(birinin) üzerinde - Turkish English Dictionary
History

(birinin) üzerinde



Meanings of "(birinin) üzerinde" in English Turkish Dictionary : 2 result(s)

Turkish English
Colloquial
(birinin) üzerinde upon (one) adj.
Idioms
(birinin) üzerinde at (one's) door expr.

Meanings of "(birinin) üzerinde" with other terms in English Turkish Dictionary : 117 result(s)

Turkish English
General
her zaman birinin üzerinde taşınan faydalı bir şey vade mecum n.
birinin üzerinde otoritesini kullanmak pull rank v.
(birinin üzerinde) etki bırakmak bite v.
gözü (birinin) üzerinde prowling adj.
Phrasals
/birinin veya bir şeyin üzerinde uçmak/uçuşmak fly around someone or something v.
birinin üzerinde bir şey yazmak write on someone v.
(helikopter) birinin üzerinde uçmak hover over someone v.
birinin üzerinde bir kanunu/yasayı uygulamak enforce something on someone v.
birinin/bir şeyin üzerinde tepinip bir hale sokmak trample someone or something to something v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde ziyan olmak waste on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde tepinmek stamp on (someone or something) v.
birinde/birinin üzerinde test etmek test out v.
birinin bir şeyin üzerinde kalmasına yardım etmek keep someone on (something) v.
birinin/bir şeyin üzerinde fazla durmamak brush over someone or something v.
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinde tutturmak clip something on someone or something v.
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinde tutturmak clip something onto someone or something v.
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinde/üzerine yoğunlaştırmak concentrate something on someone or something v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde durmak dwell upon (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde kafa patlatmak dwell upon (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde durmak dwell on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde kafa patlatmak dwell on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde güçlü bir şekilde parlamak glare down on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde süzülmek hover over (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde asılı kalmak hover over (someone or something) v.
(bir şeyi) birinin/bir şeyin üzerinde/üzerine bırakmak leave (something) on v.
(birinin/bir şeyin) üst katında/üzerinde yaşamak live above (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üst katında/üzerinde oturmak live above (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde (bir şey) uygulamak perform (something) on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üzerinde konumlandırmak place (someone or something) above (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde değerlendirilmek rate above (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde değerlendirmek rate above (someone or something) v.
birinin üzerinde denemek run by someone v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde yayılmak/üzerini kaplamak spread over (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde tepinmek stomp on (someone or something) v.
(birinin/bir grubun) üzerinde pek kayda değer bir etki bırakmadan geçip gitmek wash over (someone or something) v.
Colloquial
(birinin) bir şey üzerinde kurduğu kontrol one's (own) way (with someone or something) n.
(birinin biri/bir şey) üzerinde kurduğu egemenlik one's (own) way (with someone or something) n.
(birinin) üzerinde bir şey olmak have (something) on (one) v.
birinin üzerinde derin duygusal etkisi olmak do things to somebody v.
(birinin) yolu üzerinde değil out of (one's) way expr.
bütün gözler (birinin/bir şeyin) üzerinde all eyes are on (someone or something) expr.
tüm gözler (birinin/bir şeyin) üzerinde all eyes are on (someone or something) expr.
tüm dikkatler (birinin/bir şeyin) üzerinde all eyes are on (someone or something) expr.
herkesin gözü/dikkati (birinin/bir şeyin) üzerinde all eyes are on (someone or something) expr.
bütün gözler birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on somebody/something expr.
tüm gözler birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on somebody/something expr.
tüm dikkatler birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on somebody/something expr.
herkesin gözü/dikkati birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on somebody/something expr.
bütün gözler birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on someone/something expr.
tüm gözler birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on someone/something expr.
tüm dikkatler birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on someone/something expr.
herkesin gözü/dikkati birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on someone/something expr.
bütün gözler (birinin/bir şeyin) üzerinde all eyes are on (someone or something) expr.
tüm gözler (birinin/bir şeyin) üzerinde all eyes are on (someone or something) expr.
tüm dikkatler (birinin/bir şeyin) üzerinde all eyes are on (someone or something) expr.
herkesin gözü/dikkati (birinin/bir şeyin) üzerinde all eyes are on (someone or something) expr.
bütün gözler birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on somebody/something expr.
tüm gözler birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on somebody/something expr.
tüm dikkatler birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on somebody/something expr.
herkesin gözü/dikkati birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on somebody/something expr.
bütün gözler birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on someone/something expr.
tüm gözler birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on someone/something expr.
tüm dikkatler birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on someone/something expr.
herkesin gözü/dikkati birinin/bir şeyin üzerinde all eyes are on someone/something expr.
üzerinde (birinin) adı yazıyor it has (one's) name on it expr.
Idioms
(birinin) üzerinde kara bir leke a black mark against (one) n.
birinin üzerinde kara bir leke a black mark against someone n.
birinin/bir şeyin üzerinde kara bulutlar dolaşmak a cloud hangs over somebody/something n.
birinin/bir şeyin üzerinde kara bulutlar olmak a cloud hangs over somebody/something n.
(suç) birinin üzerinde olmak lie at the door of v.
birinin üzerinde tam kontrole sahip olmak turn around one's finger v.
(bir şeyin ya da birinin) üzerinde kara bulutlar dolaşmak a cloud hangs over (someone or something) v.
birinin üzerinde (iyi/kötü) bir izlenim bırakmak leave someone with an impression v.
birinin tüm dikkatini üzerinde toplamak rivet someone's attention v.
birinin üzerinde bir etki/iz bırakmak leave an impression on someone v.
birinin üzerinde (iyi/kötü) bir izlenim bırakmak leave an impression on someone v.
birinin üzerinde (iyi/kötü) bir izlenim bırakmak make an impression on someone v.
birinin üzerinde bir etki/iz bırakmak make an impression on someone v.
birinin dikkatini bir şeyin üzerinde sabit tutmak rivet someone's attention v.
birinin üzerinde bir etki/iz bırakmak leave someone with an impression v.
birinin üzerinde etki bırakmak cast a spell on somebody v.
birinin dikkatini bir şeyin üzerinde sabit tutmak keep someone's attention fixed on something v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde tamamen hakimiyet kurmak have (someone or something) by the ears v.
(birinin) üzerinde hakimiyet kurmak get ahold of (one) v.
(birinin) üzerinde güç kurmak get ahold of (one) v.
(birinin) ayakları üzerinde durmasına yardım etmek get (one) on one's feet v.
(birinin) ayakları üzerinde durmasına yardım etmek put one on one's feet v.
(birinin) üzerinde hakimiyet kurmak grab ahold of (someone) v.
(birinin) üzerinde güç kurmak grab ahold of (someone) v.
(birinin) üzerinde hakimiyet kurmak grab hold of (someone) v.
(birinin) üzerinde güç kurmak grab hold of (someone) v.
(birinin biri) üzerinde büyük etki kurmasını sağlamak give (one) a strong hold on (someone) v.
(birinin biri) üzerinde büyük nüfuz sahibi olmasını sağlamak give (one) a strong hold on (someone) v.
(birinin) üzerinde otorite kurmak have (someone) under (one's) thumb v.
(birinin) eski hatalarını/davranışlarını kullanarak üzerinde baskı kurmak have a hold over (someone) v.
(birinin) yapabileceğinin biraz üzerinde olmak be a huckleberry over (one's) persimmon v.
gözünü (birinin/bir şeyin) üzerinde tutmak keep sight of (someone or something) v.
gözünü birinin/bir şeyin üzerinde tutmak keep somebody/something in sight v.
(birinin) üzerinde hakimiyet kurmak put the boot to (one) v.
gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak have (got) an eye on (someone or something) v.
gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak have (got) (one's) eye on (someone or something) v.
bir gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak keep an eye out for (someone or something) v.
bir gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
gözü birinin/bir şeyin üzerinde olmak keep an eye on somebody/something v.
gözü birinin/bir şeyin üzerinde olmak keep your eye on somebody/something v.
gözünü birinin/bir şeyin üzerinde tutmak keep sight of somebody/something v.
gözünü birinin/bir şeyin üzerinde tutmak keep somebody/something in sight v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde iz bırakmak leave (one's or its) mark on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde kalıcı iz bırakmak leave (one's or its) mark on (someone or something) v.
gözü sürekli (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak not take (one's) eyes off (someone or something) v.
birinin ayakları üzerinde durmasına yardım etmek set one on feet v.
(birinin) nüfuzunun üzerinde above (one's) pay grade adj.
(birinin/bir şeyin) üzerinde/üzerine on top of (someone or something) expr.
Slang
birinin üzerinde taşıdığı uyuşturucu carry n.
(birinin/bir şeyin) üzerinde durmamak sleep on (someone or something) v.
(birinin) üzerinde hakimiyet kurmak kick ass on (one) v.
birinin üzerinde baskı kurmak/kurmaya çalışmak kick-ass on someone v.