1 |
shift |
vardiya |
n. |
|
- This week I'm working the night shift.
- Bu hafta gece vardiyasında çalışıyorum.
- Sami works the midnight shift.
- Sami gece yarısı vardiyasında çalışıyor.
- Why do you want to change shifts?
- Neden vardiyaları değiştirmek istiyorsun?
- Tom doesn't like working the graveyard shift.
- Tom mezarlık vardiyasında çalışmayı sevmiyor.
- Mary works the lunch shift.
- Mary öğle vardiyasında çalışıyor.
- I only have an hour before my shift.
- Vardiyamdan önce sadece bir saatim var.
- Tom works the midnight shift.
- Tom gece yarısı vardiyasında çalışır.
- I'm sorry but Paul called in sick and I'm going to need you to work his shift.
- Üzgünüm ama Paul hasta olduğunu söyledi ve onun vardiyasında çalışmanı istiyorum.
- Mary works the lunch shift.
- Mary öğle vardiyasında çalışır.
- Tom's shift starts at midnight.
- Tom'un vardiyası gece yarısı başlıyor.
- Tom's shift ends at midnight.
- Tom'un vardiyası gece yarısı bitiyor.
- I'll take the first shift.
- Ben ilk vardiyayı alacağım.
- My shift's almost done.
- Benim vardiya neredeyse bitti.
- Tom's shift begins at noon.
- Tom'un vardiyası öğlen başlıyor.
- I thought your shift ended a couple of hours ago.
- Senin vardiyanın birkaç saat önce bittiğini sandım.
- My shift ends at five.
- Vardiyam saat beşte bitiyor.
- Tom didn't show up for his midnight shift.
- Tom gece yarısı vardiyasına gelmedi.
- Tom finished his shift and went home.
- Tom vardiyasını bitirdi ve eve gitti.
- Sami began his shift at 6 pm.
- Sami saat 18'de vardiyasında başladı.
- Dan finished his shift at eight o'clock.
- Dan vardiyasını saat sekizde bitirdi.
- My shift is over.
- Benim vardiyam bitti.
- What time's your shift?
- Vardiyan kaçta?
- My shift's over in a couple of hours.
- Vardiyam birkaç saat içinde bitiyor.
- My shift's over.
- Benim vardiyam bitti.
- My shift's over in a couple of hours.
- Birkaç saat içinde vardiyam bitti.
- Tom's shift begins at noon.
- Tom'un vardiyası öğlen 12'de başlıyor.
- My shift's almost done.
- Vardiyam bitmek üzere.
- My shift's over.
- Vardiyam bitti.
- Tom's shift starts at midnight.
- Tom'un vardiyası gece yarısı başlar.
- Tom was late for his shift.
- Tom vardiyasına geç kalmıştı.
- My shift ends at five.
- Vardiyam beşte bitiyor.
- My shift's over soon.
- Vardiyam yakında bitiyor.
- Why do you want to change shifts?
- Neden vardiyanı değiştirmek istiyorsun?
- He worked both the lunch and dinner shift.
- Hem öğle hem de akşam vardiyasında çalışıyordu.
- We work in shifts.
- Vardiya usulü çalışıyoruz.
- Tom works the midnight shift.
- Tom gece vardiyasında çalışır.
- Tom's shift isn't over yet.
- Tom'un vardiyası henüz bitmedi.
- My shift's almost over.
- Benim vardiyam neredeyse bitti.
- I thought your shift ended a couple of hours ago.
- Vardiyanın birkaç saat önce bittiğini sanıyordum.
- Mary was late for her shift.
- Mary vardiyasına geç kaldı.
- My shift is over.
- Vardiyam bitti.
- Tom works the midnight shift.
- Tom gece yarısı vardiyasında çalışıyor.
- We have three security guards who take shifts.
- Vardiyalı çalışan üç güvenlik görevlimiz var.
- I'll take the first shift.
- İlk vardiyayı ben alacağım.
- How long was your shift?
- Vardiyan ne kadar sürdü?
- What time's your shift?
- Vardiyan ne zaman?
- I only have an hour before my shift.
- Vardiyamın öncesinde sadece bir saatim var.
- Tom's shift is over.
- Tom'un vardiyası bitti.
- My shift's almost over.
- Vardiyam neredeyse bitti.
- Tom begins his shift at noon.
- Tom'un vardiyası öğlen başlıyor.
Show More (47)
|
2 |
shift |
kaydırmak |
v. |
|
- In the future more freight is to be shifted from road to other more environmentally friendly modes of transport.
- Gelecekte daha fazla yükün karayolundan çevre dostu diğer ulaşım yöntemlerine kaydırılması gerekmektedir.
- The question whether production will shift to third countries is often raised.
- Üretimin üçüncü dünya ülkelerine kaydırılıp kaydırılmayacağı sorusu sık sık gündeme gelmektedir.
- A shift of European research to the relevant Member State undermines the effectiveness of the rules.
- Avrupa araştırmasının ilgili Üye Devlete kaydırılması kuralların etkinliğini zayıflatır.
- We are today drawing a line that must not again be shifted.
- Bugün bir daha kaydırılmaması gereken bir çizgi çiziyoruz.
- Some shifting between the different headings should be possible, within the overall limits.
- Genel sınırlar dahilinde farklı başlıklar arasında bazı kaydırmalar mümkün olmalıdır.
- The Information Society Technologies Programme is shifting attention towards applications.
- Bilgi Toplumu Teknolojileri Programı dikkatleri uygulamalara doğru kaydırıyor.
- We need to shift the focus away from the producer onto the consumer, from quantity to quality.
- Odağımızı üreticiden tüketiciye, nicelikten niteliğe kaydırmamız gerekiyor.
- On this basis, I would find shifting resources from Asia to Latin America hard to defend.
- Bu temelde kaynakların Asya'dan Latin Amerika'ya kaydırılmasını savunmakta zorlanıyorum.
- By shifting the criteria from the regions to the Member States, we can avoid plenty of problems later on.
- Kriterleri bölgelerden Üye Devletlere kaydırarak daha sonra yaşanabilecek pek çok sorunun önüne geçebiliriz.
- We are today drawing a line that must not again be shifted.
- Bugün, bir daha kaydırılmaması gereken bir çizgi çiziyoruz.
- We now have to shift the emphasis from quantity to quality.
- Artık vurguyu nicelikten niteliğe kaydırmak zorundayız.
- In the future more freight is to be shifted from road to other more environmentally friendly modes of transport.
- Gelecekte daha fazla yük, karayolundan daha çevre dostu diğer ulaşım yöntemlerine kaydırılacaktır.
- He is trying to shift the decision about catch quotas from the Commission to the Council.
- Av kotaları ile ilgili kararı Komisyon'dan Konsey'e kaydırmaya çalışıyor.
- This is obviously essential because it cannot simply shift the problems of the European fisheries sector to other areas.
- Bu, Avrupa balıkçılık sektörünün sorunlarını başka alanlara kaydıramayacağı için son derece önemlidir.
- You are shifting this issue onto totally new ground.
- Bu konuyu tamamen yeni bir zemine kaydırıyorsunuz.
Show More (12)
|
3 |
shift |
geçiş |
n. |
|
- The Commission's shift to an active immigration policy is very much to be welcomed.
- Komisyonun aktif bir göç politikasına geçmesi memnuniyetle karşılanmalıdır.
- I take the view that this is in fact a propitious time to shift to a five-year cycle.
- Beş yıllık bir döngüye geçmek için aslında uygun bir zaman olduğu görüşündeyim.
- So why did the Council then shift to Brussels?
- Peki o zaman Konsey neden Brüksel'e geçti?
- Some shifting between the different headings should be possible, within the overall limits.
- Genel sınırlar dahilinde farklı başlıklar arasında bazı geçişler mümkün olmalıdır.
- I certainly welcome a shift to fuels that are less environmentally harmful, but not in the way proposed in the report.
- Çevreye daha az zarar veren yakıtlara geçişi kesinlikle memnuniyetle karşılıyorum, ancak raporda önerilen şekilde değil.
- So why did the Council then shift to Brussels?
- O zaman Konsey neden Brüksel'e geçti?
- However, the shift to the new regime will not be an easy task.
- Bununla birlikte yeni rejime geçiş kolay bir iş olmayacaktır.
- It appears that the re-certification or shifting of aircraft between categories has been regulated.
- Hava araçlarının yeniden sertifikalandırılması veya kategoriler arasında geçişinin düzenlendiği görülmektedir.
- It is time to move towards a shift from production aid to agricultural policy.
- Üretim yardımından tarım politikasına geçmenin zamanı geldi.
- This would represent a shift from an approach of reactive security to an approach of active security.
- Bu, reaktif güvenlik yaklaşımından aktif güvenlik yaklaşımına geçişi temsil edecektir.
- It shifts between this dimension and another.
- Bu boyut ile diğeri arasında geçiş yapar.
- However, the shift to mobile security is coming and fast.
- Ancak, mobil güvenliğe geçiş hızla yaklaşıyor.
- However, the shift to mobile security is coming and fast.
- Ancak mobil güvenliğe geçiş hızla yaklaşıyor.
- In order to keep our feet warm we had to shift from one foot to another and keep moving.
- Ayaklarımızı sıcak tutmak için bir ayaktan diğerine geçmek ve hareket etmeye devam etmek zorundaydık.
Show More (11)
|
4 |
shift |
değişim |
n. |
|
- They are analyzing the shift in fashion since the 90s.
- 90'lardan bu yana modadaki değişimi analiz ediyorlar.
- The honourable Member asks us to give him hope that we will be seeing a real shift.
- Sayın Üye, gerçek bir değişim göreceğimize dair kendisine umut vermemizi istiyor.
- Denying that such shifts take place is tantamount to surrendering social protection.
- Bu tür değişimlerin gerçekleştiğini inkar etmek, sosyal korumadan vazgeçmekle eşdeğerdir.
- Neither is it a question, as it says in paragraph 10, of forcing modal shift.
- Paragraf 10'da belirtildiği üzere, mesele modal değişimi zorlamak da değildir.
- We are quite happy to help clear obstacles to reach the modal shift.
- Modal değişime ulaşmak için engellerin kaldırılmasına yardımcı olmaktan oldukça mutluyuz.
- However, these actions are more ambitious than modal shift actions.
- Bununla birlikte, bu eylemler modal değişim eylemlerinden daha iddialıdır.
- This is a fundamental shift in the direction of environmental policy in the EU.
- Bu, AB'deki çevre politikasının yönünde temel bir değişimdir.
- This dangerous imperial shift, however, is a completely different matter.
- Ancak bu tehlikeli emperyal değişim tamamen farklı bir konudur.
- This is against the modal shift nature of the programme and may render it unmanageable.
- Bu, programın modal değişim doğasına aykırıdır ve onu yönetilemez hale getirebilir.
- I particularly support his view that modal shift should not be the programme's only goal.
- Özellikle modal değişimin programın tek hedefi olmaması gerektiği yönündeki görüşünü destekliyorum.
- And indeed there is a twofold shift.
- Gerçekten de iki yönlü bir değişim söz konusudur.
- Neither is it a question, as it says in paragraph 10, of forcing modal shift.
- Paragraf 10'da belirtildiği üzere mesele modal değişimi zorlamak da değildir.
Show More (9)
|
5 |
shift |
kaymak |
v. |
|
- They fragment the market and can lead to a shift in activities to the cheapest region.
- Piyasayı parçalara ayırırlar ve faaliyetlerin en ucuz bölgeye kaymasına yol açabilirler.
- Now that the war in Iraq has ended, the emphasis shifts to rebuilding and reconstruction.
- Şimdi Irak'taki savaş sona erdiğine göre vurgu yeniden inşa ve yeniden yapılanmaya kayıyor.
- The external borders of the Union will shift to Ukraine, Moldova and Belarus.
- Birliğin dış sınırları Ukrayna, Moldova ve Belarus'a kayacaktır.
- Now that the war in Iraq has ended, the emphasis shifts to rebuilding and reconstruction.
- Şimdi Irak'taki savaş sona erdiğine göre, vurgu yeniden inşa ve yeniden yapılanmaya kayıyor.
- There was a shift in other directionst.
- Diğer yönlere doğru bir kayma oldu.
- There are, however, three forms of sidelong shift which give me pause.
- Bununla birlikte, beni duraksatan üç yan kayma şekli var.
- In many of our countries, we are now seeing a shift to the right and growing xenophobia.
- Ülkelerimizin birçoğunda artık sağa doğru bir kayma ve artan yabancı düşmanlığı görüyoruz.
- This shift towards the GNP resource can undoubtedly be viewed with mixed feelings.
- GSMH kaynağına yönelik bu kayma şüphesiz çelişkili duygularla karşılanabilir.
- The second point concerns the shift in the sector towards greater market orientation.
- İkinci nokta, sektörün daha fazla pazar yönelimine doğru kaymasıyla ilgilidir.
- The question whether production will shift to third countries is often raised.
- Üretimin üçüncü dünya ülkelerine mi kayacağı sorusu sık sık gündeme gelmektedir.
- It will be a shift of money from the rich areas to the poor areas, from the bigger farmers to the smaller farmers.
- Paranın zengin bölgelerden fakir bölgelere, büyük çiftçilerden küçük çiftçilere kayması söz konusu olacaktır.
Show More (8)
|
6 |
shift |
(yerini) değiştirmek |
v. |
|
- But we must not shift the premises.
- Ancak öncülleri değiştirmemeliyiz.
- Reports have been shifted around and time slots have even been changed.
- Haberlerin yerleri değiştirildi ve zaman aralıkları bile değiştirildi.
- Sustainable transport systems cannot be achieved by modal shift actions alone.
- Sürdürülebilir ulaştırma sistemleri sadece mod değiştirme eylemleriyle sağlanamaz.
- I should even like to shift the focus in some cases.
- Hatta bazı durumlarda odağı değiştirmek istiyorum.
- It becomes clear that the Socialists are shifting ground as we go through this debate.
- Bu tartışmada Sosyalistlerin zemin değiştirdiği açıkça görülmektedir.
- Sustainable transport systems cannot be achieved by modal shift actions alone.
- Sürdürülebilir ulaşım sistemleri sadece mod değiştirme eylemleriyle sağlanamaz.
- As a matter of fact, it shifts the whole programming about death itself.
- Aslına bakılırsa ölümle ilgili kodlamaları tamamıyla değiştiriyor.
- As a matter of fact, it shifts the whole programming about death itself.
- Aslına bakarsanız, ölüm hakkındaki tüm kodları değiştiriyor.
Show More (5)
|
7 |
shift |
mesai |
n. |
|
- What time's your shift?
- Mesain saat kaçta?
- Tom finished his shift and went home.
- Tom mesaisini bitirdi ve eve gitti.
- What time's your shift?
- Mesainiz saat kaçta?
- Sami began his shift at 6 pm.
- Sami mesaisine akşam 6'da başladı.
- Sami was working a late shift.
- Sami mesaiye kalıyordu.
Show More (2)
|
8 |
shift |
değişiklik |
n. |
|
- We are quite happy to help clear obstacles to reach the modal shift.
- Modal değişikliğe ulaşılması önündeki engellerin kaldırılmasına yardımcı olmaktan memnuniyet duyarız.
- The most recent Israeli Government reshuffle has resulted in a marked shift to the right.
- İsrail Hükümeti'nde yapılan son değişiklik, belirgin bir sağa kayışla sonuçlandı.
- It is encouraging that there is a certain, albeit slow, shift in opinion in the US.
- ABD'de yavaş da olsa belirli bir görüş değişikliği olması cesaret vericidir.
Show More (0)
|
9 |
shift |
değişmek |
v. |
|
- I regret this, and I hope that they will shift their position.
- Bundan üzüntü duyuyorum ve tutumlarını değiştireceklerini umuyorum.
- This shifting of borders is nothing new.
- Sınırların bu şekilde değişmesi yeni bir durum değil.
- This shifting of borders is nothing new.
- Sınırların bu şekilde değişmesi yeni bir şey değil.
Show More (0)
|
10 |
shift |
nöbet |
n. |
|
- I am the night shift nurse.
- Nöbetçi hemşire benim.
- My shift's over soon.
- Nöbetim birazdan bitecek.
- I'm the night shift nurse.
- Nöbetçi hemşire benim.
Show More (0)
|
11 |
shift |
değiştirmek |
v. |
|
- We have slightly shifted the priorities.
- Öncelikleri biraz değiştirdik.
- Tom shifted his hat.
- Tom şapkasını değiştirdi.
Show More (-1)
|
12 |
shift |
yön değiştirmek (rüzgar) |
v. |
|
- The wind is shifting.
- Rüzgar yön değiştiriyor.
- The wind has shifted.
- Rüzgar yön değiştirdi.
Show More (-1)
|
13 |
shift |
(tutum vb.) değişmek |
v. |
|
- She noticed her attitude towards her mother-in-law began to shift.
- Kayınvalidesine karşı tutumunun değişmeye başladığını fark etti.
Show More (-2)
|
14 |
shift |
kıpırdanmak |
v. |
|
- Henry was shifting in his seat, not knowing how to break the news.
- Henry, haberi nasıl vereceğini bilemediği için koltuğunda kıpırdanıyordu.
Show More (-2)
|
15 |
shift |
uzaklaştırmak |
v. |
|
- The cartoon shifted the boy's attention away from his bleeding knee.
- Karikatür, çocuğun dikkatini kanayan dizinden uzaklaştırdı.
Show More (-2)
|
16 |
shift |
elden çıkarmak |
v. |
|
- The shop shifted all the smartphones as soon as they arrived.
- Mağaza tüm akıllı telefonları daha gelir gelmez elden çıkardı.
Show More (-2)
|
17 |
shift |
(leke vb.) çıkarmak |
v. |
|
- She tried that new product to shift the stain on the carpet.
- Halıdaki lekeyi çıkarmak için yeni bir ürün denedi.
Show More (-2)
|
18 |
shift |
yöneltmek |
v. |
|
- We should shift our budget towards improving marketing efforts.
- Bütçemizi pazarlama çabalarını geliştirmeye yöneltmeliyiz.
Show More (-2)
|
19 |
shift |
(vites) değiştirmek |
v. |
|
- Don't forget to press on the clutch pedal when shifting gears.
- Vites değiştirirken debriyaj pedalına basmayı unutmayın.
Show More (-2)
|
20 |
shift |
(yerini) değiştirmek |
n. |
|
- It shifts between this dimension and another.
- Bu boyutla öteki boyut arasında yer değiştirir.
Show More (-2)
|