bridle - Turkish English Dictionary
History

bridle

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "bridle" in Turkish English Dictionary : 40 result(s)

English Turkish
Common Usage
bridle n. dizgin
General
bridle n. denge (bisiklet vb)
bridle n. at başlığı (gem ve dizginlerin takıldığı)
bridle n. bağ
bridle n. yular
bridle n. gem
bridle n. kısıtlama
bridle n. ağza ve kafaya takılan eski bir tür işkence aleti
bridle n. gemcik
bridle n. frenulum
bridle n. ağı sıkıştıran ip
bridle n. uçurtmanın ipine bağlanan kordon sistemi
bridle n. gemleme
bridle v. gemlemek
bridle v. ata başlık takmak
bridle v. dizgin vurmak
bridle v. kızmak
bridle v. başkaldırmak
bridle v. dizgin takmak
bridle v. dizginlemek
bridle v. başını hafifçe kaldırarak öfkesini veya beğenmediğini belli etmek
bridle v. karşı gelmek
bridle v. zaptetmek
bridle v. gem vurmak
bridle v. yular takmak
bridle v. frenlemek
bridle v. (at) dizginlemek
bridle v. tutmak
bridle v. alınmak
bridle v. kızgın olmak
bridle v. aşırılıktan kaçınmak
Technical
bridle n. tutucu
Textile
bridle n. mont ve ceket yakalarına dikilen kumaş parçası
Aeronautic
bridle n. çok uçlu halat
bridle n. rehber bağlama şeridi
Marine
bridle n. palamar
Medical
bridle n. bir organ veya oluşumu tesbit eden veya hareketini sınırlayan bağ
bridle n. frenulum
Forestry
bridle n. kızak yolundaki kütüklerin veya kütük kızaklarının hızını kontrol eden cihaz
Hunting
bridle n. ateşleme düzeninin içindeki bir parça

Meanings of "bridle" with other terms in English Turkish Dictionary : 49 result(s)

English Turkish
General
bridle path n. atlı yolu
bridle joint n. boyunduruk geçme
scold's bridle n. kadınların cezalandırılması için kullanılan bir alet
towing bridle n. çekme halatı
branches of a bridle n. bir dizgindeki iki parça bükülmüş demir
bridle hand n. sol el
bridle hand n. ata binerken dizgini tutan el
bridle track [new zealand] n. ata binmek için uygun yol
bridle trail n. at yolu
bridle road n. at yolu
bridle way n. at yolu
bridle rein n. dizgin
bridle wrist n. dizgini tutan sol el bileği
scolding bridle [dialect] [uk] n. eski bir tür işkence aleti
bridle up v. sinirlenmek
put a bridle on v. gem vurmak
bridle at v. birisine kızmak
bridle up v. içerlemek
Phrasals
bridle at (someone or something) v. (birine/bir şeye) kızmak
bridle at (someone or something) v. (birine/bir şeye) sinirlenmek
bridle at (someone or something) v. (birine/bir şeye) darılmak
bridle at (someone or something) v. (birine/bir şeye) kırılmak
bridle up v. ata dizgin vurmak
bridle at v. (bir şeyden) alınmak
Idioms
bridle one's tongue v. gem vurmak
a wigwam for a goose's bridle expr. sana ne
a wigwam for a goose's bridle expr. seni ilgilendirmez
a wigwam for a goose's bridle expr. seni ilgilendiren bir şey değil
Technical
towing bridle n. çelik çekme halatı
bridle roll n. gerdirme merdanesi
tension bridle n. gerdirme donanımı
tension bridle n. germe gemi
entry bridle n. giriş gergisi
drag bridle n. sürünme durdurucu
bridle ring n. tutucu yüzük
bridle rod n. tutucu çubuğu
bridle spring n. tutucu yayı
bridle bit n. gem
Architecture
bridle noseband n. başlık tasması
bridle iron n. yeterli dayanağın bulunmadığı durumlarda destek sağlamak için bükülmüş güçlü ve yassı demir çubuk
Construction
bridle joint n. boyunduruk geçme
bridle [uk] n. yan kiriş
Aeronautic
deployment bridle n. paraşüt açma teli
Marine
bowline bridle n. borina patası
towing bridle n. cer halatı patası
towing bridle n. gemiyi baştan çekmek için bir ucu çekiciye verilen halat zincir veya çelik halat düzeneği
bridle cable n. çift demiri tek zincire bağlayan zincir
bridle port n. gomina lumbarı
Sport
double bridle n. çift dizgin