vocal - English Turkish Sentences
English Turkish
vocal vokal adj., n.
  • Tom contributed vocals to Mary's debut album.
  • Tom, Mary'nin ilk albümü için vokallere katkıda bulundu.
  • Tom contributed vocals to Mary's debut album.
  • Tom, Mary'nin ilk albümüne vokalleriyle katkıda bulundu.
  • Tom and Mary sang background vocals.
  • Tom ve Mary arka vokalleri seslendirdi.
Show More (0)
vocal ses adj.
  • A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
  • Küçük ama sesi çok çıkan bir azınlık toplantıyı böldü.
  • I'm not a vocal person.
  • Ben ses çıkaran biri değilim.
  • Single dads are becoming more and more vocal in the U.S.
  • ABD'de bekar babaların sesi giderek daha çok çıkıyor.
Show More (0)
vocal sesli adj.
  • A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
  • Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı.
  • Algeria is a vocal critic of the state of Israel.
  • Cezayir, İsrail devletini yüksek sesle eleştiriyor.
Show More (-1)
vocal konuşkan adj.
  • I'm not a vocal person.
  • Ben konuşkan bir kişi değilim.
Show More (-2)