eylemi - Turkish English Dictionary

eylemi

Meanings of "eylemi" with other terms in English Turkish Dictionary : 222 result(s)

Turkish English
General
şiddet eylemi act of violence n.
Many arbitrary acts of violence committed by the police against the indigenous communities go unpunished.
Polis tarafından yerli topluluklara karşı işlenen pek çok keyfi şiddet eylemi cezasız kalmaktadır.

More Sentences
terör eylemi terrorist action n.
Poor people are clearly involved in terrorist actions, but those directing operations are not poor.
Yoksul insanların terör eylemlerine karıştığı açıktır ancak operasyonları yönetenler yoksul değildir.

More Sentences
insan eylemi human action n.
Do you believe global warming is the result of human actions?
Küresel ısınmanın insan eylemlerinin bir sonucu olduğuna inanıyor musunuz?

More Sentences
terör eylemi act of terrorism n.
Thankfully, it was not an act of terrorism, although it was a truly horrific incident.
Neyse ki gerçekten korkunç bir olay olmasına rağmen bu bir terör eylemi değildi.

More Sentences
şiddet eylemi violent act n.
We condemn the attempt to find solutions by means of violent acts against the civilian population.
Sivil halka karşı şiddet eylemleri yoluyla çözüm bulma girişimlerini kınıyoruz.

More Sentences
şiddet eylemi violence n.
Criticism can fairly be levelled at the guerrillas for kidnappings and violence against the native population.
Gerillalar, adam kaçırma ve yerli halka yönelik şiddet eylemleri nedeniyle haklı olarak eleştirilebilir.

More Sentences
Law
saldırı eylemi act of aggression n.
The sections built beyond the 1967 borders amount to an act of aggression.
1967 sınırlarının ötesinde inşa edilen bölümler bir saldırı eylemi anlamına gelmektedir.

More Sentences
Politics
terör eylemi act of terrorism n.
At the same time, it must be emphasised that no infringement of these principles can justify acts of terrorism.
Aynı zamanda bu ilkelerin hiçbir şekilde ihlal edilmesinin terör eylemlerini haklı gösteremeyeceği de vurgulanmalıdır.

More Sentences
General
hakkından kendi rızasıyla vazgeçme eylemi waiver n.
iyileştirme eylemi sanation n.
kendi eylemi ile hakkını iptal etme estoppage n.
katil (eylemi) killing n.
sorumluluk almamak adına başkasını suçlama eylemi scapegoatism n.
bir bireyin belirli bir eylemi yapması için gereken süre body clock n.
kendi eylemi vasıtasıyla hakkını iskat ve iptal etme estopping n.
nefes almak için şnorkel kullanarak baş aşağıda yüzme eylemi snorkelling n.
takdis etme işi veya eylemi sacring n.
soyutlama eylemi abstraction n.
tedavi etme eylemi sanation n.
oturma eylemi sit down strike n.
kitle eylemi mass action n.
yardım eylemi relief action n.
tartma eylemi trutination n.
uçma eylemi avolation n.
tarak (istridye benzeri canlı) toplama eylemi scalloping n.
bir yerde yapılan oturma eylemi (protesto amacıyla) sit-in n.
bombalama eylemi bombing n.
kanlı terör eylemi bloody terrorist attack n.
kaçırma eylemi kidnapping event n.
oturma eylemi dharna n.
sokak eylemi public demonstration n.
nefes almak için şnorkel kullanarak baş aşağıda yüzme eylemi snorkeling n.
kendini yakma eylemi self-immolation n.
bir kova buzlu su eylemi ice bucket challenge n.
istifa etme eylemi resignment n.
politik veya başka bir nedenle kamusal alanlarda cephe ya da duvar üzerine tanıtım amacıyla yapılan poster asma eylemi flyposting n.
yanlış veya yanıltıcı bir şekilde bir şeyi karakterize etme eylemi mischaracterization n.
yarışlara gitme eylemi racegoing n.
indirme veya alma eylemi takedown n.
söz konusu eylemi kafasına koyan kişi actionist n.
düşünmeme eylemi nonthinking n.
düşünmemeyi seçme eylemi nonthinking n.
yemiş toplama eylemi nutting n.
uçağa binme eylemi veya süreci enplanement n.
şiddet eylemi violent disorder n.
(protesto amacıyla yapılan) yatma eylemi lie-in n.
değiştirme eylemi makeshift n.
bilgiyi aktaran veya yayan konuşma eylemi making known n.
her yirminci kişiyi öldürme eylemi vigesimation [rare] n.
her yirminci kişiyi öldürme eylemi vicesimation [rare] n.
dönme eylemi volutation [obsolete] n.
politik amaçlı internet korsanlığı eylemi yapan kimse hacktivist n.
bir eylemi engellemeye veya bir iddiayı geçersiz kılmaya yönelik çaba why-not [obsolete] n.
(konfüçyüsçülük'te) ihtiyat ve ölçülülük eylemlerinin geliştirilmesinde uçlar arasındaki ılımlı eylemi izleme mean n.
şiddet eylemi hostility n.
eylemi başlatan kimse mover n.
eylemi başlatan şey mover n.
başlamış eylemi devam ettiren kimse mover n.
başlamış eylemi devam ettiren şey mover n.
öldürme eylemi occision [obsolete] n.
karşılıklı grup eylemi getting even n.
kızarma eylemi rubescence n.
okul müdürünü sınıfa sokmama eylemi barringout n.
okul müdürünü sınıfa sokmama eylemi barring–out n.
eylemi tamamlamaya yönelik araç mean n.
bir eylemi gerçekleştirmek üzere belirlenen yere çağrılan insan grubu flash mob n.
yakıp kavurma eylemi scorch n.
mülk edinme eylemi seisure [uk] n.
oturma eylemi sit-down n.
kişinin kabul etmek istemediği aşikar bir gerçeğe ulaşmaktan kaçınmak için dolambaçlı düşünmeye başvurması eylemi mental gymnastics n.
işçi eylemi stickout n.
şiddet eylemi stratagem [obsolete] n.
intihar bombacılığı eylemi suicide mission n.
orijinal içeriğin hayranlarını çekmek amacıyla klasik yapımlardan eski karakterleri, konseptleri ve fikirleri yeni yapıma dahil etme eylemi nostalgia bait n.
bir eylemi defalarca yapmak be profuse in v.
bir konuşmayı ya da eylemi bölmek butt in v.
oturma eylemi yapmak stage a sit-in v.
oturma eylemi yapmak sit in v.
canlı, hareketli bir şekilde (eylemi) gerçekleştirmek rattle v.
işçi sendikası eylemi kapsamında boykot etmek black [uk] v.
hareketi veya eylemi engellemek hog-tie v.
kasıtlı bir eylemi durdurmak hold v.
eylemi geciktirmek hold on v.
belirli bir eylemi önermek motion v.
bir eylemi monoton şekilde tekrar etmek ding-dong v.
oturma eylemi yapmak sit in v.
kendi eylemi vasıtasıyla hakkı iskat ve iptal edilmiş estopped adj.
eylemi yerine getiremeyen uncapable adj.
doğma eylemi ile ilgili ortive adj.
bir eylemi yapan veya gerçekleştiren kimseyi belirtmek için kullanılan bir edat of prep.
ani ve şaşırtıcı bir eylemi, değişimi, farkındalığı belirtmek için kullanılan bir ünlem whammo interj.
Phrasals
vaaz vererek bir eylemi yüceltmek preach up v.
mevcut eylemi güçlendirmek follow up v.
(bir işi, görevi, eylemi) sürdürmek keep with (something) v.
(bir işi, görevi, eylemi) sürdürmek keep with (something) v.
(bir işi, görevi, eylemi) yapmaya devam etmek keep with (something) v.
(bir işi, görevi, eylemi) bırakmamak keep with (something) v.
Proverb
sert bir eylemi haklı çıkarmak için bahane bulmak kolaydır it is easy to find a stick to beat a dog
Colloquial
eylemi engellemek hogtie v.
Idioms
bir faaliyeti/eylemi sonlandırmak call it a day v.
grevdeki işçilerle dayanışmak için iş bırakma eylemi yapmak come out in sympathy with v.
iş bırakma eylemi yapmak down tools v.
iş bırakma eylemi yapmak lay down tools v.
iş bırakma eylemi yapmak down tools [uk] v.
Trade/Economic
başkalarına onarılmaz zararlara yol açtığı için bir kişi veya kurumun bir eylemi yapmaması konusunda mahkeme tarafından verilen karar injunction n.
fazla mesainin reddi eylemi overtime ban n.
iş bırakma eylemi strike n.
iş yavaşlatma eylemi slowdown strike n.
iş bırakma eylemi work stoppage n.
iş bırakma eylemi strike action n.
telafi eylemi remedial action n.
muhtemel zararı karşılamak amacıyla birtakım ihtiyatları saklamak suretiyle yapılan kendi kendini sağlama alma eylemi self insurance n.
Law
davayı geciktirme eylemi dilatory motion n.
iş yavaşlatma eylemi slowdown strike n.
mahkeme emirlerine itaatsizlik eylemi direct contempt n.
oturma eylemi sit-in protest n.
saldırı eylemi act of assault n.
yasa düzen tanımadan hakkını zor kullanarak alma eylemi vigilantism n.
(roma hukukunda) bir tarafın diğerini belirli bir eylemi yapmaya veya yapmamaya zorlayabileceği yasal ilişki obligation n.
(başka bir ülkede uluslararası hukuk uyarınca suç kabul edilen) egemen devlet eylemi delict n.
en ağır suçtan yargılanma için gerekli olan kasıtlı eylemi ortadan kaldıran akıl hastalığı, sarhoş olma sebebiyle kısıtlı ehliyet diminished capacity n.
(kararname veya karar) alınacak eylemi belirtmeden tarafların haklarını açıklayan declaratory adj.
Politics
bombalama eylemi bombing n.
disiplin eylemi disciplinary action n.
oturma eylemi sit-in n.
oturma eylemi sit-in act n.
politika eylemi policy action n.
sivil itaatsizlik eylemi civil disobedience action n.
sivil itaatsizlik eylemi action of civil disobedience n.
şiddet eylemi act of force n.
tencere tava çalarak yapılan protesto eylemi cacerolada n.
tencere tava çalarak yapılan protesto eylemi cacerolazo n.
tencere tava çalarak yapılan protesto eylemi casserole n.
yurt içi politika eylemi domestic policy action n.
avrupa komisyonu'nun yayınladığı belirli bir bölgeye ilişkin ab eylemi önerilerini içeren belge white paper n.
halka açık yerlerin dinamitle patlatıldığı terör eylemi dynamitism n.
devrime destek eylemi amacıyla dinamit kullanan kimse dynamitist n.
Institutes
işçi sendikası ile işverenin anlaştığı prosedürleri ihlal eden iş bırakma eylemi unconstitutional strike n.
Industry
(sağlık izni alarak) toplu iş bırakma eylemi sick-out n.
işçi sendikası eylemi kapsamında boykot edilen black [uk] adj.
Technical
basamak eylemi step action n.
ışın eylemi beam action n.
örnekle tut eylemi sample and hold action n.
örnekleme eylemi sampling action n.
soğutma eylemi cooling process n.
türevsel denetim eylemi derivative control action n.
yayılma eylemi diffusion process n.
Computer
iş eylemi job action n.
ortalama konum eylemi average-position action n.
nesne eylemi object action n.
örnekle-tut eylemi sample-and-hold action n.
politik amaçlı hack eylemi hacktivism n.
sihirbaz eylemi wizard action n.
sihirbaz eylemi wizardwizard action n.
süzme eylemi filter action n.
uyarı eylemi alarm action n.
yazıcı eylemi printer action n.
yüklü miktarda veri indirme eylemi pod slurping n.
last.fm'de dinlenilen şarkıların arşive kaydedilmesi eylemi scrobbling n.
eylemi yinele redo action expr.
son eylemi yinele repeat the last action expr.
varsayılan eylemi yürüt take default action expr.
Informatics
basamak eylemi step action n.
örnekle-tut eylemi sample-and-hold action n.
Mechanic
itme eylemi trusion n.
Dyeing
karartma eylemi nigrification n.
Automotive
kayış sıkıştırma eylemi belt clamping action n.
Medical
doğum eylemi labor n.
doğum eylemi labour n.
prematüre doğum eylemi premature labor n.
solunum eylemi act of breathing n.
yürüme eylemi gait n.
Psychology
ifa eylemi performative act n.
patlama eylemi raptus action n.
söz eylemi speech act n.
etkiden önce gerçekleşip gerçek nedeni olmaksızın eylemi gerçekleştiren durum occasional cause n.
Food Engineering
kesikli denetim eylemi discontinuous control action n.
orantılı denetim eylemi proportional control action n.
sürekli denetim eylemi continuous control action n.
türevsel denetim eylemi derivative control action n.
tümleşik denetim eylemi integral control action n.
Logic
geriye doğru muhakeme eylemi regress n.
Statistics
örnekleme eylemi sampling action n.
Social Sciences
birlikte yemek yeme eylemi commensality n.
Literature
(romantik edebi eleştiride) pasif ve aktif unsurları birleştiren yaratıcı bir algı eylemi imagination n.
Linguistics
söylemde konu olarak belirli başlıkları seçme eylemi veya süreci thematization n.
söylemde konu olarak belirli başlıkları seçme eylemi veya süreci thematisation n.
bitmemiş bir eylemi gösteren zaman the imperfect n.
düzsöz eylemi locutionary act n.
durum eylemi stative verb n.
ilgi eylemi linking verb n.
mağduriyet eylemi suffering passive n.
sürerlik eylemi durative verb n.
cümlenin öznesinin hem eylemi gerçekleştirdiği hem de eylemden etkilendiği ifade eden fiil formu veya çatı middle n.
durum veya eylemi nesnel olgu olarak ifade eden fiil kipi common mood n.
fincede ismin bir eylemi gerçekleştirmek için kullanılan araç veya gereçleri bildiren bir hali instructive n.
öznenin eylemi gerçekleştirirken gösterdiği çabayı ifade eden fiil conative n.
bitmemiş bir eylemi gösteren (zaman/fiil) imperfect adj.
cümlenin öznesinin hem eylemi gerçekleştirdiğini hem de eylemden etkilendiğini ifade eden (fiil formu veya çatı) middle adj.
fincede ismin eylemi gerçekleştirmek için kullanılanları bildiren haliyle ilgili instructive adj.
öznenin eylemi gerçekleştirirken gösterdiği çabayı ifade eden (fiil) conative adj.
tekrar eden bir eylemi bildiren frequentative adj.
tamamlanmış bir durum veya eylemi bildiren preterperfect adj.
Religious
tanrı-adamı yeme eylemi theanthropophagy n.
Philosophy
(faaliyet) eylemi gerçekleştireni etkileyen self-regarding adj.
Environment
acil korunma eylemi urgent protective action n.
iklim eylemi climate action n.
Military
kalan düşman birliklerini öldürerek veya yakalayarak askeri eylemi bitiren mopping-up adj.
Basketball
maç öncesi yapılan gayrı resmi ısınma eylemi shootaround n.
Theatre
sahnede yapılması gereken bir eylemi bildiren işareti gözden kaçırmak miscue v.
Cinema
orijinal içeriğin hayranlarını çekmek amacıyla klasik yapımlardan eski karakterleri, konseptleri ve fikirleri yeni yapıma dahil etme eylemi nostalgia baiting n.
Latin
olmak eylemi actus essendi (act of being) n.
Archaic
kürek çekme eylemi oarage n.
(bir eylemi) isterdi would v.
(yapılan eylemi ahlak dışı veya uygunsuz kılacak şekilde) birbirine çok yakın insanlar veya gruplar arasında meydana gelen incesttuous adj.
bitmemiş bir eylemi gösteren (zaman/fiil) preterimperfect adj.
Slang
bir tarafından kelime uydurma eylemi palinpropism n.
bilerek yanlış kelimeler kullanma eylemi palinpropism n.
(hapishane argosu) ev yapımı bıçak gibi bir kaşıkla bıçaklama eylemi shanking n.
lezbiyenlik eylemi scissor-kick n.
şaşırtıcı ve ani sesi, eylemi veya olayı belirtmek için kullanılan bir ünlem whammo interj.
British Slang
partnerin üzerine işeme eylemi golden shower n.