|
- This communication is dated 25 November, but only today, nearly four weeks later, is there an early alert.
- Bu iletişim 25 Kasım tarihlidir, ancak ancak bugün, yaklaşık dört hafta sonra erken bir uyarı yapılmıştır.
- The same issues were also raised at the meeting of the industry ministers which I attended a week later.
- Aynı konular bir hafta sonra katıldığım sanayi bakanları toplantısında da gündeme geldi.
- I could almost say it is a matter of days rather than weeks.
- Bunun haftalar değil günler meselesi olduğunu söyleyebilirim.
- These will galvanise approaches on European Union economic policy in the weeks and months to come.
- Bunlar önümüzdeki haftalarda ve aylarda Avrupa Birliği ekonomi politikasına ilişkin yaklaşımları harekete geçirecektir.
- It must dampen the fires of the increasingly bitter disputes we have witnessed in recent weeks.
- Son haftalarda şahit olduğumuz ve giderek şiddetlenen tartışmaların ateşini söndürmelidir.
- What we have at the moment is 56 hours per week.
- Şu anda sahip olduğumuz şey haftada 56 saat.
- We should take this into account in the coming weeks, months and years when we are further developing our budget policy.
- Önümüzdeki haftalarda, aylarda ve yıllarda bütçe politikamızı geliştirirken bunu göz önünde bulundurmalıyız.
- Under this plan, a further 5 000+ tonnes of basic foodstuffs are due to arrive in the coming weeks.
- Bu plan kapsamında önümüzdeki haftalarda 5 000+ ton temel gıda maddesinin daha gelmesi beklenmektedir.
- We should take this into account in the coming weeks, months and years when we are further developing our budget policy.
- Önümüzdeki haftalarda, aylarda ve yıllarda bütçe politikamızı daha da geliştirirken bunu göz önünde bulundurmalıyız.
- This is not the way that transparency should function, with its taking more than a week to obtain information.
- Bilgi edinmenin bir haftadan fazla sürmesi, şeffaflığın bu şekilde işlememesi gerektiğini gösteriyor.
- Whether it be four weeks or four months, the principle remains the same and indissoluble.
- İster dört hafta ister dört ay olsun, ilke aynı ve değişmez kalır.
- We face truly formidable challenges over the next few weeks and months in FYROM.
- FYROM'da önümüzdeki birkaç hafta ve ay boyunca gerçekten zorlu mücadelelerle karşı karşıya kalacağız.
- We have finished early nearly every Thursday afternoon over recent weeks.
- Son haftalarda neredeyse her Perşembe öğleden sonra erken bitirdik.
- I have discussed these issues myself in Jordan, Turkey and Iran in recent weeks.
- Geçtiğimiz haftalarda Ürdün, Türkiye ve İran'da bu konuları bizzat ele aldım.
- It is therefore not possible to get rid of Strasbourg weeks while at the same time adding on mini-sessions in Brussels.
- Bu nedenle Strasbourg haftalarından kurtulup aynı zamanda Brüksel'de mini oturumlar düzenlemek mümkün değildir.
- It will take a little longer there but in the majority of countries the conversion will take place within one week.
- Burada biraz daha uzun sürecektir ancak ülkelerin çoğunda dönüşüm bir hafta içinde gerçekleşecektir.
- There have been intensive discussions on this over recent weeks and months.
- Son haftalarda ve aylarda bu konuda yoğun tartışmalar yaşandı.
- I think we would all do well to remember that in the coming weeks.
- Önümüzdeki haftalarda hepimizin bunu hatırlamasının iyi olacağını düşünüyorum.
- The only information that we have had in the last six weeks is that he has been abducted.
- Son altı hafta içerisinde edindiğimiz tek bilgi kaçırıldığı yönünde.
- The FAO has undertaken a series of inspection missions in the candidate countries in recent weeks and months.
- FAO geçtiğimiz haftalarda ve aylarda aday ülkelerde bir dizi denetim misyonu üstlenmiştir.
- Without a very determined effort in recent weeks I doubt we would have advanced to this point.
- Son haftalarda gösterilen kararlı çaba olmasaydı bu noktaya gelebileceğimizden şüpheliyim.
- No, but during those six weeks of peace the Tsahal killed dozens of Palestinians.
- Hayır, ama o altı haftalık barış süresince Tsahal düzinelerce Filistinliyi öldürdü.
- We have been talking about terrorism in recent weeks and months.
- Son haftalarda ve aylarda terörizm hakkında konuşuyoruz.
- To my knowledge, the coordinators have had this information at their disposal for almost three weeks.
- Bildiğim kadarıyla koordinatörler bu bilgiyi neredeyse üç haftadır ellerinin altında bulunduruyorlar.
- We had an informal trialogue in Madrid just under a week ago.
- Bir haftadan kısa bir süre önce Madrid'de gayrı resmi bir görüşme gerçekleştirdik.
- They were endlessly kind in what was a most difficult week.
- Çok zor geçen bir hafta boyunca sonsuz bir nezaket gösterdiler.
- For the whole week we have been unable to hear the original sound out of this system.
- Bütün hafta boyunca bu sistemden orijinal sesi duyamadık.
- We cannot have two different procedures being applied in the same week.
- Aynı hafta içinde iki farklı prosedür uygulayamayız.
- Twenty-three instances of this have occurred in the last couple of weeks alone.
- Sadece son birkaç hafta içerisinde bu konuda yirmi üç örnek yaşandı.
- The Commission will be publishing this report in the coming weeks.
- Komisyon önümüzdeki haftalarda bu raporu yayınlayacaktır.
- The Presidency of the Union has not been inactive over recent weeks.
- Birlik Başkanlığı son haftalarda hareketsiz kalmamıştır.
- Emotions have run high in recent weeks.
- Son haftalarda duygular yükselişe geçti.
- They were endlessly kind in what was a most difficult week.
- En zor hafta boyunca sonsuz bir nezaket gösterdiler.
- These people have therefore been held in custody for almost three weeks on no justifiable basis.
- Dolayısıyla bu insanlar neredeyse üç haftadır hiçbir haklı gerekçe olmaksızın gözaltında tutuluyorlar.
- Other holidaymakers own the home during other weeks of the year.
- Diğer tatilciler yılın diğer haftalarında evin sahibidir.
- Some may think that Israel has found a strange way to express that support in recent weeks.
- Bazıları, İsrail'in son haftalarda bu desteği ifade etmek için garip bir yol bulduğunu düşünebilir.
- We still have the rest of the week to carry on working.
- Haftanın geri kalanında da çalışmaya devam etmeliyiz.
- We will have to work very hard during the weeks and months until then.
- O zamana kadar geçecek haftalar ve aylar boyunca çok sıkı çalışmamız gerekecek.
- The Commission will be tabling a proposal on this in the next few weeks.
- Komisyon önümüzdeki birkaç hafta içinde bu konuda bir teklif sunacaktır.
- In the coming weeks, the new European order will come into being.
- Önümüzdeki haftalarda yeni Avrupa düzeni hayata geçecek.
- The election campaign is due to start in Germany in a couple of weeks' time.
- Almanya'da seçim kampanyası birkaç hafta içinde başlayacak.
- I would like to emphasise that hard work will be required over the coming weeks.
- Önümüzdeki haftalarda sıkı bir çalışma gerekeceğini vurgulamak isterim.
- In a few weeks, there will be an Afghan constitution.
- Birkaç hafta içinde bir Afgan anayasası olacak.
- You are opening up this possibility if a position cannot be filled within four weeks.
- Bir pozisyon dört hafta içinde doldurulamazsa bu olasılığı gündeme getiriyorsunuz.
- We cannot make it Community law within the next couple of weeks.
- Bunu önümüzdeki birkaç hafta içerisinde Topluluk yasası haline getiremeyiz.
- Why were four weeks allowed to elapse?
- Neden dört hafta geçmesine izin verildi?
- We have discussed this issue a great deal in recent weeks.
- Geçtiğimiz haftalarda bu konuyu çokça tartıştık.
- The exchange students completed an average of thirty-three study weeks during the academic year.
- Değişim öğrencileri akademik yıl boyunca ortalama otuz üç çalışma haftasını tamamladılar.
- Malaysia should know the truth when we meet with the Malaysians in the various fora during the coming weeks and months.
- Malezya, önümüzdeki haftalarda ve aylarda çeşitli forumlarda Malezyalılarla bir araya geldiğimizde gerçeği öğrenmelidir.
- In the past few weeks the escalating violence in Bangladesh has reached new heights.
- Geçtiğimiz birkaç hafta içinde Bangladeş'te tırmanan şiddet yeni boyutlara ulaştı.
- Yes, Israel must withdraw from the territories which it has occupied these past few weeks.
- Evet, İsrail son birkaç haftadır işgal ettiği topraklardan çekilmelidir.
- Presidential elections are being held in Nigeria in a couple of weeks.
- Nijerya'da birkaç hafta içinde başkanlık seçimleri yapılacak.
- In a few weeks' time there will be an Afghan constitution.
- Birkaç hafta içinde bir Afgan anayasası olacak.
- Why should a proposal be forthcoming now, in the next two or three weeks, when it has been overdue for over 15 years?
- 15 yılı aşkın bir süredir gecikmiş olan bir teklif neden şimdi önümüzdeki iki ya da üç hafta içinde sunulmalıdır?
- How can we emerge not just healed but strengthened from the trials of the last few weeks?
- Son birkaç haftanın sınavlarından sadece iyileşmiş değil, güçlenmiş olarak nasıl çıkabiliriz?
- Preparatory work for elections could start in the coming weeks.
- Seçimler için hazırlık çalışmaları önümüzdeki haftalarda başlayabilir.
- Last June I spent an entire week travelling around Uzbekistan with a European Parliament delegation.
- Geçtiğimiz Haziran ayında bir Avrupa Parlamentosu heyetiyle Özbekistan'ı dolaşarak bir hafta geçirdim.
- A day, a week, a month?
- Bir gün mü, bir hafta mı, bir ay mı?
- That starts the week on a good note.
- Bu haftaya iyi bir başlangıç oldu.
- In recent weeks the Israeli foreign minister and the Palestinian leader have visited Parliament.
- Geçtiğimiz haftalarda İsrail Dışişleri Bakanı ve Filistin lideri Parlamentoyu ziyaret etti.
- We believe that the term "constituency weeks" was an unfortunate one.
- Seçim bölgesi haftaları teriminin talihsiz bir terim olduğuna inanıyoruz.
- In managing the workload over the coming months and weeks, it is on their shoulders that we are standing.
- Önümüzdeki aylar ve haftalar boyunca iş yükünü yönetirken, onların omuzlarında duruyoruz.
- The events of the last few weeks have rocked the European Union to its foundation.
- Son birkaç haftadır yaşanan olaylar Avrupa Birliği'ni temelinden sarstı.
- We talked a great deal in the course of the weeks before we elected a president about making our House more political.
- Başkan seçilmeden önceki haftalarda Meclisimizi daha siyasi hale getirme konusunda çok konuştuk.
- Just over a week after the accident it is still too early to draw any conclusions.
- Kazanın üzerinden henüz bir hafta geçmesine rağmen herhangi bir sonuca varmak için henüz çok erken.
- The United Nations Conference opens a week after the presidential elections in Zimbabwe.
- Birleşmiş Milletler Konferansı, Zimbabve'deki başkanlık seçimlerinden bir hafta sonra başlıyor.
- They prefer drivers on the road who can be called on at any time of the day or night, all through the week.
- Hafta boyunca günün veya gecenin herhangi bir saatinde çağrılabilecek sürücüleri tercih ediyorlar.
- The euro will not fail due to practical problems encountered during a transitional period of two or three weeks.
- Avro, iki ya da üç haftalık bir geçiş döneminde karşılaşılan pratik sorunlar nedeniyle başarısız olmayacaktır.
- Starting with Parliament, our institutions must play a prominent role in the coming weeks and months.
- Meclisten başlayarak kurumlarımız önümüzdeki haftalarda ve aylarda önemli bir rol oynamalıdır.
- In the last few weeks I have spoken twice to Foreign Minister Kharrazi.
- Son birkaç hafta içerisinde Dışişleri Bakanı Kharrazi ile iki kez görüştüm.
- No, but during those six weeks of peace the Tsahal killed dozens of Palestinians.
- Hayır, ama o altı haftalık barış döneminde İsrail Savunma Kuvvetleri düzinelerce Filistinliyi öldürmüştür.
- I would now like to refer very briefly to the efforts we have made over recent weeks.
- Şimdi çok kısaca son haftalarda sarf ettiğimiz çabalara değinmek istiyorum.
- It is not only the construction industry that suffers from accidents every day of the week.
- Haftanın her günü kazalardan muzdarip olan sadece inşaat sektörü değildir.
- The greatest controversy in recent weeks and months has, of course, been about the weight and price limits.
- Son haftalarda ve aylarda yaşanan en büyük tartışma elbette ağırlık ve fiyat limitleri konusunda olmuştur.
- What has happened in the past weeks is, alas, no contribution to stability.
- Geçtiğimiz haftalarda yaşananlar ne yazık ki istikrara hiçbir katkı sağlamamıştır.
- The lobbying has become quite intense in the last few weeks.
- Son birkaç hafta içerisinde lobi faaliyetleri oldukça yoğunlaştı.
- The award is to be presented in May 2004, some weeks before the election.
- Ödül Mayıs 2004'te seçimlerden birkaç hafta önce takdim edilecek.
- I am trying to work my way systematically through our week.
- Haftamız boyunca sistematik bir şekilde ilerlemeye çalışıyorum.
- I would like to emphasise that hard work will be required over the coming weeks.
- Önümüzdeki haftalarda sıkı bir çalışmanın gerekeceğini vurgulamak isterim.
- We cannot make it Community law within the next couple of weeks.
- Önümüzdeki birkaç hafta içerisinde bunu Topluluk yasası haline getiremeyiz.
- The rapporteur has come a long way in recent weeks in terms of dumping some of her more extreme amendments.
- Sözcü son haftalarda bazı uç değişiklik önerilerinden vazgeçerek önemli bir yol kat etti.
- The scheme proposed instead would reimburse Members an additional 50 euro a week for the cost of taxis.
- Bunun yerine önerilen program, üyelere taksi masrafları için haftada ilave 50 Euro geri ödeme yapılmasını öngörmektedir.
- This always happened at the same time of year, one week, and it was just a very isolated incident.
- Bu hep yılın aynı zamanında, bir hafta içinde oldu ve sadece çok münferit bir olaydı.
- We have visited the Arab world repeatedly over recent weeks.
- Son haftalarda Arap dünyasını defalarca ziyaret ettik.
- We have spoken much in recent weeks about the enlargement of the European Union.
- Son haftalarda Avrupa Birliği'nin genişlemesi hakkında çok konuştuk.
- This is naturally on the condition that the delay does not exceed three weeks, as Prime Minister Barak has promised.
- Bu doğal olarak, Başbakan Barak'ın söz verdiği gibi gecikmenin üç haftayı aşmaması koşuluna bağlıdır.
- The EU has been damaged by the divisions of recent weeks.
- AB son haftalarda yaşanan bölünmelerden zarar görmüştür.
- They are expected to be finalised within the next few weeks.
- Önümüzdeki birkaç hafta içerisinde sonuçlandırılmaları beklenmektedir.
- We also know that up to 100 000 children may die this winter unless adequate supplies reach them in the coming weeks.
- Ayrıca önümüzdeki haftalarda yeterli malzeme ulaşmazsa bu kış 100.000 kadar çocuğun ölebileceğini biliyoruz.
- I see this as an important pointer to the coming weeks.
- Bunu önümüzdeki haftalar için önemli bir işaret olarak görüyorum.
- The past week has been pivotal for the future of the Union.
- Geçtiğimiz hafta Birliğin geleceği açısından çok önemliydi.
- That will, at any rate, be my reply in a few weeks' time when we are all meeting in Laeken.
- Bu, her halükarda, birkaç hafta sonra Laeken'de bir araya geldiğimizde benim cevabım olacak.
- We still have the rest of the week to carry on working.
- Haftanın geri kalanında da çalışmaya devam edeceğiz.
- In the weeks to come, therefore, requests for information will be sent.
- Bu nedenle önümüzdeki haftalarda bilgi talepleri gönderilecektir.
- The award is to be presented in May 2004, some weeks before the election.
- Ödül Mayıs 2004'te, seçimlerden birkaç hafta önce takdim edilecek.
- Proper discussions will be opened on these issues at Monterrey in a few weeks' time.
- Birkaç hafta içinde Monterrey'de bu konular üzerine uygun tartışmalar yapılacaktır.
- Simply to discuss this issue from one month or one week to the next, however, seems almost grotesque.
- Ancak bu konuyu bir aydan ya da bir haftadan diğerine tartışmak neredeyse gülünç görünmektedir.
- This is our second substantial debate on this subject in recent weeks.
- Bu, son haftalarda bu konuda yaptığımız ikinci önemli tartışma.
- In her words, "This week the Danish Presidency took off and regarding fisheries it will be a difficult task."
- Kendi ifadesiyle, "Bu hafta Danimarka Dönem Başkanlığı başladı ve balıkçılık konusunda zor bir görev olacak."
- That, in my judgement, is the challenge for the next few weeks.
- Bana göre önümüzdeki birkaç haftanın zorlu görevi budur.
- An ordinary coffee planter in Tanzania or Kenya earns at best a few euros per week.
- Tanzanya ya da Kenya'daki sıradan bir kahve ekicisi haftada en iyi ihtimalle birkaç Euro kazanmaktadır.
- It is therefore not possible to get rid of Strasbourg weeks while at the same time adding on mini-sessions in Brussels.
- Bu nedenle Strazburg haftalarından kurtulurken aynı zamanda Brüksel'deki mini oturumları eklemek mümkün değildir.
- This paper will be finalised in the coming weeks.
- Bu belge önümüzdeki haftalarda son halini alacak.
- In the weeks to come, therefore, requests for information will be sent.
- Bu nedenle, önümüzdeki haftalarda bilgi talepleri gönderilecektir.
- I hope that in the next couple of weeks and months, we will prove worthy of those additional weighty responsibilities.
- Umarım önümüzdeki birkaç hafta ve ay içinde bu ek ağır sorumluluklara layık olduğumuzu kanıtlarız.
- In the coming days and weeks, we will be intensively seeking discussions with the Council.
- Önümüzdeki günlerde ve haftalarda Konsey ile yoğun görüşmelerde bulunacağız.
- It goes without saying that this is something that we intend to change within the next few weeks.
- Bunun önümüzdeki birkaç hafta içerisinde değiştirmeyi planladığımız bir şey olduğunu söylemeye gerek yok.
- My group deplores the way this matter has been handled in the last few weeks.
- Grubum, bu konunun son birkaç hafta içerisinde ele alınış şeklinden üzüntü duymaktadır.
- A few weeks later, we did the best that we could.
- Birkaç hafta sonra elimizden gelenin en iyisini yaptık.
- Twenty-three instances of this have occurred in the last couple of weeks alone.
- Sadece son birkaç hafta içinde bu şekilde yirmi üç vaka meydana gelmiştir.
- Despite the calm of recent hours and days, the events of recent weeks have been truly horrific.
- Son saatlerdeki ve günlerdeki sakinliğe rağmen, son haftalarda yaşanan olaylar gerçekten dehşet vericiydi.
- I spent a week with parliamentarians, all the ministers, President Taya, civil society and NGOs.
- Parlamenterler, tüm bakanlar, Başkan Taya, sivil toplum ve STK'lar ile bir hafta geçirdim.
- I have also tried to make a proposal to make this possible for a transitional period, that is for the first six weeks.
- Ben de bunu bir geçiş dönemi için, yani ilk altı hafta için mümkün kılacak bir öneride bulunmaya çalıştım.
- The only information that we have had in the last six weeks is that he has been abducted.
- Son altı hafta içinde edindiğimiz tek bilgi kaçırıldığı yönünde.
- I am due to visit FYROM in the second week in March.
- Mart ayının ikinci haftasında Makedonya'yı ziyaret edeceğim.
- Clearly, the next few weeks will be decisive.
- Açıkçası önümüzdeki birkaç hafta belirleyici olacak.
- We would certainly urge you to redouble those efforts in the weeks ahead.
- Önümüzdeki haftalarda bu çabalarınızı iki katına çıkarmanız konusunda sizi kesinlikle teşvik ediyoruz.
- I hope that Iraq will be more cooperative over the coming days and weeks.
- Önümüzdeki günlerde ve haftalarda Irak'ın daha fazla işbirliği yapacağını umuyorum.
- Not at the same time as Laeken, but about four weeks beforehand.
- Laeken ile aynı zamanda değil, yaklaşık dört hafta önce.
- We would not prevent professional footballers from playing in excess of 45 minutes per week, would we?
- Profesyonel futbolcuların haftada 45 dakikadan fazla oynamalarını engellemeyiz, değil mi?
- We have been able to see how we have come closer to our goal with every passing week.
- Her geçen hafta hedefimize ne kadar yaklaştığımızı görebiliyoruz.
- Some efforts of political persuasion will be required in the coming weeks.
- Önümüzdeki haftalarda bazı siyasi ikna çabaları gerekecektir.
- For a period of six weeks there was a form of peace in the Middle East and our attention turned to Iraq.
- Altı haftalık bir süre için Orta Doğu'da bir tür barış oldu ve dikkatlerimiz Irak'a çevrildi.
- Nonetheless, let me very briefly summarise the main events of recent weeks.
- Bununla birlikte son haftalarda meydana gelen başlıca olayları kısaca özetlememe izin verin.
- What lies ahead of us in the coming weeks?
- Önümüzdeki haftalarda bizi neler bekliyor?
- He came for two days and stayed for a week.
- İki günlüğüne geldi ve bir hafta kaldı.
- The European Commission will publish within a week the annual report on the European Charter for Small Enterprises.
- Avrupa Komisyonu, Küçük İşletmeler için Avrupa Şartı'na ilişkin yıllık raporunu bir hafta içerisinde yayınlayacaktır.
- We hope it will bear fruit in a couple of weeks' time.
- Bunun birkaç hafta içinde meyvelerini vereceğini umuyoruz.
- The situation has certainly not improved in recent weeks and months.
- Durum son haftalarda ve aylarda kesinlikle iyileşmedi.
- He renamed the days of the week.
- Haftanın günlerinin isimlerini değiştirdi.
- We hope it will bear fruit in a couple of weeks' time.
- Birkaç hafta içinde meyvelerini vereceğini umuyoruz.
- There are only a few weeks to go before the elections.
- Seçimlere sadece birkaç hafta kaldı.
- They are expected to be finalised within the next few weeks.
- Bunların önümüzdeki birkaç hafta içinde sonuçlandırılması bekleniyor.
- Six weeks is far too short a period to decide whether a temporary agency worker should be made permanent or not.
- Altı hafta, geçici bir taşeron işçisinin kalıcı olup olmayacağına karar vermek için çok kısa bir süredir.
- In the days and weeks ahead, we need steady nerves and an effective United Nations.
- Önümüzdeki günlerde ve haftalarda sağlam sinirlere ve etkili bir Birleşmiş Milletlere ihtiyacımız var.
- In just a few weeks, thousands of square miles of dry desert plains are turned into a watery green grassland.
- Yalnızca birkaç hafta içinde binlerce kilometrekarelik kuru çöl ovaları sulak yemyeşil bir otlağa dönüşüyor.
- The last few weeks, it feels like automotive trade school.
- Son birkaç haftadır insana otomotiv meslek okulu gibi geliyor.
- Let's make it three weeks since you're so willing to agree.
- Madem bu kadar isteklisin, üç hafta yapalım.
- Some drugs may take a few weeks to take full effect.
- Bazı ilaçların tam etkili olması birkaç haftayı alabilir.
- I spend at least three hours a week studying French.
- Haftada en az üç saati Fransızca çalışarak geçiririm.
- Some drugs may take a few weeks to take full effect.
- Bazı ilaçların tam etki göstermesi birkaç haftayı bulabilir.
- You said the same thing every day for two whole weeks.
- İki hafta boyunca her gün aynı şeyi söylediniz.
- Relax, it's been makin' that sound all week.
- Sakin ol, bütün hafta bu sesi çıkardı.
- I come here three times a week and she's always nice.
- Buraya haftada üç defa geliyorum ve o her zaman nazik davranıyor.
- In the initial weeks, babies eat often and also grow quickly.
- Bebekler ilk haftalarda sık yemek yerler ve hızla büyürler.
- Some drugs may take a few weeks to take full effect.
- Bazı ilaçların tam etki göstermesi birkaç hafta sürebilir.
- And now, during the election, Hank Hooper wants TGS on five nights a week, starting tonight.
- Ve şimdi, seçim sırasında Hank Hooper, bu geceden itibaren haftada beş gece TGS'nin yayınlanmasını istiyor.
- Nobody even knew he was missing for a whole week.
- Bir hafta boyunca millet onun kaybolduğundan bile habersizdi.
- I come here three times a week and she's always nice.
- Haftada üç kez buraya geliyorum ve o her zaman hoş biri.
- Siobhan, you've been her rock these last few weeks.
- Siobhan, son birkaç haftadır onun dayanağı oldun.
- On the whole, it will prove to be a fruitful week for business owners.
- Genel olarak işletme sahipleri için verimli bir hafta olduğu görülecektir.
- That whole week I was just taking care of my body.
- O hafta boyunca sadece vücudumla ilgileniyordum.
- The IgM antibodies in the blood are at their peak during the infection and then come down after a few weeks.
- Kandaki IgM antikorları enfeksiyon sırasında en yüksek seviyededir ve birkaç hafta sonra düşer.
- In just a few weeks, thousands of square miles of dry desert plains are turned into a watery green grassland.
- Binlerce kilometre karelik çöl yalnızca birkaç hafta içinde sulak ve yemyeşil bir otlağa dönüşüyor.
- You said the same thing every day for two whole weeks.
- İki hafta boyunca her gün aynı şeyi dedin.
- In the initial weeks, babies eat often and also grow quickly.
- İlk haftalarda bebekler sık sık yemek yerler ve aynı zamanda hızlı büyürler.
- You didn't prance around like a ballerina for the whole week.
- Bütün hafta boyunca balerin gibi zıplamadın.
- Nobody even knew he was missing for a whole week.
- Kimse bir hafta boyunca kayıp olduğunu fark etmedi bile.
- In just a few weeks, thousands of square miles of dry desert plains are turned into a watery green grassland.
- Sadece birkaç hafta içinde, binlerce kilometrekarelik kuru çöl ovaları yemyeşil sulak bir otlağa dönüşür.
- I'm so excited that my favorite author has a new book coming out in a few weeks.
- En sevdiğim yazarın birkaç hafta içinde yeni bir kitabı çıkacağı için çok heyecanlıyım.
- In a few weeks we are going to start a marketing campaign.
- Birkaç hafta içinde bir pazarlama kampanyası başlatacağız.
- And now, during the election, Hank Hooper wants TGS on five nights a week, starting tonight.
- Ve şimdi, Hank Hooper seçim süresince, TGS'yi bu akşamdan başlamak üzere haftanın beş günü yayında görmek istiyor.
- Let's make it three weeks since you're so willing to agree.
- Madem kabul etmeye bu kadar isteklisin, bunu üç hafta yapalım.
- Second births at forty weeks are often quick, if not reckless.
- Kırk haftalık ikinci doğumlar dikkatsizce olmasa da genellikle hızlıdır.
- A few weeks later Darlan will be assassinated by a French resistance fighter.
- Birkaç hafta sonra Darlan bir Fransız direniş savaşçısı tarafından öldürülecek.
- For that, you need to order it one week before.
- Bunun için bir hafta önce sipariş vermeniz gerekiyor.
- And now, during the election, Hank Hooper wants TGS on five nights a week, starting tonight.
- Ve şimdi, seçim sırasında, Hank Hooper bu geceden itibaren haftada beş gece TGS istiyor.
- That whole week I was just taking care of my body.
- O hafta boyunca sadece vücudumla ilgilendim.
- On the whole, it will prove to be a fruitful week for business owners.
- Genel olarak, işletme sahipleri için verimli bir hafta olduğu anlaşılacak.
- You said the same thing every day for two whole weeks.
- İki hafta boyunca her gün aynı şeyi söyledin.
- You promised to keep me another week, Dr Han.
- Beni bir hafta daha misafir edeceğinize söz vermiştiniz, Dr Han.
- You promised to keep me another week, Dr Han.
- Beni öbür hafta da tutmaya söz vermiştiniz, Doktor Han.
- That whole week I was just taking care of my body.
- Bütün hafta sadece vücuduma bakıyordum.
- In a few weeks we are going to start a marketing campaign.
- Birkaç hafta içinde bir pazarlama kampanyası başlatıyoruz.
- The last few weeks, it feels like automotive trade school.
- Son birkaç haftadır ise otomotiv meslek okulu gibi geliyor.
- On the whole, it will prove to be a fruitful week for business owners.
- Genel olarak, iş sahipleri için verimli bir hafta olacağı kanıtlanacak.
- Nobody even knew he was missing for a whole week.
- Bir hafta boyunca kayıp olduğunu kimse anlamamıştı bile.
- A few weeks later Darlan will be assassinated by a French resistance fighter.
- Birkaç hafta sonra Darlan bir Fransız direnişçi tarafından suikaste uğrayacak.
- I come here three times a week and she's always nice.
- Buraya haftada üç kez gelirim ve o her zaman iyidir.
- You promised to keep me another week, Dr Han.
- Beni bir hafta daha tutacağınıza söz vermiştiniz, Dr. Han.
- I spend at least three hours a week studying French.
- Haftada en az üç saatimi Fransızca çalışarak geçiriyorum.
- You didn't prance around like a ballerina for the whole week.
- Bütün hafta boyunca balerin gibi dans etmedin.
- A few weeks ago, Vince came to me with a problem.
- Birkaç hafta evvel, Vince bir sorunuyla bana geldi.
- You didn't prance around like a ballerina for the whole week.
- Hafta boyunca balerin gibi dolaşan sen değildin.
- I'm only going to be here for three weeks.
- Sadece üç hafta burada olacağım.
- I cannot read the thick book in a week.
- Bu kalın kitabı bir haftada okuyamam.
- We rested there for a week.
- Biz orada bir hafta boyunca dinlendik.
- She had been in the hospital for a week before her husband came back.
- Kocası dönene kadar bir hafta hastanede kalmıştı.
- He takes bağlama lessons three times a week.
- Haftada üç kez bağlama dersi alıyor.
- I needed a week to get used to it.
- Ona alışmak için bir haftaya ihtiyacım vardı.
- Tom and Mary decided to meet there again the following week.
- Tom ve Mary ertesi hafta yine orada buluşmaya karar verdiler.
- This has been a tough week for Tom.
- Tom için zor bir hafta oldu.
- Tom jogs three times a week.
- Tom haftada üç kez koşar.
- Tom is going to be out of town all week.
- Tom bütün hafta şehir dışında olacak.
- I bet we'll see Tom before the end of the week.
- Haftanın sonundan önce Tom'u göreceğimize bahse girerim.
- Tom and I'll be here for three weeks.
- Tom ve ben üç hafta burada olacağız.
- A week later, Germany attacked Poland.
- Bir hafta sonra, Almanya Polanya'ya saldırdı.
- Tom seems to be having a rough week.
- Tom zor bir hafta geçiriyor gibi görünüyor.
- Tom and I both only work three days a week.
- Tom ve ben ikimiz de haftada sadece üç gün çalışıyoruz.
- I teach Tom's children French three days a week.
- Tom'un çocuklarına haftada üç gün Fransızca öğretiyorum.
- I was off work for three weeks.
- Ben üç hafta boyunca işten izinliydim.
- We went to Boston to spend a couple of weeks with Tom.
- Tom ile birkaç hafta geçirmek için Boston'a gittik.
- I plan to stay there a week.
- Orada bir hafta kalmayı planlıyorum.
- I have been here for about three weeks.
- Yaklaşık üç haftadır buradayım.
- I never stay more than three weeks.
- Asla üç haftadan daha fazla kalmam.
- It's been almost a week since Tom left.
- Tom gittiğinden beri neredeyse bir hafta oldu.
- I can walk for a week under the rain.
- Yağmur altında bir hafta yürüyebilirim.
- We've been working on that all week.
- Bütün hafta bunun üzerinde çalıştık.
- It was a week before Jane got over her cold.
- Jane soğuk algınlığını atlatmadan bir hafta önceydi.
- Her illness kept her in hospital for six weeks.
- Hastalığı onu altı hafta hastanede tuttu.
- How can I lose three kilograms in a week?
- Bir haftada üç kilogramı nasıl verebilirim?
- I haven't had a good night's sleep all week.
- Bütün hafta iyi bir uyku çekemedim.
- Tom died three weeks after the accident.
- Tom kazadan üç hafta sonra öldü.
- How many times a week do you go to the movie theater to watch movies?
- Haftada kaç kez film izlemek için sinemaya gidersiniz?
- Tom shaves only about three times a week.
- Tom haftada sadece üç kez tıraş olur.
- The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
- Önümüzdeki dört ila altı hafta, büyük Ebola salgınını kontrol altına almak için çok önemli.
- Tom has only been here a week.
- Tom sadece bir haftadır burada.
- Tom died a week later.
- Tom bir hafta sonra öldü.
- Tom was in a coma for three weeks.
- Tom üç hafta komada kaldı.
- We haven't seen Tom in weeks.
- Tom'u haftalardır görmüyoruz.
- Mary ditched Tom after a week.
- Mary bir hafta sonra Tom'u terk etti.
- I used to wash my hair only once a week.
- Saçımı haftada sadece bir kez yıkardım.
- Tom flosses his teeth at least three times a week.
- Tom haftada en az üç kez diş ipi kullanır.
- It was three weeks before she wrote an answer to him.
- Ona cevap yazana kadar üç hafta geçti.
- The cold weather continued for three weeks.
- Soğuk hava üç hafta devam etti.
- We're a week ahead of schedule.
- Programın bir hafta ilerisindeyiz.
- I won't be home for a week.
- Bir hafta evde olmayacağım.
- Tom has been sick for a week.
- Tom bir haftadır hasta.
- How many times a week do you want to study?
- Haftada kaç kez ders çalışmak istiyorsun?
- Tom calls his mother at least once a week.
- Tom annesini haftada en az bir kez arar.
- This is my third week.
- Bu benim üçüncü haftam.
- I had a bad cold for a week.
- Bir hafta boyunca kötü bir soğuk algınlığı geçirdim.
- For three weeks, he ate nothing at all.
- Üç hafta boyunca hiçbir şey yemedi.
- How many days are there in a week?
- Bir haftada kaç gün vardır?
- Tom flosses his teeth several times a week.
- Tom dişlerini haftada birkaç kez diş ipiyle temizler.
- It'll take you a few weeks to get used to wearing a wig.
- Bir peruk takmaya alışmak birkaç haftanı alacaktır.
- Jim has been trying to take me out to dinner for the last three weeks.
- Jim, son üç haftadır beni akşam yemeğe çıkarmaya çalışıyor.
- It's going to be three weeks before I see you again.
- Seni tekrar görene kadar üç hafta geçecek.
- Our garbage is collected three times a week.
- Çöplerimiz haftada üç kez toplanıyor.
- I was in Boston for three weeks.
- Üç haftadır Boston’daydım.
- I'll be around for three weeks.
- Üç hafta boyunca buralarda olacağım.
- It'll take us at least three weeks to do that.
- Bunu yapmak en az üç haftamızı alır.
- Tom claimed that he had not eaten for three weeks.
- Tom üç haftadır yemek yemediğini iddia etti.
- I teach almost every day of the week.
- Haftanın neredeyse her günü ders veriyorum.
- What's your favorite day of the week?
- Haftanın en sevdiğin günü hangisi?
- The job looked quite simple, but it took me a week.
- İş oldukça basit görünüyordu, ama benim bir haftamı aldı.
- A week consists of a hundred and sixty-eight hours.
- Bir hafta yüz altmış sekiz saatten oluşur.
- You are invited to a betrothal party a week from now.
- Bir hafta sonra nişan partisine davetlisin.
- Tom is staying with his relatives in Boston for the next three weeks.
- Tom önümüzdeki üç hafta boyunca, Boston'daki akrabalarının yanında kalıyor.
- You’d better lie low for a few weeks.
- Birkaç hafta ortalıkta görünmesen iyi olur.
- Little did any of us know that Mary would be dead within three weeks.
- Mary'nin üç hafta içerisinde öleceğini hiçbirimiz bilemezdik.
- She had been sick for a week when I visited her.
- Onu ziyaret ettiğimde bir haftadır hastaydı.
- It's been a bad week for us.
- Bu bizim için kötü bir haftaydı.
- Tom could stay at our house for a couple of weeks if he needs to.
- Tom gerekirse birkaç hafta bizim evde kalabilir.
- My doctor told me to stay at home for a week.
- Doktorum bana bir hafta evde kalmamı söyledi.
- The doctor said that Tom has to stay in bed for the next few weeks.
- Doktor Tom'un önümüzdeki birkaç hafta yatakta kalması gerektiğini söyledi.
- I have worked here for a week.
- Bir haftadır burada çalışıyorum.
- Tom spent a week in Boston.
- Tom Boston'da bir hafta geçirdi.
- I try to write at least three blog entries a week.
- Haftada en az üç blog yazısı yazmaya çalışıyorum.
- I was a telemarketer for about a week.
- Bir hafta kadar tele pazarlamacılık yaptım.
- Sami converted to Islam a few weeks later.
- Sami birkaç hafta sonra Müslüman oldu.
- It's been raining for about a week.
- Yaklaşık bir haftadır yağmur yağmaktadır.
- Tom broke his right leg and was taken to hospital a few weeks before Christmas.
- Noel'den birkaç hafta önce Tom sağ bacağını kırdı ve hastaneye götürüldü.
- George has lived there for six weeks.
- George altı haftadır burada yaşıyor.
- Tom is going to be in Boston for a week.
- Tom bir hafta boyunca Boston'da olacak.
- Tom will be here for another three weeks.
- Tom üç hafta daha burada olacak.
- We delayed the meeting for a week.
- Toplantıyı bir hafta öteledik.
- Tom has been like this all week.
- Tom bütün hafta böyleydi.
- I've been waiting for you for over a week.
- Bir haftadır seni bekliyorum.
- Tom was in the hospital for three weeks earlier this year.
- Tom bu yılın başlarında üç hafta hastanede yattı.
- It has been fine for a week.
- Hava bir haftadır iyi.
- Tom will be out of town all week.
- Tom bütün hafta şehir dışında olacak.
- I haven't been outside in weeks.
- Haftalardır dışarı çıkmıyorum.
- We never stay anywhere longer than three weeks.
- Hiçbir yerde üç haftadan fazla kalmayız.
- Tom will be gone by the end of the week.
- Tom hafta sonuna kadar gitmiş olacak.
- A week is made up of a hundred and sixty-eight hours.
- Bir haftada yüz altmış sekiz saat vardır.
- Milton hasn't slept well for a week.
- Milton bir haftadır iyi uyumuyor.
- After three weeks of searching, he found well-paid work.
- Üç haftalık arayıştan sonra iyi maaşlı bir iş buldu.
- I'm taking the week off.
- Bu hafta izinliyim.
- We'll get back to you before the end of the week.
- Hafta sonundan önce sana geri döneceğiz.
- I spent almost a week in Boston.
- Boston'da neredeyse bir hafta geçirdim.
- Tom will be here until the end of the week.
- Tom hafta sonuna kadar burada olacak.
- I'll be here all week.
- Bütün hafta burada olacağım.
- A week is made up of a hundred and sixty-eight hours.
- Bir hafta yüz altmış sekiz saatten oluşur.
- I've already told Tom I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı önceden söyledim.
- How much do you earn per week?
- Haftada ne kadar kazanıyorsunuz?
- I work five days a week.
- Haftada beş gün çalışıyorum.
- Tom was in the hospital for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca hastanede kaldı.
- This could take weeks.
- Bu haftalar alabilir.
- There are 10 weeks of preparation for the exam.
- Sınava hazırlanmak için 10 hafta var.
- Tom has had a busy week.
- Tom yoğun bir hafta geçirdi.
- George has lived there for six weeks.
- George altı haftadır orada yaşıyor.
- I started working six days a week about three months ago.
- Üç ay önce haftada yaklaşık altı gün çalışmaya başladım.
- We fell in love with each other, and we got married a few weeks later.
- Birbirimize aşık olduk ve birkaç hafta sonra evlendik.
- Tom spent nearly a week in Boston.
- Tom Boston'da neredeyse bir hafta geçirdi.
- I haven't seen Tom for a few weeks.
- Tom'u birkaç haftadır görmedim.
- We may not be back for a couple of weeks.
- Birkaç hafta dönmeyebiliriz.
- At the most, he earns 50 dollars a week.
- En fazla, haftada 50 dolar kazanır.
- I study French with Tom three times a week.
- Haftada üç kez Tom'la Fransızca çalışırım.
- A week comprises a hundred and sixty-eight hours.
- 1 hafta 168 saatten oluşur.
- Her illness kept her in the hospital for six weeks.
- Onun hastalığı altı hafta boyunca onu hastanede tuttu.
- This work will certainly continue until the end of the week.
- Bu çalışma kesinlikle hafta sonuna kadar devam edecek.
- She washes clothes at least once a week.
- Kıyafetlerini haftada en az bir kez yıkar.
- It's been three weeks since Mark broke his arm.
- Mark kolunu kıralı üç hafta oldu.
- Tom is taking the week off.
- Tom bir hafta izne çıkıyor.
- I intend to stay there for a week.
- Orada bir hafta kalmak istiyorum.
- I've been on a diet for three weeks.
- Üç haftadır diyet yapıyorum.
- How many times week do you do things with your children?
- Çocuklarınızla haftada kaç kez bir şeyler yapıyorsunuz?
- The weather stayed cold for three weeks.
- Hava üç hafta boyunca soğuk kaldı.
- I plan to stay in Boston for a week.
- Boston'da bir hafta kalmayı planlıyorum.
- He lost a watch which I had bought him a week before.
- O bir hafta önce ona aldığım bir saati kaybetti.
- I got three weeks' detention.
- Üç hafta ceza aldım.
- How many times a week do you go shopping at a supermarket?
- Haftada kaç kez süpermarkete alışverişe gidiyorsun?
- Which day of the week is it?
- Haftanın hangi günü?
- I haven't spoken to Tom in three weeks.
- Üç haftadır Tom'la konuşmadım.
- She's very ill and has been in bed for a week.
- Çok hasta ve bir haftadır yatakta.
- I had barely enough potable water for a week.
- Bir hafta boyunca ancak yetecek kadar içme suyum vardı.
- A week later, Germany attacked Poland.
- Bir hafta sonra Almanya Polonya'ya saldırdı.
- How many hours a week do you watch TV?
- Haftada kaç saat televizyon izliyorsun?
- It's been in there for a week.
- Bu bir haftadır orada.
- It's been a bad week for her.
- Onun için kötü bir haftaydı.
- I'm here until the end of the week.
- Hafta sonuna kadar buradayım.
- Sami's raft drifted for six weeks.
- Sami'nin salı altı hafta boyunca sürüklendi.
- He didn't wash himself for a week.
- O bir haftadır yıkanmadı.
- I haven't sold one of those in weeks.
- Haftalar içinde onlardan birini satmadım.
- That depends, but usually about three times a week.
- Belli olmaz ama genellikle haftada üç kez.
- Tom is only three weeks old.
- Tom sadece üç haftalık.
- I teach classes here five days a week.
- Haftanın beş günü burada ders veriyorum.
- Tom has been sick in bed for three weeks.
- Tom üç haftadır hasta yatıyor.
- We have five English classes a week.
- Bir haftada beş İngilizce dersimiz var.
- How many hours a week do you work?
- Haftada kaç saat çalışıyorsun?
- After working all week, we took it easy on Sunday.
- Bütün hafta çalıştıktan sonra, Pazar günü rahatladık.
- Do you know where Tom has been the past three weeks?
- Tom'un son üç haftadır nerede olduğunu biliyor musunuz?
- Sami ran at least six times a week.
- Sami haftada en az altı kez koşuyordu.
- After a week, we received a letter from Tom's sister.
- Bir hafta sonra, Tom'un kız kardeşinden bir mektup aldık.
- Tom goes to the library three times a week.
- Tom haftada üç kez kütüphaneye gidiyor.
- Give it a couple of weeks.
- Birkaç hafta ver.
- It's been a chaotic week.
- Kaotik bir hafta oldu.
- How many days a week do you see Tom?
- Tom'u haftada kaç gün görüyorsun?
- How many weeks does it really take to do that?
- Bunu yapmak gerçekten kaç hafta sürer?
- Cherry blossoms last only for a few days, a week at the most.
- Kiraz çiçekleri, sadece birkaç gün dayanır, en fazla bir hafta.
- Tom hasn't been able to go to school for three weeks.
- Tom üç haftadır okula gidemiyor.
- How many times a week do you spend time doing fun stuff with your children?
- Haftada kaç kez çocuklarınızla eğlenceli şeyler yaparak vakit geçiriyorsunuz?
- Mary's washing machine broke down a week after the warranty had run out.
- Mary'nin çamaşır makinesi, garantinin bitmesinden bir hafta sonra bozuldu.
- I went without food for a week.
- Bir hafta boyunca yemek yemeden idare ettim.
- This book is really difficult to finish reading in a week.
- Bu kitabı bir haftada bitirmek gerçekten zor.
- I've dreamed about it every night for the last three weeks.
- Son üç haftadır her gece rüyamda bunu görüyorum.
- It's likely to take more than a week to finish doing this.
- Bunu bitirmek muhtemelen bir haftadan fazla sürecek.
- She washes her hair two times a week.
- O saçını haftada iki kez yıkıyor.
- He came again after a week.
- Bir haftadan sonra o geri geldi.
- Tom will be here all week.
- Tom bütün hafta burada olacak.
- Our store is open seven days a week.
- Mağazamız haftanın yedi günü açık.
- I have lived here for six weeks.
- Altı haftadır burada yaşıyorum.
- Tom and Mary spent a week relaxing on a houseboat.
- Tom ve Mary bir haftayı yüzen bir evde dinlenerek geçirdiler.
- Tom calls his mother at least once a week.
- Tom haftada en az bir kez annesini arar.
- She was ill for three weeks.
- Üç hafta boyunca hastaydı.
- I've been doing that for about a week.
- Onu yaklaşık bir haftadır yapıyorum.
- I haven't seen you in weeks.
- Seni haftalardır görmedim.
- I was in the hospital for a week.
- Bir hafta hastanede kaldım.
- I feel completely restored after a week in the country.
- Kırsalda bir hafta geçirdikten sonra kendimi tamamen yenilenmiş hissediyorum.
- The bag will easily carry enough clothes for a week.
- Bu çanta bir hafta yetecek kadar kıyafeti rahatlıkla taşır.
- Are you sure we have enough food for a week?
- Bir hafta için yeterli yiyeceğimiz olduğundan emin misin?
- I take a walk for exercise at least three times a week.
- Haftada en az üç kez egzersiz için yürüyüşe çıkarım.
- She earns on average ten pounds a week.
- Haftada ortalama on pound kazanıyor.
- I haven't seen Tom in weeks.
- Tom'u haftalardır görmedim.
- I go to school only three days a week.
- Haftada sadece üç gün okula gidiyorum.
- Tom took three weeks off.
- Tom üç hafta izin aldı.
- Tom shaves only about three times a week.
- Tom haftada yaklaşık üç kez tıraş olur.
- It was a long week that no one deserved.
- Kimsenin hak etmediği kadar uzun bir haftaydı.
- Tom finally succumbed after weeks of suffering.
- Tom haftalarca acı çektikten sonra sonunda yenik düştü.
- This is the first time I've been away from my family for more than three weeks.
- İlk defa ailemden üç haftadan fazla uzak kaldım.
- Tom's mother died just one week before Tom graduated from college.
- Tom'un annesi, Tom üniversiteden mezun olmadan sadece bir hafta önce öldü.
- Tom does that three times a week.
- Tom bunu haftada üç kere yapar.
- I'll be here three weeks.
- Üç hafta burada olacağım.
- On what day of the week does your birthday fall this year?
- Bu yıl doğum gününüz haftanın hangi gününe denk geliyor?
- That's enough food for a week.
- Bu, bir hafta için yeterli bir yiyecek.
- It's been a bad week for her.
- Bu onun için kötü bir haftaydı.
- I go downtown several times a week.
- Haftada birkaç kez şehir merkezine giderim.
- How often a week do you take a bath?
- Haftada kaç kez banyo yaparsınız?
- I'm going to Boston for a week.
- Bir hafta için Boston'a gidiyorum.
- The cold weather lasted for three weeks.
- Soğuk hava üç hafta sürdü.
- Tom spent three weeks in Australia last month.
- Tom geçen ay Avustralya'da üç hafta geçirdi.
- The days turned into weeks, and then into months, and then into years.
- Günler haftalara ve sonra aylara ve sonra yıllara dönüştü.
- Mr Mitchel demanded that I pay the rest of the money by the end of the week.
- Bay Mitchel geri kalan parayı hafta sonuna kadar ödememi talep etti.
- No, I haven't seen her for three weeks.
- Hayır, onu üç haftadır görmüyorum.
- Tom is going to be in Boston all week.
- Tom bütün hafta Boston'da olacak.
- It's been a bad week for him.
- Bu onun için kötü bir haftaydı.
- The doctor advised Tom to have at least three alcohol-free days per week.
- Doktor Tom'a haftada en az üç günü alkolsüz geçirmesini tavsiye etti.
- Let's wait and see what happens in the next couple of weeks.
- Bekleyelim ve önümüzdeki birkaç hafta içinde neler olacağını görelim.
- This will be my last week here.
- Bu benim buradaki son haftam olacak.
- Three weeks and we're off.
- Üç hafta daha, ve sonra gidiyoruz.
- Tom stayed in the hospital for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca hastanede kaldı.
- I had a bad cold and was in bed for a week.
- Kötü bir soğuk algınlığı geçirdim ve bir hafta yataktan çıkamadım.
- He said that he had met her a week before.
- Onunla bir hafta önce tanıştığını söyledi.
- I have not been able to go to school for a week.
- Bir haftadır okula gidemedim.
- Tom will be here for three more weeks.
- Tom üç hafta daha burada kalacak.
- Tom says he can stay here for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca burada kalabileceğini söylüyor.
- He's coming back from America a week from today.
- Bugünden bir hafta sonra Amerika'dan dönüyor.
- Tom has been in the hospital for three weeks now.
- Tom üç haftadır hastanede.
- We've had a long week.
- Uzun bir hafta geçirdik.
- That should last three weeks.
- O üç hafta sürmeli.
- I haven't seen them in weeks.
- Onları haftalardır görmedim.
- We study from six to eight hours a week.
- Bir haftada altı ile sekiz saat arası çalışırız.
- Tom takes piano lessons three times a week.
- Tom haftada üç kez piyano dersi alıyor.
- It took Tom a few weeks to get used to working in his new office.
- Tom'un yeni ofisinde çalışmaya alışması birkaç hafta sürdü.
- It took us a week to locate their hideaway.
- Saklandıkları yeri bulmamız bir haftamızı aldı.
- I now only work three days a week.
- Artık haftada sadece üç gün çalışıyorum.
- I spend about three hours a week practicing the cello.
- Haftada yaklaşık üç saatimi çello pratiği yaparak geçiririm.
- I swim three or four times a week.
- Haftada üç ya da dört kez yüzerim.
- Tom says he can't understand how Mary manages to make so much money working only one day a week.
- Tom, Mary'nin haftada sadece bir gün çalışarak nasıl bu kadar çok para kazanabildiğini anlayamadığını söylüyor.
- My brother's broken his leg and has to use crutches for three weeks.
- Kardeşimin bacağı kırıldı ve üç hafta koltuk değneği kullanması gerekiyor.
- Tom will be here by the end of the week.
- Tom hafta sonuna kadar burada olacak.
- It's been in there for a week.
- Bir haftadır orada.
- It's been three weeks since Mark broke his arm.
- Mark kolunu kırdığından beri üç hafta oldu.
- How many weeks would it take to do that?
- Bunu yapmak kaç hafta sürer?
- Finally I have time to reply to the mail I received these three weeks.
- Sonunda üç haftadır aldığım mektuplara cevap verecek vaktim oldu.
- It rained for an entire week.
- Tam bir hafta boyunca yağmur yağdı.
- I was off work for three weeks.
- Üç haftadır çalışmıyordum.
- I will wait for a week.
- Bir hafta bekleyeceğim.
- He broke his right leg and was taken to hospital a few weeks before the holiday.
- Bayramdan birkaç hafta önce sağ bacağı kırılıp hastaneye kaldırıldı.
- Tom had a hectic week.
- Tom telaşlı bir hafta geçirdi.
- Tom didn't take a bath for a week.
- Tom bir haftadır banyo yapmadı.
- How many weeks of vacation do you have?
- Kaç hafta tatil hakkınız var?
- Tom is going to be here for three weeks.
- Tom üç hafta burada olacak.
- You're about three weeks late, aren't you?
- Yaklaşık üç hafta geciktin, değil mi?
- He earns at least $1,000 dollars a week.
- Haftada en az 1,000 dolar kazanıyor.
- I wanted to earn some money, so I worked part time three days a week.
- Biraz para kazanmak istedim, bu yüzden haftada üç gün yarı zamanlı çalıştım.
- Tom came back from Boston a week earlier than we expected.
- Tom beklediğimizden bir hafta daha önce Boston'dan döndü.
- A week later, she died.
- O bir hafta sonra öldü.
- He stayed at my place for three weeks.
- Üç hafta boyunca evimde kaldı.
- Tom and I'll be in Boston for three weeks.
- Tom ve ben üç hafta Boston'da olacağız.
- A week comprises a hundred and sixty-eight hours.
- Bir hafta yüz altmış sekiz saatten oluşur.
- Tom had a week to finish this, but he didn't finish it.
- Tom'un bunu bitirmek için bir haftası vardı ama o bunu bitirmedi.
- It's been a rough week.
- Zor bir hafta oldu.
- A lot has happened this past week.
- Geçen hafta çok şey oldu.
- This is Fire Prevention Week.
- Bu yangın önleme haftasıdır.
- Tom used to play tennis three days a week.
- Tom eskiden haftada üç gün tenis oynardı.
- They have English lessons three times a week.
- Onların haftada üç kez İngilizce dersleri var.
- Tom stayed in the hospital for three weeks.
- Tom üç hafta hastanede kaldı.
- Tom has been tied up all week.
- Tom'un bütün hafta eli kolu bağlıydı.
- Tom hasn't come to work for three weeks.
- Tom üç hafta işe gelmedi.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for another three weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı zaten söyledim.
- Christmas is just a week away.
- Noel'e sadece bir hafta kaldı.
- I can do it in a week.
- Bir haftada yapabilirim.
- Tom might recommend that we stay here for a week or two.
- Tom bir ya da iki hafta için burada kalmamızı tavsiye edebilir.
- Tom says he was in Boston the week before last.
- Tom geçen hafta Boston'da olduğunu söyledi.
- We've been expecting rain for the past week.
- Geçen hafta yağmur bekliyorduk.
- How much money do you spend a week?
- Haftada ne kadar para harcıyorsun?
- Just give us three weeks.
- Bize üç hafta verin.
- We're in the second week of an unrelenting heat wave.
- Amansız bir sıcak hava dalgasının ikinci haftasındayız.
- Can you abstain from smoking for a week?
- Bir hafta boyunca sigara içmekten uzak durabilir misin?
- How often, in a week, do you take a bath?
- Haftada kaç kez banyo yaparsınız?
- You should try to do something fun at least once a week.
- Haftada en az bir kere eğlenceli bir şeyler yapmaya çalışmalısın.
- We still have a few weeks left.
- Hâlâ birkaç haftamız var.
- Has the pain been this bad all week?
- Ağrın bütün hafta bu kadar kötü müydü?
- He broke his right leg and was taken to hospital a few weeks before the holiday.
- Tatilden birkaç hafta önce sağ bacağını kırdı ve hastaneye kaldırıldı.
- We'll be in Boston all week.
- Bütün hafta Boston'da olacağız.
- It'll take us three, maybe four weeks at the most.
- Üç, belki de en fazla dört haftamızı alır.
- Tom will be in Boston the week after next.
- Tom öbür hafta Boston'da olacak.
- Is Sunday the first day of the week?
- Pazar haftanın ilk günü mü?
- I'm going to be here for three more weeks.
- Üç hafta daha burada olacağım.
- It was three weeks before she wrote an answer to him.
- Ona cevap yazmadan üç hafta önceydi.
- Tom and Mary got married three weeks after they graduated from college.
- Tom ve Mary, üniversiteden mezun olduktan üç hafta sonra evlendi.
- My grandmother got sick the other week.
- Büyükannem geçen hafta hastalandı.
- A week from today, I'll be in England.
- Bir hafta sonra, Londra'da olacağım.
- I haven't seen Tom in over a week.
- Tom'u bir haftadır görmedim.
- The party was put off for a week.
- Parti, bir hafta ertelendi.
- I'll be gone for an entire week.
- Bir hafta boyunca burada olmayacağım.
- I go shopping at least once a week.
- Haftada en az bir kere alışverişe gidiyorum.
- How many hours do people work in Germany per week?
- Almanya'da insanlar haftada kaç saat çalışıyor?
- Three weeks went by.
- Üç hafta geçti.
- How many times a week do they collect garbage in this town?
- Bu kasabada haftada kaç kez çöp toplanıyor?
- It had been raining for week until yesterday.
- Düne kadar bir haftadır yağmur yağıyordu.
- We've been trying to contact you all week.
- Bütün hafta seninle irtibat kurmaya çalışıyoruz.
- You are supposed to hand in the homework by the end of the week.
- Haftanın sonuna kadar ev ödevini teslim etmeniz gerekiyor.
- She was ill for three weeks.
- O üç haftadır hastaydı.
- We've only been dating three weeks.
- Biz sadece üç haftadır çıkıyoruz.
- Have you been to Boston or Chicago in the past three weeks?
- Son üç hafta içinde Boston ya da Chicago'ya gittin mi?
- This horse hasn't been ridden in weeks.
- Bu ata haftalardır binilmedi.
- I've been waiting for you for over a week.
- Bir haftadan fazla bir süredir seni bekliyorum.
- Tom only allowed Mary to watch three hours of television a week.
- Tom Mary'ye sadece haftada üç saat TV izlemesine izin verdi.
- Tom has been in Boston for the last three weeks.
- Tom son üç haftadır Boston'daydı.
- I worked all this week.
- Bütün hafta çalıştım.
- I did that for three weeks.
- Onu üç hafta boyunca yaptım.
- We hope he sticks around for a couple of weeks.
- Umarız birkaç hafta burada kalır.
- Tom and Mary spent a relaxing week on a houseboat.
- Tom ve Mary yüzen bir evde dinlendirici bir hafta geçirdiler.
- The exact same thing happened to my friend a week later!
- Bir hafta sonra aynı şey arkadaşıma oldu.
- Tom and I'll be here for three weeks.
- Tom ve ben üç hafta boyunca burada olacağız.
- Tom usually lets dirty dishes pile up for a week, then he washes them.
- Tom genellikle kirli bulaşıkların bir hafta boyunca birikmesine izin verir, sonra onları yıkar.
- Tom does this six days a week.
- Tom bunu haftanın altı günü yapıyor.
- They will arrive a week from today.
- Onlar bir hafta içinde gelecekler.
- No, I haven't seen her for three weeks.
- Hayır, onu üç haftadır görmedim.
- You had a week to get this done.
- Bunu halletmek için bir haftan vardı.
- You should receive them by the end of the week.
- Onları hafta sonuna kadar almalısın.
- Mary's washing machine broke down a week after the warranty had run out.
- Mary'nin çamaşır makinesi garantisi bittikten bir hafta sonra bozuldu.
- We plan to stay a week.
- Biz bir hafta kalmayı planlıyoruz.
- Tom bought a new car the week before last.
- Tom geçen hafta yeni bir araba aldı.
- Tom works out at the gym two to three times a week.
- Tom, haftada iki ya da üç kez spor salonunda çalışıyor.
- This rash should go away by itself in a couple of weeks.
- Bu isilik birkaç hafta içinde kendiliğinden kaybolmalıdır.
- Tom has been sick for three weeks.
- Tom üç haftadır hasta.
- It was an awful week.
- Korkunç bir haftaydı.
- They're here until the end of the week.
- Hafta sonuna kadar buradalar.
- After they argued, they didn't speak to each other for a week.
- Onlar tartıştıktan sonra bir hafta birbirleriyle konuşmadılar.
- I intend to stay there for a week.
- Orada bir hafta kalmaya niyetliyim.
- We've been here for three weeks now.
- Üç haftadır buradayız.
- Tom has barely said anything to me in the last three weeks.
- Tom son üç hafta içinde neredeyse bana hiçbir şey söylemedi.
- Can we get this done by the end of the week?
- Bunu hafta sonuna kadar halledebilir miyiz?
- Tom quit that job after just three weeks.
- Tom sadece üç hafta sonra o işi bıraktı.
- Tom hasn't been able to get a hold of Mary, even though he's been trying to call her all week.
- Tom bütün hafta Mary'yi aramaya çalışmasına rağmen ona ulaşamadı.
- He has been sick for a week.
- Bir haftadır hasta.
- How many hours a week do you work?
- Haftada kaç saat çalışırsın?
- I'll be back in about a week.
- Yaklaşık bir hafta içinde döneceğim.
- Tom is going to stay here for three weeks.
- Tom üç hafta burada kalacak.
- Sami read the Quran in just a week.
- Sami Kuran'ı sadece bir hafta içinde okudu.
- Tom has been missing three weeks.
- Tom üç haftadır kayıp.
- Tom will be here for three weeks.
- Tom üç hafta burada olacak.
- The 7th day of the week is Saturday.
- Haftanın 7. günü Cumartesidir.
- Tom does this six days a week.
- Tom bunu bir haftada altı gün yapar.
- Tom said that he might go to Boston in a week or two.
- Tom bir ya da iki hafta içinde Boston'a gidebileceğini söyledi.
- Some people work more than five days a week.
- Bazı insanlar haftada beş günden fazla çalışır.
- On what day of the week does your birthday fall this year?
- Bu yıl doğum günün haftanın hangi gününe rastlıyor?
- I spent the whole week in Boston.
- Bütün haftayı Boston'da geçirdim.
- How many weeks do you think it'll take Tom to do that?
- Sence Tom'un bunu yapması kaç hafta sürer?
- The length of our stay there will be one week.
- Bizim orada kalma süremiz bir hafta olacak.
- How much could I make a week working here?
- Burada çalışarak haftada ne kadar kazanabilirim?
- I have to stay here for another week.
- Ben bir hafta daha burada kalmak zorundayım.
- I always wash my clothes on week ends.
- Daima hafta sonları giysilerimi yıkarım.
- Do you know where Tom has been the past three weeks?
- Geçtiğimiz üç hafta Tom'un nerede olduğunu biliyor musun?
- If you only had one more week to live, what would you spend your time doing?
- Yaşamak için sadece bir haftanız daha olsaydı, zamanınızı ne yaparak geçirirdiniz?
- I need a week.
- Bir haftaya ihtiyacım var.
- It may take a few weeks to get used to working the night shift.
- Gece vardiyasında çalışmaya alışmak birkaç hafta alabilir.
- I'll be back in about a week.
- Bir hafta içinde dönerim.
- Can you abstain from smoking for a week?
- Bir hafta boyunca sigaradan uzak durabilir misin?
- He will be back a week from today, that is, on December 10.
- Bugünden bir hafta sonra, yani 10 Aralık'ta dönecek.
- Tom has been gone almost a week.
- Tom neredeyse bir haftadır kayıp.
- What have you been doing all week?
- Bütün hafta ne yaptın?
- How much do you spend a week?
- Haftada ne kadar harcıyorsun?
- I spent a week in Boston.
- Boston'da bir hafta geçirdim.
- He performs in a jazz club two nights a week.
- Haftada iki gece bir caz kulübünde performans sergiliyor.
- He didn't wash for a week.
- Bir hafta boyunca yıkanmadı.
- Tom is coming to stay with us for a week.
- Tom bir hafta bizimle kalacak.
- How much do you spend a week?
- Bir haftada ne kadar harcıyorsun?
- My grandmother got sick the other week.
- Diğer hafta büyükannem hastalandı.
- It rained for an entire week.
- Bütün bir hafta yağmur yağdı.
- Tom had a week to finish this, but he didn't finish it.
- Tom'un bunu bitirmek için bir haftası vardı ama bitirmedi.
- I go to school only three days a week.
- Sadece haftada üç gün okula giderim.
- His father allows him 2000 yen a week.
- Babası ona haftada 2000 yen verir.
- We'll be here all week.
- Tüm hafta burada olacağız.
- It'll take us three, maybe four weeks at the most.
- En çok üç, belki dört haftamızı alacak.
- This is the first time I've been away from my family for more than three weeks.
- Bu, ailemden üç haftadan daha uzun süre uzak durduğum ilk seferdir.
- She's been out of work for over a week.
- Bir haftadır işsiz.
- It was an enjoyable week.
- Keyifli bir haftaydı.
- He was absent from school for a week.
- Bir hafta okula gitmedi.
- Tom has had a very busy week.
- Tom çok yoğun bir hafta geçirdi.
- I got grounded for 2 weeks.
- İki hafta cezalandırıldım.
- You're about three weeks late.
- Yaklaşık olarak üç hafta geç kaldınız.
- They will arrive a week from today.
- Bugünden bir hafta sonra gelecekler.
- It's been a week, but I'm still suffering from jet lag.
- Bir hafta oldu ama hala jet lag yaşıyorum.
- This will be my last week here.
- Buradaki son haftam olacak.
- Tom spent three weeks in Boston.
- Tom Boston'da üç hafta geçirdi.
- Tom shaves three times a week.
- Tom haftada üç kez tıraş olur.
- Tom told me you were planning to go to Boston in three weeks.
- Tom bana üç hafta içinde Boston'a gitmeyi planladığını söyledi.
- It's been raining for about a week.
- Yaklaşık bir haftadır yağmur yağıyor.
- I can stay with Tom for a couple of weeks.
- Birkaç hafta Tom ile kalabilirim.
- Tom is going to be gone by the end of the week.
- Tom hafta sonuna kadar gitmiş olacak.
- I put off answering the letter for a week.
- Mektuba cevap vermeyi bir hafta erteledim.
- The letter will arrive in a week or so.
- Mektup bir hafta civarında varacak.
- Tom likes oranges and eats around 3 or 4 of them per week.
- Tom portakal sever ve haftada 3 ya da 4 tane yer.
- I spent the whole week working on that report.
- Tüm haftayı o rapor üzerinde çalışarak geçirdim.
- My sister was on a diet for a week, but gave up.
- Kız kardeşim bir haftadır diyetteydi ama vazgeçti.
- This is Fire Prevention Week.
- Bu hafta Yangın Önleme Haftası.
- I'm only going to be here for three weeks.
- Sadece üç hafta burada kalacağım.
- It seems less crowded during the week.
- Hafta boyunca daha az kalabalık görünüyor.
- Sunday is the first day of the week.
- Pazar haftanın ilk günüdür.
- I spent a week in Berlin living with a German family.
- Ben Berlin'de bir Alman aile ile yaşayarak bir hafta geçirdim.
- Tom calls his mother three or four times a week.
- Tom annesini haftada üç ya da dört kez arar.
- Between now and the end of the week, I will finish it.
- Şimdi ve hafta sonu arasında bunu bitireceğim.
- How many flights to New York do you offer a week?
- New York'a haftada kaç uçuş düzenliyorsunuz?
- Tom has been in Boston about a week.
- Tom yaklaşık bir haftadır Boston'da.
- This will take us three, at most four weeks.
- Bu bizim üç, en fazla dört haftamızı alacak.
- That could take weeks.
- Bu haftalar sürebilir.
- I saw grandpa two or three times a week.
- Dedemi haftada iki ya da üç kez görüyordum.
- Tom didn't take a bath for a week.
- Tom bir hafta boyunca banyo yapmadı.
- You've only been here for three weeks.
- Sadece üç haftadır buradasın.
- I had a hectic week.
- Yoğun bir hafta geçirdim.
- Tom has three weeks of paid vacation.
- Tom'un üç haftalık ücretli tatili var.
- Tom sought relief in the bottle, after losing both his job and Mary in the same week.
- Tom, aynı hafta içinde hem işini hem de Mary'yi kaybettikten sonra çareyi içki şişesinde aradı.
- The investigation could take weeks.
- Soruşturma haftalar sürebilir.
- Tom performs in a jazz club three nights a week.
- Tom haftada üç gece bir caz kulübünde sahne alıyor.
- How is the week going for you?
- Bu hafta senin için nasıl geçiyor?
- Sami lived there for six weeks.
- Sami altı hafta boyunca orada yaşadı.
- He has been sick in bed for a week.
- Bir haftadır hasta yatıyor.
- Tom eats fish at least once a week.
- Tom haftada en az bir kez balık yer.
- I can't survive on thirty dollars a week.
- Haftada 30 dolarla hayatta kalamam.
- Tom hasn't been seen in weeks.
- Tom haftalardır ortalıkta gözükmüyor.
- Tom has been busy all week.
- Tom bütün hafta meşguldü.
- The doctor operates two days a week.
- Doktor, haftada iki kez ameliyat yapar.
- There's only one week till Easter Sunday.
- Paskalya Pazarına sadece bir hafta var.
- I usually eat lunch with Tom two or three times a week.
- Genellikle haftada iki ya da üç kez Tom'la öğle yemeği yerim.
- Which days of the week does your favourite rock band play?
- En sevdiğin rock grubu haftanın hangi günleri çalıyor?
- He stayed in New York for three weeks.
- O, üç hafta New York'ta kaldı.
- Try to exercise at least once a week.
- Haftada en az bir kez egzersiz yapmaya çalışın.
- Tom works out at the gym two to three times a week.
- Tom haftada iki ya da üç kez spor salonunda çalışır.
- Tom stayed at this hotel for three weeks.
- Tom üç hafta bu otelde kaldı.
- It could take weeks, even months.
- Bu, haftalar hatta aylar sürebilir.
- I haven't seen her in weeks.
- Haftalardır onu görmedim.
- Tom practiced all week for the talent show.
- Tom bütün hafta yetenek gösterisi için çalıştı.
- Tom said that Mary has been sick all week.
- Tom, Mary'nin bütün hafta hastalandığını söyledi.
- He went for three weeks without shaving before his wife complained.
- Karısı şikayet edene dek üç hafta boyunca tıraş olmadı.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı daha önce söyledim.
- I've been sick for three weeks.
- Üç haftadır hastayım.
- You really staying eight weeks in Hamburg?
- Gerçekten Hamburg'ta sekiz hafta kalıyor musun?
- This rash should go away by itself in a couple of weeks.
- Bu kızarıklık birkaç hafta içinde kendiliğinden geçer.
- I've been trying to contact you all week.
- Bütün hafta sana ulaşmaya çalıştım.
- I spent the whole week alone, and I longed for conversation.
- Bütün haftayı yalnız geçirdim ve konuşmaya hasret kaldım.
- It had been snowing for a week.
- Bir haftadır kar yağıyordu.
- Sami spent a week sleeping in the bug-infested woods.
- Sami bir hafta boyunca böceklerin istila ettiği ormanda uyudu.
- We think it may take a few weeks to finish doing what you asked us to do.
- Bizden yapmamızı istediğin şeyi bitirmenin birkaç hafta alabileceğini düşünüyoruz.
- I used to eat out several times a week.
- Haftada birkaç kez dışarıda yemek yerdim.
- It's been weeks since she's written.
- Mektup yazdığından bu yana haftalar oldu.
- Tom had to stay at home all week.
- Tom bütün hafta evde kalmak zorunda kaldı.
- It'll take us at least three weeks to do that.
- Bunu yapmak en az üç haftamızı alacak.
- My sister has her hair done at the hairdresser two or three times a week.
- Kız kardeşim haftada iki ya da üç kez kuaförde saçını yaptırır.
- Tom spent three weeks in Australia.
- Tom Avustralya'da üç hafta geçirdi.
- Tom has been in the hospital for three weeks now.
- Tom şimdi üç haftadır hastanede.
- They've had heavy rains for over a week.
- Bir haftadan daha fazla bir süredir şiddetli yağışlar vardı.
- Since I was sick for a week, I'm making every possible effort to catch up.
- Bir hafta boyunca hasta olduğum için, arayı kapatmak için elimden geleni yapıyorum.
- Christmas is just three weeks from now.
- Noel'e sadece üç hafta kaldı.
- I've broken my arm, so I have to wear a bandage for the whole week.
- Kolumu kırdım, bir hafta boyunca bandaj takmak zorundayım.
- The street protests have been going on for three weeks already.
- Sokak gösterileri zaten üç haftadır devam ediyor.
- I plan to stay there one week.
- Orada bir hafta kalmayı planlıyorum.
- Jim has been trying to take me out to dinner for the last three weeks.
- Jim, son üç haftadır beni akşam yemeğine çıkarmak için çalışıyor.
- He spent a week here.
- Burada bir hafta geçirdi.
- He went to London, where he stayed for a week.
- O, Londra'ya gitti, orada bir hafta kaldı.
- Studying three hours a week wouldn't be enough to learn a language well.
- Haftada üç saat çalışmak bir dili iyi öğrenmek için yeterli olmaz.
- I used to go to plays at least once a week in London.
- Londra'da haftada en az bir kez tiyatroya giderdim.
- Tom and Mary decided to meet there again the following week.
- Tom ve Mary, ertesi hafta yine orada buluşmak için karar verdi.
- I haven't seen Tom for a few weeks.
- Birkaç haftadır Tom'u görmedim.
- I bet we'll see Tom before the end of the week.
- Bahse girerim Tom'u hafta sonundan önce göreceğiz.
- Do you remember what day of the week Blue Sky Sports is closed?
- Haftanın hangi günü Blue Sky Sports'un kapalı olduğunu hatırlıyor musun?
- I've eaten enough for a week.
- Bir hafta yetecek kadar yedim.
- Tom has been on leave for three weeks.
- Tom üç haftadır izinli.
- Tom came back from Boston a week earlier than he'd planned.
- Tom Boston'dan planladığından bir hafta önce döndü.
- How many days a week do you see Tom?
- Haftada kaç gün Tom'la görüşüyorsun?
- It's been a week now since Tom changed his underpants.
- Tom donunu değiştireli bir hafta oldu.
- She's got lovers for every day of the week.
- Haftanın her günü için sevgilisi var.
- I hope Tom can stay with us for a couple of weeks next summer.
- Umarım Tom gelecek yaz birkaç hafta bizimle kalabilir.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for another three weeks.
- Tom'a Boston'da üç hafta daha kalmayı planladığımı söyledim.
- The leaves will turn red in two or three weeks.
- Yapraklar iki veya üç hafta içinde kızaracak.
- We have three weeks.
- Üç haftamız var.
- Tom only goes to school four days a week.
- Tom sadece haftada dört gün okula gider.
- Saturday is the last day of the week.
- Cumartesi haftanın son günüdür.
- It took me three weeks to get over the flu.
- Gribi atlatmam üç haftamı aldı.
- I didn't know you had a week off last month.
- Geçen ay bir hafta izin aldığını bilmiyordum.
- Tom had to stay in the hospital for a week.
- Tom bir hafta hastanede kalmak zorunda kaldı.
- Tom and Mary both work about forty-five hours a week.
- Tom ve Mary haftada yaklaşık kırk beş saat çalışıyorlar.
- You will get well in a week or so.
- Bir hafta gibi bir sürede iyileşeceksin.
- Mary is 36 weeks pregnant.
- Mary 36 haftalık hamile.
- We went to Boston to spend a couple of weeks with Tom.
- Tom'la birkaç hafta geçirmek için Boston'a gittik.
- It's been a crazy week.
- Çılgın bir hafta oldu.
- I've broken my arm, so I have to wear a bandage for the whole week.
- Kolumu kırdım, bu nedenle bütün hafta boyunca bandaj takmak zorundayım.
- Tom may change his mind in a couple of weeks.
- Tom birkaç hafta içinde fikrini değiştirebilir.
- It took him a week to finish the work.
- İşi bitirmek bir haftasını aldı.
- How many weeks did it take you to do that?
- Bunu yapman kaç hafta sürdü?
- How many weeks does it take to do that?
- Bunu yapmak kaç hafta sürer?
- He had been ill for a week when they sent for a doctor.
- Doktor çağırdıklarında bir haftadır hastaydı.
- Tom said he'd be back before the end of the week.
- Tom hafta sonundan önce döneceğini söyledi.
- Tom has been in Boston for a week now.
- Tom bir haftadır Boston'da.
- I spent three weeks in Boston last summer.
- Geçen yaz Boston'da üç hafta geçirdim.
- Tom is coming to stay with us for a week.
- Tom bir hafta bizimle birlikte kalacak.
- He put up with the pain for a couple of weeks before finally going to the hospital.
- Sonunda hastaneye gidinceye dek birkaç hafta ağrıya katlandı.
- Tom has been pretty busy all week.
- Tom bütün hafta oldukça meşguldü.
- Tom broke his right leg and was taken to hospital a few weeks before Christmas.
- Tom, Noel'den birkaç hafta önce sağ bacağını kırdı ve hastaneye kaldırıldı.
- Nobody who works forty hours a week should be living in poverty.
- Haftada kırk saat çalışan hiç kimse yoksulluk içinde yaşamamalı.
- Fadil went to court the following week.
- Fadıl ertesi hafta mahkemeye gitti.
- How many weeks do you think it'll take Tom to do that?
- Tom'un bunu yapmasının kaç hafta süreceğini düşünüyorsun?
- The doctor says you're going to have to stay in bed for a few weeks.
- Doktor birkaç hafta yatakta kalman gerekeceğini söyledi.
- We'll get back to you before the end of the week.
- Hafta bitmeden size geri döneceğiz.
- You've had a very busy week.
- Çok yoğun bir hafta geçirdin.
- Tom has been grounded for three weeks.
- Tom üç haftadır cezalı.
- I think it's going to be a busy week.
- Bence bu yoğun bir hafta olacak.
- The doctor said that Tom has to stay in bed for the next few weeks.
- Doktor önümüzdeki birkaç hafta için Tom'un yatakta kalması gerektiğini söyledi.
- Tom hasn't changed his clothes in three weeks.
- Tom üç haftadır kıyafetlerini değiştirmedi.
- For three weeks, he ate nothing at all.
- Üç haftadır, o hiçbir şey yemedi.
- My grandmother had been sick for a week when I visited her.
- Ben onu ziyaret ettiğimde büyükannem bir haftadır hastaydı.
- Tom is taking the week off.
- Tom bu hafta izinli.
- It took three weeks for me to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam üç hafta sürdü.
- Has the pain been this bad all week?
- Ağrı bütün hafta bu kadar kötü müydü?
- I'll be busy all week.
- Ben bütün hafta meşgul olacağım.
- I'm staying for another three weeks.
- Üç hafta daha kalacağım.
- We have five English lessons a week.
- Bir haftada beş İngilizce dersimiz var.
- I cannot read the thick book in a week.
- O kalın kitabı bir haftada okuyamam.
- Tom says he goes jogging three or four times a week.
- Tom haftada üç ya da dört kez koşuya gittiğini söylüyor.
- It's been a week since I've seen Tom.
- Tom'u görmeyeli bir hafta oldu.
- Tom spent nearly a week in Boston.
- Tom Boston'da yaklaşık bir hafta geçirdi.
- We hope he sticks around for a couple of weeks.
- Umarız birkaç hafta kalır.
- He lost a watch which I had bought him a week before.
- Bir hafta önce ona aldığım saati kaybetti.
- Tom kept a list of all the food he'd eaten that week.
- Tom o hafta yediği tüm yiyeceklerin bir listesini tuttu.
- I feel completely refreshed after spending a week in the country.
- Kırsalda bir hafta geçirdikten sonra kendimi tamamen yenilenmiş hissediyorum.
- My doctor told me that I should swim at least three times a week.
- Doktorum bana haftada en az üç kere yüzmem gerektiğini söyledi.
- Sailors spend weeks or months in the immense ocean.
- Denizciler engin okyanusta haftalar ya da aylar harcarlar.
- We're already three weeks behind schedule.
- Şimdiden programın üç hafta gerisindeyiz.
- Tom plans to stay for three weeks.
- Tom üç hafta kalmayı planlıyor.
- He likes apples and eats three or four a week.
- Elmayı sever ve haftada üç dört tane yer.
- Tom sings at this bar a couple of times a week.
- Tom haftada birkaç kez bu barda şarkı söyler.
- I've been doing that for about three weeks.
- Onu yaklaşık üç haftadır yapıyorum.
- Tom had to stay in Boston for another week.
- Tom bir hafta daha Boston'da kalmak zorunda kaldı.
- I want to wait another week.
- Bir hafta daha beklemek istiyorum.
- I've had a busy week.
- Yoğun bir hafta geçirdim.
- That amount of food will last them for a week.
- O miktarda yiyecek onlara bir hafta yeter.
- How much rice do you eat a week?
- Haftada ne kadar pirinç yiyorsun?
- In all likelihood, they'll be away for a week.
- Büyük olasılıkla, bir hafta uzak kalacaklar.
- Tom looked as if he hadn't shaved for a week.
- Tom bir haftadır tıraş olmamış gibi görünüyordu.
- What days of the week does it take place?
- Haftanın hangi günleri oluyor?
- Can you wait a few weeks?
- Birkaç hafta bekleyebilir misin?
- Cherry blossoms last only for a few days, a week at the most.
- Kiraz çiçekleri sadece birkaç gün, en fazla bir hafta dayanır.
- How did you gain thirty pounds in three weeks?
- Üç haftada nasıl 30 kilo aldın?
- I feel completely restored after a week in the country.
- Ülkede bir haftadan sonra tamamen yenilenmiş hissediyorum.
- Tom and Mary got married three weeks after they met.
- Tom ve Mary tanıştıktan üç hafta sonra evlendiler.
- They say that she has been ill in bed for a week.
- Bir haftadır hasta yatağında olduğunu söylüyorlar.
- I'll be thirty in a couple of weeks.
- Birkaç hafta içinde otuz olacağım.
- Have a good week!
- İyi haftalar!
- Halloween is still weeks away.
- Cadılar Bayramı'na daha haftalar var.
- This compelled me to stay another week.
- Bu beni bir hafta daha kalmaya zorladı.
- We have been here for three weeks.
- Biz üç haftadır buradayız.
- I can't survive on thirty dollars a week.
- Haftada otuz dolarla hayatta kalamam.
- We've only got three weeks left.
- Sadece kalan üç haftamız var.
- Tom was in the hospital for a few weeks last year.
- Tom geçen sene birkaç hafta hastanede kaldı.
- We went to Rome, where we stayed a week.
- Roma'ya gittik ve orada bir hafta kaldık.
- Delivery is six weeks.
- Teslimat altı hafta sürer.
- I've been on a diet for three weeks.
- Üç haftadır diyetteyim.
- You can take a week off if you need to.
- İhtiyacın varsa bir hafta izin alabilirsin.
- Our television has been out of order for more than a week.
- Televizyonumuz bozulalı bir haftadan fazla oldu.
- Tom only allowed Mary to watch three hours of television a week.
- Tom, Mary'nin haftada sadece üç saat televizyon izlemesine izin veriyordu.
- I've spent a week in Istanbul.
- İstanbul'da bir hafta geçirdim.
- I stayed home for a week.
- Evde bir hafta kaldım.
- I eat meat three times a week.
- Haftada üç kez et yerim.
- We'll be here all week.
- Bütün hafta burada olacağız.
- We have four French classes a week.
- Haftada dört kez Fransızca dersimiz var.
- I haven't washed my hair in a week.
- Bir haftadır saçımı yıkamadım.
- I have not crapped all week.
- Bütün hafta sıçmadım.
- He stayed in New York for three weeks.
- New York'ta üç hafta kaldı.
- Tom spent a week with Mary in Boston.
- Tom, Mary ile Boston'da bir hafta geçirdi.
- Hiromi goes to school five days a week.
- Hiromi haftada beş gün okula gidiyor.
- Workers in France receive four weeks of paid vacation each year.
- Fransa'da işçiler her yıl dört haftalık ücretli izin alırlar.
- Tom has given Mary several gifts in the past three weeks.
- Son üç hafta içerisinde Tom, Mary'ye birkaç hediye aldı.
- Tom waters his lawn at least once a week when there's no rain.
- Tom yağmur yağmadığı zamanlarda haftada en az bir kez çimlerini sular.
- It's been a particularly good week.
- O özellikle iyi bir haftaydı.
- He plays tennis three times a week.
- Bir haftada üç kez tenis oynar.
- I've been in Boston for three weeks.
- Üç haftadır Boston'dayım.
- We'll be here for another week.
- Bir hafta daha burada olacağız.
- How many hours do you work per week?
- Haftada kaç saat çalışıyorsun?
- Are you sure we have enough water for a week?
- Bir hafta için yeterli suyumuz olduğundan emin misin?
- I haven't seen her in weeks.
- Onu haftalardır görmedim.
- My sister has her hair done at the hairdresser two or three times a week.
- Kız kardeşim saçını haftada iki ya da üç kez bir kuaförde yaptırır.
- Were you alone all week?
- Bütün hafta yalnız mıydın?
- We've had beautiful weather all week.
- Bütün hafta hava çok güzeldi.
- Tom was in the hospital for over a week.
- Tom bir haftadan fazla hastanede kaldı.
- This factory's productive capacity is 250 cars a week.
- Bu fabrikanın üretim kapasitesi haftada 250 araçtır.
- Tom took a week off.
- Tom bir hafta izne çıktı.
- You had a week to do this.
- Bunu yapmak için bir haftan vardı.
- Tom returned from a week in Boston.
- Tom, Boston'da bir hafta geçirdikten sonra geri döndü.
- They stayed at the hotel for a week.
- Bir hafta otelde kaldılar.
- What day of the week is Tuesday?
- Haftanın hangi günü salıdır?
- How much money do you spend a week?
- Haftada ne kadar para harcarsın?
- I've been busy all week.
- Bütün hafta meşguldüm.
- I spent three weeks in this hospital when I was thirteen years old.
- On üç yaşındayken bu hastanede üç hafta geçirdim.
- Tom only washes his hair once a week.
- Tom saçını haftada sadece bir kez yıkıyor.
- The doctor wants you to stay one week more in bed.
- Doktor bir hafta daha yatakta kalmanızı istiyor.
- He works at the company seven days a week.
- Haftanın yedi günü şirkette çalışıyor.
- The ticket is valid for a week.
- Bilet bir hafta boyunca geçerli.
- After a few weeks, doctors made Cleveland a new jaw out of hard rubber.
- Birkaç hafta sonra doktorlar Cleveland'a sert kauçuktan yeni bir çene yaptılar.
- The week is finally over.
- Hafta nihayet bitti.
- You can take a week off if you need to.
- Gerekirse bir hafta izin alabilirsin.
- Publication of this month's issue will probably be delayed one week.
- Bu ayki sayımızın yayınlanması muhtemelen bir hafta gecikecek.
- Tom has been away for three weeks.
- Tom üç haftadır uzakta.
- I finally have time to reply to the mail that I have received these past three weeks.
- Son üç haftadır aldığım mektuplara nihayet cevap verecek vaktim oldu.
- I'll wait a week.
- Bir hafta bekleyeceğim.
- The long drought followed by weeks of rain caused some of Tom's crops to fail.
- Uzun süren kuraklığın ardından haftalarca yağan yağmur Tom'un ekinlerinden bir kısmına zarar verdi.
- A week is made up of a hundred and sixty-eight hours.
- 1 hafta 168 saatten oluşur.
- I haven't sold one of those in weeks.
- Haftalardır onlardan birini satmadım.
- I've eaten enough for a week.
- Bir hafta boyunca yetecek kadar yemek yedim.
- That class takes place once per week.
- Bu ders haftada bir kez yapılıyor.
- Have you been to Boston or Chicago in the past three weeks?
- Son üç haftadır Boston'da ya da Şikago'da bulundun mu?
- I take a walk for exercise at least three times a week.
- Haftada en az üç kez egzersiz için yürüyüş yaparım.
- Tom washes clothes at least once a week.
- Tom haftada en az bir kez çamaşır yıkar.
- Tom had to stay in the hospital for three weeks.
- Tom üç hafta hastanede kalmak zorunda kaldı.
- We're going to be in Boston all week.
- Bütün hafta Boston'da olacağız.
- Give it a couple of weeks.
- Ona birkaç hafta verin.
- I haven't seen Tom in weeks.
- Haftalardır Tom'u görmedim.
- In less than one week, they surrendered.
- Bir haftadan kısa bir süre içinde teslim oldular.
- She was in the hospital for six weeks because of her illness.
- Hastalığı nedeniyle altı haftadır hastanedeydi.
- Tom takes a bath at least three times a week.
- Tom haftada en az üç kez banyo yapar.
- Tom and I swim together three times a week.
- Tom ve ben haftada üç kez birlikte yüzüyoruz.
- Tom asked Mary how many hours a week she spent reading.
- Tom, Mary'ye haftada kaç saat kitap okuduğunu sordu.
- Tom did that for three weeks.
- Tom bunu üç hafta yaptı.
- Tom has been grounded for a week.
- Tom bir hafta için cezalı.
- You should receive them by the end of the week.
- Hafta sonuna kadar elinizde olur.
- He has lived here for one week.
- O, burada bir hafta yaşadı.
- It has been a week since they met.
- Onlar görüştüğünden beri bir hafta oldu.
- Mike works out in the gym two or three times a week.
- Mike haftada iki ya da üç kez spor salonunda çalışıyor.
- Tom died three weeks after the crash.
- Tom kazadan üç hafta sonra öldü.
- I'll be here for three more weeks.
- Üç hafta daha burada olacağım.
- Peter talks with his parents in the United States on the phone at least once a week.
- Peter, ABD'deki anne babasıyla haftada en az bir kez telefonda konuşur.
- If my plane doesn't crash, and if I do not get kidnapped by organ thieves, I will drop you a line at the beginning of the week.
- Uçağım düşmezse ve organ mafyası tarafından kaçırılmazsam hafta başında sana yazacağım.
- How many times a week do you spend time doing fun stuff with your children?
- Haftada kaç kez çocuklarınla eğlenceli şeyler yaparak zaman geçirirsin?
- She has lovers for every day of the week.
- Haftanın her günü için sevgilisi var.
- In order to know a man, you have only to travel with him a week.
- Bir insanı tanımak için onunla sadece bir hafta seyahat etmeniz yeterlidir.
- He has been absent from work for a week.
- Bir haftadır işe gitmiyor.
- We have a few weeks.
- Birkaç haftamız var.
- Tom says he goes jogging at least three times a week.
- Tom en az haftada üç kez koşuya gittiğini söylüyor.
- You'll get used to this in three or four weeks.
- Üç ya da dört hafta içinde buna alışacaksın.
- I haven't seen them in weeks.
- Haftalardır onları görmedim.
- He takes bağlama lessons three times a week.
- Haftada üç gün bağlama dersi alıyor.
- She was in the hospital for six weeks because she was sick.
- O hasta olduğu için altı haftadır hastanedeydi.
- The week is over.
- Bu hafta sona erdi.
- Tom goes to the library three times a week.
- Tom haftada üç kez kütüphaneye gider.
- We haven't seen Tom in weeks.
- Biz haftalardır Tom'u görmedik.
- Tom sees Mary three times a week.
- Tom, Mary'yi haftada üç kez görür.
- Tom hasn't been home all week.
- Tom bütün hafta evde değildi.
- How many weeks did it take you to do that?
- Bunu yapmak kaç hafta sürdü?
- Tom studied the sentences all week so he should have been able to write all correctly.
- Tom bütün hafta cümleleri çalıştı bu yüzden hepsini doğru olarak yazabilmeliydi.
- I have been battling a stubborn cold for the last three weeks.
- Son üç haftadır inatçı bir soğukla savaşıyorum.
- Tom gave Mary a week to think it over.
- Tom Mary'ye düşünmesi için bir hafta verdi.
- I write to Tom at least twice a week.
- Tom'a haftada en az iki kez yazıyorum.
- We've been working on that all week.
- Bütün hafta bunun üzerinde çalışıyoruz.
- His mother died just one week before he graduated from college.
- Annesi onun üniversiteyi bitirmesine bir hafta kala ölmüştü.
- Tom is going to be in Boston for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca Boston'da olacak.
- I've been doing that all week.
- Bütün hafta bunu yapıyorum.
- Tom hasn't seen Mary in weeks.
- Tom, Mary'yi haftalardır görmedi.
- Tom and Mary have only been married three weeks.
- Tom ve Mary sadece üç haftadır evliler.
- How did you gain thirty pounds in three weeks?
- Üç haftada nasıl otuz kilo aldın?
- I knew you wouldn't be able to learn enough French in just three weeks.
- Sadece üç hafta içinde yeterince Fransızca öğrenemeyeceğini biliyordum.
- It kept raining for a week.
- Bir hafta boyunca yağmur yağmaya devam etti.
- Tom is staying here with us for three weeks.
- Tom üç haftadır burada bizimle kalıyor.
- Tom has been sick in bed for three weeks.
- Tom üç haftadır hastalıktan yatağa düştü.
- Tom will stay with us for a couple of weeks.
- Tom birkaç hafta bizimle kalacak.
- I couldn't go to school for a whole week.
- Bütün hafta okula gidemedim.
- Tom has called me many times this past week.
- Tom geçen hafta beni birçok kez aradı.
- Tom spent weeks in intensive care.
- Tom haftalarca yoğun bakımda kaldı.
- Tom's birthday is coming up in a week.
- Tom'un doğum günü bir hafta sonra.
- I try to air my futon at least twice a week.
- Şiltemi haftada en az iki kez havalandırmaya çalışıyorum.
- I can't wait another week.
- Bir hafta daha bekleyemem.
- Come back in a week.
- Bir hafta sonra gel.
- It's been quite a week.
- Zor bir hafta oldu.
- I saw grandpa two or three times a week.
- Büyükbabamı haftada iki ya da üç kez görüyordum.
- The House voted three weeks later.
- Meclis üç hafta sonra oy kullandı.
- I went to the gym two or three times a week.
- Haftada iki veya üç kez spor salonuna gittim.
- It's going to take three weeks.
- Üç hafta sürecek.
- Why don't we think about this for another week or so?
- Neden bunu bir hafta kadar daha düşünmüyoruz?
- Tom was sick in bed for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca hasta yatağındaydı.
- It took three weeks to demolish the old house.
- Eski evi yıkmak üç hafta sürdü.
- In order to know a man, you have only to travel with him a week.
- Bir erkeği tanımak için onunla yalnızca bir hafta yolculuk etmen yeter.
- We flew to Paris, where we stayed a week.
- Paris'e uçup orada bir hafta kaldık.
- We'll be in Boston for another three weeks.
- Biz üç hafta daha Boston'da olacağız.
- You're about three weeks late.
- Yaklaşık üç hafta geciktin.
- This ticket is good for one more week.
- Bu bilet bir hafta daha geçerlidir.
- I've been patient all week.
- Bütün hafta sabrettim.
- How many times a week do you go shopping at a supermarket?
- Haftada kaç defa süpermarkete alışverişe gidersin?
- Tom makes $900 a week working at a resort hotel.
- Tom bir tatil otelinde çalışarak haftada 900 dolar kazanıyor.
- Tom only goes to school four days a week.
- Tom haftada sadece dört gün okula gidiyor.
- How many times a week do you swim?
- Haftada kaç kez yüzersin?
- We spent a week at the beach.
- Plajda bir hafta geçirdik.
- Tom is going to stay here for three weeks.
- Tom burada üç hafta kalacak.
- Tom put up with the pain for a couple of weeks before finally going to the hospital.
- Tom sonunda hastaneye gitmeden önce birkaç hafta boyunca ağrıya katlandı.
- Jim has had an exhausting week.
- Jim yorucu bir hafta geçirdi.
- Tom works about 30 hours a week.
- Tom haftada yaklaşık 30 saat çalışıyor.
- Tom and Mary eat steak two or three times a week.
- Tom ve Mary haftada iki ya da üç kez biftek yiyorlar.
- They loved Nagasaki so much that they stayed there for a week.
- Nagasaki'yi o kadar çok sevdiler ki bir hafta orada kaldılar.
- Tom goes to a restaurant for lunch at least three times a week.
- Tom haftada en az üç kez öğle yemeği için bir restorana gider.
- How many hours a week do you work?
- Haftada kaç saat çalışıyorsunuz?
- It is impossible to finish the report in a week.
- Raporu bir haftada bitirmek imkansız.
- I told Tom that I wouldn't stay in Boston for more than three weeks.
- Tom'a üç haftadan fazla bir süre Boston'da kalmayacağımı söyledim.
- He said he had come to Japan the previous week.
- Geçen hafta Japonya'ya geldiğini söyledi.
- Saturday is the last day of week.
- Cumartesi haftanın son günüdür.
- I'm willing to wait for a couple of weeks.
- Birkaç hafta beklemek istiyorum.
- Tom writes to me at least once a week.
- Tom bana haftada en az bir kez yazar.
- My doctor told me that I should swim at least three times a week.
- Doktorum bana haftada en az üç kez yüzmem gerektiğini söyledi.
- Let's wait and see what happens in the next couple of weeks.
- Önümüzdeki birkaç hafta içinde ne olacağını bekleyip görelim.
- Halloween is still weeks away.
- Cadılar bayramı hâlâ haftalarca uzakta.
- You can't learn a foreign language in just a couple of weeks.
- Birkaç hafta içinde yabancı bir dil öğrenemezsiniz.
- Tom says he can stay here for three weeks.
- Tom burada üç hafta kalabileceğini söyledi.
- How many eggs do you eat a week?
- Haftada kaç yumurta yiyorsun?
- Tom stayed at my house for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca evimde kaldı.
- We're already three weeks behind schedule.
- Programın üç hafta gerisindeyiz zaten.
- Tom plays tennis three times a week.
- Tom haftada üç kez tenis oynuyor.
- He performs in a jazz club two nights a week.
- Haftada iki gece bir caz kulübünde sahne alıyor.
- How many weeks of vacation do you have?
- Kaç hafta tatiliniz var?
- How many times week do you do things with your children?
- Haftada kaç kez çocuklarınla bir şeyler yaparsın?
- I haven't seen him in weeks.
- Onu haftalardır görmedim.
- He washes his car at least once a week.
- Arabasını haftada en az bir kez yıkıyor.
- Tom does that three times a week.
- Tom bunu haftada üç kez yapıyor.
- I go to the library at least once a week.
- Haftada en az bir kez kütüphaneye giderim.
- Tom is exactly three weeks old.
- Tom tam üç haftalık.
- I spent three weeks in the hospital.
- Hastanede üç hafta geçirdim.
- We're already three weeks behind schedule.
- Daha şimdiden müfredatın üç hafta gerisindeyiz.
- She has been sick in bed for a week.
- Bir haftadır hasta yatıyor.
- We spent a week at the beach.
- Sahilde bir hafta geçirdik.
- Tom hasn't been able to get a hold of Mary, even though he's been trying to call her all week.
- Tom bütün hafta onu aramaya çalışmasına rağmen, Mary ile konuşamadı.
- It will have been raining for a week if it does not stop tomorrow.
- Yağmur yarın da durmazsa, bir hafta boyunca yağmış olacak.
- I needed a week to get used to it.
- Buna alışmak için bir haftaya ihtiyacım vardı.
- Tom spent a week in Bali with his girlfriend.
- Tom kız arkadaşı ile Bali'de bir hafta geçirdi.
- Sami read the Quran in just a week.
- Sami Kuran'ı bir haftada okudu.
- Tom has been sick in bed for a week.
- Tom bir haftadır yatakta hasta.
- They have English lessons three times a week.
- Haftada üç kez İngilizce dersi alıyorlar.
- I'll be out of town for a week or two.
- Bir ya da iki hafta şehir dışında olacağım.
- She wrote to her parents at least once a week.
- Ailesine haftada en az bir kez mektup yazıyordu.
- My aunt had been in the hospital for a week when I visited her.
- Onu ziyaret ettiğimde teyzem bir haftadır hastanedeydi.
- I thought we had three weeks to finish this job.
- Bu işi bitirmek için üç haftamız var sanıyordum.
- Mary's baby was three weeks premature.
- Mary'nin bebeği üç hafta erken doğdu.
- Tom died three weeks after that.
- Tom bundan üç hafta sonra öldü.
- Tom was here a few weeks back.
- Tom birkaç hafta önce buradaydı.
- Tom will be in Boston the week after next.
- Tom gelecek hafta Boston'da olacak.
- I'm taking a week off.
- Bir hafta izin alıyorum.
- The temperature rose every day for a week.
- Sıcaklık bir haftadır her gün arttı.
- She has been sick for a week.
- Bir haftadır hasta.
- We stayed in Boston for a few weeks.
- Boston'da birkaç hafta kaldık.
- The last three weeks have been really hard for me.
- Son üç hafta benim için gerçekten zordu.
- Tom washes his hair three times a week.
- Tom saçını haftada üç kez yıkar.
- How many weeks have you been doing that?
- Bunu kaç haftadır yapıyorsun?
- Tom spent three weeks in the hospital.
- Tom hastanede üç hafta geçirdi.
- We are going to stay there the whole week.
- Bütün hafta orada kalacağız.
- It's been cloudy all week.
- Hava hafta boyu bulutlu oldu.
- Tom stayed at my house for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca benim evimde kaldı.
- A week has seven days.
- Bir hafta yedi gündür.
- I'm three weeks away from retirement.
- Emekliliğime üç hafta kaldı.
- Tom has barely said anything to me in the last three weeks.
- Tom son üç haftadır bana neredeyse hiçbir şey söylemedi.
- Tom died three weeks before I got out of prison.
- Tom ben hapisten çıkmadan üç hafta önce öldü.
- I always wash my clothes on week ends.
- Giysilerimi hep hafta sonları yıkarım.
- You should stay in Boston for a couple weeks.
- Birkaç hafta Boston'da kalmalısın.
- Tom looked as if he hadn't shaved for a week.
- Tom sanki bir haftadır tıraş olmamış gibi görünüyordu.
- I go to the gym two or three times a week.
- Haftada iki ya da üç kez spor salonuna giderim.
- It has been just a week since I arrived in New York.
- New York'a geleli sadece bir hafta oldu.
- I was allowed to take a week off.
- Bir hafta izin almaya iznim vardı.
- Tom has been doing that all week.
- Tom bütün hafta bunu yapıyor.
- A week comprises a hundred and sixty-eight hours.
- Bir haftada yüz altmış sekiz saat vardır.
- Tom will be in Boston all week, won't he?
- Tom bütün hafta Boston'da olacak, değil mi?
- The 7th day of the week is Saturday.
- Haftanın 7. günü Cumartesi.
- I couldn't walk to school for a whole week.
- Bütün bir hafta boyunca okula yürüyemedim.
- We've only been dating three weeks.
- Sadece üç haftadır çıkıyoruz.
- Tom might recommend that we stay here for a week or two.
- Tom burada bir ya da iki hafta kalmamızı önerebilir.
- How many times a week do you exercise?
- Haftada kaç kez egzersiz yapıyorsun?
- Studying three hours a week wouldn't be enough to learn a language well.
- Haftada üç saat çalışmak, bir dil öğrenmek için yeterli olmaz.
- Tom washes clothes three times a week.
- Tom haftada üç kez çamaşır yıkar.
- I'll be in Boston for three weeks.
- Üç hafta Boston'da olacağım.
- Tom did that for three weeks.
- Tom bunu üç hafta boyunca yaptı.
- Tom was in a coma for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca komada kaldı.
- It was a terrible week.
- O, berbat bir haftaydı.
- I've been here for a week.
- Bir haftadır buradayım.
- In our next class, we will study the days of the week, the months, and the seasons.
- Bir sonraki dersimizde haftanın günlerini, ayları ve mevsimleri çalışacağız.
- Tom has been missing for three weeks.
- Tom üç haftadır kayıp.
- Tom died less than a week after Mary died.
- Mary'nin ölümü üstünden bir hafta bile geçmeden Tom da öldü.
- I reserved my hotel room three weeks in advance.
- Otel odamı üç hafta önceden ayırttım.
- We had thought to stay there a couple of weeks.
- Orada birkaç hafta kalmayı düşünmüştük.
- Layla had another cancer check-up a few weeks later.
- Layla birkaç hafta sonra bir kanser kontrolünden daha geçti.
- We came to the town, where we stayed for a week.
- Kasabaya geldik ve bir hafta kaldık.
- This isn't the first time that Tom has spent a couple of weeks in a hospital.
- Bu Tom'un birkaç haftayı hastanede geçirdiği ilk sefer değil.
- He plays tennis three times a week.
- Haftada üç kez tenis oynuyor.
- Tom is going to be staying with us for the next three weeks.
- Tom önümüzdeki üç hafta boyunca bizimle kalacak.
- That could take weeks.
- O haftalar sürebilir.
- It's been a rough week.
- Zor bir haftaydı.
- Verdun had withstood a siege of ten weeks.
- Verdun on haftalık bir kuşatmaya direnmişti.
- Tom must stay in the hospital for at least a week.
- Tom'un en az bir hafta hastanede kalması gerekiyor.
- We have a hectic week ahead of us.
- Önümüzde telaşlı bir hafta var.
- I saw the old man two or three times a week.
- Yaşlı adamı haftada iki ya da üç kez görüyordum.
- I haven't had a square meal for a week.
- Bir haftadır tek bir öğün bile yemedim.
- He didn't wash for a week.
- O bir hafta boyunca yıkanmadı.
- She was in the hospital for six weeks because she was sick.
- Altı hafta boyunca hastanedeydi çünkü hastaydı.
- It'll take a week or so to read through this book.
- Bu kitabı okumak bir hafta kadar sürer.
- I spent a week at my uncle's.
- Amcamın evinde bir hafta geçirdim.
- Tom will be staying with us for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca bizimle kalacak.
- Tom was in the hospital for three weeks earlier this year.
- Tom bu yılın başlarında üç hafta hastanede kaldı.
- I now only work three days a week.
- Artık sadece haftada üç gün çalışıyorum.
- I've had a very busy week.
- Ben çok yoğun bir hafta geçirdim.
- We had thought to stay there a couple of weeks.
- Biz birkaç hafta burada kalmayı düşünmüştük.
- We never stay anywhere for more than three weeks.
- Hiçbir yerde asla üç haftadan daha uzun süre kalmayız.
- I intend to skip lunch for a week starting today.
- Ben bugünden itibaren bir hafta boyunca öğle yemeğini atlamak niyetindeyim.
- It has been just a week since I arrived in New York.
- New York'a ulaşalı henüz bir hafta oldu.
- It took me a week to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam bir hafta aldı.
- He wouldn't mind eating meat and potatoes every day of the week.
- Haftanın her günü et ve patates yemekten rahatsız olmaz.
- How many times a week do you go shopping?
- Haftada kaç kez alışverişe gidersin?
- Less than a week after the matriculation ceremony, Tom already had a hundred friends.
- Mezuniyet töreninin üzerinden bir hafta geçmeden Tom'un yüz arkadaşı olmuştu bile.
- How many times a week do you come here?
- Haftada kaç defa buraya gelirsiniz?
- After a week, we received a letter from Tom's sister.
- Bir hafta sonra Tom'un kız kardeşinden bir mektup aldık.
- Tom is going to be here three weeks.
- Tom üç hafta burada olacak.
- Tom has been studying French with Mary two or three times a week.
- Tom haftada iki ya da üç kez Mary ile Fransızca çalışıyormuş.
- Our vacation was so much fun that we decided to stay an extra week.
- Tatilimiz o kadar eğlenceliydi ki fazladan bir hafta daha kalmaya karar verdik.
- Tom stayed with us for a week.
- Tom bir hafta bizimle kaldı.
- Tom has been studying French with Mary two or three times a week.
- Tom haftada iki yada üç kez Mary ile Fransızca çalışıyor.
- How many times a week does Tom come here?
- Tom buraya haftada kaç kez geliyor?
- I studied all week for that quiz.
- O sınav için bütün hafta çalıştım.
- I'm in Australia for a few weeks.
- Birkaç haftadır Avustralya'dayım.
- Tom may stay in Australia for another week.
- Tom bir hafta daha Avustralya'da kalabilir.
- Be sure to keep in mind that you're supposed to complete the work within a week.
- İşi bir hafta içerisinde bitirmen gerektiğini aklından çıkarma.
- He must stay in the hospital for a week.
- Bir hafta hastanede kalması gerekiyor.
- This baby is 3 weeks old.
- Bu bebek 3 haftalık.
- It was a terrible week.
- Korkunç bir haftaydı.
- I had a hectic week.
- Telaşlı bir hafta geçirdim.
- If you want to eat at Raffle's, you must reserve weeks ahead.
- Raffle'da yemek istiyorsanız, haftalar öncesinden rezervasyon yaptırmalısınız.
- We plan to stay a week.
- Bir hafta kalmayı planlıyoruz.
- I'll stay for a week.
- Bir hafta kalacağım.
- I went to the gym two or three times a week.
- Haftada iki ya da üç kez spor salonuna giderdim.
- I was a guest at Tom's house for a week.
- Bir hafta boyunca Tom'un evinde misafir oldum.
- It has been fine for a week.
- Bir haftadır gayet iyi.
- I've been here all week.
- Bütün hafta buradayım.
- I have been battling a stubborn cold for the last three weeks.
- Son üç haftadır inatçı bir soğuk algınlığıyla mücadele ediyorum.
- It's been three weeks since Tom moved to Boston.
- Tom Boston'a taşınalı üç hafta oldu.
- Tom has been here all week.
- Tom bütün hafta buradaydı.
- Tom is going to be away for at least a week.
- Tom en azından bir hafta uzakta olacak.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for another three weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı önceden söyledim.
- The doctor advised Tom to have at least three alcohol-free days per week.
- Doktoru, Tom'a haftanın en az üç gününde alkol içmemesini önerdi.
- Allow three weeks for delivery.
- Teslimat için üç hafta bekleyin.
- I should be back in two to three weeks.
- İki ya da üç hafta içinde dönmüş olurum.
- I need to be in Boston all week.
- Bütün hafta Boston'da olmalıyım.
- I hope Tom can stay here all week.
- Umarım Tom bütün hafta burada kalabilir.
- I've had a very busy week.
- Çok yoğun bir hafta geçirdim.
- Days turned into weeks, weeks turned into months and, before we knew it, another year had passed.
- Günler haftalara, haftalar aylara dönüştü ve biz farkına bile varmadan bir yıl daha geçti.
- Tom will be in Boston for a week.
- Tom bir hafta için Boston'da olacak.
- During the week I read the news in French.
- Hafta boyunca haberleri Fransızca okuyorum.
- Tom is staying here with us for three weeks.
- Tom üç hafta bizimle kalacak.
- Tom said he needed to spend a few weeks in Boston.
- Tom, Boston'da birkaç hafta geçirmesi gerektiğini söyledi.
- Tom washes his hair three times a week.
- Tom haftada üç kez saçını yıkar.
- I think it'll be a busy week.
- Yoğun bir hafta olacağını düşünüyorum.
- Tom plays tennis with Mary at least once a week.
- Tom haftada en az bir kez Mary ile tenis oynuyor.
- I've been working on this for three weeks.
- Üç haftadır bunun üzerinde çalışıyorum.
- Tom arrived in Boston less than three weeks ago.
- Tom üç haftadan daha az bir süre önce Boston'a vardı.
- The Battle for Belleau Wood lasted three weeks.
- Belleau Wood Savaşı üç hafta sürdü.
- I've already been here for three weeks.
- Üç haftadır buradayım.
- A week consists of a hundred and sixty-eight hours.
- Bir haftada yüz altmış sekiz saat vardır.
- She reads on average three or four books a week.
- Haftada ortalama üç ya da dört kitap okuyor.
- Can you get it done before the end of the week?
- Hafta sonundan önce halledebilir misin?
- My period is five weeks late.
- Adetim beş hafta gecikti.
- I've had a cold for one week, and I still haven't got better.
- Bir haftadır soğuk algınlığım var ve hala iyileşemedim.
- You've got a busy week coming up.
- Önünüzde yoğun bir hafta var.
- It took Tom a few weeks to get used to working in his new office.
- Yeni ofisinde çalışmaya alışması Tom'un birkaç haftasını aldı.
- I'll be thirty in a couple of weeks.
- Birkaç hafta içinde otuz yaşında olacağım.
- Tom is going to be here for three weeks.
- Tom üç hafta için burada olacak.
- Tom arrived in Boston less than three weeks ago.
- Tom Boston'a geleli üç haftadan az oldu.
- Tom and Mary got married the week after they graduated from college.
- Tom ve Mary üniversiteden mezun olduktan bir hafta sonra evlendiler.
- Tom hasn't been home in a week.
- Tom bir haftadır eve gelmedi.
- We have a hectic week ahead of us.
- Önümüzde yoğun bir hafta var.
- I went blind for a week.
- Bir hafta boyunca kör oldum.
- A week before she died she changed her will and left her entire fortune to her dog Pookie.
- Ölmeden bir hafta önce vasiyetini değiştirdi ve tüm servetini köpeği Pookie'ye bıraktı.
- Tom was grounded for three weeks.
- Tom üç hafta evden çıkmama cezası aldı.
- Tom is going to be away for at least a week.
- Tom en az bir hafta uzakta olacak.
- I won't be able to work for three weeks.
- Üç hafta çalışamayacağım.
- Tom and Mary got married the week after they graduated from college.
- Tom ve Mary üniversiteden mezun olduktan sonraki hafta evlendiler.
- Tom eats lunch here at least once a week.
- Tom burada haftada en az bir kez öğle yemeği yer.
- This English novel is not easy enough for you to read in a week.
- Bu İngilizce roman sizin bir haftada okuyabileceğiniz kadar kolay değil.
- I work five days a week.
- Haftada beş gün çalışırım.
- In Italy, they work five days a week.
- İtalya'da, onlar haftada beş gün çalışırlar.
- Tom has been doing that all week.
- Tom bütün hafta bunu yaptı.
- It's been over a week since I last saw Tom.
- Tom'u son gördüğümden beri bir haftadan fazla oldu.
- The job looked quite simple, but it took me a week.
- İş oldukça basit görünüyordu ama bir haftamı aldı.
- The week is over.
- Hafta bitti.
- European Fish Week starts on June 4th.
- Avrupa Balık Haftası 4 Haziran'da başlıyor.
- It's been a tough week.
- Zor bir haftaydı.
- The decision will merely have been delayed for a few more weeks.
- Karar sadece birkaç hafta daha ertelenmiş olacak.
- Saturday is my favorite day of the week.
- Cumartesi haftanın en sevdiğim günüdür.
- He has not been able to attend school for a week.
- O bir hafta okula devam edemedi.
- Bob has been sick in bed for a week now.
- Bob bir haftadır hasta yatıyor.
- It's been a bad week for them.
- Bu onlar için kötü bir haftaydı.
- You should go to the gym at least twice a week.
- Haftada en az iki kez spor salonuna gitmelisin.
- He went for three weeks without shaving before his wife complained.
- Karısı rahatsız olana kadar üç hafta yüzünü tıraş etmedi.
- He has lived here for one week.
- Bir haftadır burada yaşıyor.
- Tom hasn't left the house all week.
- Tom bütün hafta evden çıkmadı.
- No one who works forty hours a week should live in poverty.
- Haftada kırk saat çalışan hiç kimse yoksulluk içinde yaşamamalı.
- He goes there three times a week.
- Oraya haftada üç kez gider.
- Tom won't be in for a few weeks.
- Tom birkaç hafta gelmeyecek.
- We do this almost every week.
- Neredeyse her hafta bunu yaparız.
- Tom is going to have to stay in the hospital for another three weeks.
- Tom üç hafta daha hastanede kalmak zorunda kalacak.
- How many times a week do you take a bath?
- Haftada kaç kez banyo yaparsınız?
- This has been going on for a week.
- Bu bir haftadır devam ediyor.
- Tom has been sick in bed for the past three weeks.
- Tom son üç haftadır hasta yatıyor.
- The fire, which has been raging for over a week in eastern California, continues to expand.
- Kaliforniya'nın doğusunda bir haftayı aşkın süredir devam eden yangın genişlemeye devam ediyor.
- He was ill for a week.
- Bir haftadır hastaydı.
- Hiromi goes to school five days a week.
- Hiromi haftada beş gün okula gider.
- This is the second-to-last week of the season.
- Sezonun bitimine iki hafta kaldı.
- Tom entered the restaurant where he eats about three times a week.
- Tom haftada yaklaşık üç kez yemek yediği restorana girdi.
- A few weeks later, Tom was dead.
- Birkaç hafta sonra Tom öldü.
- It's been a good week.
- İyi bir haftaydı.
- I can't survive on thirty dollars a week.
- Haftada 30 dolarla yaşayamam.
- We came to the town, where we stayed for a week.
- Şehre geldik, orada bir hafta kaldık.
- I run two times per week.
- Haftada iki kez koşarım.
- Tom usually cleans his room at least once a week.
- Tom genellikle odasını haftada en az bir kez temizler.
- Tom writes to me at least once a week.
- Tom haftada en az bir kez bana yazar.
- I haven't heard anything from Tom in weeks.
- Haftalardır Tom'dan bir şey duymadım.
- It could take weeks.
- Haftalar sürebilir.
- Tom has been coming here three or four times a week.
- Tom buraya haftada üç ya da dört kez geliyor.
- Don't you remember that week we spent together in Boston?
- Boston'da birlikte geçirdiğimiz o haftayı hatırlamıyor musun?
- He shaves four times a week.
- Haftada dört kez tıraş olur.
- Tom goes to the gym two or three times a week.
- Tom, haftada iki ya da üç kez spor salonuna gider.
- Tom hasn't come to work for three weeks.
- Tom üç haftadır işe gelmiyor.
- Tom and Mary got married three weeks after they graduated from college.
- Tom ve Mary üniversiteden mezun olduktan üç hafta sonra evlendiler.
- I haven't heard from Tom in three weeks.
- Tom'dan üç haftadır haber alamıyorum.
- In all likelihood, they'll be away for a week.
- Büyük olasılıkla, bir hafta uzakta olacaklar.
- It will have been raining for a week if it does not stop tomorrow.
- Yarın da durmazsa, bir haftadır yağmur yağıyor olacak.
- She goes to the beauty salon at least once a week.
- Haftada en az bir kez güzellik salonuna gidiyor.
- Tom is a few weeks behind schedule.
- Tom programın birkaç hafta gerisinde.
- I need to be in Boston all week.
- Bütün hafta Boston'da olmam gerekiyor.
- Tom is going to be gone by the end of the week.
- Tom haftanın sonuna kadar gitmiş olacak.
- The long drought followed by weeks of rain caused some of Tom's crops to fail.
- Uzun süren kuraklığın ardından haftalarca yağan yağmur Tom'un bazı mahsullerinin bozulmasına neden oldu.
- I saw grandpa two or three times a week.
- Haftada iki üç kez dedemle görüşüyordum.
- Tom will have to stay in the hospital for a few weeks.
- Tom'un birkaç hafta hastanede kalması gerekecek.
- The weather stayed cold for three weeks.
- Hava üç hafta soğuk kaldı.
- Give me three weeks.
- Bana üç hafta ver.
- Tom has been in the hospital for three weeks.
- Tom üç haftadır hastanede.
- I live in São Paulo, but I travel to Rio de Janeiro almost every week.
- São Paulo'da yaşıyorum ama neredeyse her hafta Rio de Janeiro'ya gidiyorum.
- Tom got married three weeks before he died.
- Tom, ölmeden üç hafta önce evlenmişti.
- Tom sings at this bar a couple of times a week.
- Tom bu barda haftada iki kez şarkı söyler.
- Do you remember what day of the week Blue Sky Sports is closed?
- Blue Sky Sports'un haftanın hangi günü kapalı olduğunu hatırlıyor musun?
- Couldn't you have just waited a week?
- Bir hafta bekleyemez miydin?
- Tom will be in the hospital for at least three weeks.
- Tom en az üç hafta hastanede olacak.
- It's been three weeks since Tom broke his arm.
- Tom kolunu kırdığından beri üç hafta oldu.
- I didn't know you had a week off last month.
- Geçen ay bir hafta izinli olduğunu bilmiyordum.
- Tom is going to be here three weeks.
- Tom üç hafta burada kalacak.
- There is only a week left before the examination.
- Sınavdan önce kalan sadece bir hafta var.
- Tom wasn't able to work for three weeks.
- Tom üç haftadır çalışamadı.
- How many times a week do you go shopping?
- Haftada kaç kez alışverişe çıkıyorsun?
- Tom says he was in Boston the week before last.
- Tom geçen hafta Boston'da olduğunu söylüyor.
- I thought we had three weeks to finish this job.
- Bu işi bitirmek için üç haftamız olduğunu sandım.
- I saw the old man two or three times a week.
- Yaşlı adamı haftada iki ya da üç kez gördüm.
- We camped there for a week.
- Orada bir hafta kamp yaptık.
- The doctor told Tom not to take a bath for a week.
- Doktor Tom'a bir hafta boyunca banyo yapmamasını söyledi.
- It has been a very nice week.
- Çok güzel bir hafta oldu.
- Tom works six days a week.
- Tom haftanın altı günü çalışıyor.
- Tom came back from Boston a week earlier than we expected.
- Tom Boston'dan beklediğimizden bir hafta önce döndü.
- Fadil died just weeks after his brother.
- Fadıl kardeşinden sadece birkaç hafta sonra öldü.
- We camped there for a week.
- Bir hafta boyunca orada kamp yaptık.
- I will wait a week.
- Ben bir hafta beklerim.
- I've been here every day for the past three weeks.
- Son üç haftadır her gün buradayım.
- I miss you, it's been a week since I last saw you.
- Seni özledim, seni son gördüğümden beri bir hafta oldu.
- We never stay anywhere longer than three weeks.
- Biz hiçbir yerde asla üç haftadan daha uzun süre kalmayız.
- Tom studied the sentences all week so he should have been able to write all correctly.
- Tom bütün hafta cümleler üzerinde çalıştı, bu yüzden hepsini doğru yazabilmeliydi.
- How many times a week does Tom have to do that?
- Tom bunu haftada kaç kez yapmak zorunda?
- I've already been here for three weeks.
- Ben zaten üç haftadan beri buradayım.
- The house fell down a week later.
- Ev bir hafta sonra yıkıldı.
- Tom went without food for a whole week.
- Tom bir hafta boyunca yemek yemedi.
- This is the second-to-last week of the season.
- Sezonun sondan ikinci haftasındayız.
- I haven't been myself the last few weeks.
- Son birkaç haftadır kendimde değildim.
- Tom will be staying with us for three weeks.
- Tom üç hafta bizimle kalacak.
- How many eggs does this hen lay each week?
- Bu tavuk haftada kaç yumurta bırakıyor?
- It took three weeks for me to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam üç haftamı aldı.
- Tom stayed at my place for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca benim evimde kaldı.
- She was in the hospital for six weeks because of her illness.
- Hastalığı yüzünden altı hafta hastanede kaldı.
- Tom has only known Mary for a few weeks.
- Tom Mary'yi sadece birkaç haftadır tanıyor.
- My dad gives me an allowance of $10 a week.
- Babam bana haftada 10 dolar harçlık veriyor.
- Today, for the first time in a week, Tom was able to eat solid food.
- Bugün, Tom bir haftadır ilk kez katı yiyecekler yiyebildi.
- Tom got married three weeks before he died.
- Tom ölmeden üç hafta önce evlendi.
- Three weeks and we're off.
- Üç hafta sonra gidiyoruz.
- Monday, Tuesday, Wednesday, Thursday, Friday, Saturday and Sunday are the seven days of the week.
- Pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi ve pazar haftanın yedi günüdür.
- We need one week to find their hiding place.
- Saklandıkları yeri bulmak için bir haftaya ihtiyacımız var.
- She had been sick for a week when I visited her.
- Onu ziyaret ettiğimde o bir haftadır hastaydı.
- Tom pays Mary three hundred dollars a week to clean his house.
- Tom, Mary'ye evini temizlemesi için haftada 300 dolar ödüyor.
- Christmas is just three weeks away.
- Noel'e sadece üç hafta kaldı.
- Tom said he'd be back before the end of the week.
- Tom haftanın sonundan önce geri döneceğini söyledi.
- She had been in the hospital for a week before her husband came back.
- Kocası geri gelmeden önce bir haftadır hastanedeydi.
- We have been here for three weeks.
- Üç haftadır buradayız.
- I feed my dog meat at least once a week.
- Köpeğimi haftada en az bir kez etle besliyorum.
- The leaves will turn red in two or three weeks.
- Yapraklar iki ya da üç hafta içinde kırmızıya dönecek.
- Tom goes to the gym two or three times a week.
- Tom haftada iki ya da üç kez spor salonuna gider.
- They finished the work after a week.
- Bir hafta sonra işi bitirdiler.
- Monday definitely isn't my favourite day of the week.
- Pazartesi kesinlikle haftanın en sevdiğim günü değil.
- Our store is open seven days a week.
- Mağazamız haftanın yedi günü açıktır.
- I haven't had a square meal for a week.
- Bir haftadır doğru dürüst yemek yemiyorum.
- Tom died three weeks later.
- Tom üç hafta sonra öldü.
- Tom is going to be here all week.
- Tom bütün hafta burada olacak.
- I've been looking forward to this all week.
- Bütün hafta bunu dört gözle bekledim.
- It's been a great week.
- Harika bir hafta oldu.
- I spent the whole week alone, and I longed for conversation.
- Ben bütün haftayı yalnız geçirdim ve ben konuşmayı özledim.
- I've lost three pounds in the last three weeks.
- Son üç haftada üç kilo verdim.
- He has not been able to attend school for a week.
- Bir haftadır okula devam edemiyor.
- See you in three weeks.
- Üç hafta sonra görüşürüz.
- I used to stay with my grandmother for a couple of weeks every summer.
- Ben her yaz birkaç hafta büyükannemle kalırdım.
- I usually eat lunch with Tom two or three times a week.
- Genellikle Tom'la haftada iki ya da üç kez öğle yemeği yiyorum.
- Do you have any free time during the week?
- Hafta boyunca boş zamanınız var mı?
- Tom was sick in bed for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca yatakta hasta yattı.
- The doctor wants you to stay one week more in bed.
- Doktor bir hafta daha yatakta kalmanı istiyor.
- I've lost three pounds in the last three weeks.
- Son üç haftada üç pound kaybettim.
- He had to stay in hospital for a whole week.
- Bir hafta boyunca hastanede kalmak zorunda kaldı.
- Tom flosses his teeth several times a week.
- Tom haftada birkaç kez diş ipi kullanır.
- The petrol station is open seven days a week.
- Benzin istasyonu haftanın yedi günü açık.
- Tom and Mary decided to meet there again the following week.
- Tom ve Mary ertesi hafta yine orada buluşma kararı aldılar.
- I spent a week at the beach.
- Plajda bir hafta geçirdim.
- Tom took Mary to Boston for a week.
- Tom, Mary'yi bir hafta için Boston'a götürdü.
- Tom will be away for at least a week.
- Tom en az bir hafta uzakta olacak.
- Will you stay in Boston all week?
- Bütün hafta Boston'da mı kalacaksın?
- Monday, Tuesday, Wednesday, Thursday, Friday, Saturday and Sunday are the days of the week.
- Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi ve Pazar haftanın günleri.
- Tom thinks Mary will be here all week.
- Tom, Mary'nin bütün hafta burada olacağını düşünüyor.
- I knew Tom wouldn't be able to learn enough French in just three weeks.
- Sadece üç hafta içinde Tom'un yeterince Fransızca öğrenemeyeceğini biliyordum.
- She had been missing for a couple of weeks.
- Birkaç haftadır kayıptı.
- Peter talks with his parents in the United States on the phone at least once a week.
- Peter, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ailesiyle haftada en az bir kez telefonda görüşüyor.
- His mother died just one week before he graduated from college.
- Annesi, o üniversiteden mezun olmadan sadece bir hafta önce ölmüş.
- We are able to deliver within a week.
- Bir hafta içerisinde teslim edebiliriz.
- You really staying eight weeks in Hamburg?
- Gerçekten Hamburg'da sekiz hafta mı kalacaksın?
- I studied French intensively for three weeks last winter.
- Geçen kış üç hafta boyunca yoğun bir şekilde Fransızca çalıştım.
- It has been just a week since I arrived in New York.
- New York'a varalı daha bir hafta oldu.
- I'll be busy all week.
- Bütün hafta meşgul olurum.
- Tom has been sick all week.
- Tom bütün hafta hastaydı.
- How was your week?
- Haftan nasıldı?
- I have been here for one week.
- Ben bir haftadır burada bulunuyorum.
- It'll be three weeks before I see you again.
- Seni tekrar görmeden önce üç hafta olacak.
- He had to stay in hospital for a week.
- O, bir hafta hastanede kalmak zorunda kaldı.
- This will take us three, at most four weeks.
- Bu üç, en fazla dört haftamızı alır.
- I'm here until the end of the week.
- Haftanın sonuna kadar buradayım.
- I told Tom to stay in Boston for a few more weeks.
- Tom'a birkaç hafta daha Boston'da kalmasını söyledim.
- It's been cold all week.
- Bütün hafta soğuktu.
- I knew Tom wouldn't be able to learn enough French in just three weeks.
- Tom'un üç haftada yeterince Fransızca öğrenemeyeceğini biliyordum.
- Are you sure we have enough water for a week?
- Bir hafta yetecek kadar suyumuz olduğuna emin misin?
- I spent a week in the hospital.
- Hastanede bir hafta geçirdim.
- We stayed in Boston for a few weeks.
- Biz Boston'da birkaç hafta kaldık.
- I wish Tom could stay here all week.
- Keşke Tom burada bütün hafta kalabilse.
- Tom is staying with his relatives in Boston for the next three weeks.
- Tom önümüzdeki üç hafta boyunca Boston'daki akrabalarının yanında kalacak.
- Working four days a week is great for errands.
- Haftada dört gün çalışmak ayak işleri için harika.
- Fadil died just weeks after his brother.
- Fadıl erkek kardeşinden sadece birkaç hafta sonra öldü.
- Tom sees Mary three times a week.
- Tom Mary'yi haftada üç kez görüyor.
- I've been doing that for about a week.
- Bunu yaklaşık bir haftadır yapıyorum.
- I took a week off.
- Bir hafta izin aldım.
- I won't be home for a week.
- Bir hafta boyunca evde olmayacağım.
- She was ill for a week.
- Bir hafta boyunca hastaydı.
- A week from today, I'll be in England.
- Bugünden bir hafta sonra İngiltere'de olacağım.
- Tom spent a week with Mary in Boston.
- Tom Mary ile Boston'da bir hafta geçirdi.
- This factory's productive capacity is 250 cars a week.
- Bu fabrikanın üretim kapasitesi haftada 250 araba.
- Layla had another cancer check-up a few weeks later.
- Leyla birkaç hafta sonra başka bir kanser kontrolünden geçti.
- I've been here for three weeks.
- Üç haftadır buradayım.
- We have 5 English classes in a week.
- Bir haftada 5 İngilizce dersim var.
- Tom plays tennis after school three days a week.
- Tom haftada üç gün okuldan sonra tenis oynuyor.
- I water our lawn several times a week.
- Çimlerimizi haftada birkaç kez sularım.
- He wouldn't mind eating meat and potatoes every day of the week.
- Etli patatesi haftanın her günü severek yiyebilir.
- We never stay in Boston for more than a couple of weeks.
- Boston'da asla birkaç haftadan fazla kalmayız.
- Tom won't be back for a week.
- Tom bir haftadan önce dönmeyecek.
- Do you want to stay here all week?
- Bütün hafta burada mı kalmak istiyorsun?
- How many hours a week do you work?
- Haftada kaç saat çalışırsınız?
- I'm having a rough week.
- Zor bir hafta geçiriyorum.
- How many times a week do you swim?
- Haftada kaç kez yüzüyorsun?
- It rained for an entire week.
- Hafta boyunca yağmur yağdı.
- Tom sees Mary at least once a week.
- Tom, Mary'yi haftada en az bir kez görür.
- Japanese high school students go to school 35 weeks a year.
- Japon lise öğrencileri yılda 35 hafta okula gider.
- How many times a week does Tom come here?
- Tom haftada kaç kez buraya gelir?
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı önceden söyledim.
- The work was held up for three weeks.
- İş üç hafta gecikti.
- I try to air my futon at least twice a week.
- Yatağımı haftada en az iki kez havalandırmaya çalışırım.
- It's going to be three weeks before I see you again.
- Seni tekrar görmeden önce üç hafta olacak.
- Tom works six days a week but only gets paid for five.
- Tom haftada altı gün çalışıyor ama sadece beş gün için para alıyor.
- I'll wait for a week.
- Bir hafta bekleyeceğim.
- Tom has been sick in bed all week.
- Tom bütün hafta hasta yattı.
- Tom and I'll be here for the whole week.
- Tom ve ben bütün hafta burada olacağız.
- Tom used to play tennis three days a week.
- Tom haftada üç kez tenis oynardı.
- We never stay more than a couple of weeks.
- Birkaç haftadan daha fazla kalmayız.
- I was in Boston for three weeks.
- Boston'da üç hafta kaldım.
- Just give us three weeks.
- Bize sadece üç hafta verin.
- It's been almost a week since Tom left.
- Tom gideli neredeyse bir hafta oldu.
- I was flat on my back for a week with a terrible cold.
- Korkunç bir soğuk algınlığıyla bir hafta boyunca sırtüstü yattım.
- We need one week to find their hiding place.
- Onların saklanma yerini bulmak için bir haftaya ihtiyacımız var.
- I stayed home for a week.
- Bir hafta evde kaldım.
- Tom has been here for three weeks.
- Tom üç haftadır burada.
- We flew to Paris, where we stayed a week.
- Paris'e uçtuk ve orada bir hafta kaldık.
- I'm staying for another three weeks.
- Üç hafta daha kalıyorum.
- How many times a week do you go to the movie theater to watch movies?
- Film izlemek için haftada kaç kez sinema salonuna gidiyorsunuz?
- Saturday is my favorite day of the week.
- Haftanın en sevdiğim günü cumartesi.
- Tom plays tennis three times a week.
- Tom haftada üç gün tenis oynar.
- Tom plays tennis after school three days a week.
- Tom haftada üç gün okuldan sonra tenis oynar.
- We don't have a week.
- Bir haftamız yok.
- We stayed in Boston for about a week.
- Boston'da neredeyse bir hafta kaldık.
- We've had a great week.
- Biz harika bir hafta geçirdik.
- Mr Mitchel demanded that I pay the rest of the money by the end of the week.
- Bay Mitchel paranın kalanını hafta sonuna kadar ödememi istedi.
- I went blind for a week.
- Bir hafta kör oldum.
- How many hours do people work in Germany per week?
- Almanya'da insanlar haftada kaç saat çalışıyorlar?
- We'll be here for another week.
- Bir hafta daha buradayız.
- How many times a week do you go to the movie theater to watch movies?
- Film izlemek için haftada kaç kez sinemaya gidiyorsunuz?
- I thought about it for about a week or two.
- Bir ya da iki hafta boyunca bunu düşündüm.
- Tom works six days a week but only gets paid for five.
- Tom haftada altı gün çalışıyor ama sadece beş için para alıyor.
- Tom has only a week to decide.
- Tom'un karar vermek için sadece bir haftası var.
- We never stay more than a couple of weeks.
- Asla birkaç haftadan fazla kalmayız.
- I feed my dog meat at least once a week.
- Haftada en az bir kez köpeğimi etle beslerim.
- He has been absent from work for a week.
- Bir haftadır işe gelmiyor.
- Tom is going to be here by the end of the week.
- Tom haftanın sonuna kadar burada olacak.
- Mary would like her house cleaned three times a week.
- Meryem evinin haftada üç kez temizlenmesini istedi.
- He earns at least $1,000 dollars a week.
- O, haftada en az 1.000 dolar kazanır.
- The financial situation is getting worse week by week.
- Mali durum her geçen hafta daha da kötüye gidiyor.
- The weather has been nice all week.
- Bütün hafta hava güzeldi.
- Tom took a week off.
- Tom bir hafta izin aldı.
- Tom spent a week in Bali with his girlfriend.
- Tom kız arkadaşıyla Bali'de bir hafta geçirdi.
- I can stay with Tom for a couple of weeks.
- Birkaç hafta Tom'la kalabilirim.
- My sister was on a diet for a week, but gave up.
- Kız kardeşim bir hafta boyunca diyet yaptı ama sonra vazgeçti.
- He goes there three times a week.
- Oraya haftada üç kez gidiyor.
- He stayed away from school for a week.
- O bir hafta boyunca okuldan uzak kaldı.
- She washes her hair two times a week.
- Saçını haftada iki kez yıkar.
- Tom had a tough week.
- Tom zor bir hafta geçirdi.
- I have three more weeks.
- Üç haftam daha var.
- You are supposed to hand in the homework by the end of the week.
- Ödevini hafta sonuna kadar teslim etmen gerekiyor.
- I teach almost every day of the week.
- Neredeyse haftanın her günü derse giriyorum.
- Tom has been sick in bed for the last three weeks.
- Tom son üç haftadır hasta yatıyordu.
- When I saw his mother yesterday, she said he had left the hospital a week before.
- Dün onun annesini gördüğümde, bir hafta önce hastaneden ayrıldığını söyledi.
- Tom will be in Boston for three weeks.
- Tom üç hafta Boston'da olacak.
- He takes a bath at least three times a week.
- Haftada en az üç kez banyo yapıyor.
- I need to complete this transaction within one week.
- Bu işlemi bir hafta içinde tamamlamam gerekiyor.
- Say the names of the days of the week.
- Haftanın günlerinin isimlerini söyleyin.
- My watch loses three minutes a week.
- Saatim haftada üç dakika geri kalıyor.
- It's been cloudy all week.
- Bütün hafta hava bulutluydu.
- It rained after it had been dry for many weeks.
- Haftalarca kurak kaldıktan sonra yağmur yağdı.
- I wish Fadil could stay here all week.
- Keşke Fadıl bütün hafta burada kalabilseydi.
- It's been a bad week for me.
- Bu benim için kötü bir haftaydı.
- It is impossible to finish the report in a week.
- Bir haftada raporu bitirmek imkansız.
- The days of the week are Monday, Tuesday, Wednesday, Thursday, Friday, Saturday, and Sunday.
- Haftanın günleri pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi ve pazar'tır.
- Tom never stays more than a week.
- Tom asla bir haftadan fazla kalmaz.
- Tom will be in the hospital for at least three weeks.
- Tom en az üç hafta hastanede kalacak.
- In one month there are four weeks.
- Bir ayda dört hafta vardır.
- Who knows what might happen over the next few weeks?
- Gelecek birkaç hafta içinde ne olabileceğini kim bilir?
- Tom has been tied up all week.
- Tom bütün hafta meşguldü.
- We have five English classes a week.
- Haftada beş İngilizce dersimiz var.
- See you in three weeks.
- Üç hafta içinde görüşürüz.
- Tom says he goes jogging three or four times a week.
- Tom haftada üç ya da dört kez koşuya çıktığını söylüyor.
- I have got only a week left before school starts.
- Okulun başlamasına sadece bir hafta kaldı.
- He works at the company seven days a week.
- O, haftada yedi gün şirkette çalışmaktadır.
- Tom was in the hospital for a few weeks last year.
- Tom geçen yıl birkaç hafta hastanede kaldı.
- I used to stay with my grandmother for a couple of weeks every summer.
- Her yaz birkaç hafta büyükannemde kalırdım.
- The exact same thing happened to my friend a week later!
- Aynı şey bir hafta sonra arkadaşımın başına geldi!
- A week later, she died.
- Bir hafta sonra öldü.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a Boston'da üç hafta daha kalmayı planladığımı söyledim.
- We are going to stay some weeks, together.
- Birkaç hafta birlikte kalacağız.
- You're our guest for the week.
- Bu hafta bizim misafirimizsin.
- We must wait for a few weeks to see the lilacs.
- Leylakları görmek için birkaç hafta beklemeliyiz.
- The award-winning movie has been showing at the cinema for the last 3 weeks.
- Ödüllü film son 3 haftadır sinemada gösteriliyor.
- I'm willing to wait for a couple of weeks.
- Birkaç hafta beklemeye hazırım.
- We have to learn all the songs before the end of the week.
- Hafta bitmeden bütün şarkıları öğrenmeliyiz.
- He doesn't want you to lose a whole week.
- Bütün bir haftayı kaybetmeni istemiyor.
- It's been three weeks since Tom broke his arm.
- Tom kolunu kıralı üç hafta oldu.
- I quit after a week.
- Bir hafta sonra bıraktım.
- It took me three weeks to get over the flu.
- Gripten kurtulmam tam üç hafta sürdü.
- Tom hasn't been home all week.
- Tom bütün hafta eve gelmedi.
- Workers in France receive four weeks of paid vacation each year.
- Fransa'da işçiler her yıl dört hafta ücretli tatil yaparlar.
- You should try to do something fun at least once a week.
- Haftada en az bir kez eğlenceli bir şey yapmaya çalışman gerekir.
- Tom is going to be here by the end of the week.
- Tom hafta sonuna kadar burada olacak.
- I never stay more than three weeks.
- Asla üç haftadan fazla kalmam.
- Tom put up with the pain for a couple of weeks before finally going to the hospital.
- Sonunda hastaneye gitmeden önce, Tom ağrıya birkaç hafta dayandı.
- Tom will be here for three more weeks.
- Tom üç hafta daha burada olacak.
- I'll be back in three weeks.
- Üç hafta içinde döneceğim.
- Give me a week.
- Bana bir hafta ver.
- They've had heavy rains for over a week.
- Bir haftadır şiddetli yağmur yağıyor.
- I'm supposed to go to Australia the week after next.
- Önümüzdeki hafta Avustralya'ya gitmem gerekiyor.
- Tom hasn't been home in a week.
- Tom bir haftadır evde değildi.
- They work five days a week in Italy.
- Onlar İtalya'da haftada beş gün çalışırlar.
- Who knows what might happen over the next few weeks?
- Önümüzdeki birkaç hafta içinde neler olabileceğini kim bilebilir?
- Tom is having a rough week.
- Tom zor bir hafta geçiriyor.
- I haven't heard anything else from him in weeks.
- Haftalardır ondan başka bir şey duymadım.
- We like the cultural weeks.
- Biz kültürel haftaları severiz.
- It's been a few weeks.
- Birkaç hafta oldu.
- You may change your mind in a couple of weeks.
- Birkaç hafta içinde fikrini değiştirebilirsin.
- How many eggs do you eat a week?
- Haftada kaç tane yumurta yiyorsun?
- There are seven days in a week.
- Bir haftada yedi gün var.
- He has been sick in bed this past week.
- Geçen haftadan beri hasta yatıyor.
- I wish Tom could stay here all week.
- Keşke Tom bütün hafta burada kalabilseydi.
- You'd be surprised what you can learn in a week.
- Bir haftada öğrenebileceklerine şaşırırsın.
- Between now and the end of the week, I will finish it.
- Şu andan itibaren hafta sonuna kadar bitireceğim.
- I spent a week with a Palestinian family from Gaza.
- Ben Gazze'den Filistinli bir aile ile bir hafta geçirdim.
- I water our lawn several times a week.
- Ben haftada birkaç kez çimlerimizi sularım.
- The cold weather continued for three weeks.
- Soğuk hava üç hafta boyunca devam etti.
- Tom wasn't able to work for three weeks.
- Tom üç hafta çalışamadı.
- I've been very busy all week.
- Bütün hafta çok meşguldüm.
- This could take weeks.
- Bu haftalar sürebilir.
- Tom has been sick in bed for a week now.
- Tom bir haftadır hasta yatağında.
- She reads on average three or four books a week.
- O, haftada ortalama üç ya da dört kitap okur.
- She walks for more than an hour every day of the week.
- O, haftanın her günü bir saatten daha fazla yürüyor.
- Tom has been there for three weeks.
- Tom üç haftadır orada.
- There is only a week left before the examination.
- Sınava sadece bir hafta kaldı.
- I wish Fadil could stay here all week.
- Keşke Fadıl bütün hafta burada kalabilse.
- I only eat meat about three times a week.
- Haftada sadece üç kez et yerim.
- The week is finally over.
- Hafta sonunda bitti.
- I saw grandpa two or three times a week.
- Dedemle haftada iki üç kez görüşüyordum.
- After being in a coma for three weeks, Tom regained consciousness.
- Tom üç hafta komada kaldıktan sonra bilincini yeniden kazandı.
- He likes apples and eats three or four a week.
- Elmaları sever ve haftada üç ya da dört tane yer.
- Tom came back from Boston a week earlier than he'd planned.
- Tom Boston'dan planladığından bir hafta daha erken döndü.
- The doctor says you're going to have to stay in bed for a few weeks.
- Doktor birkaç hafta yatakta kalmak zorunda kalacağını söylüyor.
- If you want to eat at Raffle's, you must reserve weeks ahead.
- Raffle's'da yemek yemek istiyorsan, haftalar önceden rezerve ettirmelisin.
- I've only been here a week.
- Sadece bir haftadır buradayım.
- Call me later in the week.
- Daha sonra hafta içinde beni ara.
- It's been weeks since she's written.
- O yazdığından beri haftalar oldu.
- The meeting was adjourned until the following week.
- Toplantı gelecek haftaya kadar ertelendi.
- We solved that problem in a week.
- Bu sorunu bir haftada çözdük.
- I go to the gym two or three times a week.
- Haftada iki ya da üç kez spor salonuna gidiyorum.
- He put up with the pain for a couple of weeks before finally going to the hospital.
- Nihayet hastaneye gidene kadar birkaç hafta ağrıya katlandı.
- What day of the week is Tuesday?
- Salı günü haftanın hangi günü?
- Then we came to Kyoto, where we stayed for a week.
- Sonra bir hafta kaldığımız Kyoto'ya geldik.
- I'm going to be out of town all week.
- Bütün hafta şehir dışında olacağım.
- He had to stay in hospital for a whole week.
- O bir hafta hastanede kalmak zorundaydı.
- If my plane doesn't crash, and if I do not get kidnapped by organ thieves, I will drop you a line at the beginning of the week.
- Uçağım düşmezse ve organ hırsızları tarafından kaçırılmazsam, hafta başında size bir mesaj bırakacağım.
- Tom has been here all week.
- Tom bütün hafta burada.
- Tom traveled alone for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca yalnız seyahat etti.
- That should last three weeks.
- Üç hafta dayanır.
- Tom has been sick in bed for the last three weeks.
- Tom son üç haftadır hastalıktan yatakta yatıyor.
- Tom and Mary agreed to postpone the party for a week.
- Tom ve Mary partiyi bir hafta ertelemeye karar verdiler.
- Tom and I'll be here for the whole week.
- Tom ve ben bütün hafta boyunca burada olacağız.
- Tom has three weeks of paid vacation.
- Tom'un üç haftalık ücretli izni var.
- Tom is going to be here for three more weeks.
- Tom üç hafta daha burada olacak.
- I go shopping at least once a week.
- Haftada en az bir kez alışverişe giderim.
- You'd be surprised what you can learn in a week.
- Bir haftada öğrenebileceklerine şaşırırdın.
- I'll need to be in Boston for at least three weeks.
- En az üç hafta Boston'da olmam gerekecek.
- It was three weeks before she wrote an answer to Tom.
- Tom'a cevap yazana kadar üç hafta geçti.
- I'll have it finished by the end of the week.
- Hafta sonuna kadar bitirmiş olacağım.
- Tom's mother died just one week before Tom graduated from college.
- Tom'un annesi Tom üniversiteden mezun olmadan tam bir hafta önce öldü.
- Tom works eight hours a day, five days a week.
- Tom haftanın beş günü, günde sekiz saat çalışıyor.
- The days of the week are Monday, Tuesday, Wednesday, Thursday, Friday, Saturday, and Sunday.
- Haftanın günleri Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi ve Pazar.
- Tom died three weeks before I got out of prison.
- Ben hapishaneden çıkmadan üç hafta önce Tom öldü.
- Tom goes to a restaurant for lunch at least three times a week.
- Tom öğle yemeği için haftada en az üç kez bir restorana gider.
- He is eighteen weeks old.
- O on sekiz haftalık.
- Tom earns more money in an hour than I do in a week.
- Tom bir saatte benim bir haftada kazandığımdan daha fazla para kazanıyor.
- Tom shaves three times a week.
- Tom haftada üç kere tıraş olur.
- The last three weeks have been really hard for me.
- Son üç hafta benim için gerçekten zor geçti.
- Tom couldn't eat solid food for a week.
- Tom bir hafta boyunca katı yiyecekler yiyemedi.
- She walks for more than an hour every day of the week.
- Haftanın her günü bir saatten fazla yürür.
- Sailors spend weeks or months in the immense ocean.
- Denizciler uçsuz bucaksız okyanusta haftalar ya da aylar geçirirler.
- The exhibit is in Boston for three weeks.
- Sergi, üç hafta boyunca Boston'dadır.
- I'll have it finished by the end of the week.
- Haftanın sonuna kadar onu bitirteceğim.
- In our next class, we will study the days of the week, the months, and the seasons.
- Sonraki dersimizde, haftanın günlerini, ayları ve mevsimleri çalışacağız.
- It has been a very nice week.
- Çok güzel bir haftaydı.
- Call me later in the week.
- Hafta içinde beni ara.
- Let us start our week.
- Haftamıza başlayalım.
- Tom traveled alone for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca tek başına seyahat etti.
- Tom writes several poems a week.
- Tom, haftada birkaç şiir yazar.
- One out of 455 women doesn't realize she's pregnant until the twentieth week of pregnancy.
- 455 kadından biri hamileliğinin yirminci haftasına kadar hamile olduğunu fark etmiyor.
- It's been almost 3 weeks since I got back to the States.
- Amerika'ya döndüğümden beri neredeyse üç hafta oldu.
- The first president of the USA died on the last hour, of the last day, of the last week, of the last month, of the last year of the seventeen nineties.
- ABD'nin ilk başkanı 1790'ların son yılının , son ayının, son haftasının, son gününün, son saatinde öldü.
- Tom has only been here a week.
- Tom sadece bir haftadır buradaydı.
- I've already told Tom I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı zaten söyledim.
- Saturday is my favorite day of the week.
- Cumartesi haftanın en sevdiğim günü.
- Tom wondered what Mary would say if she knew he had spent the past week in Boston with Alice.
- Tom, Mary'nin geçen haftayı Alice ile Boston'da geçirdiğini bilse ne diyeceğini merak ediyordu.
- Tom said that Mary has been sick all week.
- Tom, Mary'nin bütün hafta hasta olduğunu söyledi.
- How many days a week do you work?
- Haftada kaç gün çalışıyorsun?
- How much could I make a week working here?
- Burada bir hafta çalışarak ne kadar kazanabilirim?
- Tom will be here for the whole week.
- Tom bütün hafta burada olacak.
- My doctor told me to stay at home for a week.
- Doktorum bir hafta evde kalmamı söyledi.
- She earns on average ten pounds a week.
- O, bir haftada ortalama 10 pound kazanır.
- We've only got three weeks left.
- Sadece üç haftamız kaldı.
- The voyage to America used to take many weeks.
- Amerika yolculuğu eskiden haftalarca sürerdi.
- Tom should've stayed in Boston for another week.
- Tom bir hafta daha Boston'da kalmalıydı.
- Tom has been in Boston for the last three weeks.
- Tom son üç haftadır Boston'da.
- Tom plans to stay in Boston for three weeks.
- Tom Boston'da üç hafta kalmayı planlıyor.
- The library near my house is now open only three days a week due to budget cutbacks.
- Evimin yakınındaki kütüphane bütçe kesintileri nedeniyle artık haftada sadece üç gün açık.
- I'll have it by the end of the week.
- Hafta sonuna kadar elimde olur.
- We are going to stay some weeks, together.
- Birlikte birkaç hafta kalacağız.
- It may take a few weeks to get used to working the night shift.
- Gece vardiyasında çalışmaya alışmak birkaç hafta sürebilir.
- Sami spent many weeks in the company of Muslims.
- Sami birçok haftayı Müslümanlarla birlikte geçirdi.
- Tom hasn't seen Mary in weeks.
- Tom Mary'yi haftalardır görmedi.
- I eat lunch here two or three times a week.
- Burada haftada iki veya üç kez öğle yemeği yerim.
- We have 5 English classes in a week.
- Haftada 5 İngilizce dersimiz var.
- It's been almost 3 weeks since I got back to the States.
- Amerika'ya döneli neredeyse 3 hafta oldu.
- We stayed in Boston for about a week.
- Boston'da bir hafta kadar kaldık.
- The festival is held in the second week of January every year.
- Festival her yıl Ocak ayının ikinci haftasında düzenlenmektedir.
- Monday, Tuesday, Wednesday, Thursday, Friday, Saturday and Sunday are the days of the week.
- Pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi ve pazar haftanın günleridir.
- How many times a week do you come here?
- Buraya haftada kaç kez geliyorsun?
- Tom returned from a week in Boston.
- Tom Boston'da bir hafta geçirdikten sonra döndü.
- I haven't heard from Tom all week.
- Bütün hafta Tom'dan haber alamadım.
- Tom spent three weeks in bed.
- Tom üç haftasını yatakta geçirdi.
- Tom quit that job after just three weeks.
- Tom o işi sadece üç hafta sonra bıraktı.
- My dad loses his keys at least once a week.
- Babam haftada en az bir kez anahtarlarını kaybeder.
- She died a week later.
- Bir hafta sonra öldü.
- Her illness kept her in the hospital for six weeks.
- Hastalığı onu altı hafta boyunca hastanede tuttu.
- I haven't washed my hair in a week.
- Saçlarımı bir haftadır yıkamadım.
- Tom had to stay in the hospital for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca hastanede kalmak zorunda kaldı.
- The street protests have been going on for three weeks already.
- Sokak protestoları üç haftadır devam ediyor.
- Yesterday was what day of the week?
- Dün haftanın hangi günüydü?
- I finally have time to reply to the mail that I have received these past three weeks.
- Sonunda bu son üç hafta boyunca almış olduğum postaları yanıtlamak için zamanım var.
- Tom has had his leg in a cast for a few weeks now.
- Tom'un bacağı birkaç haftadır alçıda.
- A week consists of a hundred and sixty-eight hours.
- 1 hafta 168 saatten oluşur.
- Tom has been out of the office for a couple weeks.
- Tom birkaç haftadır ofiste değildi.
- Tom will be here for the whole week.
- Tom bütün hafta boyunca burada olacak.
- What with the visitors and all the extra housework, I've had a very busy week.
- Ziyaretçiler ve ekstra ev işleri yüzünden çok yoğun bir hafta geçirdim.
- They stayed at the hotel for a week.
- Bir hafta boyunca otelde kaldılar.
- I took a week off.
- Ben bir hafta izin aldım.
- Tom eats lunch here at least once a week.
- Tom haftada en az bir kez öğle yemeğini burada yiyor.
- I got grounded for 2 weeks.
- İki hafta ceza aldım.
- I'll finish the work in a week or less.
- İşi bir hafta ya da daha kısa sürede bitireceğim.
- The weather has been pleasant all week.
- Hava bütün hafta güzeldi.
- She was ill for a week.
- Bir haftadır hastaydı.
- Tom looked like he hadn't shaved in a week.
- Tom bir haftadır tıraş olmamış gibiydi.
- I started working six days a week about three months ago.
- Yaklaşık üç ay önce haftada altı gün çalışmaya başladım.
- Verdun had withstood a siege of ten weeks.
- Verdun on haftalık bir kuşatmaya dayanmıştı.
- It's been quite a week.
- Çok güzel bir hafta oldu.
- The festival is held in the second week of January every year.
- Festival her yıl Ocak ayının ikinci haftasında düzenlenir.
- I think it'll be a busy week.
- Sanırım yoğun bir hafta olacak.
- I've been doing that for about three weeks.
- Bunu yaklaşık üç haftadır yapıyorum.
- I didn't hear from her for a week.
- Bir hafta boyunca ondan haber alamadım.
- I knew you wouldn't be able to learn enough French in just three weeks.
- Sadece üç haftada yeterince Fransızca öğrenemeyeceğini biliyordum.
- We're in the second week of an unrelenting heat wave.
- Biz amansız bir sıcak hava dalgasının ikinci haftasındayız.
- I cannot finish reading this thick book in a week.
- Bu kalın kitabı okumayı bir haftada bitiremem.
- We've had a great week.
- Harika bir hafta geçirdik.
- Tom will be here for three weeks.
- Tom üç hafta burada kalacak.
- My grandmother had been sick for a week when I visited her.
- Onu ziyaret ettiğimde büyükannem bir haftadır hastaydı.
- Tom likes oranges and eats three or four a week.
- Tom portakal sever ve haftada üç ya da dört tane yer.
- He had to stay in hospital for a week.
- Bir hafta hastanede kalmak zorunda kaldı.
- After a week, Tom had well and truly worn out his welcome.
- Bir hafta sonra Tom'un hoş karşılanma süresi dolmuştu.
- I spent the whole week working on that report.
- Bütün haftayı o rapor üzerinde çalışarak geçirdim.
- I haven't touched my face in weeks.
- Haftalardır yüzüme dokunmadım.
- His father allows him 2000 yen a week.
- Babası ona haftada 2000 yen veriyor.
- Tom spent three weeks in bed.
- Tom yatakta üç hafta geçirdi.
- Tom was grounded for three weeks.
- Tom üç hafta cezalıydı.
- This book is too difficult to read in a week.
- Bu kitap bir haftada okunamayacak kadar zor.
- You had a week to finish this.
- Bunu bitirmek için bir haftan vardı.
- I write to Tom at least twice a week.
- Haftada en az iki kere Tom'a yazıyorum.
- I used to eat out several times a week.
- Haftada birkaç kez dışarıda yemek yerdik.
- Tom crosses this bridge at least once a week.
- Tom haftada en az bir kez bu köprüden geçer.
- I will wait a week.
- Bir hafta bekleyeceğim.
- Tom has given Mary several gifts in the past three weeks.
- Tom son üç hafta içinde Mary'ye birkaç hediye verdi.
- Tom and Mary eat steak two or three times a week.
- Tom ve Mary haftada iki veya üç kez biftek yiyorlar.
- We can deliver within a week.
- Bir hafta içerisinde teslim edebiliriz.
- Japanese high school students go to school 35 weeks a year.
- Japon lise öğrencileri yılda 35 hafta okula giderler.
- He stayed away from school for a week.
- Bir hafta boyunca okuldan uzak kaldı.
- Couldn't you have just waited a week?
- Bir hafta bekleyemez miydin ya?
- It took us a week to locate their hideaway.
- Onların saklanma yerini saptamak bir haftamızı aldı.
- Tom's birthday is coming up in a week and I don't know what to give him.
- Tom'un doğum günü bir hafta sonra ve ona ne hediye alacağımı bilmiyorum.
- We spent two unforgettable weeks in Cusco.
- Cusco'da unutulmaz iki hafta geçirdik.
- He was in the hospital for a week.
- Bir hafta hastanede kaldı.
- It kept raining for a week.
- Bir hafta boyunca yağmur yağdı.
- Are you sure we have enough food for a week?
- Bir hafta yetecek kadar yiyeceğimiz olduğuna emin misin?
- Sami sees a therapist three times a week.
- Sami haftada üç kez terapiste gidiyor.
- I go to school five days a week.
- Haftada beş gün okula giderim.
- I had barely enough potable water for a week.
- Ancak bir hafta yeterli içme suyumuz vardı.
- I spent all week on this.
- Bütün haftamı buna harcadım.
- I'll be out of town for a week or two.
- Bir veya iki hafta boyunca şehir dışında olacağım.
- I've been back for a week, but I'm still suffering from jet lag.
- Döneli bir hafta oldu ama hâlâ jet lag yaşıyorum.
- Tom wouldn't mind eating meat and potatoes every day of the week.
- Tom haftanın her günü et ve patates yemekten rahatsız olmaz.
- Tom will be away for at least a week.
- Tom en azından bir hafta uzakta olacak.
- The doctor operates two days a week.
- Doktor haftada iki gün çalışıyor.
- He was absent from school for a week.
- Bir haftadır okulda yoktu.
- Our garbage is collected three times a week.
- Çöpümüz haftada üç kez toplanır.
- At the most, he earns 50 dollars a week.
- Haftada en fazla 50 dolar kazanıyor.
- She washes clothes at least once a week.
- Haftada en az bir kez çamaşır yıkar.
- My aunt had been in the hospital for a week when I visited her.
- Teyzem onu ziyaret ettiğimde bir haftadır hastanedeydi.
- The rainy season will be over in another two weeks or so.
- Yağmur mevsimi yaklaşık wiki hafta sonra bitmiş olacak.
- There are seven days in a week.
- Bir haftada yedi gün vardır.
- I've been out of town all week.
- Bütün hafta şehir dışındaydım.
- I met Tom a few weeks before he died.
- Tom'la ölmeden birkaç hafta önce tanıştım.
- Why don't we think about this for another week or so?
- Neden bunu bir hafta kadar düşünmüyoruz?
- Tom has done nothing all week but complain about Mary's cooking.
- Tom bütün hafta Mary'nin yemeklerinden şikayet etmekten başka hiçbir şey yapmadı.
- They loved Nagasaki so much that they stayed there for a week.
- Nagasaki'yi o kadar çok sevdiler ki, orada bir hafta kaldılar.
- It took me a week to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmak bir haftamı aldı.
- Do you want to stay here all week?
- Bütün hafta burada kalmak istiyor musun?
- It's been almost three weeks since I got back to Boston.
- Boston'a döndüğümden beri neredeyse üç hafta oldu.
- I haven't seen you in weeks.
- Ben haftalardır seni görmedim.
- Tom hasn't shaved all week.
- Tom bütün hafta tıraş olmadı.
- We vacationed there for a week.
- Orada bir hafta tatil yaptık.
- I haven't seen a straight person in over a week.
- Bir haftadır heteroseksüel birini görmedim.
- Tom hasn't changed his clothes in three weeks.
- Tom üç hafta içinde elbiselerini değiştirmedi.
- I have not been able to go to school for a week.
- Bir haftadır okula gidemiyorum.
- We like the cultural weeks.
- Kültür haftalarını seviyoruz.
- I've already told Tom I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı söyledim.
- We'll be in Boston for another three weeks.
- Üç hafta daha Boston'da olacağız.
- He takes a bath at least three times a week.
- Haftada en az üç kere banyo yapar.
- No matter how busy Tom gets, he never forgets to write an email to his mother at least once a week.
- Tom ne kadar meşgul olursa olsun, haftada en az bir kez annesine e-posta yazmayı asla unutmaz.
- We have to learn all the songs before the end of the week.
- Biz hafta sonundan önce tüm şarkıları öğrenmek zorundayız.
- Tom sees Mary at least once a week.
- Tom, Mary'yi haftada en az bir kez görüyor.
- They pay them €500 every week.
- Onlara haftada 500 euro ödüyorlar.
- Tom is going to be in Boston all week, isn't he?
- Tom bütün hafta Boston'da olacak, değil mi?
- Tom has only one week to decide.
- Tom'un karar vermek için sadece bir haftası var.
- I used to read three or four books a week.
- Eskiden haftada üç ya da dört kitap okurdum.
- I have a week to do my homework.
- Ödevimi yapmak için bir haftam var.
- We're open seven days a week.
- Haftada yedi gün açığız.
- European Fish Week starts on June 4th.
- Avrupa Balık Haftası, 4 Haziran'da başlar.
- Tom wants me to stay for a couple of weeks.
- Tom birkaç hafta kalmamı istiyor.
- Tom hasn't been seen in weeks.
- Tom haftalarca görülmedi.
- Tom writes several poems a week.
- Tom haftada birkaç şiir yazıyor.
- Where have you been all week?
- Bütün hafta neredeydin?
- I haven't been outside in weeks.
- Haftalardır dışarı çıkmadım.
- I intend to skip lunch for a week starting today.
- Bugünden itibaren bir hafta boyunca öğle yemeği yememeye niyetliyim.
- I'll be staying here for a week.
- Bir hafta burada kalacağım.
- This book is really difficult to finish reading in a week.
- Bu kitabı okumayı bir haftada bitirmek gerçekten zor.
- How much rice do you eat a week?
- Bir haftada ne kadar pirinç pilavı yersin?
- It was an awful week.
- Berbat bir haftaydı.
- It's been cold all week.
- Bütün hafta hava soğuktu.
- This room rents at 50 dollars a week.
- Bu oda haftada 50 dolara kiraya veriliyor.
- Tom has been grounded for a week.
- Tom bir haftadır cezalı.
- I told him that I had seen her a week before.
- Onu bir hafta önce gördüğümü söyledim.
- I was flat on my back for a week with a terrible cold.
- Çok kötü bir soğuk algınlığından bir haftadır hasta yatıyordum.
- She goes to the beauty salon at least once a week.
- Haftada en az bir kez güzellik salonuna gider.
- He is eighteen weeks old.
- On sekiz haftalık.
- We do this almost every week.
- Bunu neredeyse her hafta yapıyoruz.
- The temperature rose every day for a week.
- Sıcaklık bir hafta boyunca her gün yükseldi.
- I have been here for a week.
- Bir haftadır buradayım.
- We have four French classes a week.
- Haftada dört Fransızca dersimiz var.
- He failed to write to his father that week.
- O hafta babasına yazamadı.
- I've already told Tom I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a Boston'da üç hafta daha kalmayı planladığımı söyledim.
- She's been out of work for over a week.
- O bir haftadan daha uzun bir süredir işsiz.
- Tom has called me many times this past week.
- Tom geçtiğimiz hafta beni defalarca aradı.
- In the Spanish calendar, the week begins with Monday.
- İspanyol takvimde hafta pazartesi ile başlar.
- We vacationed there for a week.
- Biz bir hafta boyunca orada tatil yaptık.
- I think it's going to be a busy week.
- Sanırım bu yoğun bir hafta olacak.
- It'll take a week or so to read through this book.
- Bu kitabı okumak bir hafta kadar sürecek.
- I was suspended from work for a week.
- Bir hafta boyunca işten uzaklaştırıldım.
- I've been very busy all week.
- Bütün hafta çok meşgulüm.
- Tom had a hectic week.
- Tom yoğun bir hafta geçirdi.
- Sami's father died just a few weeks earlier.
- Sami'nin babası birkaç hafta önce ölmüştü.
- It's been a good week.
- Bu iyi bir haftaydı.
- Say the names of the days of the week.
- Haftanın günlerinin isimlerini söyle.
- I spent all week on this.
- Bütün haftayı bu konuda harcadım.
- This ticket is good for one more week.
- Bu bilet bir hafta daha geçerli.
- I spent a week in hospital.
- Bir hafta hastanede kaldım.
- In less than one week, they surrendered.
- Bir haftadan daha az bir sürede, teslim oldular.
- In Italy, they work five days a week.
- İtalya'da haftada beş gün çalışıyorlar.
- The concert was held over till the following week because of the singer's illness.
- Şarkıcının hastalığından dolayı konser gelecek haftaya kadar ertelendi.
- You can't learn a foreign language in just a couple of weeks.
- Birkaç haftada yabancı dil öğrenemezsin.
- If you keep fish in a fish bowl, you should change the water at least once a week.
- Eğer balıkları bir akvaryumda tutuyorsanız, suyu haftada en az bir kez değiştirmelisiniz.
- Our television has been out of order for more than a week.
- Televizyonumuz bir haftadan uzun süredir bozuk.
- I'm having a hard week.
- Zor bir hafta geçiriyorum.
- That amount of food will last them for a week.
- Bu kadar yiyecek onlara bir hafta yetecektir.
- I think it's going to be a busy week.
- Sanırım yoğun bir hafta olacak.
- We have five English lessons a week.
- Haftada beş İngilizce dersimiz var.
- Tom is going to have to stay in the hospital for another three weeks.
- Tom'un üç hafta daha hastanede kalması gerekecek.
- Tom usually eats fish two or three times a week.
- Tom genellikle haftada iki ya da üç kez balık yer.
- You've got three weeks.
- Üç haftan var.
- I've been sick all week.
- Bütün hafta hastaydım.
- The days turned into weeks, and then into months, and then into years.
- Günler haftalara, sonra aylara, sonra da yıllara dönüştü.
- It's been three weeks since Tom has been here.
- Tom buraya geleli üç hafta oldu.
- Tom has been gone almost a week.
- Tom neredeyse bir haftadır yok.
- I'll be here for three weeks.
- Üç hafta burada olacağım.
- How many hours a week do you spend in the classroom?
- Haftada kaç saatini sınıfta geçiriyorsun?
- It's been raining all week.
- Bütün hafta yağmur yağdı.
- Sami ran at least six times a week.
- Sami haftada en az altı kez koşardı.
- He didn't wash himself for a week.
- Bir hafta boyunca yıkanmadı.
- Tom goes to school five days a week.
- Tom haftada beş gün okula gider.
- That week in Boston was pretty hectic.
- Boston'daki o hafta oldukça heyecanlıydı.
- We're going to Boston for a week.
- Bir hafta için Boston'a gidiyoruz.
- Tom spent weeks in intensive care.
- Tom yoğun bakımda haftalar geçirdi.
- It could take a few weeks.
- Birkaç hafta sürebilir.
- My period is five weeks late.
- Adet dönemim beş hafta gecikti.
- This has been a tough week for Tom.
- Bu Tom için zor bir haftaydı.
- Tom is exactly three weeks old.
- Tom tam olarak üç haftalık.
- I'll need to be in Boston for at least three weeks.
- En az üç hafta Boston'da kalmam gerekecek.
- Little did any of us know that Mary would be dead within three weeks.
- Mary'nin üç hafta içinde öleceğini hiçbirimiz bilmiyorduk.
- The weeks pass like dreams.
- Haftalar rüya gibi geçiyor.
- Mike works out in the gym two or three times a week.
- Mike spor salonunda haftada iki ya da üç kez antrenman yapar.
- How many times a week do you exercise?
- Haftada kaç kez egzersiz yapıyorsunuz?
- We'll be in Boston all week.
- Biz bütün hafta Boston'da olacağız.
- Tom should stay in Boston for a few weeks.
- Tom birkaç hafta Boston'da kalmalı.
- Jim says he goes jogging at least three times a week.
- Jim haftada en az üç kez koşuya çıktığını söylüyor.
- They work five days a week in Italy.
- Haftanın beş günü İtalya'da çalışıyorlar.
- They finished the work after a week.
- Onlar bir hafta sonra işi bitirdi.
- Tom works six days a week.
- Tom bir haftada altı gün çalışır.
- After a week I was tired of it.
- Bir hafta sonra bundan bıktım.
- Tom eats lunch at the school cafeteria two or three times a week.
- Tom haftada iki ya da üç kez okul kafeteryasında öğle yemeği yiyor.
- The garbage collector comes three times a week.
- Çöp toplayıcı, haftada üç kez gelir.
- I haven't heard from Tom in three weeks.
- Üç haftadır Tom'dan haber almadım.
- I have got only a week left before school starts.
- Okul başlamadan önce sadece bir haftam kaldı.
- Tom has been sick in bed for the past three weeks.
- Tom son üç haftadır hasta yatağında.
- I go to school five days a week.
- Haftanın beş günü okula gidiyorum.
- I need to complete this transaction within one week.
- Bir hafta içinde bu işlemi tamamlamam gerekir.
- The decision will merely have been delayed for a few more weeks.
- Karar birkaç hafta daha ertelenmiş olacak.
- He came again after a week.
- Bir hafta sonra tekrar geldi.
- How can I lose three kilograms in a week?
- Bir haftada nasıl üç kilo verebilirim?
- I put off answering the letter for a week.
- Mektubu yanıtlamayı bir hafta erteledim.
- Tom eats more fish in a week than I eat in a year.
- Tom bir haftada benim bir yılda yediğimden daha çok balık yiyor.
- It's been raining for almost a week.
- Neredeyse bir haftadır yağmur yağıyor.
- Tom is three weeks behind schedule.
- Tom programın üç hafta gerisinde.
- The award-winning movie has been showing at the cinema for the last 3 weeks.
- Ödüllü film üç haftadır sinemada gösteriliyor.
- The boss told his secretary to come up with a good idea by the end of the week.
- Patron sekreterine hafta sonuna kadar iyi bir fikir bulmasını söyledi.
- I've been feeling bad for a week.
- Bir haftadır kendimi kötü hissediyorum.
- Tom hadn't washed dishes in a week, so the sink was full of dirty dishes.
- Tom bir haftadır bulaşık yıkamamıştı, bu yüzden lavabo kirli bulaşıklarla doluydu.
- Tom goes there three times a week.
- Tom oraya haftada üç kez gidiyor.
- What days of the week does it take place?
- Bu, haftanın hangi günleri gerçekleşiyor?
- How many times a week does Tom have to do that?
- Tom haftada kaç kez bunu yapmak zorunda?
- How many times a week do you want to study?
- Haftada kaç kez çalışmak istiyorsun?
- I spend about three hours a week practicing the cello.
- Haftada yaklaşık üç saatimi çello çalışarak geçiriyorum.
- I wonder why Tom didn't stay in Boston for another week.
- Tom'un neden bir hafta daha Boston'da kalmadığını merak ediyorum.
- Tom has been away for three weeks.
- Tom üç haftadır uzaklarda.
- A week today I'll be in England.
- Bir hafta sonra İngiltere'de olacağım.
- What have you been doing all week?
- Bütün hafta ne yapıyordun?
- What a long week!
- Ne uzun bir hafta!
- What day of the week is it?
- Haftanın hangi günü?
- Couldn't you have just waited a week?
- Sadece bir hafta bekleyemez miydin?
- I couldn't go to school for a whole week.
- Bütün bir hafta boyunca okula gidemedim.
- Tom goes there three times a week.
- Tom haftada üç kez oraya gider.
- My brother's broken his leg and has to use crutches for three weeks.
- Erkek kardeşim bacağını kırdı ve üç hafta koltuk değnekleri kullanmak zorunda.
- It'll take you a few weeks to get used to wearing a wig.
- Peruk takmaya alışman birkaç haftanı alacak.
- On average I go to the movies three times a week.
- Haftada ortalama üç kez sinemaya giderim.
- How many hours do you work per week?
- Haftada kaç saat çalışıyorsunuz?
- Tom forgot to water the plants for a whole week.
- Tom bir hafta boyunca çiçekleri sulamayı unuttu.
- Tom tries to upload a video to YouTube at least once a week.
- Tom haftada en az bir kez YouTube'a video yüklemeye çalışır.
- I spent a week with a Palestinian family from Gaza.
- Gazze'den Filistinli bir aileyle bir hafta geçirdim.
- I told Tom that I wouldn't stay in Boston for more than three weeks.
- Tom'a Boston'da üç haftadan fazla kalmayacağımı söyledim.
- You're about three weeks late, aren't you?
- Üç hafta geciktin, değil mi?
- He has been sick in bed all week.
- Bütün hafta hasta yattı.
- That's enough food for a week.
- Bu da bir hafta yetecek kadar gıda demek.
- In the Spanish calendar, the week begins with Monday.
- İspanyol takviminde hafta Pazartesi ile başlar.
- It's been raining all week.
- Bütün hafta yağmur yağıyor.
- Milton hasn't slept well for a week.
- Milton bir haftadır iyi uyuyamıyor.
- You might change your mind in a couple of weeks.
- Birkaç hafta içinde fikrini değiştirebilirsin.
- I eat lunch here two or three times a week.
- Haftada iki ya da üç kez burada öğle yemeği yerim.
- How many weeks have you been doing that?
- Kaç haftadır bunu yapıyorsun?
- Tom and Mary have only been married three weeks.
- Tom ve Mary evleneli sadece üç hafta oldu.
- Tom eats more fish in a week than I eat in a year.
- Tom bir haftada benim bir yılda yediğimden daha fazla balık yiyor.
- My sister takes piano lessons twice a week.
- Kız kardeşim haftada iki gün piyano dersleri alır.
- Tom and I'll be here all week.
- Tom ve ben bütün hafta burada olacağız.
- It could take weeks.
- Bu haftalar sürebilir.
- We went to Rome, where we stayed a week.
- Roma'ya gittik, orada bir hafta kaldık.
- We study from six to eight hours a week.
- Haftada altı ila sekiz saat ders çalışıyoruz.
- Tom crosses this bridge at least once a week.
- Tom bu köprüden haftada en az bir kez geçer.
- I spent a week in Berlin living with a German family.
- Berlin'de Alman bir ailenin yanında bir hafta geçirdim.
- Sami dated Layla for a few weeks.
- Sami, Layla ile birkaç hafta çıktı.
- The weather has been nice all week.
- Hava bütün hafta boyunca güzeldi.
- The length of our stay there will be one week.
- Orada kalış süremiz bir hafta olacak.
- Tom calls his mother three or four times a week.
- Tom haftada üç veya dört kez annesine telefon eder.
- Why don't you stay with us for a few weeks?
- Neden birkaç hafta bizimle kalmıyorsun?
- Tom could stay at our house for a couple of weeks if he needs to.
- Tom eğer isterse birkaç hafta bizim evde kalabilir.
- That costs five hundred euros a week.
- Bu, haftada beş yüz avroya mal oluyor.
- How many times a week does the soccer team practice?
- Futbol takımı haftada kaç kez antrenman yapıyor?
- How much do you earn per week?
- Haftada ne kadar kazanıyorsun?
- Tom has been sick in bed for a week.
- Tom bir haftadır hasta yatıyor.
- A lot has happened this past week.
- Bu geçen hafta çok şey oldu.
- Tom went for three weeks without shaving before his wife complained.
- Tom, karısı şikayet etmeden önce üç hafta boyunca tıraş olmadı.
- They're here until the end of the week.
- Onlar hafta sonuna kadar buradalar.
- It'll be three weeks before I see you again.
- Seni tekrar görmem üç hafta sürer.
- It's been almost three weeks since I got back to Boston.
- Boston'a döneli neredeyse üç hafta oldu.
- What day of the week is it?
- Bugün haftanın hangi günü?
- It took Tom weeks to do that.
- Bunu yapmak Tom'un haftalarını aldı.
- Christmas is only three weeks off.
- Noel'e sadece üç hafta kaldı.
- We went to Boston, where we stayed a week.
- Boston'a gittik ve orada bir hafta kaldık.
- Were you alone all week?
- Bütün hafta yalnız mıydınız?
- Jim says he goes jogging at least three times a week.
- Jim haftada en az üç kez koşmaya gittiğini söylüyor.
- Saturday is the last day of the week.
- Cumartesi, haftanın son günüdür.
- We have a busy week ahead of us.
- Önümüzde yoğun bir hafta var.
- We've been trying to contact you all week.
- Bütün hafta size ulaşmaya çalıştık.
- How often a week do you take a bath?
- Haftada kaç kez banyo yapıyorsunuz?
- That week in Boston was pretty hectic.
- Boston'daki o hafta oldukça hareketliydi.
- I used to see Tom at least once a week.
- Eskiden Tom'u haftada en az bir kez görürdüm.
- Tom has been in Boston for a week.
- Tom bir haftadır Boston'da.
- In one week there are seven days.
- Bir haftada yedi gün vardır.
- I just want to sit on the beach and relax for a week.
- Bir hafta boyunca sahilde oturup dinlenmek istiyorum.
- We've only got three weeks left.
- Yalnızca üç haftamız kaldı.
- He was in the hospital for a week.
- O bir haftadır hastanedeydi.
- The House voted three weeks later.
- Meclis üç hafta sonra oylama yaptı.
- What is the day of the week today?
- Bugün haftanın hangi günü?
- How many times a week do you take a bath?
- Haftada kaç kez banyo yapıyorsun?
- I'd like to rent your most inexpensive car for a week.
- Ben bir hafta için en ucuz arabanızı kiralamak istiyorum.
- We never stay anywhere for more than three weeks.
- Hiçbir zaman hiçbir yerde üç haftadan fazla kalmıyoruz.
- I wanted to earn some money, so I worked part time three days a week.
- Biraz para kazanmak istiyordum, bu yüzden haftada üç gün yarı zamanlı çalıştım.
- You'd be surprised what you can learn in a week.
- Bir haftada neler öğrenebileceğinize şaşıracaksınız.
- We are going to stay some weeks, together.
- Birkaç hafta kalacağız, birlikte.
- Tom died a few weeks later.
- Tom birkaç hafta sonra öldü.
- When I was in Boston, I used to eat out at least once a week.
- Ben Boston'dayken haftada en azından bir defa dışarıda yemek yerdim.
- It's been a week since I've seen Tom.
- Tom'u gördüğümden beri bir hafta oldu.
- He knew that she had been ill in bed for a week.
- Onun bir haftadır hasta yatıyor olduğunu biliyordu.
- I study French with Tom three times a week.
- Tom'la haftada üç kez Fransızca çalışıyorum.
- I've been trying all week to get in touch with Tom.
- Bütün hafta Tom'a ulaşmaya çalıştım.
- Tom stayed at this hotel for three weeks.
- Tom bu otelde üç hafta kaldı.
- I have to stay here for another week.
- Bir hafta daha burada kalmak zorundayım.
- Tom has been missing almost three weeks.
- Tom neredeyse üç haftadır kayıp.
- I have been here for one week.
- Ben bir haftadır buradayım.
- It has been a week since they met.
- Tanışalı bir hafta oldu.
- I haven't spoken to Tom in three weeks.
- Tom'la üç haftadır konuşmadım.
- I had a tough week.
- Zor bir hafta geçirdim.
- I haven't seen him in weeks.
- Haftalardır onu görmedim.
- He took a week off.
- Bir hafta izin aldı.
- It's been a bad week for Tom.
- Tom için kötü bir haftaydı.
- The boss gave me a week off.
- Patron bana bir hafta izin verdi.
- I haven't heard anything from Tom in weeks.
- Tom'dan haftalardır haber alamıyorum.
- It's been a tough week.
- Bu zor bir haftaydı.
- FBI agents staked out Tom's house for 2 weeks.
- FBI ajanları Tom'un evini iki hafta boyunca izledi.
- I did that for three weeks.
- Bunu üç hafta yaptım.
- It's been a particularly good week.
- Özellikle iyi bir hafta oldu.
- After a week I was tired of it.
- Bir hafta sonra bıkmıştım.
- I'm taking a week off to do some fishing.
- Balık tutmak için bir hafta izin alıyorum.
- To get a table at Tom's Tavern, you have to make reservations weeks in advance.
- Tom's Tavern'de masa bulmak için haftalar öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.
- Tom is having a rough week.
- Tom sert br hafta geçiriyor.
- I couldn't walk to school for a whole week.
- Bütün hafta okula yürüyerek gidemedim.
- Saturday is the last day of week.
- Cumartesi haftanın son günü.
- Do you really want to stay here for a week?
- Gerçekten burada bir hafta kalmak istiyor musun?
- Tom likes oranges and eats three or four a week.
- Tom portakalı sever ve haftada üç ya da dört tane yer.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for another three weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı söyledim bile.
- I'm going to stay there for about a week.
- Orada yaklaşık bir hafta kalacağım.
- He took a week off.
- O bir hafta izin aldı.
- I'll pay him a visit within a few weeks.
- Birkaç hafta içinde onu ziyaret edeceğim.
- I've been doing that all week.
- Bütün hafta bunu yaptım.
- I've been back home for a week, but I'm still suffering from jet lag.
- Bir haftadır eve dönmüş durumdayım ama hala jet lag çekiyorum.
- Tom has been sick in bed for a week now.
- Tom bir haftadır hasta yatıyor.
- It's been a week.
- Bir hafta oldu.
- It could take weeks, even months.
- Haftalar, hatta aylar sürebilir.
- When I was in Boston, I used to eat out at least once a week.
- Boston'dayken haftada en az bir kez dışarıda yemek yerdim.
- Tom and Mary ran off to Boston and got married after knowing each other only a few weeks.
- Tom ve Mary birbirlerini sadece birkaç hafta tanıdıktan sonra Boston'a kaçtılar ve evlendiler.
- You had a week to finish this.
- Bunu bitirmek için bir haftanız vardı.
- It seems less crowded during the week.
- Haftaiçi daha az kalabalık duruyor.
- I'll pay you back a week from today, that is, on July 21st.
- Bugünden bir hafta sonra, yani 21 Temmuz'da sana geri ödeyeceğim.
- I'll be here for three weeks.
- Üç hafta boyunca burada olacağım.
- We rested there for a week.
- Orada bir hafta dinlendik.
- We'll be back in school in a couple of weeks.
- Birkaç hafta içinde okula döneceğiz.
- Tom went to the gym three days a week.
- Tom haftada üç gün spor salonuna gitti.
- When I saw his mother yesterday, she said he had left the hospital a week before.
- Dün annesini gördüğümde, bir hafta önce hastaneden ayrıldığını söyledi.
- I called my boss in Boston and he said I could stay in Chicago for another week.
- Boston'daki patronumu aradım ve bir hafta daha Chicago'da kalabileceğimi söyledi.
- Tom has been moody all week.
- Tom bütün hafta huysuzdu.
- That depends, but usually about three times a week.
- Duruma göre değişir ama genellikle haftada üç kez.
- You've only been here for three weeks.
- Yalnızca üç haftadır burada bulunuyorum.
- The ticket is valid for a week.
- Bilet, bir hafta geçerlidir.
- The first president of the USA died on the last hour, of the last day, of the last week, of the last month, of the last year of the seventeen nineties.
- ABD'nin ilk başkanı, on yedi doksanlı yılların son gününün, son haftasının, son ayının, son yılının son saatinde öldü.
- Tom will be in Boston until the end of the week.
- Tom hafta sonuna kadar Boston'da olacak.
- I have lived here for six weeks.
- Ben altı haftadır burada yaşıyorum.
- It took Tom weeks to do that.
- Tom'un bunu yapması haftalar aldı.
- How many hours a week do you spend in the classroom?
- Haftada kaç saatinizi sınıfta geçiriyorsunuz?
- I'm going to stay there for about a week.
- Bir hafta kadar orada kalacağım.
- How many days a week do you work?
- Haftada kaç gün çalışıyorsunuz?
- She has been sick for three weeks.
- Üç haftadır hasta.
- Tom washes his car at least once a week.
- Tom arabasını haftada en az bir kez yıkar.
- The doctor told Tom that he had to wear a cast for three weeks.
- Doktor Tom'a üç hafta boyunca alçı takması gerektiğini söyledi.
- During the week I read the news in French.
- Hafta boyunca Fransızca haberleri okurum.
- Tom has only been back in town for three weeks.
- Tom şehre döneli sadece üç hafta oldu.
- Tom says he goes jogging at least three times a week.
- Tom haftada en az üç kez koşuya çıktığını söylüyor.
- I've already told Tom I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı daha önce söyledim.
- Is it true that you learnt Esperanto in a week?
- Esperanto dilini bir haftada öğrendiğiniz doğru mu?
- Tom might change his mind in a couple of weeks.
- Tom birkaç hafta içinde fikrini değiştirebilir.
- I've had a tough week.
- Zor bir hafta geçirdim.
- He went to London, where he stayed for a week.
- Londra'ya gitti ve orada bir hafta kaldı.
- It looks like Tom hasn't shaved in a week.
- Tom bir haftadır tıraş olmamış gibi görünüyor.
- The garbage collector comes three times a week.
- Çöp toplayıcı haftada üç kez geliyor.
- I've been here all week.
- Bütün hafta buradaydım.
- Christmas is a week away.
- Noel'e bir hafta kaldı.
- We're open seven days a week.
- Haftanın yedi günü açığız.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı söyledim.
- It rained for a week.
- Bir hafta boyunca yağmur yağdı.
- He stayed at my place for three weeks.
- Üç hafta benim evimde kaldı.
- We may not be back for a couple of weeks.
- Birkaç hafta geri dönmeyebiliriz.
- Tom meets Mary in the school library two or three times a week.
- Tom haftada iki ya da üç kez Mary ile okul kütüphanesinde buluşuyor.
Show More (1816)
|
