crisped - Turkish English Dictionary

crisped

Meanings of "crisped" in Turkish English Dictionary : 43 result(s)

English Turkish
Common Usage
crisp adj. çıtır çıtır
I enjoyed walking on the crisp leaves of the autumn.
Sonbaharın çıtır çıtır yaprakları üzerinde yürümekten keyif alıyordum.

More Sentences
crisp adj. gevrek
Zion preferred crisp biscuits.
Zion gevrek bisküvileri tercih ederdi.

More Sentences
General
crisp n. cips
Molly, stop eating the whole packet of crisps!
Molly, cips paketinin tamamını yemesene!

More Sentences
crisp adj. kesin
Her crisp answer stopped the angry customer.
Onun kesin cevabı öfkeli müşteriyi durdurdu.

More Sentences
crisp adj. temiz
June showed up with her crisp white dress.
June bembeyaz temiz elbisesiyle ortaya çıktı.

More Sentences
crisp adj. (hava) soğuk
I got cold because of the crisp winter weather.
Kışın havalar soğuk olduğu için üşütmüşüm.

More Sentences
crisp adj. net
I thought the speakers of my new smartphone would sound crisper.
Yeni akıllı telefonumun hoparlörlerinin sesinin daha net çıkacağını düşündüm.

More Sentences
crisp n. kırışık
crisp n. ayaz
crisp n. zindeleştiren
crisp v. dalgalandırmak
crisp v. kıvırmak
crisp v. kıvrılmak
crisp v. gevretmek
crisp v. gevrekleştirmek
crisp v. gevrekleşmek
crisp v. gevremek
crisp v. hışırdatmak
crisp v. kırışmak
crisp v. buruşmak
crisp v. gevrek
crisp v. çıtır çıtır
crisp adj. kıtır kıtır
crisp adj. yepyeni
crisp adj. taptaze ve sulu (meyve/sebze)
crisp adj. kıvırcık
crisp adj. buruşuk
crisp adj. kuru ve soğuk (hava)
crisp adj. gıcır gıcır
crisp adj. kütür kütür
crisp adj. taze
crisp adj. uyanık
crisp adj. düzenli
crisp adj. canlı
crisp adj. çabuk ve kendinden emin
crisp adj. bakımlı
crisp adj. körpe
crisp adj. yeni
Colloquial
crisp adj. uçmuş
crisp adj. dut gibi
crisp adj. kafası yanmış
crisp adj. uyuşturucu etkisinde
Gastronomy
crisp n. kıtır

Meanings of "crisped" with other terms in English Turkish Dictionary : 39 result(s)

English Turkish
Gastronomy
potato crisp n. patates cipsi
Help yourself to more potato crisps.
Biraz daha patates cipsi al.

More Sentences
General
crisp toasts n. kıtır tost
crisp bread n. kraker
crisp chocolate n. çıtır çikolata
crisp bag n. cips paketi
honey crisp n. ballı çıtır şeker
laugh in crisp tones v. gevrek gevrek gülmek
become crisp v. gevremek
burned to a crisp adj. yanıp kül olmuş
fresh and crisp adj. badem gibi
crisp and clean adj. tiril tiril
Idioms
be burned to a crisp v. tamamen yanmak
be burnt to a crisp v. tamamen yanmak
burn something to a crisp v. yakıp kül etmek
be burnt to a crisp v. yanıp kömür olmak
burn something to a crisp v. yakıp kömür etmek
be burned to a crisp v. yanıp kömür olmak
burn (someone) to a crisp v. (birini) ciddi şekilde yakmak (güneş)
burn (someone) to a crisp v. (birini) güneş yanığı yapmak
burn (someone) to a crisp v. (birinde) ciddi güneş yanığı oluşturmak
burn (something) to a crisp v. (bir şeyi) yakıp kül etmek
burn (something) to a crisp v. (bir şeyi) kömür gibi yakmak
burn (something) to a crisp v. (bir şeyi) yakıp kömür etmek
burn (someone) to a crisp v. ıstakoz gibi yakmak (güneş)
burn (someone) to a crisp v. güneş yanığı yapmak
burn (someone) to a crisp v. aşırı bronzlaştırmak
burnt to a crisp adj. yanıp kül/kömür olmuş
burnt to a crisp adj. kömür gibi yanmış
burnt to a crisp adj. aşırı bronzlaşmış
burnt to a crisp adj. güneş yanığı olmuş
burnt to a crisp adj. yanmış bitmiş
burned to a crisp expr. çok pişmiş
Computer
crisp and vibrant color graphics n. net ve canlı renkli grafikler
Medical
crisp aneurysm n. crisp anevrizması
Gastronomy
crisp fish n. çıtır balık
crisp flaky pastry n. katmer
Math
crisp sets n. klasik kümeler
crisp sets n. keskin kümeler
Tobacco
crisp-brittle adj. çıtır çıtır