spend - English Turkish Sentences
English Turkish
spend geçirmek v.
  • After spending another 16 years at war, we launched the same message.
  • Savaşta 16 yıl daha geçirdikten sonra aynı mesajı yayınladık.
  • Under the Belgian Presidency, the working party has spent 13 meeting days on this instrument.
  • Belçika Dönem Başkanlığı altında, çalışma grubu bu belge üzerinde 13 toplantı günü geçirmiştir.
  • All we can do is sit around counting paper clips and spend our time in petty administrative tasks.
  • Yapabileceğimiz tek şey oturup ataç saymak ve zamanımızı önemsiz idari işlerle geçirmek.
Show More (1155)
spend harcamak v.
  • I can't afford to continue spending this much money on the house.
  • Eve bu kadar para harcamaya devam edersem batarım.
  • You spend too much time playing video games.
  • Video oyunları oynayarak çok fazla zaman harcıyorsun.
  • I don't want to spend my energy taking care of someone else's children.
  • Enerjimi başkasının çocuklarına bakarak harcamak istemiyorum.
Show More (513)
spend para harcamak v.
  • We often spend a great deal of money on very few jobs.
  • Çoğu zaman çok az iş için çok fazla para harcıyoruz.
  • However, it is very difficult to spend huge amounts of money on prisons when there are demands from other areas.
  • Ancak başka alanlardan gelen talepler varken cezaevlerine büyük miktarlarda para harcamak çok zordur.
  • However, it is very difficult to spend huge amounts of money on prisons when there are demands from other areas.
  • Ancak başka alanlardan talepler varken cezaevlerine büyük miktarlarda para harcamak çok zordur.
Show More (180)
spend zaman geçirmek v.
  • All of us here in this room spend far more time than we would like on planes and at airports.
  • Bu odada bulunan hepimiz uçaklarda ve havaalanlarında istediğimizden çok daha fazla zaman geçiriyoruz.
  • We spend more time with one another than our families.
  • Birbirimizle ailelerimizden daha fazla zaman geçiriyoruz.
  • Eventually, the two start to spend more time together.
  • Sonunda ikili beraber daha fazla zaman geçirmeye başlıyor.
Show More (128)
spend harcama yapmak v.
  • How were these people selected, and how much is spent per annum on their training, expenses and appearance fees?
  • Bu kişiler nasıl seçildi ve eğitimleri, masrafları ve huzur hakları için yılda ne kadar harcama yapıldı?
  • Austria spends over EUR 30 million per annum on promoting films.
  • Avusturya filmlerin tanıtımı için yılda 30 milyon avronun üzerinde harcama yapmaktadır.
  • I want to improve the quality of the spending, not just achieve the spending.
  • Ben sadece harcama yapmak değil, harcamanın kalitesini de arttırmak istiyorum.
Show More (6)
spend geçirmek (geceyi vb) v.
  • Is it too soon to spend the night with him?
  • Geceyi onunla geçirmek için çok mu erken?
  • I'll spend the night at my parents' house.
  • Geceyi ailemin evinde geçireceğim.
Show More (-1)
spend harcama n.
  • The company's marketing spend is beginning to draw attention.
  • Şirketin pazarlama harcamaları dikkat çekmeye başladı.
Show More (-2)