|
- Previously, atmospheric pollution used to be associated with roads and traffic.
- Daha önceleri atmosferik kirlilik yollar ve trafik ile ilişkilendirilirdi.
- Combining roads with other modes of transport is essential.
- Yolların diğer ulaşım türleriyle birleştirilmesi esastır.
- Better drivers should be driving on our roads.
- Yollarımızda daha iyi sürücüler araç kullanmalıdır.
- One death costs us EUR 1 million and we have 40 000 deaths a year on the roads.
- Bir ölüm bize 1 milyon Euro'ya mal oluyor ve yollarda yılda 40.000 ölüm gerçekleşiyor.
- Taking traffic straight off roads and on to the railway can only be good for the future.
- Trafiği karayollarından alıp demir yollarına yönlendirmek gelecek için sadece iyi olabilir.
- The roads there are wide and as straight as an arrow.
- Oradaki yollar geniş ve bir ok kadar düzdür.
- The problem in eastern England, the region I represent, is that we have neither decent roads nor decent railways.
- Temsil ettiğim bölge olan Doğu İngiltere'deki sorun, ne düzgün yollara ne de düzgün demiryollarına sahip olmamızdır.
- We cannot, for example, build roads and infrastructure while government troops and rebels are buying weapons.
- Örneğin hükûmet birlikleri ve isyancılar silah satın alırken yol ve altyapı inşa edemeyiz.
- I am talking about safety on our roads in the transport sector and, of course, distortions of competition.
- Taşımacılık sektöründe yollarımızdaki güvenlikten ve elbette rekabetin bozulmasından bahsediyorum.
- Some towns, villages, districts, settlements and roads have been destroyed by the earthquake.
- Bazı kasabalar, köyler, ilçeler, yerleşim yerleri ve yollar deprem nedeniyle yıkılmıştır.
- There is no good reason why anyone at all should die on the roads.
- Hiç kimsenin yollarda ölmesi için iyi bir neden yoktur.
- For all other roads, the Member States can determine themselves whether they wish to introduce driving bans.
- Diğer tüm yollar için, Üye Devletler sürüş yasağı getirip getirmeyeceklerine kendileri karar verebilirler.
- Freight traffic in Europe has become a problem due to the enormous increase in the number of lorries on our roads.
- Yollarımızdaki kamyon sayısındaki muazzam artış nedeniyle Avrupa'da yük trafiği bir sorun haline gelmiştir.
- The result thereof is the likelihood that we shall find more and more uninsured vehicles on our roads.
- Bunun sonucu olarak yollarımızda giderek daha fazla sigortasız araç bulma olasılığımız artacaktır.
- How many entire roads and other transport networks are becoming unusable?
- Kaç tane yol ve diğer ulaşım ağı kullanılamaz hale geliyor?
- I am talking about safety on our roads in the transport sector and, of course, distortions of competition.
- Taşımacılık sektöründe yollarımızdaki güvenlikten ve tabii ki rekabetin bozulmasından bahsediyorum.
- It is also true that we take the pressure off the roads.
- Yollar üzerindeki baskıyı azalttığımız da doğrudur.
- This is relevant not only to professional drivers but to all of us who drive on European roads.
- Bu sadece profesyonel sürücüler için değil, Avrupa yollarında araç kullanan hepimiz için geçerlidir.
- Roads are under-utilised, we are withdrawing police stations and closing down little churches and schools.
- Yollar yeterince kullanılmıyor, karakolları geri çekiyoruz ve küçük kilise ve okulları kapatıyoruz.
- Every year, 42 000 people die on the EU's roads.
- Her yıl 42.000 kişi AB yollarında hayatını kaybediyor.
- It has the task of protecting its people from the risks of public life, including the roads.
- Halkını, yollar da dahil olmak üzere kamusal yaşamın risklerinden koruma görevi vardır.
- Every year, 42 000 people die on the EU's roads.
- AB yollarında her yıl 42.000 kişi hayatını kaybediyor.
- This is not about singling out the roads yet again for wholesale condemnation.
- Bu, yolların bir kez daha toptan kınanması için seçilmesiyle ilgili değildir.
- Reducing fatalities and deaths on our roads must remain as the central political goal.
- Yollarımızdaki ölümlerin azaltılması temel siyasi hedef olarak kalmalıdır.
- Traffic has to come off the roads.
- Trafiğin yollardan çekilmesi gerekiyor.
- We work an unnecessary number of hours on the roads, and the number of accidents is increasing.
- Yollarda gereksiz yere saatlerce çalışıyoruz ve kazaların sayısı artıyor.
- The black spots on European roads are also black spots for this group of most vulnerable users.
- Avrupa yollarındaki kara noktalar aynı zamanda bu en hassas kullanıcı grubu için de kara noktalardır.
- The rising death toll on the roads is forcing us to have second thoughts.
- Yollarda artan ölü sayısı bizi tekrar düşünmeye zorluyor.
- Three axles give better circulating conditions and cause less wear on roads.
- Üç dingil daha iyi dolaşım koşulları sağlar ve yollarda daha az aşınmaya neden olur.
- We are concerned here with survival on the roads and life in our society, and we must therefore be careful.
- Biz burada yollarda hayatta kalmak ve toplumumuzdaki yaşamla ilgileniyoruz ve bu nedenle dikkatli olmalıyız.
- The result thereof is the likelihood that we shall find more and more uninsured vehicles on our roads.
- Bunun sonucunda yollarımızda giderek daha fazla sigortasız araç bulma olasılığımız artacaktır.
- The roads are empty, it's like travelling through space.
- Yollar bomboş, sanki uzayda seyahat ediyormuş gibi.
- The roads are empty, it's like travelling through space.
- Yollar boş, tıpkı uzayda yolculuk yapmak gibi.
- The roads are empty, it's like travelling through space.
- Yollar boş, sanki uzayda yolculuk yapmak gibi.
- All roads lead to Rome.
- Tüm yollar Roma'ya çıkar.
- The roads are unclean.
- Yollar kirli.
- The roads are slippery, so please be careful.
- Yollar kaygan, lütfen dikkatli olun.
- All roads lead to Rome.
- Bütün yollar Roma'ya çıkar.
- The roads are blocked due to the bad weather.
- Kötü hava koşulları yüzünden yollar kapandı.
- There are several puddles on the roads.
- Yollarda birkaç su birikintisi var.
- He was familiar with the roads of Tokyo.
- Tokyo'nun yollarına aşinaydı.
- The roads of Istanbul are crowded.
- İstanbul'un yolları kalabalık.
- The roads here are congested.
- Buradaki yollar çok sıkışık.
- This country's roads are the most dangerous in the world.
- Bu ülkenin yolları dünyanın en tehlikeli yollarıdır.
- New roads were constructed one after another.
- Yeni yollar birbiri ardına inşa edildi.
- The roads are very crowded at this time of the day.
- Yollar günün bu saatinde çok kalabalık.
- The roads are fantastic.
- Yollar harika.
- Several roads are flooded.
- Birçok yol sular altında kaldı.
- In Japan almost all roads are single lane.
- Japonya'da neredeyse tüm yollar tek şeritlidir.
- The roads were empty.
- Yollar boştu.
- Why do roads become slippery when it rains?
- Yağmur yağdığında yollar neden kayganlaşır?
- There are roads and freeways wherever you go in America.
- Amerika'da nereye giderseniz gidin, yollar ve otoyollar vardır.
- Roads are blocked.
- Yollar tıkalı.
- On bad roads this little car really comes into its own.
- Kötü yollarda bu küçük araba gerçekten kendine geliyor.
- Roads are blocked.
- Yollar kapalı.
- For a thief, all roads lead to prison.
- Bir hırsız için bütün yollar hapishaneye çıkar.
- They had built roads and bridges.
- Onlar yollar ve köprüler yaptılar.
- The two roads cut across the street from us.
- Bu iki yol bizim karşımızdaki caddede kesişir.
- This country's roads are the most dangerous in the world.
- Bu ülkenin yolları dünyanın en tehlikelisidir.
- The roads are slippery, so please be careful.
- Yollar kaygan, onun için lütfen dikkatli ol.
- The roads here are congested.
- Buradaki yollar sıkışık.
- Roads in the country aren't as busy as those in the city.
- Taşradaki yollar şehirdekiler kadar kalabalık değildir.
- Schools and roads are services paid for by taxes.
- Okullar ve yollar vergilerle ödenen hizmetlerdir.
- Thousands of people are killed on the roads.
- Yollarda binlerce insan ölüyor.
- Many roads remain closed.
- Birçok yol hala kapalı.
- Tom couldn't get to the ski area because the roads were closed.
- Tom yollar kapalı olduğu için kayak alanına gidemedi.
- For a thief, all roads lead to prison.
- Bir hırsız için, tüm yollar hapishaneye çıkar.
- The roads are icy.
- Yollar buzlu.
- Thousands of people are killed on the roads.
- Binlerce insan yollarda hayatını kaybediyor.
- The heavy snowfall blocked the roads.
- Yoğun kar yağışı yolları kapattı.
- The roads are fantastic.
- Yollar harikadır.
- The roads are jammed with cars.
- Yollar arabalarla dolu.
- I love roads.
- Yolları severim.
- If you don't have an accident on the snowy roads I think you should be able to get back safely.
- Eğer karlı yollarda kaza yapmazsanız, güvenli bir şekilde geri dönebileceğinizi düşünüyorum.
- In Japan almost all roads are single lane.
- Japonya'da neredeyse tüm yollar tek şerittir.
- The roads of Istanbul are crowded.
- İstanbul'un yolları kalabalıktır.
- The roads of this city are in deplorable condition.
- Bu şehrin yolları içler acısı durumda.
- Our roads and our bridges need massive amounts of repair.
- Bizim yolların ve köprülerin büyük miktarda tamire ihtiyacı var.
- The roads are closed as a result of bad weather.
- Kötü hava koşulları nedeniyle yollar kapalı.
- Several roads are closed.
- Birçok yol kapalı.
- Our roads and our bridges need massive amounts of repair.
- Yollarımızın ve köprülerimizin büyük miktarda onarıma ihtiyacı var.
- Why do roads become slippery when it rains?
- Yağmur yağdığında yollar neden kayganlaşıyor?
- The roads are very crowded at this time of the day.
- Günün bu saatinde yollar çok kalabalık oluyor.
- He was familiar with the roads of Tokyo.
- Tokyonun yollarına aşinaydı.
- All roads lead to Elsinore.
- Bütün yollar Elsinore'a çıkar.
- In winter, the roads are covered with ice.
- Kışın, yollar buzla kaplıdır.
- The roads are slippery.
- Yollar kaygan.
- Roads in the country aren't as busy as those in the city.
- Kırsaldaki yollar şehirdekiler kadar yoğun değil.
- Country roads aren't as crowded as city roads.
- Kırsal yolları şehir yolları kadar kalabalık değil.
- In winter, the roads are covered with ice.
- Kışın yollar buzla kaplanır.
- They had built roads and bridges.
- Yollar ve köprüler inşa etmişlerdi.
- All the roads leading into the city are full of cars.
- Şehre giden tüm yollar arabalarla dolu.
- Few roads existed in North America at that time.
- O dönemde Kuzey Amerika'da çok az yol vardı.
- Many roads and fields were flooded.
- Birçok yol ve tarla sular altında kaldı.
- The roads are dirty.
- Yollar çok pis.
- The roads are dirty.
- Yollar kirli.
- The roads are closed as a result of bad weather.
- Kötü hava sonucu yollar kapalı.
Show More (94)
|