bölen - Turkish English Dictionary
History

bölen



Meanings of "bölen" in English Turkish Dictionary : 16 result(s)

Turkish English
General
bölen divider n.
bölen denominator n.
bölen parting adj.
bölen disjunct adj.
bölen divisive adj.
bölen dividing adj.
bölen disjunctive adj.
bölen factionary adj.
bölen cutaway adj.
bölen discerptive adj.
bölen divulsive adj.
bölen fissiparous adj.
bölen precisive adj.
Computer
bölen divisor n.
Math
bölen denominator n.
bölen divisor n.

Meanings of "bölen" with other terms in English Turkish Dictionary : 70 result(s)

Turkish English
General
bölen şey divider n.
parçalara ayıran/bölen segmentalist n.
iki taraflı simetrik bir hayvanı sağ ve sol yarı olmak üzere ikiye bölen orta düzlem median plane n.
iki taraflı simetrik bir hayvanı sağ ve sol yarı olmak üzere ikiye bölen orta düzlem mesial plane n.
açık artırmaya çıkacak ürünlere değer biçip bunları satılabilir paylara bölen kimse lotter n.
bölen şey division n.
bölen kimse divisionor n.
bölen şey divisionor n.
kesirde bölen ordinal n.
desteleri bölen işçi parter n.
(hanedan armalarında) armayı sağ üstten sol alta doğru ikiye bölen çapraz çizginin yarısı genişliğindeki küçük çizgi scarp n.
(hanedan armalarında) armayı sağ üstten sol alta doğru ikiye bölen çapraz çizginin yarısı genişliğindeki küçük çizgi scarpe n.
bölen şey solvent n.
bölen sayı divisor n.
ikiye bölen dichotomous adj.
ikiye bölen bisectional adj.
Media
ilgili bir konuya geçmek için asıl akışı bölen sahne cutaway n.
Technical
bayağı kesirde bölen denominator n.
bir başka sayıyı bölen sayı divisor n.
en büyük ortak bölen greatest common divisor n.
ikiye bölen şey bisector n.
ortak bölen common divisor n.
her iki taraftaki ambarlara yönlendirme yapılabilmesi için geminin kömür ikmal kapağını bölen kısım saddle n.
kabartmayı ikiye bölen sivri kenar quirk n.
çerçeveyi veya kirişi üçgen parçalara bölen ve bozulmayı önleyici payanda görevi gören malzeme parçası brace n.
bölen kimse divider n.
tam bölen sub-multiple adj.
Informatics
en büyük ortak bölen greatest common divisor n.
Architecture
duvarı veya parçayı bölen düz ve yatay eleman band n.
Marine
kapatıldığında gemiyi bir dizi ayrı kompartımana bölen ağır kapılar watertight doors n.
Math
bir sayıyı tam bölen sayı aliquot n.
en büyük ortak bölen greatest common divisor n.
en büyük ortak bölen highest common factor n.
ortak bölen common divisor n.
ortak bölen common factor n.
ortak bölen common measure n.
ortak tam bölen common divisor n.
ortak bölen divisor n.
sayıyı tam bölen aliquot n.
tam bölen aliquot n.
bir küreyi veya yüzeyi iki eşit parçaya bölen çember equator n.
en düşük ortak bölen lcf (lowest common factor) n.
kalan bırakmadan iki eşdeğer üyenin farkını bölen sayı modulus n.
kalan bırakmadan iki eşdeğer üyenin farkını bölen matematiksel birim modulus n.
modüler aritmetikte bölen olarak kullanılan doğal sayı modulus n.
en büyük ortak bölen greatest common denominator n.
en büyük ortak bölen greatest common factor n.
tam bölen part n.
bölen olarak kullanmak divide v.
(bir başka sayıyı) üçe bölen tripartient adj.
çarpımı böldüğü durumda çarpanlardan birini de bölen prime adj.
en büyük ortak bölen hcf (highest common factor) abrev.
en büyük ortak bölen gcf (greatest common factor) abrev.
Geometry
eğri veya yüzeyin paralel kirişlerini ikiye bölen çizgi diametral curve n.
eğri veya yüzeyin paralel kirişlerini ikiye bölen yüzey diametral surface n.
Statistics
bölen değer dividing value n.
sıralı dağılımı yüzde yirmilik beş parçaya bölen dört noktadan her biri pentile n.
Chemistry
iyonların geçişine izin verip elektrotlarda oluşan ürünlerin karışmasını önlemede kullanılan elektrolitik hücreyi bölen delikli bir silindir diaphragm n.
Biochemistry
nükleotit bağlarını hidrolize ederek nükleik asitleri ikiye bölen endonucleolytic adj.
Zoology
bilateral olarak simetrik olan bir hayvanı sağ ve sol olmak üzere iki eşit parçaya bölen hayali bir aks mesial plane n.
Botanic
şerbetçi otunu ortadan bölen çizgi strig [dialect] [uk] n.
History
hanedan armasını sağ üstten sol alta doğru ikiye bölen çapraz çizgi bend sinister n.
Geography
denizi bölen resif boiler n.
Geology
kayacı düzlem veya tabakalara bölen birbirine yakın konumlanmış çok sayıdaki paralel kırığın oluşturduğu yapı sheeting n.
Sport
buz hokeyi pistini ikiye bölen kırmızı çizgi red line n.
buz hokeyi pistini ikiye bölen, kale çizgisine paralel kırmızı çizgi redline n.
Art
nesneyi bileşenlere ve geometrik formlara bölen (kübizm) analytical adj.
Music
müzik kesitini on bir eşit parçaya bölen nota grubu undecimole n.
Archaic
geometrik eğri üzerindeki etkin bölen group n.
Entomology
gövdeyi sağ ve sol olmak üzere iki eş parçaya bölen hayali orta aks meson n.