|
- The new CEO is going to visit the business partners abroad.
- Yeni CEO yurtdışındaki iş ortaklarını ziyaret edecek.
- I hold my parents-in-law very dear; I visit them frequently in Japan and they come to visit me.
- Kayınvalidem ve kayınpederimi çok severim; onları sık sık Japonya'da ziyaret ederim ve onlar da beni ziyarete gelirler.
- Commissioner Patten will visit Sri Lanka on 25 and 26 November 2003 as planned.
- Komisyon Üyesi Patten planlandığı üzere 25 ve 26 Kasım 2003 tarihlerinde Sri Lanka'yı ziyaret edecektir.
- I have paid visits to various Hindu, Islamic, Christian, Jain and Sikh shrines both in India and abroad.
- Hindistan'da ve yurt dışında çeşitli Hindu, İslam, Hristiyan, Jain ve Sih mabetlerini ziyaret ettim.
- Both women had been denied permission to visit these men.
- Her iki kadının da bu adamları ziyaret etmesine izin verilmemişti.
- I did in fact visit the Indian Parliament on the very days when this subject was discussed.
- Aslında tam da bu konunun tartışıldığı günlerde Hindistan Parlamentosunu ziyaret ettim.
- Can he tell me when he is going to visit those ports?
- Bana bu limanları ne zaman ziyaret edeceğini söyleyebilir mi?
- I arrived back in Strasbourg last night directly from visiting Israel.
- İsrail'i ziyaret ettikten sonra dün gece doğrudan Strazburg'a döndüm.
- Thank you very much for your invitation to visit you in Andalusia.
- Sizi Endülüs'te ziyaret etmemize yönelik davetiniz için çok teşekkür ederim.
- Then we said that we as a Parliament wanted to visit the region.
- Daha sonra Meclis olarak bölgeyi ziyaret etmek istediğimizi söyledik.
- We are sorry that we are not able to visit Chechnya.
- Çeçenistan'ı ziyaret edemediğimiz için üzgünüz.
- First of all, the Commission has so far been unwilling to visit the region.
- Öncelikle, Komisyon şu ana kadar bölgeyi ziyaret etme konusunda isteksiz davranmıştır.
- Who would believe that their renewal would depend upon the Council's agreement to Mugabe visiting Paris!
- Onların yenilenmesinin Konsey'in Mugabe'nin Paris'i ziyaret etmesini kabul etmesine bağlı olduğuna kim inanır!
- However, I think it was important to visit him.
- Bununla birlikte onu ziyaret etmenin önemli olduğunu düşünüyorum.
- I am due to visit FYROM in the second week in March.
- Mart ayının ikinci haftasında Makedonya'yı ziyaret edeceğim.
- We were the first Western elected politicians to visit the royal household since the crisis.
- Krizden bu yana kraliyet evini ziyaret eden ilk Batılı seçilmiş siyasetçiler olduk.
- When did the High Representative for the CFSP last visit the island of Cyprus, and when is he next planning to go there?
- ODGP Yüksek Temsilcisi Kıbrıs adasını en son ne zaman ziyaret etti ve bir sonraki ziyaretini ne zaman yapmayı planlıyor?
- Anyone visiting Lebanon has the distinct impression that it is still in search of cohesion and an identity.
- Lübnan'ı ziyaret eden herkes, ülkenin hala bir bütünlük ve kimlik arayışı içinde olduğu izlenimini edinir.
- In June, the China delegation will be visiting China and Tibet.
- Haziran ayında Çin heyeti Çin ve Tibet'i ziyaret edecek.
- In June, the China delegation will be visiting China and Tibet.
- Çin heyeti Haziran ayında Çin ve Tibet'i ziyaret edecek.
- I too have had the unique experience of visiting Afghanistan and seeing the situation with my own eyes.
- Ben de Afganistan'ı ziyaret etme ve durumu kendi gözlerimle görme gibi eşsiz bir deneyim yaşadım.
- Visiting Buenos Aires today, what you experience is a fascinating mini-Europe.
- Bugün Buenos Aires'i ziyaret ettiğinizde büyüleyici bir mini-Avrupa ile karşılaşıyorsunuz.
- The President of the Russian Federation is currently visiting a Member State of the European Union.
- Rusya Federasyonu Devlet Başkanı şu anda bir Avrupa Birliği Üye Ülkesini ziyaret ediyor.
- I must remind you that, as President of the European Parliament, I had the opportunity to visit Orient House.
- Avrupa Parlamentosu Başkanı olarak Orient House'u ziyaret etme fırsatım olduğunu hatırlatmak isterim.
- President Chen Shui-bian was also refused a visa to visit Brussels last autumn.
- Başkan Chen Shui-bian'a da geçen sonbaharda Brüksel'i ziyaret etmesi için vize verilmemişti.
- Even in a country like Egypt, few tourists who visit the sphinx realise that 90% of the women are circumcised.
- Mısır gibi bir ülkede bile sfenksi ziyaret eden turistlerin çok azı kadınların %90'ının sünnetli olduğunun farkındadır.
- You raised the question of observers coming from the candidate countries to visit the Commission.
- Aday ülkelerden Komisyon'u ziyaret etmek üzere gelen gözlemciler konusunu gündeme getirdiniz.
- Mr Blak, as I will be visiting Denmark in a few days, I shall certainly make it clear that there was no discrimination.
- Sayın Blak, birkaç gün içinde Danimarka'yı ziyaret edeceğimden, ayrımcılık yapılmadığını kesinlikle açıkça belirteceğim.
- I shall no doubt accept the invitation to visit sunny Ireland.
- Güneşli İrlanda'yı ziyaret etme davetini şüphesiz kabul edeceğim.
- All I can do is repeat that I cannot comment on the content of statements by people who visit me.
- Yapabileceğim tek şey, beni ziyaret eden kişilerin ifadelerinin içeriği hakkında yorum yapamayacağımı tekrarlamaktır.
- Why don't you come down and visit?
- Neden aşağı gelip ziyaret etmiyorsun?
- Visit the country and check out potential locations.
- Ülkeyi ziyaret edin ve potansiyel yerlere göz atın.
- Visitors might have to be cautious while visiting this place.
- Ziyaretçilerin burayı ziyaret ederken dikkatli olmaları gerekebilir.
- You do not need to visit the offices of law firms to waste time waiting.
- Bekleyerek zaman kaybetmek için hukuk bürolarının ofislerini ziyaret etmenize gerek yok.
- The outbreak began when an unvaccinated resident became infected while visiting Israel and returned with the disease.
- Salgın, aşılanmamış bir vatandaşın İsrail'i ziyaret ederken hastalığa yakalanması ve hastalıkla geri dönmesiyle başladı.
- Really nice image of a place I was always enjoyed visiting.
- Her zaman ziyaret etmekten keyif aldığım bir yerin gerçekten güzel bir görüntüsü.
- Check out the Delta Works and visit marine mammals in this unique location in the middle of the sea.
- Delta Works'e göz atın ve denizin ortasındaki bu eşsiz lokasyondaki deniz memelilerini ziyaret edin.
- Therefore, it is suitable for every season to visit the country.
- Bundan dolayı ülkeyi ziyaret etmek için her mevsim uygundur.
- The outbreak began when an unvaccinated resident became infected while visiting Israel and returned with the disease.
- Salgın, aşılanmamış bir sakinin İsrail'i ziyaret ederken enfekte olması ve hastalıkla geri dönmesiyle başladı.
- SSL technology ensures the security of the link between your web browser and the website you are visiting.
- SSL teknolojisi, web tarayıcınız ile ziyaret ettiğiniz internet sitesi arasındaki bağlantının güvenliğini sağlar.
- Really nice image of a place I was always enjoyed visiting.
- Ziyaret etmekten her zaman zevk aldığım bir yerin gerçekten güzel bir görüntüsü.
- Therefore, it is suitable for every season to visit the country.
- Bu nedenle ülkeyi ziyaret etmek her mevsim için uygun.
- Really nice image of a place I was always enjoyed visiting.
- Ziyaret etmekten her zaman keyif aldığım bir yerin gerçekten güzel bir görüntüsü.
- For sites like that, we would have to write IP addresses in a web browser and visit them that way.
- Bu gibi siteler için IP adreslerini bir web tarayıcısına yazmamız ve bu şekilde ziyaret etmemiz gerekecektir.
- Choose what you like most or visit these places once in one day.
- En çok neyi sevdiğinizi seçin veya bu yerleri bir günde bir defada ziyaret edin.
- Meet new people, play with your friends, visit their homes, and check out their movies.
- Yeni insanlarla tanışın, arkadaşlarınızla oynayın, evlerini ziyaret edin ve filmlerine göz atın.
- Every time I come to visit you, I am cold.
- Ne zaman sizi ziyaret etsem nezle oluyorum.
- To acquire your free copy, you must visit the game's UPLAY store page, add it to your cart, and check out.
- Ücretsiz kopyanızı edinmek için oyunun UPLAY mağaza sayfasını ziyaret etmeli, sepetinize eklemeli ve ödeme yapmalısınız.
- Therefore, it is suitable for every season to visit the country.
- Bu nedenle ülkeyi ziyaret etmek her sezon uygundur.
- Sami visited a brothel.
- Sami bir genelevi ziyaret etti.
- I've never visited Kagoshima, but I intend to this summer.
- Kagoşima'yı hiç ziyaret etmedim ama bu yaz planlıyorum.
- Who did you visit yesterday afternoon?
- Dün öğleden sonra kimi ziyaret ettiniz?
- Let's go visit him.
- Gidip onu ziyaret edelim.
- He will visit there this summer for sure.
- Bu yaz orayı mutlaka ziyaret edecek.
- Tom will visit Mary today.
- Tom bugün Mary'yi ziyaret edecek.
- If you visit Spain, come and see me.
- İspanya'yı ziyaret ederseniz, gelip beni görün.
- I am anxious to visit Britain once again.
- İngiltere'yi bir kez daha ziyaret etmek için can atıyorum.
- Tom hopes that he can visit Boston before he dies.
- Tom ölmeden önce Boston'u ziyaret edebilmeyi umuyor.
- Why doesn't Tom visit us anymore?
- Tom niçin bizi artık ziyaret etmiyor?
- I was eager to visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmek için istekliydim.
- I can't wait to go to Boston to visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmek için Boston'a gitmek için sabırsızlanıyorum.
- Would you rather visit Boston or Chicago?
- Boston'u mu yoksa Chicago'yu mu ziyaret etmeyi tercih edersiniz?
- I want you to visit Canarsie.
- Canarsie'yi ziyaret etmenizi istiyorum.
- What museums would you recommend that I visit?
- Ziyaret etmek için hangi müzeleri önerirsin?
- If he could visit any North American city, it'd be San Francisco, California.
- Eğer herhangi bir Kuzey Amerika şehrini ziyaret edebilseydi, bu San Francisco, Kaliforniya olurdu.
- He visited a children's home in Texas.
- Teksas'ta bir çocuk yuvasını ziyaret etti.
- May I visit you tomorrow?
- Yarın seni ziyaret edebilir miyim?
- I think Tom will visit Boston.
- Sanırım Tom Boston'u ziyaret edecek.
- My aunt had been in the hospital for a week when I visited her.
- Onu ziyaret ettiğimde teyzem bir haftadır hastanedeydi.
- I told Tom he was no longer allowed to visit Mary in the hospital.
- Tom'a Mary'yi hastanede ziyaret etmesine izin verilmediğini söyledim.
- It was this hospital which I visited last month.
- Geçen ay ziyaret ettiğim hastane buydu.
- Tom and I'll be at the hospital visiting Mary.
- Tom ve ben hastanede Mary'yi ziyaret ediyor olacağız.
- I've visited many parts of England.
- İngiltere'nin birçok yerini ziyaret ettim.
- I didn't realize till I visited Australia how small Japan really is.
- Avustralya'yı ziyaret edene kadar Japonya'nın gerçekten ne kadar küçük olduğunu fark etmemiştim.
- We'll visit you one of these days.
- Bugünlerin birinde seni ziyaret edeceğiz.
- I used to visit my grandparents several times a month when I was a kid.
- Ben bir çocukken ayda birkaç kez büyük ebeveynlerimi ziyaret ederdim.
- Visiting Tom was a lot of fun.
- Tom'u ziyaret etmek çok eğlenceliydi.
- Many sightseers visit Kyoto every year.
- Her yıl birçok turist Kyoto'yu ziyaret ediyor.
- I'm going to Germany to visit my boyfriend.
- Erkek arkadaşımı ziyaret etmek için Almanya'ya gidiyorum.
- Sami visited Istanbul during the Eid holiday.
- Sami bayram tatilinde İstanbul'u ziyaret etti.
- No one ever visits us.
- Hiç kimse bizi ziyaret etmiyor.
- When is the best time to visit Boston?
- Boston'u ziyaret etmek için en uygun zaman ne zaman?
- After we visit the Arc de Triomphe, we'll stop at a nice café.
- Arc de Triomphe'u ziyaret ettikten sonra, güzel bir kafede duracağız.
- Father visited my uncle in hospital.
- Baba hastanede amcamı ziyaret etti.
- I had planned to visit the temple last week.
- Geçen hafta tapınağı ziyaret etmeyi planlamıştım.
- Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
- Adayı her ziyaret ettiğimde, doğanın güzelliğinden çok etkilendim.
- Last Tuesday I visited the United States.
- Geçen Salı Birleşik Devletler'i ziyaret ettim.
- I visited Dan.
- Ben Dan'ı ziyaret ettim.
- Many years ago, I visited the center of Hiroshima.
- Yıllar önce Hiroşima'nın merkezini ziyaret etmiştim.
- Many Europeans visit Egypt every year.
- Birçok Avrupalı her yıl Mısır'ı ziyaret etmektedir.
- Sami visited many different mosques.
- Sami birçok farklı camiyi ziyaret etti.
- I'll go to Boston next summer to visit Tom.
- Gelecek yaz Tom'u ziyaret etmek için Boston'a gideceğim.
- The purpose of our trip is to visit friends and see some tourist spots.
- Gezimizin amacı arkadaşları ziyaret etmek ve bazı turistik noktaları görmektir.
- Tom plans to go visit Mary in Boston one of these days.
- Tom bugünlerde Mary'yi Boston'da ziyaret etmeyi planlıyor.
- I always visit Tom when I go to Boston.
- Boston'a gittiğimde her zaman Tom'u ziyaret ediyorum.
- In spite of the heavy rain, he visited his friend in the hospital.
- Şiddetli yağmura rağmen hastanedeki arkadaşını ziyaret etti.
- I don't know how Paris is the most visited city in the world.
- Paris'in nasıl dünyanın en çok ziyaret edilen şehri olduğunu bilmiyorum.
- Hardly anyone ever comes to visit me.
- Neredeyse hiç kimse beni ziyaret etmeye gelmiyor.
- I visited a small town in Catalonia.
- Katalonya'daki küçük bir kasabayı ziyaret ettim.
- Nobody visits us.
- Kimse bizi ziyaret etmiyor.
- On Saturdays, we usually visit in this park.
- Cumartesi günleri genellikle bu parkı ziyaret ederiz.
- I have to visit her.
- Onu ziyaret etmeliyim.
- I'll visit you tomorrow.
- Yarın seni ziyaret edeceğim.
- Boston is one of the places I visited last summer.
- Boston geçen yaz ziyaret ettiğim yerlerden biri.
- Which countries have you visited?
- Hangi ülkeleri ziyaret ettiniz?
- Not only did we go to Paris, but we also visited Rome.
- Sadece Paris'e gitmekle kalmadık, Roma'yı da ziyaret ettik.
- I enjoy visiting exciting cities like New York, Chicago, and Boston.
- New York, Chicago ve Boston gibi heyecan verici şehirleri ziyaret etmekten zevk alıyorum.
- Tom went to Boston to visit a friend.
- Tom bir arkadaşını ziyaret etmek için Boston'a gitti.
- He visited Italy before.
- İtalya'yı daha önce ziyaret etmiş.
- I have visited cities like Boston, Chicago, etc.
- Boston, Şikago gibi şehirleri ziyaret ettim.
- You should really come and visit us in Boston.
- Gerçekten gelip bizi Boston'da ziyaret etmelisin.
- It's worthwhile to visit both places.
- Her iki yeri de ziyaret etmeye değer.
- Tom will be watching television if you visit him now.
- Eğer onu şimdi ziyaret edersen Tom televizyon izliyor olacak.
- If I had known that you were sick, I could have visited you in the hospital.
- Hasta olduğunu bilseydim, seni hastanede ziyaret edebilirdim.
- Didn't you visit the park?
- Parkı ziyaret etmediniz mi?
- We will visit our siblings.
- Kardeşlerimizi ziyaret edeceğiz.
- Let's visit her.
- Onu ziyaret edelim.
- I visited Fukuoka ten years ago.
- On yıl önce Fukuoka'yı ziyaret ettim.
- When was the last time you visited Boston?
- En son ne zaman Boston'u ziyaret ettin?
- I should've told Tom to visit Boston.
- Tom'a Boston'u ziyaret etmesini söylemeliydim.
- Speaking of Kyoto, have you ever visited the Kinkakuji Temple?
- Kyoto'dan bahsetmişken, sen hiç Kinkakuji tapınağını ziyaret ettin mi?
- For a start, I visited Jerusalem - a sacred place for three major religions.
- Başlangıç olarak, üç büyük din için kutsal bir yer olan Kudüs'ü ziyaret ettim.
- We plan to visit Tom tomorrow.
- Yarın Tom'u ziyaret etmeyi planlıyoruz.
- She will never have a second chance to visit Europe.
- Avrupa'yı ziyaret etmek için asla ikinci bir şansı olmayacak.
- I visited Tom last week.
- Geçen hafta Tom'u ziyaret ettim.
- When the national hockey team visited America, half the players defected.
- Milli hokey takımı Amerika'yı ziyaret ettiğinde, oyuncuların yarısı iltica etti.
- Tom and Mary visited Scandinavia.
- Tom ve Mary İskandinavya'yı ziyaret etti.
- Tom visited Mary in prison.
- Tom, Mary'yi hapishanede ziyaret etti.
- I'll visit my uncle in Boston next summer.
- Önümüzdeki yaz Boston'daki amcamı ziyaret edeceğim.
- Tom hasn't visited this year.
- Tom bu yıl ziyaret etmedi.
- If I had visited Murcia, I would have seen the cathedral.
- Murcia'yı ziyaret etseydim, katedrali görürdüm.
- I'm going to the hospital this afternoon to visit Tom.
- Bu öğleden sonra Tom'u ziyaret etmek için hastaneye gideceğim.
- I cannot visit you every day.
- Seni her gün ziyaret edemem.
- He visited Tehran.
- O, Tahran'ı ziyaret etti.
- I still hope to visit Australia before I die.
- Ölmeden önce Avustralya'yı ziyaret etmeyi hâlâ umuyorum.
- Tom is going to visit Boston next month.
- Tom önümüzdeki ay Boston'u ziyaret edecek.
- Tom has never visited Boston.
- Tom Boston'u hiç ziyaret etmedi.
- She took two weeks' leave and visited China.
- İki hafta izin aldı ve Çin'i ziyaret etti.
- Mike visited Mr Ogaki, who is our principal.
- Mike müdürümüz Bay Ogaki'yi ziyaret etti.
- Tom hoped that Mary would consider visiting a few art museums with him.
- Tom, Mary'nin onunla birlikte birkaç sanat müzesini ziyaret etmeyi düşüneceğini umuyor.
- Tom said he would visit Mary in Boston every weekend.
- Tom her hafta sonu Mary'yi Boston'da ziyaret edeceğini söyledi.
- I have to visit them.
- Onları ziyaret etmek zorundayım.
- Uri Avnery visited Yassir Arafat for the first time in 1982.
- Uri Avnery, Yassir Arafat'ı ilk kez 1982'de ziyaret etti.
- It may seem like a crazy idea, but I think we should go visit Tom and Mary right now.
- Bu çılgınca bir fikir gibi görünebilir fakat sanırım hemen şu anda Tom'u ve Mary'i ziyaret etmeye gitmeliyiz.
- If you visit Tom now, he'll probably be watching TV.
- Tom'u şimdi ziyaret ederseniz, muhtemelen televizyon izliyor olacaktır.
- She used to visit me regularly.
- Beni düzenli ziyaret ediyordu.
- I should visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmeliyim.
- Tom certainly looked and sounded better than he did last month when we visited him.
- Tom kesinlikle geçen ay onu ziyaret ettiğimizde göründüğünden daha iyi görünüyordu ve sesi daha iyi çıkıyordu.
- I also visited Boston.
- Ben Bosto'nu da ziyaret ettim.
- It was very kind of you to visit me when I was ill.
- Hastalandığımda beni ziyaret etmeniz çok nazik bir davranıştı.
- Tom is going to visit Boston soon.
- Tom yakında Boston'u ziyaret edecek.
- Tom came to visit Mary.
- Tom Mary'yi ziyaret etmek için geldi.
- We visit him from time to time.
- Onu zaman zaman ziyaret ederiz.
- If I'd known Tom was in Boston, I'd have tried to visit him.
- Tom'un Boston'da olduğunu bilseydim onu ziyaret ederdim.
- I'm driving to Boston tomorrow to visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmek için yarın Boston'a gidiyorum.
- I'm going to Boston to visit my family for Christmas.
- Noel için Boston'a ailemi ziyaret etmek için gidiyorum.
- We would be very pleased if you paid us a visit.
- Bizi ziyaret ederseniz çok memnun oluruz.
- Can I visit Madame Tussauds?
- Madame Tussauds'u ziyaret edebilir miyim?
- Are you going to visit Lukas when you're in Graz?
- Graz'a gittiğinde Lukas'ı ziyaret edecek misin?
- Would you like to visit Chichen Itza?
- Chichen Itza'yı ziyaret etmek ister misin?
- We visited Nikko the next day.
- Biz ertesi gün Nikko'yu ziyaret ettik.
- I have already visited the United States.
- Ben zaten Amerika Birleşik Devletleri'ni ziyaret ettim.
- I've already visited Australia several times.
- Ben önceden Avustralya'yı birkaç kez ziyaret ettim.
- We'll visit Boston tomorrow.
- Yarın Boston'u ziyaret edeceğiz.
- Tom didn't have a chance to visit Mary the last time he was in Boston.
- Tom'un Boston'a son gidişinde Mary'yi ziyaret etme şansı olmadı.
- He occasionally visited me.
- Ara sıra beni ziyaret ederdi.
- We visited Sao Paulo's largest museum.
- Biz Sao Paulo'nun en büyük müzesini ziyaret ettik.
- It is Egypt that he wants to visit.
- Onun ziyaret etmek istediği yer Mısır'dır.
- How many temples and shrines did you visit while you were in Japan?
- Japonya'dayken kaç tapınak ve türbeyi ziyaret ettiniz?
- Tom came to Australia to visit his girlfriend.
- Tom kız arkadaşını ziyaret etmek için Avustralya'ya geldi.
- Nara is an old city worth visiting at least once in your life.
- Nara, hayatınızda en az bir kez ziyaret etmeye değer eski bir şehir.
- Are you going to visit any other countries?
- Başka ülkeleri ziyaret edecek misiniz?
- When I was a little boy, my father and I went to Boston to visit my great-grandfather.
- Küçük bir çocukken babamla birlikte büyük büyükbabamı ziyaret etmek için Boston'a gitmiştik.
- Would you like to visit the White House someday?
- Bir gün Beyaz Saray'ı ziyaret etmek ister misiniz?
- Tom can't afford the time to visit Japan.
- Tom Japonya'yı ziyaret etmek için zaman ayıramaz.
- Tom said he was looking forward to coming to visit us.
- Tom bizi ziyaret etmeye gelmeyi dört gözle beklediğini söyledi.
- Who are we visiting today?
- Bugün kimi ziyaret ediyoruz?
- You'll have to get a permit to visit that factory.
- O fabrikayı ziyaret etmek için izin almanız gerekecek.
- I have visited the place time after time.
- Yeri, tekrar tekrar ziyaret ettim.
- I visited Tom.
- Tom'u ziyaret ettim.
- Russians like to visit Turkey.
- Ruslar Türkiye'yi ziyaret etmeyi seviyor.
- We'll visit Boston tomorrow.
- Boston'u yarın ziyaret edeceğiz.
- I'm sure it would mean a lot to Tom if you'd visit him in the hospital.
- Onu hastanede ziyaret etmenizin Tom için çok anlamlı olacağına eminim.
- It's a great honor to have had the King visit our city.
- Kralın şehrimizi ziyaret etmesi büyük bir onur.
- Have you visited the town where your father was born?
- Babanın doğduğu kenti ziyaret ettin mi?
- If I had known that you were sick, I would have visited you at the hospital.
- Hasta olduğunuzu bilseydim, sizi hastanede ziyaret ederdim.
- I'm going to visit Tom.
- Tom'u ziyaret edeceğim.
- We visited Boston and Chicago.
- Boston ve Chicago'yu ziyaret ettik.
- Please visit us at your convenience.
- Lütfen müsait olduğunuzda bizi ziyaret edin.
- It was very kind of you to visit me when I was ill.
- Ben hastayken beni ziyaret etmen büyük kibarlıktı.
- For more information, please visit our website.
- Daha fazla bilgi için lütfen web sitemizi ziyaret edin.
- It was a nice place to visit, but I wouldn't want to live there.
- Ziyaret etmek için güzel bir yerdi ama orada yaşamak istemezdim.
- Spring is the best season to visit Kyoto.
- İlkbahar Kyoto'yu ziyaret etmek için en iyi mevsimdir.
- I have visited cities like Boston, Chicago, etc.
- Boston, Chicago gibi şehirleri ziyaret ettim.
- You should come visit us!
- Gelip bizi ziyaret etmelisin!
- How often do you visit your family?
- Aileni ne sıklıkla ziyaret ediyorsun?
- Why don't you visit me next time you're in Boston?
- Bir dahaki sefere Boston'a geldiğinde neden beni ziyaret etmiyorsun?
- Tom said Boston is a nice place to visit.
- Tom, Boston'un ziyaret etmek için güzel bir yer olduğunu söyledi.
- The minister is to visit Mexico next week.
- Bakan gelecek hafta Meksika'yı ziyaret edecek.
- Tom visited Mary in Boston.
- Tom Mary'yi Boston'da ziyaret etti.
- Let's go to Boston and visit Tom.
- Boston'a gidip Tom'u ziyaret edelim.
- In spite of the heavy rain, he visited his friend in hospital.
- Şiddetli yağmura rağmen arkadaşını hastanede ziyaret etti.
- Tom should definitely visit an art museum or two while he's in France.
- Tom Fransa'dayken mutlaka bir ya da iki sanat müzesini ziyaret etmeli.
- The hostess complained that I visit her so rarely these days.
- Ev sahibesi bugünlerde onu çok nadiren ziyaret ettiğimden şikayet etti.
- Tom is going to visit Mary tomorrow.
- Tom Mary'yi yarın ziyaret edecek.
- I would like to visit South Korea.
- Güney Kore'yi ziyaret etmek istiyorum.
- Every year my family visits Italy.
- Her yıl ailem İtalya'yı ziyaret eder.
- Tom visited Mary, who was in the hospital with a broken bone.
- Tom, kırık bir kemikle hastanede yatan Mary'yi ziyaret etti.
- I suggest you visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmenizi öneririm.
- What museums would you recommend I visit?
- Hangi müzeleri ziyaret etmemi önerirsiniz?
- How many bookstores did you visit?
- Kaç tane kitapçı ziyaret ettiniz?
- When will you visit me again?
- Beni bir daha ne zaman ziyaret edeceksin?
- Tom often visits his father's office.
- Tom sık sık babasının ofisini ziyaret eder.
- If I had known about your illness, I could have visited you in the hospital.
- Hasta olduğunu bilseydim, seni hastanede ziyaret edebilirdim.
- Men first visited the moon in 1969.
- İnsanlar Ay'ı ilk kez 1969'da ziyaret etti.
- I should visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmeliyim.
- Tell me about some of the places you've visited.
- Bana ziyaret ettiğin yerlerden bahset.
- I want to visit South Korea.
- Güney Kore'yi ziyaret etmek istiyorum.
- We'll visit you sometime.
- Bir ara seni ziyaret edeceğiz.
- Tom is going to visit Mary in the hospital.
- Tom hastanede Mary'yi ziyaret edecek.
- We'll visit Tom tomorrow.
- Tom'u yarın ziyaret edeceğiz.
- When I was sick, she didn't come to visit me.
- Ben hastayken o beni ziyaret etmeye gelmedi.
- A large number of people visit the historic site.
- Çok sayıda insan tarihi bölgeyi ziyaret ediyor.
- You'll have to visit me regularly for a while.
- Bir süre beni düzenli olarak ziyaret etmeniz gerekecek.
- I strongly suggest you visit Kyoto.
- Kyoto'yu ziyaret etmeni şiddetle öneriyorum.
- We visit him from time to time.
- Zaman zaman onu ziyaret ediyoruz.
- I want to visit Estonia.
- Estonya'yı ziyaret etmek istiyorum.
- Tom made plans to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmek için planlar yaptı.
- I visited a lot of different areas in England.
- İngiltere'de birçok farklı bölgeyi ziyaret ettim.
- One year is not enough to visit all the places in Kyoto.
- Bir yıl Kyoto'daki bütün yerleri ziyaret etmek için yeterli değil.
- Nobody visits them.
- Kimse onları ziyaret etmiyor.
- Yes, they visited his good friend, Doctor Mortimer.
- Evet, iyi arkadaşı Doktor Mortimer'ı ziyaret ettiler.
- Tom wants to visit you.
- Tom seni ziyaret etmek istiyor.
- I have a good mind to visit the Silk Road.
- Ben İpek Yolu'nu ziyaret etmeyi aklıma koydum.
- I know what, we'll visit Tom, Paul and Mary this weekend!
- Buldum, bu hafta sonu Tom, Paul ve Mary'yi ziyaret edeceğiz!
- They visited their parents yesterday.
- Dün ailelerini ziyaret ettiler.
- He will visit his uncle.
- Amcasını ziyaret edecek.
- The French president is scheduled to visit Japan next month.
- Fransız başkanın gelecek ay Japonya'yı ziyaret etmesi planlandı.
- Tom suggested we visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmemizi önerdi.
- She may come and visit me any time she wants to.
- O istediği zaman gelip beni ziyaret edebilir.
- When was the last time you came to visit daddy?
- En son ne zaman babanı ziyaret etmeye geldin?
- Come and visit us again.
- Bizi tekrar ziyaret etmeye gelin.
- The Queen is to visit China next year.
- Kraliçe, önümüzdeki sene Çin'i ziyaret edecek.
- I think you should visit him.
- Sanırım onu ziyaret etmelisin.
- Tom is going to visit Mary.
- Tom Mary'yi ziyaret edecek.
- I didn't visit the headquarters of Twitter.
- Twitter'ın merkezini ziyaret etmedim.
- I just heard you visited her.
- Onu ziyaret ettiğini şimdi duydum.
- It is our custom to visit Japan in October.
- Ekim ayında Japonya'yı ziyaret etmek bizim alışkanlığımızdır.
- Tom is going to visit Mary in Boston.
- Tom, Mary'yi Boston'da ziyaret edecek.
- Let's go visit Tom.
- Gidip Tom'u ziyaret edelim.
- We have many friends to visit in Boston.
- Boston'da ziyaret edecek çok arkadaşımız var.
- Tom went to the cemetery to visit his mother's grave.
- Tom annesinin mezarını ziyaret etmek için mezarlığa gitti.
- We'll visit you tomorrow.
- Yarın sizi ziyaret edeceğiz.
- I visited the hairdresser.
- Kuaförü ziyaret ettim.
- Don't you want to visit him?
- Onu ziyaret etmek istemiyor musun?
- If I had visited Murcia, I would have seen the cathedral.
- Murcia'yı ziyaret etseydim katedrali görürdüm.
- I want to visit that place someday.
- Bir gün o yeri ziyaret etmek istiyorum.
- I've visited many parts of England.
- İngiltere'nin birçok kısmını ziyaret ettim.
- If you visit Tom now, he'll probably be watching TV.
- Eğer şimdi Tom'u ziyaret ederseniz, o muhtemelen TV izliyor olacak.
- Some of us plan to visit you in the near future.
- Bazılarımız yakın gelecekte seni ziyaret etmeyi planlıyor.
- She used to visit me regularly.
- O, beni düzenli olarak ziyaret ederdi.
- Boston is a great place to visit, but I wouldn't want to live there.
- Boston ziyaret etmek için harika bir yer ama orada yaşamak istemezdim.
- I'll visit my uncle in Boston next month.
- Önümüzdeki ay Bostan'daki eniştemi ziyaret edeceğim.
- We have many friends to visit in Boston.
- Boston'da ziyaret etmek için birçok arkadaşımız var.
- I visited her in Germany.
- Onu Almanya'da ziyaret ettim.
- Tom wanted me to visit Mary.
- Tom, Mary'yi ziyaret etmemi istedi.
- I'd like to visit Boston in the spring.
- İlkbaharda Boston'u ziyaret etmek istiyorum.
- While she was staying in Japan, she often visited Kyoto.
- O, Japonya'da kalıyorken sık sık Kyoto'yu ziyaret etti.
- How many museums did you visit?
- Kaç müze ziyaret ettin?
- I visited the village where he was born.
- Doğduğu köyü ziyaret ettim.
- I hope you'll visit us again.
- Umarım bizi tekrar ziyaret edersiniz.
- A year later, he visited the Soviet Union.
- Bir yıl sonra, Sovyetler Birliği'ni ziyaret etti.
- The minister is to visit Mexico next week.
- Bakan önümüzdeki hafta Meksika'yı ziyaret edecektir.
- You probably think she told me she was on her way to visit her sick grandmother.
- Sen muhtemelen onun hasta büyükannesini ziyaret etmek için yolda olduğunu bana söylediğini düşünüyorsun.
- Tom doesn't often visit us.
- Tom bizi sık sık ziyaret etmez.
- A woman visited us while you were sleeping.
- Siz uyurken bir kadın bizi ziyaret etti.
- Tom must have seen Mary when he visited Boston.
- Tom Boston'u ziyaret ettiğinde Mary'yi görmüş olmalı.
- Has Marika ever visited Japan?
- Marika hiç Japonya'yı ziyaret etti mi?
- I'd so love to visit that apartment he always keeps telling me about.
- Bana sürekli bahsettiği o daireyi ziyaret etmeyi çok isterdim.
- I am going to visit the art exhibition one of these days.
- Bugünlerde sanat sergisini ziyaret edeceğim.
- He was able to make himself understood in Turkish when he visited Istanbul.
- İstanbul'u ziyaret ettiğinde kendini Türkçe olarak anlatabildi.
- Tom often visits his aunt.
- Tom teyzesini sık sık ziyaret eder.
- I'll visit you tomorrow.
- Sen yarın ziyaret edeceğim.
- Tom told me he wanted to visit Mary in Boston.
- Tom bana Boston'daki Mary'yi ziyaret etmek istediğini söyledi.
- Every time Uncle George visited our house, he always brought us a gift.
- George Amca evimizi her ziyaret ettiğinde bize mutlaka bir hediye getirirdi.
- Tom and I'll visit Boston.
- Tom ve ben Boston'u ziyaret edeceğiz.
- Tom and Mary visited Scandinavia.
- Tom ve Mary İskandinavya'yı ziyaret ettiler.
- Why is nobody visiting my website?
- Neden kimse web sitemi ziyaret etmiyor?
- I'll visit soon.
- Yakında ziyaret edeceğim.
- Many tourists visit Kyoto in the spring.
- Birçok turist İlkbaharda Kyoto'yu ziyaret eder.
- I'm going to visit Tom soon.
- Tom'u yakında ziyaret edeceğim.
- She visited me, not on Sunday, but on Monday.
- O beni pazar günü değil pazartesi günü ziyaret etti.
- Why are you visiting us?
- Sen neden bizi ziyaret ediyorsun?
- I've visited Australia several times.
- Avustralya'yı birkaç kere ziyaret ettim.
- Tom used to come to visit us every summer.
- Tom her yaz bizi ziyaret etmeye gelirdi.
- Have you thought about what time of year you want to visit Boston?
- Yılın hangi zamanında Boston'u ziyaret etmek istediğini düşündün mü?
- We saw the bird when we visited Okinawa.
- Okinawa'yı ziyaret ettiğimizde kuşu gördük.
- Tom might come to visit next weekend.
- Tom gelecek hafta sonu ziyaret etmek için gelebilir.
- I wish Tom would visit more often.
- Keşke Tom daha sık ziyaret etse.
- A lot of Canadian tourists visit Boston.
- Birçok Kanadalı turist, Boston'u ziyaret eder.
- She visited him on October 20th.
- Onu 20 Ekim'de ziyaret etti.
- Many people visited the shrine where the saint lay buried.
- Birçok insan azizin yattığı türbeyi ziyaret etti.
- I would like to visit you.
- Seni ziyaret etmek isterim.
- We hiked through a tropical rain forest when we visited Brazil.
- Brezilya'yı ziyaret ettiğimizde bir tropikal yağmur ormanını gezdik.
- Tom visited Mary last week.
- Tom geçen hafta Mary'yi ziyaret etti.
- This is the very place that I have long wanted to visit.
- Burası uzun zamandır ziyaret etmek istediğim yer.
- Tom has gone to visit a sick friend.
- Tom hasta bir arkadaşı ziyaret etmek için gitti.
- I'm looking forward to visiting Boston.
- Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- We thought we'd visit you for a few days next summer.
- Gelecek yaz birkaç gün için seni ziyaret edeceğimi düşünmüştüm.
- Sami visited many different mosques.
- Sami çok sayıda camiyi ziyaret etti.
- He visited his hometown for the first time in ten years.
- On yıldır ilk defa memleketini ziyaret etti.
- Everything was exciting to me when I visited Spain for the first time.
- İspanya'yı ilk kez ziyaret ettiğimde, her şey benim için heyecan vericiydi.
- I've visited many countries, but I like Japan best of all.
- Birçok ülke ziyaret ettim fakat en çok Japonya'yı seviyorum.
- May I visit your office tomorrow morning?
- Yarın sabah ofisinizi ziyaret edebilir miyim?
- I suggest that you visit some villages in the mountains.
- Dağlardaki bazı köyleri ziyaret etmenizi öneririm.
- Tom always wanted to visit Mary, but he never had the chance.
- Tom her zaman Mary'yi ziyaret etmek istedi, ama onun hiç şansı olmadı.
- I've already visited Australia.
- Avustralya'yı çoktan ziyaret ettim.
- Sami started visiting Layla in jail.
- Sami, Layla'yı hapishanede ziyaret etmeye başladı.
- Why don't I pay Tom a visit?
- Neden Tom'u ziyaret etmiyorum.
- Nobody visits me.
- Kimse beni ziyaret etmiyor.
- I'll never forget visiting Paris last summer.
- Geçen yaz Paris'i ziyaret ettiğimi asla unutmayacağım.
- I'm going to visit him.
- Onu ziyaret edeceğim.
- She wrote the book about people she visited.
- Ziyaret ettiği insanlar hakkında bir kitap yazdı.
- The President of France visited Okinawa.
- Fransa Cumhurbaşkanı, Okinawa'yı ziyaret etti.
- I visited the hairdresser.
- Berberi ziyaret ettim.
- I am looking forward to visiting your school.
- Okulunu ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- I like to travel and visit new places.
- Seyahat etmeyi ve yeni yerleri ziyaret etmeyi seviyorum.
- Why is nobody visiting my website?
- Web sitemi neden kimse ziyaret etmiyor?
- Tom visited Mary in Boston last spring.
- Tom geçen bahar Boston'da Mary'yi ziyaret etti.
- Why doesn't he visit me anymore?
- Neden artık o beni ziyaret etmiyor?
- Who did Tom visit?
- Tom kimi ziyaret etti?
- We will pay our friends a visit.
- Arkadaşlarımızı ziyaret edeceğiz.
- Tom visited Mary in jail.
- Tom, Mary'yi hapishanede ziyaret etti.
- Tom has visited Australia three times.
- Tom Avustralya'yı üç kez ziyaret etmiştir.
- He had no chance to visit us.
- Bizi ziyaret etme şansı olmadı.
- I seldom visit Boston anymore.
- Artık Boston'u nadiren ziyaret ediyorum.
- Mary and her boyfriend are planning to visit Boston together.
- Mary ve erkek arkadaşı Boston'u birlikte ziyaret etmeyi planlıyorlar.
- Let's decide on the places we'll visit.
- Ziyaret edeceğimiz yerlere karar verelim.
- When I was in Boston, I visited Tom.
- Boston'dayken Tom'u ziyaret ettim.
- Tom visited Australia three years ago.
- Tom üç yıl önce Avustralya'yı ziyaret etti.
- Tom visited Mary once a year.
- Tom Mary'y yılda bir kez ziyaret etti.
- She will never have a second chance to visit Europe.
- Avrupa'yı ziyaret etmesi için asla ikinci bir şansı olmayacak.
- You want to learn Japanese, so I suggest you visit Japan.
- Japonca öğrenmek istiyorsun, bu yüzden Japonya'yı ziyaret etmeni öneririm.
- I've always wanted to visit Boston.
- Her zaman Boston'u ziyaret etmek istedim.
- My uncle, who lives in Osaka, visited us yesterday.
- Osaka'da yaşayan amcam dün bizi ziyaret etti.
- Tom is just visiting.
- Tom sadece ziyaret ediyor.
- I'll visit my uncle in Boston next summer.
- Gelecek yaz Boston'daki amcamı ziyaret edeceğim.
- Has Tom ever visited Boston?
- Tom hiç Boston'ı ziyaret etti mi?
- I have visited Paris once.
- Paris'i bir kez ziyaret ettim.
- I'd like to visit that place someday.
- O yeri bir gün ziyaret etmek istiyorum.
- Where were you hoping to visit?
- Nereyi ziyaret etmeyi umuyordunuz?
- Tom has visited Boston three times.
- Tom Boston'u üç kez ziyaret etti.
- Tom wasn't allowed to visit his father in prison.
- Tom'un hapisteki babasını ziyaret etmesine izin verilmedi.
- Who else do you want to visit?
- Başka kimi ziyaret etmek istiyorsun?
- We visit Tom from time to time.
- Tom'u zaman zaman ziyaret ederiz.
- He visited me every time he came up to Tokyo.
- Tokyo'ya her gelişinde beni ziyaret etti.
- I might not visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmeyebilirim.
- I visited a small town in Catalonia.
- Katalonya'da küçük bir kasabayı ziyaret ettim.
- I'm visiting my boyfriend in Canada.
- Kanada'daki erkek arkadaşımı ziyaret ediyorum.
- Tom is going to visit Mary in Boston.
- Tom, Boston'da Mary'yi ziyaret edecek.
- Tom didn't get a chance to visit the art museum.
- Tom'un sanat müzesini ziyaret etme şansı olmadı.
- Sami was not permitted to visit his mother.
- Sami'ye annesini ziyaret etmesi için izin verilmedi.
- Last summer I had a chance to visit London.
- Geçen yaz Londra'yı ziyaret etme şansım oldu.
- From now on, I'll visit more often.
- Bundan sonra daha sık ziyaret edeceğim.
- You should visit us more often.
- Bizi daha sık ziyaret etmen gerekir.
- Tom visits Mary every time he goes to Boston.
- Tom, Boston'a her gittiğinde Mary'yi ziyaret eder.
- I'm thinking of going to Boston to visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmek için Boston'a gitmeyi düşünüyorum.
- We're going to invite Tom and Mary to visit us next summer.
- Tom ve Mary'yi gelecek yaz bizi ziyaret etmeleri için davet edeceğiz.
- Every time Uncle George visited our house, he always brought us a gift.
- George amca evimizi her ziyaret edişinde her zaman bize bir hediye getirdi.
- I'd like to visit Angkor Wat before I die.
- Ölmeden önce Angkor Wat'ı ziyaret etmek istiyorum.
- Tom's parents never visited him when he was in the hospital.
- Tom'un ailesi hastanedeyken onu hiç ziyaret etmedi.
- Mary visited her husband in prison.
- Mary cezaevindeki kocasını ziyaret etti.
- Where are you scheduled to visit?
- Nereyi ziyaret etmeyi planlıyorsun?
- You ought to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmelisin.
- Buenos Aires is the city they visit the most.
- Buenos Aires onların en çok ziyaret ettiği şehir.
- Tom told me he was going to the hospital to visit his father.
- Tom bana babasını ziyaret etmek için hastaneye gideceğini söyledi.
- When did you visit Kyoto last?
- Kyoto'yu en son ne zaman ziyaret ettiniz?
- When was it that Tom visited Mary in the hospital?
- Tom hastanede Mary'yi ne zaman ziyaret etmişti?
- I also visited Boston.
- Ben de Boston'u ziyaret ettim.
- Please come visit us more often.
- Lütfen bizi daha sık ziyaret etmeye gel.
- We met while we were both visiting Australia.
- Her ikimizde Avustralya'yı ziyaret ederken karşılaştık.
- I'm going to visit them.
- Onları ziyaret edeceğim.
- Tom visited Mary in her Boston home.
- Tom, Mary'yi Boston'daki evinde ziyaret etti.
- You should visit Kyoto.
- Kyoto'yu ziyaret etmelisiniz.
- We knew that Columbus visited America in 1492.
- Kolomb'un 1492'de Amerika'yı ziyaret ettiğini biliyorduk.
- My daughter visits me now and then.
- Kızım ara sıra beni ziyaret eder.
- We didn't visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmedik.
- Have you ever visited Kyoto?
- Kyoto'yu hiç ziyaret ettiniz mi?
- Why can't we go visit Tom?
- Neden gidip Tom'u ziyaret edemiyoruz?
- She visits him quite often, but never stays very long.
- Onu sık sık ziyaret ediyor ama asla çok uzun kalmıyor.
- The first spacecraft from Earth to visit Mars was Mariner 4 in 1965.
- Dünya'dan Mars'ı ziyaret eden ilk uzay aracı 1965 yılında Mariner 4'tü.
- If Tom had had time, I'm sure he would've visited Mary.
- Eğer Tom'un zamanı olsaydı, eminim Mary'yi ziyaret ederdi.
- Let's go visit the Jacksons.
- Gidip Jackson'ları ziyaret edelim.
- You should come visit our shop next time.
- Bir dahaki sefere dükkanımızı ziyaret etmelisiniz.
- I'll visit your home tomorrow.
- Yarın senin evini ziyaret edeceğim.
- This horse has visited our street as well.
- Bu at da bizim sokağı ziyaret etti.
- I've always wanted to visit Australia.
- Her zaman Avustralya'yı ziyaret etmek istemişimdir.
- He was able to make himself understood in Turkish when he visited Istanbul.
- İstanbul'u ziyaret ettiğinde kendini Türkçe ifade edebiliyordu.
- He visited Japan while he was President.
- Başkan iken Japonya'yı ziyaret etti.
- What country did you visit and how long did you stay?
- Hangi ülkeyi ziyaret ettiniz ve ne kadar kaldınız?
- I'll visit Tom in Boston.
- Boston’da Tom’u ziyaret edeceğim.
- I visit my grandparents on Sundays.
- Pazar günleri büyükannemi ve büyükbabamı ziyaret ederim.
- I want to visit Luxembourg.
- Lüksemburg'u ziyaret etmek istiyorum.
- I was welcomed whenever I visited him.
- Onu her ziyaret ettiğimde hoş karşılanırdım.
- I thought I'd visit Tom in the hospital this afternoon.
- Bu öğleden sonra Tom'u hastanede ziyaret etmeyi düşündüm.
- Neither Tom nor Mary has visited Boston.
- Ne Tom ne de Mary Boston'u ziyaret etti.
- I visited Canada a long time ago.
- Kanada'yı uzun zaman önce ziyaret etmiştim.
- Tom visited Mary once a year.
- Tom yılda bir kez Mary'yi ziyaret ederdi.
- Tom wished he were able to visit Boston more often.
- Tom Boston'u daha sık ziyaret edebilmeyi diledi.
- There are so many places I want to visit.
- Ziyaret etmek istediğim o kadar çok yer var ki.
- When was the last time I visited you?
- Seni en son ne zaman ziyaret ettim?
- Ken visited his teacher yesterday.
- Ken dün öğretmenini ziyaret etti.
- Tom and Mary visited the Mayan ruins.
- Tom ve Mary, Maya kalıntılarını ziyaret etti.
- How many countries have you visited?
- Kaç ülkeyi ziyaret ettiniz?
- I'm planning to visit Boston next year.
- Gelecek yıl Boston'u ziyaret etmeyi planlıyorum.
- If I had known her address, I could have visited her.
- Adresini bilseydim, onu ziyaret edebilirdim.
- I think Tom will visit Boston.
- Bence Tom Boston'u ziyaret edecek.
- His best friend in the office came to visit him.
- Ofisteki en iyi arkadaşı onu ziyaret etmek için geldi.
- We visited a huge amusement park in São Paulo.
- Sao Paulo'daki büyük bir eğlence parkını ziyaret ettik.
- I want to visit Fiji.
- Ben Fiji'yi ziyaret etmek istiyorum.
- If I'd known Tom's address, I could've visited him.
- Tom'un adresini bilseydim, onu ziyaret edebilirdim.
- During his stay in London, he is going to visit his cousin.
- Londra'da kaldığı sırada kuzenini ziyaret edecek.
- I've visited Boston, too.
- Boston'u da ziyaret ettim.
- Tom often visits his aunt.
- Tom sık sık teyzesini ziyaret eder.
- Lisa visits Tom every time that she's in the United States.
- Lisa, ABD'de bulunduğunda her zaman Tom'u ziyaret eder.
- I would like to visit Argentina.
- Arjantin'i ziyaret etmek istiyorum.
- We are going to visit our aunt next Sunday.
- Önümüzdeki Pazar teyzemizi ziyaret edeceğiz.
- This is the first time I've ever visited my grandmother.
- Büyükannemi ilk kez ziyaret ediyorum.
- I should've visited her more often.
- Onu daha sık ziyaret etmeliydim.
- He came upon an old friend when he visited his club.
- Kulübünü ziyaret ettiğinde eski bir arkadaşıyla karşılaştı.
- Sami visited a mosque.
- Sami bir camiyi ziyaret etti.
- While she was staying in Japan, she often visited Kyoto.
- Japonya'da kaldığı süre boyunca sık sık Kyoto'yu ziyaret etti.
- Sami visited fetish websites.
- Sami fetiş sitelerini ziyaret etti.
- Mary's friend from Austria will visit her at Christmas time.
- Mary'nin Avusturya'dan arkadaşı Noel zamanı onu ziyaret edecek.
- Why isn't anyone visiting my website?
- Web sitemi neden kimse ziyaret etmiyor?
- I'll visit Tom's house tomorrow.
- Yarın Tom'un evini ziyaret edeceğim.
- He had often visited Europe before that time.
- O zamandan önce sık sık Avrupa'yı ziyaret etmişti.
- I'll visit you every other Monday.
- Her pazartesi sizi ziyaret edeceğim.
- Tom told me that he would like to visit us in Boston.
- Tom bana bizi Boston'da ziyaret etmek istediğini söyledi.
- Once I had the chance to visit Paris.
- Bir keresinde Paris'i ziyaret etme şansım olmuştu.
- Is there somewhere in Europe you'd like to visit?
- Avrupa'da ziyaret etmek istediğin bir yer var mı?
- Tom hopes Mary will visit Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'u ziyaret etmesini umuyor.
- Switzerland is a beautiful country worth visiting.
- İsviçre ziyaret etmeye değer güzel bir ülke.
- Where were you hoping to visit?
- Nereyi ziyaret etmeyi umuyordun?
- Tom wants me to go to Boston with him to visit Mary.
- Tom Mary'yi ziyaret etmek için onunla Boston'a gitmemi istiyor.
- Tom said that he might visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret edebileceğini söyledi.
- Tom has visited Boston before.
- Tom daha önce Boston'u ziyaret etti.
- I sometimes visit my friends' homes.
- Ben bazen arkadaşlarımın evlerini ziyaret ederim.
- I would often visit the museum when I lived in Kyoto.
- Kyoto'da yaşadığım zamanlarda,müzeyi sıklıkla ziyaret ederim.
- I am anxious to visit Britain once again.
- İngiltere'yi bir kez daha ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- Boston is a great place to visit.
- Boston ziyaret etmek için harika bir yer.
- When was the last time you visited Australia?
- Avustralya'yı en son ne zaman ziyaret ettin?
- I'd like to visit Australia someday.
- Bir gün Avustralya'yı ziyaret etmek istiyorum.
- My grandmother had been sick for a week when I visited her.
- Onu ziyaret ettiğimde büyükannem bir haftadır hastaydı.
- Sami visited Buckingham Palace.
- Sami Buckingham Sarayı'nı ziyaret etti.
- A woman visited us while you were sleeping.
- Sen uyurken bir kadın bizi ziyaret etti.
- Come visit us tomorrow.
- Yarın bizi ziyaret etmeye gel.
- It's fun to visit old friends.
- Eski dostları ziyaret etmek eğlencelidir.
- Tom was the one who suggested that we visit the castle.
- Kaleyi ziyaret etmemizi öneren Tom'du.
- We used to visit each other on the weekend.
- Eskiden hafta sonları birbirimizi ziyaret ederdik.
- I'd like to visit Boston in the spring.
- İlkbaharda Boston'u ziyaret etmek isterim.
- I didn't know that you were sick, so I didn't visit you in the hospital.
- Senin hasta olduğunu bilmiyordum, bu yüzden seni hastanede ziyaret etmedim.
- Tom wished he were able to visit Boston more often.
- Tom, Boston'u daha sık ziyaret edebilmeyi diledi.
- Tom visits Mary whenever he can.
- Tom fırsat buldukça Mary'yi ziyaret eder.
- Why is no one visiting my website?
- Neden kimse web sitemi ziyaret etmiyor?
- She didn't pay her any visit.
- Onu hiç ziyaret etmedi.
- I should come to Boston to visit you sometime.
- Bir ara seni ziyaret etmek için Boston'a gelmem gerek.
- Have you ever visited a foreign country?
- Hiç yabancı bir ülkeyi ziyaret ettin mi?
- Australia is one of the countries I want to visit before I die.
- Avustralya ölmeden önce ziyaret etmek istediğim ülkelerden biri.
- We will visit my grandfather this week.
- Bu hafta büyük babamı ziyaret edeceğiz.
- She used to visit me regularly.
- O düzenli olarak beni ziyaret ederdi.
- Visiting Tom was a good idea.
- Tom'u ziyaret etmek iyi bir fikirdi.
- Why should I visit Boston?
- Neden Boston'u ziyaret etmeliyim?
- Due to my illness, I couldn't visit you.
- Hastalığımdan dolayı seni ziyaret edemedim.
- We will visit them soon.
- Onları yakında ziyaret edeceğiz.
- I visited him in the hospital.
- Hastanede onu ziyaret ettim.
- She must have visited England last summer.
- Geçen yaz İngiltere'yi ziyaret etmiş olmalı.
- Tom and Mary are planning to visit Boston together.
- Tom ve Mary birlikte Boston'u ziyaret etmeyi planlıyorlar.
- Tom would like to visit the Eiffel Tower.
- Tom, Eyfel Kulesi'ni ziyaret etmek istiyor.
- We visited quite a few places.
- Pek çok yeri ziyaret ettik.
- Tom visited the National Museum when he was in Amsterdam.
- Tom Amsterdam'dayken Ulusal Müze'yi ziyaret etti.
- A group of foreign students visited Akira's high school.
- Bir grup yabancı öğrenci Akira'nın lisesini ziyaret etti.
- Sami visited Buckingham Palace.
- Sami, Buckingham Sarayı'nı ziyaret etti.
- The last time I was in China, I visited Shanghai.
- Çin'e son gittiğimde Şangay'ı ziyaret ettim.
- How often did you visit Kyoto?
- Kyoto'yu ne sıklıkta ziyaret ettiniz?
- He may come and visit me any time he wants to.
- İstediği zaman gelip beni ziyaret edebilir.
- I had lived in Sendai for ten years before I visited Matsushima.
- Matsushima'yı ziyaret etmeden önce on yıl Sendai'de yaşadım.
- I'm visiting my grandmother in hospital.
- Büyükannemi hastanede ziyaret ediyorum.
- Whenever you visit him, you will find him playing video games.
- Onu her ziyaret edişinizde, video oyunları oynarken bulacaksınız.
- Tom doesn't know when Mary will visit Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'u ne zaman ziyaret edeceğini bilmiyor.
- I will visit my grandmother's house.
- Anneannemin evini ziyaret edeceğim.
- Tom asked Mary not to visit him anymore.
- Tom artık Mary'nin onu ziyaret etmemesini istedi.
- I'll visit Boston next week.
- Haftaya Boston'u ziyaret edeceğim.
- I'll go to Boston next week to visit Tom.
- Gelecek hafta Tom'u ziyaret etmek için Boston'a gideceğim.
- Yesterday, my father and I visited Mary.
- Dün babam ve ben Mary'yi ziyaret ettik.
- I visited the house in which Shakespeare was born.
- Shakespeare'in doğduğu evi ziyaret ettim.
- Tom visited Mary in Boston.
- Tom, Mary'yi Boston'da ziyaret etti.
- I'd like to visit that place someday.
- Bir gün o yeri ziyaret etmek isterim.
- The retired judge used to visit prostitutes regularly.
- Emekli yargıç düzenli olarak fahişeleri ziyaret ederdi.
- May I visit an art gallery?
- Bir sanat galerisini ziyaret edebilir miyim?
- It was a nice place to visit, but I wouldn't want to live there.
- Ziyaret etmek için güzel bir yerdi ama orada yaşamak istemedim.
- Did you visit your grandparents last week?
- Geçen hafta büyükanne ve büyükbabanı ziyaret ettin mi?
- What places would you like to visit?
- Hangi yerleri ziyaret etmek istersiniz?
- If you had a time machine, which year would you visit?
- Bir zaman makineniz olsaydı, hangi yılı ziyaret ederdiniz?
- Tom hopes to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmeyi umuyor.
- I want to visit the Philippines.
- Ben Filipinler'i ziyaret etmek istiyorum.
- Tom visits his parents every weekend.
- Tom her hafta sonu ebeveynlerini ziyaret eder.
- Is this your first time to visit Boston?
- Boston'u ilk kez mi ziyaret ediyorsun?
- I visited my friend Tom yesterday.
- Dün arkadaşım Tom'u ziyaret ettim.
- Either you or I should visit her.
- Ya sen ya da ben onu ziyaret etmeliyiz.
- Tom visits us twice a year.
- Tom yılda iki kez bizi ziyaret eder.
- Tom came to visit me that day.
- Tom o gün beni ziyaret etmeye geldi.
- Have you ever visited Italy?
- Hiç İtalya'yı ziyaret ettiniz mi?
- He is thinking he would like to visit Paris.
- Paris'i ziyaret etmeyi düşünüyor.
- What I really want to do is go to Boston to visit Tom.
- Gerçekten yapmak istediğim şey Boston'a gidip Tom'u ziyaret etmek.
- We knew that Columbus visited America in 1492.
- Biz Kolomb'un 1492 yılında Amerika'yı ziyaret ettiğini biliyorduk.
- Neither Tom nor Mary wanted to visit John in the hospital.
- Ne Tom ne de Mary hastanede John'u ziyaret etmek istemedi.
- Tom will visit Mary tomorrow.
- Tom yarın Mary'yi ziyaret edecek.
- Are you sure you can visit me tomorrow?
- Beni yarın ziyaret edeceğine emin misin?
- I've never visited Boston.
- Boston'u hiç ziyaret etmedim.
- Many tourists visit the Old City every year.
- Her yıl birçok turist Eski Şehir'i ziyaret eder.
- This is the first time I have visited England.
- Bu İngiltere'yi ilk ziyaret edişim.
- The purpose of our trip is to visit a new factory.
- Gezimizin amacı, yeni bir fabrikayı ziyaret etmektir.
- Helen visits her uncle every Sunday.
- Helen her Pazar amcasını ziyaret ediyor.
- Are you sure that you can visit me tomorrow?
- Yarın beni ziyaret edebileceğinden emin misin?
- I'm looking forward to visiting your country this winter.
- Bu kış ülkeni ziyaret etmeye can atıyorum.
- I've visited Boston three times.
- Boston'a üç kez ziyaret ettim.
- Sami visited the cemetery.
- Sami mezarlığı ziyaret etti.
- Tom is considering visiting his uncle in Boston.
- Tom Boston'daki amcasını ziyaret etmeyi düşünüyor.
- Where in Europe would you like to visit?
- Avrupa'da nereyi ziyaret etmek istersin?
- Tom has visited many countries.
- Tom birçok ülkeyi ziyaret etti.
- A large number of people visit the historic site.
- Tarihi kenti çok sayıda insan ziyaret eder.
- He hopes he will visit Paris.
- Paris'i ziyaret edeceğini umuyor.
- My father is to visit Korea next week.
- Babam gelecek hafta Kore'yi ziyaret edecek.
- When was the last time you visited Australia?
- Avustralya'yı en son ne zaman ziyaret ettiniz?
- We met while we were both visiting Australia.
- İkimiz de Avustralya'yı ziyaret ederken tanıştık.
- What's the second most visited city in the world?
- Dünyanın en çok ziyaret edilen ikinci şehri neresi?
- We come home with new toothbrushes every time we visit the dentist.
- Biz dişçiyi her ziyaret edişimizde eve yeni diş fırçaları ile geliriz.
- Sami visited a counselor.
- Sami bir danışmanı ziyaret etti.
- Nobody wants to visit my country.
- Hiç kimse benim ülkemi ziyaret etmek istemiyor.
- I'm going to visit Rome this summer.
- Bu yaz Roma'yı ziyaret edeceğim.
- Then we visited Washington, D.C., the capital of the United States of America.
- Sonra, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkenti Washington D.C.'yi ziyaret ettik.
- Datu visited Alvin.
- Datu, Alvin'i ziyaret etti.
- Do you think you'll be able to visit Boston next year?
- Gelecek yıl Boston’u ziyaret edebileceğinizi düşünüyor musunuz?
- If I had known that you were sick, I would have visited you at the hospital.
- Hasta olduğunu bilseydim seni hastanede ziyaret ederdim.
- When was the last time Tom came to visit?
- Tom ziyaret etmek için en son ne zaman geldi?
- Did anyone visit me during my absence?
- Ben yokken birisi beni ziyaret etti mi?
- We'll visit Tom tomorrow.
- Yarın Tom'u ziyaret edeceğiz.
- Her dream is to visit Paris.
- Hayali Paris'i ziyaret etmek.
- He intended to have visited Naples last year.
- Geçen yıl Napoli'yi ziyaret etmeyi planlıyordu.
- Tom wanted to visit Central America.
- Tom Orta Amerika'yı ziyaret etmek istedi.
- She visited at her aunt's yesterday.
- Dün teyzesini ziyaret etti.
- I'm visiting a friend of mine in the hospital.
- Hastanedeki bir arkadaşımı ziyaret ediyorum.
- It was just 6 years ago that I visited New Zealand for the first time.
- Yeni Zelanda'yı ilk kez 6 yıl önce ziyaret etmiştim.
- I'd rather visit Australia.
- Avustralya’yı ziyaret etmeyi tercih ederim.
- A lot of tourists visit Hungary in summer.
- Yazın Macaristan'ı çok turist ziyaret eder.
- That uncle of his often visited the United States.
- Onun o amcası sık sık ABD'yi ziyaret etti.
- It's worthwhile to visit both places.
- Her iki yer de ziyaret edilmeye değer.
- Tom never visits us in the winter.
- Tom kışın asla bizi ziyaret etmez.
- It is no wonder that the children love to visit the farm.
- Çocukların, çiftliği ziyaret etmeyi sevmeleri hiç şaşırtıcı değil.
- He has visited Europe several times.
- Avrupa'yı birkaç kez ziyaret etti.
- She has visited New York once.
- New York'u bir kez ziyaret etti.
- Would you like to visit the White House someday?
- Bir gün Beyaz Saray'ı ziyaret etmek ister misin?
- Sami visited porn websites to cope with his sexual urges.
- Sami cinsel istekleri ile baş etmek için porno sitelerini ziyaret ediyordu.
- Where will you visit?
- Nereyi ziyaret edeceksin?
- Helen visits her uncle every Sunday.
- Helen, her Pazar amcasını ziyaret eder.
- She is going to visit her grandmother on Saturday.
- Cumartesi günü büyükannesini ziyaret edecek.
- I want you to visit Canarsie.
- Canarsie'yi ziyaret etmeni istiyorum.
- Isn't this the wrong time to visit him?
- Onu ziyaret etmek için yanlış zaman değil mi?
- Tom visited Mary in jail.
- Tom Mary'yi hapishanede ziyaret etti.
- Tom visited me regularly.
- Tom beni düzenli ziyaret ederdi.
- Tom has plans to visit Boston.
- Tom'un Boston'u ziyaret etme planları var.
- Please come visit us more often.
- Lütfen bizi daha sık ziyaret edin.
- Tom suggested we visit Boston.
- Tom, Boston'u ziyaret etmemizi önerdi.
- I have visited Kyoto three times.
- Kyoto'yu üç kez ziyaret ettim.
- Sami visited fetish websites.
- Sami fetiş sitelerini ziyaret ediyordu.
- Mary no longer wants to visit me.
- Mary artık beni ziyaret etmek istemiyor.
- The doctor visits her every other day.
- Doktor, onu iki günde bir ziyaret ediyor.
- Tom wants me to go to Boston with him to visit Mary.
- Tom, Mary'yi ziyaret etmek için onunla birlikte Boston'a gitmemi istiyor.
- I always enjoy visiting Boston.
- Boston'u ziyaret etmekten her zaman zevk alırım.
- May I visit your office tomorrow morning?
- Yarın sabah ofisini ziyaret edebilir miyim?
- Tom said that he and Mary were planning to visit Australia next year.
- Tom, Mary'yle önümüzdeki yıl Avustralya'yı ziyaret etmeyi planladıklarını söyledi.
- He has visited most countries in Europe.
- Avrupa'daki çoğu ülkeyi ziyaret etti.
- He intends to visit his uncle.
- O, amcasını ziyaret etmek niyetinde.
- Tom and Mary came to visit.
- Tom ve Mary ziyaret etmek için geldi.
- The last time I went to China, I visited Shanghai.
- Çin'e en son gittiğimde Şangay'ı ziyaret ettim.
- Sami visited the Bakir family.
- Sami, Bakir ailesini ziyaret etti.
- Mary denied Tom to visit his daughter.
- Mary, Tom'un kızını ziyaret etmesini reddetti.
- Let's go visit Tom tomorrow.
- Yarın Tom'u ziyaret etmeye gidelim.
- How many people are you planning on visiting?
- Kaç kişiyi ziyaret etmeyi planlıyorsunuz?
- I understand you're visiting from America.
- Amerika'dan ziyaret ettiğinizi anlıyorum.
- I sometimes visit my friends' homes.
- Bazen arkadaşlarımın evlerini ziyaret ederim.
- Tom canceled his plans to visit Mary.
- Tom, Mary'yi ziyaret etme planlarını iptal etti.
- I wish we had visited Tom when we were able to.
- Keşke fırsatımız varken Tom'u ziyaret edebilseydik.
- I visited Australia three years ago.
- Üç yıl önce Avustralya'yı ziyaret etmiştim.
- I'm glad I visited Boston.
- Boston'u ziyaret ettiğim için memnunum.
- I visited Boston.
- Boston'u ziyaret ettim.
- Tom visited us this past weekend.
- Tom geçtiğimiz hafta sonu bizi ziyaret etti.
- She didn't visit anybody.
- O kimseyi ziyaret etmedi.
- I'm sure it would mean a lot to Tom if you'd visit him in the hospital.
- Eğer onu hastanede ziyaret edersen bu Tom için çok anlam taşır.
- No fewer than fifty thousand people visited there.
- Orayı en az elli bin kişi ziyaret etti.
- He sometimes visits me.
- Bazen beni ziyaret eder.
- The last time I was in China, I visited Shanghai.
- Çin'e en son gittiğimde Şangay'ı ziyaret etmiştim.
- I have visited Tom multiple times in Boston.
- Tom'u Boston'da birçok kez ziyaret ettim.
- Do you plan on visiting Tom this weekend?
- Bu hafta sonu Tom'u ziyaret etmeyi düşünüyor musun?
- Sami visited Al-Masjid an-Nabawi.
- Sami Mescidinebevi'yi ziyaret etti.
- We visited Boston together.
- Biz Boston'u birlikte ziyaret ettik.
- You should go to Boston and visit your family.
- Boston'a gidip aileni ziyaret etmelisin.
- We are going to visit our uncle next Sunday.
- Önümüzdeki Pazar amcamızı ziyaret edeceğiz.
- I visited Tom in Boston.
- Tom'u Boston'da ziyaret ettim.
- I will visit Nara next week.
- Gelecek hafta Nara'yı ziyaret edeceğim.
- Do you like visiting porn websites?
- Porno sitelerini ziyaret etmeyi sever misin?
- I am looking forward to visiting your school.
- Okulunuzu ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- Tom says he wants to visit Mary in Boston.
- Tom Boston'da Mary'yi ziyaret etmek istediğini söylüyor.
- Palestinians have the right to visit the al-Aqsa Mosque.
- Filistinlilerin Mescid-i Aksa'yı ziyaret etme hakkı vardır.
- Tom often visits me.
- Tom sık sık beni ziyaret eder.
- Lisa visits Tom every time that she's in the United States.
- Lisa, Birleşik Devletler'e her geldiğinde Tom'u ziyaret eder.
- They visited the monastery gardens.
- Onlar manastır bahçelerini ziyaret etti.
- The ghost visits her in her dreams.
- Hayalet onu rüyalarında ziyaret eder.
- I want to visit you.
- Ben de seni ziyaret etmek istiyorum.
- I'd pay you a visit if I had time.
- Zamanım olsaydı seni ziyaret ederdim.
- Tom will visit Boston soon.
- Tom yakında Boston'u ziyaret edecek.
- I could not visit today because of my illness.
- Hastalığım yüzünden bugün ziyaret edemedim.
- I am to visit my uncle in Shizuoka next Sunday.
- Önümüzdeki Pazar Shizuoka'daki amcamı ziyaret edeceğim.
- Come and visit us in Paris sometime soon.
- Yakın bir zamanda Paris'te bizi ziyaret etmeye gel.
- They're planning to visit the city late this afternoon.
- Bugün öğleden sonra şehri ziyaret etmeyi planlıyorlar.
- I'm eager to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- If he'd had time, he would have visited us.
- Eğer vakti olsaydı, bizi ziyaret ederdi.
- He was absorbed in reading when I visited him.
- Onu ziyaret ettiğimde okumaya dalmıştı.
- We visited the historic sites of the country.
- Ülkenin tarihi yerlerini ziyaret ettik.
- I've been thinking that it might be fun to go to Boston and visit Tom.
- Boston'a gitmenin ve Tom'u ziyaret etmenin eğlenceli olabileceğini düşünüyorum.
- In my opinion, it's impossible for aliens, such as those in films we watch, to ever visit our planet.
- Bana göre, izlediğimiz filmlerdeki gibi uzaylıların gezegenimizi ziyaret etmesi imkansız.
- Who did you visit in Boston?
- Boston'da kimi ziyaret ettin?
- What's the second most visited city in the world?
- Dünyada en çok ziyaret edilen ikinci şehir hangisi?
- Last weekend, I visited a friend in Boston.
- Geçen hafta sonu Boston'da bir arkadaşımı ziyaret ettim.
- Please visit us in our new office.
- Lütfen bizi yeni ofisimizde ziyaret edin.
- Boston is just one of the cities I visited last year.
- Boston geçen yıl ziyaret ettiğim şehirlerden sadece biri.
- I know Tom visited Boston.
- Tom'un Boston'u ziyaret ettiğini biliyorum.
- Where did you visit them?
- Onları nerede ziyaret ettin?
- They've never visited Australia.
- Avustralya'yı hiç ziyaret etmediler.
- He never visits us without bringing some presents for my children.
- O, çocuklarım için bazı hediyeler getirmeden asla bizi ziyaret etmez.
- Did you visit Boston, too?
- Boston'u da ziyaret ettiniz mi?
- It makes me happy when you visit.
- Sen ziyaret edersen bu beni mutlu eder.
- My father visited my uncle in the hospital.
- Babam hastanedeki amcamı ziyaret etti.
- I've visited my father's grave.
- Babamın mezarını ziyaret ettim.
- I went to Boston to visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmek için Boston'a gittim.
- Tom is going to come and visit.
- Tom ziyaret etmek için gelecek.
- I've visited Boston many times.
- Boston'u defalarca ziyaret ettim.
- Tom visited Mary last summer.
- Tom geçen yaz Mary'yi ziyaret etti.
- Nobody would visit me on my birthday.
- Benim doğum günümde kimse beni ziyaret etmez.
- Why do so many people visit Kyoto?
- Niçin bu kadar çok insan Kyoto'yu ziyaret ediyor?
- We went to Boston to visit him.
- Onu ziyaret etmek için Boston'a gittik.
- What museums would you recommend that I visit?
- Hangi müzeleri ziyaret etmemi önerirsiniz?
- Can I visit the London Eye?
- London Eye'ı ziyaret edebilir miyim?
- Emily is going to visit her parents.
- Emily anne babasını ziyaret edecek.
- I'm going to visit Tom in the hospital.
- Hastanede Tom'u ziyaret edeceğim.
- It's a nice country to visit, but I wouldn't live there.
- Ziyaret etmek için güzel bir ülke ama ben orada yaşamazdım.
- Tom has been too busy to visit us very often.
- Tom bizi çok sık ziyaret edemeyecek kadar meşgul.
- Why isn't anybody visiting my website?
- Web sitemi neden kimse ziyaret etmiyor?
- My mother always says she's going to visit me soon.
- Annem hep, yakında beni ziyaret edeceğini söyler.
- I hope to visit this airport again.
- Bu havalanını tekrar ziyaret etmeyi umuyorum.
- Did you visit the Tokyo Tower?
- Tokyo Kulesi'ni ziyaret ettin mi?
- There are many countries in Europe that I'd like to visit.
- Avrupa'da ziyaret etmek istediğim birçok ülke var.
- Visit the Luxembourg Gardens!
- Lüksemburg Bahçelerini ziyaret edin!
- I'm going to visit Tom in Boston.
- Tom'u Boston’da ziyaret edeceğim.
- If only she had known I was in Tokyo, she would have come to visit me.
- Tokyo'da olduğumu bilseydi, beni ziyaret etmeye gelirdi.
- It was three nights ago that Tom visited Mary.
- Tom, Mary'yi üç gece önce ziyaret etti.
- Visit me whenever you want.
- Ne zaman istersen beni ziyaret edebilirsin.
- I wish the tower hadn't been under construction when we visited it.
- Keşke biz ziyaret ettiğimizde kule inşaat halinde olmasaydı.
- I wouldn't dare come and visit you now.
- Şimdi gelip seni ziyaret etmeye cesaret edemem.
- Did you visit your grandparents last week?
- Geçen hafta büyük ebeveynlerini ziyaret ettin mi?
- I often visit my relatives.
- Sık sık akrabalarımı ziyaret ederim.
- Have you ever visited Rome?
- Roma'yı hiç ziyaret ettiniz mi?
- We were in Boston last month for a few days visiting Tom.
- Geçen ay Tom'u ziyaret etmek için birkaç günlüğüne Boston'daydık.
- It's been three years since Tom has been to visit us.
- Tom bizi ziyaret ettiğinden bu yana üç yıl geçti.
- There's no doubt that she'll visit England this summer.
- Bu yaz İngiltere'yi ziyaret edeceğine şüphe yok.
- Why are you visiting Australia?
- Neden Avustralya'yı ziyaret ediyorsun?
- I'll visit you in jail.
- Seni hapiste ziyaret ederim.
- Tom and Mary won't visit Boston.
- Tom ve Mary Boston'u ziyaret etmeyecek.
- She visited at her aunt's yesterday.
- Dün halasının evini ziyaret etti.
- If I'd known about his illness, I would've visited him in the hospital.
- Hastalığını bilseydim onu hastanede ziyaret ederdim.
- I visit Buddhist temples.
- Budist tapınaklarını ziyaret ederim.
- How many people are you planning on visiting?
- Kaç kişi ziyaret etmeyi planlıyorsun?
- I went to the hospital to visit Tom, but I wasn't allowed to see him.
- Tom'u ziyaret etmek için hastaneye gittim ama onu görmeme izin verilmedi.
- Tom would like to visit us tomorrow.
- Tom yarın bizi ziyaret etmek istiyor.
- I can't wait to visit my grandmother.
- Büyükannemi ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- I visit him every other day.
- Onu her gün ziyaret ediyorum.
- He comes to visit us every now and then.
- Arada bir bizi ziyaret etmeye gelir.
- Tom would like to visit the Eiffel Tower.
- Tom, Eiffel Kulesi'ni ziyaret etmek istiyor.
- Let's not visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmeyelim.
- Nobody visits Tom.
- Kimse Tom'u ziyaret etmiyor.
- I paid him a visit yesterday.
- Dün onu ziyaret ettim.
- You shouldn't visit my grandfather today.
- Bugün büyükbabamı ziyaret etmemelisin.
- I visited her, but she was not home.
- Onu ziyaret ettim ama evde değildi.
- Tom canceled his plans to visit Mary.
- Tom, Mary'yi ziyaret etme planını iptal etti.
- He visited a friend.
- O, bir arkadaşını ziyaret etti.
- Which places did you visit in Germany?
- Almanya'da hangi yerleri ziyaret ettin?
- We thought we'd visit you for a few days next summer.
- Gelecek yaz birkaç günlüğüne seni ziyaret etmeyi düşündük.
- He took advantage of the opportunity to visit the museum.
- O,müzeyi ziyaret etme fırsatından yararlandı.
- For more details, visit our website.
- Daha fazla ayrıntı için web sitemizi ziyaret edin.
- I want to visit the ruins of Machu Picchu.
- Ben, Machu Picchu harabelerini ziyaret etmek isterim.
- Visit us.
- Bizi ziyaret edin.
- Every foreigner who visits Japan says that prices here are too high.
- Japonya'yı ziyaret eden her yabancı buradaki fiyatların çok yüksek olduğunu söylüyor.
- Why don't we visit Tom?
- Neden Tom'u ziyaret etmiyoruz?
- Tom won't visit Mary tomorrow.
- Tom yarın Mary'yi ziyaret etmeyecek.
- I want to visit the Philippines.
- Filipinler'i ziyaret etmek istiyorum.
- Why are you visiting us?
- Neden bizi ziyaret ediyorsunuz?
- I'm pretty sure Tom and Mary have never visited Australia.
- Tom ve Mary'nin Avustralya'yı hiç ziyaret etmediklerine eminim.
- I'm going to visit him soon.
- Yakında onu ziyaret edeceğim.
- Later, we'll visit the aquatic park.
- Daha sonra, su parkını ziyaret edeceğiz.
- We visited a huge amusement park in São Paulo.
- São Paulo'da büyük bir eğlence parkını ziyaret ettik.
- I would like to visit England one day.
- Bir gün İngiltere'yi ziyaret etmek istiyorum.
- Don't you want to visit them?
- Onları ziyaret etmek istemiyor musun?
- Which museum would you like to visit first?
- Önce hangi müzeyi ziyaret etmek istersin?
- That aunt of his often visited America.
- O teyzesi sık sık Amerika'yı ziyaret ederdi.
- This is the castle which we visited last week.
- Bu geçen hafta ziyaret ettiğimiz kale.
- He visited Professor Smith at his college.
- Profesör Smith'i üniversitesinde ziyaret etti.
- He had been working on his novel for six months when we visited him.
- Onu ziyaret ettiğimizde altı aydır romanı üzerinde çalışıyordu.
- Do you visit here often?
- Burayı sık ziyaret eder misin?
- I visited the village he was born in.
- Doğduğu köyü ziyaret ettim.
- I'm sure Tom will visit Boston.
- Tom'un Boston'u ziyaret edeceğinden eminim.
- Visit your neighbourhood.
- Semtinizi ziyaret edin.
- I wish the tower hadn't been under construction when we visited it.
- Keşke biz onu ziyaret ettiğimizde kule inşaat halinde olmasaydı.
- Tom is back in Boston visiting his family.
- Tom tekrar Boston'da ailesini ziyaret ediyor.
- Tom still comes to the hospital every day to visit Mary.
- Tom hala Mary'yi ziyaret etmek için her gün hastaneye geliyor.
- I'm going to Berlin to visit my friend.
- Arkadaşımı ziyaret etmek için Berlin'e gidiyorum.
- Tom used to visit me all the time.
- Tom beni hep ziyaret ederdi.
- I'd love to visit Boston again.
- Boston'u tekrar ziyaret etmek isterim.
- He visited his uncle yesterday.
- Dün amcasını ziyaret etti.
- I want to visit Boston again.
- Boston'u tekrar ziyaret etmek istiyorum.
- I've visited Boston many times.
- Boston'u birçok kez ziyaret ettim.
- He made a list of places he wanted to visit.
- Ziyaret etmek istediği yerlerin bir listesini yaptı.
- Has Marika ever visited Japan?
- Marika Japonya'yı hiç ziyaret etti mi?
- No one ever comes to visit me.
- Hiç kimse beni ziyaret etmeye gelmez.
- You did not visit Colombia.
- Kolombiya'yı ziyaret etmediniz.
- I'm going to visit a friend.
- Ben bir arkadaşı ziyaret edeceğim.
- Tom visited Australia in 2013.
- Tom 2013 yılında Avustralya'yı ziyaret etti.
- Yesterday I did not visit my parents, but I will visit them today.
- Dün ailemi ziyaret etmedim ama bugün onları ziyaret edeceğim.
- Have you visited any of your relatives this month?
- Bu ay hiç akrabalarınızı ziyaret ettiniz mi?
- For more information, visit example.com.
- Detaylı bilgi için example.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
- Did you visit Boston with Tom?
- Tom'la Boston'u ziyaret ettin mi?
- I've visited Australia several times.
- Birkaç kez Avustralya'yı ziyaret ettim.
- He visited Japan when he was president.
- Başkan olduğu zaman Japonya'yı ziyaret etti.
- Many people visit the beautiful towns of Italy.
- Birçok insan İtalya'nın güzel kasabalarını ziyaret eder.
- Tom plans to go visit Mary in Boston one of these days.
- Tom bugünlerde Boston'da Mary'yi ziyaret etmeyi planlıyor.
- The policeman visited all the houses.
- Polis tüm evleri ziyaret etti.
- If I'd known Tom was in Boston, I'd have tried to visit him.
- Tom'un Boston'da olduğunu bilseydim, onu ziyaret etmeye çalışırdım.
- He has visited France three times.
- Fransa'yı üç kez ziyaret etti.
- I won't be able to visit you tomorrow because I'll be busy.
- Yarın seni ziyaret edemeyeceğim çünkü meşgul olacağım.
- Sami visited a psychiatrist at a veterans' hospital.
- Sami gaziler hastanesinde bir psikiyatristi ziyaret etti.
- I expected that I would visit him, but I couldn't.
- Onu ziyaret edeceğimi umuyordum ama edemedim.
- She paid me a visit yesterday.
- O, dün beni ziyaret etti.
- I visited Australia three years ago.
- Üç yıl önce Avustralya'yı ziyaret ettim.
- I've never visited Australia.
- Ben Avustralya'yı hiç ziyaret etmedim.
- The boy pays visit to his grandmother.
- Çocuk anneannesini ziyaret eder.
- She visited the teacher.
- O, öğretmeni ziyaret etti.
- We'll visit you sometime.
- Bir ara sizi ziyaret edeceğiz.
- Please visit me.
- Lütfen beni ziyaret edin.
- In the past, all the neighbors used to visit one another.
- Eskiden bütün komşular birbirini ziyaret ediyordu.
- I'd like to visit England someday.
- Bir gün İngiltere'yi ziyaret etmek istiyorum.
- England is a country that I've wanted to visit for a long time.
- İngiltere, uzun zamandır ziyaret etmek istediğim bir ülkedir.
- Do you like visiting porn websites?
- Porno web sitelerini ziyaret etmekten hoşlanıyor musunuz?
- Ken has never visited Kyoto.
- Ken Kyoto'yu hiç ziyaret etmedi.
- Are you going to visit any other countries?
- Başka ülkeleri de ziyaret edecek misin?
- Both Tom and Mary wanted to visit John in the hospital.
- Hem Tom hem de Mary John'u hastanede ziyaret etmek istedi.
- She visited the teacher.
- Öğretmeni ziyaret etti.
- It rained so hard that we decided to visit him some other time.
- O kadar çok yağmur yağdı ki onu başka bir zaman ziyaret etmeye karar verdik.
- Tom came to Boston to visit Mary.
- Tom, Mary'yi ziyaret etmek için Boston'a geldi.
- I've visited Boston once.
- Boston'u bir kez ziyaret ettim.
- I've visited Boston, too.
- Ben de Boston'u ziyaret ettim.
- I visited Australia a few years ago.
- Birkaç yıl önce Avustralya'yı ziyaret etmiştim.
- No one ever visits me.
- Hiç kimse beni ziyaret etmiyor.
- Why can't we go visit him?
- Neden gidip onu ziyaret edemiyoruz?
- Did Tom visit Boston with you?
- Tom, Boston'u seninle mi ziyaret etti?
- Tom certainly looked and sounded better than he did last month when we visited him.
- Tom kesinlikle geçen ay onu ziyaret ettiğimizden daha iyi görünüyor ve sesi daha iyi geliyordu.
- Many tourists visit Boston every year.
- Birçok turist her yıl Boston'u ziyaret eder.
- I'd love to come and visit.
- Gelip ziyaret etmeyi çok isterim.
- The French president is scheduled to visit Japan next month.
- Fransa Cumhurbaşkanı'nın gelecek ay Japonya'yı ziyaret etmesi planlanıyor.
- I went to Shikoku to visit my uncle.
- Amcamı ziyaret etmek için Shikoku'ya gittim.
- Boston is one of the cities that I really want to visit.
- Boston gerçekten ziyaret etmek istediğim şehirlerden biri.
- Tom and Mary visited Northern Europe.
- Tom ve Mary Kuzey Avrupa'yı ziyaret etti.
- I think I should visit Boston.
- Sanırım Boston'u ziyaret etmeliyim.
- It's a pity we didn't visit him when we had the chance.
- Ne yazık ki fırsatımız varken onu ziyaret etmedik.
- Tom visited Australia in 2013.
- Tom 2013'te Avustralya'yı ziyaret etti.
- I would like to visit France someday.
- Bir gün Fransa'yı ziyaret etmek istiyorum.
- I think you should go and visit Tom.
- Sanırım Tom'u ziyaret etmeye gitmelisin.
- Tom wasn't with Mary the last time she visited us.
- Mary bizi son ziyaret ettiğinde Tom yanında değildi.
- No one comes to visit us anymore.
- Artık kimse bizi ziyaret etmeye gelmiyor.
- If I visit Nara again, I will have visited it four times.
- Nara'yı tekrar ziyaret edersem, onu dört kez ziyaret etmiş olacağım.
- Tom visits Mary every time he goes to Boston.
- Tom Boston'a gittiği her zaman Mary'yi ziyaret eder.
- If you have nothing else to do, you could always visit Tom.
- Yapacak başka bir şeyiniz yoksa Tom'u ziyaret edebilirsiniz.
- Tom and Mary will visit Boston in October.
- Tom ve Mary ekim'de Boston'u ziyaret edecekler.
- I intended to visit Rome last year.
- Geçen yıl Roma'yı ziyaret etmeye niyetlenmiştim.
- Paris is one of the cities I visited last year.
- Paris geçen yıl ziyaret ettiğim şehirlerden biri.
- He intends to visit the farm on Sunday.
- Pazar günü çiftliği ziyaret etmeye niyet ediyor.
- I like to visit my uncle.
- Amcamı ziyaret etmeyi severim.
- Your friend from Boston dropped by to visit us this afternoon.
- Boston'lu arkadaşın bu öğleden sonra bizi ziyaret etmek için uğradı.
- You're the only person I know that has ever visited Boston.
- Şu ana kadar Boston'u ziyaret eden bildiğim tek kişisin.
- I'd love to come and visit if I had the time.
- Zamanım olsaydı gelip ziyaret etmek isterdim.
- It makes me happy when you visit.
- Ziyaret etmen beni mutlu eder.
- How many temples and shrines did you visit while you were in Japan?
- Japonya'dayken kaç tapınak ve mabedi ziyaret ettiniz?
- I visited Tom in the hospital last week.
- Geçen hafta Tom'u hastanede ziyaret ettim.
- You're the only person I know that has ever visited Boston.
- Boston'ı ziyaret eden tanıdığım tek kişi sensin.
- We visit the tombs of our ancestors on this day.
- Biz bu gün atalarımızın mezarlarını ziyaret ediyoruz.
- Tom doesn't know when Mary will visit Boston.
- Tom Mary'nin Boston'u ne zaman ziyaret edeceğini bilmiyor.
- I love visiting Boston.
- Boston'u ziyaret etmeyi seviyorum.
- Have you ever visited the Statue of Liberty?
- Özgürlük Heykeli'ni hiç ziyaret ettiniz mi?
- I'll personally visit you.
- Seni bizzat ziyaret edeceğim.
- It's too late to visit Tom now.
- Tom'u ziyaret etmek için artık çok geç.
- She advised him to visit Boston, because she thought it was the most beautiful city in the world.
- Ona Boston'u ziyaret etmesini tavsiye etti, çünkü oranın dünyanın en güzel şehri olduğunu düşünüyordu.
- If I had time, I'd visit you with great pleasure.
- Zamanım olsaydı, ben sizi büyük bir zevkle ziyaret ederdim.
- If you'd like to volunteer, please visit our website.
- Gönüllü olmak isterseniz web sitemizi ziyaret edin.
- I buy the flowers because I will pay visit to my grandmother this evening.
- Çiçekleri satın aldım çünkü bu akşam büyükannemi ziyaret edeceğim.
- Sooner or later, I'll probably visit Boston.
- Er ya da geç, muhtemelen Boston'u ziyaret edeceğim.
- She visited her husband in prison.
- Hapishanede kocasını ziyaret etti.
- You should pay the doctor a visit.
- Doktoru ziyaret etmelisin.
- That aunt of his often visited America.
- Onun teyzesi sık sık Amerika'yı ziyaret ediyordu.
- Cuckoos visit here in spring.
- Guguk kuşları burayı ilkbaharda ziyaret ederler.
- Although we had both visited Turkey more than 10 times, there is still so much to see.
- Her ikimiz de Türkiye'yi on kereden daha fazla ziyaret etmemize rağmen hala görecek çok şey var.
- Who else do you want to visit?
- Başka kimi ziyaret etmek istersin?
- For more information, visit our website.
- Daha fazla bilgi için web sitemizi ziyaret edin.
- We're going to invite Tom and Mary to visit us next summer.
- Tom ve Mary'yi gelecek yaz bizi ziyaret etmeye davet edeceğiz.
- I'm planning to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmeyi planlıyorum.
- We went to Boston to visit her.
- Onu ziyaret etmek için Boston'a gittik.
- It was the first time that I visited the museum.
- Müzeyi ilk kez ziyaret etmiştim.
- I hope I get a chance to visit Boston.
- Umarım Boston'u ziyaret etme şansım olur.
- I visited some stores in Boston.
- Boston'da bazı mağazaları ziyaret ettim.
- She visited me regularly.
- Beni düzenli olarak ziyaret ederdi.
- Tom doesn't know if he'll be able to visit us next Monday.
- Tom önümüzdeki Pazartesi bizi ziyaret edip edemeyeceğini bilmiyor.
- He visited China in 1998.
- O, 1998 yılında Çin'i ziyaret etti.
- Tom has visited Boston before.
- Tom daha önce Boston'u ziyaret etmişti.
- I've visited Boston.
- Boston'u ziyaret ettim.
- I'm going to visit Boston next summer.
- Önümüzdeki yaz Boston'u ziyaret edeceğim.
- I was going to visit a friend.
- Ben bir arkadaşı ziyaret edecektim.
- Would you like to visit the city?
- Kenti ziyaret etmek ister misin?
- The last time I went to China, I visited Shanghai.
- Çin'e son kez gittiğimde, Şangay'ı ziyaret ettim.
- I visited her, but she was not home.
- Onu ziyaret ettim ama o evde değildi.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
- Büyükannemi ziyaret etmeyeli uzun zaman oldu.
- Thousands of people visit this museum every month.
- Her ay binlerce insan bu müzeyi ziyaret ediyor.
- It has been a long time since we visited that city.
- O şehri ziyaret etmeyeli uzun zaman oldu.
- Tell Mary she should visit Boston.
- Mary'e Boston'u ziyaret etmesi gerektiğini söyle.
- I'm thinking of visiting you one of these days.
- Bu günlerden birinde seni ziyaret etmeyi düşünüyorum.
- I strongly suggest you visit Kyoto.
- Kyoto'yu ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ederim.
- You visited Boston, didn't you?
- Boston'u ziyaret ettin, değil mi?
- Tom planned to visit Mary the first chance he got.
- Tom ilk fırsatta Mary'yi ziyaret etmeyi planlıyor.
- Have you ever visited your sister?
- Kız kardeşini hiç ziyaret ettin mi?
- Is there any place in particular that you'd recommend I visit while I'm in Boston?
- Ben Boston'dayken özellikle ziyaret etmemi tavsiye edeceğin herhangi bir yer var mı?
- Visit the Luxembourg Gardens!
- Lüksemburg Bahçeleri'ni ziyaret edin!
- Layla visited Sami in Cairo.
- Leyla, Kahire'de Sami'yi ziyaret etti.
- Scores of people visited Japan.
- Çok sayıda insan Japonya'yı ziyaret etti.
- We're still not allowed to visit Tom.
- Hâlâ Tom'u ziyaret etmemize izin verilmiyor.
- Today's paper reports that the premier has given up the idea of visiting America.
- Bugünkü gazete başbakanın Amerika'yı ziyaret etme fikrinden vazgeçtiğini bildiriyor.
- Visit us online.
- Bizi internetten ziyaret edin.
- Sami didn't visit Layla in the hospital.
- Sami, Layla'yı hastanede ziyaret etmedi.
- It rained so hard that we decided to visit him on another day.
- O kadar çok yağmur yağdı ki onu başka bir gün ziyaret etmeye karar verdik.
- They stopped visiting their relatives.
- Akrabalarını ziyaret etmeyi bıraktılar.
- If you are in Paris, you can visit the Louvre.
- Paris'e gidersen Louvre'u ziyaret edebilirsin.
- He visited Kyoto last year.
- O, geçen yıl Kyoto'yu ziyaret etti.
- Susie sometimes visits her father's office.
- Susie bazen babasının ofisini ziyaret eder.
- Tom and I are planning on visiting Boston together.
- Tom ve ben birlikte Boston'u ziyaret etmeyi planlıyoruz.
- Where in Europe would you like to visit?
- Avrupa'da nereyi ziyaret etmek istiyorsun?
- You should visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmelisiniz.
- I'll visit you as soon as I can.
- En kısa zamanda seni ziyaret edeceğim.
- I have visited Boston three times.
- Boston'u üç kez ziyaret ettim.
- It's been more than a year since Tom has visited Boston.
- Tom Boston'u ziyaret ettiğinden beri bir yıldan fazla oldu.
- We want to go back to Boston to visit Tom again.
- Tom'u tekrar ziyaret etmek için Boston'a dönmek istiyoruz.
- Tom managed to make time to visit Mary while he was in Boston.
- Tom Boston'dayken Mary'yi ziyaret etmek için zaman yaratmayı başardı.
- I have to visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmeliyim.
- He visited a friend.
- Bir arkadaşını ziyaret etti.
- I always enjoy visiting Tom.
- Tom'u ziyaret etmekten her zaman keyif alırım.
- We visited Boston together.
- Boston'u birlikte ziyaret ettik.
- We're still not allowed to visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmemize hâlâ izin yok.
- I visited my father's grave.
- Babamın mezarını ziyaret ettim.
- Sami was not permitted to visit his mother.
- Sami'nin annesini ziyaret etmesine izin verilmedi.
- I've been looking forward to visiting Boston.
- Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyordum.
- He intends to visit his uncle.
- Amcasını ziyaret etmeye niyetli.
- I bought flowers because I am going to visit my grandmother this afternoon.
- Çiçek aldım çünkü bu öğleden sonra büyükannemi ziyaret edeceğim.
- When I visited Ken, he was studying.
- Ken'i ziyaret ettiğimde ders çalışıyordu.
- I was welcomed whenever I visited him.
- Onu ziyaret ettiğim zaman, sıcak karşılandım.
- She visited her husband in prison.
- Kocasını hapishanede ziyaret etti.
- Tom went to the prison to visit Mary.
- Tom, Mary'yi ziyaret etmek için hapishaneye gitti.
- I've always wanted to visit another country.
- Her zaman başka bir ülkeyi ziyaret etmek istemişimdir.
- Tom visits Mary every time he's in Boston.
- Tom, Boston'a her gittiğinde Mary'yi ziyaret eder.
- Sami visited pornographic websites.
- Sami pornografik web sitelerini ziyaret ediyordu.
- Tom is going to visit Mary on Monday.
- Tom Pazartesi günü Mary'yi ziyaret edecek.
- Visit your neighbourhood.
- Mahallenizi ziyaret edin.
- Tom and I used to visit each other every other weekend.
- Tom ve ben her hafta sonu birbirimizi ziyaret ederdik.
- I want to visit the Amazon forest just to see Native Americans.
- Sırf Amerikan yerlilerini görmek için Amazon ormanlarını ziyaret etmek istiyorum.
- You should go visit Tom in the hospital.
- Tom'u hastanede ziyaret etmelisin.
- We'll visit you.
- Seni ziyaret edeceğiz.
- It's still too early in the morning to visit anybody.
- Birini ziyaret etmek için daha çok erken.
- One day she and I visited an old friend.
- Bir gün o ve ben eski bir arkadaşımızı ziyaret ettik.
- He visited Nara by bus.
- Nara'yı otobüsle ziyaret etti.
- He should definitely visit the Hagia Sophia while he's in Istanbul.
- İstanbul'a gitmişken Ayasofya'yı mutlaka ziyaret etmeli.
- I think you should visit him.
- Bence onu ziyaret etmelisin.
- Do you think Tom will visit us next summer?
- Sence Tom gelecek yaz bizi ziyaret eder mi?
- Tom said that he thought Mary wouldn't want to visit the place where her father had committed suicide.
- Tom, Mary'nin babasının intihar ettiği yeri ziyaret etmek istemeyeceğini düşündüğünü söyledi.
- I want to visit the ruins of Athens.
- Atina harabelerini ziyaret etmek istiyorum.
- You can visit Tom as often as you like.
- Tom'u istediğin sıklıkta ziyaret edebilirsin.
- I have visited more than nine countries so far.
- Şimdiye kadar dokuzdan fazla ülkeyi ziyaret ettim.
- I've always wanted to visit Boston.
- Her zaman Boston'u ziyaret etmek istemişimdir.
- Why doesn't she visit me anymore?
- Neden artık beni ziyaret etmiyor?
- The last time I went to China, I visited Shanghai.
- Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.
- Tom comes to visit me every once in a while.
- Tom ara sıra beni ziyaret etmeye gelir.
- Are you going to visit Lukas when you're in Graz?
- Graz'dayken Lukas'ı ziyaret edecek misin?
- Tom should've visited Boston, but he didn't.
- Tom Boston'u ziyaret etmeliydi ama etmedi.
- I think I'll go visit Tom and see how he's doing.
- Sanırım Tom'u ziyaret etmeye gideceğim ve onun nasıl olduğunu göreceğim.
- Tom visited four countries.
- Tom dört tane ülkeyi ziyaret etti.
- If I'd known about his illness, I would've visited him in the hospital.
- Hastalığından haberim olsaydı, onu hastanede ziyaret ederdim.
- In order to visit our country, foreigners will from now on need a special visa.
- Ülkemizi ziyaret etmek için yabancıların bundan böyle özel bir vizeye ihtiyacı olacaktır.
- Tom is going to visit Mary next week.
- Tom gelecek hafta Mary'yi ziyaret edecek.
- It's a great honor to have had the King visit our city.
- Kralın şehrimizi ziyaret etmesi büyük bir onurdur.
- If you had a time machine, which year would you visit?
- Bir zaman makinen olsaydı, hangi yılı ziyaret ederdin?
- Do you plan to visit America someday?
- Bir gün Amerika'yı ziyaret etmeyi düşünüyor musun?
- Do you visit here often?
- Burayı sık sık ziyaret ediyor musun?
- After the incident, their friends and relatives began to visit them less frequently.
- Olaydan sonra arkadaşları ve akrabaları onları daha az ziyaret etmeye başladı.
- Tom used to visit me all the time.
- Tom beni her zaman ziyaret ederdi.
- I'll visit him tomorrow.
- Onu yarın ziyâret edeceğim.
- They visited us.
- Bizi ziyaret ettiler.
- The purpose of our trip is to visit friends and see some tourist spots.
- Gezimizin amacı arkadaşlarımızı ziyaret etmek ve bazı turistik yerleri görmek.
- Tom is going to visit Australia.
- Tom Avustralya'yı ziyaret edecek.
- Where else in Boston do you want to visit?
- Boston'da başka nereyi ziyaret etmek istersin?
- I think I'd like to visit Boston someday.
- Sanırım bir gün Boston'u ziyaret etmek istiyorum.
- Tom came to visit us.
- Tom bizi ziyaret etmeye geldi.
- That was the last time I visited Tom.
- Tom'u en son o zaman ziyaret etmiştim.
- He's going to visit his aunt and uncle next month.
- O önümüzdeki ay teyzesini ve amcasını ziyaret edecek.
- She answered that she would visit me.
- Beni ziyaret edeceğini söyledi.
- Layla bought cosmetics at every shopping mall she visited.
- Leyla ziyaret ettiği her alışveriş merkezinden kozmetik ürünleri satın aldı.
- I visited a museum today.
- Bugün bir müzeyi ziyaret ettim.
- Tom visited Mary first.
- Tom önce Mary'yi ziyaret etti.
- I enjoyed visiting Boston.
- Boston'u ziyaret etmekten keyif aldım.
- It's been more than a year since Tom has visited Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmeyeli bir yıldan fazla oldu.
- Tom stayed with Mary and John when he visited Boston.
- Tom Boston'u ziyaret ettiğinde Mary ve John'la birlikte kaldı.
- Have you visited any of your relatives this month?
- Bu ay akrabalarından herhangi birini ziyaret ettiniz mi?
- I went to the hospital to visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmek için hastaneye gittim.
- He should definitely visit the Hagia Sophia while he's in Istanbul.
- İstanbul'dayken kesinlikle Ayasofya'yı ziyaret etmeli.
- Yesterday, my father and I visited Mary.
- Dün, babam ve ben Mary'yi ziyaret ettik.
- Tom has been too busy to visit us very often.
- Tom bizi çok sık ziyaret edemeyecek kadar çok meşguldü.
- I'm going to Boston to visit my family for Christmas.
- Noel'de ailemi ziyaret etmek için Boston'a gidiyorum.
- My mom always says that she will visit me soon.
- Annem her zaman yakında beni ziyaret edeceğini söyler.
- You could at least pay Tom a visit.
- Hiç olmazsa Tom'u ziyaret edebilirsiniz.
- Do you often visit your grandparents?
- Büyükanne ve büyükbabanı sık sık ziyaret ediyor musun?
- He hopes he will visit Paris.
- O, Paris'i ziyaret edeceğini umuyor.
- The only website Tom visits at least once a day is this one.
- Tom'un en azından günde bir kez ziyaret ettiği tek web sitesi budur.
- Our music teacher advised me to visit Vienna.
- Müzik öğretmenimiz bana Viyana'yı ziyaret etmemi tavsiye etti.
- Tom visited Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etti.
- Tom never visits Mary anymore.
- Tom artık Mary'yi hiç ziyaret etmiyor.
- It's too late to visit Tom now.
- Şu an Tom'u ziyaret etmek için saat çok geç oldu.
- Tom visited Boston.
- Tom, Boston'u ziyaret etti.
- Tom is back in Boston visiting his family.
- Tom Boston'da ailesini ziyaret ediyor.
- A great many tourists visit Kyoto in spring.
- Baharda pek çok turist Kyoto'yu ziyaret eder.
- I'd like to visit Boston one day.
- Bir gün Boston'u ziyaret etmek istiyorum.
- We were in Boston last month for a few days visiting Tom.
- Biz Tom'u ziyaret ederken geçen ay bir kaç gün Boston'daydık.
- The village which I visited last summer was a small one in Nagano Prefecture.
- Geçen yaz ziyaret ettiğim köy, Nagano bölgesi'ndeki küçük bir köydü.
- I think you'd better go and visit him.
- Bence gidip onu ziyaret etsen iyi olur.
- I'll visit you at your office tomorrow.
- Yarın sizi ofisinizde ziyaret edeceğim.
- Tom didn't want to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmek istemiyordu.
- Tom has never visited Mary.
- Tom, Mary'yi hiç ziyaret etmedi.
- Sami's dream was to visit the Amazon forest.
- Sami'nin hayali Amazon ormanlarını ziyaret etmekti.
- You're the only person that I know who has ever visited Boston.
- Boston'ı ziyaret eden tanıdığım tek kişi sensin.
- We visited Boston.
- Biz Boston'u ziyaret ettik.
- She visited the old man in the hospital every day but Sunday.
- Pazar hariç her gün hastanedeki yaşlı adamı ziyaret ederdi.
- We have many friends to visit in Boston.
- Boston'da ziyaret edecek birçok arkadaşımız var.
- Tom went to Boston to visit a friend.
- Tom bir arkadaşı ziyaret etmek için Boston'a gitti.
- Tom certainly wasn't at home when we went to visit him.
- Onu ziyaret etmeye gittiğimizde, Tom kesinlikle evde değildi.
- All of my kids went to Boston to visit my parents.
- Çocuklarımın hepsi ebeveynlerimi ziyaret etmek için Boston'a gitti.
- Sami visited many Muslim countries.
- Sami birçok Müslüman ülkeyi ziyaret etti.
- Let's visit Boston again.
- Boston'u tekrar ziyaret edelim.
- She paid me a visit yesterday.
- Dün beni ziyaret etti.
- Tom visited Australia last summer.
- Tom geçen yaz Avustralya'yı ziyaret etti.
- I'll personally visit you.
- Kişisel olarak sizi ziyaret edeceğim.
- My grandmother had been sick for a week when I visited her.
- Ben onu ziyaret ettiğimde büyükannem bir haftadır hastaydı.
- Tom is likely going to come to visit us next summer.
- Tom muhtemelen önümüzdeki yaz bizi ziyaret etmeye gelecektir.
- He visited his hometown for the first time in ten years.
- On yıl sonra ilk kez memleketini ziyaret etti.
- The last time I went to China, I visited Shanghai.
- Çin'e son gittiğimde, Şangay'ı ziyaret ettim.
- Tom visited Mary in Boston.
- Tom Boston'da Mary'yi ziyaret etti.
- Have you ever visited your sister?
- Hiç kız kardeşini ziyaret ettin mi?
- Didn't you visit the park?
- Parkı ziyaret etmedin mi?
- Is this your first time to visit Australia?
- Avustralya'yı ilk kez mi ziyaret ediyorsunuz?
- Millions of tourists flock to Turkey every summer to visit Hagia Sophia in Istanbul.
- Milyonlarca turist her yaz İstanbul'daki Ayasofya'yı ziyaret etmek için Türkiye'ye akın ediyor.
- She said that she would visit Jack with her sisters.
- O, kız kardeşleriyle birlikte Jack'i ziyaret edeceğini söyledi.
- How old were you when you first visited Boston?
- Boston'u ilk ziyaret ettiğinde kaç yaşındaydın?
- We visited Boston.
- Boston'u ziyaret ettik.
- Tom will visit Mary next week.
- Tom önümüzdeki hafta Mary'yi ziyaret edecek.
- Tom sometimes visits his father's office.
- Tom bazen babasının bürosunu ziyaret eder.
- If you have nothing else to do, you could always visit Tom.
- Yapacak başka bir şeyin yoksa, her zaman Tom'u ziyaret edebilirsin.
- Yesterday I visited Tom's house.
- Dün, Tom'un evini ziyaret ettim.
- I visited many parts of England.
- İngiltere'nin birçok kısmını ziyaret ettim.
- You'll have to visit me regularly for a while.
- Bir müddet beni düzenli olarak ziyaret etmek zorunda kalacaksın.
- I want to visit you.
- Seni ziyaret etmek istiyorum.
- I'm driving to Boston tomorrow to visit Tom.
- Yarın Tom'u ziyaret etmek için Boston'a gidiyorum.
- Did Tom visit Boston with you?
- Tom seninle Boston'u ziyaret etti mi?
- The police visited Mary yesterday.
- Polis dün Mary'yi ziyaret etti.
- She didn't pay him any visit.
- Onu hiç ziyaret etmedi.
- Tom hoped to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmeyi umuyordu.
- When did you visit your friends?
- Arkadaşlarını ne zaman ziyaret ettin?
- They are often together, and go to the opera or visit art galleries.
- Sık sık birlikte oluyorlar, operaya gidiyorlar ya da sanat galerilerini ziyaret ediyorlar.
- Los Angeles is one of the places I want to visit.
- Los Angeles ziyaret etmek istediğim yerlerden biri.
- I don't know if he will visit us next Sunday.
- Gelecek Pazar bizi ziyaret eder mi bilmiyorum.
- Is there somewhere in Europe you'd like to visit?
- Avrupada ziyaret etmek istediğin bir yer var mı?
- I would like to visit the Great Wall this year.
- Bu yıl Çin Seddi'ni ziyaret etmek istiyorum.
- Do you visit this place often?
- Burayı sık sık ziyaret eder misin?
- They've never visited Australia.
- Onlar Avustralya'yı hiç ziyaret etmediler.
- No one comes to visit me anymore.
- Artık hiç kimse beni ziyaret etmeye gelmiyor.
- Tom asked me to pay him a visit.
- Tom onu ziyaret etmemi istedi.
- Tom will be watching television if you visit him now.
- Eğer onu şimdi ziyaret edersen, Tom televizyon izliyor olacak.
- I visit my grandparents on Sundays.
- Pazar günleri büyük ebeveynlerimi ziyaret ederim.
- Did you visit Boston last year?
- Geçen yıl Boston'u ziyaret ettin mi?
- The guide and the American tourists are going to visit the castles of the Loire valley.
- Rehber ve Amerikalı turistler, Loire Vadisi kalelerini ziyaret edecekler.
- I'm going to Germany to visit my boyfriend.
- Sevgilimi ziyaret etmek için Almanya'ya gidiyorum.
- They are often together, and go to the opera or visit art galleries.
- Onlar çoğu zaman birlikteler ve operaya gidiyorlar ya da sanat galerilerini ziyaret ediyorlar.
- I won't be able to visit you tomorrow because I'll be busy.
- Meşgul olacağım için yarın seni ziyaret edemeyeceğim.
- Do you want to visit Boston?
- Boston'u ziyaret etmek ister misin?
- Many sightseers visit Kyoto every year.
- Çok sayıda turist her yıl Kyoto'u ziyaret eder.
- Father visited my uncle in hospital.
- Babam amcamı hastanede ziyaret etti.
- They visit us from time to time.
- Arada sırada bizi ziyaret ediyorlar.
- I'd love to visit Boston again.
- Boston'u tekrar ziyaret etmeyi çok isterim.
- Can I visit a church?
- Bir kiliseyi ziyaret edebilir miyim?
- Tom appreciates it when Mary comes to visit him in the hospital.
- Tom Mary onu hastanede ziyaret etmeye geldiğinde bunu takdir ediyor.
- I visited some stores in Boston.
- Boston'daki bazı mağazaları ziyaret ettim.
- It was this hospital that I visited last month.
- Geçen ay ziyaret ettiğim bu hastaneydi.
- I think it's really important for you to visit Tom in the hospital.
- Bence Tom'u hastanede ziyaret etmen çok önemli.
- Have you visited a zoo in your country?
- Ülkende bir hayvanat bahçesi ziyaret ettin mi?
- Tom didn't want to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmek istemedi.
- I will visit you as soon as I can.
- En kısa zamanda sizi ziyaret edeceğim.
- It was this hospital that I visited last month.
- Geçen ay ziyaret ettiğim hastane buydu.
- How many museums did you visit?
- Kaç tane müze ziyaret ettin?
- Thousands of foreigners visit Japan every year.
- Her yıl binlerce yabancı Japonya'yı ziyaret ediyor.
- He visited China in 1998.
- 1998'de Çin'i ziyaret etti.
- We are hoping to visit Spain this summer.
- Bu yaz İspanyayı ziyaret etmeyi umuyoruz.
- They visit us from time to time.
- Onlar zaman zaman bizi ziyaret ederler.
- You should have visited Kyoto.
- Kyoto'yu ziyaret etmeliydiniz.
- Visiting a foreign country must be expensive.
- Yabancı bir ülkeyi ziyaret etmek pahalı olmalı.
- I visited my grandmother's house.
- Büyükannemin evini ziyaret ettim.
- She visited him in Boston.
- Onu Boston'da ziyaret etti.
- She will without a doubt visit England this summer.
- O, şüphesiz bu yaz İngiltereyi ziyaret edecek.
- Tom never visited Mary.
- Tom Mary'i hiç ziyaret etmedi.
- Please visit as soon as you get into town.
- Lütfen kasabaya gelir gelmez ziyaret edin.
- Yesterday I did not visit my parents, but I will visit them today.
- Dün ebeveynlerimi ziyaret etmedim ama onları bugün ziyaret edeceğim.
- It is worthwhile visiting that museum.
- O müzeyi ziyaret etmek faydalıdır.
- Why don't I pay Tom a visit?
- Neden Tom'u ziyaret etmiyorum?
- I just heard you visited him.
- Onu ziyaret ettiğini şimdi duydum.
- When do you want to visit us?
- Bizi ne zaman ziyaret etmek istiyorsun?
- People don't visit Boston as often as they used to.
- İnsanlar Boston'u eskisi kadar sık ziyaret etmiyor.
- I want to visit that place someday.
- Bir gün orayı ziyaret etmek isterim.
- Tom visits his parents every weekend.
- Tom her hafta sonu anne babasını ziyaret eder.
- Who do you plan to visit in Boston?
- Boston'da kimi ziyaret etmeyi planlıyorsun?
- We're hoping to visit Boston this summer.
- Bu yaz Boston'u ziyaret etmeyi umuyoruz.
- It is Paris that I want to visit.
- Ziyaret etmek istediğim yer Paris.
- Let's visit Tom.
- Tom'u ziyaret edelim.
- I'm visiting my grandmother in the hospital.
- Büyükannemi hastanede ziyaret ediyorum.
- Would you like to visit Chichen Itza?
- Chichen İtza'yı ziyaret etmek ister misiniz?
- I should visit Boston, too.
- Ben de Boston'ı ziyaret etmeliyim.
- Next week I want to visit my friend.
- Gelecek hafta arkadaşımı ziyaret etmek istiyorum.
- I visit Boston once a month.
- Boston'u ayda bir ziyaret ederim.
- I think I'd like to visit Boston someday.
- Ben, bir gün Boston'ı ziyaret etmek istediğimi düşünüyorum.
- Tom paid me a visit.
- Tom beni ziyaret etti.
- We visited Yokohama on business.
- Yokohama'yı iş için ziyaret ettik.
- I used to sleep in a trundle bed when I would visit my aunt and uncle.
- Halam ve eniştemi ziyaret ettiğimde tekerlekli karyolada uyurdum.
- Let's pay them a visit.
- Onları ziyaret edelim.
- Have you visited a zoo in your country?
- Ülkenizdeki bir hayvanat bahçesini ziyaret ettiniz mi?
- Tom is eager to go to the hospital to visit Mary.
- Tom Mary'yi ziyaret etmek için hastaneye gitmeye istekli.
- Tom says he wants to visit Mary in Boston.
- Tom, Mary'yi Boston'da ziyaret etmek istediğini söylüyor.
- I plan on visiting Boston.
- Boston'u ziyaret etmeyi planlıyorum.
- Tom won't likely visit Boston.
- Tom muhtemelen Boston'u ziyaret etmeyecek.
- I have visited the city of Karakorum yesterday.
- Dün Karakurum şehrini ziyaret ettim.
- We will visit my grandfather this week.
- Bu hafta büyükbabamı ziyaret edeceğiz.
- I think I'll go visit Tom and see how he's doing.
- Sanırım Tom'u ziyaret edip nasıl olduğuna bakacağım.
- Mary visited Boston.
- Mary Boston'u ziyaret etti.
- She visited not only Kyoto but also Nara.
- Sadece Kyoto'yu değil Nara'yı da ziyaret etti.
- Even Chinese dignitaries were invited to visit the monument.
- Çinli ileri gelenler bile anıtı ziyaret etmeleri için davet edildiler.
- Los Angeles is one of the places that I'd like to visit.
- Los Angeles ziyaret etmek istediğim yerlerden biri.
- Tom said that he and Mary were planning to visit Australia next year.
- Tom, o ve Mary'nin önümüzdeki yıl Avustralya'yı ziyaret etmeyi planladıklarını söyledi.
- Thank you for visiting us.
- Bizi ziyaret ettiğiniz için teşekkürler.
- I've always wanted to visit another planet.
- Her zaman başka bir gezegeni ziyaret etmek istemişimdir.
- If I'd known you were sick, I would have visited you at the hospital.
- Hasta olduğunu bilseydim, seni hastanede ziyaret ederdim.
- Visiting Tom was a mistake.
- Tom'u ziyaret etmek bir hataydı.
- I've already visited his university.
- Daha önce onun üniversitesini ziyaret ettim.
- We are going to visit Versailles.
- Versailles'i ziyaret edeceğiz.
- We used to visit each other on the weekend.
- Hafta sonunda birbirimizi ziyaret ederdik.
- Why doesn't she visit me anymore?
- O neden artık beni ziyaret etmiyor?
- Tom should definitely visit an art museum or two while he's in France.
- Tom Fransa'da iken kesinlikle bir ya da iki sanat müzesini ziyaret etmeli.
- I want to visit you.
- Sizi ziyaret etmek istiyorum.
- We visit Tom from time to time.
- Tom'u zaman zaman ziyaret ediyoruz.
- I have to visit them.
- Onları ziyaret etmeliyim.
- I would like to visit South Korea.
- Güney Kore'yi ziyaret etmek isterim.
- What's your purpose in visiting this country?
- Bu ülkeyi ziyaret etmekteki amacınız nedir?
- You were the one who suggested I visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmemi öneren sendin.
- A year later, he visited the Soviet Union.
- Bir yıl sonra Sovyetler Birliği'ni ziyaret etti.
- It's worthwhile visiting the old castles.
- Eski kaleleri ziyaret etmeye değer.
- Which city are you going to visit first?
- Önce hangi şehri ziyaret edeceksin?
- Tom visited Mary in Boston in October.
- Tom, Ekim ayında Boston'da Mary'yi ziyaret etti.
- If I had known her address, I could have visited her.
- Onun adresini bilseydim, onu ziyaret edebilirdim.
- Cuckoos visit here in spring.
- Guguk kuşları baharda burayı ziyaret eder.
- I visited Kyoto a long time ago.
- Kyoto'yu uzun zaman önce ziyaret etmiştim.
- Tom said that he wanted to go visit Santa Claus at the North Pole.
- Tom, Kuzey Kutbu'ndaki Noel Baba'yı ziyaret etmek istediğini söyledi.
- The governor visited the city.
- Vali şehri ziyaret etti.
- I can't wait to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- Sami visited Al-Masjid an-Nabawi.
- Sami Mescid-i Nebevi'yi ziyaret etti.
- I was able to visit Boston.
- Boston'u ziyaret edebildim.
- Are you sure you can visit me tomorrow?
- Yarın beni ziyaret edebileceğinden emin misin?
- I don't visit Tom very often.
- Tom'u çok sık ziyaret etmem.
- Tom sometimes visits me.
- Tom bazen beni ziyaret eder.
- Tom never visits Mary anymore.
- Tom artık Mary'i hiç ziyaret etmiyor.
- He disguised himself as a salesman and visited her house.
- Bir satıcı olarak kimliğini gizledi ve onun evini ziyaret etti.
- I wish that Tom would visit us more often.
- Keşke Tom bizi daha sık ziyaret etseydi.
- She used to visit me regularly.
- Beni düzenli ziyaret ederdi.
- I just heard you visited Tom.
- Sadece Tom'u ziyaret ettiğini duydum.
- Visit us please!
- Lütfen bizi ziyaret edin!
- New York is the city you visit the most.
- New York en çok ziyaret ettiğiniz şehir.
- Which museum would you like to visit first?
- Önce hangi müzeyi ziyaret etmek istersiniz?
- Tom wasn't allowed to visit his father who was in prison.
- Tom'un hapisteki babasını ziyaret etmesine izin verilmedi.
- Tom said he would visit Mary in Boston every weekend.
- Tom her hafta sonu Boston'da Mary'yi ziyaret edeceğini söyledi.
- It was not until I visited Australia that I realized how small Japan was.
- Avustralya'yı ziyaret edene kadar Japonya'nın ne kadar küçük olduğunu fark etmemiştim.
- If I'd known you were sick, I would have visited you at the hospital.
- Eğer senin hasta olduğunu bilseydim, seni hastanede ziyaret etmiş olurdum.
- Tom visited Mary in the hospital.
- Tom Mary'yi hastanede ziyaret etti.
- Perry visited Uraga in 1853.
- Perry 1853 yılında Uraga'yı ziyaret etti.
- I'm looking forward to visiting your country this winter.
- Bu kış ülkenizi ziyaret etmeyi dört gözle bekliyorum.
- If you're seeking information about the Esperanto movement in Indonesia, please visit the webpage.
- Endonezya'daki Esperanto hareketi hakkında bilgi arıyorsanız, lütfen web sayfasını ziyaret edin.
- The object of the journey was to visit Grandma.
- Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti.
- Mary has visited Hungary.
- Mary Macaristan'ı ziyaret etti.
- I will tell you when you visit.
- Ziyaret ettiğinde sana söylerim.
- He happened to visit me.
- Beni ziyaret etti.
- Tom visited Mary in the hospital.
- Tom Mary'i hastanede ziyaret etti.
- We will visit you sometime.
- Bir ara seni ziyaret edeceğiz.
- When we visited London, we rode a double-decker bus across the city.
- Londra'yı ziyaret ettiğimizde, şehri çift katlı bir otobüsle gezmiştik.
- Tom paid Mary and John a visit.
- Tom, Mary ve John'u ziyaret etti.
- I have visited a museum today.
- Bugün bir müzeyi ziyaret ettim.
- I would like to visit the Great Wall this year.
- Bu yıl Çin Seddi'ni ziyaret etmek isterim.
- I visit Tatoeba almost every day.
- Neredeyse her gün Tatoeba'yı ziyaret ederim.
- A lot of tourists visit Hungary in summer.
- Yazın Macaristan'ı birçok turist ziyaret eder.
- I visited my father's hometown last summer.
- Geçen yaz babamın doğduğu yeri ziyaret ettim.
- I hope I get a chance to visit Boston.
- Umarım Boston'u ziyaret etme şansını yakalarım.
- That uncle of his often visited America.
- Amcası sık sık Amerika'yı ziyaret ederdi.
- I hope to visit Nara next time.
- Gelecek sefer Nara'yı ziyaret etmeyi umuyorum.
- Why have you visited us today?
- Bugün bizi neden ziyaret ettiniz?
- Nobody comes to visit us anymore.
- Artık kimse bizi ziyaret etmeye gelmiyor.
- He visited her house the other day.
- Geçenlerde evini ziyaret etti.
- This is the very place that I have long wanted to visit.
- Burası tam uzun süredir ziyaret etmek istediğim yer.
- I visited Boston for the first time last summer.
- Boston'u ilk kez geçen yaz ziyaret ettim.
- Tom is going to visit Boston next month.
- Tom gelecek ay Boston'u ziyaret edecek.
- It is our custom to visit Japan in October.
- Ekim ayında Japonya'yı ziyaret etmek bizim geleneğimizdir.
- Tom isn't going to visit you tomorrow.
- Yarın Tom seni ziyaret etmeyecek.
- I visited Romania a few years ago.
- Birkaç yıl önce Romanya'yı ziyaret etmiştim.
- It's fun to visit old friends.
- Eski arkadaşları ziyaret etmek eğlencelidir.
- What I really want to do is go to Boston to visit Tom.
- Gerçekten yapmak istediğim şey Tom'u ziyaret etmek için Boston'a gitmek.
- We visited Tom.
- Biz Tom'u ziyaret ettik.
- I didn't know that you were sick, so I didn't visit you in the hospital.
- Hasta olduğunu bilmiyordum, bu yüzden seni hastanede ziyaret etmedim.
- I'm planning to visit Boston next year.
- Gelecek yıl Boston'ı ziyaret etmeyi planlıyorum.
- Tom has visited Australia three times.
- Tom Avustralya'yı üç kez ziyaret etti.
- Tom returned to his hometown to visit his parents during the summer break.
- Tom yaz tatilinde ailesini ziyaret etmek için memleketine döndü.
- I plan to visit Tom in Boston next weekend.
- Gelecek hafta sonu Tom'u Boston'da ziyaret etmeyi planlıyorum.
- I visited my grandmother's house.
- Ben büyükannemin evini ziyaret ettim.
- You weren't home last night when I came to visit.
- Ziyaret etmeye geldiğimde dün gece evde yoktun.
- Visit my Facebook profile.
- Facebook profilimi ziyaret edin.
- Tom visits us quite often, but he never stays very long.
- Tom bizi sık sık ziyaret eder, ama asla çok uzun kalmaz.
- I wish I'd visited Tom.
- Keşke Tom'u ziyaret etseydim.
- Have you ever visited Kyoto?
- Hiç Kyoto'yu ziyaret ettin mi?
- You should really come and visit us in Boston.
- Gerçekten gelmelisin ve bizi Boston'da ziyaret etmelisin.
- While in London, he visited the British Museum.
- Londra'dayken British Museum'u ziyaret etti.
- It'll be fun to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmek eğlenceli olacak.
- Have you ever visited Kyoto before?
- Daha önce Kyoto'yu ziyaret ettin mi?
- I just heard you visited them.
- Az önce onları ziyaret ettiğini duydum.
- I will visit foreign countries someday.
- Bir gün yabancı ülkeleri ziyaret edeceğim.
- Tom visited me regularly.
- Tom beni düzenli olarak ziyaret etti.
- We have wanted to visit the city for a long time.
- Uzun zamandır şehri ziyaret etmek istiyorduk.
- Tom wanted to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmek istiyordu.
- Tom and I are planning on visiting Boston together.
- Tom ve ben Boston'u birlikte ziyaret etmeyi planlıyoruz.
- I never visit my sister.
- Kız kardeşimi asla ziyaret etmem.
- For more information, visit example.com.
- Daha fazla bilgi için example.com'u ziyaret edin.
- Has Tom ever visited Boston?
- Tom hiç Boston'u ziyaret etti mi?
- It rained so hard that we decided to visit him on another day.
- O kadar çok yağmur yağıyordu ki onu başka bir gün ziyaret etmeye karar verdik.
- They visited the capital.
- Başkenti ziyaret ettiler.
- Tom said he was planning on visiting an old girlfriend in Boston.
- Tom, Boston'daki eski bir kız arkadaşını ziyaret etmeyi planladığını söyledi.
- Tom intended to visit Boston last month.
- Tom geçen ay Boston'u ziyaret etmeye niyetlendi.
- I visited Paris, but I didn't climb the Eiffel tower, since I'm afraid of heights.
- Paris'i ziyaret ettim ama yükseklik korkum olduğu için Eyfel Kulesi'ne tırmanmadım.
- Tom visits me every time he comes to Boston.
- Tom Boston'a her gelişinde beni ziyaret eder.
- I just heard you visited her.
- Az önce onu ziyaret ettiğini duydum.
- I'm not planning to visit Boston on this trip.
- Bu gezide Boston'ı ziyaret etmeyi planlamıyorum.
- Tom doesn't want to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmek istemiyor.
- Tom visited the National Museum when he was in Amsterdam.
- Tom Amsterdam'da iken Ulusal Müze'yi ziyaret etti.
- I visited Australia.
- Avustralya'yı ziyaret ettim.
- Visit my webpage and find out more about me.
- Web sayfamı ziyaret edin ve hakkımda daha fazla bilgi edinin.
- I wish I'd been able to visit you when I was in Boston.
- Keşke Boston'dayken seni ziyaret edebilsem.
- Tom visited Mary yesterday.
- Tom, dün Mary'i ziyaret etti.
- Tom and Mary will visit Boston in October.
- Tom ve Mary Ekim ayında Boston'u ziyaret edecekler.
- He was absorbed in reading when I visited him.
- Onu ziyaret ettiğimde kitap okumaya dalmıştı.
- Tom wanted Mary to go to Boston to visit her uncle.
- Tom Mary'nin amcasını ziyaret etmek için Boston'a gitmesini istedi.
- Let's pay her a visit.
- Onu ziyaret edelim.
- Did you visit Boston with Tom?
- Tom ile Boston'u ziyaret ettiniz mi?
- Sami visited Layla again.
- Sami, Layla'yı tekrar ziyaret etti.
- I would like to visit Argentina.
- Ben Arjantin'i ziyaret etmek istiyorum.
- We want to go back to Boston to visit Tom again.
- Tom'u yine ziyaret etmek için Boston'a dönmek istiyoruz.
- My brother wants to visit Liechtenstein.
- Kardeşim Liechtenstein'ı ziyaret etmek istiyor.
- The guide and the American tourists are going to visit the castles of the Loire valley.
- Rehber ve Amerikalı turistler Loire vadisindeki şatoları ziyaret edecekler.
- Tom came to visit us yesterday.
- Tom dün bizi ziyaret etmeye geldi.
- Tell Tom he should visit Boston.
- Tom'a Boston'u ziyaret etmesi gerektiğini söyle.
- We plan to visit Boston next spring.
- Önümüzdeki bahar Boston'u ziyaret etmeyi planlıyoruz.
- I just heard you visited Tom.
- Tom'u ziyaret ettiğini duydum.
- I wish that Tom would visit us more often.
- Keşke Tom bizi daha sık ziyaret etse.
- I hope to visit Sydney again.
- Sydney'i tekrar ziyaret etmeyi umuyorum.
- That was the last time I visited Tom.
- O, Tom'u ziyaret ettiğim son kezdi.
- I've always wanted to visit Turkey.
- Her zaman Türkiye'yi ziyaret etmek istemişimdir.
- Tom said he'd like to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmek istediğini söyledi.
- I bought flowers because I am going to visit my grandmother this afternoon.
- Bu öğleden sonra anneannemi ziyaret edeceğim için çiçek satın aldım.
- Much as Tom would like to visit Boston, he can't afford it.
- Tom her ne kadar Boston'u ziyaret etmek istese de, bunu karşılayamaz.
- Tom is eager to go to the hospital to visit Mary.
- Tom, Mary'yi ziyaret etmek için hastaneye gitmeye hevesli.
- I'm going to visit Tom in the hospital.
- Tom'u hastanede ziyaret edeceğim.
- Please visit as soon as you get into town.
- Lütfen şehre iner inmez ziyaret edin.
- Tom said that he and Mary were planning to visit Australia next year.
- Tom, Mary ile birlikte gelecek yıl Avustralya'yı ziyaret etmeyi planladıklarını söyledi.
- He disguised himself as a salesman and visited her house.
- Satıcı kılığına girmiş ve onun evini ziyaret etmiş.
- Greece is one of the countries I would most like to visit.
- Yunanistan en çok ziyaret etmek istediğim ülkelerden biri.
- Thousands of people visit this museum every month.
- Bu müzeyi her ay binlerce insan ziyaret ediyor.
- May I take a few days off to visit my family?
- Ailemi ziyaret etmek için birkaç gün izin alabilir miyim?
- I'm going to visit him next week.
- Gelecek hafta onu ziyaret edeceğim.
- Tom visited Boston last year.
- Tom geçen yıl Boston'u ziyaret etti.
- I would like to visit Egypt, one day.
- Bir gün Mısır'ı ziyaret etmek istiyorum.
- Lucy sometimes visits May.
- Lucy, bazen May'i ziyaret eder.
- She will visit her mother next Tuesday.
- Önümüzdeki Salı annesini ziyaret edecek.
- I like to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmeyi severim.
- Tom told me that he would like to visit us in Boston.
- Tom bana Boston'da bizi ziyaret etmek istediğini söyledi.
- When I visited my hometown this summer, I found the city different from what it had been ten years ago.
- Bu yaz doğduğum yeri ziyaret ettiğimde, şehri on yıl öncekinden farklı buldum.
- In order to visit our country, foreigners will from now on need a special visa.
- ülkemizi ziyaret etmek için, yabancıların şu andan itibaren özel bir vizeye ihtiyaçları olacak.
- Tom hopes Mary will visit Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'u ziyaret edeceğini umuyor.
- Tom occasionally visited me when I lived in Boston.
- Boston'da yaşarken Tom ara sıra beni ziyaret ederdi.
- Tom will visit Mary in Boston.
- Tom, Boston'da Mary'yi ziyaret edecek.
- I want to visit Boston sometime.
- Bir ara Boston'u ziyaret etmek istiyorum.
- It might be too late to visit Tom now.
- Tom'u ziyaret etmek için artık çok geç olabilir.
- Let's visit the garden tomorrow.
- Yarın bahçeyi ziyaret edelim.
- In spite of the heavy rain, he visited his friend in hospital.
- Şiddetli yağmura rağmen hastanedeki arkadaşını ziyaret etti.
- I have visited Tom a number of times in Boston.
- Tom'u Boston'da birkaç kez ziyaret ettim.
- We will visit them soon.
- Yakında onları ziyaret edeceğiz.
- Thousands of foreigners visit Japan each year.
- Japonya'yı her yıl binlerce yabancı ziyaret eder.
- The number of people who visit aestethic clinics have been on the rise these last years.
- Estetik kliniklerini ziyaret edenlerin sayısı son yıllarda artıyor.
- Tom and his family visited us last summer.
- Tom ve ailesi geçen yaz bizi ziyaret etmişti.
- It is no wonder that the children love to visit the farm.
- Çocukların çiftliği ziyaret etmeyi sevmeleri şaşırtıcı değil.
- Tom was in a lot of pain when we visited him in the hospital.
- Onu hastanede ziyaret ettiğimizde Tom çok acı çekiyordu.
- Tom wanted me to visit him.
- Tom onu ziyaret etmemi istedi.
- Tom returned to his hometown to visit his parents during the summer break.
- Tom yaz tatilinde anne ve babasını ziyaret etmek için memleketine döndü.
- I never visit my sister.
- Kız kardeşimi hiç ziyaret etmedim.
- I'll visit you in jail.
- Seni hapishanede ziyaret edeceğim.
- We learned as much as possible about their culture before visiting them.
- Onları ziyaret etmeden önce kültürleri hakkında mümkün olduğunca çok şey öğrendik.
- I'm on my way to visit a friend in the hospital.
- Hastanedeki bir arkadaşımı ziyaret edeceğim.
- I've visited more than ten cities outside the country so far.
- Şimdiye kadar ülke dışında ondan fazla şehri ziyaret ettim.
- If I'd known that Tom was in the hospital, I'd have visited him.
- Tom'un hastanede olduğunu bilseydim, onu ziyaret ederdim.
- Carol visited Boston last month.
- Carol, geçen ay Boston'ı ziyaret etti.
- Tom wasn't with Mary the last time she visited us.
- Tom, Mary bizi son ziyaret ettiğinde Mary ile birlikte değildi.
- My father visited my uncle in the hospital.
- Babam amcamı hastanede ziyaret etti.
- Would you like to visit the city?
- Şehri ziyaret etmek ister misiniz?
- I visited Paris long ago.
- Paris'i uzun zaman önce ziyaret ettim.
- Let's visit Boston first.
- Önce Boston'u ziyaret edelim.
- I thought you'd never visit us again.
- Bizi tekrar ziyaret etmeyeceğinizi düşündüm.
- I'm glad you're to visit Tokyo next month.
- Gelecek ay Tokyo'yu ziyaret edeceğinize sevindim.
- Let's visit him.
- Onu ziyaret edelim.
- This is the temple which we used to visit.
- Burası eskiden ziyaret ettiğimiz tapınak.
- Two weeks ago, I visited Disneyland for the first time.
- İki hafta önce ilk kez Disneyland'i ziyaret ettim.
- I regret visiting Boston.
- Boston'u ziyaret ettiğim için pişmanım.
- Sami visited the Prophet's Mosque.
- Sami Mescidinebevi'yi ziyaret etti.
- Rome is a city worth visiting.
- Roma, ziyaret etmeye değer bir şehirdir.
- Tom is still not allowed to visit Mary.
- Tom'un Mary'yi ziyaret etmesine hala izin verilmiyor.
- I want to visit Korea.
- Kore'yi ziyaret etmek istiyorum.
- I'll visit Tom next week.
- Gelecek hafta Tom'u ziyaret edeceğim.
- He hopes to visit Paris.
- Paris'i ziyaret etmeyi umuyor.
- She has visited New York once.
- O, New York'u bir kez ziyaret etti.
- Tom saw vending machines everywhere when he visited Japan.
- Tom Japonya'yı ziyaret ettiğinde her yerde otomatlar görmüş.
- I also recommend to visit at least one city which is usually not visited by tourists.
- Ayrıca turistler tarafından genellikle ziyaret edilmeyen en az bir şehri ziyaret etmenizi öneririm.
- Tom seldom visits Boston anymore.
- Tom artık Boston'u nadiren ziyaret ediyor.
- It's been three years since Tom has been to visit us.
- Tom bizi ziyaret etmek için geldiğinden beri üç yıl oldu.
- Sami visited a shopping center.
- Sami bir alışveriş merkezini ziyaret etti.
- I wish we'd had time to visit you while we were in Boston.
- Keşke Boston'dayken seni ziyaret edecek vaktimiz olsaydı.
- I decided to visit the United States on this account.
- Bu nedenle Amerika Birleşik Devletleri'ni ziyaret etmeye karar verdim.
- I paid him a visit on a warm afternoon in May.
- Mayıs ayında sıcak bir öğleden sonra onu ziyaret ettim.
- Visit us tomorrow.
- Bizi yarın ziyaret edin.
- He, too, would visit China.
- O da Çin'i ziyaret edecekti.
- Tell me about some of the places you visited.
- Bana ziyaret ettiğin yerlerden bahset.
- I lost no time in visiting my aunt in the hospital yesterday.
- Dün hastanedeki teyzemi ziyaret etmek için hiç vakit kaybetmedim.
- In spite of the heavy rain, he visited his friend in the hospital.
- Sağanak yağışa rağmen hastanedeki dostunu ziyaret etti.
- I enjoyed visiting Boston.
- Boston'u ziyaret etmekten zevk aldım.
- I don't know if he will visit us next Sunday.
- Önümüzdeki pazar günü bizi ziyaret edip etmeyeceğini bilmiyorum.
- Tell me about some of the places you visited.
- Bana ziyaret ettiğin yerlerden bazılarını anlat.
- Only when I visited "The Happy," I realized that I'm unhappy.
- Mutlu'yu ziyaret ettiğimde mutsuz olduğumu fark ettim.
- On New Year's Day, many people visit neighborhood shrines.
- Yeni Yıl Günü'nde birçok insan, mahallelerindeki tapınakları ziyaret eder.
- I haven't yet visited Boston.
- Henüz Boston'u ziyaret etmedim.
- A very large number of tourists visit Kyoto in the spring.
- İlkbaharda Kyoto'yu çok sayıda turist ziyaret eder.
- He disguised himself as a salesman and visited her house.
- Satıcı kılığına girdi ve onun evini ziyaret etti.
- Tom won't visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmeyecek.
- You should've visited Tom while you were in Boston.
- Boston'dayken Tom'u ziyaret etmeliydiniz.
- She will come back soon to visit us.
- O bizi ziyaret etmek için yakında geri gelecek.
- A great many tourists visit Kyoto in spring.
- İlkbaharda çok sayıda turist Kyoto'yu ziyaret eder.
- From now on I'll visit more often.
- Bundan sonra daha sık ziyaret edeceğim.
- Where are you scheduled to visit?
- Nereyi ziyaret edeceksin?
- Sami went to visit his dad.
- Sami babasını ziyaret etmeye gitti.
- Do you visit your grandparents every week?
- Büyükanne ve büyükbabanı her hafta ziyaret ediyor musun?
- Don't you want to visit Tom?
- Tom'u ziyaret etmek istemiyor musun?
- I'd like to visit that place someday.
- Bir gün orayı ziyaret etmek isterim.
- I have a good mind to visit the Silk Road.
- Aklımda İpek Yolu'nu ziyaret etmek var.
- You could at least pay Tom a visit.
- En azından Tom'u ziyaret edebilirsin.
- Dan left his home in London to visit a friend in Southampton.
- Dan, Southampton'daki bir arkadaşını ziyaret etmek için Londra'daki evinden ayrıldı.
- They're planning to visit the city late this afternoon.
- Bu öğleden sonra şehri ziyaret etmeyi planlıyorlar.
- I went to the hospital to visit him.
- Onu ziyaret etmek için hastaneye gittim.
- I intended to visit Rome last year.
- Geçen yıl Roma'yı ziyaret etmek niyetindeydim.
- If you'd like to volunteer, please visit our website.
- Gönüllü olmak isterseniz, lütfen web sitemizi ziyaret edin.
- I visited Paris a long time ago.
- Paris'i de uzun zaman önce ziyaret etmiştim.
- I visited Tom in Boston.
- Boston'da Tom'u ziyaret ettim.
- Tom thinks it would be better not to visit Mary right now.
- Tom şu anda Mary'yi ziyaret etmemenin daha iyi olacağını düşünüyor.
- Have you ever visited the midwest?
- Hiç Orta Batı'yı ziyaret ettin mi?
- The police visited Mary yesterday.
- Polisler dün Mary'yi ziyaret etti.
- If I had time, I'd visit you with great pleasure.
- Zamanım olsaydı, seni büyük bir zevkle ziyaret ederdim.
- He paid me a visit.
- Beni ziyaret etti.
- I should visit Kyoto.
- Kyoto'yu ziyaret etmeliyim.
- Let's go visit her.
- Gidip onu ziyaret edelim.
- Tom sometimes visits his father's office.
- Tom bazen babasının ofisini ziyaret eder.
- He wants me to go with him to Milan by train to visit a friend.
- Bir arkadaşını ziyaret etmek için trenle Milano'ya gitmemi istiyor.
- I'll pay him a visit within a few weeks.
- Birkaç hafta içinde onu ziyaret edeceğim.
- Tom wanted to visit North America.
- Tom Kuzey Amerika'yı ziyaret etmek istedi.
- Tom asked Mary not to visit him anymore.
- Tom, Mary'den artık onu ziyaret etmemesini istedi.
- If she visits France again, she will have been there three times.
- Fransa'yı tekrar ziyaret ederse, oraya üç kez gitmiş olacak.
- Sami visited Layla in jail twice a week.
- Sami haftada iki kez Layla'yı hapishanede ziyaret ediyordu.
- We'll visit you soon.
- Yakında sizi ziyaret edeceğiz.
- I'll visit you at your office tomorrow.
- Yarın seni büronda ziyaret edeceğim.
- Now that you have a car, you should come visit me more often.
- Madem ki bir araban var, beni daha sık ziyaret etmeye gelmelisin.
- He intends to visit the farm on Sunday.
- Pazar günü çiftliği ziyaret etmeyi planlıyor.
- I have visited the city of Karakorum yesterday.
- Dün Karakurum kentini ziyaret ettim.
- Tom visited Mary in Boston last week.
- Tom geçen hafta Boston'da Mary'yi ziyaret etti.
- She took two weeks' leave and visited China.
- O iki hafta izin aldı ve Çin'i ziyaret etti.
- He's considering visiting his uncle.
- Amcasını ziyaret etmeyi düşünüyor.
- I don't know when I'll get around to visiting you.
- Seni ne zaman ziyaret edebileceğimi bilmiyorum.
- I wish I had visited Boston.
- Keşke Boston'u ziyaret etseydim.
- I visit Tatoeba almost every day.
- Tatoeba'yı neredeyse her gün ziyaret ediyorum.
- Nobody visits Tom.
- Hiç kimse Tom'u ziyaret etmiyor.
- Tom went to Boston to visit Mary.
- Tom, Mary'yi ziyaret etmek için Boston'a gitti.
- Tom visited Mary on October 20th.
- Tom, Mary'yi 20 Ekim'de ziyaret etti.
- Tom will visit Mary tomorrow.
- Tom yarın Mary'i ziyaret edecek.
- Tom won't visit you tomorrow.
- Tom yarın seni ziyaret etmeyecek.
- He will be watching television if you visit him now.
- Onu şu an ziyaret edersen televizyon izliyordur.
- Mary visited her husband in prison.
- Mary kocasını hapishanede ziyaret etti.
- Why have you visited us today?
- Neden bugün bizi ziyaret ettin?
- I doubt Tom will visit Boston.
- Tom'un Boston’u ziyaret edeceğinden şüpheliyim.
- Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
- İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
- I wanna visit Paris, New York and Tokyo someday.
- Ben bir gün Paris, New York ve Tokyo'yu ziyaret etmek istiyorum.
- Did you visit the haunted house?
- Perili evi ziyaret ettiniz mi?
- I wanted to visit Tom next Monday, but he said he was going to be busy, so I'm planning to visit him the Monday after next.
- Gelecek Pazartesi Tom'u ziyaret etmek istiyordum, ama meşgul olacağını söyledi, bu yüzden onu bir sonraki Pazartesi ziyaret etmeyi planlıyorum.
- Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
- Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
- Have you ever visited Italy?
- Hiç İtalyayı ziyaret ettiniz mi?
- I visited Kyoto a long time ago.
- Uzun süre önce Kyoto'yu ziyaret ettim.
- They visited Boston.
- Boston'u ziyaret ettiler.
- When did you visit New York?
- New York'u ne zaman ziyaret ettin?
- Tom came to visit me when I was in the hospital.
- Ben hastanedeyken Tom beni ziyaret etmeye geldi.
- Visit my webpage and find out more about me.
- Hakkımda daha fazla bilgi edinmek için web sayfamı ziyaret edin.
- She will visit her uncle in Kyoto next week.
- Gelecek hafta Kyoto'daki amcasını ziyaret edecek.
- If he had had time, he would have visited us.
- Eğer zamanı olsaydı, bizi ziyaret ederdi.
- When we visited London, we rode a double-decker bus across the city.
- Londra'yı ziyaret ettiğimizde kent genelinde çift katlı bir otobüse bindik.
- Why isn't anyone visiting my website?
- Neden kimse web sitemi ziyaret etmiyor?
- We went to Boston last month to visit Tom.
- Geçen ay Tom'u ziyaret etmek için Boston'a gittik.
- We have many friends to visit in Boston.
- Boston'da ziyaret edilecek çok arkadaşımız var.
- The retired judge used to visit prostitutes regularly.
- Emekli hakim, düzenli olarak fahişeleri ziyaret ederdi.
- When can I visit you?
- Seni ne zaman ziyaret edebilirim?
- Boston is a nice place to visit, but I wouldn't want to live there.
- Boston ziyaret etmek için güzel bir yer ama orada yaşamak istemezdim.
- I visited all the international airports.
- Bütün uluslararası havaalanlarını ziyaret ettim.
- When I visited their apartment, the couple was right in the middle of an argument.
- Onların evini ziyaret ettiğimde çift, bir tartışmanın tam ortasındaydı.
- A friend of mine came to visit me at my office.
- Bir arkadaşım beni ofisimde ziyaret etmek için geldi.
- He went to visit her at the hospital every Monday.
- O, her pazartesi onu hastanede ziyaret etmek için gitti.
- I just found out that he's sick, so I'll visit him later.
- Hasta olduğunu yeni öğrendim, o yüzden onu daha sonra ziyaret edeceğim.
- May I visit you tomorrow?
- Yarın sizi ziyaret edebilir miyim?
- Tom said he'll visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret edeceğini söyledi.
- Tom and Mary visited Northern Europe.
- Tom ve Mary, Kuzey Avrupa'yı ziyaret ettiler.
- Tom visited Mary on Sunday morning.
- Tom Pazar sabahı Mary'yi ziyaret etti.
- Many tourists visit Boston every year.
- Boston'u her yıl birçok turist ziyaret eder.
- Tom will visit Boston this summer for sure.
- Tom bu yaz kesinlikle Boston'u ziyaret edecek.
- He is thinking he would like to visit Paris.
- O, Paris'i ziyaret etmek isteyeceğini düşünüyor.
- Fadil paid an early morning visit to Dania.
- Fadıl sabah erken saatte Dania'yı ziyaret etti.
- Do you visit your grandparents every week?
- Her hafta büyük ebeveynlerini ziyaret eder misin?
- Don't you want to visit us?
- Bizi ziyaret etmek istemiyor musun?
- Why don't we pay Tom a visit?
- Neden Tom'u ziyaret etmiyoruz?
- Tom wants to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmek istiyor.
- He visited Kyoto last year.
- Geçen yıl Kyoto'yu ziyaret etti.
- Do you plan to visit America someday?
- Birgün Amerika’yı ziyaret etmeyi planlıyor musun?
- I have visited America.
- Amerika'yı ziyaret ettim.
- You should have visited Kyoto.
- Kyoto'yu ziyaret etmeliydin.
- You're visiting a factory tomorrow, aren't you?
- Yarın bir fabrikayı ziyaret edeceksin, değil mi?
- Tom has visited Boston once.
- Tom Boston'u bir kez ziyaret etti.
- Neither Tom nor Mary wanted to visit John in the hospital.
- Ne Tom ne de Mary John'u hastanede ziyaret etmek istemedi.
- Visit us online.
- Bizi online olarak ziyaret edin.
- The President of France visited Okinawa.
- Fransa Başkanı, Okinawa'yı ziyaret etti.
- I've decided to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmeye karar verdim.
- I've just visited Boston.
- Ben Boston'u yeni ziyaret ettim.
- When I visited Ken, he was studying.
- Ken'i ziyaret ettiğimde, o çalışıyordu.
- I want to visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmek istiyorum.
- Visit our website for additional information.
- Ek bilgi için web sitemizi ziyaret edin.
- She said that she would visit Jack with her sisters.
- Kız kardeşleriyle birlikte Jack'i ziyaret edeceğini söyledi.
- We will visit you occasionally.
- Arada sırada sizi ziyaret ederiz.
- She wrote the book about people she visited.
- Ziyaret ettiği kişiler hakkında bir kitap yazdı.
- How old were you when you first visited Boston?
- Boston'ı ilk ziyaret ettiğinde kaç yaşındaydın?
- Tom wanted to visit South America.
- Tom Güney Amerika'yı ziyaret etmek istedi.
- This is probably not a good time to visit Tom.
- Muhtemelen Tom'u ziyaret etmek için iyi bir zaman değil.
- It has been more than a year since he has visited us.
- Bizi ziyaret etmeyeli bir yıldan fazla oldu.
- Why do so many people visit Kyoto?
- Neden bu kadar çok insan Kyoto'yu ziyaret ediyor?
- Three days ago, I went with classmates to visit the zoo in the suburb.
- Üç gün önce banliyödeki hayvanat bahçesini ziyaret etmek için sınıf arkadaşlarımla birlikte gittim.
- Boston is one of the cities I visited last year.
- Boston geçen yıl ziyaret ettiğim şehirlerden biridir.
- Tom paid me a visit yesterday.
- Tom dün beni ziyaret etti.
- Tom and I'll be at the hospital visiting Mary.
- Tom ve ben Mary'yi ziyaret etmek için hastanede olacağız.
- Why are you visiting the United Kingdom?
- Neden İngiltere'yi ziyaret ediyorsun?
- Tom visits us twice a year.
- Tom bizi yılda iki kez ziyaret eder.
- Can I visit an art gallery?
- Bir sanat galerisini ziyaret edebilir miyim?
- I'll look you up when I visit New York.
- New York'u ziyaret ettiğimde, sana uğrarım.
- I want to visit the ruins of Machu Picchu.
- Machu Picchu harabelerini ziyaret etmek istiyorum.
- I've visited Tom multiple times in Boston.
- Tom'u Boston'da defalarca ziyaret ettim.
- It's a nice country to visit, but I wouldn't live there.
- Ziyaret etmek için güzel bir ülke ama orada yaşamazdım.
- They visited us at the camp during summer vacation.
- Yaz tatilinde bizi kampta ziyaret ettiler.
- Someone visited her yesterday.
- Biri onu dün ziyaret etti.
- She visits him twice a year.
- Onu yılda iki kez ziyaret ederdi.
- Although we had both visited Turkey more than 10 times, there is still so much to see.
- İkimiz de Türkiye'yi 10'dan fazla kez ziyaret etmiş olmamıza rağmen, hala görülecek çok şey var.
- If I visit Nara again, I will have visited it four times.
- Nara'yı tekrar ziyaret edersem, dört kez ziyaret etmiş olacağım.
- Thousands of foreigners visit Japan each year.
- Her yıl binlerce yabancı Japonya'yı ziyaret ediyor.
- I haven't visited the headquarters of Twitter.
- Twitter'ın merkezini ziyaret etmedim.
- I seldom visit Boston anymore.
- Artık nadiren Boston'u ziyaret ediyorum.
- Tomorrow I'm going to visit my mother in the hospital.
- Yarın hastanede annemi ziyaret edeceğim.
- We used to visit my grandparents every weekend when I was a kid.
- Ben çocukken her hafta sonu büyükannemi ve büyükbabamı ziyaret ederdik.
- When was the last time you visited your grandmother?
- En son ne zaman büyükannenizi ziyaret ettiniz?
- I'll come to visit you at your house tomorrow.
- Yarın seni evinde ziyaret etmek için geleceğim.
- I visited Australia a few years ago.
- Ben birkaç yıl önce Avustralya'yı ziyaret ettim.
- She visited Kanazawa two years ago.
- İki yıl önce Kanazawa'yı ziyaret etti.
- These days people visit here.
- Bu günlerde insanlar burayı ziyaret ediyorlar.
- I want to visit Cuba before Castro dies.
- Castro ölmeden önce Küba'yı ziyaret etmek istiyorum.
- Some people have even visited the moon.
- Bazı insanlar Ay'ı bile ziyaret etti.
- I visited Hokkaido during summer vacation.
- Yaz tatilinde Hokkaido'yu ziyaret ettim.
- Tom visited four countries.
- Tom dört ülkeyi ziyaret etti.
- She visited the zoo with him.
- Onunla hayvanat bahçesini ziyaret etti.
- We will visit our teacher next week.
- Gelecek hafta öğretmenimizi ziyaret edeceğiz.
- He visited his aunt yesterday.
- Dün teyzesini ziyaret etti.
- Nobody visits him.
- Kimse onu ziyaret etmiyor.
- I'd like to visit Australia.
- Avustralya'yı ziyaret etmek istiyorum.
- You should visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmelisin.
- I'll visit more often from now on.
- Bundan sonra daha sık ziyaret edeceğim.
- I've been thinking that it might be fun to go to Boston and visit Tom.
- Boston'a gidip Tom'u ziyaret etmenin eğlenceli olabileceğini düşünüyordum.
- In Avignon one can visit the Pope's castle.
- Biri Avignon'da Papa'nın kalesini ziyaret edebilir.
- I often visit my relatives.
- Ben sık sık akrabalarımı ziyaret ederim.
- I'll visit Boston next week.
- Gelecek hafta Boston'u ziyaret edeceğim.
- Why doesn't Tom visit us anymore?
- Neden artık Tom bizi ziyaret etmiyor?
- Someone visited her yesterday.
- Dün biri onu ziyaret etmiş.
- It has been more than a year since he has visited us.
- Bizi ziyaret edeli bir yıldan fazla oldu.
- Tom told me he planned to visit Mary the next time he went to Boston.
- Tom bana Boston'a bir sonraki gidişinde Mary'yi ziyaret etmeyi planladığını söyledi.
- Tom told Mary he'd visit her in Boston every weekend.
- Tom, Mary'ye onu her hafta sonu Boston'da ziyaret edeceğini söyledi.
- She is contemplating visiting Europe this summer.
- Bu yaz Avrupa'yı ziyaret etmeyi düşünüyor.
- I'd like to visit your country someday.
- Bir gün ülkenizi ziyaret etmek istiyorum.
- Tom and Mary visited the Mayan ruins.
- Tom ve Mary Maya harabelerini ziyaret etti.
- I'm visiting my boyfriend in Canada.
- Kanada'da sevgilimi ziyaret ediyorum.
- Please visit me tomorrow.
- Lütfen yarın beni ziyaret edin.
- Tom will visit Mary next week.
- Tom gelecek hafta Mary'yi ziyaret edecek.
- I visited Canada a long time ago.
- Uzun süre önce Kanada'yı ziyaret ettim.
- Tom asked Mary to visit John in the hospital.
- Tom, Mary'den John'u hastanede ziyaret etmesini istedi.
- I'm glad we visited Boston.
- Boston'u ziyaret ettiğimiz için sevindim.
- If I had known about your illness, I would have visited you in the hospital.
- Hastalığını bilseydim seni hastanede ziyaret ederdim.
- I would often visit the museum when I lived in Kyoto.
- Kyoto'da yaşarken müzeyi sık sık ziyaret ederdim.
- Why don't I pay her a visit?
- Neden onu ziyaret etmiyorum?
- Let's pay Tom a visit.
- Tom'u ziyaret edelim.
- I regret visiting Boston.
- Boston'u ziyaret ettiğime pişmanım.
- When will people visit Mars as tourists?
- İnsanlar Mars'ı ne zaman turist olarak ziyaret eder?
- No one ever visits us.
- Bizi hiç kimse ziyaret etmez.
- I used to visit my grandparents several times a month when I was a kid.
- Çocukken ayda birkaç kez büyükanne ve büyükbabamı ziyaret ederdim.
- How many times did you visit your grandparents last year?
- Geçen yıl büyükanne ve büyükbabanı kaç kez ziyaret ettin?
- I'll visit Tom's house tomorrow.
- Yarın Tom'un evini ziyaret edeceğiz.
- I'm looking forward to your visit.
- Ziyaret etmeni dört gözle bekliyorum.
- He told me that he would visit Nara next month.
- Gelecek ay Nara'yı ziyaret edeceğini söyledi.
- We haven't visited Boston yet.
- Henüz Boston'u ziyaret etmedik.
- I still hope to visit Australia before I die.
- Hala ölmeden önce Avustralya'yı ziyaret etmeyi umuyorum.
- That uncle of his often visited America.
- Onun şu amcası sık sık Amerika'yı ziyaret etti.
- Many Canadians visit Boston every year.
- Birçok Kanadalı her yıl Boston'u ziyaret eder.
- I have visited more than nine countries to date.
- Bugüne kadar dokuzdan fazla ülkeyi ziyaret ettim.
- Lucy sometimes visits May.
- Lucy bazen May'i ziyaret eder.
- I'm reluctant to visit him.
- Onu ziyaret etmekte isteksizim.
- He visits those who are sick.
- O, hasta olanları ziyaret eder.
- Tom wants us to go to Boston to visit John.
- Tom John'u ziyaret etmek için Boston'a gitmemizi istiyor.
- I had intended to visit you yesterday.
- Dün seni ziyaret etmeye niyetlenmiştim.
- Tom often visits his father's office.
- Tom sık sık babasının bürosunu ziyaret eder.
- In the past, all the neighbors used to visit one another.
- Eskiden bütün komşular birbirini ziyaret ederdi.
- We visited Corfu.
- Biz Korfu'yu ziyaret ettik.
- I'm going to visit Tom in the hospital tomorrow.
- Yarın Tom'u hastanede ziyaret edeceğim.
- Layla visited Sami in Cairo.
- Layla Kahire'de Sami'yi ziyaret etti.
- I doubt Tom will visit Boston.
- Tom'un Boston'u ziyaret edeceğinden şüpheliyim.
- You can come to visit me, as long as you promise to behave well.
- İyi davranmaya söz verdiğin sürece beni ziyaret etmeye gelebilirsin.
- Did you visit the camp?
- Kampı ziyaret ettin mi?
- It was this hospital which I visited last month.
- O, benim geçen ay ziyaret ettiğim hastane idi.
- Tom plans to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmeyi planlıyor.
- Sami visited Layla at the county jail.
- Sami, Layla'yı hapishanede ziyaret etti.
- Tom would visit Mary whenever he could.
- Tom fırsat buldukça Mary'yi ziyaret ederdi.
- Tom visited a friend.
- Tom bir arkadaşını ziyaret etti.
- Do you visit this place often?
- Bu yeri sık sık ziyaret ediyor musun?
- Tom asked Mary to visit him in prison.
- Tom, Mary'den onu hapishanede ziyaret etmesini istedi.
- I've already visited Australia several times.
- Avustralya'yı zaten birkaç kez ziyaret ettim.
- I am to visit my uncle in Shizuoka next Sunday.
- Önümüzdeki pazar günü Shizuoka'daki amcamı ziyaret etmeliyim.
- Sami visited pornographic websites.
- Sami pornografik web sitelerini ziyaret etti.
- He visits me every time he comes to Tokyo.
- Tokyo'ya geldiğinde, her zaman beni ziyaret eder.
- While in Europe, she visited Rome.
- Avrupada iken Roma'yı ziyaret etti.
- I thought we'd visit Boston after we got married.
- Evlendikten sonra Boston'u ziyaret edeceğimizi düşündüm.
- Have you ever visited your sister?
- Hiç kız kardeşinizi ziyaret ettiniz mi?
- I hope to visit this airport again.
- Bu havaalanını tekrar ziyaret etmeyi umuyorum.
- The policeman visited all the houses.
- Polis, bütün evleri ziyaret etti.
- Tom visited Mary first.
- Tom ilk olarak Mary'yi ziyaret etti.
- Who did you visit yesterday afternoon?
- Dün öğleden sonra kimi ziyaret ettin?
- It seems to rain every time Tom visits us.
- Görünüşe bakılırsa Tom bizi her ziyaret ettiğinde yağmur yağıyor.
- I thought it might be too early to visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmek için çok erken olabileceğini düşündüm.
- Let's go visit them.
- Gidip onları ziyaret edelim.
- Have you ever visited Kyoto?
- Kyoto'yu hiç ziyaret ettin mi?
- This is the castle which we visited last week.
- Burası geçen hafta ziyaret ettiğimiz kale.
- She has never visited her.
- Onu hiç ziyaret etmedi.
- Tom stayed at a cheap hotel when he visited Boston.
- Tom Boston'u ziyaret ettiğinde ucuz bir otelde kalmıştı.
- Tom said Boston is a nice place to visit.
- Tom Boston'un ziyaret etmek için güzel bir yer olduğunu söyledi.
- I won't be able to visit for a while.
- Bir süre ziyaret edemeyeceğim.
- The scent of tobacco cologne brought back memories of Tom's visits to his grandfather's.
- Tütün kolonyasının kokusu dedesinin evini ziyaret ettiği zamanlara dair Tom'un hatıralarını canlandırdı.
- I've just visited Boston.
- Boston'u yeni ziyaret ettim.
- I'll visit your home tomorrow.
- Yarın evini ziyaret edeceğim.
- Tom is going to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret edecek.
- This is the temple which we used to visit.
- Bu, eskiden ziyaret ettiğimiz tapınak.
- When I was a teenager, I used to visit my grandparents about once a month.
- Gençken ayda bir kez büyükannemle büyükbabamı ziyaret ederdim.
- Tom went to visit his sister, Mary.
- Tom kız kardeşi Mary'yi ziyaret etmeye gitti.
- Did you visit Boston, too?
- Sen de Boston'u ziyaret ettin mi?
- Which places did you visit in Germany?
- Almanya'da hangi yerleri ziyaret ettiniz?
- Tom will visit Mary on Monday.
- Tom pazartesi günü Mary'yi ziyaret edecek.
- I lost no time in visiting my aunt in the hospital yesterday.
- Ben, dün hiç zaman kaybetmeden teyzemi hastanede ziyaret ettim.
- Have you visited Tokyo Tower?
- Tokyo kulesini ziyaret ettin mi?
- Only when I visited "The Happy," I realized that I'm unhappy.
- Ancak "Mutlu"yu ziyaret ettiğim vakit mutsuz olduğumu fark ettim.
- If I had known that you were sick, I could have visited you in the hospital.
- Hasta olduğunu bilseydim seni hastanede ziyaret edebilirdim.
- Let's go visit Tom in Boston.
- Gidip Tom'u Boston'da ziyaret edelim.
- Today I'm going to visit my grandfather's grave.
- Bugün büyükbabamın mezarını ziyaret edeceğim.
- Roy denied having visited her yesterday.
- Roy, dün onu ziyaret ettiğini inkar etti.
- Tom won't visit Mary tomorrow.
- Tom yarın Mary'i ziyaret etmeyecek.
- Tom visits Mary whenever he can.
- Tom Mary'yi elinden geldiğince ziyaret eder.
- Are you sure that you can visit me tomorrow?
- Beni yarın ziyaret edeceğinden emin misin?
- It is worthwhile visiting that museum.
- O müzeyi ziyaret etmeye değer.
- I have visited Sapporo several times on business.
- Sapparo'yu işle ilgili birkaç kez ziyaret ettim.
- Tom doesn't often visit us.
- Tom bizi pek sık ziyaret etmez.
- Tom visited Mary last Monday morning.
- Tom geçen pazartesi sabahı Mary'yi ziyaret etti.
- He visited Mauritania ten years ago.
- On yıl önce Moritanya'yı ziyaret etti.
- She visited me, not on Sunday, but on Monday.
- Beni ziyaret etti, pazar günü değil, pazartesi günü.
- Aren't you all coming back to visit me?
- Hepiniz beni ziyaret etmek için geri gelmiyor musunuz?
- My daughter visits me now and then.
- Kızım beni ara sıra ziyaret eder.
- I'd love to come and visit.
- Gelmek ve ziyaret etmek istiyorum.
- She visited him once a year.
- Onu yılda bir kez ziyaret ederdi.
- I'm glad you will visit Tokyo next month.
- Gelecek ay Tokyo'yu ziyaret edeceğinize sevindim.
- Many years ago, I visited the center of Hiroshima.
- Yıllar önce, ben Hiroşima'nın merkezini ziyaret ettim.
- I'm going to visit her.
- Onu ziyaret edeceğim.
- Tom visited Australia.
- Tom Avustralya'yı ziyaret etti.
- Visit our website for additional information.
- Daha fazla bilgi için sitemizi ziyaret edin.
- One day I visited my aunt.
- Bir gün teyzemi ziyaret ettim.
- Why isn't anybody visiting my website?
- Neden kimse web sitemi ziyaret etmiyor?
- Do you think you'll be able to visit Boston next year?
- Gelecek yıl Boston'u ziyaret edebilecek misin?
- My father has visited London many times.
- Babam Londra'yı birçok kez ziyaret etti.
- I visited him in the hospital.
- Onu hastanede ziyaret ettim.
- Tom comes to visit every year.
- Tom her yıl ziyaret etmeye gelir.
- Have you ever visited Rome?
- Roma'yı hiç ziyaret ettin mi?
- Would you like to visit the United States?
- Amerika Birleşik Devletleri'ni ziyaret etmek ister misiniz?
- Lucy sometimes visits May.
- Lucy, ara sıra May'i ziyaret eder.
- I visited the house in which Shakespeare was born.
- Şekspir'in doğduğu evi ziyaret ettim.
- Tom visited Australia last summer.
- Tom geçen yaz Avustralyayı ziyaret etti.
- Boston is one of the cities I visited last year.
- Boston geçen yıl ziyaret ettiğim şehirlerden biri.
- Have you ever visited the office where your father works?
- Sen hiç babanın çalıştığı ofisi ziyaret ettin mi?
- I have visited the place time after time.
- Mekanı, defalarca ziyaret ettim.
- Tom and Mary are planning to visit Boston together.
- Tom ve Mary Boston'u birlikte ziyaret etmeyi planlıyorlar.
- If I had known her address at the time, I would have visited her.
- O zaman adresini bilseydim, onu ziyaret ederdim.
- She visited the school, despite a pain in her right arm.
- Sağ kolundaki ağrıya rağmen okulu ziyaret etti.
- I'd like to visit your country someday.
- Ben, bir gün ülkenizi ziyaret etmek istiyorum.
- I always enjoy visiting Boston.
- Boston'u ziyaret etmekten her zaman keyif alırım.
- Paris is one of the world’s most visited cities.
- Paris dünyanın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biridir.
- I don't want to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmek istemiyorum.
- Tom came to visit.
- Tom ziyaret etmek için geldi.
- He visited a sick friend who was in the hospital.
- O, hastanede olan bir hasta arkadaşı ziyaret etti.
- Tom visited us this past weekend.
- Tom geçen hafta sonu bizi ziyaret etti.
- We visited our father's grave.
- Biz babamızın mezarını ziyaret ettik.
- I'll go to Boston next week to visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmek için önümüzdeki hafta Boston'a gideceğim.
- I'll visit you someday.
- Bir gün seni ziyaret edeceğim.
- We visited quite a few places.
- Epeyce yer ziyaret ettik.
- Sami visited pornographic websites.
- Sami pornografik siteleri ziyaret etti.
- Tom will come and visit.
- Tom gelip ziyaret edecek.
- Why didn't you even visit Germany?
- Neden Almanya'yı ziyaret etmedin?
- I'm pretty sure Tom and Mary have never visited Australia.
- Tom ve Mary'nin Avustralya'yı hiç ziyaret etmediklerinden oldukça eminim.
- I hope that I can visit Boston before I die.
- Umarım ölmeden önce Boston'u ziyaret edebilirim.
- We visited our old school.
- Biz eski okulumuzu ziyaret ettik.
- I often visit Tom on Mondays.
- Tom'u sık sık pazartesi günleri ziyaret ederim.
- Aren't you going to come visit me?
- Beni ziyaret etmeye gelmeyecek misin?
- Don't you want to visit her?
- Onu ziyaret etmek istemiyor musun?
- I've visited many countries, but I like Japan best of all.
- Birçok ülkeyi ziyaret ettim ama en çok Japonya'yı sevdim.
- I expected that he would visit me.
- Beni ziyaret edeceğini umdum.
- Please visit there today.
- Lütfen bugün orayı ziyaret edin.
- If I had known about your illness, I would have visited you in the hospital.
- Hasta olduğunu bilseydim, seni hastanede ziyaret ederdim.
- Can you remember the time we visited Tom when he was still a teenager?
- Tom henüz ergenlik çağındayken onu ziyaret ettiğimiz zamanı hatırlıyor musun?
- If Tom had had time, I'm sure he would've visited Mary.
- Tom'un vakti olsaydı, eminim Mary'yi ziyaret ederdi.
- We have come to pay you a visit.
- Sizi ziyaret etmek için geldik.
- Tony sometimes visited his family.
- Tony bazen ailesini ziyaret ederdi.
- She is anxious to visit Europe.
- Avrupa'yı ziyaret etmek için sabırsızlanıyor.
- Carol will visit Miami next month.
- Carol önümüzdeki ay Miami'yi ziyaret edecek.
- She's probably just gone to visit her parents.
- O muhtemelen ebeveynlerini ziyaret etmek için gitti.
- Last Tuesday I visited the United States.
- Geçen Salı günü ben ABD'yi ziyaret ettim.
- Tom was able to make himself understood in French when he visited Paris.
- Tom Paris'i ziyaret ettiğinde Fransızca konuşarak kendini ifade edebildi.
- I visited Boston last month.
- Geçen ay Boston'u ziyaret ettim.
- I visited Paris, but I didn't climb the Eiffel tower, since I'm afraid of heights.
- Paris'i ziyaret ettim ama yükseklik korkum olduğu için Eyfel kulesine tırmanmadım.
- I'd like to visit Egypt someday.
- Bir gün Mısır'ı ziyaret etmek istiyorum.
- When did you visit Kyoto last?
- Kyoto'yu en son ne zaman ziyaret ettin?
- I'm going to the hospital this afternoon to visit Tom.
- Tom’u ziyaret etmek için bu öğleden sonra hastaneye gidiyorum.
- I had intended to visit the temple last week.
- Geçen hafta tapınağı ziyaret etmeye niyetlenmiştim.
- What countries would you like to visit?
- Hangi ülkeleri ziyaret etmek istersiniz?
- How often do you visit your family?
- Ne sıklıkta aileni ziyaret edersin?
- Come visit us!
- Bizi ziyaret etmeye gel!
- I've always wanted to visit another planet.
- Hep başka bir gezegeni ziyaret etmek istemişimdir.
- It's a pity we didn't visit him when we had the chance.
- Ne yazık ki imkanımız varken onu ziyaret etmedik.
- Sami visited the Prophet's Mosque.
- Sami Peygamber Camii'ni ziyaret etti.
- Tom visited us yesterday.
- Tom dün bizi ziyaret etti.
- They visited me occasionally.
- Onlar beni ara sıra ziyaret ettiler.
- Either you or I should visit her.
- Onu ya sen ya da ben ziyaret etmeliyim.
- How many countries have you visited?
- Kaç tane ülkeyi ziyaret ettiniz?
- Tom often visits me.
- Tom beni sık sık ziyaret eder.
- We'll visit you one of these days.
- Bugünlerde seni ziyaret edeceğiz.
- He visited Japan when he was president.
- Başkanken Japonya'yı ziyaret etmişti.
- Tom wasn't allowed to visit his father in prison.
- Tom'un cezaevindeki babasını ziyaret etmesine izin verilmedi.
- Tom intends to visit Mary on Monday.
- Tom Pazartesi günü Mary'yi ziyaret etmek niyetinde.
- Boston is the largest city I've ever visited.
- Boston şimdiye kadar ziyaret ettiğim en büyük kent.
- I wish to visit Egypt someday.
- Bir gün Mısır'ı ziyaret etmek istiyorum.
- Tom didn't visit anybody.
- Tom kimseyi ziyaret etmedi.
- Tom made a point of visiting me.
- Tom beni ziyaret etmeyi ihmal etmedi.
- I just heard you visited him.
- Az önce onu ziyaret ettiğini duydum.
- A visit to the city centre, listed as a UNESCO World Heritage Site, is a must.
- UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan şehir merkezini ziyaret etmek şart.
- She will visit her mother next Tuesday.
- Gelecek Salı annesini ziyaret edecek.
- Tom told me he wanted to visit Mary in Boston.
- Tom bana Boston'da Mary'yi ziyaret etmek istediğini söyledi.
- I visited him on Sunday morning.
- Pazar sabahı onu ziyaret ettim.
- Do you often visit your grandparents?
- Büyükannenle büyükbabanı sık sık ziyaret eder misin?
- Nobody would visit me on my birthday.
- Doğum günümde kimse beni ziyaret etmez.
- Tom hardly ever comes to visit Mary.
- Tom, Mary'yi neredeyse hiç ziyaret etmez.
- Tom went to visit relatives in Boston.
- Tom Boston'daki akrabaları ziyaret etmek için gitti.
- My mom always says that she will visit me soon.
- Annem her zaman yakında beni ziyaret edeceğini söylüyor.
- Susie sometimes visits her father's office.
- Susie bazen babasının ofisini ziyaret ediyor.
- Don't you want to visit Tom and Mary?
- Tom ve Mary'yi ziyaret etmek istemiyor musun?
- Tom was the one who suggested that we visit the castle.
- Kaleyi ziyaret etmemizi öneren kişi Tom'du.
- Tom ought to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmeli.
- Are we going to visit Boston?
- Boston'u ziyaret edecek miyiz?
- While in Europe, she visited Rome.
- Avrupa'dayken Roma'yı ziyaret etti.
- Tom wanted to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmek istedi.
- If he had had time, he would have visited us.
- Onun zamanı olsaydı bizi ziyaret ederdi.
- England is a country that I've wanted to visit for a long time.
- İngiltere, uzun zamandır ziyaret etmek istediğim bir ülke.
- We used to visit each other on weekends.
- Hafta sonlarında birbirimizi ziyaret ederdik.
- I have an appointment to visit a guru in India.
- Hindistan'da bir guruyu ziyaret etmek için randevum var.
- Do you really want to leave London not having visited the National Gallery?
- Gerçekten Londra'dan Ulusal Galeri'yi ziyaret etmeden mi ayrılmak istiyorsun?
- Visit us online.
- Bizi çevrimiçi ziyaret edin.
- When I visited Ken he was studying.
- Ken'i ziyaret ettiğimde çalışıyordu.
- She made a point of visiting me.
- Beni ziyaret etmeye özen gösterdi.
- Let's pay them a visit.
- Hadi onları ziyaret edelim.
- I just want to be able to visit my children whenever I want to.
- Sadece her ne zaman istersem çocuklarımı ziyaret edebilmeyi istiyorum.
- Tom would visit Mary whenever he could.
- Tom elinden geldiğince Mary'yi ziyaret ederdi.
- We need to go visit Tom in the hospital.
- Tom'u hastanede ziyaret etmeliyiz.
- Mike visited Mr Ogaki, who is our principal.
- Mike, bizim müdürümüz olan Bay Ogaki'yi ziyaret etti.
- She visited her aunt and uncle.
- Teyzesini ve amcasını ziyaret etti.
- It's a pity we didn't visit Tom when we had the chance.
- Fırsatımız varken Tom'u ziyaret etmemiş olmamız çok yazık.
- The hostess complained that I visit her so rarely these days.
- Ev sahibesi bu günlerde onu çok nadir ziyaret ettiğimden şikayet etti.
- North Korea’s reclusive leader visits Russia for talks on energy.
- Kuzey Kore'nin münzevi lideri enerji görüşmeleri için Rusya'yı ziyaret ediyor.
- It's too late to visit him.
- Onu ziyaret etmek için çok geç.
- I haven't visited the headquarters of Twitter.
- Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.
- It might be too late to visit Tom now.
- Şimdi Tom'u ziyaret etmek için çok geç oldu.
- He visited his uncle yesterday.
- O, dün amcasını ziyaret etti.
- I'll go to Boston next summer to visit Tom.
- Önümüzdeki yaz Tom'u ziyaret etmek için Boston'a gideceğim.
- Rome is worthy of a visit.
- Roma, ziyaret etmeye değer.
- Tom will visit Mary today.
- Tom bugün Mary’yi ziyaret edecek.
- Tom says he wants to visit Mary in Boston.
- Tom, Boston'da Mary'yi ziyaret etmek istediğini söylüyor.
- She had been sick for a week when I visited her.
- Onu ziyaret ettiğimde bir haftadır hastaydı.
- You should've visited Tom while you were in Boston.
- Sen Boston'da iken Tom'u ziyaret etmeliydin.
- I visited Paris in Europe.
- Avrupa'da Paris'i ziyaret ettim.
- Tom visited Mary yesterday.
- Tom dün Mary'yi ziyaret etti.
- Boston is the largest city I've ever visited.
- Boston şimdiye kadar ziyaret ettiğim en büyük şehirdir.
- Let's visit them.
- Onları ziyaret edelim.
- I'll visit Boston soon.
- Yakında Boston'u ziyaret edeceğim.
- I'd go visit Tom in the hospital if I were you.
- Yerinde olsam Tom'u gidip hastanede ziyaret ederdim.
- I hope to visit Nara next time.
- Bir dahaki sefere Nara'yı ziyaret etmeyi umuyorum.
- I enjoy visiting Boston.
- Ben Boston'u ziyaret etmekten hoşlanırım.
- Few people visit me these days.
- Bugünlerde beni çok az insan ziyaret ediyor.
- Tom didn't have a chance to visit Mary when he was in Boston.
- Tom'un Boston'dayken Mary'yi ziyaret etme şansı olmadı.
- It seems to rain every time Tom visits us.
- Tom'un bizi her ziyaret edişinde yağmur yağıyor gibi görünüyor.
- How many times did you visit your grandparents last year?
- Geçen yıl kaç kez büyük ebeveynlerini ziyaret ettin?
- Your former boyfriend Tom came to visit this afternoon.
- Daha önceki erkek arkadaşın Tom bu öğleden sonra ziyaret etmek için geldi.
- I think I should visit Boston.
- Bence Boston’u ziyaret etmeliyim.
- I will visit my uncle in Kyoto this summer.
- Bu yaz Kyoto'ki amcamı ziyaret edeceğim.
- Nara is an old city worth visiting at least once in your life.
- Nara hayatında en az bir kez ziyaret etmeye değer eski bir şehirdir.
- Some people have even visited the moon.
- Bazı insanlar ay'ı bile ziyaret ettiler.
- Since he's visited Rome many times, he knows it well.
- Roma'yı birçok kez ziyaret ettiği için iyi biliyor.
- I buy the flowers because I will pay visit to my grandmother this evening.
- Çiçekleri alıyorum çünkü bu akşam büyükannemi ziyaret edeceğim.
- Every Ramadan, Yitzhak goes to visit his friend Sami in a small West Bank village.
- İzak her ramazan Batı Şeria'daki küçük bir köye Sami'yi ziyaret etmeye gidiyor.
- There are many places to visit in Kyoto.
- Kyoto'da ziyaret edilecek bir sürü yer var.
- Carol visited Boston last month.
- Carol geçen ay Boston'u ziyaret etti.
- We will visit you.
- Seni ziyaret edeceğiz.
- How many tourists visit this temple?
- Bu tapınağı kaç tane turist ziyaret ediyor?
- I visited Tony yesterday.
- Dün Tony'yi ziyaret ettim.
- When is the best time to visit Boston?
- Boston'u ziyaret etmek için en iyi zaman ne zaman?
- When I visited Ken he was studying.
- Ken'i ziyaret ettiğimde ders çalışıyordu.
- Nobody wanted to visit my country.
- Kimse ülkemi ziyaret etmek istemedi.
- My mother and father are sending me to Boston for the summer to visit my cousins.
- Annem ve babam kuzenlerimi ziyaret etmem için yazın beni Boston'a gönderiyorlar.
- I no longer want to visit Boston.
- Artık Boston'u ziyaret etmek istemiyorum.
- This horse has visited our street as well.
- Bu at bizim sokağı da ziyaret etti.
- Spring is the best season to visit Kyoto.
- İlkbahar Kyoto'yu ziyaret etmek için en iyi mevsim.
- He's going to visit his aunt and uncle next month.
- Gelecek ay teyzesini ve amcasını ziyaret edecek.
- This is the most beautiful country I have ever visited.
- Bu ziyaret ettiğim en güzel ülke.
- I like to visit my uncle.
- Amcamı ziyaret etmeyi seviyorum.
- He visited many countries in Asia.
- Asya'da birçok ülkeyi ziyaret etti.
- I think you should go and visit Tom.
- Bence gidip Tom'u ziyaret etmelisin.
- Next week I will go to Vancouver and visit my younger sister.
- Gelecek hafta Vancouver'a gideceğim ve küçük kız kardeşimi ziyaret edeceğim.
- Tom stayed at a cheap hotel when he visited Boston.
- Tom Boston'u ziyaret ettiğinde ucuz bir otelde kaldı.
- Dan visited the restaurant last summer.
- Dan geçen yaz restoranı ziyaret etti.
- Have you thought about what time of year you want to visit Boston?
- Boston'ı yılın hangi zamanında ziyaret etmek istediğinizi düşündünüz mü?
- Tom can't afford the time to visit Japan.
- Tom'un Japonya'yı ziyaret edecek zamanı yok.
- The ghost visits her in her dreams.
- Hayalet onu rüyalarında ziyaret ediyor.
- My brother wants to visit Liechtenstein.
- Erkek kardeşim Liechtenstein'ı ziyaret etmek istiyor.
- A group of foreign students visited Akira's high school.
- Bir grup yabancı öğrenci, Akira'nın lisesini ziyaret etti.
- Do you think Tom will visit us next summer?
- Sence Tom önümüzdeki yaz bizi ziyaret edecek mi?
- Tom's family visited him in the hospital.
- Tom'un ailesi onu hastanede ziyaret etti.
- We are going to visit Versailles.
- Versailles'ı ziyaret edeceğiz.
- Tom hoped that Mary would consider visiting a few art museums with him.
- Tom Mary'nin kendisiyle birlikte birkaç sanat müzesini ziyaret etmeyi düşüneceğini umuyordu.
- You've chosen a good time to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmek için iyi bir zaman seçmişsiniz.
- Tom has never visited an Islamic country.
- Tom hiç bir İslam ülkesini ziyaret etmedi.
- I'll visit you sometime in the near future.
- Yakın gelecekte seni ziyaret edeceğim.
- When was the last time you visited Boston?
- Boston'u en son ne zaman ziyaret ettin?
- She visited Boston.
- Boston'u ziyaret etti.
- We'll be at the hospital, visiting Tom.
- Tom'u ziyaret etmek için hastanede olacağız.
- We haven't visited Boston yet.
- Boston'u henüz ziyaret etmedik.
- He disguised himself as a salesman and visited her house.
- O bir satıcı kılığına girdi ve onun evini ziyaret etti.
- Tom plans to visit Boston.
- Tom, Boston'u ziyaret etmeyi planlıyor.
- Why are you visiting Australia?
- Neden Avustralya'yı ziyaret ediyorsunuz?
- The Queen is to visit China next year.
- Kraliçe gelecek yıl Çin'i ziyaret edecek.
- This might be a good time to visit Tom.
- Bu, Tom'u ziyaret etmek için iyi bir zaman olabilir.
- Why don't I pay him a visit?
- Neden onu ziyaret etmiyorum?
- The object of the journey was to visit Grandma.
- Yolculuğun amacı büyükanneyi ziyaret etmekti.
- Have you ever visited Kyoto before?
- Daha önce Kyoto' yu ziyaret etti mi?
- Tom intends to visit Mary on Monday.
- Tom pazartesi günü Mary'yi ziyaret etmeyi planlıyor.
- He visited Nara on a bus.
- Nara'yı otobüsle ziyaret etti.
- Tom decided that he would have to visit Mary before the end of the month.
- Tom ay sonundan önce Mary'yi ziyaret etmesi gerektiğine karar verdi.
- Tom called to say you can't stay with him next week when you visit Boston.
- Tom gelecek hafta sen Boston'u ziyaret ettiğinde onunla kalamayacağını söylemek için aradı.
- I will visit my uncle in Kyoto this summer.
- Bu yaz Kyoto'daki amcamı ziyaret edeceğim.
- Did Tom say he'd visit Boston?
- Tom, Boston'u ziyaret edeceğini söyledi mi?
- Paris is one of the world’s most visited cities.
- Paris dünyanın en fazla ziyaret edilen kentlerinden biridir.
- No one ever visits me.
- Kimse beni ziyaret etmiyor.
- I could not visit today because of my illness.
- Hastalığım nedeniyle bugün ziyaret edemedim.
- He hopes to visit Paris.
- O, Paris'i ziyaret etmeyi umut ediyor.
- It's a pity we didn't visit Tom when we had the chance.
- Fırsatımız varken Tom'u ziyaret etmememiz ne kötü.
- He visited the coast of South America in 1499.
- 1499 yılında Güney Amerika kıyısını ziyaret etti.
- I'd like to visit Boston again.
- Boston'u tekrar ziyaret etmek istiyorum.
- Tom visits us quite often, but he never stays very long.
- Tom bizi oldukça sık ziyaret eder ama asla çok uzun kalmaz.
- I'll visit my uncle in Boston next month.
- Önümüzdeki ay Bostan'daki amcamı ziyaret edeceğim.
- He visited her house the other day.
- Geçen gün onun evini ziyaret etti.
- I recommend you visit the Imperial War Museum in London.
- Londra'daki İmperial War Museum'u ziyaret etmenizi öneririz.
- I've never visited Australia.
- Avustralya'yı hiç ziyaret etmedim.
- Carol will visit Miami next month.
- Carol gelecek ay Miami'yi ziyaret edecek.
- We are looking forward to your visit to our new office.
- Yeni ofisimizi ziyaret etmenizi dört gözle bekliyoruz.
- I have an appointment to visit a guru in India.
- Hindistan'daki bir guruyu ziyaret etmek için bir randevum var.
- When I visited my friend in Nagano, I was treated to delicious soba.
- Nagano'daki arkadaşımı ziyaret ettiğimde bana leziz soba eriştesi ikram edildi.
- Tom will probably visit us tomorrow.
- Tom muhtemelen yarın bizi ziyaret edecek.
- I should visit Boston, too.
- Ben de Boston'u ziyaret etmeliyim.
- Sami visited many Muslim countries.
- Sami çok sayıda Müslüman ülkeyi ziyaret etti.
- Tom told me he was interested in visiting Australia.
- Tom bana Avustralya'yı ziyaret etmek istediğini söyledi.
- I told Tom he was no longer allowed to visit Mary in the hospital.
- Tom'a artık Mary'yi hastanede ziyaret edemeyeceğini söyledim.
- They visited Belarus.
- Beyaz Rusya'yı ziyaret ettiler.
- Tom visited Mary in Boston last spring.
- Tom geçen bahar Mary'yi Boston'da ziyaret etti.
- I visited Tom yesterday.
- Dün Tom'u ziyaret ettim.
- He visited Italy before.
- O, daha önce İtalya'yı ziyaret etti.
- He makes frequent visits to Japan on business.
- İş için sık sık Japonya'yı ziyaret eder.
- Tom came to visit me when I was in jail.
- Ben hapisteyken Tom beni ziyaret etmeye geldi.
- I want to visit my friend next week.
- Gelecek hafta arkadaşımı ziyaret etmek istiyorum.
- Los Angeles is one of the places that I'd like to visit.
- Los Angeles ziyaret etmek istediğim yerlerden biridir.
- We have many friends to visit in Tokyo.
- Tokyo'da ziyaret edecek çok arkadaşımız var.
- Los Angeles is one of the cities that I want to visit.
- Los Angeles ziyaret etmek istediğim şehirlerden biri.
- I was eager to visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyordum.
- He visited Japan while he was President.
- Başkanken Japonya'yı ziyaret etti.
- Tom is going to visit Boston this summer.
- Tom bu yaz Boston'u ziyaret edecek.
- He intended to have visited Naples last year.
- O geçen sene Napoli'yi ziyaret etmeyi planlamıştı.
- It's very important for Tom to visit his father's grave.
- Tom için babasının mezarını ziyaret etmek çok önemliydi.
- Los Angeles is one of the places I want to visit.
- Los Angeles, ziyaret etmek istediğim yerlerden biridir.
- No fewer than fifty thousand people visited there.
- En az elli bin kişi orayı ziyaret etti.
- Tom's parents never visited him in prison.
- Tom'un ailesi onu hapishanede hiç ziyaret etmedi.
- Don't you want to visit Tom and Mary?
- Tom ve Mary'yi ziyaret etmek istemiyor musunuz?
- She answered that she would visit me.
- O beni ziyaret edeceğini söyledi.
- I'll visit my uncle next week.
- Önümüzdeki hafta amcamı ziyaret edeceğim.
- I visited Tom in Boston three years ago.
- Üç yıl önce Tom'u Boston'da ziyaret etmiştim.
- We used to visit each other on weekends.
- Eskiden hafta sonları birbirimizi ziyaret ederdik.
- If you visit Spain, come and see me.
- İspanya'yı ziyaret edersen, gelip gör beni.
- I also recommend to visit at least one city which is usually not visited by tourists.
- Ben de genellikle turistler tarafından ziyaret edilmeyen en az bir kentin ziyaret edilmesini öneririm.
- Tom made a list of places he wanted to visit.
- Tom ziyaret etmek istediği yerlerin bir listesini yaptı.
- He didn't pay her any visit.
- Onu hiç ziyaret etmedi.
- Today I visited a museum.
- Bugün bir müzeyi ziyaret ettim.
- Do you enjoy visiting museums?
- Müzeleri ziyaret etmekten hoşlanıyor musun?
- What places does that tour visit?
- O tur hangi yerleri ziyaret ediyor?
Show More (1781)
|
