roman - English Turkish Sentences
English Turkish
roman roma n.
  • Traces of at least 50 fish rearing ponds dating from the Roman period have been identified along the Mediterranean rim.
  • Akdeniz kenarı boyunca Roma döneminden kalma en az 50 balık yetiştirme havuzunun izleri tespit edilmiştir.
  • The concept of supranational law is a Roman achievement.
  • Uluslarüstü hukuk kavramı bir Roma başarısıdır.
  • The Roman-dominated common law and the Nordic legal traditions are incredibly different on a range of crucial points.
  • Roma egemenliğindeki örfi hukuk ile İskandinav hukuk gelenekleri bir dizi önemli noktada inanılmaz derecede farklıdır.
Show More (18)
roman romalı adj., n.
  • In the eyes of these Greek and Roman writers, freedom was not something that had to be granted to all men.
  • Bu Yunan ve Romalı yazarların gözünde özgürlük, tüm insanlara verilmesi gereken bir şey değildi.
  • In the eyes of these Greek and Roman writers, freedom was not something that had to be granted to all men.
  • Bu Yunan ve Romalı yazarların gözünde hürriyet, tüm insanlara tanınması gereken bir şey değildi.
  • In the eyes of these Greek and Roman writers, freedom was not something that had to be granted to all men.
  • Bu Yunanlı ve Romalı yazarların gözünde hürriyet, bütün insanlara bahşedilmesi zorunlu olan bir şey değildi.
Show More (4)
roman roman n.
  • So maybe Roman and I will check out some gyms and see if anybody knows this guy.
  • Belki Roman ve ben birkaç spor salonuna gidip bu adamı tanıyan var mı diye bakarız.
  • Roman must've given us the other flash drive to set us up.
  • Roman bize tuzak kurmak için diğer flaş belleği vermiş olmalı.
  • Rosemary's Baby is a film by Roman Polanski.
  • Rosemary'nin Bebeği Roman Polanski'nin bir filmidir.
Show More (0)
roman romen n.
  • It's a Roman name.
  • Bu bir Romen ismi.
Show More (-2)
English Turkish
novel roman n.
  • The film was adapted from a novel.
  • Film bir romandan uyarlanmıştır.
  • Again I was disappointed in yet another of his novels.
  • Yine bir başka romanıyla hayal kırıklığına uğradım.
  • A writer, who's an army veteran, goes back home with an unfinished novel.
  • Ordu gazisi bir yazar, bitmemiş bir romanla evine dönüyor.
Show More (536)
roman roman n.
  • Roman must've given us the other flash drive to set us up.
  • Roman bize tuzak kurmak için diğer flaş belleği vermiş olmalı.
  • So maybe Roman and I will check out some gyms and see if anybody knows this guy.
  • Belki Roman ve ben birkaç spor salonuna gidip bu adamı tanıyan var mı diye bakarız.
  • Rosemary's Baby is a film by Roman Polanski.
  • Rosemary'nin Bebeği Roman Polanski'nin bir filmidir.
Show More (0)
gypsy roman n.
  • Roma and gypsy children must be given the same education as other children.
  • Roman ve Çingene çocuklara diğer çocuklarla aynı eğitim verilmelidir.
Show More (-2)
romany roman n.
  • The exclusion of women, the exclusion of Romany minorities, are today the focus of our attention.
  • Kadınların dışlanması, Roman azınlıkların dışlanması, bugün dikkatimizin odak noktasıdır.
Show More (-2)
fiction roman n.
  • I almost never read fiction.
  • Neredeyse hiç roman okumam.
Show More (-2)