prime - Turkish English Dictionary
History

prime

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "prime" in Turkish English Dictionary : 115 result(s)

English Turkish
General
prime n. başlangıç
prime n. hayatın baharı
prime n. en güzel dönem (bir kimsenin/bir şeyin)
prime n. asal sayı
prime n. ilk dönem
prime n. olgunluk çağı
prime n. kemal devresi
prime n. en güzel zaman
prime n. en parlak dönem (bir kimsenin/bir şeyin)
prime n. ana nota
prime n. mükemmel şey
prime n. gençlik
prime n. en başarılı olunan dönem
prime n. verimlilik çağı
prime n. formunun zirvesinde olunan dönem
prime n. gündüz kanonik saatlerinin ilkini oluşturan dini görev
prime n. günün ilk saati
prime n. güneşin doğuş saati
prime n. bahar
prime n. grup lideri
prime n. grubun en iyisi
prime n. en iyi kısım
prime n. tavlada altı kapalı noktadan oluşan blok
prime n. tümleyen sembolü
prime n. en üstün et kalite derecesi
prime n. fit karenin on ikide biri
prime n. en iyisi
prime v. nasıl cevap vermesi gerektiğini önceden söylemek (birine)
prime v. ne söyleyeceğini öğretmek (tanığa)
prime v. astar sürmek
prime v. kurmak
prime v. astar vurmak
prime v. tulumbaya su koymak
prime v. içirip sarhoş etmek
prime v. ağızotu koymak (topa/tüfeğe)
prime v. hazırlamak
prime v. astar çekmek
prime v. ağızotu koymak
prime v. suyla doldurarak kullanıma hazırlamak
prime v. (boya) astar vurmak
prime v. sudan atlamak
prime v. (makinenin) karbüratörüne benzin dökmek
prime v. (indüksiyon makinesinin) armatürüne statik elektrik yükü vermek
prime v. eğitmek
prime v. çalıştırmak
prime v. (tütün) hasat etmek
prime v. teşvik etmek
prime v. harekete geçirmek
prime v. (motor) buharın küçük porsiyonlarda serbest kalması için çalışmak
prime v. kısa gelgit yaşamak
prime v. öncü olmak
prime v. en iyi kalitede olmak
prime v. hazırlanmak
prime v. barut döşemek
prime adj. en önemli
prime adj. birincil
prime adj. birinci kalite
prime adj. önemli
prime adj. birinci
prime adj. asal
prime adj. başlıca
prime adj. baş
prime adj. en iyi
prime adj. ilk
prime adj. (sayı) asal
prime adj. genç
prime adj. gençliğe özgü
prime adj. gençliğe dair
prime adj. en iyi durumdaki (kürk deri)
prime adj. öncü
prime adj. kredi notu en yüksek olan
prime adj. en iyi ticari değerde olan
prime adj. ilk (sıra, zaman)
prime adj. tümleyen sembolü içeren
prime adv. başlıca
prime adv. esas olarak
prime adv. ilk olarak
prime adv. mükemmelen
Trade/Economic
prime n. baş
prime n. en düşük faiz oranı
prime adj. asıl
prime adj. birinci
prime adj. en iyi
prime adj. ilk
Technical
prime v. çalıştırmaya hazırlamak (pompa/makine vb)
prime v. suyla doldurarak kullanıma hazırlamak
prime adj. başlıca
prime adj. esas
Computer
prime adj. asal
Woodworking
prime n. kalitesi yüksek sarıçam odunu
prime n. birinci kalite metal ürün
Automotive
prime v. astarlamak
prime v. doldurmak
Medical
prime v. kurmak
Gastronomy
prime adj. en üst kalite (et)
Math
prime n. asal sayı
prime n. (~) işareti
prime v. tümleyen işareti koymak
prime adj. asal
prime adj. polinomla ilgili
prime adj. ortak polinomu olmayan
prime adj. çarpımı böldüğü durumda çarpanlardan birini de bölen
prime adj. tümleyeni çarpmaya göre kapalı olan
Tobacco
prime v. tütün bitkisinin taban yapraklarını toplamak
Linguistics
prime n. kök
Hunting
prime n. dolmalı tüfeğe konulan ağız otu
prime n. tüfeğin ağız otu
Sport
prime n. eskrimde bir savunma pozisyonu
Card
prime n. primero oyunu
prime n. primero oyununda en yüksek el
Music
prime n. ilk nota
prime n. her iki notanın da aynı ölçek derecesi ile temsil edildiği bir müzik aralığı
prime n. ana akor
Archaic
prime v. makyaj yapmak
prime v. üstünlük taslamak

Meanings of "prime" with other terms in English Turkish Dictionary : 344 result(s)

English Turkish
Common Usage
prime minister n. başbakan
General
deputy prime minister n. başbakan yardımcısı
prime time n. televizyonun en çok izlendiği saatler
prime beef n. en iyi sığır eti
prime ministers n. başbakanlar
prime numbers n. asal sayılar
prime meridian n. baş meridyen
prime of life n. hayatın en güzel devresi
the prime minister's office n. başbakanlık
prime factor n. asal çarpan
prime minister n. başvekil
the prime of life n. hayatın en dinç ve güzel devresi
prime meridian n. başlangıç meridyeni
prime mover n. römork
prime cost n. üretim maliyeti
the prime of life n. hayatın en verimli dönemi
prime time n. başlangıç zamanı
prime ministry building n. başbakanlık binası
prime mover n. ana kuvvet
former prime minister n. eski başbakan
prime purpose n. ana amaç
prime purpose n. öncelikli amaç
prime suspect n. birinci derece şüpheli
prime quality n. birinci kalite
prime ministry n. başbakanlık
prime target n. asıl hedef
prime ministers' wives n. başbakan eşleri
prime ministers' wives n. başbakanların eşleri
prime ministers' spouses n. başbakanların eşleri
prime ministers' spouses n. başbakan eşleri
prime caretaker n. asıl bakım veren/bakıcı
prime mover n. tırın öndeki çekici kamyonu
prime minister's disaster relief agency n. başbakanlık afet ve acil durum yönetimi başkanlığı
prime evil n. baş iblis
prime minister at the time/during that time n. zamanın başbakanı
the then prime minister n. zamanın başbakanı
prime example n. tam örnek
prime example n. tam bir örneği
pack and prime road n. gezi yolu
pack and prime road n. at binme yolu
prime mover n. ana muharrik
prime mover n. tanrı
prime mover n. agonist
prime mover n. çekme aracı
prime of the moon n. yeniayın ilk ortaya çıkışı
prime-vertical dial n. gölgenin birinci düşey düzlem üzerine yansıtıldığı güneş saati
prime vertical dial n. gölgenin birinci düşey düzlem üzerine yansıtıldığı güneş saati
prime the pump v. devlet çeşitli yatırımlarla ekonomiyi canlandırmaya çalışmak
prime someone about v. birine bir şey hakkında bilgi vermek
prime a pump v. çalıştırmadan önce pompanın içine su akıtmak
prime someone about v. birini bir konuda aydınlatmak
be of prime importance v. çok önemli olmak
take something as a prime concern v. öncelikli tutmak
prime a pump v. pompanın havasını almak
prime a pump v. pompanın havasını almak
of prime importance adj. birinci derecede önemli
prime mover originator adj. fikir öncüsü
prime-age adj. erişkin/çalışabilecek yaşta
non-prime adj. alt kalite
non-prime adj. önemli olmayan
prime [obsolete] adj. çapkın
prime [obsolete] adj. zampara
prime [obsolete] adj. şehvetli
prime-number adj. asal sayı ile ilgili
prime-time adj. tele
in the prime of life adv. hayatın en olgun döneminde
in the early prime of one's life adv. gençliğin ateşli çağında
Phrasals
prime something with something v. -ile çalıştırmak
prime (someone or something) with (something) v. (birini/bir şeyi bir şeyle) hazırlamak
prime with v. ile çalıştırmak
prime with v. ile hazırlamak
Colloquial
prime of life n. hayatın en güzel devresi
prime of life n. hayatın doruğu
prime of life n. hayatın en güzel dönemi
prime of life n. hayatın altın çağı
prime of life n. yaşamın en güzel devresi
Idioms
a prime mover n. ana/asıl/esas/başlıca neden/başlangıç nedeni
prime mover n. itici güç
a prime mover n. itici güç
prime the pump v. canlandırmaya çalışmak
past someone's prime v. eski şaşaalı/heybetli/parlak günlerinden uzakta olmak
past someone's prime v. gençliği/dinamizmi/hayatının başarılı/güçlü dönemi geride kalmış olmak
past someone's prime v. eski gücünü/dinçliğini yitirmiş olmak
prime the pump v. önayak olmak
prime the pump v. teşvik etmek
past someone's prime v. zirvede olduğu günleri aratır (vaziyette) olmak
cut (one) down in (one's) prime v. kariyerinin zirvesindeyken ölmek
cut (one) down in (one's) prime v. hayatının baharında ölmek
cut (one) down in (one's) prime v. hayatının en parlak evresinde ölmek
cut someone off (or down) in their prime v. kariyerinin zirvesindeyken ölmek
cut someone off (or down) in their prime v. hayatının baharında ölmek
cut someone off (or down) in their prime v. hayatının en parlak evresinde ölmek
cut (one) off in (one's) prime v. kariyerinin zirvesindeyken ölmek
cut (one) off in (one's) prime v. hayatının baharında ölmek
cut (one) off in (one's) prime v. hayatının en parlak evresinde ölmek
cut someone off (or down) in their prime v. kariyerinin zirvesindeyken ölmek
cut someone off (or down) in their prime v. hayatının baharında ölmek
cut someone off (or down) in their prime v. hayatının en parlak evresinde ölmek
cut (one) down in (one's) prime v. bir şeyin yarıda kesilmesine neden olmak
cut (one) down in (one's) prime v. yarıda kesilmek
cut (one) down in (one's) prime v. en parlak/başarılı döneminde bir engelle karşılaşmak
cut (one) down in (one's) prime v. en parlak/başarılı dönemi yarıda kalmak
cut (one) down in (one's) prime v. en güzel zamanların yarıda kalmasına neden olmak
cut (one) down in (one's) prime v. zirvede bırakmak zorunda kalmak
cut someone off in their prime v. birinin en parlak/başarılı dönemini birden yarıda kesmek
cut someone off in their prime v. birinin en güzel zamanlarını birden sonlandırmak
cut someone off in their prime v. birinin en verimli olduğu anda kariyerini/yaşamını bitirmek
cut someone off in their prime v. zirvede bitirmek
cut someone down in their prime v. birinin en parlak/başarılı dönemini birden yarıda kesmek
cut someone down in their prime v. birinin en güzel zamanlarını birden sonlandırmak
cut someone down in their prime v. birinin en verimli olduğu anda kariyerini/yaşamını bitirmek
cut someone down in their prime v. zirvede bitirmek
not ready for prime time adj. henüz tam olarak hazır değil
not ready for prime time adj. henüz sahnelere/sahalara çıkmaya hazır değil
not ready for prime time adj. henüz seyirci önüne çıkmaya hazır değil
not ready for prime time adj. henüz piyasaya çıkmaya/sürülmeye hazır değil
ready for prime time adj. tamamen hazır
ready for prime time adj. sahnelere/sahalara çıkmaya hazır
ready for prime time adj. seyirci önüne çıkmaya hazır
ready for prime time adj. piyasaya çıkmaya/sürülmeye hazır
past (someone's or something's) prime adj. eski şaşaalı/heybetli/parlak günlerinden uzakta
past (someone's or something's) prime adj. gençliği/dinamizmi/hayatının başarılı/güçlü dönemi geride kalmış
past (someone's or something's) prime adj. eski gücünü/dinçliğini yitirmiş
past (someone's or something's) prime adj. zirvede olduğu günleri aratır (vaziyette)
past (someone's or something's) prime adj. kendinden geçmiş
past (someone's or something's) prime adj. eski hali kalmamış
past prime adj. saçı sakalı ağarmış
past prime adj. eski şaşaalı/heybetli/parlak günlerinden uzakta
past prime adj. gençliği/dinamizmi/hayatının başarılı/güçlü dönemi geride kalmış
past prime adj. eski gücünü/dinçliğini yitirmiş
past prime adj. zirvede olduğu günleri aratır (vaziyette)
past prime adj. kendinden geçmiş
past prime adj. eski hali kalmamış
in one's prime expr. hayatının baharında
in its prime expr. hayatının en parlak evresinde
in its prime expr. hayatının baharında
in the prime of life expr. hayatının baharında
in one's prime expr. hayatının en parlak evresinde
past one's prime expr. saçı sakalı ağarmış
in prime expr. en parlak/mutlu/başarılı evrede
in prime expr. baharında
in prime expr. en enerjik/canlı dönemde
Trade/Economic
prime broker n. ana aracı
prime brokerage account n. ana aracı/aracılık hesabı
prime broker n. asıl aracı
prime rate n. ana faiz oranı
prime distributor n. ana dağıtımcı
prime distributor n. ana distribütör
prime cost n. asıl fiyat
prime cost n. asıl maliyet
prime minister n. başvekil
promotion fund of the turkish prime ministry n. başbakanlık tanıtma fonu
prime minister n. başbakan
prime distributor n. baş distribütör
prime quality n. birinci kalite
non-prime n. birincil olmayan kredi
prime borrower n. birinci sınıf borçlu
sub-prime mortagage n. düşük gelir grubuna yüksek faizle verilen mortgage kredisi
prime cost n. direkt maliyet
near-prime n. düşük gelirlilere yüksek faizli kredi
prime contract n. esas sözleşme
prime rate n. en düşük faiz oranı
prime interest rate n. en düşük faiz oranı
sub-prime mortgage n. geri ödeme gücü zayıf kredi geçmişi olumsuz olan kimselere verilen kredi
prime bill n. güvenilir senet
sub-prime credit history n. kötü kredi geçmişi
sub prime n. kredi notu iyi olmayan kişilerin birincil piyasa yerine faiz oranı diğerlerine göre daha yüksek bir imkandan ipotekli konut kredisi edinmesiyle ortaya çıkan kredi türü
near-prime n. kredi geçmişi olumsuz olan kişilere sağlanan yüksek vadeli krediler
prime cost n. maliyet fiyatı
prime cost n. malın üretimi için gerekli işçilik ve ham madde maliyeti
prime cost n. maliyet bedeli
prime quality n. olağanüstü iyi kalite
prime banks n. önde gelen bankalar
prime location cooperating n. önemli yer işbirliği
prime cost n. ön maliyet
prime cost n. primer maliyet
prime banks n. piyasayı belirleyen bankalar
prime bill n. risksiz poliçe
prime bill n. sağlam senet
prime bill n. sağlam poliçe
prime costs n. temel maliyetler
prime cost n. temel maliyet
prime interest rate n. temel faiz
sub-prime adj. yüksek faizli
at prime cost expr. maliyet fiyatına
Law
prime suspect n. baş zanlı
prime suspect n. baş şüpheli
prime witness n. birinci görgü tanığı
Politics
germany prime minister n. almanya başbakanı
undersecretary of the prime ministry n. başbakanlık müsteşarı
prime ministerial-level visit n. başbakan düzeyinde gerçekleştirilen ziyaret
prime ministers n. başbakanlar
prime ministry undersecretary n. başbakanlık müsteşarı
vice prime minister n. başbakan yardımcısı
prime ministry undersecretariat n. başbakanlık müsteşarlığı
prime ministerial-level visit n. başbakanlık düzeyinde ziyaret
p.m. (prime minister) n. başbakan
prime minister n. başvekil
prime minister's residence n. başbakanlık konutu
undersecretary of prime ministry n. başbakanlık müsteşarlığı
prime minister's office n. başbakanlık ofisi
prime ministerial visit n. başbakanlık düzeyinde ziyaret
prime ministerial visit n. başbakan düzeyinde gerçekleştirilen ziyaret
prime ministry inspector n. başbakanlık müfettişi
the ottoman archives of the prime ministry n. başbakanlık osmanlı arşivleri
undersecretariat of the prime ministry n. başbakanlık müsteşarlığı
prime ministerial government n. başbakanlık hükümeti
undersecretariat of prime ministry n. başbakanlık müsteşarlığı
prime minister n. başbakan
prime ministry disaster and emergency management presidency n. başbakanlık afet ve acil durum yönetimi başkanlığı
prime ministry n. başbakanlık
foreign affairs advisor to the prime minister n. başbakanın dış ilişkiler danışmanı (ingiltere)
prime minister n. hükümet başkanı
prime the pump v. çeşitli yatırımlar yaparak ekonomiyi canlandırmaya çalışmak
prime-minister adj. başbakanla ilgili
prime-minister adj. başbakana dair
prime-minister adj. başbakanlık düzeyinde olan
prime-ministerial adj. başbakanla ilgili
prime-ministerial adj. başbakana dair
prime-ministerial adj. başbakanlık düzeyinde olan
pmo (prime minister's office) abrev. başbakanlık ofisi
pmqs (prime minister's questions) abrev. başbakana sorular oturumu
Institutes
prime ministry undersecretariat for maritime affairs n. başbakanlık deniz müsteşarlığı
human rights directorate of the prime ministry n. başbakanlık insan hakları müdürlüğü
prime ministry directorate general of press and information n. basın-yayın enformasyon genel müdürlüğü
prime ministry inspection board n. başbakanlık teftiş kurulu
prime ministry the secretariat general for european union affairs n. başbakanlık avrupa birliği genel sekreterliği
prime ministry undersecretariat of treasury n. başbakanlık hazine müsteşarlığı
prime ministry state institute of statistics n. başbakanlık devlet istatistik enstitüsü
republic of turkey prime ministry privatization administration n. başbakanlık özelleştirme idaresi başkanlığı
prime ministry department of the administration of the disabled n. başbakanlık özürlüler idaresi başkanlığı
prime ministry state planning organization n. başbakanlık devlet planlama teşkilatı
prime ministry n. başbakanlık
prime ministry center for communications n. başbakanlık haberleşme merkezi
section for prime minister's residence n. başbakanlık konut müdürlüğü
prime ministry state planning organization n. başbakanlık devlet planlama teşkilat müsteşarlığı
prime ministry undersecretariat of customs n. başbakanlık gümrük müsteşarlığı
prime ministry undersecretariat of foreign trade n. başbakanlık dış ticaret müsteşarlığı
prime ministry n. t.c. başbakanlık
republic of turkey prime ministry privatization administration n. tc başbakanlık özelleştirme idaresi başkanlığı
Media
prime news n. ana haber
prime-time newscaster n. ana haber bülteni spikeri/sunucusu
Technical
prime coat n. astar tabakası
alpha double prime n. alfa iki üstü
alpha prime n. alfa üstü
prime coat n. alt kat (boya)
prime mover n. ana işletici
prime contractor n. ana müteahhit
prime contractor n. ana yüklenici
prime paint n. astar boya
prime piler n. birincil istifleyici
prime power n. birincil güç
steam prime movers n. buharlı güç üreteçleri
prime power n. güvenilir güç
prime mover n. işletici makine
prime mover n. insan tarafından üretilen doğal kuvvet
prime mover n. muharrik
prime western zinc n. prime western çinkosu
prime power n. primer güç
prime the bath v. banyoyu güçlendirmek
Computer
prime number n. asal sayı
double prime n. iki üssü
back prime n. ters üssü
prime height n. üssü işareti yüksekliği
amazon prime n. amazon isimli internet sitesinde bazı ayrıcalıklar ve içeriklerin sunulduğu bir üyelik türü
triple prime expr. üç üssü
Informatics
prime number n. asal sayı
relatively prime numbers n. göreceli asal sayılar
Telecom
prime time access rule n. yayının en çok izlendiği zaman aralığı erişim kuralı
Electric
prime conductor n. ana kondüktör
prime conductor n. esas iletken
Television
prime time n. televizyonun en çok izlendiği saatlerde gösterilen program
prime time n. en yoğun zaman
Textile
prime the bath v. banyoyu güçlendirmek
Construction
asphalt prime coat n. asfaltlı astar tabakası
prime contractor n. ana müteahhit
prime contract n. ana sözleşme
prime contractor n. ana yüklenici
multiple prime contracts n. birçok ana sözleşme
prime contractor n. esas müteahhit
Automotive
prime mover n. ana işletici
Traffic
prime coat n. astar tabakası
prime mover n. çekici
Psychology
prime mover n. birincil hareket kası
Optics
prime focus n. asal odak
Food Engineering
prime rib n. sığırın orta kaburgasının etrafından alınan et
Math
prime ideal n. asal ideal
union of prime ideals n. asal idealler kümesi
prime number n. asal sayı
relatively prime polynomials n. aralarında asal polinomlar
relatively prime numbers n. aralarında asal sayılar
prime field n. asal cisim
prime factor n. asal çarpan
prime factorization n. asal çarpanlara ayırma
prime implicant n. birincil üye
relatively prime numbers n. göreli asal sayılar
relatively prime polynomials n. göreli asal polinomlar
prime quantity n. asal sayı
prime spiral n. doğal sayıların sarmal formasyondaki grafiksel bir temsili
prime factor v. asal çarpanlarına ayırmak
relatively prime adj. aralarında asal
prime polynomial adj. asal çokterimli
relatively prime to expr. -e göre asal (aralarında asal)
Geometry
prime figure n. asal geometrik şekil
Statistics
beta prime distribution n. beta üssü dağılımı
Physics
eta prime meson n. eta prime mezonu
Biology
five prime (5') n. beş üssü
three prime (3') n. üç üssü
biological prime time n. biyolojik olarak en verimli olunan zaman
Astronomy
prime meridian n. başlangıç öğleni
prime meridian n. başöğlen
prime meridian n. sıfır meridyen
prime vertical n. gözlemcinin zenitinden geçerek ufku kapsayan büyük daire
prime-vertical transit instrument n. birinci düşey düzlem düzlemde dönen bir tür teleskop takeometresi
Apiculture
prime swarm n. baş oğul
prime swarm n. ilk oğul
Linguistics
e-prime n. -to be fiilinin kullanılmadığı ingilizce konuşma veya yazma stili
Philosophy
prime mover n. (aristo felsefesinde) ana kuvvet
Geography
prime meridian n. esas meridyen
prime meridian n. greenwich'te 0°den geçen boylam
Military
prime target n. ana hedef
prime target n. asli hedef
prime meridian n. başlangıç meridyeni
prime mover [us] n. cer aracı
prime vendor n. ana sağlayıcı
pv (prime vendor) abrev. ana sağlayıcı
Modern Slang
amazon prime and chill expr. amazon prime izle ve yayıl
amazon prime and chill expr. amazon prime aç ve rahatla
amazon prime and chill expr. amazon prime'ı aç ve keyfine bak
Star Wars
aeos prime rebel outpost n. aeos prime asi üssü
allst prime imperial outpost n. allst prime imparatorluk karakolu
anthan prime orbital dockyard n. anthan prime yörüngesel tersanesi
base prime n. üs prime
hosnian prime academy of law enforcement n. hosnian prime kolluk kuvveti akademisi
hosnian prime factory complex n. hosnian prime fabrika tesisi
hosnian prime flight academy n. hosnian prime uçuş akademisi
i'vorcia prime preserve n. i'vorcia prime koruma alanı
imperial headquarters (allst prime) n. imparatorluk merkezi (allst prime)
prime minister n. başbakan
prime sector n. baş sektör
rakatan base prime n. baş rakatan üssü
raxus prime imperial shipyard n. raxus prime imparatorluk tersanesi
spire (stygeon prime) n. helis (stygeon prime)
wookiee village (alaris prime) n. wookiee köyü (alaris prime)