sick - English Turkish Sentences
English Turkish
sick hasta adj.
  • John is upset because his dog is very sick.
  • John üzgün çünkü köpeği çok hasta.
  • Is it a violation of human rights to allow an elderly, sick, retired person to live on a mere EUR 500 per month?
  • Yaşlı, hasta, emekli bir kişinin ayda sadece 500 avro ile yaşamasına izin vermek insan hakları ihlali midir?
  • The sick were dragged from the hospitals or left to die.
  • Hastalar hastanelerden sürüklenerek çıkarıldı ya da ölüme terk edildi.
Show More (1045)
sick hastalık n.
  • She forges sick notes and intercepts letters, although she says not.
  • Öyle olmadığını söylemesine rağmen sahte hastalık notları yazıyor ve mektuplara el koyuyor.
  • And you can't trade sick days with other people.
  • Ve hastalık izinlerini diğer insanlarla takas edemezsin.
  • Why don't you call in sick?
  • Neden işten hastalık izni almıyorsun?
Show More (6)
sick iğrenç adj.
  • He was an awkward boy who told sick stories.
  • İğrenç hikayeler anlatan garip bir çocuktu.
  • My life is like a sick joke.
  • Hayatım iğrenç bir şaka gibi.
  • What a sick joke!
  • Ne iğrenç bir şaka!
Show More (4)
sick hastalıklı adj.
  • Avoid people who have sick minds.
  • Hastalıklı zihinleri olan insanlardan uzak durun.
  • That's just sick.
  • Bu sadece hastalıklı.
  • Tom has always said I have a sick sense of humor.
  • Tom her zaman benim hastalıklı bir mizah anlayışım olduğunu söylerdi.
Show More (1)
sick harika adj.
  • Have you seen Emma's new cabrio? 'Yeah, it's sick!'
  • "Emma'nın yeni cabrio'sunu gördün mü?" "Evet, harika!"
Show More (-2)
sick kusmuk n.
  • The seats of the roller coaster smelt of sick.
  • Hız treninin koltukları kusmuk kokuyordu.
Show More (-2)
sick midesi bulanmış adj.
  • I'm a little sick.
  • Biraz midem bulanıyor.
Show More (-2)