can do - Turkish English Dictionary
History

can do



Meanings of "can do" in Turkish English Dictionary : 6 result(s)

English Turkish
Colloquial
can do expr. hallederim
can do expr. hallederiz
can do expr. yapabilirim
can do expr. olur
can do expr. yapılır
can do expr. yapılabilir

Meanings of "can do" with other terms in English Turkish Dictionary : 190 result(s)

English Turkish
General
a can–do attitude n. bir işi yapmak için gösterilen gayret
a can–do attitude n. bir işi yapmak için gereken heves
do the best one can do v. elinden geleni yapmak
do all one can do v. elinden geleni yapmak
Phrases
be as much as somebody can/could do (not) to do something v. elinden geldiğince dayanmak
be as much as somebody can/could do (not) to do something v. elinden geleni yapmak
be as much as somebody can/could do (not) to do something v. bir şeyi zar zor/güç bela yapmak
the least (one) can do expr. yapması gereken (şudur)
the least (one) can do expr. en azından (şunu) yapabilir
the least (one) can do expr. hiç olmazsa (şunu) yapabilir
the least (one) can do expr. elinden gelen (şu) oldu
it's the least I can do expr. lafı mı olur, rica ederim
could/can do without something expr. bir şey olmasa iyi
could/can do without something expr. bir şeye rastlamam umarım
could/can do without something expr. bir şey olmasın
could/can do without something expr. bir şey almayayım
could/can do without something expr. bir de o eksik kalsın
the (very) least you can/could do expr. elinden gelenin en azı
the (very) least you can/could do expr. yapman gereken en ufak şey
the (very) least you can/could do expr. yapabileceğinin en azı
the (very) least you can/could do expr. en azından yapılan
the (very) least you can/could do expr. hiç değilse yapabilmek
Proverb
never put off till tomorrow what you can do today bugünün işini yarına bırakma
don't put off for tomorrow what you can do today bugünün işini yarına bırakma
you never know what you can do till you try denemeden bilemezsin
you never know what you can do till you try denemedikçe bilemezsin
those who can, do; those who can't, teach (bernard shaw tarafından öğretmenleri aşağılamak amacıyla söylemiş bir söz) elinden hiçbir iş gelmeyen öğretmen olur
never put off until tomorrow what you can do today. bugünün işini yarına bırakma
everyone can find fault, few can do better herkes hata bulabilir, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır
everyone can find fault, few can do better herkes eleştirir, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır
everyone can find fault, few can do better eleştirmek/hata bulmak kolaydır, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır
Colloquial
can-do n. beceriklilik
can-do n. heveslilik
can-do n. kendine güvenme
tell (one) what (one) can do with (something) v. (bir şeyi) alıp ne yapabileceğini söylemek
tell somebody what they can do with something v. (birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek
tell somebody what they can do with something v. (birine) al bir tarafına sok demek
tell somebody what they can do with something v. (birine) münasip bir yerine sok demek
tell somebody what they can do with something v. (birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek
be all somebody can/could do (not) to do something v. elinden bir tek bir şeyi yapmak ya da yapmamak gelmek
as much as somebody can/could do (not) to do something v. bir şeyi yapmak/yapmamak için elinden geleni yapmak
as much as somebody can/could do (not) to do something v. bir şeyi yapmak/yapmamak için elinden geldiğince uğraşmak
as much as somebody can/could do to do something v. bir şeyi yapmak için elinden geleni yapmak
as much as somebody can/could do to do something v. bir şeyi yapmak için elinden geldiğince uğraşmak
can-do adj. zorluklar karşısında kendine güvenen, becerikli
can-do adj. hevesli
come on you can do it expr. haydi bunu yapabilirsin
anything else can I do for you? expr. size yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı?
anything else can I do for you? expr. size başka nasıl yardımcı olabilirim?
anything else can I do for you? expr. yardım etmemi istediğiniz başka bir şey var mı?
anything else can I do for you? expr. başka bir şey istiyor musunuz?
anything else can I do for you? expr. başka bir ihtiyacınız var mı?
we, you can/could/might do worse (than...) expr. bir şeyi yapmak iyi fikir
we, you can/could/might do worse (than...) expr. iyi/yerinde bir karar
can/could do without expr. olmasa iyi
can/could do without expr. rastlamam ularım
can/could do without expr. beni ilgilendirmez/ilgilendirmiyor
can/could do without expr. almayayım
can/could do without expr. eksik kalsın
can/could do without expr. bulaşmak istemem
can/could do without expr. bulaşmasam iyi olur
can do with expr. -e ihtiyacı var
can do with expr. olsa iyi olur
can do with expr. olsa/ile hiç fena olmaz
can-do expr. yapabilirim
can-do expr. hallederim
can-do expr. olur, yaparım
what can I do you for? expr. senin için ne yapabilirim?
what can I do you for? expr. sizin için ne yapabilirim?
what can I do you for? expr. sana/size nasıl yardımcı olabilirim?
what more can (one) do? expr. (biri) daha ne yapabilir?
what more can (one) do? expr. (biri) başka ne yapabilir?
Idioms
the least someone can do n. birinin en azından yapabileceği şey
be all somebody can/could do (not) to do something v. elinden geleni yapmak
be all somebody can/could do (not) to do something v. kendini zor tutmak
be all somebody can/could do (not) to do something v. kendini tutmaya çalışmak
be all somebody can/could do (not) to do something v. kendisiyle mücadele etmek
be all somebody can/could do (not) to do something v. tüm/olanca/var gücüyle yapmaya/yapmamaya çalışmak
be all somebody can/could do (not) to do something v. tüm/olanca/var gücünü kullanmak
could/can do without something v. olmamasını/yapmamasını ummak
could/can do without something v. olmasa/yapmasa iyi olmak
do all one can v. elinden geleni yapmak
can do something on their ear v. kolayca/zorlanmadan yapmak
can do something on one's ear v. kolayca/zorlanmadan yapmak
do all one can v. tüm yolları denemek
be all somebody can/could do (not) to do something v. bir şeyi yapmak (ya da yapmamak) için elinden geleni yapmak
be all somebody can/could do (not) to do something v. bir şeyi yapmak (ya da yapmamak) için her yolu denemek
be all somebody can/could do (not) to do something v. (bir yapmamak) için kendini zor tutmak
can do something standing on your head v. kolayca/zorlanmadan/gözü kapalı yapmak
can do something standing on your head v. kolayca yapabilmek
can do something standing on your head v. gözü kapalı yapabilmek
(one) can do worse expr. daha iyisi olamaz
everyone can find fault, few can do better expr. yapılan işi herkes eleştirebilecekken; daha iyisini yapabilecek (olan kişi) pek azdır
Speaking
only one that can do it expr. bunu yapabilecek tek kişi
I can do this expr. bunu yapabilirim
what else can I do? expr. başka ne yapabilirim?
can you teach me how to do that? expr. bunu nasıl yapıldığını öğretir misin?
how can I do this? expr. bunu nasıl yapabilirim?
what can you do for me? expr. benim için ne yapabilirsin?
can you do that for me? expr. benim için bunu yapar mısın?
there isn't anything they can do about it expr. bu konuda yapabilecekleri hiçbir şey yok
that is all I can do expr. bütün yapabileceğim bu
I don't know what i can do about it expr. bunun hakkında ne yapabileceğimi bilmiyorum
you can do something good with this money expr. bu parayla iyi bir şey yapabilirsin
this is all I can do expr. bütün yapabileceğim bu
I can do that expr. bunu yapabilirim
can you do that? expr. bunu yapabilir misin?
there's really nothing that you can do about it expr. bu konuda gerçekten yapabileceğin hiçbir şey yok
you can do better than that expr. bundan iyisini yapabilirsin
it is all I can do expr. bütün yapabileceğim bu
a father can only do so much at the birth expr. bir baba doğum sırasında ancak bu kadarını yapabilir
is this the best you can do? expr. bulabileceğinin en iyisi bu muydu?
I can do this trick in reverse expr. bu numarayı tersten yapabiliyorum
let's see what we can do expr. bakalım ne yapabiliriz
you can do better than that expr. bundan daha iyisini yapabilirsin
can you do it for me? expr. bunu benim için yapar mısın?
can you or can't you do it? expr. bunu yapabilir misin yapamaz mısın?
can you do me a favor? expr. bana bir iyilik yapar mısın?
can you teach me how to do that? expr. bunu nasıl yaptığını öğretir misin?
is this the best you can do? expr. bula bula bunu mu buldun?
can you do anything? expr. bir şey yapabilir misin?
I don't think i can do that expr. bunu yapabileceğimi sanmıyorum
I can do that for you expr. bunu senin için yapabilirim
can you do me a favour? expr. bana bir iyilik yapar mısın?
how can they do that? expr. bunu nasıl yaparlar?
we have men who can do this expr. bunu yapabilecek adamlarımız var
what more can I do? expr. başka ne yapabilirim?
a father can only do so much at the birth expr. doğum sırasında babanın elinden ancak bu kadarı gelir
you can do better expr. daha iyisini yapabilirsin
I will do whatever I can expr. elimden geleni yaparım
I don't know what I can do to help expr. elimden ne gelir bilmiyorum
no can do expr. hiç yolu yok
no can do expr. hayatta olmaz
the least you can do is listen expr. en azından dinle
it's the least I can do expr. elimden gelen bu kadar
anyone can do that expr. herhangi biri bunu yapabilir
İf you can dream it you can do it expr. eğer hayal edebiliyorsan yapabilirsin
İf you can dream it you can do it expr. hayal edebiliyorsan yapabilirsin
there's nothing I can do expr. elimden bir şey gelmez
do your job the best you can expr. işini en iyi şekilde yap
you can do it whenever you want expr. istediğin zaman yapabilirsin
no can do expr. imkansız
you can do what you want expr. istediğini yapabilirsin
you can do whatever you want expr. istediğini yapabilirsin
what makes you think he can do this job? expr. onun bu işi yapabileceğini nereden düşündün ki?
what makes you think he can do this job? expr. onun bu işi yapabileceğini nereden çıkardın ki?
no can do expr. olmaz
then what else can we do? expr. o halde başka ne yapabiliriz?
what can I do? expr. ne yapabilirim?
let me see what i can do expr. neler yapabileceğime bir bakayım
there's nothing i can do about that expr. o konuda yapabileceğim bir şey yok
what can we do? expr. ne yapabiliriz?
what can we do expr. ne yapabiliriz?
what can I do to help? expr. nasıl yardım edebilirim?
let's see what you can do expr. ne yapabileceğinizi görelim
what can we do? expr. neler yapabiliriz?
there's nothing we can do for them expr. onlar için yapabileceğimiz hiçbir şey yok
what can I do for you? expr. sizin için ne yapabilirim?
what can I do without you expr. sensiz naparım
what can I do for you? expr. senin için ne yapabilirim?
is there anything I can do for you? expr. sizin için yapabileceğim bir şey var mı?
what can I do for you? expr. senin için ne yapabilirim?
what else can I do for you? expr. sizin için başka ne yapabilirim?
do you have a number we can reach you at? expr. size ulaşabileceğimiz bir numara var mı?
do you have a number we can reach you at? expr. sana ulaşabileceğim bir numara var mı?
what can I do for you? expr. sizin için ne yapabilirim?
where do you think I can find it? expr. sence nerede bulabilirim?
I can not tell you anything you do not know expr. sana bilmediğin bir şey söyleyemem
there's nothing I can do for you expr. senin için yapabileceğim bir şey yok
this is the best price we can do expr. yapabileceğimiz en iyi fiyat bu
is that the best you can do? expr. yapabileceğinin en iyisi bu mu?
that is the best that I can do expr. yapabileceğimin en iyisi bu
I can do that expr. yapabilirim
anything I can do to help? expr. yapabileceğim bir şey var mı?
what can i do for you? expr. (garson vs) buyrun size nasıl yardımcı olabilirim?
there's so much you can do expr. yapabileceğin ne de çok şey var
it's all I can do expr. yapabileceğimin hepsi bu
do the best you can expr. yapabileceğinin en iyisini yap
what a lot of things there are that you can do expr. yapabileceğin ne de çok şey var
there's nothing you can do expr. yapabileceğin hiçbir şey yok
there's nothing I can do expr. yapabileceğim bir şey yok
there's not much i can do expr. yapabileceğim çok bir şey yok
no can do expr. yapamam
there's not much you can do expr. yapabileceğiniz pek bir şey yok
we need to do whatever we can expr. yapabileceğimizi yapmalıyız
you don't think I can do it? expr. yapamayacağımı mı sanıyorsun?
there is nothing i can do expr. yapabileceğim hiçbir şey yok
Slang
tell (one) what (one) can do with (something) v. (bir şeyi) alıp bir yerine sokabileceğini söylemek
tell (one) what (one) can do with (something) v. (bir şeyi) alıp neresine sokabileceğini söylemek
Star Wars
we can do it! expr. yapabiliriz!