English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | be certain v. | emin olmak | ||
We can't be certain they're Canadians. Onların Kanadalı olduğundan emin olamayız. More Sentences |
||||
General | be certain v. | kesin olmak | ||
In this world nothing can be said to be certain, except death and taxes. Bu dünyada ölüm ve vergiler dışında hiçbir şeyin kesin olduğu söylenemez. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Colloquial | be certain v. | kesin olarak bilmek |