1 |
upbringing |
yetiştirilme tarzı |
n. |
|
- I am nothing if not a product of my upbringing.
- Yetiştirilme tarzımın bir ürünü değilsem hiçbir şey değilim.
- I am nothing if not a product of my upbringing.
- Yetiştirilme tarzımın bir ürünü değilim de neyim ben.
- I am nothing if not a product of my upbringing.
- Ben yetiştirilme tarzımın bir ürününden ibaretim.
- Tom had a very sheltered upbringing.
- Tom'un çok korunaklı bir yetiştirilme tarzı vardı.
Show More (1)
|
2 |
upbringing |
terbiye |
n. |
|
- Gwen had a very strict upbringing.
- Gwen oldukça sıkı terbiye almıştı.
- He's had a liberal upbringing.
- Liberal bir terbiye almış.
Show More (-1)
|
3 |
upbringing |
yetiştirme |
n. |
|
- They differed with each other on the care and upbringing of their children.
- Çocuklarının bakımı ve yetiştirilmesi konusunda birbirlerinden farklı düşünüyorlardı.
- He's had a liberal upbringing.
- O özgür bir ortamda yetiştirilmiş.
Show More (-1)
|