| 1 |
site |
site |
n. |
|
- On the first thirty pages, I was not able to find a single site for the European Union.
- İlk otuz sayfada Avrupa Birliği üzerine tek bir site dahi bulmam mümkün olmadı.
- Why centralise the data on the Commission site, which seems to be costly and of limited benefit?
- Maliyetli ve sınırlı faydası olacak gibi görünen Komisyon sitesindeki verileri neden merkezileştirelim?
- On the first thirty pages, I was not able to find a single site for the European Union.
- İlk otuz sayfada Avrupa Birliği için tek bir site bulamadım.
- This site states that the role of adults is to allow children to sample everything, to try every experience.
- Bu site, yetişkinlerin rolünün çocukların her şeyi tatmasına, her deneyimi denemesine izin vermek olduğunu belirtiyor.
- GTMetrix is another tool that helps you with site speed analysis.
- GTMetrix, site hız analizinde size yardımcı olan bir diğer araç.
- Videos give you the opportunity to increase the time spent by visitors on your site.
- Videolar size ziyaretçilerin sitenizde geçirdiği süreyi artırma imkanı verir.
- This site shows all the earthquake activity on the planet.
- Bu site dünya üzerindeki tüm deprem aktivitelerini gösteriyor.
- The site offers all the peace and tranquility needed for a relaxing holiday.
- Site, dinlendirici bir tatil için gereken tüm huzur ve sükuneti sunmaktadır.
- Videos give you the opportunity to increase the time spent by visitors on your site.
- Videolar, size ziyaretçilerin sitenizde geçirdiği süreyi artırma olanağı tanır.
- Go to the Gunnar Optik site, create a pair of glasses with your desired features, and check out the price.
- Gunnar Optik sitesine gidin, istediğiniz özelliklerde bir gözlük oluşturun ve fiyatına göz atın.
- This site shows all the earthquake activity on the planet.
- Bu site dünya üzerindeki tüm deprem faaliyetlerini göstermektedir.
- The site offers all the peace and tranquility needed for a relaxing holiday.
- Site, dinlendirici bir tatil için gereken huzurlu ve sükunetli havayı sunuyor.
- The marketing of a site makes all the difference.
- Bir sitenin pazarlanması tümüyle fark yaratır.
- Videos give you the opportunity to increase the time spent by visitors on your site.
- Videolar size ziyaretçilerin sitenizde geçirdiği süreyi artırma olanak veriyor.
- The marketing of a site makes all the difference.
- Bir sitenin pazarlanması tüm farkı yaratır.
- The site offers all the peace and tranquility needed for a relaxing holiday.
- Site, dinlendirici bir tatil için gereken tüm huzur ve sükûneti sunuyor.
- GTMetrix is another tool that helps you with site speed analysis.
- GTMetrix, site hızı analizinde size yardımcı olan başka bir araçtır.
- I have to create a new site.
- Yeni bir site yaratmak zorundayım.
- They began to develop a new industrial site near the river.
- Nehrin yakınında yeni bir sanayi sitesi geliştirmeye başladılar.
- Tatoeba is the slowest site.
- Tatoeba en yavaş sitedir.
- There are some spectacular things on that site.
- O sitede muhteşem şeyler var.
- I just started using this site a little while ago.
- Bu siteyi kullanmaya kısa bir süre önce başladım.
- This site is quite useful.
- Bu site oldukça kullanışlı.
- This is a risqué site.
- Burası müstehcen bir site.
- Would you please make a hyperlink to our corporate site from your page?
- Lütfen sayfanızdan kurumsal sitemize bir köprü oluşturur musunuz?
- This is an excellent site for learning Finnish.
- Fince öğrenmek için mükemmel bir site.
- Our site attracts thousands of Internet users every day.
- Sitemiz her gün binlerce internet kullanıcısını çekiyor.
- Tatoeba is the slowest site.
- Tatoeba en yavaş site.
- Oh, this is the best site, by the way!
- Ha, bu arada, burası en iyi site!
- There are some spectacular things on that site.
- O sitede bazı muhteşem şeyler vardır.
- How can I deactivate my account on this site?
- Bu sitedeki hesabımı nasıl devre dışı bırakabilirim.
- This is an obscene site.
- Bu müstehcen bir sitedir.
- This is an excellent site for learning Finnish.
- Bu Fince öğrenmek için mükemmel bir site.
- This site contains content not suitable for persons under the age of 18.
- Bu site 18 yaşından küçükler için uygun olmayan içerikler barındırmaktadır.
- We're updating the site.
- Siteyi güncelliyoruz.
- This site is really great!
- Bu site gerçekten harika!
- This is an excellent site for learning French.
- Bu, Fransızca öğrenmek için mükemmel bir site.
- Would you be able to write down the link to the site?
- Sitenin linkini yazabilir misin?
- This is a risqué site.
- Bu riskli bir site.
- This is an obscene site.
- Bu müstehcen bir site.
- I found out a very interesting site I'd like to recommend.
- Tavsiye etmek istediğim çok ilginç bir site buldum.
- Was the Tatoeba site created by a Japanese guy?
- Tatoeba sitesi Japon bir adam tarafından mı kuruldu?
- Can someone guide me on how to use this site?
- Biri bana bu siteyi nasıl kullanacağım konusunda yol gösterebilir mi?
- What's different between a wedding arrangement site and a dating site?
- Evlilik ayarlama sitesi ile arkadaşlık sitesi arasında ne fark var?
- I don't supply my real name to any site on the Internet.
- İnternetteki hiçbir siteye gerçek adımı vermem.
- Our site attracts thousands of Internet users every day.
- Sitemiz her gün binlerce internet kullanıcısının ilgisini çekiyor.
- Well, anyway, I liked the idea of this site and I want to participate!
- Her neyse, bu sitenin fikrini sevdim ve katılmak istiyorum!
- I don't use that site for privacy reasons.
- Gizlilik nedenlerinden dolayı o siteyi kullanmıyorum.
- Your site appeals to people who are interested in cats.
- Siteniz kedilerle ilgilenen insanlara hitap ediyor.
- I have to create a new site.
- Yeni bir site oluşturmalıyım.
- Can someone guide me on how to use this site?
- Bu siteyi nasıl kullanacağım hakkında biri bana rehberlik edebilir mi?
- How do you download a photo from this site?
- Bu siteden bir fotoğrafı nasıl indirirsiniz?
- I don't supply my real name to any Internet site.
- Hiçbir internet sitesine gerçek adımı vermem.
- I don't use that site for privacy reasons.
- Gizlilik nedeniyle o siteyi kullanmıyorum.
- How can I deactivate my account on this site?
- Bu sitedeki hesabımı nasıl devre dışı bırakabilirim?
- Was the Tatoeba site started by a Japanese person?
- Tatoeba sitesi bir Japon tarafından mı kuruldu?
- Your site appeals to people who are interested in cats.
- Siteniz kedilere ilgi duyan insanlara hitap ediyor.
Show More (54)
|
| 2 |
site |
yer |
n. |
|
- We are looking for a site for the new factory.
- Yeni fabrika için bir yer arıyoruz.
- We found a site for camping by nightfall.
- Akşam karanlığında kamp yapacak bir yer bulduk.
- The attempt to assign sites for various new EU bodies also descended into farce.
- Çeşitli yeni AB organları için yer belirleme girişimi de saçmalığa dönüştü.
- We wanted to set out criteria for the site of the new authority as we believe we should.
- Yapmamız gerektiğine inandığımız gibi yeni otoritenin yeri için kriterler belirlemek istedik.
- Many Member States and many regions have not announced their sites.
- Birçok Üye Devlet ve birçok bölge henüz yerlerini ilan etmemiştir.
- If there are no objections, we'll begin our stakeouts of the murder sites tonight.
- Eğer itirazı olan yoksa, bu akşamdan itibaren cinayet yerlerini gözlemeye başlayacağız.
- If there are no objections, we'll begin our stakeouts of the murder sites tonight.
- İtirazı olan yoksa bu gece cinayet yerlerini gözetlemeye başlayacağız.
- The site for the new factory has not been decided.
- Yeni fabrika için yer henüz kararlaştırılmadı.
- This is the site of a castle.
- Burası bir kalenin bulunduğu yer.
- Siteler is a place famous for its furniture production.
- Siteler mobilya üretimiyle ünlü bir yer.
- I think there are lots of sites to see here.
- Bence burada görülecek çok yer var.
- The police arrived at the crash site.
- Polis kaza yerine geldi.
- The site for the new factory has not been decided.
- Yeni fabrika için yer kararlaştırılmadı.
- The investigators gathered evidence from the crash site.
- Araştırmacılar kaza yerinden delil topladılar.
- Tom returned to the crash site.
- Tom kaza yerine döndü.
- Philae's landing site was named Agilkia.
- Philae'nin iniş yaptığı yerin adı Agilkia.
- Siteler is a place famous for its furniture production.
- Siteler, mobilya imalatıyla ünlü bir yer.
- The most common side effect is pain on the injection site.
- En yaygın yan etkisi enjeksiyon yerinde ağrıdır.
- The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.
- Polis, cinayetlerin işlendiği yerin yakınındaki bir çöp kutusunda iki adet ezilmiş cep telefonu buldu ve bu telefonlardaki verileri kullanmaya çalışıyor.
- The committee picked the site for the exhibition.
- Komite sergi için yer seçti.
Show More (17)
|
| 3 |
site |
bölge |
n. |
|
- They began to develop a new industrial site near the river.
- Nehrin kenarında yeni bir endüstri bölgesi kurmaya başladılar.
- The security chief monitored the site looking for weak spots.
- Güvenlik şefi zayıf noktaları bulmak için bölgeyi izledi.
- The most common side effect is pain on the injection site.
- En sık rastlanan yan etki, aşı bölgesinde yaşanan ağrı.
- A large number of people visit the historic site.
- Çok sayıda insan tarihi bölgeyi ziyaret ediyor.
- Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
- Şişmiş lenf düğümleri genellikle bir enfeksiyon, tümör veya iltihaplanma bölgesinin yakınında bulunur.
- Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
- Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.
Show More (3)
|
| 4 |
site |
şantiye |
n. |
|
- Near the site in Toulouse, there was a major shopping centre.
- Toulouse'daki şantiyenin yakınında büyük bir alışveriş merkezi vardı.
- Mum, a mere woman surrounded by men, works in a construction company as a site foreman.
- Etrafı erkeklerle çevrili sıradan bir kadın olan annem, bir inşaat şirketinde şantiye şefi olarak çalışıyor.
- Builders, like my cousin, often have to carry heavy materials to site.
- Kuzenim gibi inşaatçılar genellikle şantiyeye ağır malzemeler taşımak zorunda kalırlar.
- Builders, like my cousin, often have to carry heavy materials to site.
- Kuzenim gibi inşaatçılar, sık sık şantiyeye ağır malzemeler taşımak zorundalar.
Show More (1)
|
| 5 |
site |
sahne |
n. |
|
- Near to the site in Toulouse, there was a major shopping centre.
- Toulouse'daki sahanın yakınında büyük bir alışveriş merkezi vardı.
- A safety management system was in place and the site was inspected about twice a year.
- Bir güvenlik yönetim sistemi mevcuttu ve saha yılda yaklaşık iki kez denetleniyordu.
- Dan sent the machines to a site where they would be dismantled.
- Dan, makineleri sökülmek üzere bir sahaya gönderdi.
Show More (0)
|
| 6 |
site |
yer almak |
v. |
|
- Their new cabin was sited next to a lake.
- Yeni kulübeleri bir gölün yanında yer alıyordu.
Show More (-2)
|
| 7 |
site |
mahal |
n. |
|
- If there are no objections, we'll begin our stakeouts of the murder sites tonight.
- Herhangi bir itirazı olan yoksa cinayet mahallindeki gözetimimize bu gece başlayacağız.
Show More (-2)
|
| 8 |
site |
olay yeri |
n. |
|
- A man appeared at the site.
- Olay yerinde bir adam belirdi.
Show More (-2)
|
| 9 |
site |
arkeolojik alan |
n. |
|
- This archaeological site was damaged during the war.
- Bu arkeolojik alan savaş sırasında hasar gördü.
Show More (-2)
|
