| 1 |
tape |
kaset |
n. |
|
- We will of course check these tapes as you have asked.
- İstediğiniz gibi bu kasetleri elbette kontrol edeceğiz.
- Listen, no one knows if those tapes are telling the truth.
- Dinleyin, kimse bu kasetlerin doğruyu söyleyip söylemediğini bilmiyor.
- Listen, no one knows if those tapes are telling the truth.
- Dinle, o kasetlerin doğruyu söyleyip söylemediğini kimse bilmiyor.
- Well, I thought I could trade you for those tapes.
- Şey, o kasetler için seninle takas yapabilirim diye düşünmüştüm.
- Boy, those tapes made quite an impression on these three painters.
- Vay be, o kasetler bu üç ressamı oldukça etkiledi.
- We need to destroy this tape.
- Bu kaseti yok etmeliyiz.
- You have to see this tape.
- Bu kaseti görmek zorundasın.
- Man is inserting a tape into the VCR.
- Adam videoya bir kaset yerleştiriyor.
- Sami listened to the other half of the tape.
- Sami kasetin diğer yarısını dinledi.
- Sami handed over all the tapes.
- Sami bütün kasetleri teslim etti.
- I buy tapes.
- Kaset satın alıyorum.
- Record the broadcast on tape.
- Yayını kasete kaydet.
- He erased his speech from the tape.
- Konuşmasını kasetten sildi.
- Record the broadcast on tape.
- Yayını kasete kaydedin.
- Hand back the tape tomorrow.
- Kaseti yarın geri ver.
- I need that tape.
- O kasete ihtiyacım var.
- Sami handed over all the tapes.
- Sami tüm kasetleri teslim etti.
- There's no tape in this camera.
- Bu kamerada kaset yok.
- I cut the tape.
- Kaseti kestim.
- Let's listen to the tape.
- Kaseti dinleyelim.
- Show me the tape.
- Bana kaseti göster.
- Sami told his story on tape.
- Sami hikayesini kasede anlattı.
- Man is inserting a tape into the VCR.
- Adam video oynatıcıya bir kaset koyuyor.
- Don't expose the tapes to the sun.
- Kasetleri güneşe maruz bırakmayın.
- Do you have any tape?
- Kasetiniz var mı?
- Will you play the tape?
- Kaseti çalar mısın?
- Don't expose the tapes to the sun.
- Kasetleri güneşe maruz bırakma.
- Tom rewound the tape.
- Tom kaseti geri sardı.
- Tom put a tape in the VCR.
- Tom videoya bir kaset koydu.
- You have to see this tape.
- Bu kaseti görmelisin.
Show More (27)
|
| 2 |
tape |
bant |
n. |
|
- Well, I thought I could trade you for those tapes.
- Aslında, seninle o bantlar için değiş tokuş yapabiliriz diye düşünmüştüm.
- They made a frame with tape.
- Bantla bir çerçeve yapmışlar.
- The governor cut the tape and opened the new bridge.
- Vali bandı kesti ve yeni köprüyü açtı.
- Tom cut the tape.
- Tom bandı kesti.
- We must cut the red tape within the EU.
- AB içindeki kırmızı bandı kesmeliyiz.
- We need to cut red tape.
- Kırmızı bandı kesmemiz gerekiyor.
- This tape isn't sticky.
- Bu bant yapışkan değil.
- I need the tape.
- Bana bant lazım.
- Wrap tape around the pipe.
- Borunun etrafına bant sarın.
- Do you have any tape?
- Hiç bandın var mı?
- The governor cut the tape and opened the new bridge.
- Vali bandı kesti ve yeni köprü açıldı.
- This tape sticks well.
- Bu bant iyi yapışıyor.
- I need the tape.
- Bant lazım.
- I cut the tape.
- Bandı kestim.
- They made a frame with tape.
- Bantla bir çerçeve yaptılar.
- This tape sticks well.
- Bu bant iyi yapışır.
Show More (13)
|
| 3 |
tape |
teyp |
n. |
|
- Let's listen to the tape.
- Teybi dinleyelim.
- Hand back the tape tomorrow.
- Yarın teybi geri ver.
- Sami told his story on tape.
- Sami hikayesini teybe okudu.
- Hand back the tape tomorrow.
- Yarın teybi iade et.
Show More (1)
|
| 4 |
tape |
kaydetmek |
v. |
|
- I bought two video tapes for the new VCR.
- Yeni video kaset kaydedici için iki tane video kasedi satın aldım.
- Did you tape that concert?
- Konseri kaydettin mi?
Show More (-1)
|
| 5 |
tape |
kurdele |
n. |
|
- You cut the tape for the launch of the euro.
- Euro'nun lansmanı için kurdeleyi siz kestiniz.
Show More (-2)
|
