blowing - Turkish English Dictionary

blowing

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "blowing" in Turkish English Dictionary : 9 result(s)

English Turkish
General
blowing n. esen
blowing n. üfleme
blowing n. esme
blowing n. hava, buhar veya gazın baskıyla çıkmasından kaynaklı ses
Industry
blowing n. iç basınçla plastikten mutfak takımı yapma süreci
Technical
blowing n. körükle basma
blowing n. üfleme
Automotive
blowing n. yanma
Zoology
blowing n. atların burunlarından çıkardıkları titreşimli ses

Meanings of "blowing" with other terms in English Turkish Dictionary : 126 result(s)

English Turkish
General
blowing up n. havaya uçma
Yes, I have thought an awful lot about blowing up the White House.
Evet, Beyaz Saray'ı havaya uçurmayı çok düşündüm.

More Sentences
mind-blowing adj. akıllara durgunluk veren
The changes are absolutely mind-blowing.
Değişiklikler kesinlikle akıllara durgunluk veriyor.

More Sentences
Technical
air blowing n. hava üfleme
To do this, you can use copper gaskets or a certain air blowing.
Bunu yapmak için bakır contalar veya belirli bir hava üfleme kullanabilirsiniz.

More Sentences
glass blowing n. cam üfleme
Glass developed dramatically in the Roman era when glass blowing techniques were invented.
Cam, Roma döneminde cam üfleme teknikleri icat edildiğinde dramatik bir şekilde gelişti.

More Sentences
General
blowing about n. savurma
blowing something up n. şişirme
blowing off n. sorumluluktan kaçma
blowing off n. görevden kaçma
wind blowing n. rüzgar esmesi
blowing-up n. patlama
glass-blowing n. cam üfleme
glass-blowing n. şişe yapımı
blowing snow n. rüzgarla savrulan kar
blowing snow n. tipi
blowing up n. yerle bir etme
blowing off n. kaytarma
blowing up n. havaya uçurma
blowing up n. şişkin hale gelme
blowing up n. büyüme
blowing up n. büyütülme
blowing up n. şişme
blowing up n. şişirilmiş hale gelme
blowing up n. yerle bir olma
blowing up n. genişleme
blowing up n. patlatma
blowing up n. patlama
blowing from north n. rüzgarın kuzeyden esmesi
whistle-blowing n. (bir şeye) son verme
whistle-blowing n. (birini) ele verme
whistle-blowing n. (birini) ispiyonlama
blowing up n. azarlama
blowing up n. şiddetli azarlama
blowing-up n. şiddetli azarlama
sprinkle by blowing v. püskürmek
have one's hair blowing v. saçları uçuşmak
Colloquial
bulb blowing n. ampul patlaması
blowing up n. kısa zaman çok sayıda telefon araması ve/veya mesaj alma
blowing up n. telefonu susmama
blowing up n. mesaj/telefon/arama yağmuruna tutulma
blowing up n. mesaj/arama bombardımanına tutulma
mind-blowing adj. insanın aklını başından alan
mind-blowing adj. psikedelik
mind-blowing adj. öfori yaratan
Idioms
blowing up n. (birisini) üst üste defalarca aramak ya da mesaj gönderme
see how the wind is blowing v. rüzgarın hangi yönden eseceğini bilmek
know which way the wind is blowing v. rüzgarın hangi yönden eseceğini bilmek
see which way the wind is blowing v. rüzgarın hangi yönden eseceğini bilmek
be blowing in the wind [us] v. değerlendirme altında olmak
be blowing in the wind [us] v. göz önünde bulundurmak
be blowing in the wind [us] v. (konu) görüşülüyor olmak
be blowing in the wind [uk] v. değerlendirme sürecinde olmak
be blowing in the wind [uk] v. görüşme/tartışma aşamasında olmak
the way the wind is blowing expr. eğilimin ne yönde olduğu
the way the wind is blowing expr. gelişmenin/gidişatın ne yönde olacağı
the way the wind is blowing expr. rüzgarın nereden estiği
the way the wind is blowing expr. rüzgarın hangi yönden estiği
which way the wind is blowing expr. işlerin nasıl ilerlediği
which way the wind is blowing expr. rüzgarın nereden estiği
which way the wind is blowing expr. rüzgarın hangi yönden estiği
which way the wind is blowing expr. durumun gidişatı
Speaking
the wind is blowing expr. rüzgar esiyor
Trade/Economic
pet blowing n. pet dolum
whistle-blowing policy n. bilgi uçurma politikası
Insurance
blowing of fuse n. sigorta atması
Technical
soot blowing n. kurum üfleme
blowing method n. üfleme metodu
blowing agent n. üfleme ajanı
glass blowing n. cam üfleme işlemi
blowing cylinder n. üfleyici silindir
blowing engine n. körük motoru
blowing cylinder n. körük silindiri
air blowing n. oksidasyon
air blowing n. hava geçirme
glass blowing n. şişe yapımı
blowing-out n. (yüksek fırın) durdurma
blowing-out n. kapatma
oxygen-blowing n. oksijenle yakma
sand-blowing nozzle n. kum püskürtme memesi
mould blowing n. kalıpla üfleme
blowing iron n. üfleme borusu
blowing processes n. üflemeli süreçler
blowing out n. üfleyerek uç açma
core blowing n. üflemeli maça yapımı
vacuum blowing n. vakumla şişirme
blowing-out n. yüksek fırını durdurma
bottom blowing n. tabandan üfleme
blowing-in n. yüksek fırını çalışmaya alma
blowing operation n. üfleme işlemi
glass blowing mould n. cam üfleme kalıbı
fibre blowing n. elyaf püskürtme
oxygen and lime bottom blowing process n. alttan oksijenle kireç üfleme süreci
rotational mould blowing n. döner kalıp içine üfleme
turn mould blowing n. döner kalıba üfleme
bottom blowing n. alttan üfleme
bottom blowing system n. alttan üfleme dizgesi
fibre blowing n. lif püskürtme
oxygen blowing n. oksijen üfleme
oxygen lance blowing n. oksijen üfleme borusu ile üfleme
flame blowing n. alevle çakma
argon blowing n. argon üfleme
blowing agent n. patlatma maddesi
scientific glass blowing n. alevde yumuşatarak biçim verme
blowing burner n. üfleme beki
blowing ring n. üfleme bileziği
hand blowing n. elde üfleme
preform blowing n. preform şişirme
front blowing n. ön üfleme
melt blowing n. eriyik üfleme
blowing gas n. üfleme sırasında jeneratörden çıkan gaz
blowing pipe n. cam üfleme borusu
back blowing v. geri üflemek
Automotive
blowing up n. şişirme
Aeronautic
boundary layer blowing n. sınır tabaka içine enjeksiyon
Mining
blowing type ventilation n. üflemeli havalandırma
Food Engineering
early blowing n. erken şişme
Biochemistry
air blowing n. üfleme
Environment
blowing snow n. kar tipisi
Geography
blowing rock n. north carolina eyaletinde yerleşim yeri
Meteorology
blowing snow n. savrulan kar
blowing dust and sand n. savrulan toz ve kum
blowing snow n. kar tipisi
blowing snow n. tipi
Basketball
blowing a shot n. çok kolay sayı olabilecek bir atışın kaçırılması
blowing a shot n. basket kaçırma
Slang
blowing a strawberry n. zort çekme
blowing a raspberry n. zort çekme