I'm ready to satisfy you.
- Seni tatmin etmeye hazırım.
- Tom is ready to settle down and start a family.
- Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.
- Tom was just not ready.
- Tom hazır değildi.
- I wanted to be ready.
- Hazır olmak istedim.
- You aren't ready for this.
- Bunun için hazır değilsin.
- Just say when you're ready!
- Hazır olduğunda söyle!
- I was ready to tell Tom anything he wanted to know.
- Tom'a bilmek istediği her şeyi söylemeye hazırdım.
- I'm ready to leave now.
- Artık gitmeye hazırım.
- You're ready, aren't you?
- Hazırsın, değil mi?
- He was always ready to help people in trouble.
- O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.
- I'm not ready to give up just yet.
- Henüz pes etmeye hazır değilim.
- You didn't look like you were ready.
- Hazır gibi görünmüyordun.
- Tom was ready to quit.
- Tom bırakmaya hazırdı.
- I'm ready to get out of here.
- Buradan çıkmaya hazırım.
- By the end of June, they were ready to vote.
- Haziran sonunda oylamaya hazırdılar.
- Why aren't you ready?
- Neden hazır değilsin?
- Lunch is ready.
- Öğle yemeği hazır.
- I want to be ready.
- Hazır olmak istiyorum.
- I thought you'd be ready by now.
- Şimdiye kadar hazır olursun sanmıştım.
- Tom and I still aren't ready.
- Tom ve ben hala hazır değiliz.
- Tom's not ready to quit.
- Tom bırakmaya hazır değil.
- Your table is ready, sir.
- Masanız hazır, efendim.
- Tell them to get ready.
- Onlara hazır olmalarını söyle.
- Tell her when you're ready.
- Hazır olduğunda ona söyle.
- Tell Tom we're ready to leave.
- Tom'a gitmeye hazır olduğumuzu söyle.
- Tom is ready for that.
- Tom bunun için hazır.
- Tom is almost ready.
- Tom neredeyse hazır.
- I'm here and ready.
- Buradayım ve hazırım.
- Is the house ready?
- Ev hazır mı?
- I'm ready to eat a horse.
- Bir at yemeye hazırım.
- I'm ready to help you.
- Sana yardım etmeye hazırım.
- Soon, the tea was ready.
- Çok geçmeden çay hazırdı.
- Are you about ready?
- Hazır mısın?
- Tom might be ready to do that.
- Tom bunu yapmaya hazır olabilir.
- Tell Tom that we're not ready.
- Tom'a hazır olmadığımızı söyle.
- Aren't you all ready?
- Tamamen hazır değil misin?
- Tom said that he wasn't ready to leave.
- Tom ayrılmaya hazır olmadığını söyledi.
- Tom's not ready for that.
- Tom buna hazır değil.
- Tom isn't sure he's ready.
- Tom hazır olduğundan emin değil.
- I'm ready to talk.
- Ben konuşmaya hazırım.
- I was ready for it.
- Bunun için hazırdım.
- We arrived to find a huge meal ready for us.
- Oraya vardığımızda bizim için kocaman bir yemek hazırdı.
- Tom said he wasn't ready to go home.
- Tom eve gitmeye hazır olmadığını söyledi.
- Is Tom ready for this?
- Tom bunun için hazır mı?
- Aren't you ready to proceed?
- Devam etmeye hazır değil misin?
- We're ready for the elections.
- Seçimler için hazırız.
- We're just about ready to leave.
- Biz neredeyse gitmeye hazırız.
- Are you sure you're ready to do this?
- Bunu yapmaya hazır olduğuna emin misin?
- We're ready when you are.
- Siz hazır olduğunuzda biz de hazırız.
- Ready or not, the exam begins in ten minutes.
- Hazır olun ya da olmayın, sınav on dakika içinde başlıyor.
- You're not ready.
- Sen hazır değilsin.
- Sami felt that he wasn't ready to become a father.
- Sami baba olmaya hazır olmadığını hissetti.
- Tom and Mary are almost ready.
- Tom ve Mary neredeyse hazır.
- Are both of you ready to go?
- Siz ikiniz gitmeye hazır mısınız?
- We can start if you're ready.
- Hazırsan başlayabiliriz.
- Tom isn't ready to do that yet.
- Tom henüz bunu yapmak için hazır değil.
- We're not ready to go yet.
- Henüz gitmeye hazır değiliz.
- Tom isn't ready.
- Tom hazır değil.
- I'm not ready for this.
- Buna hazır değilim.
- Tom wasn't ready yet.
- Tom henüz hazır değildi.
- Tom said he's ready to go.
- Tom gitmeye hazır olduğunu söyledi.
- I suppose you're already packed and ready to go.
- Sanırım zaten toparlandın ve gitmeye hazırsın.
- Tom wasn't quite ready yet.
- Tom henüz oldukça hazır değildi.
- The tree was ready to fall down.
- Ağaç devrilmeye hazırdı.
- Please be ready in about half an hour, okay?
- Lütfen yaklaşık yarım saat içinde hazır ol, tamam mı?
- Tom isn't ready to leave.
- Tom ayrılmaya hazır değil.
- I wasn't ready to be a father.
- Baba olmaya hazır değildim.
- Why aren't you ready yet?
- Neden hala hazır değilsin?
- We're just about ready to go.
- Gitmeye hazırız.
- Tom is still not ready, is he?
- Tom hâlen hazır değil, değil mi?
- They're not ready.
- Onlar hazır değiller.
- She was able to be ready early this morning, because she finished packing last night.
- Dün gece toplanmayı bitirdiği için bu sabah erkenden hazır olabildi.
- Tell her we're ready to go.
- Ona gitmeye hazır olduğumuz söyle.
- You're not ready for this.
- Buna hazır değilsin.
- I don't think you're ready.
- Hazır olduğunu sanmıyorum.
- I'm actually ready to go.
- Aslında gitmeye hazırım.
- Sami wasn't ready yet.
- Sami henüz hazır değildi.
- I'm not ready to fight.
- Dövüşmeye hazır değilim.
- I was ready too.
- Ben de hazırdım.
- I'll let you know when I'm ready.
- Hazır olduğumda sana bildiririm.
- Okay, I'm ready.
- Tamam, hazırım.
- Why aren't you ready?
- Neden hazır değilsiniz?
- Tom is ready to come home.
- Tom eve dönmeye hazır.
- Tom said he's ready to help.
- Tom yardım etmeye hazır olduğunu söyledi.
- Do you think Tom is ready for this?
- Sence Tom buna hazır mıdır?
- I think you're ready.
- Sanırım hazırsın.
- Tom isn't ready to go home.
- Tom eve gitmeye hazır değil.
- The meat's not ready yet.
- Et henüz hazır değil.
- The ship was ready to sink any time.
- Gemi her an batmaya hazırdı.
- I'll call you when dinner's ready.
- Yemek hazır olunca seni ararım.
- Is everybody ready?
- Herkes hazır mı?
- Your car's ready.
- Araban hazır.
- I'm not sure if I'm ready to talk about this right now.
- Şu anda bunu konuşmaya hazır mıyım emin değilim.
- Tom said he's ready to leave.
- Tom gitmeye hazır olduğunu söyledi.
- I want to be ready as soon as I can be.
- Olabildiğince çabuk hazır olmak istiyorum.
- I want to be ready when Tom gets here.
- Tom geldiğinde hazır olmak istiyorum.
- A friend is always ready to do a favor.
- Bir arkadaş her zaman iyilik yapmaya hazırdır.
- Tom isn't ready to leave yet.
- Tom henüz gitmeye hazır değil.
- I think I'm ready to leave.
- Sanırım gitmeye hazırım.
- I'm ready to forgive Tom.
- Tom'u affetmeye hazırım.
- I think everything is ready.
- Sanırım her şey hazır.
- We're ready to move on.
- Yola devam etmeye hazırız.
- We're about ready.
- Hazır sayılırız.
- Tell Tom we're not ready.
- Tom'a hazır olmadığımızı söyle.
- Tom said he wasn't ready to become a father.
- Tom baba olmaya hazır olmadığını söyledi.
- Does that mean you're ready now?
- Bu artık hazır olduğun anlamına mı geliyor?
- Is your passport ready?
- Pasaportunuz hazır mı?
- I'll give you thirty minutes to get ready.
- Sana hazır olman için 30 dakika zaman tanıyacağım.
- Dan was ready to commit suicide.
- Dan intihar etmeye hazırdı.
- Everything is now ready for you.
- Artık her şey senin için hazır.
- I'm not sure you're ready.
- Hazır olduğundan emin değilim.
- I am ready to go with you.
- Sizinle gelmeye hazırım.
- I want to know why you aren't ready.
- Senin neden hazır olmadığını bilmek istiyorum.
- Are all of them ready?
- Onların hepsi hazır mı?
- The airplane is ready.
- Uçak hazır.
- I wasn't ready to do that at that time.
- O zaman bunu yapmaya hazır değildim.
- Tom said that Mary wasn't ready to leave.
- Tom, Mary'nin ayrılmaya hazır olmadığını söyledi.
- Your room is ready.
- Odan hazır.
- Tom was ready for more.
- Tom daha fazlası için hazırdı.
- He's ready now.
- O şimdi hazır.
- How soon can you be ready?
- Ne kadar çabuk hazır olabilirsin?
- I am ready to help you.
- Sana yardım etmeye hazırım.
- We are ready to defend the country.
- Biz ülkeyi savunmaya hazırız.
- The new album's ready?
- Yeni albüm hazır mı?
- Tom is going to come when he's ready.
- Tom hazır olduğunda gelecek.
- I got ready to leave.
- Gitmeye hazırım.
- It looks like you're ready.
- Hazır görünüyorsun.
- Please let me know when you're ready to go.
- Gitmeye hazır olduğunda lütfen bana bildir.
- I'm always ready to help.
- Ben her zaman yardıma hazırım.
- I'm packed and ready to go.
- Toparlandım ve gitmeye hazırım.
- The elderly people are ready to sacrifice for their grandchildren, if they have to.
- Yaşlılar torunları için gerekirse fedakârlık yapmaya hazırlar.
- Tom said he's ready to defend himself.
- Tom kendisini savunmaya hazır olduğunu söyledi.
- Tom told me he wasn't ready to do that.
- Tom bana onu yapmaya hazır olmadığını söyledi.
- I'm ready to fight.
- Ben kavgaya hazırım.
- Tom wasn't ready to do that.
- Tom bunu yapmaya hazır değildi.
- Tom is ready now, isn't he?
- Tom şu an hazır, değil mi?
- If it happens again, we want to be ready.
- Bir daha olursa, hazır olmak istiyoruz.
- Do you think Tom is ready for this?
- Sence Tom bunun için hazır mı?
- We should give Tom his space until he's ready to talk to us.
- Tom'u bizimle konuşmaya kendini hazır hissedene kadar rahat bırakmalıyız.
- I think that we're ready to seal the deal.
- İşi bitirmeye hazır olduğumuzu düşünüyorum.
- I wonder if I'm ready to do that.
- Bunu yapmaya hazır olup olmadığımı merak ediyorum.
- Tom wasn't ready to quit.
- Tom vazgeçmeye hazır değildi.
- We aren't ready for this.
- Bunun için hazır değiliz.
- Your room's ready.
- Senin odan hazır.
- Go tell Tom to get ready.
- Git Tom'a hazır olmasını söyle.
- I know that I'm ready.
- Hazır olduğumu biliyorum.
- Tom looks like he's ready.
- Tom hazır gibi görünüyor.
- Tell Tom we aren't ready yet.
- Tom'a henüz hazır olmadığımızı söyle.
- Tom and I still aren't ready.
- Tom ve ben hâlâ hazır değiliz.
- We'll leave as soon as you're ready.
- Sen hazır olur olmaz, ayrılacağız.
- Tell him I'm ready.
- Ona hazır olduğumu söyle.
- We're ready to see unexpected things.
- Beklenmedik şeyler görmeye hazırız.
- Tom and Mary are ready.
- Tom ve Mary hazırlar.
- I'm about ready.
- Hazır sayılırım.
- International rescue teams are at the ready to fly to Japan.
- Uluslararası kurtarma ekipleri Japonya'ya uçmak için hazır.
- Everyone is ready.
- Herkes hazır.
- It's still not ready.
- O, hâlâ hazır değil.
- I'll let you know when I'm ready.
- Hazır olduğumda sana haber veririm.
- I'm not ready to retire.
- Emekli olmaya hazır değilim.
- The United States navy was not ready for war.
- Amerika Birleşik Devletleri donanması, savaş için hazır değildi.
- Tom said that he wasn't ready.
- Tom hazır olmadığını söyledi.
- Tom and Mary are ready now.
- Tom ve Mary şimdi hazırlar.
- Am I ready to go?
- Gitmek için hazır mıyım?
- Okay, I'm ready.
- Tamam, ben hazırım.
- I'm ready to get out of here.
- Buradan gitmeye hazırım.
- I'm not ready to die.
- Ölmeye hazır değilim.
- Tom was ready to go as soon as I got there.
- Ben oraya varır varmaz Tom gitmeye hazırdı.
- It's almost ready.
- Neredeyse hazır.
- Are you all ready to go hiking?
- Hepiniz yürüyüşe çıkmaya hazır mısınız?
- Tom says he's ready to help.
- Tom yardım etmeye hazır olduğunu söylüyor.
- Were you ready?
- Hazır mıydın?
- Tom is ready to help, isn't he?
- Tom yardım etmeye hazır, değil mi?
- I'm excited and ready to go.
- Heyecanlıyım ve gitmeye hazırım.
- Is everybody ready for the trip?
- Herkes yolculuk için hazır mı?
- He was ready to face his fate.
- O, kaderiyle yüzleşmeye hazırdı.
- Are you sure you're ready to come back home?
- Eve dönmeye hazır olduğuna emin misin?
- We're ready, I think.
- Hazırız, sanırım.
- Is Tom ready yet?
- Tom hazır mı?
- Tell Tom that we're ready to leave.
- Tom'a gitmeye hazır olduğumuzu söyle.
- Sami was ready to move on.
- Sami hayatına devam etmeye hazırdı.
- Dinner is about ready.
- Akşam yemeği hazır olmak üzere.
- I'm ready to move on.
- Yola devam etmeye hazırım.
- Tom told Mary he was almost ready to do that.
- Tom, Mary'ye bunu yapmaya neredeyse hazır olduğunu söyledi.
- Please tell us when dinner's ready.
- Lütfen yemek hazır olduğunda bize söyleyin.
- Tom was ready.
- Tom hazırdı.
- I am ready to serve you.
- Size hizmet etmeye hazırım.
- I might be ready to go soon.
- Yakında gitmek için hazır olabilirim.
- I knew Tom wasn't ready to quit.
- Tom'un bırakmaya hazır olmadığını biliyordum.
- I wonder if that country is actually really ready to accept a black president.
- Acaba o ülke siyahi bir başkanı kabul etmeye gerçekten hazır mı?
- We need to have this ready by the twentieth.
- Bunu yirmisine kadar hazır etmeliyiz.
- Are you guys ready?
- Hazır mısınız?
- I'm ready to get back to work.
- İşe dönmeye hazırım.
- I'm not ready to die yet.
- Henüz ölmeye hazır değilim.
- I'm ready to die.
- Ölmeye hazırım.
- We're ready for the game.
- Oyun için hazırız.
- Tom is ready to do that.
- Tom bunu yapmaya hazır.
- Aren't you ready to start?
- Başlamak için hazır değil misin?
- We'll leave as soon as you're ready.
- Hazır olur olmaz gideceğiz.
- I am ready for the storm.
- Ben fırtına için hazırım.
- Sami felt that he wasn't ready to become a father.
- Sam bir baba olmaya hazır olmadığını hissediyordu.
- The probe is ready to be launched into space.
- Sonda uzaya gönderilmeye hazır.
- We're ready for the next step.
- Bir sonraki adım için hazırız.
- The apples are not ready to pick yet.
- Elmalar henüz toplanmaya hazır değil.
- Are they all ready?
- Onların hepsi hazır mı?
- I knew Tom wasn't ready to leave.
- Tom'un gitmeye hazır olmadığını biliyordum.
- When you're ready to order, please call using this button.
- Sipariş için hazır olduğunuzda, lütfen bu düğmeyi kullanarak çağırın.
- I'll go tell her we're ready.
- Ona hazır olduğumuzu söyleyeceğim.
- Please wait until I'm ready.
- Lütfen ben hazır olana kadar bekleyin.
- I'm not ready to sing in public.
- Halkın önünde şarkı söylemeye hazır değilim.
- Tom is ready to fight.
- Tom savaşmaya hazır.
- I'm ready for her now.
- Ben şimdi onun için hazırım.
- We're not ready to order yet.
- Henüz sipariş vermeye hazır değiliz.
- Breakfast isn't ready yet.
- Kahvaltı henüz hazır değil.
- I'll tell her you're ready.
- Ona hazır olduğunu söyleyeceğim.
- I'm ready to answer.
- Cevap vermeye hazırım.
- I'm ready to forgive them.
- Onları affetmeye hazırım.
- Fadil was ready to get back to business.
- Fadıl iş hayatına geri dönmeye hazırdı.
- We're ready for that.
- Buna hazırız.
- The cake is ready to come out of the oven.
- Kek fırından çıkmaya hazır.
- Aren't you ready to begin?
- Başlamak için hazır değil misin?
- The teacher will call us when he's ready.
- Öğretmen hazır olduğunda bizi çağıracak.
- Tom was ready for a break.
- Tom ara vermeye hazırdı.
- Is everything ready for tomorrow?
- Yarın için her şey hazır mı?
- Tom isn't ready to leave.
- Tom gitmeye hazır değil.
- Tell Tom I'm ready.
- Tom'a hazır olduğumu söyle.
- Is breakfast ready?
- Kahvaltı hazır mı?
- Tell Tom that I'm ready.
- Tom'a hazır olduğumu söyle.
- I'm ready to pay for that.
- Bunun için ödemeye hazırım.
- Tom says he isn't ready to give up.
- Tom pes etmeye hazır olmadığını söylüyor.
- I told you that I wasn't ready.
- Sana hazır olmadığımı söyledim.
- He was now twelve years old and ready to enter a junior high school.
- O artık on iki yaşındaydı ve ortaokul girmeye hazırdı.
- I'm ready for a vacation.
- Ben bir tatil için hazırım.
- I'm ready to leave.
- Gitmeye hazırım.
- Tom isn't ready to go yet.
- Tom henüz gitmeye hazır değil.
- I just hope I'm ready.
- Umarım hazırımdır.
- I've been ready to do that for a while.
- Bir süredir bunu yapmaya hazırım.
- Are we ready for it?
- Bunun için hazır mıyız?
- Tom has been ready to go all day.
- Tom bütün gün gitmeye hazırdı.
- Everything's ready.
- Her şey hazır.
- Tom looks pretty much ready.
- Tom hemen hemen hazır görünüyor.
- Everything is ready now for our start.
- Başlamamız için her şey hazır.
- The airplane is ready for landing.
- Uçak iniş için hazır.
- Who's ready to order?
- Kim sipariş vermeye hazır?
- Ready or not, we have to be on stage in five minutes.
- Hazır ol ya da olma, beş dakika içinde sahnede olmalıyız.
- I'm not ready to retire yet.
- Henüz emekli olmaya hazır değilim.
- Tom says he's not ready to go.
- Tom gitmek için hazır olmadığını söylüyor.
- I'm ready to help in any way I can.
- Elimden gelen her şekilde yardım etmeye hazırım.
- Sami and Layla were ready for action.
- Sami ve Layla harekete geçmeye hazırdı.
- Tell them I'm ready.
- Onlara hazır olduğumu söyle.
- I think we're about ready.
- Sanırım neredeyse hazırız.
- We're ready to go now.
- Artık gitmeye hazırız.
- I'm ready to forgive him.
- Onu affetmeye hazırım.
- I'm not ready to go home yet.
- Henüz eve gitmeye hazır değilim.
- The suitcases were ready for loading.
- Bavullar yükleme için hazırdı.
- I thought you could tell I wasn't ready.
- Hazır olmadığımı söyleyebileceğini düşündüm.
- I wasn't ready for that.
- Buna hazır değildim.
- I'm not sure I'm ready to do this.
- Bunu yapmaya hazır olduğumdan emin değilim.
- Let me know when you're ready.
- Hazır olduğunda bana haber ver.
- He's not sure he's ready.
- O hazır olduğundan emin değil.
- I'm ready to admit it was my fault.
- Benim hatam olduğunu kabul etmeye hazırım.
- Tom is ready to work.
- Tom çalışmaya hazır.
- Would you tell Tom I'm ready?
- Tom'a hazır olduğumu söyler misin?
- I wasn't ready to go.
- Ben gitmek için hazır değildim.
- We'll go now if you're ready.
- Eğer hazırsanız şimdi gideceğiz.
- The tree was ready to fall at any moment.
- Ağaç her an düşmeye hazırdı.
- We're not ready to quit.
- Bırakmaya hazır değiliz.
- I was ready for Tom.
- Tom için hazırdım.
- The stew isn't ready to eat yet.
- Güveç henüz yenmeye hazır değil.
- I want to know why you aren't ready.
- Neden hazır olmadığınızı bilmek istiyorum.
- At every moment we are ready for anything.
- Her an her şeye hazırız.
- Ready or not, here I come.
- Hazır ya da değil, işte geliyorum.
- Tom said he wasn't ready to become a father.
- Tom, bir baba olmaya hazır olmadığını söyledi.
- I don't think we're ready to do that yet.
- Henüz bunu yapmak için hazır olduğumuzu sanmıyorum.
- The bath is ready.
- Banyo hazır.
- Tom looks like he's ready to work.
- Tom çalışmaya hazır gibi görünüyor.
- Tom was ready to do that.
- Tom bunu yapmaya hazırdı.
- Aren't you ready to proceed?
- İlerlemek için hazır değil misin?
- I'm ready to.
- Ben hazırım.
- Tom's not ready to quit.
- Tom ayrılmaya hazır değil.
- Breakfast isn't ready yet.
- Kahvaltı daha hazır değil.
- Ready for November?
- Kasım için hazır mısın?
- Tom is ready to resort to violence in order to get what he wants.
- Tom istediğini elde etmek için şiddete başvurmaya hazır.
- The ship wasn't ready for battle.
- Gemi, savaş için hazır değildi.
- Keep your weapons ready.
- Silahlarınızı hazır tutun.
- I am quite ready for payment.
- Ödeme için tam olarak hazırım.
- Tom is ready for an adventure.
- Tom bir maceraya hazır.
- I'm probably more ready than you are.
- Ben muhtemelen senden daha hazırım.
- I'm all packed and ready to go.
- Tamamen toparlandım ve gitmeye hazırım.
- I'll notify you when it's ready.
- Hazır olunca ben seni haberdar edeceğim.
- The cake is ready to come out of the oven.
- Pasta fırından çıkmaya hazır.
- I'm ready as well.
- Ben de hazırım.
- Aren't you ready for more?
- Daha fazlasına hazır değil misin?
- Tom's not ready to go.
- Tom gitmek için hazır değil.
- Tom was ready for anything.
- Tom her şey için hazırdı.
- We were ready to go.
- Gitmeye hazırdık.
- Dinner is ready to eat.
- Akşam yemeği yemek için hazır.
- Tom is ready to go home now.
- Tom artık eve gitmeye hazır.
- Tom isn't ready for the NBA.
- Tom NBA için hazır değil.
- We're all ready for that.
- Hepimiz onun için hazırız.
- Are we ready?
- Hazır mıyız?
- Am I ready to die?
- Ölmeye hazır mıyım?
- Tell him we're ready to go.
- Ona gitmeye hazır olduğumuzu söyle.
- Again, Hawking was almost ready to give up.
- Yine, Hawking neredeyse pes etmeye hazırdı.
- We've been ready for an hour.
- Bir saattir hazırız.
- I want to be ready for anything.
- Her şey için hazır olmak istiyorum.
- I'm not sure I'm ready for this.
- Buna hazır olduğumdan emin değilim.
- Tom wasn't ready, but Mary was.
- Tom hazır değildi ama Mary hazırdı.
- Tom and Mary are ready to go.
- Tom ve Mary gitmeye hazır.
- I think we're ready to go there.
- Sanırım oraya gitmeye hazırız.
- I said I think I might be ready.
- Hazır olabileceğimi sandığımı söyledim.
- The wheat is ready for harvest.
- Buğday hasat için hazır.
- Tom is ready for this.
- Tom bunun için hazır.
- Tom arrived too early and Mary wasn't ready yet.
- Tom çok erken geldi ve Mary henüz hazır değildi.
- Jacob Coxey was ready for the worst.
- Jacob Coxey en kötüsüne hazırdı.
- Is lunch ready?
- Yemek hazır mı?
- I'm ready to help in any way I can.
- Elimden gelen herhangi bir şekilde yardım etmeye hazırım.
- The dancer in the middle of the room is ready to begin.
- Odanın ortasındaki dansçı başlamak için hazır.
- He wasn't ready to die.
- Ölmeye hazır değildi.
- Is my laundry ready?
- Çamaşırım hazır mı?
- Tom is ready to settle down and start a family.
- Tom yuva kurmaya ve bir aile kurmaya hazır.
- Fadil and Dania were ready to do anything to fortify their relationship.
- Fadıl ve Dania ilişkilerini güçlendirmek için her şeyi yapmaya hazırdı.
- I'm ready to roll up my sleeves.
- Kollarımı sıvamaya hazırım.
- Is everyone ready for this?
- Herkes buna hazır mı?
- She was ready to face her fate.
- O, kaderi ile yüzleşmeye hazırdı.
- I'm ready to admit that it was my fault.
- Benim hatam olduğunu kabul etmeye hazırım.
- I'm ready for them now.
- Ben onlar için hazırım.
- I'm already ready.
- Ben zaten hazırım.
- I just assumed that it wasn't ready yet.
- Henüz hazır olmadığını düşündüm.
- You're ready.
- Sen hazırsın.
- I wasn't ready to do that.
- Bunu yapmak için hazır değildim.
- We'll begin when you're ready.
- Hazır olduğunuzda başlayacağız.
- Torpedoes are armed and ready.
- Torpidolar silahlandırıldı ve hazır.
- I think we're ready.
- Bence hazırız.
- They're not ready for us.
- Onlar bizim için hazır değiller.
- I'm not ready to quit.
- Bırakmaya hazır değilim.
- Tom was ready to run.
- Tom koşmaya hazırdı.
- It will take five to ten years for the technology to be ready.
- Teknolojinin hazır hale gelmesi beş ila on yıl alacaktır.
- We aren't ready.
- Biz hazır değiliz.
- When will you get ready to leave?
- Gitmek için ne zaman hazır olacaksın?
- You're not ready for this.
- Bunun için hazır değilsiniz.
- Are you sure you're ready for this?
- Bunu için hazır olduğuna emin misin?
- I was ready when Tom came.
- Tom geldiğinde hazırdım.
- The car is ready.
- Araba hazır.
- I'm not ready to do that yet.
- Henüz onu yapmak için hazır değilim.
- I was ready to tell Tom anything he wanted to know.
- Tom'a bilmek istediği her şeyi anlatmaya hazırdım.
- Is everybody ready to leave?
- Herkes gitmeye hazır mı?
- She wasn't ready to return to her hometown.
- Memleketine dönmeye hazır değildi.
- I'm ready to do it.
- Onu yapmaya hazırım.
- I'd say we're ready.
- Hazır olduğumuzu söyleyecektim.
- Your table is ready.
- Masanız hazır.
- Tell them that I'm ready.
- Onlara hazır olduğumu söyle.
- Lunch is ready!
- Öğle yemeği hazır!
- Tom isn't ready to die.
- Tom ölmeye hazır değil.
- Dinner is almost ready.
- Akşam yemeği hazır olmak üzeredir.
- Who's ready for more?
- Daha fazlası için kim hazır?
- I'm not ready for that.
- Onun için hazır değilim.
- Tom is ready for dinner.
- Tom, akşam yemeği için hazır.
- Is Tom ready for this?
- Tom buna hazır mı?
- Aren't you almost ready?
- Neredeyse hazır değil misin?
- Tell Tom that I'm not ready.
- Tom'a hazır olmadığımı söyle.
- Tom is here and ready.
- Tom burada ve hazır.
- Tom said that he wasn't ready to leave.
- Tom gitmeye hazır olmadığını söyledi.
- Are you all ready to go hiking?
- Hepiniz yürüyüşe gitmek için hazır mısınız?
- Sami isn't ready.
- Sami hazır değil.
- My prescription is ready at the pharmacist's.
- Benim reçetem eczacıda hazırdır.
- I'm ready for more.
- Daha fazlası için hazırım.
- Tom was ready for a break.
- Tom bir mola için hazırdı.
- I might be ready for a change.
- Bir değişikliğe hazır olabilirim.
- Tell us when you're ready.
- Hazır olduğunda bize söyle.
- Tom said he wasn't ready to go home yet.
- Tom henüz eve gitmeye hazır olmadığını söyledi.
- He is ready to learn anything from anybody.
- O herkesten bir şey öğrenmeye hazır.
- I'm ready to work hard.
- Sıkı çalışmaya hazırım.
- Are they all ready?
- Hepsi hazır mı?
- Is lunch ready?
- Öğle yemeği hazır mı?
- They were ready to run the risk of being shot by the enemy.
- Düşman tarafından vurulma riskini göze almaya hazırdılar.
- We're ready to move on.
- Yolumuza devam etmeye hazırız.
- I am ready for death.
- Ben ölmeye hazırım.
- I'm ready to go.
- Gitmeye hazırım.
- Tom was ready for bed.
- Tom yatmaya hazırdı.
- Fadil was ready to get back to business.
- Fadıl işe geri dönmeye hazırdı.
- I wasn't ready for this.
- Buna hazır değildim.
- Everything was ready.
- Her şey hazırdı.
- I'm ready for them now.
- Şimdi onlar için hazırım.
- I've been ready to do that for a while.
- Bir süredir bunu yapmaya hazırdım.
- I suspect Tom isn't ready to do that yet.
- Tom'un bunu yapmaya henüz hazır olmadığından şüpheleniyorum.
- I'll tell you when I'm ready.
- Hazır olduğumda söyleyeceğim.
- Would you tell her I'm ready?
- Ona hazır olduğumu söyler misin?
- Tom said Mary wasn't ready.
- Tom Mary'nin hazır olmadığını söyledi.
- Fadil really wasn't ready to get married.
- Fadıl gerçekten evlenmek için hazır değildi.
- I'd suggest that you tell Tom you're not ready.
- Hazır olmadığını Tom'a söylemeni öneriyorum.
- You are ready to fill your head with new ideas.
- Başınızı yeni fikirlerle doldurmaya hazırsınız.
- We were ready for them.
- Onlar için hazırdık.
- Tom is ready to go now.
- Tom şimdi gitmeye hazır.
- I'm ready now, Tom.
- Artık hazırım, Tom.
- Tom was ready to work.
- Tom çalışmaya hazırdı.
- I'm ready to talk.
- Konuşmaya hazırım.
- Tom was ready with an answer.
- Tom'un cevabı hazırdı.
- Tom says he isn't ready to do that yet.
- Tom henüz buna hazır olmadığını söylüyor.
- We are all but ready for the cold winter.
- Soğuk kış için neredeyse hazırız.
- Is Tom ready to do that?
- Tom bunu yapmaya hazır mı?
- We were ready.
- Biz hazırdık.
- We are not ready.
- Hazır değiliz.
- Are we ready for this?
- Buna hazır mıyız?
- Are both of you ready to go?
- İkiniz de gitmeye hazır mısınız?
- We're probably ready.
- Muhtemelen hazırdır.
- Laura adored him, and he was ready to kiss her shoe-strings.
- Laura ona tapıyordu ve o da Laura'nın ayakkabı bağlarını öpmeye hazırdı.
- Aren't you ready to help us?
- Bize yardım etmeye hazır değil misin?
- Tom has been ready to do that for a while.
- Tom bir süredir bunu yapmaya hazır.
- I've been ready to do that for a long time.
- Uzun zamandır onu yapmak için hazırım.
- Tom looked like he was ready to jump out a window.
- Tom pencereden atlamaya hazır gibi görünüyordu.
- I was ready when Tom came.
- Tom geldiğinde ben hazırdım.
- Tell me when you're ready.
- Bana ne zaman hazır olduğunu söyle.
- Now I'm ready for anything.
- Şimdi her şey için hazırım.
- Sir, we're ready to order.
- Efendim, sipariş vermeye hazırız.
- Now I'm ready.
- Şimdi hazırım.
- Are you sure you're ready for this?
- Buna hazır olduğuna emin misin?
- Your check is ready.
- Çekiniz hazır.
- Tom said that Mary wasn't likely ready to do that yet.
- Tom, Mary'nin henüz buna hazır olmadığını söyledi.
- You can meet us downstairs when you're ready.
- Hazır olduğunda bizimle aşağıda buluşabilirsin.
- Tom was ready to go when I got there.
- Ben oraya vardığımda Tom gitmeye hazırdı.
- I'm ready to fight.
- Dövüşmeye hazırım.
- We hope that you're ready.
- Umarız hazırsındır.
- At every moment we are ready for anything.
- Biz her an, her şeye hazırız.
- Tom wasn't ready to die.
- Tom ölmeye hazır değildi.
- Aren't you ready to do that?
- Onu yapmaya hazır değil misin?
- Are they ready yet?
- Hazırlar mı?
- We're ready now.
- Şimdi hazırız.
- Tom said that he wasn't ready to do that.
- Tom bunu yapmaya hazır olmadığını söyledi.
- I'm ready to listen.
- Dinlemeye hazırım.
- We're ready to help you.
- Biz sana yardım etmek için hazırız.
- Everybody's ready to go.
- Herkes gitmeye hazır.
- We went without him because he wasn't ready.
- Onsuz gittik çünkü hazır değildi.
- We're not ready to go public yet.
- Hâlâ halka açılmaya hazır değiliz.
- Is everyone ready for this?
- Herkes bunun için hazır mı?
- I don't know if I'm ready for this.
- Buna hazır mıyım bilmiyorum.
- Our team is ready.
- Takımımız hazır.
- I told you I'm not ready.
- Ben sana hazır olmadığımı söylemiştim.
- I'm not ready to fight.
- Ben dövüşmeye hazır değilim.
- Dinner is pretty much ready.
- Akşam yemeği hemen hemen hazır.
- Tom said he's ready to leave.
- Tom ayrılmaya hazır olduğunu söyledi.
- I am always ready to help you.
- Ben her zaman sana yardım etmeye hazırım.
- Your check is ready.
- Çekin hazır.
- Is my laundry ready?
- Çamaşırlarım hazır mı?
- Tom says he isn't ready to do that yet.
- Tom, henüz bunu yapmaya hazır olmadığını söylüyor.
- I think Tom is ready.
- Sanırım Tom hazır.
- Tom is likely to be ready.
- Tom muhtemelen hazırdır.
- I'm ready to do that now.
- Şimdi yapmaya hazırım.
- I think I'm ready for a change.
- Sanırım bir değişiklik için hazırım.
- Let me know as soon as you're ready.
- Hazır olduğunuzda bana haber verin.
- Everyone is ready to go.
- Herkes gitmeye hazır.
- Aren't you ready?
- Hazır değil misiniz?
- She got lunch ready.
- O öğle yemeğini hazır aldı.
- My bacon is ready.
- Benim domuz pastırmam hazır.
- Now we're ready for them.
- Şimdi onlar için hazırız.
- They're ready for you.
- Onlar senin için hazır.
- I'm ready for the war.
- Ben savaşa hazırım.
- Tom says that he's ready to help.
- Tom yardım etmeye hazır olduğunu söylüyor.
- I'm ready to begin.
- Başlamaya hazırım.
- Tom is almost ready, isn't he?
- Tom neredeyse hazır, değil mi?
- Tom is always ready to help.
- Tom her zaman yardıma hazırdır.
- I'm not sure if I'm ready to talk about this right now.
- Şu anda bu konuda konuşmak için hazır olup olmadığımdan emin değilim.
- No offense, Tom, but you're not ready for this.
- Darılmak yok, Tom ama sen bunun için hazır değilsin.
- Tom is almost ready to go.
- Tom neredeyse gitmeye hazır.
- We're ready to leave.
- Gitmeye hazırız.
- She's not ready.
- O hazır değil.
- You're not ready for this.
- Bunun için hazır değilsin.
- Tom is ready to leave.
- Tom gitmeye hazır.
- Are we ready to go?
- Gitmeye hazır mıyız?
- I'm ready to respond.
- Ben yanıtlamaya hazırım.
- I was ready to do that.
- Bunu yapmak için hazırdım.
- Tom says he isn't ready to do that.
- Tom, bunu yapmaya hazır olmadığını söylüyor.
- He is ready to work.
- Çalışmaya hazırdır.
- We're ready for them.
- Biz onlar için hazırız.
- I'm ready to go now.
- Artık gitmeye hazırım.
- Do you think Tom is ready?
- Sence Tom hazır mı?
- Fifty brave knights were ready for the great battle.
- Elli cesur şövalye, büyük savaş için hazırdılar.
- Tom was ready to go when I arrived.
- Ben geldiğimde Tom gitmek için hazırdı.
- I'm excited and ready to go.
- Ben heyecanlıyım ve gitmeye hazırım.
- Tell her that I'm ready.
- Ona hazır olduğumu söyle.
- Are the muffins ready?
- Kekler hazır mı?
- I'm ready for fighting.
- Savaşmaya hazırım.
- Tom isn't ready to do it.
- Tom bunu yapmaya hazır değil.
- Please tell me when dinner's ready.
- Lütfen akşam yemeği hazır olduğunda söyle.
- The cake is ready to be decorated.
- Kek süslenmeye hazır.
- Tom is still not ready to go.
- Tom hâlâ gitmeye hazır değil.
- I think they're ready.
- Bence hazırlar.
- He wasn't ready for it.
- O bunun için hazır değildi.
- Aren't you ready to go home?
- Eve gitmeye hazır değil misin?
- I hope Tom is ready.
- Umarım Tom hazırdır.
- Tom was ready do it all alone.
- Tom bunu yalnız başına yapmaya hazırdı.
- I don't think we're ready to leave yet.
- Ayrılmaya henüz hazır olduğumuzu sanmıyorum.
- I wonder if I'm ready to do that.
- Acaba bunu yapmaya hazır mıyım?
- I don't think we're ready to leave yet.
- Henüz gitmeye hazır olduğumuzu sanmıyorum.
- Is everything ready for tonight?
- Bu gece için her şey hazır mı?
- I'll tell Tom you're ready.
- Tom'a hazır olduğunu söyleyeceğim.
- You were ready.
- Sen hazırdın.
- John has a ready tongue.
- John'un hazır bir dili var.
- I was ready today.
- Bugün hazırdım.
- We'll contact you when we're ready.
- Hazır olduğumuzda sizinle irtibata geçeriz.
- You're not ready.
- Hazır değilsin.
- Tom is ready to lead.
- Tom liderlik etmeye hazır.
- Tom isn't quite ready to do that.
- Tom bunu yapmaya hazır değil.
- Dan and Linda were ready to start a family.
- Dan ve Linda bir aile kurmaya hazırdı.
- Tom said that Mary wasn't ready to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaya hazır olmadığını söyledi.
- He wasn't ready for it.
- O buna hazır değildi.
- They're ready.
- Onlar hazır.
- Tom isn't quite ready to go.
- Tom gitmek için pek hazır değil.
- Please be ready in about half an hour, okay?
- Lütfen yarım saat içinde hazır ol, tamam mı?
- Tom isn't ready to give up yet.
- Tom henüz pes etmeye hazır değil.
- I'm ready to go somewhere else.
- Başka bir yere gitmeye hazırım.
- Tom isn't ready yet.
- Tom henüz hazır değildir.
- I'm still not ready yet.
- Hâlâ hazır değilim.
- I told her that I wasn't ready.
- Ona hazır olmadığımı söyledim.
- She's not sure she's ready.
- O, hazır olduğundan emin değil.
- Tom seemed to be ready.
- Tom hazır görünüyordu.
- Tom said that he wasn't ready to get married.
- Tom evlenmek için hazır olmadığını söyledi.
- Tom knows that you aren't ready.
- Tom senin hazır olmadığını biliyor.
- I'm ready to vote.
- Oy vermek için hazırım.
- Tom said Mary wasn't ready.
- Tom, Mary'nin hazır olmadığını söyledi.
- Whenever you come, I'm ready.
- Ne zaman gelirsen ben hazırım.
- Tom says he's ready to go.
- Tom gitmeye hazır olduğunu söylüyor.
- Are you sure you're ready to go?
- Gitmeye hazır olduğuna emin misin?
- Tom wasn't ready.
- Tom hazır değildi.
- Tom is ready for you now.
- Tom şimdi senin için hazır.
- Tom and Mary still aren't ready.
- Tom ve Mary hâlâ hazır değil.
- Aren't you ready to go?
- Gitmeye hazır değil misin?
- Be ready to help a friend.
- Bir arkadaşına yardım etmeye hazır ol.
- I was ready to do it.
- Bunu yapmaya hazırdım.
- Is anybody ready for dessert?
- Tatlı için hazır olan var mı?
- Tom is ready now, isn't he?
- Tom şimdi hazır, değil mi?
- I'm ready to fight.
- Ben mücadeleye hazırım.
- The airplane is ready for takeoff.
- Uçak kalkışa hazır.
- He's ready to go.
- Gitmeye hazır.
- Aren't you all ready?
- Hepiniz hazır değil misiniz?
- I'm ready for spring.
- Bahar için hazırım.
- Ready or not, the exam begins in ten minutes.
- Hazır olsan da ya da olmasan da, sınav on dakika içinde başlar.
- He is always ready to find fault with other people.
- O her zaman diğer insanların hatalarını bulmak için hazırdır.
- The American Navy was ready to fight.
- Amerikan Donanması savaşmaya hazırdı.
- I don't think I'm ready to go yet.
- Henüz gitmeye hazır olduğumu sanmıyorum.
- Call me when you're ready.
- Hazır olduğunda beni ara.
- I'm ready for you.
- Senin için hazırım.
- Tom is ready for Mary, isn't he?
- Tom Mary için hazır, değil mi?
- I'm ready to get this over with.
- Bu işi bitirmeye hazırım.
- The lifeguard is ever ready to help others.
- Cankurtaran başkalarına yardım etmeye her zaman hazırdır.
- I'm always ready to help.
- Ben her zaman yardım etmeye hazırım.
- Tom is probably ready to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmaya hazır.
- Tom said he's ready to defend himself.
- Tom kendini savunmaya hazır olduğunu söyledi.
- We hope that you're ready.
- Hazır olduğunuzu umuyoruz.
- Tell him you're not ready.
- Ona hazır olmadığını söyle.
- Tom is ready for a fight.
- Tom kavga etmeye hazır.
- It's going to be a while until we're ready.
- Biz hazır olana kadar biraz zaman geçecek.
- They aren't ready for anything.
- Hiçbir şeye hazır değiller.
- It's still not ready.
- Hâlâ hazır değil.
- Get ready to be happy.
- Mutlu olmaya hazır ol.
- He is always ready to find fault with other people.
- Her zaman diğer insanlarda hata bulmaya hazırdır.
- Tom isn't ready for the NBA.
- Tom, NBA için hazır değil.
- I am always ready to help you.
- Size yardım etmeye her zaman hazırım.
- I'm ready for the challenge.
- Mücadeleye hazırım.
- I'm almost ready to do that.
- Bunu yapmaya neredeyse hazırım.
- We're ready to return.
- Dönmeye hazırız.
- I'm ready to do that for you.
- Bunu senin için yapmaya hazırım.
- I'm not ready to leave.
- Ben ayrılmak için hazır değilim.
- I'm always ready to do that.
- Ben onu yapmak için her zaman hazırım.
- We're ready to do that.
- Bunu yapmaya hazırız.
- Tom was ready to go as soon as I got there.
- Tom ben oraya varır varmaz gitmeye hazırdı.
- Are we ready to eat?
- Yemeye hazır mıyız?
- I don't think I'm ready for a relationship.
- Bir ilişkiye hazır olduğumu sanmıyorum.
- Are you still not ready?
- Hâlâ hazır değil misin?
- We went without him because he wasn't ready.
- Hazır olmadığı için onsuz gittik.
- The food is ready.
- Yemek hazır.
- Let me know when you're ready!
- Hazır olduğunuzda bana haber verin!
- I'm not ready for it yet.
- Henüz buna hazır değilim.
- Tell him that I'm ready.
- Ona hazır olduğumu söyle.
- Tom and Mary aren't ready yet.
- Tom ve Mary henüz hazır değiller.
- I'm ready to leave this place.
- Buradan ayrılmaya hazırım.
- Am I ready to die?
- Ben ölmek için hazır mıyım?
- We're ready to go now.
- Biz şimdi gitmeye hazırız.
- Tom isn't sure he's ready to do that yet.
- Tom henüz onu yapmaya hazır olduğundan emin değil.
- Tom is ready for Mary, isn't he?
- Tom, Mary için hazır, değil mi?
- Tell Tom we aren't ready.
- Tom'a hazır olmadığımızı söyle.
- I'm ready to forgive her.
- Onu affetmeye hazırım.
- We are not ready.
- Biz hazır değiliz.
- I might be ready for a change.
- Bir değişiklik için hazır olabilirim.
- Sami was ready to move on.
- Sami devam etmeye hazırdı.
- We have to make sure we're ready to do that.
- Bunu yapmaya hazır olduğumuzdan emin olmalıyız.
- I'm not ready for this.
- Bunun için hazır değilim.
- Tell them we're ready to go.
- Onlara gitmeye hazır olduğumuzu söyle.
- He's not ready.
- O hazır değil.
- They were ready for action.
- Onlar eylem için hazırdı.
- Tom was ready to do that.
- Tom onu yapmaya hazırdı.
- I'm ready now.
- Şimdi hazırım.
- Tell Tom that we aren't ready yet.
- Tom'a, henüz hazır olmadığımızı söyle.
- Do you really think I'm ready?
- Hazır olduğumu gerçekten düşünüyor musun?
- Tom isn't ready to do it.
- Tom bunu yapmak için hazır değil.
- Tell me when it's ready.
- Hazır olduğun zaman bana söyle.
- Please tell me when dinner's ready.
- Lütfen bana akşam yemeğinin ne zaman hazır olduğunu söyle.
- The ship was ready to sink any time.
- Gemi her an batmaya hazır durumdaydı.
- You don't look like you're ready.
- Hazır gibi görünmüyorsun.
- Dinner is usually not ready until six o'clock.
- Akşam yemeği genellikle saat altıya kadar hazır olmaz.
- Tom and I are both ready.
- Tom ve ben ikimiz de hazırız.
- I'm not ready to give up.
- Vazgeçmeye hazır değilim.
- I've been ready for hours.
- Saatlerdir hazırım ben.
- They were ready.
- Onlar hazırdı.
- Torpedoes are armed and ready.
- Torpido silahlı ve hazır.
- We're not ready for that to happen.
- Bunun olmasına hazır değiliz.
- I wasn't ready to go.
- Gitmeye hazır değildim.
- She felt she wasn't ready for that commitment.
- Bu bağlılığa hazır olmadığını hissediyordu.
- I'm not ready for a change yet.
- Henüz bir değişiklik için hazır değilim.
- I am ready to go with you.
- Ben sizinle birlikte gitmek için hazırım.
- We're not totally ready yet.
- Biz henüz tamamen hazır değiliz.
- I was ready for them.
- Onlar için hazırdım.
- Tom is ready, isn't he?
- Tom hazır, değil mi?
- I am ready for the storm.
- Fırtınaya hazırım.
- I think we're ready to go.
- Sanırım gitmeye hazırız.
- Tom has his notebook out and is ready to write.
- Tom not defterini çıkarmış ve yazmaya hazır.
- Call me when you're ready.
- Hazır olduğun zaman beni ara.
- Everything's ready to go.
- Her şey gitmeye hazır.
- I'm not really ready to do that.
- Bunu yapmaya hazır değilim.
- Dinner is about ready.
- Akşam yemeği hazır.
- Tom was ready to go when I arrived.
- Ben geldiğimde Tom gitmeye hazırdı.
- Aren't you ready to work?
- Çalışmaya hazır değil misin?
- Fadil was ready to settle down with Layla.
- Fadıl, Leyla'yla yuva kurmaya hazırdı.
- Tom thinks he's ready.
- Tom hazır olduğunu düşünüyor.
- Tom looked like he was ready to leave.
- Tom gitmeye hazır gibi görünüyordu.
- I was ready for you.
- Senin için hazırdım.
- Aren't you ready?
- Hazır değil misin?
- I'm not sure I'm ready.
- Hazır olduğumdan emin değilim.
- We're ready to help out.
- Yardım etmeye hazırız.
- We're ready to do exactly as you've asked.
- Tam olarak istediğinizi yapmaya hazırız.
- She packed yesterday, so as to be ready early today.
- Bugün erken hazır olabilmek için dün eşyalarını topladı.
- I was ready for him.
- Onun için hazırdım.
- Tom is ready, I think.
- Tom hazır, sanırım.
- Tell her when you're ready.
- Ona ne zaman hazır olduğunu söyle.
- Ready or not, we have to be on stage in five minutes.
- Hazır ol ya da olma, beş dakika içinde sahnede olmamız gerekiyor.
- Tom said that Mary wasn't ready to leave.
- Tom, Mary'nin gitmeye hazır olmadığını söyledi.
- We're ready now.
- Artık hazırız.
- Tom looks about ready to explode.
- Tom neredeyse patlamaya hazır görünüyor.
- Major Anderson was ready to stop fighting.
- Binbaşı Anderson savaşmayı bırakmaya hazırdı.
- I wasn't ready to leave.
- Gitmeye hazır değildim.
- Now I'm ready for anything.
- Artık her şeye hazırım.
- They were ready to run the risk of being shot by the enemy.
- Onlar düşman tarafından vurulma riskini göze almaya hazırdılar.
- The stew isn't ready to eat yet.
- Güveç henüz yemek için hazır değil.
- Who's ready to dance?
- Kim dans etmeye hazır?
- We're ready for dinner.
- Akşam yemeği için hazırız.
- Tom just wasn't ready.
- Tom hazır değildi.
- Tom has been ready to do that for a while.
- Tom bir süredir bunu yapmaya hazırdı.
- I think that we're ready to seal the deal.
- Sanırım anlaşmayı imzalamaya hazırız.
- Everything was ready for the trip.
- Yolculuk için her şey hazırdı.
- We're ready to help you.
- Size yardım etmeye hazırız.
- We're ready to begin loading the truck.
- Kamyonu yüklemeye başlamaya hazırız.
- Tell her to get ready.
- Ona hazır olmasını söyle.
- Tom isn't ready to go anywhere.
- Tom herhangi bir yere gitmeye hazır değil.
- I'm not quite ready.
- Tam olarak hazır değilim.
- I'm ready to depart.
- Kalkışa hazırım.
- I'm ready to go to Boston.
- Boston'a gitmeye hazırım.
- I'm ready to start Monday.
- Pazartesiye başlamak için hazırım.
- I'm ready to order.
- Sipariş vermeye hazırım.
- Tom isn't ready to give up yet.
- Tom henüz vazgeçmek için hazır değil.
- Tom told me that he's ready.
- Tom bana hazır olduğunu söyledi.
- I'm definitely ready.
- Kesinlikle hazırım.
- We've been ready for a long time.
- Uzun zamandır hazırız.
- Your room is ready.
- Odanız hazır.
- I'm ready for the fight.
- Dövüş için hazırım.
- Tom's not ready for that.
- Tom onun için hazır değil.
- Is my laundry ready?
- Benim çamaşırım hazır mı?
- I'm ready to vote.
- Oy vermeye hazırım.
- I'm ready to make amends.
- Ben telafi etmeye hazırım.
- Tell Tom that dinner's ready.
- Tom'a yemeğin hazır olduğunu söyle.
- I'm ready to do that.
- Onu yapmaya hazırım.
- No offense, Tom, but you're not ready for this.
- Alınma Tom ama buna hazır değilsin.
- I am ready for death.
- Ben ölüme hazırım.
- Just let me know when you're ready.
- Hazır olduğunda sen bana haber ver.
- I'm ready to leave whenever you are.
- Ne zaman istersen gitmeye hazırım.
- Is Tom ready to start dating?
- Tom biriyle çıkmaya hazır mı?
- Tom is always ready to help.
- Tom her zaman yardım etmek için hazır.
- Tell him when you're ready.
- Ona ne zaman hazır olduğunu söyle.
- They're not ready for us.
- Bizim için hazır değiller.
- Ladies and gentlemen, we are now ready to begin the voir dire.
- Bayanlar ve baylar, şimdi sesli sorgulamaya başlamaya hazırız.
- The United States navy was not ready for war.
- Birleşik Devletler donanması savaşa hazır değildi.
- Tom and Mary are ready to leave.
- Tom ve Mary gitmeye hazır.
- The room is ready for us to move into.
- Oda taşınmamız için hazır.
- It looks like Tom is ready.
- Tom hazır gibi görünüyor.
- Tom is ready to go.
- Tom gitmek için hazır.
- We're ready to do our best in order to help Tom.
- Tom'a yardım etmek için elimizden geleni yapmaya hazırız.
- Are you guys ready?
- Hazır mısınız arkadaşlar?
- Tom said he wasn't ready to do that.
- Tom bunu yapmaya hazır olmadığını söyledi.
- Does that mean you're ready now?
- Bu artık hazır olduğunuz anlamına mı geliyor?
- Tom says he isn't ready to give up.
- Tom vazgeçmek için hazır olmadığını söylüyor.
- Are you sure you're ready to go?
- Gitmeye hazır olduğundan emin misin?
- I'm not ready for a relationship.
- Bir ilişkiye hazır değilim.
- Tom is about ready to do that.
- Tom bunu yapmaya hazır.
- Everything's ready to go.
- Gitmek için her şey hazır.
- Tom isn't ready yet.
- Tom henüz hazır değil.
- Nothing has to happen until you're ready.
- Sen hazır olana kadar hiçbir şey olmak zorunda değil.
- Tom is ready to forgive Mary.
- Tom Mary'yi affetmeye hazır.
- Aren't you about ready?
- Hazır değil misin?
- We're ready to begin.
- Başlamaya hazırız.
- I'm not ready.
- Hazır değilim.
- I know you're not ready to deal with this.
- Bununla başa çıkmaya hazır olmadığını biliyorum.
- Tom wasn't ready either.
- Tom da hazır değildi.
- Tom may be ready.
- Tom hazır olabilir.
- Why aren't you ready yet?
- Neden henüz hazır değilsin?
- Dinner is probably ready by now.
- Akşam yemeği muhtemelen hazırdır.
- Let's go when you're ready.
- Hazır olduğunda gidelim.
- I want to be ready as soon as I can be.
- Elimden geldiği kadar kısa sürede hazır olmak istiyorum.
- I was ready to go.
- Gitmeye hazırdım.
- Tom is ready to do exactly what you've asked him to do.
- Tom ondan yapmasını istediğin şeyi yapmaya hazır.
- I'm ready to leave whenever you are.
- Sen hazır olduğunda ben gitmeye hazırım.
- Are you all packed and ready?
- Toplandınız mı ve hazır mısınız?
- We're ready to help out.
- Biz yardım etmek için hazırız.
- We're not ready to order yet.
- Sipariş vermek için henüz hazır değiliz.
- Tom is ready to tell the truth.
- Tom gerçeği söylemeye hazır.
- Is Tom ready?
- Tom hazır mı?
- He is ready to learn anything from anybody.
- Herkesten her şeyi öğrenmeye hazırdır.
- Is Tom ready for that?
- Tom buna hazır mı?
- I'm not ready to quit yet.
- Henüz bırakmak için hazır değilim.
- Tom said he's ready.
- Tom hazır olduğunu söyledi.
- Are they ready to talk?
- Konuşmaya hazırlar mı?
- I told them that I wasn't ready.
- Onlara hazır olmadığımı söyledim.
Show More (1459)
|