search - English Turkish Sentences
English Turkish
search aramak v.
  • We searched through the forest but couldn't find them.
  • Ormanın içinde aradık ama bulamadık.
  • All of us were searched by the guards.
  • Hepimiz korumalar tarafından arandık.
  • The police are still searching for an explanation for the blast.
  • Polis halen patlamaya ilişkin bir açıklama aramakta.
Show More (162)
search arama n.
  • I reached many different articles when I did a search on the internet.
  • İnternette arama yaptığımda birçok farklı makaleye ulaştım.
  • They are organizing a search for the lost children.
  • Kayıp çocuklar için bir arama çalışması düzenliyorlar.
  • In November 1996 the Turkish authorities set up a missing persons search unit within the Ministry of the Interior.
  • Kasım 1996'da, Türk makamları, İçişleri Bakanlığı bünyesinde bir kayıp kişileri arama birimi oluşturdu.
Show More (36)
search arayış n.
  • Our search for an explanation was in vain.
  • Bir açıklama arayışımız boşunaydı.
  • We remain willing to assist them in the search for permanent peace in their beautiful country.
  • Güzel ülkelerinde kalıcı barış arayışlarında onlara yardımcı olmaya hazırız.
  • The search for this wide-ranging support for the Court should inspire our efforts.
  • Mahkeme'ye yönelik bu geniş kapsamlı destek arayışı çabalarımıza ilham vermelidir.
Show More (17)
search araştırmak v.
  • We must, however, search our own conscience.
  • Bununla birlikte, kendi vicdanımızı araştırmalıyız.
  • The police searched Tom's house for three hours, but they couldn't find anything.
  • Polis üç saat boyunca Tom'un evini araştırdı, ancak bir şey bulamadılar.
  • More and more people search methods of natural medicine.
  • Giderek daha fazla insan doğal tıp yöntemlerini araştırıyor.
Show More (14)
search araştırma n.
  • Despite searching, I have been unable to obtain access to your decision.
  • Araştırmama rağmen kararınıza erişim sağlayamadım.
  • We cannot hobble that search and yet we must also uphold the dignity of the human person.
  • Bu araştırmayı engelleyemeyiz ama aynı zamanda insan onurunu da korumalıyız.
  • We therefore began searching through our membership, and we finally obtained the list we wanted and needed.
  • Bu nedenle üyelerimizi araştırmaya başladık ve sonunda istediğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz listeyi elde ettik.
Show More (11)
search yoklamak v.
  • We also need to search our own hearts regarding public tenders.
  • Kamu ihaleleri konusunda kendi kalplerimizi de yoklamamız gerekiyor.
  • With this, Parliament has searched its own conscience.
  • Bununla Parlamento kendi vicdanını yoklamıştır.
  • And I invite them to search their consciences.
  • Ve onları vicdanlarını yoklamaya davet ediyorum.
Show More (0)
search ara expr.
  • Search everyone who comes into this room.
  • Bu odaya gelen herkesi ara.
  • I never for a moment imagined that I'd be singled out for a full body search.
  • Bir an bile tüm vücudumun aranacağını hayal etmemiştim.
Show More (-1)
search karıştırmak v.
  • The boy I saw searching through the garbage can said that he had not eaten anything for four days.
  • Çöp kutusunu karıştırırken gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediğini söyledi.
  • Tom searched in his pocket.
  • Tom cebini karıştırdı.
Show More (-1)
search aratmak v.
  • You could buy it much cheaper if you searched it on the internet.
  • İnternetten aratsanız çok daha ucuza alabiliyordunuz.
Show More (-2)
search incelemek v.
  • The doctor carefully searched the burnt marks on the body.
  • Doktor ceset üzerindeki yanık izlerini dikkatle inceledi.
Show More (-2)
search üstünü aramak v.
  • Customs officials carried out a full body search on Tom.
  • Gümrük memurları Tom'un tüm üstünü aradı.
Show More (-2)
search taramak v.
  • The next morning the White Duck wandered round the pond, looking for her little ones; she called and she searched, but could find no trace of them.
  • Ertesi sabah Beyaz Ördek, yavrularını arayarak göletin etrafında dolandı durdu; isimleriyle seslendi, aradı taradı ama onlara dair hiçbir ize rastlayamadı.
Show More (-2)