daha yakın - Turkish English Dictionary
History

daha yakın



Meanings of "daha yakın" in English Turkish Dictionary : 6 result(s)

Turkish English
General
daha yakın closer adj.
daha yakın narre [obsolete] adj.
daha yakın nerre [obsolete] adj.
daha yakın near [obsolete] adv.
Archaic
daha yakın nigher adj.
daha yakın hither adj.

Meanings of "daha yakın" with other terms in English Turkish Dictionary : 54 result(s)

Turkish English
General
rüzgara daha yakın seyretmek outpoint v.
bir adım daha yakın one step closer adj.
birbirine yakın üç veya daha fazla kimyasal maddeye ait veya ilgili gamma adj.
sol yerine sağ ele daha yakın olan right-hand adj.
uçağın boylamsal eksenine daha yakın inboard adv.
(başka bir şeyden) daha yakın within prep.
Phrasals
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe almak push forward v.
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe çekmek push forward v.
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe almak push forward v.
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe çekmek push forward v.
birine/bir şeye daha yakın hissetmek incline toward someone or something v.
daha yakın olmak run to v.
'-e daha yakın hissetmek incline toward v.
Phrases
dostlarını yakın düşmanlarını daha yakın tut keep friends close and enemies closer expr.
dostlarını yakın düşmanlarını daha yakın tut keep your friends close and enemies closer expr.
yakından daha yakın closer than close expr.
Colloquial
bir riski/tehlikeyi önlemek için golf topunu atabileceğinden daha yakın bir mesafeye atmak lay up v.
daha cana yakın olmak nicen up v.
daha cana yakın hale getirmek nicen up v.
düşündüğümden daha yakın closer than I thought adj.
Idioms
doğaya yakın/daha sade bir yaşam biçimini seçmek go bush v.
doğaya yakın/daha sade bir hayat tarzını seçmek go bush v.
bir adım daha yakın olmak have a head start on v.
doğaya daha yakın bir hayat yaşamak get back to nature v.
doğaya daha yakın bir hayat yaşamak go back to nature v.
Speaking
sandığından daha yakın/erken sooner than you think expr.
Law
varis kabul edildiği halde daha yakın bir varisin doğumu ile miras hakkı düşebilecek olan kimse presumptive heir n.
Technical
60 cm veya daha yakın olan nesneler için görüş mesafesi near vision n.
tepesine yakın bir yerinden yatay bir çubukla kesilmiş daha uzun dikey bir çubuk latin cross n.
pikselin belirli bir diğer pikselden daha yakın olanıyla değiştirildiği bir tür grafik tasarım süreci overdraw v.
Automotive
tabana daha yakın olan (araç tekerleği) dished adj.
Traffic
öndeki taşıt ... metreden daha yakın takip edilemez minimum following distance expr.
Aeronautic
birbirine çok yakın ikişer veya daha fazla kanat kümesine sahip uçak tandem n.
kanat ucuna doğru ya da kanat ucuna daha yakın olarak yerleştirilmiş outboard n.
uçak gövdesine daha yakın inboard adj.
Physiology
gözlerin daha yakın bir nesneye sabitlenmek amacıyla içe dönmesi convergence n.
Optics
iki farklı ancak ilişkili uyarıcının uzay ve/veya zamanda birbirine yakın bir şekilde gösterildiğinde gerçekte olduklarından daha farklı algılanmaları contrast n.
Physics
atom veya molekülün görünge çizgisinin birbirine yakın iki veya daha fazla bileşene ayrılması hyperfine structure n.
Chemistry
molekülünde (yakın bağlantılı olduğu bileşikten) daha az oksijen içeren anlamına gelen ön ek deoxy- pref.
molekülünde (yakın bağlantılı olduğu bileşikten) daha az oksijen içeren anlamına gelen ön ek desoxy- pref.
Biology
bir veya daha fazla tür üyesinin ayrı koloniler yönetmelerine karşın birbirlerine müdahale etmeden yakın yaşaması parabiosis n.
Astrology
iki veya daha fazla gök cisminin birbirine yakın hale gelmesi conjunction n.
Botanic
yapracığının en alt katmanı bitki sapına en alt süperior katmandan daha yakın olan (bitki) catadromous adj.
Breeding
aynı veya yakın soyun daha sonraki nesillerinde olan in-and-in adj.
aynı veya yakın soyun daha sonraki nesillerinde olan in-and-in adj.
aynı veya yakın soyun daha sonraki nesillerinde in-and-in adv.
aynı veya yakın soyun daha sonraki nesillerinde in-and-in adv.
Geology
metamorfik kayaçta çevresindeki kayadan daha yakın zamanda oluşmuş kristalimsi yapı neoblast n.
Sport
(körling oyununda) merkeze rakibin taşından daha yakın duran taş counter n.
ön ayağın topa arka ayaktan daha yakın olduğu open adj.
ön ayağın topun vuruş noktasına arka ayaktan daha yakın olduğu closed adj.
vuruş yüzeyinin üst kenarının hedefe alt kenarından daha yakın tutulduğu closed adj.
Modern Slang
nesneleri gerçekte olduğundan daha büyük ya da küçük veya daha uzak ya da yakın algılama veya görsel dışındaki diğer duyuların bozulmasıyla gelişen bir algı bozukluğu alice in wonderland syndrome n.
bir tanrının varlığının veya yokluğunun kanıtlanamayacağı görüşüne sahip fakat bir tanrının olmadığı görüşüne daha yakın kimse agnostic atheist n.