The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.
|
Anglais |
Turc |
|
| 1 |
vocal |
ses |
adj. |
|
- Her vocal abilities have earned her a reputable name in the States.
- Ses yetenekleri sayesinde Amerika'da saygın bir isim haline geldi.
- When we speak, for example, the vibration of our vocal cords compresses the air around them.
- Örneğin konuştuğumuzda, ses tellerimizin titreşimi etraflarındaki havayı sıkıştırır.
- A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
- Küçük ama sesi çok çıkan bir azınlık toplantıyı böldü.
- Single dads are becoming more and more vocal in the U.S.
- ABD'de bekar babaların sesi giderek daha çok çıkıyor.
Show More (1)
|
| 2 |
vocal |
vokal |
adj. |
|
- At the same time, she received a red diploma in the vocal class.
- Aynı zamanda vokal sınıfında kırmızı diploma aldı.
- Hire your own vocal coach to learn your voice instrument better and get to know what the job entails.
- Ses enstrümanınızı daha iyi öğrenmek ve işin ne anlama geldiğini öğrenmek için kendi vokal koçunuzu işe alın.
- Wayne’s vocals ought to be very obvious.
- Wayne'in vokalleri çok açık olmalı.
Show More (0)
|
| 3 |
vocal |
sesli |
adj. |
|
- Bats in flight make vocal signals for traffic control.
- Uçan yarasalar trafik kontrolü için sesli sinyaller verir.
- There was a vocal minority that was against the deal.
- Anlaşmaya karşı çıkan çok sesli bir azınlık vardı.
- A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
- Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı.
Show More (0)
|
| 4 |
vocal |
vokal |
adj., n. |
|
- Tom contributed vocals to Mary's debut album.
- Tom, Mary'nin ilk albümü için vokallere katkıda bulundu.
- Tom and Mary sang background vocals.
- Tom ve Mary arka vokalleri seslendirdi.
- Tom contributed vocals to Mary's debut album.
- Tom, Mary'nin ilk albümüne vokalleriyle katkıda bulundu.
Show More (0)
|
| 5 |
vocal |
lafını sakınmaz |
adj. |
|
- She has long been a vocal critic and irritant to religious authorities.
- Uzun zamandır dini otoritelere lafını sakınmaz eleştiriler yaparak onları rahatsız eden biri.
Show More (-2)
|
| 6 |
vocal |
vokal |
n. |
|
- The girl who was on backing vocals was often off the tone.
- Geri vokal yapan kız çoğu zaman tonu tutturamıyordu.
Show More (-2)
|
| 7 |
vocal |
konuşkan |
adj. |
|
- I'm not a vocal person.
- Ben konuşkan bir kişi değilim.
Show More (-2)
|
