unite - English Turkish Sentences
English Turkish
unite birleştirmek v.
  • We are in favour of uniting the whole continent and doing away with the borders fragmenting it.
  • Biz tüm kıtayı birleştirmekten ve onu parçalayan sınırları ortadan kaldırmaktan yanayız.
  • We have taken decisions of historic dimension which will unite the continent.
  • Kıtayı birleştirecek tarihi boyutta kararlar aldık.
  • This is a very important issue, on which we are all united.
  • Bu, hepimizin üzerinde birleştiği çok önemli bir konudur.
Show More (36)
unite birleşmek v.
  • The European Parliament must unite and throw its political weight behind the European Commission.
  • Avrupa Parlamentosu birleşmeli ve siyasi ağırlığını Avrupa Komisyonu'nun arkasına koymalıdır.
  • What is apparent to me from a reading of European history is that this continent has never actually been united.
  • Avrupa tarihini okuduğumda benim için açık olan şey, bu kıtanın aslında hiçbir zaman birleşmemiş olduğudur.
  • Comparing that with what we in Europe could do if we unite is, unfortunately, not fair.
  • Bunu Avrupa'da birleşirsek yapabileceklerimizle karşılaştırmak maalesef adil değil.
Show More (16)
unite birlik olmak v.
  • I am sure we can all agree on the need to unite to combat terrorism.
  • Eminim ki hepimiz terörizmle mücadele için birlik olmamız gerektiği konusunda hemfikiriz.
  • At the same time, it is very clear that the EU is not united.
  • Aynı zamanda AB'nin birlik olmadığı da çok açıktır.
  • The western world must stand united in combating terrorism.
  • Batı dünyası terörizmle mücadelede birlik olmalıdır.
Show More (5)