bir olmamak - Turkish English Dictionary
History

bir olmamak



Meanings of "bir olmamak" in English Turkish Dictionary : 4 result(s)

Turkish English
Idioms
bir olmamak be not in the same class v.
bir olmamak not be in the same league v.
bir olmamak not be in the same class v.
bir olmamak not be in the same street v.

Meanings of "bir olmamak" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
General
bir şeyi yapmak için gereken niteliklere sahip olmamak be unqualified to do something v.
bir şeyden memnun olmamak dissatisfy v.
bulunduğu makama bir daha aday olmamak stand down v.
bir şeye uygun olmamak be out of keeping with something v.
akıl karı bir iş olmamak not to be advisable v.
birine yeterli miktarda bir şey olmamak go short v.
bir şey yüzünden daha beter durumda olmamak be none the worse v.
başını sokacak bir yeri olmamak have no roof over one's head v.
birine yeterli miktarda bir şey olmamak go short of v.
birinin bir şey yapmaya hakkı olmamak have no business doing something v.
karşı direnci olmamak (bir hastalığa) be susceptible to v.
birinin bir işi olmamak be at loose ends v.
bir işe uygun niteliklere sahip olmamak be unqualified for a job v.
en ufak bir fikri olmamak not to have the faintest idea v.
bir şeyde olmamak be lacking in v.
bir şeyde iyi olmamak be unskilled in v.
bir şeyde iyi olmamak be unskilled at v.
bir şeyde usta olmamak be unskilled in v.
bir şeyde usta olmamak be unskilled at v.
bir parçası olmamak not to be a part of v.
-in gözünde büyük bir iş olmamak think little of v.
-in gözünde büyük bir iş olmamak think nothing of v.
gözünde büyük bir iş olmamak think nothing of v.
bir şeyde hatası olmamak do no wrong v.
yapacak bir şeyi olmamak have nothing to do v.
bir şeyden haberdar olmamak have no awareness of something v.
(bir konu hakkında) hiçbir bilgisi olmamak have no knowledge of something v.
sırtını yaslayacağı bir ailesi olmamak have no family to lean on v.
sırtını dayayacağı bir ailesi olmamak have no family to lean on v.
fazla bir değeri olmamak have little value in itself v.
lügatında öyle bir kelime olmamak not have such a word in one's vocabulary v.
lügatında öyle bir kelime olmamak have no such word in one's vocabulary v.
ile açık/bilinen/görünen bir ilişkisi/akrabalığı olmamak bear no apparent relationship to v.
endişelenecek bir şey olmamak be nothing to worry about v.
bir grubun amaç veya eylemleriyle meşgul olmamak nonengagement v.
bir şeyi yapacak gücü olmamak be powerless to do v.
artık (bir şey) olmamak be no more v.
bir bölgenin sınırlarına bağlı olmamak delocalize [us] v.
bir bölgenin sınırlarına bağlı olmamak delocalise [uk] v.
Phrasals
(bir konuda) hiçbir fikri olmamak think nothing of v.
(bir konu hakkında) hemfikir olmamak differ about (something) v.
(biriyle bir konuda hakkında) hemfikir olmamak differ (with someone) about something v.
(biriyle bir konuda hakkında) aynı fikirde olmamak differ (with someone) about something v.
(biriyle bir konuda hakkında) hemfikir olmamak differ (with someone) on something v.
(biriyle bir konuda hakkında) aynı fikirde olmamak differ (with someone) on something v.
(bir konuda biriyle) aynı görüşte olmamak not agree with (someone or something) v.
(bir konuda biriyle) mutabık olmamak not agree with (someone or something) v.
(bir konuda biriyle) hemfikir olmamak not agree with (someone or something) v.
(bir şeyde) hedeflenen aşamada olmamak fall behind on (something) v.
(bir konuda) hemfikir olmamak differ on (something) v.
(bir konuda) aynı fikirde olmamak differ on (something) v.
(biriyle biri/bir şey hakkında) aynı fikirde olmamak disagree (with someone) (about someone or something) v.
(biriyle biri/bir şey hakkında) hemfikir olmamak disagree (with someone) (about someone or something) v.
(biriyle biri/bir şey hakkında) aynı fikirde olmamak disagree (with someone) (on someone or something) v.
(biriyle biri/bir şey hakkında) hemfikir olmamak disagree (with someone) (on someone or something) v.
(biriyle bir şey hakkında/bir konuda) aynı fikirde olmamak disagree with (one) on (something) v.
(biriyle bir şey hakkında/bir konuda) hemfikir olmamak disagree with (one) on (something) v.
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmamak disagree with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) hemfikir olmamak disagree with (someone or something) v.
(bir şeye) katılmamak/dahil olmamak opt out (of something) v.
(bir şeyle) aynı fikirde olmamak quarrel with (something) v.
(bir karardan/seçimden) dolayı içi rahat olmamak/suçluluk hissetmek struggle with (something) v.
bir parçası olmamak poop out v.
Phrases
'-den başka bir çare/yol olmamak can but expr.
Colloquial
(bir şey yapmaya) isteksiz olmak/niyeti olmamak not about to v.
bir şey yapmaya isteksiz olmak/niyeti olmamak not be about to do something v.
uygun bir davranış olmamak be not on v.
kabul edilebilir bir şey olmamak be not on v.
hiç uygun bir davranış olmamak be (just) not on v.
hiç kabul edilebilir bir şey olmamak be (just) not on v.
bir süreliğine işte/okulda olmamak be out for (something) v.
ufacık bir önemi bile olmamak not matter tuppence [uk/australia] v.
yapacak/yapması gereken pek bir işi olmamak not have a lot on v.
bir planı olmamak not have anything on v.
önceden planlanmış bir işi olmamak not have anything on v.
yapacak/yapması gereken bir iş olmamak not have anything on v.
üstünde bir şey olmamak not have anything on v.
doğrudan bir ilişkisi olmamak have nothing to do with somebody/something v.
bir değeri olmamak not mean diddly v.
bir anlamı olmamak not mean diddly v.
genellikle böyle bir şey yapan biri olmamak be not in the business of (doing something) v.
genellikle böyle bir şey yapan biri olmamak not be in the business of doing something v.
(bir şeyi yapmak) pek de doğru/uygun olmamak can't very well (do something) v.
(bir şeyi yapmak) mantıklı olmamak can't very well (do something) v.
(bir şeyi yapmak) mümkün olmamak can't very well (do something) v.
(bir şeyi yapmak) pek de doğru/uygun olmamak couldn’t very well (do something) v.
(bir şeyi yapmak) mantıklı olmamak couldn’t very well (do something) v.
(bir şeyi yapmak) mümkün olmamak couldn’t very well (do something) v.
bir yararı olmamak do no good v.
(birinden/bir şeyden) daha iyi olmamak not have anything on (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) fark edilebilir bir üstünlüğü olmamak not have anything on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı kesin kanıtı olmamak not have anything on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) yanlış yaptığına/suç işlediğine dair kanıtı olmamak not have anything on (someone or something) v.
(biri/bir şey) hakkında hiçbir bilgi olmamak not have anything on (someone or something) v.
planlanmış hiç bir işi olmamak not have a lot on v.
belli bir zaman diliminde pek işi olmamak not have a lot on v.
bir şeye razı olmamak want none of it/that v.
bir şeye razı olmamak have none of it/that v.
bir şeyi atlatma şansı olmamak have had it v.
(bir şeye) oralı olmamak not have any of (something) v.
(bir şeye) razı olmamak not have any of (something) v.
biri için bir önemi olmamak be nothing to somebody v.
birinin gözünde bir değeri olmamak be nothing to somebody v.
biri için bir önemi olmamak mean nothing to somebody v.
birinin gözünde bir değeri olmamak mean nothing to somebody v.
(bir şey) modunda olmamak be in no mood for (something) v.
(bir şey) havasında olmamak be in no mood for (something) v.
bir şey modunda/bir şey yapacak modda olmamak be in no mood for something/for doing something v.
bir şey havasında/bir şey yapacak havada olmamak be in no mood for something/for doing something v.
bir şey yapacak halde olmamak be in no mood to do something v.
bir şey çekecek halde olmamak be in no mood to do something v.
aslında kötü bir şey olmamak be no bad thing v.
aslında kötü bir şey olmamak be no bad thing (that)... v.
bir seçenek/olasılık olmamak be out v.
makul bir fiyat olmamak be rather steep v.
uygun bir fiyat olmamak be rather steep v.
kabul edilebilir bir fiyat olmamak be rather steep v.
normal bir fiyat olmamak be rather steep v.
(bir şeyi) olmamak be stuck for (something) v.
somut bir sonucu olmamak amount to nothing v.
(birinin) belli bir tercihi olmamak be all the same to (one) v.
birinin belli bir tercihi olmamak be all the same to somebody v.
aslında kötü bir şey olmamak be no bad thing... v.
pek de iyi (bir şey) olmamak be not much of a (something) v.
pek matah (bir şey) olmamak be not much of a (something) v.
o kadar da iyi (bir şey) olmamak be not much of a (something) v.
pek etkileyici (bir şey) olmamak be not much of a (something) v.
hoş bir davranış olmamak be (just) not on v.
uygun bir davranış olmamak be (just) not on v.
kabul edilebilir bir davranış olmamak be (just) not on v.
özel bir şey olmamak be nothing special v.
pek bir özelliği olmamak be nothing special v.
ahım şahım bir şey olmamak be nothing special v.
kayda değer bir özelliği olmamak be nothing special v.
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak be nothing to do with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak be nothing to do with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak be nothing to do with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak be nothing to do with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak have nothing to do with someone or something v.
(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak have nothing to do with someone or something v.
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak have nothing to do with someone or something v.
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak have nothing to do with someone or something v.
(biriyle/bir şeyle) ilişkisi olmamak/kalmamak have nothing to do with someone or something v.
(bir şeyden) başka bir şey olmamak be so much/many (something) v.
bir şeyden başka bir şey olmamak be so much/many something v.
biriyle/bir şeyle bir ilgisi olmamak be nothing to do with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak be nothing to do with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle bir ilişkisi olmamak be nothing to do with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle işi olmamak be nothing to do with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle bir ilgisi olmamak have nothing to do with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak have nothing to do with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle bir ilişkisi olmamak have nothing to do with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle işi olmamak have nothing to do with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle işi olmamak have nothing to do with someone or something v.
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak have nothing to do with someone or something v.
biriyle/bir şeyle işi olmamak not have anything to do with someone or something v.
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak not have anything to do with someone or something v.
-den başka yapabilecek bir şey olmamak cannot choose but v.
(bir şey) hiç umurunda olmamak not give a hoot (about something) v.
(biri/bir şey) hiç de umurunda olmamak not care a rap (for someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) zerre kadar önemi/değeri olmamak not care a rap (for someone or something) v.
(biri/bir şey) zerre kadar umurunda olmamak not care a rap (for someone or something) v.
(biri/bir şey) hiç de umurunda olmamak not give a rap (for someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) zerre kadar önemi/değeri olmamak not give a rap (for someone or something) v.
(biri/bir şey) zerre kadar umurunda olmamak not give a rap (for someone or something) v.
bir şeye razı olmamak have none of it/that v.
bir şeye razı olmamak want none of it/that v.
pek de iyi bir şey olmamak not be much of a something v.
pek matah bir şey olmamak not be much of a something v.
o kadar da bir şey olmamak not be much of a something v.
pek de bir şey olmamak not be much of a something v.
pek de etkileyici bir şey olmamak not be much of a something v.
(bir şeye) razı olmamak want none of (something) v.
bir şey lüksüne sahip olmamak can't afford ... v.
(bir şey yapmak) hiç de mantıklı olmamak can’t/couldn’t very well do something expr.
Idioms
ne kolay bir hayatı olduğunun farkında olmamak not know (one is) born v.
ne kolay bir hayatı olduğunun farkında olmamak not know you are born v.
söylendiği/denildiği kadar (bir şey) olmamak be not as (something) as all that v.
yarısı kadar bile (bir şey) olmamak be not half as (something) (as someone or something) v.
o kadar da (bir şey) olmamak be not as (something) as all that v.
hiç de (bir şey) olmamak be not half as (something) (as someone or something) v.
artık bir önemi olmamak be beyond caring v.
artık bir önemi olmamak be past caring v.
bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v.
bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v.
bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v.
bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v.
bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak need (something) like a fish needs a bicycle v.
bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak need (something) like a fish needs a bicycle v.
kafasının bir tahtası eksik olmamak have all (one's) buttons v.
kafasının bir tahtası eksik olmamak have all one's buttons v.
bir konuda hiç bilgisi olmamak not be able to tell one end (of something) from the other v.
bir şeyi yapmayacak kadar ahlaklı/dürüst/iyi biri olmamak be not above (doing something) v.
bir şeyi yapmayacak kadar ahlaklı/dürüst/iyi biri olmamak not be above v.
bir konuda hiç bilgisi olmamak not know one end (of something) from another v.
bir şey ya da biri kadar iyi olmamak have nothing on someone or something v.
karakter olarak öyle bir isteği/hevesi olmamak not built that way v.
karakter olarak öyle bir isteği/hevesi olmamak not built that way v.
(bir kişiye veya konuya) hiç ilgisi olmamak know nothing and care less (about someone or something) v.
(bir kişiye veya konuya) hiç ilgisi olmamak know little (or nothing) and care less v.
(bir şey yapmak için) hiçbir nedeni olmamak have no cause to (do something) v.
(bir şey yapacak) bir sebebi olmamak have no cause to (do something) v.
(bir şey yapma) gerekçesi olmamak have no cause to (do something) v.
(bir konu hakkında) beyan edebileceği bir bilgisi olmamak not be able to tell one end (of something) from the other v.
(bir konu hakkında) hiçbir fikri olmamak not be able to tell one end (of something) from the other v.
(bir konu hakkında) beyan edebileceği bir bilgisi olmamak not know one end of something from the other v.
(bir konu hakkında) hiçbir fikri olmamak not know one end of something from the other v.
(biri veya bir şey hakkında) bir şey bildiği ve umursadığı olmamak know little and care less (about someone or something) v.
pek bir şey bilmeyip hiç umurunda olmamak know little and care less (about someone or something) v.
bir şey bildiği ve umursadığı olmamak know little (or nothing) and care less v.
pek bir şey bilmeyip hiç umurunda olmamak know little (or nothing) and care less v.
bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v.
bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head v.
bir şeyi yapmaya istekli olmamak not about to v.
bir şeye niyeti olmamak not about to v.
bir şeyi yapmaya istekli olmamak not be about to do something v.
bir şeye niyeti olmamak not be about to do something v.
aman aman bir şey olmamak not set the world on fire v.
aslı astarı olmamak (bir işin) have no rhyme or reason v.
ayaküstü bir yerde olmamak be off the beaten track v.
ayaküstü bir yerde olmamak be off the beaten path v.
bir şeyin doğru olduğunu düşünmek ama emin olmamak have sneaking suspicion v.
birisini ilgilendiren bir sıkıntı olmamak no skin off someone's teeth v.
bir alanda/durumda tek olmamak not have a monopoly on something v.
bir şeyle ilgisi olmamak have no truck with something v.
bir şeyle alakası/işi olmamak have no truck with something v.
bir dikili ağacı olmamak not have a pot to piss in v.
bir şeyden memnun olmamak not take kindly to something v.
bir şey yapmaya hakkı olmamak have no business to do something v.
bir şeyleri söylemeye gönlü/isteği olmamak not have the heart to say something v.
bir şey konusunda tekel olmamak not have a monopoly on something v.
bir şeyi yapacak havada olmamak be in no mood to do something v.
birisini ilgilendiren bir sıkıntı olmamak no skin off someone's back v.
birisini ilgilendiren bir sıkıntı olmamak no skin off someone's nose v.
bir şeyde çok iyi olmamak be no great shakes v.
bir şeyden memnun olmamak have a beef with something v.
hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak be nothing to sniff at v.
hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak not to be sneezed at v.
en ufak bir fikri olmamak not have the foggiest idea v.
gülünecek bir konu/durum olmamak be no laughing matter v.
en ufak bir fikri olmamak not have the faintest idea v.
endişelendirecek kadar büyük bir durum/olay olmamak a storm in a teacup v.
hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak not to be sniffed at v.
hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak be nothing to sneeze at v.
herhangi bir fikri olmamak have no idea v.
en ufak bir fikri olmamak not have the foggiest (idea/notion) v.
hiç bir çekincesi olmamak have no qualms v.
hiç bir çekincesi olmamak have no qualms about (doing) something v.
en ufak bir fikri olmamak not have the slightest idea v.
kötü (bir) niyeti olmamak mean no offense v.
matah bir şey olmamak be no oil painting v.
pek ziyaret edilen bir yer olmamak be off the beaten track v.
pek ziyaret edilen bir yer olmamak be off the beaten path v.
(bir şeyi yapmak için) yeterli cesareti olmamak have no stomach for something v.
(bir konu hakkında) hiçbir bilgisi olmamak know no more about than a frog knows about bedsheets v.
(bir şeyi başarmak için) hiç şansı olmamak not have a cat in hell's chance v.
(bir konu hakkında) hiçbir bilgisi olmamak know as much about as a hog knows about sunday v.
(bir şeyi gerçekleştirmek/yapmak için) sihirli bir değneği olmamak have no magic wand (to do something) v.
(bir konuda) artık eskisi kadar yetenekli/becerikli/iyi olmamak lose touch v.
(bir şeye) uygun olmamak be out of keeping (with) v.
(bir şeyi yapmak için) yeterli cesareti olmamak not have the stomach for something v.
(bir şeyi yapma) havasında olmamak be in no mood to do something v.
yapacak bir şeyi olmamak be at a loose end v.
(bir süre) dahil olmamak be out of the swim of things v.
(özellikle bir kitabın) (içinde) ile ilgili herhangi bir şey (bilgi) olmamak have nothing on someone or something v.
yapacak bir şeyi olmamak be at loose ends v.
(bir şeye) yabancı olmamak be no stranger to something v.
(biriyle/bir şeyle) bir daha muhatap olmamak see the end of (someone or something) v.
(biri/bir şey) üzerinde bir etkisi olmamak make no difference (to/in somebody/something) v.
en ufak bir fikri olmamak not have the faintest (notion) v.
en ufak bir bilgisi olmamak not have the faintest (notion) v.
en ufak bir görüşü olmamak not have the faintest (notion) v.
en ufak bir düşüncesi olmamak not have the faintest (notion) v.
yükseklikle ilgili bir problemi olmamak have a (good) head for heights v.
en ufak bir fikri olmamak not have the first idea v.
bir şeye kesinlikle/hiç ihtiyacı olmamak need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v.
cebinde üç kuruşu/bir lirası olmamak not have a penny v.
en ufak bir önemi olmamak not matter tuppence v.
kötü bir niyeti olmamak not mean any offense v.
biriyle/bir şeyle aynı fikirde olmamak take a dim/poor view of somebody/something v.
(bir şeyi yapmaya) hakkı olmamak not be somebody’s place to do something v.
(birinden veya bir şeyden) aşağı kalır yanı olmamak be (right) up there with (someone or something) v.
(bir şeyle) hiç alakası olmamak be far/further/furthest removed from (something) v.
(bir şeyle) hiç ilişkisi olmamak be far/further/furthest removed from (something) v.
(bir şeyin) olma olasılığı olmamak be no question of (doing) (something) v.
(bir şeyi yapmanın) mümkünatı olmamak be no question of (doing) (something) v.
(bir şey) ihtimal dahilinde olmamak be no question of (doing) (something) v.
(bir şeyin) imkanı olmamak be no question of (doing) (something) v.
(bir şeyi yapmaya) hakkı olmamak not (one's) place (to do something) v.
düz bir çizgide olmamak go off-kilter v.
düz bir çizgide olmamak go out of kilter v.
(bir şey/biri) kadar iyi olmamak have got nothing on (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) daha iyi bir yanı olmamak have got nothing on (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) daha üstün olmamak have got nothing on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üstüne çıkan bir özelliği olmamak have got nothing on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı kesin bir suçlayıcı kanıtı olmamak have got nothing on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) hakkında bilgiye sahip olmamak have got nothing on (someone or something) v.
herhangi bir kısıtlaması/zorunluluğu olmamak have no strings attached v.
(bir şeyde) parmağı olmamak have no part in (something) v.
(bir şeyle) ilgisi olmamak have no part in (something) v.
(bir şeyle) alakası olmamak have no part in (something) v.
(bir şeyde) payı olmamak have no part in (something) v.
(bir şeyde) parmağı olmamak have no part of (something) v.
(bir şeyle) ilgisi olmamak have no part of (something) v.
(bir şeyle) alakası olmamak have no part of (something) v.
(bir şeyde) payı olmamak have no part of (something) v.
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak/olmasını istememek want no truck with somebody/something [uk] v.
(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak/olsun istememek want no truck with somebody/something [uk] v.
(biriyle/bir şeyle) işi olmamak/olsun istememek want no truck with somebody/something [uk] v.
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak/olmasını istememek have no truck with somebody/something [uk] v.
(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak/olsun istememek have no truck with somebody/something [uk] v.
(biriyle/bir şeyle) işi olmamak/olsun istememek have no truck with somebody/something [uk] v.
(bir şeye) hiç ihtiyacı olmamak want (something) like (one wants) a hole in the head v.
(bir şeyi yapmaktan) hiç umudu olmamak not have a chance in hell (of doing something) v.
(bir şeyi yapmakta) hiç şansı olmamak not have a chance in hell (of doing something) v.
(bir şeyi yapması) mümkün olmamak not have a chance in hell (of doing something) v.
(bir şeyde) pek bir rolü/etkisi olmamak play a bit role (in something) v.
(bir şeyde) pek bir rolü/etkisi olmamak play a small part (in something) v.
(bir şeyin) parçası olmamak take no part in/of (something) v.
(bir şeyde) hiçbir şekilde payı olmamak take no part in/of (something) v.
(bir şeye) dahil olmamak take no part in/of (something) v.
(bir şeyle) ilgisi olmamak take no part in/of (something) v.
bir şeyin parçası olmamak/olmak istememek have/play/take/want no part in/of something v.
bir şeyde hiçbir şekilde payı olmamak/olmasını istememek have/play/take/want no part in/of something v.
bir şeye dahil olmamak/olmak istememek have/play/take/want no part in/of something v.
bir şeyle ilgisi olmamak/olmasını istememek have/play/take/want no part in/of something v.
(bir şey) hakkında hiçbir bilgisi olmamak know as much about (something) as a pig knows about Sunday v.
(bir şeyden) zerre kadar haberi olmamak know as much about (something) as a pig knows about Sunday v.
bir şeyin anlamı nedir bilmemek, bir şey (özellik, karakter) birinde olmamak not know the meaning of the word v.
(biriyle/bir şeyle) uyumlu olmamak march out of step (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) uyumlu olmamak march out of time (with someone or something) v.
(bir konu hakkında) hiçbir bilgisi olmamak know no more about (something) than a pig knows about sunday v.
(bir konu hakkında) hiçbir fikri olmamak know no more about (something) than a pig knows about sunday v.
midesi (bir şeye) dayanıklı olmamak have no stomach for (something) v.
midesi (bir şeye) dayanıklı olmamak not have the stomach for (something) v.
bir şeyden midesi etkilenmemek/rahatsız olmamak have the stomach for something v.
bir şeye karşı isteği olmamak have no stomach for something v.
bir şeye hevesi olmamak have no stomach for something v.
bir şeye gönlü olmamak have no stomach for something v.
(bir konu hakkında) hiçbir bilgisi olmamak know as much about (something) as a pig knows about Sunday [us] v.
(bir konu hakkında) hiçbir fikri olmamak know as much about (something) as a pig knows about Sunday [us] v.
(bir şeyle) alakası olmamak be worlds world away (from something) v.
(bir şeyle) alakası olmamak be a world away (from something) v.
yeterince bir şeye sahip olmamak be badly off for something [uk] v.
gerekli olan bir şeyden yeterince olmamak/kalmamak be badly off for something [uk] v.
(bir şey) artık umurunda olmamak be beyond/past caring (about something) v.
(bir şeyin) artık bir önemi olmamak be beyond/past caring (about something) v.
bir şeyle uzaktan yakından alakası olmamak be far removed from something v.
bir şeyle uzaktan yakından alakası olmamak be ffurther removed from something v.
bir şeyle uzaktan yakından alakası olmamak be furthest removed from something v.
bir şeyi alması muhtemel olmamak be out of the frame v.
bir şeyi almaya uygun olmamak be out of the frame v.
parayla ilgili bir derdi olmamak be not short of a penny (or two) v.
(biri/bir şey) artık iyi durumda olmamak be past (someone's or something's) best v.
(biri/bir şey) artık olması gerektiği gibi/ideal durumda olmamak be past (someone's or something's) best v.
(biri/bir şey) eskisi kadar iyi olmamak be past (someone's or something's) best v.
biri/bir şey eskisi kadar iyi, güçlü, genç, güzel olmamak be past your/its best v.
(biri/bir şey) üzerinde hiç etkisi olmamak/bir etkisi olmak have (any/some) bearing on (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) hiç ilgisi olmamak/bir ilgisi olmak have (any/some) bearing on (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) hiç alakası olmamak/bir alakası olmak have (any/some) bearing on (someone or something) v.
(biri/bir şey) hiç umurunda olmamak not care a hoot (about somebody/something) v.
(biri/bir şey) hiç umurunda olmamak not give a hoot (about somebody/something) v.
(biri/bir şey) hiç umurunda olmamak not give a toss (about somebody/something) [uk] v.
bir şakaya konu olmaktan/alay konusu olmaktan rahatsız olmamak able to take a joke v.
biri/bir şey hiç umurunda olmamak about someone or something v.
aman aman bir şey olmamak not set the world on fire v.
pek abartılacak bir şey olmamak not set the world on fire v.
aman aman bir şey olmamak not set the world alight v.
pek abartılacak bir şey olmamak not set the world alight v.
aman aman bir şey olmamak not set the world on fire v.
pek abartılacak bir şey olmamak not set the world on fire v.
aman aman bir şey olmamak not set the world alight v.
pek abartılacak bir şey olmamak not set the world alight v.
birinin hoşlandığı bir şey olmamak be not somebody's style v.
bir şeye hevesli olmamak be not big on something v.
uygun bir davranış olmamak be not comme il faut v.
doğru bir davranış olmamak be not comme il faut v.
(bir şey yapmak) zorunda olmak/olmamak be not supposed to (do something) v.
(bir şey yapmak) zorunda olmak/olmamak (not) be supposed to (do something) v.
bir konuda iyi/kapsamlı bilgi sahibi olmamak be not well up on something v.
makul bir fiyat olmamak be a bit/rather steep v.
normal bir fiyat olmamak be a bit/rather steep v.
(bir şeyle) alakası olmamak be a world away (from something) v.
(bir şeyle) alakası olmamak be worlds away (from something) v.
(biri/bir şey) için hiç iyi olmamak be bad news (for somebody/something) v.
artık bir önemi olmamak be beyond/past caring v.
bir şeyle hiç alakası olmamak be far/further/furthest removed from something v.
bir şeyle hiç ilişkisi olmamak be far/further/furthest removed from something v.
eskisi kadar iyi (bir şey) olmamak be half the (something) (one) used to be v.
eskiden olduğu gibi (bir şey) olmamak be half the (something) (one) used to be v.
eskisi gibi (bir şey) olmamak be half the (something) (one) used to be v.
(bir şeye) razı olmamak be having none of (something) v.
(herkesin bildiği bir şey hakkında) bilgisi olmamak be in the dark v.
(herkesin bildiği bir şeyden) haberdar olmamak be in the dark v.
(bir şeyden) haberdar olmamak be out of touch (with something) v.
birinin/bir şeyin dengi olmamak be no match for somebody/something v.
birinin/bir şeyin seviyesinde olmamak be no match for somebody/something v.
biriyle/bir şeyle alakası bile olmamak be no match for somebody/something v.
biri/bir şey kadar iyi olmamak be no match for somebody/something v.
yabana atılır (bir şey) olmamak be no mean (something) v.
(bir şeyde/bir şeyi yapmakta) üzerine olmamak be no slouch (at something/at doing something) v.
bir şeye yabancı olmamak be no stranger to something v.
bir şeyin yabancısı olmamak be no stranger to something v.
bir şeye aşina olmamak be a stranger to something v.
(birinin) hoşlandığı bir şey olmamak be not (one's) bag v.
(birinin) hoşlandığı bir şey olmamak be not (one's) cup of tea v.
dikensiz bir yol olmamak be not a bed of roses v.
bir şey için uygun olmamak be not cut out for something v.
bir şey için biçilmiş kaftan olmamak be not cut out for something v.
bir şey yapmaya uygun olmamak be not cut out for something v.
pek (bir şey yapan) biri olmamak be not in the business of (doing something) v.
genellikle (bir şey yapan) biri olmamak be not in the business of (doing something) v.
normalde (bir şey yapan) biri olmamak be not in the business of (doing something) v.
bir önemi olmamak be not worth a fig v.
bir değeri olmamak be not worth a fig v.
bir önemi olmamak be not worth a hill of beans v.
bir değeri olmamak be not worth a hill of beans v.
bir önemi olmamak be not worth a plug nickel [obsolete] v.
bir değeri olmamak be not worth a plug nickel [obsolete] v.
(bir şeyden) kalır yanı olmamak be nothing short of (something) v.
(bir şeyden) başka bir şey olmamak be nothing short of (something) v.
ayakaltı bir yerde olmamak be off the beaten path v.
yol üstü bir yerde olmamak be off the beaten path v.
ayakaltı bir yerde olmamak be off the beaten track v.
yol üstü bir yerde olmamak be off the beaten track v.
(biriyle/bir şeyle) senkronize olmamak be out of sync (with someone or something) v.
(bir şeyden) haberdar olmamak be out of touch (with something) v.
(biriyle/bir şeyle) ahenk içerisinde olmamak be out of tune (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) ahenkli olmamak be out of tune (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) uyumlu olmamak be out of tune (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) hemfikir olmamak be out of tune (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmamak be out of tune (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) mutabık olmamak be out of tune (with somebody/something) v.
birinden/bir şeyden başka rakibi olmamak be second only to somebody/something v.
(bir şeyden) yeterince olmamak be short of (something) v.
(bir şeyden, işten) başını kaşıyacak vakti olmamak be snowed under (with something) v.
(bir şeyden) alakası olmamak be worlds away (from something) v.
(bir şeyden) alakası olmamak be a world away (from something) v.
(bir şeyden) haberdar olmamak be out of touch (with something) v.
alışılmış bir şey olmamak be against the grain v.
alışılmış bir şey olmamak go against the grain v.
biri için bir önemi olmamak mean nothing to somebody v.
birinin gözünde bir değeri olmamak mean nothing to somebody v.
biri için bir önemi olmamak be nothing to somebody v.
birinin gözünde bir değeri olmamak be nothing to somebody v.
(bir şey yapmaya) istekli olmamak can't be bothered (to do something) v.
(bir şey yapmaktan) başka çare olmamak can't help (doing something) v.
(bir şey yapmak) elinde olmamak can't help (doing something) v.
(bir şey yapmaktan) başka çare olmamak can't help but (do something) v.
(bir şey yapmak) elinde olmamak can't help but (do something) v.
bir şey elinde olmamak can't help something v.
biri için çaba gerektiren bir iş olmamak come easily, naturally to somebody v.
için çaba gerektiren bir iş olmamak come easy to v.
(bir şeyi) kazanma şansı olmamak be out of contention (for something) v.
birini/bir şeyi övüyor mu yeriyor mu belli olmamak damn somebody/something with faint praise v.
birini/bir şeyi övüyor mu yeriyor mu belli olmamak damn someone or something with faint praise v.
birini/bir şeyi övüyor mu yeriyor mu belli olmamak damn someone/something with faint praise v.
(bir şeye) yeterli olmamak fall short of (something) v.
(biri/bir şey) umurunda olmamak not give a fig (for someone or something) v.
bir şey yapmaya gönlü razı olmamak/gelmemek (not) find it in your heart to do something v.
bir şey yapmaya gönlü olmamak (not) find it in your heart to do something v.
bir şey yapma isteğinde/cesaretinde olmamak (not) find it in your heart to do something v.
kötü/talihsiz bir durumda elindekinden de olmamak save the furniture [australia] v.
artık bir işi olmamak get on your bike [uk] v.
(biri/bir şey) hakkındaki kararından emin olmamak/şüphe duymaya başlamak get second thoughts (about someone or something) v.
birine bir yararı olmamak get somebody nowhere v.
birine bir yararı olmamak not get somebody anywhere v.
(bir şeye) sahip olmamak (not) have something to your name v.
elinde (bir şeyi) olmamak (not) have something to your name v.
(birinden/bir şeyden) memnun olmamak have a beef with (someone or something) v.
(bir şey) tekelinde olmamak have a monopoly on (something) v.
(bir şey konusunda) ön yargılı olmamak have an open mind (on/about something) v.
(bir şey konusunda) ön yargılı olmamak keep an open mind (on/about something) v.
(biri/bir şey) üzerinde hiç etkisi olmamak have no effect on (someone or something) v.
(biri/bir şey) hiç etkili olmamak have no effect on (someone or something) v.
bir şey yapmaya hakkı olmamak have no business doing something/to do something v.
(bir şeye) cesareti olmamak have no heart for (something) v.
(bir şeye) istekli olmamak have no heart for (something) v.
(bir şeye) hevesi olmamak have no heart for (something) v.
(bir şeyin) parçası olmamak have no part in (something) v.
(bir şeyle) ilgisi olmamak have no part in (something) v.
(bir şeyde) hiçbir şekilde payı olmamak have no part in (something) v.
(bir şeye) dahil olmamak have no part in (something) v.
(bir şeyin) parçası olmamak have no part of (something) v.
(bir şeyle) ilgisi olmamak have no part of (something) v.
(bir şeyde) hiçbir şekilde payı olmamak have no part of (something) v.
(bir şeye) dahil olmamak have no part of (something) v.
birine/bir şeye ayıracak vakti olmamak have no time for somebody/something v.
biriyle/bir şeyle harcayacak vakti olmamak have no time for somebody/something v.
biriyle/bir şeyle işi olmamak have no time for somebody/something v.
biriyle/bir şeyle uğraşacak zamanı olmamak have no time for somebody/something v.
birine/bir şey) saygı duymamak/saygısı olmamak have no time for somebody/something v.
birine/bir şeye ayıracak vakti olmamak not have much time for somebody/something v.
biriyle/bir şeyle harcayacak vakti olmamak not have much time for somebody/something v.
biriyle/bir şeyle işi olmamak not have much time for somebody/something v.
biriyle/bir şeyle uğraşacak zamanı olmamak not have much time for somebody/something v.
birine/bir şey) saygı duymamak/saygısı olmamak not have much time for somebody/something v.
bir şeyle/biriyle ilgisi olmamak have no truck with something/someone v.
bir şeyle/biriyle alakası/işi olmamak have no truck with something/someone v.
(birine/bir şeye) diyecek lafı/sözü olmamak have no words for (someone or something) v.