|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
şiddet eylemi |
act of violence n.
|
|
Many arbitrary acts of violence committed by the police against the indigenous communities go unpunished.
Polis tarafından yerli topluluklara karşı işlenen pek çok keyfi şiddet eylemi cezasız kalmaktadır.
More Sentences
|
2 |
General |
terör eylemi |
terrorist action n.
|
|
Poor people are clearly involved in terrorist actions, but those directing operations are not poor.
Yoksul insanların terör eylemlerine karıştığı açıktır ancak operasyonları yönetenler yoksul değildir.
More Sentences
|
3 |
General |
insan eylemi |
human action n.
|
|
Do you believe global warming is the result of human actions?
Küresel ısınmanın insan eylemlerinin bir sonucu olduğuna inanıyor musunuz?
More Sentences
|
4 |
General |
terör eylemi |
act of terrorism n.
|
|
Thankfully, it was not an act of terrorism, although it was a truly horrific incident.
Neyse ki gerçekten korkunç bir olay olmasına rağmen bu bir terör eylemi değildi.
More Sentences
|
5 |
General |
şiddet eylemi |
violent act n.
|
|
We condemn the attempt to find solutions by means of violent acts against the civilian population.
Sivil halka karşı şiddet eylemleri yoluyla çözüm bulma girişimlerini kınıyoruz.
More Sentences
|
6 |
General |
şiddet eylemi |
violence n.
|
|
Criticism can fairly be levelled at the guerrillas for kidnappings and violence against the native population.
Gerillalar, adam kaçırma ve yerli halka yönelik şiddet eylemleri nedeniyle haklı olarak eleştirilebilir.
More Sentences
|
Law |
|
7 |
Law |
saldırı eylemi |
act of aggression n.
|
|
The sections built beyond the 1967 borders amount to an act of aggression.
1967 sınırlarının ötesinde inşa edilen bölümler bir saldırı eylemi anlamına gelmektedir.
More Sentences
|
Politics |
|
8 |
Politics |
terör eylemi |
act of terrorism n.
|
|
At the same time, it must be emphasised that no infringement of these principles can justify acts of terrorism.
Aynı zamanda bu ilkelerin hiçbir şekilde ihlal edilmesinin terör eylemlerini haklı gösteremeyeceği de vurgulanmalıdır.
More Sentences
|
General |
|
9 |
General |
hakkından kendi rızasıyla vazgeçme eylemi |
waiver n.
|
|
10 |
General |
iyileştirme eylemi |
sanation n.
|
|
11 |
General |
kendi eylemi ile hakkını iptal etme |
estoppage n.
|
|
12 |
General |
katil (eylemi) |
killing n.
|
|
13 |
General |
sorumluluk almamak adına başkasını suçlama eylemi |
scapegoatism n.
|
|
14 |
General |
bir bireyin belirli bir eylemi yapması için gereken süre |
body clock n.
|
|
15 |
General |
kendi eylemi vasıtasıyla hakkını iskat ve iptal etme |
estopping n.
|
|
16 |
General |
nefes almak için şnorkel kullanarak baş aşağıda yüzme eylemi |
snorkelling n.
|
|
17 |
General |
takdis etme işi veya eylemi |
sacring n.
|
|
18 |
General |
soyutlama eylemi |
abstraction n.
|
|
19 |
General |
tedavi etme eylemi |
sanation n.
|
|
20 |
General |
oturma eylemi |
sit down strike n.
|
|
|
21 |
General |
kitle eylemi |
mass action n.
|
|
22 |
General |
yardım eylemi |
relief action n.
|
|
23 |
General |
tartma eylemi |
trutination n.
|
|
24 |
General |
uçma eylemi |
avolation n.
|
|
25 |
General |
tarak (istridye benzeri canlı) toplama eylemi |
scalloping n.
|
|
26 |
General |
bir yerde yapılan oturma eylemi (protesto amacıyla) |
sit-in n.
|
|
27 |
General |
bombalama eylemi |
bombing n.
|
|
28 |
General |
kanlı terör eylemi |
bloody terrorist attack n.
|
|
29 |
General |
kaçırma eylemi |
kidnapping event n.
|
|
30 |
General |
oturma eylemi |
dharna n.
|
|
31 |
General |
sokak eylemi |
public demonstration n.
|
|
32 |
General |
nefes almak için şnorkel kullanarak baş aşağıda yüzme eylemi |
snorkeling n.
|
|
33 |
General |
kendini yakma eylemi |
self-immolation n.
|
|
34 |
General |
bir kova buzlu su eylemi |
ice bucket challenge n.
|
|
35 |
General |
istifa etme eylemi |
resignment n.
|
|
36 |
General |
politik veya başka bir nedenle kamusal alanlarda cephe ya da duvar üzerine tanıtım amacıyla yapılan poster asma eylemi |
flyposting n.
|
|
37 |
General |
yanlış veya yanıltıcı bir şekilde bir şeyi karakterize etme eylemi |
mischaracterization n.
|
|
38 |
General |
yarışlara gitme eylemi |
racegoing n.
|
|
39 |
General |
indirme veya alma eylemi |
takedown n.
|
|
40 |
General |
söz konusu eylemi kafasına koyan kişi |
actionist n.
|
|
|
41 |
General |
düşünmeme eylemi |
nonthinking n.
|
|
42 |
General |
düşünmemeyi seçme eylemi |
nonthinking n.
|
|
43 |
General |
yemiş toplama eylemi |
nutting n.
|
|
44 |
General |
uçağa binme eylemi veya süreci |
enplanement n.
|
|
45 |
General |
şiddet eylemi |
violent disorder n.
|
|
46 |
General |
(protesto amacıyla yapılan) yatma eylemi |
lie-in n.
|
|
47 |
General |
değiştirme eylemi |
makeshift n.
|
|
48 |
General |
bilgiyi aktaran veya yayan konuşma eylemi |
making known n.
|
|
49 |
General |
her yirminci kişiyi öldürme eylemi |
vigesimation [rare] n.
|
|
50 |
General |
her yirminci kişiyi öldürme eylemi |
vicesimation [rare] n.
|
|
51 |
General |
dönme eylemi |
volutation [obsolete] n.
|
|
52 |
General |
politik amaçlı internet korsanlığı eylemi yapan kimse |
hacktivist n.
|
|
53 |
General |
bir eylemi engellemeye veya bir iddiayı geçersiz kılmaya yönelik çaba |
why-not [obsolete] n.
|
|
54 |
General |
(konfüçyüsçülük'te) ihtiyat ve ölçülülük eylemlerinin geliştirilmesinde uçlar arasındaki ılımlı eylemi izleme |
mean n.
|
|
55 |
General |
şiddet eylemi |
hostility n.
|
|
56 |
General |
eylemi başlatan kimse |
mover n.
|
|
57 |
General |
eylemi başlatan şey |
mover n.
|
|
58 |
General |
başlamış eylemi devam ettiren kimse |
mover n.
|
|
59 |
General |
başlamış eylemi devam ettiren şey |
mover n.
|
|
60 |
General |
öldürme eylemi |
occision [obsolete] n.
|
|
61 |
General |
karşılıklı grup eylemi |
getting even n.
|
|
62 |
General |
kızarma eylemi |
rubescence n.
|
|
63 |
General |
okul müdürünü sınıfa sokmama eylemi |
barringout n.
|
|
64 |
General |
okul müdürünü sınıfa sokmama eylemi |
barring–out n.
|
|
65 |
General |
eylemi tamamlamaya yönelik araç |
mean n.
|
|
66 |
General |
bir eylemi gerçekleştirmek üzere belirlenen yere çağrılan insan grubu |
flash mob n.
|
|
67 |
General |
yakıp kavurma eylemi |
scorch n.
|
|
68 |
General |
mülk edinme eylemi |
seisure [uk] n.
|
|
69 |
General |
oturma eylemi |
sit-down n.
|
|
70 |
General |
kişinin kabul etmek istemediği aşikar bir gerçeğe ulaşmaktan kaçınmak için dolambaçlı düşünmeye başvurması eylemi |
mental gymnastics n.
|
|
71 |
General |
işçi eylemi |
stickout n.
|
|
72 |
General |
şiddet eylemi |
stratagem [obsolete] n.
|
|
73 |
General |
intihar bombacılığı eylemi |
suicide mission n.
|
|
74 |
General |
orijinal içeriğin hayranlarını çekmek amacıyla klasik yapımlardan eski karakterleri, konseptleri ve fikirleri yeni yapıma dahil etme eylemi |
nostalgia bait n.
|
|
75 |
General |
bir eylemi defalarca yapmak |
be profuse in v.
|
|
76 |
General |
bir konuşmayı ya da eylemi bölmek |
butt in v.
|
|
77 |
General |
oturma eylemi yapmak |
stage a sit-in v.
|
|
78 |
General |
oturma eylemi yapmak |
sit in v.
|
|
79 |
General |
canlı, hareketli bir şekilde (eylemi) gerçekleştirmek |
rattle v.
|
|
80 |
General |
işçi sendikası eylemi kapsamında boykot etmek |
black [uk] v.
|
|
|
81 |
General |
hareketi veya eylemi engellemek |
hog-tie v.
|
|
82 |
General |
kasıtlı bir eylemi durdurmak |
hold v.
|
|
83 |
General |
eylemi geciktirmek |
hold on v.
|
|
84 |
General |
belirli bir eylemi önermek |
motion v.
|
|
85 |
General |
bir eylemi monoton şekilde tekrar etmek |
ding-dong v.
|
|
86 |
General |
oturma eylemi yapmak |
sit in v.
|
|
87 |
General |
kendi eylemi vasıtasıyla hakkı iskat ve iptal edilmiş |
estopped adj.
|
|
88 |
General |
eylemi yerine getiremeyen |
uncapable adj.
|
|
89 |
General |
doğma eylemi ile ilgili |
ortive adj.
|
|
90 |
General |
bir eylemi yapan veya gerçekleştiren kimseyi belirtmek için kullanılan bir edat |
of prep.
|
|
91 |
General |
ani ve şaşırtıcı bir eylemi, değişimi, farkındalığı belirtmek için kullanılan bir ünlem |
whammo interj.
|
|
Phrasals |
|
92 |
Phrasals |
vaaz vererek bir eylemi yüceltmek |
preach up v.
|
|
93 |
Phrasals |
mevcut eylemi güçlendirmek |
follow up v.
|
|
94 |
Phrasals |
(bir işi, görevi, eylemi) sürdürmek |
keep with (something) v.
|
|
95 |
Phrasals |
(bir işi, görevi, eylemi) sürdürmek |
keep with (something) v.
|
|
96 |
Phrasals |
(bir işi, görevi, eylemi) yapmaya devam etmek |
keep with (something) v.
|
|
97 |
Phrasals |
(bir işi, görevi, eylemi) bırakmamak |
keep with (something) v.
|
|
Proverb |
|
98 |
Proverb |
sert bir eylemi haklı çıkarmak için bahane bulmak kolaydır |
it is easy to find a stick to beat a dog
|
|
Colloquial |
|
99 |
Colloquial |
eylemi engellemek |
hogtie v.
|
|
Idioms |
|
100 |
Idioms |
bir faaliyeti/eylemi sonlandırmak |
call it a day v.
|
|
101 |
Idioms |
grevdeki işçilerle dayanışmak için iş bırakma eylemi yapmak |
come out in sympathy with v.
|
|
102 |
Idioms |
iş bırakma eylemi yapmak |
down tools v.
|
|
103 |
Idioms |
iş bırakma eylemi yapmak |
lay down tools v.
|
|
104 |
Idioms |
iş bırakma eylemi yapmak |
down tools [uk] v.
|
|
Trade/Economic |
|
105 |
Trade/Economic |
başkalarına onarılmaz zararlara yol açtığı için bir kişi veya kurumun bir eylemi yapmaması konusunda mahkeme tarafından verilen karar |
injunction n.
|
|
106 |
Trade/Economic |
fazla mesainin reddi eylemi |
overtime ban n.
|
|
107 |
Trade/Economic |
iş bırakma eylemi |
strike n.
|
|
108 |
Trade/Economic |
iş yavaşlatma eylemi |
slowdown strike n.
|
|
109 |
Trade/Economic |
iş bırakma eylemi |
work stoppage n.
|
|
110 |
Trade/Economic |
iş bırakma eylemi |
strike action n.
|
|
111 |
Trade/Economic |
telafi eylemi |
remedial action n.
|
|
112 |
Trade/Economic |
muhtemel zararı karşılamak amacıyla birtakım ihtiyatları saklamak suretiyle yapılan kendi kendini sağlama alma eylemi |
self insurance n.
|
|
Law |
|
113 |
Law |
davayı geciktirme eylemi |
dilatory motion n.
|
|
114 |
Law |
iş yavaşlatma eylemi |
slowdown strike n.
|
|
115 |
Law |
mahkeme emirlerine itaatsizlik eylemi |
direct contempt n.
|
|
116 |
Law |
oturma eylemi |
sit-in protest n.
|
|
117 |
Law |
saldırı eylemi |
act of assault n.
|
|
118 |
Law |
yasa düzen tanımadan hakkını zor kullanarak alma eylemi |
vigilantism n.
|
|
119 |
Law |
(roma hukukunda) bir tarafın diğerini belirli bir eylemi yapmaya veya yapmamaya zorlayabileceği yasal ilişki |
obligation n.
|
|
120 |
Law |
(başka bir ülkede uluslararası hukuk uyarınca suç kabul edilen) egemen devlet eylemi |
delict n.
|
|
121 |
Law |
en ağır suçtan yargılanma için gerekli olan kasıtlı eylemi ortadan kaldıran akıl hastalığı, sarhoş olma sebebiyle kısıtlı ehliyet |
diminished capacity n.
|
|
122 |
Law |
(kararname veya karar) alınacak eylemi belirtmeden tarafların haklarını açıklayan |
declaratory adj.
|
|
Politics |
|
123 |
Politics |
bombalama eylemi |
bombing n.
|
|
124 |
Politics |
disiplin eylemi |
disciplinary action n.
|
|
125 |
Politics |
oturma eylemi |
sit-in n.
|
|
126 |
Politics |
oturma eylemi |
sit-in act n.
|
|
127 |
Politics |
politika eylemi |
policy action n.
|
|
128 |
Politics |
sivil itaatsizlik eylemi |
civil disobedience action n.
|
|
129 |
Politics |
sivil itaatsizlik eylemi |
action of civil disobedience n.
|
|
130 |
Politics |
şiddet eylemi |
act of force n.
|
|
131 |
Politics |
tencere tava çalarak yapılan protesto eylemi |
cacerolada n.
|
|
132 |
Politics |
tencere tava çalarak yapılan protesto eylemi |
cacerolazo n.
|
|
133 |
Politics |
tencere tava çalarak yapılan protesto eylemi |
casserole n.
|
|
134 |
Politics |
yurt içi politika eylemi |
domestic policy action n.
|
|
135 |
Politics |
avrupa komisyonu'nun yayınladığı belirli bir bölgeye ilişkin ab eylemi önerilerini içeren belge |
white paper n.
|
|
136 |
Politics |
halka açık yerlerin dinamitle patlatıldığı terör eylemi |
dynamitism n.
|
|
137 |
Politics |
devrime destek eylemi amacıyla dinamit kullanan kimse |
dynamitist n.
|
|
Institutes |
|
138 |
Institutes |
işçi sendikası ile işverenin anlaştığı prosedürleri ihlal eden iş bırakma eylemi |
unconstitutional strike n.
|
|
Industry |
|
139 |
Industry |
(sağlık izni alarak) toplu iş bırakma eylemi |
sick-out n.
|
|
140 |
Industry |
işçi sendikası eylemi kapsamında boykot edilen |
black [uk] adj.
|
|
Technical |
|
141 |
Technical |
basamak eylemi |
step action n.
|
|
142 |
Technical |
ışın eylemi |
beam action n.
|
|
143 |
Technical |
örnekle tut eylemi |
sample and hold action n.
|
|
144 |
Technical |
örnekleme eylemi |
sampling action n.
|
|
145 |
Technical |
soğutma eylemi |
cooling process n.
|
|
146 |
Technical |
türevsel denetim eylemi |
derivative control action n.
|
|
147 |
Technical |
yayılma eylemi |
diffusion process n.
|
|
Computer |
|
148 |
Computer |
iş eylemi |
job action n.
|
|
149 |
Computer |
ortalama konum eylemi |
average-position action n.
|
|
150 |
Computer |
nesne eylemi |
object action n.
|
|
151 |
Computer |
örnekle-tut eylemi |
sample-and-hold action n.
|
|
152 |
Computer |
politik amaçlı hack eylemi |
hacktivism n.
|
|
153 |
Computer |
sihirbaz eylemi |
wizard action n.
|
|
154 |
Computer |
sihirbaz eylemi |
wizardwizard action n.
|
|
155 |
Computer |
süzme eylemi |
filter action n.
|
|
156 |
Computer |
uyarı eylemi |
alarm action n.
|
|
157 |
Computer |
yazıcı eylemi |
printer action n.
|
|
158 |
Computer |
yüklü miktarda veri indirme eylemi |
pod slurping n.
|
|
159 |
Computer |
last.fm'de dinlenilen şarkıların arşive kaydedilmesi eylemi |
scrobbling n.
|
|
160 |
Computer |
eylemi yinele |
redo action expr.
|
|
161 |
Computer |
son eylemi yinele |
repeat the last action expr.
|
|
162 |
Computer |
varsayılan eylemi yürüt |
take default action expr.
|
|
Informatics |
|
163 |
Informatics |
basamak eylemi |
step action n.
|
|
164 |
Informatics |
örnekle-tut eylemi |
sample-and-hold action n.
|
|
Mechanic |
|
165 |
Mechanic |
itme eylemi |
trusion n.
|
|
Dyeing |
|
166 |
Dyeing |
karartma eylemi |
nigrification n.
|
|
Automotive |
|
167 |
Automotive |
kayış sıkıştırma eylemi |
belt clamping action n.
|
|
Medical |
|
168 |
Medical |
doğum eylemi |
labor n.
|
|
169 |
Medical |
doğum eylemi |
labour n.
|
|
170 |
Medical |
prematüre doğum eylemi |
premature labor n.
|
|
171 |
Medical |
solunum eylemi |
act of breathing n.
|
|
172 |
Medical |
yürüme eylemi |
gait n.
|
|
Psychology |
|
173 |
Psychology |
ifa eylemi |
performative act n.
|
|
174 |
Psychology |
patlama eylemi |
raptus action n.
|
|
175 |
Psychology |
söz eylemi |
speech act n.
|
|
176 |
Psychology |
etkiden önce gerçekleşip gerçek nedeni olmaksızın eylemi gerçekleştiren durum |
occasional cause n.
|
|
Food Engineering |
|
177 |
Food Engineering |
kesikli denetim eylemi |
discontinuous control action n.
|
|
178 |
Food Engineering |
orantılı denetim eylemi |
proportional control action n.
|
|
179 |
Food Engineering |
sürekli denetim eylemi |
continuous control action n.
|
|
180 |
Food Engineering |
türevsel denetim eylemi |
derivative control action n.
|
|
181 |
Food Engineering |
tümleşik denetim eylemi |
integral control action n.
|
|
Logic |
|
182 |
Logic |
geriye doğru muhakeme eylemi |
regress n.
|
|
Statistics |
|
183 |
Statistics |
örnekleme eylemi |
sampling action n.
|
|
Social Sciences |
|
184 |
Social Sciences |
birlikte yemek yeme eylemi |
commensality n.
|
|
Literature |
|
185 |
Literature |
(romantik edebi eleştiride) pasif ve aktif unsurları birleştiren yaratıcı bir algı eylemi |
imagination n.
|
|
Linguistics |
|
186 |
Linguistics |
söylemde konu olarak belirli başlıkları seçme eylemi veya süreci |
thematization n.
|
|
187 |
Linguistics |
söylemde konu olarak belirli başlıkları seçme eylemi veya süreci |
thematisation n.
|
|
188 |
Linguistics |
bitmemiş bir eylemi gösteren zaman |
the imperfect n.
|
|
189 |
Linguistics |
düzsöz eylemi |
locutionary act n.
|
|
190 |
Linguistics |
durum eylemi |
stative verb n.
|
|
191 |
Linguistics |
ilgi eylemi |
linking verb n.
|
|
192 |
Linguistics |
mağduriyet eylemi |
suffering passive n.
|
|
193 |
Linguistics |
sürerlik eylemi |
durative verb n.
|
|
194 |
Linguistics |
cümlenin öznesinin hem eylemi gerçekleştirdiği hem de eylemden etkilendiği ifade eden fiil formu veya çatı |
middle n.
|
|
195 |
Linguistics |
durum veya eylemi nesnel olgu olarak ifade eden fiil kipi |
common mood n.
|
|
196 |
Linguistics |
fincede ismin bir eylemi gerçekleştirmek için kullanılan araç veya gereçleri bildiren bir hali |
instructive n.
|
|
197 |
Linguistics |
öznenin eylemi gerçekleştirirken gösterdiği çabayı ifade eden fiil |
conative n.
|
|
198 |
Linguistics |
bitmemiş bir eylemi gösteren (zaman/fiil) |
imperfect adj.
|
|
199 |
Linguistics |
cümlenin öznesinin hem eylemi gerçekleştirdiğini hem de eylemden etkilendiğini ifade eden (fiil formu veya çatı) |
middle adj.
|
|
200 |
Linguistics |
fincede ismin eylemi gerçekleştirmek için kullanılanları bildiren haliyle ilgili |
instructive adj.
|
|
201 |
Linguistics |
öznenin eylemi gerçekleştirirken gösterdiği çabayı ifade eden (fiil) |
conative adj.
|
|
202 |
Linguistics |
tekrar eden bir eylemi bildiren |
frequentative adj.
|
|
203 |
Linguistics |
tamamlanmış bir durum veya eylemi bildiren |
preterperfect adj.
|
|
Religious |
|
204 |
Religious |
tanrı-adamı yeme eylemi |
theanthropophagy n.
|
|
Philosophy |
|
205 |
Philosophy |
(faaliyet) eylemi gerçekleştireni etkileyen |
self-regarding adj.
|
|
Environment |
|
206 |
Environment |
acil korunma eylemi |
urgent protective action n.
|
|
207 |
Environment |
iklim eylemi |
climate action n.
|
|
Military |
|
208 |
Military |
kalan düşman birliklerini öldürerek veya yakalayarak askeri eylemi bitiren |
mopping-up adj.
|
|
Basketball |
|
209 |
Basketball |
maç öncesi yapılan gayrı resmi ısınma eylemi |
shootaround n.
|
|
Theatre |
|
210 |
Theatre |
sahnede yapılması gereken bir eylemi bildiren işareti gözden kaçırmak |
miscue v.
|
|
Cinema |
|
211 |
Cinema |
orijinal içeriğin hayranlarını çekmek amacıyla klasik yapımlardan eski karakterleri, konseptleri ve fikirleri yeni yapıma dahil etme eylemi |
nostalgia baiting n.
|
|
Latin |
|
212 |
Latin |
olmak eylemi |
actus essendi (act of being) n.
|
|
Archaic |
|
213 |
Archaic |
kürek çekme eylemi |
oarage n.
|
|
214 |
Archaic |
(bir eylemi) isterdi |
would v.
|
|
215 |
Archaic |
(yapılan eylemi ahlak dışı veya uygunsuz kılacak şekilde) birbirine çok yakın insanlar veya gruplar arasında meydana gelen |
incesttuous adj.
|
|
216 |
Archaic |
bitmemiş bir eylemi gösteren (zaman/fiil) |
preterimperfect adj.
|
|
Slang |
|
217 |
Slang |
bir tarafından kelime uydurma eylemi |
palinpropism n.
|
|
218 |
Slang |
bilerek yanlış kelimeler kullanma eylemi |
palinpropism n.
|
|
219 |
Slang |
(hapishane argosu) ev yapımı bıçak gibi bir kaşıkla bıçaklama eylemi |
shanking n.
|
|
220 |
Slang |
lezbiyenlik eylemi |
scissor-kick n.
|
|
221 |
Slang |
şaşırtıcı ve ani sesi, eylemi veya olayı belirtmek için kullanılan bir ünlem |
whammo interj.
|
|
British Slang |
|
222 |
British Slang |
partnerin üzerine işeme eylemi |
golden shower n.
|
|