1 |
vocal |
vokal |
adj., n. |
|
- Tom contributed vocals to Mary's debut album.
- Tom, Mary'nin ilk albümü için vokallere katkıda bulundu.
- Tom contributed vocals to Mary's debut album.
- Tom, Mary'nin ilk albümüne vokalleriyle katkıda bulundu.
- Tom and Mary sang background vocals.
- Tom ve Mary arka vokalleri seslendirdi.
Show More (0)
|
2 |
vocal |
ses |
adj. |
|
- A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
- Küçük ama sesi çok çıkan bir azınlık toplantıyı böldü.
- I'm not a vocal person.
- Ben ses çıkaran biri değilim.
- Single dads are becoming more and more vocal in the U.S.
- ABD'de bekar babaların sesi giderek daha çok çıkıyor.
Show More (0)
|
3 |
vocal |
sesli |
adj. |
|
- A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
- Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı.
- Algeria is a vocal critic of the state of Israel.
- Cezayir, İsrail devletini yüksek sesle eleştiriyor.
Show More (-1)
|
4 |
vocal |
konuşkan |
adj. |
|
- I'm not a vocal person.
- Ben konuşkan bir kişi değilim.
Show More (-2)
|