durak durak - Turkish English Dictionary
History

durak durak



Meanings of "durak durak" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
Phrases
durak durak hop-by-hop expr.

Meanings of "durak durak" with other terms in English Turkish Dictionary : 148 result(s)

Turkish English
Common Usage
durak stop n.
General
durak caesura n.
durak full point n.
son durak terminal n.
durak bus stop n.
durak depot n.
teknik durak technical stop n.
durak stopping place n.
bir taşıtın yolcu veya potansiyel bir yolcunun isteği üzerine durduğu durak request stop n.
otoyol kenarlarındaki acil durak yerleri hard shoulder n.
durak break n.
son durak last stop n.
son durak terminus n.
ihtiyari durak request stop n.
durak pause n.
durak station n.
durak stand n.
durak halt n.
dur durak bilmeden konuşma blue streak n.
durak rest n.
durak full-stop n.
durak lay-by n.
ara durak way station n.
akıllı durak smart stop n.
durak cesura n.
durak blind n.
(ingiliz borulu orgunda) durak principal n.
durak stagehouse n.
durak stall [obsolete] n.
durak stance n.
durak standage [uk] n.
durak rank n.
durak destination n.
dur durak bilmeden çalışmak plug away v.
dur durak bilmemek know no limit v.
dur durak bilmemek know no boundaries v.
dur durak tanımamak know no boundaries v.
dur durak tanımamak know no limit v.
dur durak bilmeyen unslackened adj.
durak ile ilgili caesural adj.
dur durak bilmez never-failing adj.
dur durak bilmeden without ceasing adv.
Phrasals
dur durak bilmeden çalışmak peg away at v.
üzerinde dur durak bilmeden çalışmak peg away at something v.
üzerinde dur durak bilmeden çalışmak plug away at something v.
dur durak bilmeden çalışmak peg away v.
Colloquial
son durak the end n.
dur durak bilmeden/durmadan (konuşmak, bağırmak, gülmek) (one's) head off expr.
Idioms
durak a port of call n.
dur durak bilmeden akıp giden/geçen zaman the marching time n.
zamanın dur durak bilmeden ilerleyişi the march of time n.
dur durak bilmeden çalışmak put one's nose to the grindstone v.
dur durak bilmemek not let the grass grow beneath (one's) feet v.
dur durak bilmeden çalışmak keep one's shoulder to the wheel v.
dur durak bilmeden çalışmak keep one's nose to the grindstone v.
dur durak bilmeden çalışmak hold the rope at both ends v.
dur durak bilmeden çalışmak burn the candle at both ends v.
dur durak bilmemek stop at nothing v.
dur durak bilmeden çalışmak have one's nose to the grindstone v.
dur durak bilmeden çalışmak burn one's candle at both ends v.
dur durak bilmeden çalışmak keep nose to the grindstone v.
dur durak bilmeden çalışmak keep your nose to the grindstone v.
dur durak bilmeden çalışmak put nose to the grindstone v.
dur durak bilmeden konuşmak shoot one's mouth off v.
dur durak bilmeden around/round the clock adv.
dur durak bilmeden on end expr.
dur durak bilmeden around the clock expr.
dur durak bilmeden round the clock expr.
dur durak bilmeden konuşmakta in (full) spate [uk] expr.
Speaking
bütün gün bana dur durak yok I am on my legs all day expr.
bana dur durak yok I am on my legs all day expr.
Trade/Economic
tek durak noktası one-stop-shop n.
tek durak noktası one stop shop n.
tek durak bankacılık one stop banking n.
Tourism
yolcu almak veya indirmek amacıyla yapılmayan planlı durak technical stop n.
Technical
durak station n.
Computer
durak günlüğü station log n.
durak hop n.
dikey durak karakteri vertical tabulation character n.
sonraki durak next hop n.
yatay durak karakteri horizontal tabulation character n.
Automotive
durak stop n.
isteğe bağlı durak request stop n.
Railway
durak (metroya ait) station n.
Aeronautic
bir uçuşun programlı iki ardışık durak noktası arasındaki yolculuğu için kullanılan resmi iata terim leg n.
Marine
bir geminin güzergahı üzerinde bulunan durak noktası port of call n.
durak istasyonu decompression habitat n.
durak tüpü decompression bottles n.
durak tankı decompression bottle n.
Breeding
serbest durak free-stall n.
bağlı durak tie-stall n.
Literature
üçüncü yarım uyaktan sonra meydana gelen durak trithemimeral caesura n.
dizeleri hece ve durak bakımından denk olmayan (şiir) unmetrical adj.
(durak) üçüncü ayağın ortasında penthemimeral adj.
Linguistics
alçalan durak double cross juncture n.
durak break n.
durak pause n.
durak hold n.
durak stop n.
tam durak full stop n.
yunancada sessiz durak ünsüzleri aspirata n.
yunancada sessiz durak ünsüzleri rough stop n.
ötümlü durak sesi voiced stop n.
durak juncture n.
durak junction n.
yunanca'daki ötümlü durak sesleri olan β, ƍ ve γ'dan biri media n.
ötümlü üflemesiz durak media n.
üflemesiz durak media n.
yumuşak durak media n.
yunanca'daki ötümlü durak sesleri olan β, ƍ ve γ'dan biri medial n.
ötümlü üflemesiz durak medial n.
üflemesiz durak medial n.
yumuşak durak medial n.
yunanca'daki ötümlü durak sesleri olan β, ƍ ve γ'dan biri soft mute n.
ötümlü üflemesiz durak soft mute n.
üflemesiz durak soft mute n.
yumuşak durak soft mute n.
durak plosive n.
Religious
misyonerlik faaliyetlerinin gerçekleştirildiği durak station n.
Music
otuz saniyelik bir nota zamanına karşılık gelen müzikal durak thirty-second rest n.
orgda 4, 8 veya 16 perdeli durak tolkaan n.
orgda 4, 8 veya 16 perdeli durak dolcan n.
orgda bir oktav artı oktavın beşte birine denk gelen durak twelfth n.
orgda bir perdelik durak twenty-second n.
durak fermata n.
durak hold n.
durak caesura n.
durak pause n.
durak birdseye n.
durak işareti hold n.
durak cyclops eye n.
durak noktası organ point n.
durak grand pause n.
durak rest n.
yarım durak (iki ses arasında) demitone n.
(es veya nota için) porte üzerindeki durak noktası fermata n.
ötümsüz durak sesi voiceless stop n.
durak notası corona n.
borulu orgda tiz sesli bir durak fife n.
durak silence n.
(borulu orgda) temel durak düğmesi foundation n.
durak ile ilgili cesural adj.
Theatre
durak zamanı halt n.
durak zamanı pause n.
turneye çıkan tiyatro ekibinin oyun sergilediği durak stand n.
Archaic
müzikte durak numbers n.
Slang
yılmadan/dur durak demeden çalışan ball-busting adj.
(romantik anlamda) son durak (someone) is endgame expr.