|
- The new president refused to swear on the bible.
- Yeni başkan İncil üzerine yemin etmeyi reddetti.
- I swear I will buy you a computer next month.
- Yemin ederim gelecek ay sana bir bilgisayar alacağım.
- I swear I just saw a nice, scared mom.
- Yemin ederim az önce hoş ve ürkmüş bir anne gördüm.
- Janis, this man, he's sworn to kill you.
- Janis, bu adam seni öldürmeye yemin etti.
- I swear, that boy will eat anything marinara.
- Yemin ederim, bu çocuk marinara soslu olan her şeyi yer.
- I swear I just saw a nice, scared mom.
- Yemin ederim az önce iyi ve korkmuş bir anne gördüm.
- I swear I just saw a nice, scared mom.
- Yemin ederim, ben sadece tatlı, korkmuş bir anne gördüm.
- I swear to God this is true.
- Yemin ederim bu doğru.
- I swear, John.
- Yemin ederim, John.
- I swear I'll pay you back.
- Yemin ederim sana borcumu ödeyeceğim.
- I swore to tell the whole truth.
- Tüm gerçeği söyleyeceğime yemin ettim.
- Tom swore it was true.
- Tom doğru olduğuna yemin etti.
- I swear it wasn't my fault.
- Yemin ederim benim hatam değildi.
- Yes, I swear to this.
- Evet, buna yemin ederim.
- Tom swore he wouldn't do that again.
- Tom bunu bir daha yapmayacağına yemin etti.
- Tom swore he'd never do that again.
- Tom onu bir daha asla yapmayacağına yemin etti.
- I swear I can't believe what I'm doing.
- Yemin ederim yaptığım şeye inanamıyorum.
- I swore never to speak to her again.
- Onunla bir daha konuşmayacağıma yemin etmiştim.
- I swear, nothing happened.
- Yemin ederim, hiçbir şey olmadı.
- I could've sworn I saw someone.
- Birini gördüğüme yemin edebilirim.
- Tom and Mary both swear they're innocent.
- Tom ve Mary masum olduklarına yemin ediyorlar.
- Tom made me swear not to tell his parents.
- Tom ailesine söylememem için bana yemin ettirdi.
- Would you swear to that?
- Buna yemin eder misin?
- This will never happen again, I swear to you.
- Bu bir daha asla olmayacak, sana yemin ederim.
- I could have sworn I saw Tom kissing Mary.
- Tom'u Mary'yi öperken gördüğüme yemin edebilirim.
- I swear I didn't see anything.
- Bir şey görmediğime yemin ederim.
- I swear it's true.
- Yemin ederim ki o doğrudur.
- He swore he would take revenge in a terrible way.
- Korkunç bir şekilde intikam alacağına yemin etti.
- I swear I didn't do anything.
- Bir şey yapmadığıma yemin ederim.
- Tom swore he wouldn't do that again.
- Tom onu bir daha yapmayacağına yemin etti.
- Tom made me swear not to tell anyone.
- Tom kimseye söylememem için bana yemin ettirdi.
- Tom swore he wouldn't do that.
- Tom bunu yapmayacağına yemin etti.
- Tom swore he wouldn't do that today.
- Tom bugün bunu yapmayacağına yemin etti.
- I could have sworn I heard Tom's voice.
- Tom'un sesini duyduğuma yemin edebilirdim.
- You swore that you loved me.
- Beni sevdiğine yemin etmiştin.
- I didn't mean it, I swear.
- Onu demek istemedim, yemin ederim.
- I swear I don't know anything.
- Yemin ederim hiçbir şey bilmiyorum.
- I swear I'll shoot you.
- Yemin ederim seni vururum.
- Do you swear to tell the truth and nothing but the truth?
- Sadece ama sadece doğruyu söyleyeceğine yemin eder misin?
- She made me swear not to say anything.
- Hiçbir şey söylememem için bana yemin ettirdi.
- Tom made me swear not to say anything.
- Tom bana hiçbir şey söylememem için yemin ettirdi.
- Tom made me swear never to do that again.
- Tom bana bunu bir daha yapmamam için yemin ettirdi.
- I swear it was them.
- Bunun onlar olduğuna yemin ederim.
- I swear to God.
- Tanrı'ya yemin ederim.
- Tom made me swear not to tell.
- Tom bana söylememem için yemin ettirdi.
- I swear I didn't see him.
- Onu görmediğime yemin ederim.
- He swore to quit smoking.
- Sigarayı bırakacağına yemin etti.
- Do you swear to tell the truth and nothing but the truth?
- Gerçeği ama yalnızca gerçeği söyleyeceğinize yemin eder misiniz?
- I could have sworn I saw somebody.
- Birini gördüğüme yemin edebilirim.
- Tom swore he'd win.
- Tom, kazanacağına yemin etti.
- I swear I didn't know Tom was coming.
- Tom'un geleceğini bilmediğime yemin ederim.
- I swear this is true.
- Yemin ederim bu doğru.
- I swear I've never eaten anything better.
- Yemin ederim hiç daha iyi bir şey yemedim.
- I swear I never hurt her.
- Yemin ederim onu asla incitmem.
- I could swear there's something inside this box.
- Bu kutunun içinde bir şey olduğuna yemin edebilirim.
- He swore that he would no longer drink.
- Artık içmeyeceğine yemin etti.
- I swear I don't know anything.
- Ben hiçbir şey bilmediğime yemin ederim.
- Tom swore he'd do that.
- Tom bunu yapacağına yemin etti.
- Mary made me swear not to tell anyone.
- Mary kimseye söylememem için yemin ettirdi.
- I swear it was her.
- Yemin ederim oydu.
- Tom swore it was true.
- Tom bunun doğru olduğuna yemin etti.
- Tom swore he wouldn't ever do that again.
- Tom onu bir daha asla yapmayacağına yemin etti.
- He swore that he ate at least twice as much as his wife.
- Karısından en az iki kat daha fazla yediğine yemin eder.
- I could've sworn I saw something.
- Bir şey gördüğüme yemin edebilirdim.
- I swear I didn't see her.
- Yemin ederim onu görmedim.
- I swear I can't believe what I'm doing.
- Yemin ederim ne yapıyor olduğuma inanamıyorum.
- Tom won't believe Mary even if she swears it's true.
- Tom, Mary doğru olduğuna yemin etse bile ona inanmayacak.
- Tom swears the stuff is safe.
- Tom bu şeyin güvenli olduğuna yemin ediyor.
- I'm going to be fluent in Spanish in two months, I swear!
- Yemin ediyorum ki iki ay içinde İspanyolcada akıcı olacağım!
- I swear I didn't do anything.
- Yemin ederim ben bir şey yapmadım.
- I swear it isn't my fault.
- Benim hatam olmadığına yemin ederim.
- I swear I didn't do that.
- Yemin ederim bunu ben yapmadım.
- You must swear to keep your promise.
- Sözünü tutacağına yemin etmelisin.
- I swear that's all I want.
- Tek istediğimin bu olduğuna yemin ederim.
- When I was in England, I used to swear much.
- Ben İngiltere'deyken çok yemin ederdim.
- I swear it was him.
- Bunun o olduğuna yemin ederim.
- Mary made me swear not to tell anyone.
- Mary kimseye söylememem için bana yemin ettirdi.
- I swear I'll pay you back.
- Sana geri ödeyeceğime yemin ederim.
- It's the truth, I swear.
- Bu doğru, yemin ederim.
- I swear, I didn't do anything.
- Yemin ederim, ben bir şey yapmadım.
- Tom swore he'd never do that again.
- Tom bunu bir daha yapmayacağına yemin etti.
- Tom swears he won't do that.
- Tom, bunu yapmayacağına yemin ediyor.
- I swear it wasn't my fault.
- Benim hatam olmadığına yemin ederim.
- I swear to God nothing happened!
- Yemin ederim hiçbir şey olmadı!
- I swear I never showed anyone that document.
- O belgeyi birine göstermediğime yemin ederim.
- I swear I won't tell anyone.
- Birine söylemeyeceğime yemin ederim.
- I swear I'll stop you.
- Seni durduracağıma yemin ederim.
- I swear it was Tom.
- Tom olduğuna yemin ederim.
- I swear I didn't see them.
- Yemin ederim onları görmedim.
- I swear I never hurt him.
- Onu incitmediğime yemin ederim.
- They would not believe me even if I swear it is the truth.
- Gerçek olduğuna yemin etsem bile bana inanmazlar.
- I swear, I saw an alien!
- Yemin ederim, bir uzaylı gördüm!
- This will never happen again, I swear to you.
- Bu asla bir daha olmayacak, sana yemin ederim.
- I could've sworn I heard something.
- Bir şey duyduğuma yemin edebilirim.
- I swear I've never eaten anything better.
- Ben daha iyi bir şey yemediğime yemin ederim.
- I swear to you I didn't kill Tom.
- Yemin ederim Tom'u ben öldürmedim.
- They would not believe me even if I swear it is the truth.
- Doğru olduğuna yemin etsem bile bana inanmazlar.
- I couldn't swear to it.
- Buna yemin edemedim.
- Tom swore that it was true.
- Tom doğru olduğuna yemin etti.
- I swear to God I didn't do anything.
- Yemin ederim ben bir şey yapmadım.
- I swear I'll shoot you.
- Yemin ederim seni vuracağım.
- Tom swore he'd never hit Mary again.
- Tom, Mary'ye bir daha asla vurmayacağına yemin etti.
- Tom swore he was innocent.
- Tom masum olduğuna yemin etti.
- I swear it wasn't me.
- Ben olmadığıma yemin ederim.
- She made me swear not to tell.
- Söylememem için bana yemin ettirdi.
- I swear I'll tell you everything someday.
- Yemin ederim, bir gün sana her şeyi anlatacağım.
- I swear this is true.
- Yemin ederim ki bu doğrudur.
- I swore I'd never do that.
- Bunu asla yapmayacağıma yemin ettim.
- Tom swears the stuff is safe.
- Tom eşyaların güvende olduğuna yemin ediyor.
- I swear it was him.
- Yemin ederim oydu.
- Tom swears he won't do that.
- Tom bunu yapmayacağına yemin ediyor.
- I swear it was them.
- Yemin ederim onlardı.
- I swear to God I didn't kill Tom.
- Tom'u öldürmediğime yemin ederim.
- Tom swore that Mary told him she'd done that.
- Tom, Mary'nin ona bunu yaptığını söylediğine yemin etti.
- I swear it's true.
- Yemin ederim doğru.
- Tom swore to keep it a secret.
- Tom onu bir sır olarak saklayacağına yemin etti.
- They swore to keep it a secret.
- Bunu sır olarak saklayacaklarına yemin ettiler.
- Mary made me swear not to tell Tom.
- Mary Tom'a söylememem için bana yemin ettirdi.
- I swear it's the last time.
- Bunun son kez olduğuna yemin ederim.
- Tom made me swear not to tell Mary.
- Tom, Mary'ye anlatmayacağıma yemin ettirdi.
- Tom made me swear not to tell Mary.
- Tom Mary'ye söylememem için bana yemin ettirdi.
- I swear what I told you is true.
- Sana söylediğimin doğru olduğuna yemin ederim.
- It's the truth, I swear.
- Gerçek bu, yemin ederim.
- Tom swore that he'd quit smoking.
- Tom sigarayı bırakacağına yemin etti.
- Tom swears he's telling us the truth.
- Tom bize doğruyu söylediğine yemin ediyor.
- Tom swore he'd do that.
- Tom onu yapacağına yemin etti.
- Tom swore he wasn't going to say anything to anybody.
- Tom kimseye bir şey söylemeyeceğine yemin etti.
- I swear it isn't my fault.
- Yemin ederim benim hatam değil.
- I swore at Tom.
- Tom'a yemin ettim.
- You must swear with your hand on the Bible.
- İncil'e el basarak yemin etmelisin.
- Sami swore he would get revenge.
- Sami intikam alacağına dair yemin etti.
- I swear all I meant to do was to threaten Tom.
- Yemin ederim amaçladığım tek şey Tom'u tehdit etmekti.
- I could've sworn I saw Tom there.
- Tom'u orada gördüğüme yemin edebilirim.
- Tom swore he'd do that today.
- Tom bunu bugün yapacağına yemin etti.
- He swore he would take revenge in a terrible way.
- Öcünü korkunç bir şekilde alacağına yemin etti.
- He swore to quit smoking.
- O, sigara içmeyi bırakmaya yemin etti.
- I swear I never showed anyone that document.
- O belgeyi kimseye göstermediğime yemin ederim.
- I swear I didn't see anything.
- Yemin ederim hiçbir şey görmedim.
- Sami swore he would get revenge.
- Sami intikam alacağına yemin etti.
- Tom swore he wouldn't ever do that again.
- Tom bunu bir daha yapmayacağına yemin etti.
- Tom swore that it was true.
- Tom bunun doğru olduğuna dair yemin etti.
- I swore I'd never tell anyone.
- Kimseye söylemeyeceğime yemin ettim.
- I swear what I told you is true.
- Sana söylediklerimin doğru olduğuna yemin ederim.
- The two lovers swore to love each other for eternity.
- İki sevgili birbirlerini sonsuza kadar seveceklerine yemin ettiler.
- He swore that he would no longer drink.
- O artık içmeyeceğine yemin etti.
- Mary swore to keep it a secret.
- Mary bunu sır olarak saklayacağına yemin etti.
- I could've sworn I heard something.
- Bir şey duyduğuma yemin edebilirdim.
- I swear I'll always protect you.
- Yemin ederim seni her zaman koruyacağım.
- I swear I've never hurt Tom.
- Yemin ederim Tom'u hiç incitmedim.
- Tom swore he wouldn't tell Mary about what had happened.
- Tom olanları Mary'ye anlatmayacağına yemin etti.
- They won't believe me even if I swear it is true.
- Onun doğru olduğuna yemin etsem bile bana inanmazlar.
- I swear I'm telling the truth.
- Yemin ederim doğruyu söylüyorum.
- Tom swears he didn't do that.
- Tom, bunu yapmadığına yemin ediyor.
- I swear I didn't see Tom.
- Yemin ederim Tom'u görmedim.
- You swore you'd do that.
- Bunu yapacağına yemin etmiştin.
- Tom made me swear not to tell Mary about what he did.
- Tom, yaptıklarını Mary'ye söylememem için bana yemin ettirdi.
- I swore I'd never do that to anyone.
- Bunu kimseye yapmayacağıma yemin ettim.
- Tom swore he'd never hit me again.
- Tom bana bir daha vurmayacağına yemin etti.
- I swear I didn't do that.
- Yemin ederim onu ben yapmadım.
- I swear I never hurt him.
- Yemin ederim onu hiç incitmedim.
- I could've sworn I saw something.
- Bir şey gördüğüme yemin edebilirim.
- Tom made me swear not to tell Mary.
- Tom bana Mary'e söylememem için yemin ettirdi.
- She made me swear not to tell.
- O söylememem için bana yemin ettirdi.
- He swore that he ate at least twice as much as his wife.
- Karısının yediğinden iki kat fazla yediğine yemin etti.
- Tom swears he didn't do that.
- Tom bunu yapmadığına yemin ediyor.
- Tom made me swear that I wouldn't tell anyone.
- Tom bana kimseye söylemeyeceğime dair yemin ettirdi.
- I swear I won't tell anyone.
- Kimseye söylemeyeceğime yemin ederim.
- I swear, I can't remember the words to my own songs.
- Yemin ederim, kendi şarkılarımın sözlerini hatırlayamıyorum.
- Tom made me swear not to tell Mary about what he did.
- Onun ne yaptığını Mary'ye söylememem için Tom bana yemin ettirdi.
- I swear it's not my fault.
- Benim hatam olmadığına yemin ederim.
- They made me swear not to say anything.
- Bana hiçbir şey söylememem için yemin ettirdiler.
- Tom swore he didn't do that.
- Tom bunu yapmadığına yemin etti.
- I swear all I meant to do was to threaten Tom.
- Tüm yapmak istediğimin Tom'u tehdit etmek olduğuna yemin ederim.
- I'm going to be fluent in Spanish in two months, I swear!
- İki ay içinde akıcı bir şekilde İspanyolca konuşacağım, yemin ederim!
- I swear I'll always protect you.
- Seni her zaman koruyacağıma yemin ederim.
- Tom swore he wouldn't tell Mary about what had happened.
- Tom, olanları Mary'e anlatmayacağına yemin etti.
- Tom swore that he didn't tell anyone about the secret.
- Tom sırdan kimseye bahsetmediğine yemin etti.
- I swear I didn't see him.
- Yemin ederim onu görmedim.
- I swear it was Tom.
- Yemin ederim Tom'du.
- I swear I didn't see you.
- Yemin ederim seni görmedim.
- Tom made me swear not to tell anyone.
- Tom herhangi birine söylememem için bana yemin ettirdi.
- Tom swears he's innocent.
- Tom masum olduğuna yemin ediyor.
- I swear I never hurt them.
- Yemin ederim onları asla incitmedim.
- I swear that it is true, or may lightning strike me down.
- Doğru olduğuna yemin ederim, yoksa yıldırım çarpabilir.
- She knows five languages, but when she wants to swear, she does so in her maternal language.
- Beş yabancı dil biliyor ama yemin etmek istediği zaman kendi ana dilinde konuşuyor.
- If you continue seeing that Layla, I swear I will kill you.
- Leyla'yı görmeye devam edersen yemin ederim seni öldürürüm.
- I swear I didn't see her.
- Onu görmediğime yemin ederim.
- I swear it's the last time.
- Yemin ederim bu son.
- I swear I didn't see you.
- Seni görmediğime yemin ederim.
- I swear it's not me.
- Yemin ederim ki bu ben değilim.
- I swear I'm telling the sincere truth.
- Yemin ederim samimi gerçeği söylüyorum.
- Mary made me swear not to tell Tom.
- Mary bana Tom'a söylememem için yemin ettirdi.
- You sure do swear a lot.
- Sen kesinlikle çok yemin edersin.
- She made me swear not to say anything.
- Bana hiçbir şey söylememem için yemin ettirdi.
- I swear I'll make it up to you.
- Sana bunu telafi edeceğime yemin ederim.
- I could have sworn that I saw Tom downtown today.
- Tom'u bugün şehir merkezinde gördüğüme yemin edebilirdim.
- I swear to you I didn't kill Tom.
- Tom'u öldürmediğime sana yemin ederim.
- They made me swear not to say anything.
- Onlar hiçbir şey söylememem için bana yemin ettirdiler.
- Tom swore that he didn't tell anyone about the secret.
- Tom sırrını kimseye söylemediğine yemin etti.
- I swear I never hurt Tom.
- Yemin ederim Tom'u asla incitmedim.
- Sami swore on everything that he never said anything to Layla.
- Sami Leyla'ya hiçbir şey demediği konusunda her şeye yemin etti.
- I swear I didn't see them.
- Onları görmediğime yemin ederim.
- I could've sworn I saw Tom there.
- Tom'u orada gördüğüme yemin edebilirdim.
- You swore you'd do that.
- Sen bunu yapacağına yemin ettin.
- Mary made me swear not to tell her parents.
- Mary bana ebeveynlerine söylememem için yemin ettirdi.
- Tom swore he'd wait.
- Tom bekleyeceğine yemin etti.
- I swear that it is true, or may lightning strike me down.
- Ben bunun doğru olduğuna yemin ederim ya da yıldırım beni çarpsın.
- Tom made me swear never to do that again.
- Tom onu tekrar yapmamam için yemin ettirdi.
- I swore never to speak to her again.
- Onunla bir daha konuşmamaya yemin ettim.
- When they got married, they both swore to never lie.
- Evlendiklerinde ikisi de asla yalan söylemeyeceklerine yemin ettiler.
- They swore they'd win.
- Kazanacaklarına yemin ettiler.
- I could have sworn I heard Tom's voice.
- Tom'un sesini duyduğuma yemin edebilirim.
- I swore I'd never be like Tom.
- Asla Tom gibi olmayacağıma yemin ettim.
- Tom swears he won't do that again.
- Tom bunu bir daha yapmayacağına yemin ediyor.
- Do you swear you're telling me the truth?
- Bana doğruyu söylediğine yemin eder misin?
- I swear it was her.
- Bunun o olduğuna yemin ederim.
- I didn't mean it, I swear.
- Öyle demek istemedim, yemin ederim.
- If you continue seeing that Layla, I swear I will kill you.
- Eğer o Layla'yla görüşmeye devam edersen, yemin ederim seni öldürürüm.
- I swear it wasn't me.
- Yemin ederim ben değildim.
- I swear I've never hurt Tom.
- Yemin ederim Tom'u asla incitmedim.
- I swear I never hurt Tom.
- Tom'a zarar vermediğime yemin ederim.
- They won't believe me even if I swear it is true.
- Doğru olduğuna yemin etsem bile bana inanmazlar.
- I swear I'm telling the truth.
- Gerçeği söylediğime yemin ederim.
- I swear I never hurt them.
- Onları incitmediğime yemin ederim.
- Tom swore he'd never do that.
- Tom bunu asla yapmayacağına yemin etti.
- I couldn't swear to it.
- Yemin edemem.
- I swear I'll make it up to you.
- Yemin ederim bunu telafi edeceğim.
- Tom swore he didn't do that.
- Tom onu yapmadığına yemin etti.
- Tom made me swear not to tell.
- Tom bir şey söylememem için bana yemin ettirdi.
- I swear it's not my fault.
- Yemin ederim benim hatam değil.
- Tom swears he's innocent.
- Tom masum olduğuna yemin etti.
- I swear I never hurt her.
- Yemin ederim onu hiç incitmedim.
- I swear I'll stop you.
- Yemin ederim seni durduracağım.
- I never told anybody about it, I swear.
- Kimseye bundan bahsetmedim, yemin ederim.
- I swear I wasn't there.
- Yemin ederim orada değildim.
- I swear I'll tell you everything someday.
- Yemin ederim bir gün sana her şeyi anlatacağım.
- Mary swore to keep it a secret.
- Mary onu bir sır olarak saklayacağına yemin etti.
- Tom made me swear not to say anything.
- Tom bir şey söylememem için bana yemin ettirdi.
- Yes, I swear to this.
- Evet, yemin ederim.
- Tom swore he'd never hit Mary again.
- Tom, Mary'ye bir daha vurmayacağına yemin etti.
- It won't happen again, I swear.
- Bir daha olmayacak, yemin ederim.
- I could have sworn that I saw Tom downtown today.
- Bugün Tom'u şehir merkezinde gördüğüme yemin edebilirim.
- I swore I'd never do that.
- Onu asla yapmayacağıma yemin ettim.
- I swear it's not me.
- Yemin ederim ben değilim.
- I swear I just saw Sasquatch!
- Yemin ederim az önce Koca Ayak'ı gördüm!
- Tom swore he wouldn't tell Mary.
- Tom, Mary'ye söylemeyeceğine yemin etti.
- I swear I wasn't there.
- Orada olmadığıma yemin ederim.
- Tom swore he'd win.
- Tom kazanacağına yemin etti.
- I swear I didn't see Tom.
- Tom'u görmediğime yemin ederim.
- Tom swore to keep it a secret.
- Tom bunu sır olarak saklayacağına yemin etti.
- I swore.
- Ben yemin ettim.
- Mary made me swear not to tell her parents.
- Mary ailesine söylememem için bana yemin ettirdi.
- I swear to God this is true.
- Yemin ederim ki o doğrudur.
- Tom swore he'd do that today.
- Tom bugün bunu yapacağına yemin etti.
- You swore that you loved me.
- Sen beni sevdiğine yemin ettin.
- I never told anybody about it, I swear.
- O konudan asla hiç kimseye bahsetmedim, yemin ederim.
- Don't swear.
- Yemin etmeyin.
- Tom swore that he ate at least twice as much as his wife.
- Tom karısından en az iki kat daha fazla yediğine yemin etti.
Show More (256)
|
|
- Emma came out of the car and started to swear at the broken engine.
- Emma arabadan çıktı ve bozuk motora küfretmeye başladı.
- I think Tom swears too much.
- Sanırım Tom çok fazla küfrediyor.
- Tom said he wanted to learn how to swear in French.
- Tom Fransızca küfür etmeyi öğrenmek istediğini söyledi.
- Don't swear in public.
- Herkesin içinde küfür etme.
- He often swears when he is angry.
- Sinirlendiğinde sık sık küfreder.
- Mary swears like a sailor.
- Mary bir denizci gibi küfür eder.
- Tom was the one who taught me to swear.
- Tom bana küfretmeyi öğreten kişiydi.
- I don't swear.
- Ben küfür etmem.
- Tom says I swear too much.
- Tom çok fazla küfür ettiğimi söylüyor.
- I don't swear.
- Küfür etmiyorum.
- Tom doesn't like to swear.
- Tom küfretmeyi sevmez.
- Tom is swearing.
- Tom küfrediyor.
- I started swearing.
- Küfretmeye başladım.
- Tom swears a lot.
- Tom çok küfür ediyor.
- Tom swears a lot.
- Tom çok küfür eder.
- Tom doesn't like to swear.
- Tom küfretmekten hoşlanmaz.
- Many peoples are using Russian swears in their speech.
- Birçok insan konuşmalarında Rusça küfürler kullanıyor.
- Tom says I swear too much.
- Tom çok küfür ettiğimi söylüyor.
- Tom swears like a sailor.
- Tom bir denizci gibi küfrediyor.
- When I was in England, I used to swear much.
- İngiltere'deyken çok küfür ederdim.
- Don't swear.
- Küfür etmeyin.
- Tom started swearing.
- Tom küfretmeye başladı.
- You sure do swear a lot.
- Çok küfür ediyorsun.
- Tom says that he only swears when it is absolutely necessary.
- Tom sadece kesinlikle gerekli olduğunda küfrettiğini söylüyor.
- Tom said he wanted to learn how to swear in French.
- Tom, Fransızca'da küfür etmeyi öğrenmek istediğini söyledi.
- Tom often swears when he's angry.
- Tom kızgın olduğunda sık sık küfreder.
- Fadil swore like a sailor.
- Fadıl bir denizci gibi küfrederdi.
- I cannot swear at a policeman.
- Bir polise küfür edemem.
- Promise me that you won't swear around my children.
- Çocuklarımın yanında bir daha küfretmeyeceğine söz ver.
- I don't like it when you swear.
- Küfür etmenden hoşlanmıyorum.
- I've never heard anyone swear like Tom.
- Tom gibi küfür eden birini hiç duymamıştım.
- Tom often swears when he's angry.
- Tom sinirlendiğinde sık sık küfreder.
- Mary swears like a sailor.
- Mary bir denizci gibi küfreder.
- I think Tom swears too much.
- Bence Tom çok fazla küfür ediyor.
- Stop swearing, please.
- Küfretmeyi kes, lütfen.
- She knows five languages, but when she wants to swear, she does so in her maternal language.
- Beş dil biliyor ama küfretmek istediğinde bunu ana dilinde yapıyor.
- She knows five languages, but when she wants to swear, she does so in her maternal language.
- Beş yabancı dil biliyor ama küfür etmek istediği zaman kendi ana dilinde konuşuyor.
- They just taught me to swear.
- Bana sadece küfretmeyi öğrettiler.
- He often swears when he is angry.
- Kızgın olduğunda sık sık küfür eder.
- Don't swear in public.
- Herkesin önünde küfretmeyin.
- Tom was the one who taught me to swear.
- Bana küfür etmeyi öğreten Tom'du.
- Yes, I am swearing!
- Evet, küfrediyorum!
Show More (41)
|
