English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | spark n. | kıvılcım | ||
He rubbed stones together and produced sparks to start a fire. Taşları birbirine sürttü ve ateş yakmak için kıvılcımlar çıkardı. More Sentences |
||||
General | ||||
General | spark n. | (elektrikli sistemde) kıvılcım | ||
There were sparks coming out of the transmitter. Vericiden kıvılcımlar çıkıyordu. More Sentences |
||||
General | spark n. | (teşvik anlamında) kıvılcım | ||
That idea was the spark that eventually led to the project. Nihayetinde projeye yol gösteren kıvılcım bu fikir oldu. More Sentences |
||||
General | spark n. | parıltı | ||
My grandmother's eyes still have a spark of life in them. Büyükannemin gözlerinde hâlâ bir yaşam parıltısı var. More Sentences |
||||
General | spark v. | tetiklemek | ||
It provides for public and private investment to spark growth and employment. Büyüme ve istihdamı tetiklemek için kamu ve özel sektör yatırımları sağlar. More Sentences |
||||
General | spark v. | fitilini ateşlemek | ||
Her blunt comments sparked off a serious argument. Açık sözlü yorumları ciddi bir tartışmanın fitilini ateşledi. More Sentences |
||||
General | spark v. | kıvılcım çıkarmak | ||
The wood in the potbelly stove crackled and sparked. Bombeli sobadaki odunlar çatırdayarak kıvılcımlar çıkardı. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | spark n. | kıvılcım | ||
The successes of populist parties across Europe demonstrate that the spark can all of a sudden ignite. Avrupa genelinde popülist partilerin başarıları, kıvılcımın aniden ateşlenebileceğini göstermektedir. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Automotive | spark n. | kıvılcım | ||
The successes of populist parties across Europe demonstrate that the spark can all of a sudden ignite. Popülist partilerin Avrupa genelindeki başarıları, kıvılcımın aniden ateşlenebileceğini göstermektedir. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | spark v. | kıvılcım saçmak | ||
General | ||||
General | spark n. | çakın | ||
General | spark n. | havalı | ||
General | spark n. | uçkun | ||
General | spark n. | çakım | ||
General | spark n. | gemi telsizcisi | ||
General | spark n. | elmas | ||
General | spark n. | şerare | ||
General | spark n. | civelek | ||
General | spark n. | çıngı | ||
General | spark n. | ateşleme | ||
General | spark n. | züppe | ||
General | spark n. | hovarda | ||
General | spark n. | canlılık | ||
General | spark n. | belirti | ||
General | spark n. | bir tür oturaklı esnek kızak | ||
General | spark v. | harekete geçirmek | ||
General | spark v. | teşvik etmek | ||
General | spark v. | kıvılcım saçmak | ||
General | spark v. | kur yapmak | ||
General | spark v. | ilgi uyandırmak | ||
General | spark v. | ateşlemek | ||
Technical | ||||
Technical | spark n. | alev izi | ||
Technical | spark n. | kıvılcım hasıl etme |