and or - Turkish English Dictionary
History

and or

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "and or" in Turkish English Dictionary : 1 result(s)

English Turkish
General
and or conj. ve/veya

Meanings of "and or" with other terms in English Turkish Dictionary : 271 result(s)

English Turkish
General
life and/or death situation n. ölüm kalım meselesi
and/or conj. ve/veya
Phrasals
get between (someone or something and someone or something else) v. (bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak
get between (someone or something and someone or something else) v. (bir kişi veya şeyi başka bir kişi veya şeyden/iki kişi veya şeyi birbirinden) ayırmak/uzaklaştırmak
judge between (someone or something and someone or something else) v. iki zıt kişi veya şey arasında karar vermek
judge between (someone or something and someone or something else) v. iki zıt kişi veya şey arasında seçim yapmak
step between (someone or something and someone or something else) v. (iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak
and protest against (someone or something) v. (biri veya bir şey hakkında) şikayette bulunmak
and protest against (someone or something) v. (birine veya bir şeye) itiraz etmek
and protest against (someone or something) v. (birine veya bir şeye) karşı çıkmak
and protest against (someone or something) v. (birine veya bir şeye) isyan etmek
and protest against (someone or something) v. (birini veya bir şeyi) protesto etmek
and protest against (someone or something) v. (birine veya bir şeye karşı) protestoya katılmak
yammer on (and on) about (someone or something) v. söylenip durmak
yammer on (and on) about (someone or something) v. dırdır etmek
yammer on (and on) about (someone or something) v. kafa şişirmek
judge between (someone or something) (and someone or something else) v. (iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak
judge between (someone or something) (and someone or something else) v. (iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek
judge between (someone or something) (and someone or something else) v. (iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak
judge between (someone or something and someone or something else) v. (iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak
judge between (someone or something and someone or something else) v. (iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek
judge between (someone or something and someone or something else) v. (iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak
and force someone or something off v. birini/bir şeyi bir yerden zorla ayırmak
and force someone or something off v. birini/bir şeyi bir yerden zorla koparmak
and force someone or something off v. birini/bir şeyi bir yerden zorla çıkarmak
and force someone or something off v. birini/bir şeyi bir yerden kalkmaya/çıkmaya ikna etmek
and force someone or something off v. birini/bir şeyi bir yerden zorla kaldırmak
and force someone or something off v. birini/bir şeyi bir gruptan, komiteden ayrılmaya zorlamak
and force someone or something off v. birini/bir şeyi bir gruptan, komiteden vazgeçmeye zorlamak
and force someone or something off v. birini/bir şeyi bir yerden, komiteden el çekmeye zorlamak
and force someone or something off v. birini/bir şeyi bir gruptan, komiteden ayrılmaya razı etmek
and force someone or something off v. (birini/bir şeyi başka birinin) üstüne atmak
and force someone or something off v. (birini/bir şeyi başka birinin) sorumluluğuna vermek
and force someone or something off v. (birini/bir şeyi başka birinin) sırtına yüklemek
and force someone or something off v. (birini/bir şeyi başka birine) emanet etmek
and force someone or something off v. (birini/bir şeyi başka birinin) üstüne yıkmak
yap on (and on) about (someone or something) v. şikayetlenmek
yap on (and on) about (someone or something) v. yakınıp durmak
vacillate between (one person or thing) and (another) v. (iki kişi/iki şey) arasında kararsız kalmak
vacillate between (one person or thing) and (another) v. (iki kişi/iki şey) arasında karar verememek
vacillate between (one person or thing) and (another) v. (iki kişi/iki şey) arasında kalmak
and take someone or something out v. birini/bir şeyi bir şeyden çıkarmak
and take someone or something out v. birini/bir şeyi bir yerden dışarı çıkarmak
and allow someone or something in v. birinin/bir şeyin bir yere girmesine izin vermek
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi bir yere almak
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi içeri almak
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi bir yere kabul etmek
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi içeri kabul etmek
and allow someone or something in v. birinin/bir şeyin bir yere girmesine müsaade etmek
and allow someone or something in v. birinin/bir şeyin içeri geçmesine izin vermek
and allow someone or something in v. birinin/bir şeyin bir yere girmesine izin vermek
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi bir yere almak
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi içeri almak
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi bir yere kabul etmek
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi içeri kabul etmek
and allow someone or something in v. birinin/bir şeyin bir yere girmesine müsaade etmek
and allow someone or something in v. birinin/bir şeyin içeri geçmesine izin vermek
and back someone or something up v. birini/bir şeyi birine/bir şeye itmek
and back someone or something up v. birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru hareket ettirmek
and back someone or something up v. birini/bir şeyi geri birine/bir şeye doğru sürmek
and bargain (for someone or something) (with someone) v. (biriyle biri/bir şey) üzerine müzakerede bulunmak
and bargain (for someone or something) (with someone) v. (biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek
go on (and on) (about someone or something) v. (biri/bir şey hakkındaki konuyu) uzattıkça uzatmak
go on (and on) (about someone or something) v. (biri/bir şey hakkında) konuştukça konuşmak
go on (and on) (about someone or something) v. (biri/bir şey hakkında) uzun uzadıya konuşmak
go on (and on) (about someone or something) v. (biri/bir şey hakkındaki konuyu) sündürdükçe sündürmek
go on (and on) (about someone or something) v. (biri/bir şey hakkında) bıktırana kadar konuşmak
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt etmek
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark görmek
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırmak
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında ayrım yaratmak
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark oluşturmak
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) farklı hale getirmek
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt edilebilir hale getirmek
discern between (someone or something) and (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırt etmek
discern between (someone or something) and (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırmak
discern between (someone or something) and (someone or something) v. (biriyle birini/bir şeyle bir şeyi) birbirinden ayırt etmek
go between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle başka birinin/bir şeyin) arasına girmek/sızmak
go between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle başka birinin/bir şeyin) arasından geçmek/gitmek
migrate between (some place or something) and (some place or something else) v. (bir yerden/bir şeyden bir yere/bir şeye) göç edip durmak
migrate between (some place or something) and (some place or something else) v. (iki yer/iki şey) arasında sürekli göç etmek
stand between (someone or something) and (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle birinin/bir şeyin) arasında durmak/yer almak
stand between (someone or something) and (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle birinin/bir şeyin) arasına girmek
step out of (something or some place) (and) into (some place) v. (bir şeyden/bir yerden çıkıp bir yere) girmek
step out of (something or some place) (and) into (some place) v. (bir şeyden/bir yerden çıkıp bir yere) adım atmak
vary between (someone or something) and (someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında değişmek
vary between (someone or something) and (someone or something else) v. kişiden kişiye, gruptan gruba değişmek/farklılık göstermek
waver between (someone or something) and (someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında kararsız kalmak
waver between (someone or something) and (someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında gidip gelmek
Phrases
(acting as) principal or for and on behalf of expr. asaleten veya vekaleten
of, relating to, or belonging to the order of diurnal predators, which includes vultures, hawks, eagles, and falcons expr. akbabaları, şahinleri, kartalları ve doğanları içeren gündüz yırtıcıları takımına ait, ilişkin veya mensup
Colloquial
between (someone or something) and (someone or something else) expr. (biri /bir şey) ile (biri/bir şey) arasından
between (someone or something) and (someone or something else) expr. (biri /bir şey) ile (biri/bir şey) arasında
Idioms
bell, book, and candle things that are miraculous or that signal that something n. mucizevi ve sıra dışı bir şey olacağının habercisi
bell, book, and candle things that are miraculous or that signal that something n. alışılmamış/tuhaf bir şey olma ihtimalinin habercisi
bell, book, and candle things that are miraculous or that signal that something n. sıra dışı/mucizevi bir şey olacağına dair bir işaret
bell, book, and candle things that are miraculous or that signal that something n. birini lanetlemenin formülü
bell, book, and candle things that are miraculous or that signal that something n. ruhsal ölümün simgesi
know nothing and care less (about someone or something) v. hiçbir şey bilmemek ve bilmek de istememek
know nothing and care less (about someone or something) v. hiç bilgisi olmamak, bilmek de istememek
know nothing and care less (about someone or something) v. ne bilmek ne de bilmek istemek
know nothing and care less (about someone or something) v. (bir kişi veya konu hakkında) tamamen ilgisiz olmak
know nothing and care less (about someone or something) v. (bir kişiye veya konuya) hiç ilgisi olmamak
know little and care less (about someone or something) v. çok az şey bilmek ama bilmek de istememek
know little and care less (about someone or something) v. daha fazla bilmek de istememek
know little (or nothing) and care less v. hiçbir şey bilmemek ve bilmek de istememek
know little (or nothing) and care less v. hiç bilgisi olmamak, bilmek de istememek
know little (or nothing) and care less v. ne bilmek ne de bilmek istemek
know little (or nothing) and care less v. (bir kişi veya konu hakkında) tamamen ilgisiz olmak
know little (or nothing) and care less v. (bir kişiye veya konuya) hiç ilgisi olmamak
know little and care less (about someone or something) v. (biri veya bir şey hakkında) bir şey bildiği ve umursadığı olmamak
know little and care less (about someone or something) v. pek bir şey bilmeyip hiç umurunda olmamak
know little and care less (about someone or something) v. bihaber ve kayıtsız olmak
know little (or nothing) and care less v. bir şey bildiği ve umursadığı olmamak
know little (or nothing) and care less v. pek bir şey bilmeyip hiç umurunda olmamak
know little (or nothing) and care less v. bihaber ve kayıtsız olmak
hunt high and low (for someone or something) v. bakmadık yer bırakmamak
look for someone or something high and low v. bakmadık yer bırakmamak
look high and low for someone or something v. bakmadık yer bırakmamak
be sick and tired of someone or something v. bıkıp usanmak
look high and low (for someone or something) v. bakmadık yer bırakmamak
search high and low (for someone or something) v. bakmadık yer bırakmamak
search high and low (for someone or something) v. didik didik aramak
look high and low for someone or something v. didik didik aramak
look for someone or something high and low v. didik didik aramak
hunt high and low (for someone or something) v. didik didik aramak
look high and low (for someone or something) v. didik didik aramak
fight someone or something tooth and nail v. saç saça başa birbirine girmek
fight someone or something tooth and nail v. son derece çetin bir mücadele vermek
fight someone or something hammer and tongs v. son derece çetin bir mücadele vermek
fight someone or something hammer and tongs v. saç saça başa birbirine girmek
get someone by the short and curlies (or short hairs) v. birinin iplerini ele geçirmek
get someone by the short and curlies (or short hairs) v. birini kontrolü altına almak
get someone by the short and curlies (or short hairs) v. birini paçasından yakalamak
get someone by the short and curlies (or short hairs) v. biri üzerinde tamamen hakimiyet kurmak
get someone by the short and curlies (or short hairs) v. biri üzerinde tamamen hakimiyet sahibi olmak
have someone by the short and curlies (or short hairs) v. birinin iplerini ele geçirmek
have someone by the short and curlies (or short hairs) v. birini kontrolü altına almak
have someone by the short and curlies (or short hairs) v. birini paçasından yakalamak
have someone by the short and curlies (or short hairs) v. biri üzerinde tamamen hakimiyet kurmak
have someone by the short and curlies (or short hairs) v. biri üzerinde tamamen hakimiyet sahibi olmak
fight (someone or something) tooth and claw v. (biriyle/bir şeyle) saç saça baş başa kavga etmek/mücadele etmek
fight (someone or something) tooth and claw v. (birine/bir şeye) tekme tokat girmek
fight (someone or something) tooth and claw v. (birine/bir şeye) acımasızca girişmek/karşı koymak
fight (someone or something) tooth and claw v. (birine/bir şeye) karşı son derece çetin bir mücadele vermek
fight (someone or something) tooth and claw v. (birine/bir şeye) karşı kana kan dişe diş mücadele etmek
fight (someone or something) tooth and claw v. (birine/bir şeye) karşı dişiyle tırnağıyla çabalamak
hand and glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) sıkı fıkı
hand and glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) yakın ilişki içinde
know (someone or something) through and through v. (birinin/bir şeyin) her şeyini bilmek
know (someone or something) through and through v. (birini/bir şeyi) çok iyi bilmek
know (someone or something) through and through v. (birini/bir şeyi) a'dan z'ye bilmek
know (someone or something) through and through v. (birinin/bir şeyin) içini dışını bilmek
know (someone or something) through and through v. (birinin/bir şeyin) tamamını bilmek
know little (or nothing) and care less v. çok az şey bilmek ama bilmek de istememek
know little (or nothing) and care less v. ne bilmek ne de bilmek istemek
know little (or nothing) and care less v. hiçbir şey bilmemek ve bilmek de istememek
know little (or nothing) and care less v. hiç ilgisi olmamak
know little (or nothing) and care less v. tamamen ilgisiz olmak
know little (or nothing) and care less v. bihaber ve kayıtsız olmak
know little (or nothing) and care less v. pek bir şey bilmeyip hiç umurunda olmamak
know little (or nothing) and care less v. bir şey bildiği ve umursadığı olmamak
play fast and loose (with someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı sorumsuzca/düşüncesizce davranmak
play fast and loose (with someone or something) v. (birine/bir şeye) umursamazca davranmak
play fast and loose (with someone or something) v. (birini/bir şeyi) hafife almak
play fast and loose (with someone or something) v. (birine/bir şeye) yeterli özeni/dikkati göstermemek
stand head and shoulders above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) daha iyi olmak
stand head and shoulders above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) fersah fersah önde olmak
stand head and shoulders above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) kat kat önde olmak
stand head and shoulders above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok üstün olmak
stand head and shoulders above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
stay head and shoulders above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
stay head and shoulders above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) kat be kat daha iyi olmak
stay head and shoulders above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok daha üstün olmak
tower head and shoulders above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok daha uzun olmak
tower head and shoulders above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok daha üstün olmak
tower head and shoulders above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
tower head and shoulders above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok daha etkileyici olmak
tower head and shoulders above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok daha önemli olmak
tower head and shoulders over (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok daha uzun olmak
tower head and shoulders over (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok daha üstün olmak
tower head and shoulders over (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
tower head and shoulders over (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok daha etkileyici olmak
tower head and shoulders over (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok daha önemli olmak
work hand and glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) yakın temas içerisinde çalışmak
work hand and glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) yakın iş birliği içerisinde çalışmak
work hand and glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) dirsek temasında olmak/çalışmak
work hand and glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) sırt sırta çalışmak
work hand and glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) yan yana/omuz omuza çalışmak
work hand and glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) ortaklaşa çalışmak
work hand and glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) bir arada çalışmak
great (or much) cry and little wool expr. yaygara
great (or much) cry and little wool expr. faso fiso
great (or much) cry and little wool expr. kuru gürültü
great (or much) cry and little wool expr. tantana
great (or much) cry and little wool expr. velvele
great (or much) cry and little wool expr. fasarya
great (or much) cry and little wool expr. atıp tutma
great (or much) cry and little wool expr. lafa ola beri gele
uncle tom cobley (or cobleigh) and all expr. ve diğerleri
uncle tom cobley (or cobleigh) and all expr. daha niceleri
uncle tom cobley (or cobleigh) and all expr. daha kimler kimler
head and shoulders above someone or something expr. birinin/bir şeyin çok üstünde
head and shoulders above someone or something expr. birinden/bir şeyden epeyce üstün
head and shoulders above someone or something expr. birinden/bir şeyden kat kat üstün
head and shoulders above someone or something expr. birinden/bir şeyden çok daha iyi
head and shoulders above someone or something expr. birinden/bir şeyden kat be kat daha iyi
in fear and trembling of (someone or something) expr. (birinden/bir şeyden) çok korkmuş
in fear and trembling of (someone or something) expr. (biri/bir şey yüzünden) çok büyük korku ve endişe içinde
in fear and trembling of (someone or something) expr. (biri/bir şey yüzünden) ödü bokuna karışmış
in fear and trembling of (someone or something) expr. (biri/bir şey yüzünden) korku ve dehşet içinde
Trade/Economic
increase or decrease occurred depreciation expenses of the period because of changes in depreciation methods and depreciation calculating techniques n. amortisman hesaplama yöntemleri ile bu yöntemlerde yapılan değişikliklerin dönemin amortisman giderlerinde meydana getirdiği artış veya azalış
failure or failures to be so true and correct n. bu doğruluk şartına bir veya birden fazla noktada uyulmamış olması
fixed assets and inventories which are obsolete or damaged n. elden çıkarılacak stok maddi duran
forfeiture of all pay and allowances due or to be due n. hak edilmiş veya edilecek bütün maaş ve istihkakların kaybı
third party goods and values held for safekeeping on consignment or for treatment n. konsinye veya işlenmek üzere tutulan üçüncü şahıs malları veya kıymetleri
other significant matters effecting to or making financial statements more clear, interpretable and understandable should be disclosed n. mali tabloları önemli ölçüde etkileyen ya da mali tabloların açık, yorumlanabilir ve anlaşılabilir olması açısından açıklanması gerekli olan diğer hususlar
explanatory note related to revenues or profits and expenses or losses of previous period with sources and amounts of them n. önceki döneme ilişkin gelir ve karlar ile önceki döneme ait gider ve zararların tutarlarını ve kaynaklarını açıklayıcı not
income taxes paid and withholding taxes due or paid n. ödenen gelir vergileri ve vadesi gelen ya da ödenen stopaj vergileri
creditors in respect of goods and values held on behalf of, or at risk to and for the benefit of third parties n. üçüncü şahısların adına ve menfaatine elde tutulan mallar ve kıymetlere ilişkin alacaklılar
overdue, deferred or restructured taxes and other fiscal liabilities n. vadesi geçmiş, ertelenmiş veya takas verilmiş diğer yükümlülükler
matured, delayed or deferred tax by installments and other liabilities n. vadesi geçmiş ertelenmiş veya taksitlendirilmiş vergi ve diğer yükümlülükler
overdue, deferred or restructed taxes and other liabilities n. vadesi geçmiş ertelenmiş veya taksitleri vergi ve diğer yükümlülükler
goods and values held on behalf of, or at risk to and for the benefit of third parties n. üçüncü şahısların adına ve menfaatine elde tutulan mallar ve kıymetler
Law
sale and purchase of keys or picklocks and illegally unlocking locks n. anahtar ve maymuncuk alım satımı, kilitlerin gayrimeşru açılması
sale and purchase of keys or picklocks n. anahtar ve maymuncuk alım satımı
litigation and other judicial, arbitral, administrative or other proceedings n. dava, hukuki, idari veya tahkime ilişkin işlem veya diğer yasal işlemler
violence against or resistance to government forces and opposition to the laws n. hükümete karşı şiddet veya mukavemet ve kanunlara muhalefet
dismiss and terminate attorneys hired or to be hired by us n. şirketimiz ile ilgili tayin edilmiş veya edilecek vekilleri azletmeye
prayer (relief and/or damages at the conclusion of a complaint or petition) n. sonuç ve istem
give the features and appearance of a person or thing v. eşkal vermek
Politics
european committee for the prevention of torture and inhuman or degrading treatment or punishment n. avrupa işkenceyi ve insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ve cezayı önleme komitesi
protocol no. 1 to the european convention for the prevention of torture and inhuman or degrading treatment or punishment n. işkencenin ve gayri insani ya da küçültücü ceza veya muamelenin önlenmesine dair avrupa sözleşmesine ek 1 protokol
european convention for the prevention of torture and inhuman or degrading treatment or punishment n. işkencenin ve gayri insani ya da küçültücü ceza veya muamelenin önlenmesine dair avrupa sözleşmesi
diplomatic and/or consular facility n. abd dışişleri bakanlığı'nın yurt dışında yer alan kurumlarına verilen ad
Institutes
european committee for the prevention of torture and inhuman or degrading treatment or punishment n. avrupa işkenceyi ve diğer zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ve cezayı önleme komitesi
convention against torture and other cruel, inhuman or degrading treatment or punishment n. işkence ve diğer zalimane, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ve cezanın önlenmesi sözleşmesi
Technical
secondary cells and batteries containing alkaline or other non-acid electrolytes n. alkalin veya diğer asit olmayan elektrolitler ihtiva eden sekonder pil ve bataryalar
secondary cells and batteries containing alkaline or other non-acid electrolytes n. alkalin ya da diğer asit-olmayan elektrolitleri içeren ikincil hücreler ve piller
strength and stiffness of nailed or stapled joints n. çivili veya zımbalı bağlantıların sertliği ve dayanımı
rules of sampling and selection or test pieces n. deney parçalarının seçimi ve numune alma kuralları
yield or proof stress of carbon and low alloy steel products n. karbonlu ve düşük alaşımlı çelik mamüllerin akma veya kalıcı uzama gerilmesi
metal arc welding with or without a gas shield of stainless and heat resisting steels n. paslanmaz ve ısıya dayanıklı çeliklerin gaz korumalı veya korumasız metal ark kaynağı
constant and variable dual or single duct units n. sabit ve değişken çift veya tek kanallı üniteler
detection of combustible or toxic gases and vapours n. yanıcı veya toksik gazların ve buharların belirlenmesi
closure method before washing and drying and or dry cleaning n. yıkama kurutma veya kuru temizlemeden önce kapatma metodu
Automotive
installation of lighting and light-signaling devices on two or three-wheel motor vehicles n. iki veya üç tekerlekli motorlu araçlara aydınlatma ve ışıklı sinyal cihazlarının yerleştirilmesi
certain components and characteristics of two or three-wheel motor vehicles n. iki veya üç tekerlekli motorlu araçların bazı aksam ve özellikleri
maximum design speed, maximum torque and maximum net engine power of two or threewheel motor vehicles n. iki veya üç tekerlekli motorlu araçların azami tasarım hızı, azami torku ve azami net motor gücü
internal hydraulic or mechanical controls and pumps n. iç hidrolik veya mekanik kontroller ve pompalar
masses and dimensions of two or threewheel motor vehicles n. iki veya üç tekerlekli motorlu araçların kütleleri ve boyutları
motor-vehicle headlamps which function as main-beam and/or dipped-beam headlamps and to incandescent electric filament lamps for such headlamps n. motorlu araçların uzun hüzme ve/veya kısa huzme olarak çalışan farları ve motorlu araçlar ve römorklarının onaylanmış lamba ünitelerinde kullanılan ışık kaynakları
lighting and light-signalling on wheeled agricultural or forestry tractors n. tekerlekli tarım veya orman traktörlerinin aydınlatma ve ışıklı sinyal tertibatı
Aeronautic
vertical and/or short takeoff and landing n. dikine veya kısa mesafede iniş veya kalkış
Petrol
crude petroleum and liquid or solid petroleum products n. ham petrol ve sıvı veya katı petrol ürünleri
Food Engineering
release of the n-nitrosamines and n-nitrosatable substances from elastomer or rubber teats and soothers n. elastomer ve kauçuktan yapılmış olan biberon başlığı ve emziklerde n-nitrosamin ve n-nitrosamine dönüşebilen maddelerin açığa çıkışı
Gastronomy
a dish of mutton or chicken and coarsely ground wheat n. keşkek
kind of stew with onion oil and vegetables or fish n. pilaki
Chemistry
determination of chloride by flow analysis and photometric or potentiometric method n. akış analizi ve fotometrik veya potansiyometrik metotla klorür tayini
Agriculture
operating space, access to the driving position and the doors and windows of wheeled agricultural or forestry tractors n. tekerlekli tarım veya orman traktörlerinin çalıştırma alanı, sürüş konumuna geçişi, kapıları ve pencereleri
certain parts and characteristics of wheeled agricultural or forestry tractors n. tekerlekli tarım veya orman traktörlerinin bazı parçaları ve özellikleri
certain components and characteristics of wheeled agricultural or forestry tractors n. tekerlekli tarım veya tarım traktörlerinin bazı aksamları ve karakteristikleri
installation, location, operation and identification of the controls of wheeled agricultural or forestry tractors n. tekerlekli tarım veya orman traktörlerinin kumandalarının takılması, konumu, çalışması ve tanınması
coupling device and the reverse of wheeled agricultural or forestry tractors n. tekerlekli tarım veya orman traktörlerinin çeki kancası ve geri hareket tertibatı
lighting and light-signalling devices on wheeled agricultural or forestry tractors n. tekerlekli tarım veya orman traktörlerinin aydınlatma ve ışıklı sinyal cihazları ile ilgili aksamı
maximum design speed of and load platforms for wheeled agricultural or forestry tractors n. tekerlekli tarım veya orman traktörlerinin azami tasarım hızı ve yük platformu ile ilgili tip onayı
field of vision and windscreen wipers for wheeled agricultural or forestry tractors n. tekerlekli tarım veya orman traktörlerinin görüş alanı ve ön cam silecekleri
Military
initial spares and/or repair parts n. ilk yedekler ve/veya tamir parçaları
precautionary search and rescue and/or combat search and rescue n. arama kurtarma çalışmaları için yapılan bir planlama
precautionary search and rescue and/or combat search and rescue n. önlem amaçlı arama-kurtarma ve/veya muharebe arama kurtarma
precautionary search and rescue and/or combat search and rescue n. arama-kurtarma uygulaması