|
- Advertising for cosmetic surgery should carry clear health warnings.
- Estetik cerrahi reklamları sağlık konusunda açık uyarılar taşımalıdır.
- If so, why were soldiers not similarly given warnings?
- Eğer öyleyse, neden askerlere benzer uyarılar yapılmadı?
- However, if the danger warnings are increased and consumers are overprotected, doctors could become disheartened.
- Ancak tehlike uyarıları arttırılır ve tüketiciler aşırı korunursa, doktorların cesareti kırılabilir.
- The Commission will have to pay a heavy price for refusing to take these warnings seriously.
- Komisyon bu uyarıları ciddiye almadığı için ağır bir bedel ödemek zorunda kalacaktır.
- There are warnings that the incidence of deficits could rise even higher.
- Açıkların daha da artabileceğine dair uyarılar var.
- At present, warnings are cleverly hidden by displays or coloured packaging.
- Şu anda uyarılar, ekranlar veya renkli ambalajlarla akıllıca gizlenmektedir.
- There are excellent examples of this on the external borders in the form of warnings to young women.
- Bunun dış sınırlarda genç kadınlara yönelik uyarılar şeklinde mükemmel örnekleri vardır.
- Tom ignored all of Mary's warnings.
- Tom, Mary'nin tüm uyarılarını görmezden geldi.
- Tom ignored our warnings.
- Tom bizim uyarılarımızı görmezden geldi.
- Tom ignored all of Mary's warnings.
- Tom Mary'nin uyarılarını görmezden geldi.
- She ignored all my warnings.
- O bütün uyarılarımı göz ardı etti.
- She paid no heed to our warnings.
- O, uyarılarımıza aldırış etmedi.
- Tom ignored everyone's warnings.
- Tom herkesin uyarılarını görmezden geldi.
- Tom ignored all my warnings.
- Tom tüm uyarılarımı görmezden geldi.
- She paid no heed to our warnings.
- Uyarılarımıza kulak asmadı.
- The warnings were ignored.
- Uyarılar göz ardı edildi.
- You should pay more attention to his warnings.
- Onun uyarılarına daha fazla kulak vermelisin.
- Heed all warnings.
- Tüm uyarıları dikkate alın.
- Despite repeated warnings, Tom didn't stop doing that.
- Defalarca uyarılmasına rağmen Tom bunu yapmaktan vazgeçmedi.
- You should pay more attention to his warnings.
- Uyarılarına daha fazla dikkat etmelisiniz.
- Tom didn't take the warnings against smoking seriously, until much too late.
- Tom sigaraya karşı uyarıları ciddiye almadı, ta ki çok geç olana kadar.
- I wish I had listened to your warnings.
- Keşke uyarılarını dinleseydim.
- He ignored our warnings.
- Uyarılarımızı dikkate almadı.
- Unfortunately, they didn't listen to my warnings.
- Ne yazık ki uyarılarımı dinlemediler.
- They paid no attention to his warnings.
- Onun uyarılarını dikkate almadılar.
- Tom ignored our warnings.
- Tom uyarılarımızı dikkate almadı.
- Unfortunately, they didn't listen to my warnings.
- Ne yazık ki, onlar benim uyarılarımı dinlemedi.
- He ignored our warnings.
- O, uyarılarımızı görmezden geldi.
Show More (25)
|