taboo - English Turkish Sentences
English Turkish
taboo tabu n.
  • These are gigantic problems but they seem to be taboo here.
  • Bunlar devasa sorunlar ancak burada tabu gibi görünüyorlar.
  • We as a Parliament must withstand this attempt to shatter taboos.
  • Parlamento olarak tabuları yıkmaya yönelik bu girişime karşı koymalıyız.
  • Secondly, we think that pensions should not be a taboo subject.
  • İkinci olarak, emekli maaşlarının tabu bir konu olmaması gerektiğini düşünüyoruz.
Show More (27)
taboo haram adj.
  • In some cultures, eating certain animals is considered taboo.
  • Bazı kültürlerde belirli hayvanların yenmesi haramdır.
Show More (-2)
taboo yasaklı adj.
  • Certain topics are considered taboo in polite conversation.
  • Resmi konuşmalarda bazı konular yasaklı olarak kabul edilir.
Show More (-2)
taboo kutsal adj.
  • The sacred artefacts were deemed taboo.
  • Dini eserler kutsal sayılıyordu.
Show More (-2)
taboo yasaklama n.
  • There is a strong taboo against marrying outside their society.
  • Kendi toplumları dışından biriyle evlenmeye karşı katı bir yasaklama söz konusudur.
Show More (-2)
taboo yasak n.
  • It used to be taboo for women to smoke.
  • Kadınların sigara içmesi yasaktı.
Show More (-2)