1 |
sealed |
kapalı |
adj. |
|
- Store it in a sealed container.
- Kapalı bir kapta muhafaza ediniz.
- He handed her a sealed envelope.
- Adam da ona kapalı bir zarf verdi.
- Make sure all the boxes are well sealed before they're delivered.
- Teslim edilmeden önce tüm kutuların iyice kapatıldığından emin olun.
- If you have nothing to say, keep your lips sealed.
- Eğer söyleyeceğin bir şey yoksa, dudaklarını kapalı tut.
- If you have nothing to say, keep your lips sealed.
- Söyleyecek bir şeyiniz yoksa, dudaklarınızı kapalı tutun.
- Yanni put the light bulb into a sealed container.
- Yanni ampulü kapalı bir kaba koydu.
- Tom's birth records are sealed.
- Tom'un doğum kayıtları kapalı.
- The leak has been sealed.
- Sızıntı kapatıldı.
Show More (5)
|
2 |
sealed |
mühürlenmiş |
adj. |
|
- The lawyer requested a sealed copy of the documents.
- Avukat belgelerin mühürlenmiş bir kopyasını talep etmiştir.
- My fate was sealed.
- Kaderim mühürlendi.
- Make sure all the boxes are well sealed before they're delivered.
- Teslimattan önce tüm kutuların iyice mühürlenmiş olduğundan emin olun.
- The leak has been sealed.
- Kaçak mühürlenmiştir.
- Tom's birth records are sealed.
- Tom'un doğum kayıtları mühürlenmiş.
- Our fate was sealed.
- Kaderimiz mühürlendi.
- Our fate was sealed.
- Kaderimiz mühürlenmişti.
- I want this room sealed.
- Bu odanın mühürlenmesini istiyorum.
Show More (5)
|
3 |
sealed |
mühürlü |
adj. |
|
- She gave me a sealed envelope.
- O bana mühürlü bir zarf verdi.
- She gave me a sealed envelope.
- Bana mühürlü bir zarf verdi.
- His doom is sealed.
- Kaderi mühürlü.
- Tom handed Mary a sealed envelope.
- Tom Mary'ye mühürlü bir zarf verdi.
- Tom handed Mary a sealed envelope.
- Tom Mary'ye mühürlü bir zarf uzattı.
Show More (2)
|