barrel - Turkish English Dictionary
History

barrel

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "barrel" in Turkish English Dictionary : 62 result(s)

English Turkish
Common Usage
barrel n. varil
barrel n. namlu
barrel n. fıçı
General
barrel n. makara
barrel n. çark
barrel n. atın karnı veya beli
barrel n. fıçı dolusu
barrel n. saatin içinde zembereğin döndürdüğü silindirik kasnak
barrel n. benzer türden bir grup eşya
barrel n. benzer türden bir grup nesne
barrel n. barel
barrel n. kalemde mürekkep haznesi
barrel v. fıçılamak
barrel v. fıçıya koymak
barrel adj. fıçı gibi
barrel adj. fıçı benzeri
Colloquial
barrel n. bol miktar
barrel n. büyük miktar
barrel n. ayyaş
barrel n. içkici
barrel v. hızlı gitmek
barrel v. çok/aşırı içmek
barrel v. fıçı gibi olmak
Trade/Economic
barrel n. fıçı
Technical
barrel n. fıçı
barrel n. fener
barrel n. fenerlik
barrel n. içi dolu silindir
barrel n. tambur
barrel n. varil
barrel n. vinç kasnağı
barrel n. saat mekanizmasında içinde zemberek olan silindir
barrel n. bira yapımında kullanılan bir hacim birimi
barrel n. petrol sektöründe kullanılan bir hacim birimi
barrel n. abd'de kullanılan bir sıvı ölçüm birimi
barrel n. bir petrol ölçüm birimi
barrel n. sebze ve meyve ölçüm birimi
barrel n. yaban mersini ölçüm birimi
barrel n. zilin üst iç kısmı
barrel n. lokomotif kazanının içinde tüpler bulunan büyük silindirik bölümü
barrel n. makara
barrel n. zincir veya halat sarılan hareketli silindir
barrel v. (ateşli silah) namlu yerleştirmek
Telecom
barrel n. namlu
Textile
barrel n. tambur
Construction
barrel n. kovan
Automotive
barrel n. karbüratör boğazı
barrel n. karbüratör boğazı
barrel n. silindir
barrel n. varil
Biology
barrel n. kemirgen korteksinde koyu renkli alan
Military
barrel n. namlu
barrel n. top namlusu
Baseball
barrel n. beyzbol sopasının kalın kısmı
Music
barrel n. kurmalı silindir müzik kutusu
barrel n. klarnette ağızlığın ilk parçayla birleştiği silindirik bölüm
Photography
barrel n. fotografik lens sisteminin optik bileşenlerini içinde barındıran muhafaza
Archaic
barrel n. tüp
Ornithology
barrel n. telek
barrel n. sert tüy
Slang
barrel v. uçmak
barrel v. çok hızlı hareket etmek

Meanings of "barrel" with other terms in English Turkish Dictionary : 479 result(s)

English Turkish
General
oil barrel n. petrol varili
barrel organ n. org
barrel stave n. şendere
barrel house n. batakhane
barrel arch n. beşikkemer
barrel vault n. kemer
a kind of wine barrel n. fota
barrel stave n. fıçı tahtası
gun barrel n. tüfek namlusu
gun barrel n. namlu
metal barrel n. bidon
barrel house n. meyhane
pickle barrel n. salamura fıçısı
trash barrel n. çöp bidonu
rifle barrel n. tüfek namlusu
petroleum barrel n. petrol varili
wine barrel n. şarap fıçısı
pistol barrel n. tabanca namlusu
barrel capacity n. fıçı kapasitesi
barrel weight n. namlu ağırlığı
pork-barrel n. domuzfıçısı
gun barrel steel n. namlu çeliği
double-barrel surname n. iki addan oluşan soyadı
barrel chair n. yuvarlak arkalı koltuk
burning barrel n. yanan fıçı
barrel of fruit n. meyve fıçısı
replacement barrel n. yedek namlu
rain barrel n. yağmur varili
barrel racing n. (rodeo) varil yarışı
barrel racing n. at üzerindeki yarışçısının yarış pistine dizilmiş varillerin çevresinden dolanarak yarışı en hızlı derecede tamamlamaya çalıştığı rodeo yarışı
beer barrel n. bira fıçısı
barrel maker n. fıçı yapan kimse
barrel maker n. fıçı tamir eden kimse
barrel bulk n. yük gemilerinin taşıma kapasitesi için kullanılan bir ölçüm birimi
be more fun than a barrel of monkeys v. çok komik veya eğlenceli olmak
have somebody over a barrel v. köşeye sıkıştırmak
barrel-chested adj. geniş yuvarlak (göğüs kafesi)
barrel-shaped adj. fıçı şeklinde
cracker-barrel adj. köyün sadeliğini akla getiren
lock, stock, and barrel adv. büsbütün
lock, stock, and barrel adv. tamamıyla
lock, stock, and barrel adv. tümden
Phrasals
barrel toward v. depar atmak
barrel along v. hızlıca gitmek
barrel along v. hızla geçmek
barrel toward v. ileri atılmak
barrel toward v. koşmak
barrel toward v. paldır küldür gitmek
barrel in v. (bir yere) dalmak
barrel in v. (bir yere) paldır küldür girmek
barrel in v. (birine veya bir şeye) hızla çarpmak
barrel in v. (birinin veya bir şeyin) üstüne çıkmak
barrel into v. (bir yere) dalmak
barrel into v. (bir yere) paldır küldür girmek
barrel into v. (birine veya bir şeye) hızla çarpmak
barrel into v. (birinin veya bir şeyin) üstüne çıkmak
barrel out (of some place) v. (bir yerden) fırlayıp çıkmak
barrel out (of some place) v. (bir yerden) paldır küldür çıkmak
barrel out (of some place) v. (bir yeri hızla terk etmek
barrel in (to some place) v. (bir yere) dalmak
barrel in (to some place) v. (bir yere) paldır küldür girmek
barrel out v. fırlayıp çıkmak
barrel out v. paldır küldür çıkmak
barrel out v. hızla terk etmek
barrel out (of) v. -den fırlayıp çıkmak
barrel out (of) v. '-den paldır küldür çıkmak
barrel out (of) v. '-i hızla terk etmek
Proverb
rotten apple spoils the barrel bir kötünün bin iyiye zararı olur
rotten apple spoils the barrel sepetteki bir çürük elma tüm sepeti çürütür
rotten apple spoils the barrel üzüm üzüme baka baka kararır
rotten apple spoils the barrel körle yatan şaşı kalkar
a bad apple spoils the (whole) barrel üzüm üzüme baka baka kararır
a bad apple spoils the (whole) barrel körle yatan şaşı kalkar
a bad apple spoils the (whole) barrel kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan
a bad apple spoils the (whole) barrel itle yatan bitle kalkar
a bad apple spoils the (whole) barrel bir baş soğan bir kazanı kokutur
a bad apple spoils the (whole) barrel balık baştan kokar
a bad apple spoils the (whole) barrel bir baş soğan tüm kazanı kokutur
a bad apple spoils the (whole) barrel çürük bir elma sepettekilerin tümünü bozar
a bad apple spoils the (whole) barrel bir uyuz keçi bir sürüyü boklar
it takes one bad apple to spoil the (whole) barrel bir korkak bir orduyu bozar
it takes one bad apple to spoil the (whole) barrel bir baş soğan tüm kazanı kokutur
it takes one bad apple to spoil the (whole) barrel çürük bir elma sepettekilerin tümünü bozar
a bad apple spoils the (whole) barrel bir korkak bir orduyu bozar
a bad apple spoils the (whole) barrel bir baş soğan tüm kazanı kokutur
a bad apple spoils the (whole) barrel çürük bir elma sepettekilerin tümünü bozar
a bad apple spoils the (whole) barrel balık baştan kokar
a bad apple spoils the (whole) barrel üzüm üzüme baka baka kararır
a bad apple spoils the (whole) barrel benzeye benzeye yaz benzeye benzeye kış olur
a bad apple spoils the (whole) barrel isin yanına varan is misin yanına varan mis kokar
a bad apple spoils the (whole) barrel karga ile gezen boka konar
a bad apple spoils the (whole) barrel kötü arkadaştan kötü iyi arkadaştan iyi
a bad apple spoils the (whole) barrel itle yatan bitle kalkar
a rotten apple spoils the barrel kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan
a rotten apple spoils the barrel bir baş soğan bir/tüm kazanı kokutur
a rotten apple spoils the barrel çürük bir elma sepettekilerin tümünü bozar
a rotten apple spoils the barrel bir kötünün bin iyiye zararı olur
a rotten apple spoils the whole barrel kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan
a rotten apple spoils the whole barrel bir baş soğan bir/tüm kazanı kokutur
a rotten apple spoils the whole barrel çürük bir elma sepettekilerin tümünü bozar
a rotten apple spoils the whole barrel bir kötünün bin iyiye zararı olur
one bad apple spoils the (whole) barrel üzüm üzüme baka baka kararır
one bad apple spoils the (whole) barrel körle yatan şaşı kalkar
one bad apple spoils the (whole) barrel kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan
one bad apple spoils the (whole) barrel itle yatan bitle kalkar
one bad apple spoils the (whole) barrel bir baş soğan bir kazanı kokutur
one bad apple spoils the (whole) barrel balık baştan kokar
one bad apple spoils the (whole) barrel bir baş soğan tüm kazanı kokutur
one bad apple spoils the (whole) barrel çürük bir elma sepettekilerin tümünü bozar
one bad apple spoils the (whole) barrel bir uyuz keçi bir sürüyü boklar
one bad apple spoils the (whole) barrel bir korkak bir orduyu bozar
one bad apple spoils the (whole) barrel benzeye benzeye yaz benzeye benzeye kış olur
one bad apple spoils the (whole) barrel karga ile gezen boka konar
one rotten apple spoils the (whole) barrel bir baş soğan bir kazanı kokutur
one rotten apple spoils the (whole) barrel balık baştan kokar
one rotten apple spoils the (whole) barrel çürük bir elma sepettekilerin tümünü bozar
one rotten apple spoils the (whole) barrel bir uyuz keçi bir sürüyü boklar
one rotten apple spoils the (whole) barrel bir korkak bir orduyu bozar
one rotten apple spoils the (whole) barrel üzüm üzüme baka baka kararır
one rotten apple spoils the (whole) barrel körle yatan şaşı kalkar
one rotten apple spoils the (whole) barrel kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan
one rotten apple spoils the (whole) barrel itle yatan bitle kalkar
Colloquial
a barrel of laughs n. çok eğlenceli
a barrel of laughs n. çok komik
a barrel of laughs n. gül gül öldürüyor
a barrel of laughs n. çok matrak
a powder barrel n. barut fıçısı
a powder barrel n. patlamaya hazır bomba
barrel [australia] n. dalganın boşluk oluşturan iç kısmı
barrel [australia] v. dalganın iç kısmında sörf yapmak
Idioms
barrel of laughs n. çok eğlenceli
barrel of laughs n. çok komik
barrel of laughs n. gül gül öldürüyor
the bottom of the barrel n. bir grubun en kötü ve yeteneksiz üyeleri
lock stock and barrel n. büsbütün
bottom of the barrel n. en kötü
as much fun as a barrel of monkeys n. eğlence dolu
more fun than a barrel of monkeys n. eğlence dolu
bottom of the barrel n. kötünün kötüsü
loaded to the barrel n. küfelik
a barrel of laughs n. matrak
a barrel of laughs n. gır gır
cash on the barrel n. anında nakit olarak ödeme
cash on the barrel n. peşin satış yapma
a barrel of laughs n. çok eğlenceli
a barrel of laughs n. çok matrak
a barrel of laughs n. gır gır
a barrel of laughs n. çok komik
be scraping the barrel v. artıkları kullanmak
scrape the barrel v. artıkları kullanmak
have someone over a barrel v. birisini kontrolü altına almak
have someone over a barrel v. birisinin iplerini eline almak
get someone over a barrel v. birini kontrolü altına almak
get someone over a barrel v. birisini kontrolü altına almak
get someone over a barrel v. birisinin iplerini eline almak
put someone over a barrel v. birisini kontrolü altına almak
put someone over a barrel v. birisinin iplerini eline almak
get someone over a barrel v. birini köşeye sıkıştırmak
scrape the bottom of the barrel v. bir şeyin gözünü çıkarmak
have over a barrel v. dizginlerini başkasına kaptırmak
have over a barrel v. dezavantajlı durumda olmak
have a barrel of fun v. çok eğlenmek
scrape the bottom of the barrel v. dibini sıyırmak (mecazi)
get someone over a barrel v. gafil avlamak
have over a barrel v. hiçbir seçeneği olmamak
scrape the bottom of the barrel v. en kötüsünü seçmek
have someone over a barrel v. gafil avlamak
not be a barrel of laughs v. eğlenceli olmamak
scrape the bottom of the barrel v. en kötüleri arasından seçmek
have over a barrel v. ipleri başkasının elinde olmak
scrape the bottom of the barrel v. kalan en kötü malzemelerin arasından seçmek
be scraping the barrel v. kalanla idare etmek
scrape the barrel v. kalanla idare etmek
scrape the bottom of the barrel v. sıfırı tüketmek
be sound as a barrel v. sapasağlam olmak
be sound as a barrel v. turp gibi olmak
be scraping the bottom of the barrel v. (mecazi) dibini kazımak
be scraping the bottom of the barrel v. başka çaresi kalmamak
be scraping the bottom of the barrel v. son şanslarını kullanmak
be scraping the bottom of the barrel v. elinde son kalanları kullanmak
be scraping the bottom of the barrel v. kötünün iyisini seçmek zorunda kalmak
be a barrel of laughs v. eğlence dolu olmak
be a barrel of laughs v. eğlenceli olmak
be a barrel of laughs v. komik olmak
be a barrel of laughs v. neşe dolu olmak
scrape the bottom of the barrel v. dibini sıyırmak
scrape the bottom of the barrel v. kalan en kötü şeyler arasından seçmek
scrape the bottom of the barrel v. sona/geriye kalanları almak
scrape the bottom of the barrel v. artık toplamak
scrape the bottom of the barrel v. istenmeyenler arasından seçmek
scrape the bottom of the barrel v. posasını sıyırmak
scrape the bottom of the barrel v. döküntüler arasından seçmek
get (one) over a barrel v. (birinin) iplerini eline almak
get (one) over a barrel v. (birini) köşeye sıkıştırmak
get (one) over a barrel v. (birini) gafil avlamak
have (one) over a barrel v. (birinin) iplerini eline almak
have (one) over a barrel v. (birini) kontrolü altına almak
have (one) over a barrel v. (birini) gafil avlamak
look down the barrel v. silah doğrultmak
look down the barrel v. namlu doğrultmak
stare down the barrel of a gun v. namlunun ucunda olmak
stare down the barrel of a gun v. üzerine silah doğrultulmuş olmak
stare down the barrel of one's gun v. namlunun ucunda olmak
stare down the barrel of one's gun v. üzerine silah doğrultulmuş olmak
sound as a barrel adj. sapasağlam
on the barrel/barrelhead adj. nakit
on the barrel/barrelhead adj. kredisiz
sound as a barrel adj. turp gibi
sound as a barrel adj. sapasağlam
sound as a barrel adj. turp gibi
sound as a barrel adj. sapasağlam
big around as a molasses barrel adj. çok büyük
big around as a molasses barrel adj. fıçı gibi
big around as a molasses barrel adj. kocaman
big around as a molasses barrel adj. varil gibi
big around as a molasses barrel adj. dana gibi
funny as a barrel of monkeys adj. çok eğlenceli
funny as a barrel of monkeys adj. çok komik
loaded to the barrel expr. alkol duvarını aşmış
lock stock and barrel expr. baştan başa
lock, stock and barrel expr. baştan başa
as funny as a barrel of monkeys expr. çok komik
as funny as a barrel of monkeys expr. çok eğlenceli
shooting fish in a barrel expr. çantada keklik
crooked as a barrel of fish hooks expr. dürüst olmayan
shooting fish in a barrel expr. çocuk oyuncağı
like shooting fish in a barrel expr. çocuk oyuncağı
as much fun as a barrel of monkeys expr. çok eğlenceli
as big around as a molasses barrel expr. çok büyük
more fun than a barrel of monkeys expr. çok eğlenceli
barrel of fun expr. eğlence dolu
bottom of the barrel expr. en kalitesiz
as big around as a molasses barrel expr. fıçı gibi
crooked as a barrel of fish hooks expr. madrabaz
as crooked as a barrel of fish hooks expr. namussuz
as big around as a molasses barrel expr. kocaman
as easy as shooting fish in a barrel expr. kolayca
crooked as a barrel of fish hooks expr. namussuz
as crooked as a barrel of fish hooks expr. madrabaz
like shooting fish in a barrel expr. kolayca
as sound as a barrel expr. sapasağlam
like shooting fish in a barrel expr. peynir ekmek yer gibi
sound as a barrel expr. turp gibi
lock stock and barrel expr. tümü
lock stock and barrel expr. topu birden
like shooting fish in a barrel expr. tereyağından kıl çeker gibi
lock stock and barrel expr. tamamen
as easy as shooting fish in a barrel expr. tereyağından kıl çeker gibi
as sound as a barrel expr. turp gibi
lock, stock and barrel expr. tamamen
lock, stock and barrel expr. topu birden
crooked as a barrel of fish hooks expr. üçkağıtçı
loaded to the barrel expr. zil zurna sarhoş
as crooked as a barrel of fish hooks expr. üçkağıtçı
on the barrel expr. hemen verilecek
on the barrel expr. hazırda
on the barrel expr. peşin (para)
on the barrel expr. nakit (para)
over a barrel expr. içinden çıkılması zor ve garip bir durumda
barrel of monkeys expr. eğlenceli grup
it's more fun than a barrel of monkeys expr. eğlence dolu
it's more fun than a barrel of monkeys expr. çok eğlenceli
it's more fun than a barrel of monkeys expr. çok komik
it's more fun than a barrel of monkeys expr. gül gül öldürüyor
it's more fun than a barrel of monkeys expr. çok matrak
Trade/Economic
price per barrel of crude oil n. ham petrolün varil fiyatı
price per barrel of crude oil n. ham petrol varil fiyatı
price per barrel of oil n. petrol varil fiyatı
Politics
pork barrel n. bir milletvekilinin kendi bölgesine sağladığı imtiyaz
pork barrel n. milletvekillerinin seçim bölgelerine sağladığı ödenek
pork-barrel n. milletvekilinin seçim bölgesine sağladığı ödenek
pork barrel n. oy kaygısıyla yerel yönetimlere sağlanan ödenek
pork barrel n. siyasi yatırım amacıyla belli bir bölgede kullanılmak üzere devlet hazinesinden tahsis edilen para
pork-barrel n. seçim ve siyasi yatırım amacıyla belli bir bölgede kamu işlerinde kullanılmak üzere devlet hazinesinden yardım
pork-barrel politics n. belirli bir grubun faydalandığı hükümet harcaması
pork-barrel politics n. kamusal kaynakları yandaş bölgelere aktarma
Technical
barrel turner n. barel döndürücü
barrel vault n. beşik tonoz
barrel-vault shell n. beşiktonoz kabuk
barrel drop n. borulu şut
tumbling barrel n. cilalama tamburu
barrel-vault shell n. dairesel kabuk
turn barrel n. döner kovan
tumbling barrel n. döner tambur
inclined barrel arch n. eğik beşik kemer
coaxial barrel connector n. eşeksenli namlu tipi bağlayıcı
barrel distortion n. fıçı bükülmesi
barrel tumbling n. fıçıda döndürme
barrel roll n. fıçı tono
barrel buoy n. fıçı şamandıra
wood for barrel n. fıçılık odun
barrel buoy n. fıçı şamandra
barrel plating n. fıçıda kaplama
barrel cleaning n. fıçıda temizleme
barrel churn n. fıçı tipi yayık
grease barrel n. gresyağı varili
wet barrel hydrant n. ıslak varil hidrant (itfaiyecilik)
core barrel head n. karotiyer başlığı
core barrel n. karotiyer
plating barrel n. kaplama tamburu
edge roll barrel n. kenar tutucu mil kafası
bitumen barrel n. katran fıçısı
key barrel n. kilit silindiri
barrel roller n. kovan role
barrel nipple n. konik dişli nipel
barrel shaped roller bearing n. kovan biçimli rulmanlı yatak
barrel type crankcase n. kovanlı motor karteri
core barrel n. maça fıçısı
barrel piston n. makine pistonu
centre contact crimp barrel n. merkezi temas kıvırma gömleği
roll barrel n. merdane kullanım boyu
lens barrel n. mercek çerçevesi
tumbling barrel n. perdah silindiri
pump barrel n. pompa gövdesi
pump barrel n. pompa silindiri
tumbling barrel n. perdah dolabı
cylinder barrel n. silindir fıçı
barrel light n. silindirik çatı feneri
barrel-type casing n. silindirik gövde
barrel type pump n. silindirik pompa
barrel casing construction n. silindirik gövde yapısı
cylinder barrel n. silindir gömleği
barrel-type hp cylinder n. silindirik yüksek basınç gövdesi
barrel-type turbine n. silindirik gövdeli türbin
cylinder barrel n. silindir kovanı
barrel-type cylinder n. silindirik gövde
plunger barrel n. tampon silindiri
barrel finishing n. tamburda bitirme
barrel printer n. tambur yazıcı
barrel distortion n. tambursu çarpılma
centrifugal barrel tumbling n. tamburlama
barrel tumbling n. tamburda döndürme
barrel cleaning n. tamburda temizleme
barrel plating n. tamburda kaplama
barrel burnishing n. tamburda parlatma
barrel type piercing mill n. tamburlu delme tezgahı
screw barrel n. vida kovanı
barrel roll n. uçuşta uçağın ekseni üzerinde tam bir devir yapması
print barrel n. yazma fıçısı
oil barrel n. yağ fıçısı
barrel bolt n. yuvarlak dilli sürme
barrel hoop n. fıçı üzerindeki demir çember
barrel of a boiler n. kazan silindiri
going barrel n. saat mekanizmasının içindeki bir parça
scouring barrel n. döner tambur
Computer
barrel distortion n. fıçı yankılaşımı bozunumu
barrel pressure n. namlu basıncı
barrel switch n. namlu anahtarı
barrel printer n. tambur yazıcı
print barrel n. yazma fıçısı
Telecom
barrel distortion n. barrel bozulması
Architecture
barrel vault n. beşik tonoz
barrel vault n. beşiktonoz
barrel vault n. beşik kemer
barrel vault n. silindirik tonoz
Construction
barrel roof n. kemer çatı
barrel roof n. silindirik çatı
barrel roof n. yarı dairesel çatı
barrel drain n. silindirik tüp şeklinde dren
Automotive
barrel finish n. bombeli etek
barrel faced ring n. bombeli segman
double barrel carburetor n. çift boğazlı karbüratör
four-barrel carburetor n. dört boğazlı karbüratör
four barrel carburettor n. dört gövdeli karbüratör
four barrel carburetor n. dört boğazlı karbüratör
carburetor barrel n. hava boğazı
double-barrel carburetor n. iki boğazlı karbüratör
door lock barrel n. kapı kilidi silindiri
door lock barrel n. kapı kilidi bereli
barrel-type crankcase n. kovanlı motor karteri
ignition lock barrel n. kontak kilit silindiri
barrel-shaped roller bearing n. kovan biçimli rulmanlı yatak
barrel type crankcase n. kovanlı motor karteri
ignition lock barrel n. kontak kilidi bereli
primary barrel n. primer kovan
polishing barrel n. parlatma makinesi
primary barrel n. primer barel
cylinder barrel n. silindir kovanı
secondary barrel n. sekonder barel
secondary barrel n. sekonder kovan
single-barrel carburetor n. tek boğazlı karbüratör
barrel wear n. tambur aşınması
single barrel carburetor n. tek boğazlı karbüratör
Aeronautic
barrel roll n. fıçı tono
barrel plating n. tamburda kaplama
barrel finishing n. tamburda parlatma
barrel cleaning n. tamburda temizleme
barrel roll v. (uçak) fıçı tono yapmak
Marine
barrel buoy n. fıçı şamandıra
barrel knot n. olta iplerini birbirine bağlamak için kullanılan bir düğüm
Medical
barrel of a syringe n. enjektör haznesi
Anatomy
barrel chest n. fıçı göğüs
barrel chest n. güvercin göğüsü
barrel of the ear n. kulak davulu
barrel of the ear n. kulak zarı
barrel of the ear n. timpan
barrel of the ear n. orta kulak
barrel of the ear n. timpanik kavite
Optics
barrel distortion n. fıçı sapması
barrel distortion n. fıçı yankılaşımı bozunumu
barrel distortion n. fıçı bükülmesi
barrel distortion n. varil distorsiyonu
Marine Biology
winch barrel n. tambur
winch barrel n. tel makarası
beer barrel (tonus cerevisina) n. avustralya kıyısında görülen büyük bir yumuşakça
Botanic
golden barrel cactus n. bektaşi kavuğu
barrel cactus n. fıçı kaktüsü
barrel cactus n. ferocactus ve echinocactus cinsinden çeşitli kaktüslere verilen ad
Agriculture
barrel churn n. fıçı tipi yayık
barrel planter n. eski bir pamuk yetiştirme tekniğinde kullanılan tohum serpme fıçısı
Archaeology
barrel vault n. beşiktonoz
Religious
barrel organ n. laternaya benzer bir kilise orgu
Geography
gun barrel city n. teksas eyaletinde şehir
Geology
barrel process n. içinde reaktif madde bulunan döner fıçı ile altın veya gümüş ayıklama
Military
multi barrel missile launcher n. çok namlulu füze atar
double barrel n. çifte (silah)
bound barrel n. eğrilmiş namlu
barrel roll n. fıçı tono
barrel assembly n. komple namlu
axis of barrel n. namlu ekseni
barrel reflector n. namlu muayene aynası
barrel extension n. namlu kuyruğu
barrel assembly n. namlu düzeni
breech end of barrel n. namlunun mermi kenar ucu
barrel erosion n. namlu aşınması
gun barrel n. top namlusu
gun barrel n. tüfek namlusu
long barrel n. uzun namlu
barrel bomb n. varil bombası
barrel out of battery n. yerine oturmamış namlu
barrel in battery n. yerine oturmuş namlu
budge barrel n. şarjörden aküye barut taşımada kullanılan bakır halkalı küçük varil
light barrel n. hendek veya gediği aydınlatmada kullanılan delikli ve içi ziftli talaşla doldurulmuş boş fıçı
Hunting
rear of barrel n. silah namlusunun mermi doldurulan arka ucu
barrel band n. gerdane
tilting barrel n. hareketli namlu
heavy barrel n. kenar vuruşlu fişek
barrel channel n. kundakta namlunun içinde bulunduğu kanal
barrel length n. namlu uzunluğu
barrel locking catch n. namlu kilitleme parçası
damascus barrel n. sarma namlu
double-barrel adj. çift namlulu
over/under barrel adj. üst üste namlulu
Music
barrel-organ n. bir müzik aleti
barrel organ n. laterna
barrel-organ n. laterna
barrel-organ n. laterna (bir müzik aleti)
barrel organ n. (sokaklarda çalınan) mekanik kollu müzik kutusu
Theatre
barrel system n. kaldıraç dekoru
Slang
barrel-ass n. koca götlü
barrel fever n. akşamdan kalmışlık
barrel fever n. akşamdan kalmalık
barrel fever n. mahmurluk
barrel fever n. içki sersemliği
barrel fever n. içki mahmurluğu
barrel fever n. sarhoşluk
barrel fever n. zilzurnalık
barrel fever n. küfelik halde
barrel fever n. küp gibi
barrel fever n. leylalık
barrel fever n. alkol krizi
barrel fever n. içkiyi bırakma sonucu oluşan hezeyan hali
barrel ass out of (somewhere) v. kıçını kaldırmak
barrel ass out of (somewhere) v. bir yerden hızla/çabucak/bir an önce ayrılmak/uzaklaşmak
barrel ass out of (somewhere) v. defolup gitmek
barrel ass out of (somewhere) v. bir yeri hızla terk etmek
barrel ass v. kıçını kaldırmak
barrel ass v. hızlı hareket etmek
barrel ass v. çabuk olmak
barrel ass v. hızla/hızlı gitmek
barrel ass out of somewhere v. kıçını kaldırmak
barrel ass out of somewhere v. bir yerden hızla/çabucak/bir an önce ayrılmak/uzaklaşmak
barrel ass out of somewhere v. bir yerden defolup gitmek
barrel ass out of somewhere v. bir yeri hızla terk etmek
loaded to the barrel adj. sarhoş
lock, stock and barrel expr. her şey
lock, stock and barrel expr. herbirşey
Modern Slang
a barrel full of smashed assholes expr. çok çirkin
a barrel full of smashed assholes expr. eciş bücüş