| 1 |
weld |
kaynak yapmak |
v. |
|
- The newcomers didn't know how to weld.
- Yeni gelenler nasıl kaynak yapılacağını bilmiyordu.
- Tom said that he thought Mary knew how to weld.
- Tom, Mary'nin kaynak yapmayı bildiğini düşündüğünü söyledi.
- She welded a pipe.
- Bir boruya kaynak yaptı.
- Tom welded the two pipes together.
- Tom iki boruyu birbirine kaynak yaptı.
Show More (1)
|
| 2 |
weld |
kaynatmak |
v. |
|
- Tom welded the two pipes together.
- Tom iki boruyu birbirine kaynattı.
- Tom welded the pipes together.
- Tom boruları birbirine kaynattı.
Show More (-1)
|
| 3 |
weld |
tek bir yapıda birleştirmek |
v. |
|
- Our job was to weld the players into a single team.
- Bizim işimiz oyuncuları tek bir takım haline getirmekti.
Show More (-2)
|
| 4 |
weld |
kaynak |
n. |
|
- Since the hedge seems strong inside, it might only need a weld on the outside.
- Çitin içi sağlam göründüğünden, sadece dış tarafına kaynak yapılması gerekebilir.
Show More (-2)
|
